drunkenshoe9
profili

  • içki içerek medenileşeceğine inandırılmış insanlar

    insanların alkollü içki tüketmesini engelleyerek ya da yasaklayarak, toplum düzenlediğini sanan ahmaklardan daha medeni insanlardır.

    çünkü, dünyada içki içmemeyi yasaklayan bir kültür olmamasına karşın, içki içilmesini yasaklayan kültür var. mesela şort giymemeyi yasaklayan bir kültür yok. ama giymeyi yasaklayan kültür var. böyle gider bu.

    sen, üstünde yorum yapma hakkının dahi bulunmadığı sıradan, günlük, kişiye özel -alkol kullanmak, atıyorum domuz eti yemek, şort-mini etek giymek, nikahsız beraber yaşamak, kadın-erkek birlikte eğlenmek- gibi eylemleri vergi, kin aşılama, şiddet kullanma, kitlesel karalama, aşağılama ve hatta kanun yoluyla engellemeye kalkıp, 'medeniyet budur' dersen, karşındaki de medeniyeti bunlarla tanımlar. çünkü, insanların kişisel seçimlerini ve var oluş biçimlerini yasaklarla düzenlemeye kalkan medeniyet olmaz.

    ha sen insan gibi ayranını, çayını içip, baş örtünle otururken, elinde birasıyla kadın erkek eğlenen, şortlu, bikinili insanlara kin nefret kusmaz, saldırmazsan o zaman medeniyet olur. kendin nikahını kıyıp, nikahsız oturanı rahatsız etmezsen medeniyet olur. çünkü kimseyi, bunları yapmamakla suçlamıyorlar. ama yok, bunlardan 'mağdur' olduğunu düşünüyorsan, aslında neden mağdur olduğunu bir daha düşün derim ben.

    'ben ne istersem o olacak' diye bir medeniyet kavramı yok. dünya bitecek, kazananı yok henüz o işlerin, bilesiniz.

  • yenilenen istanbul seçimini boykot etmek

    boykot edeceksiniz de ne olacak? azıcık akıl var mı sizde?

    boykot nedir, ne için, nasıl durumlarda yapılır; neden, nasıl başarılı olur, onu öğren önce. eve aldığın litrelik süt mü bu?

    e: boykottan ne anlıyormuşum ben. ne diyeceğimi şaşırdım. lütfen bana, 'ben boykot ediyorum, çünkü şu yüzden' diye mesaj atmayın. ilgilenmiyorum.

    en basit anlamıyla, bir markayı boykot ettiğin zaman, senin o alış verişe katılmaman -o ürünü almaman- karşı tarafa eksi olarak yansıyor ve kaybettiriyor. kaç kişi boykot ederse, o kadar kaybediyor. çünkü alışveriş durumunun gerçekleşmesi, insanların kişisel katılımına bağlı. perakende tavır. adamın kazanabilmesi için zorunlu bir 'artı'sın sen. sen yoksan 'eksi'. sen yoksan, o alışveriş de yok.

    ama seçim aritmetiği, böyle değil. çünkü sen katılsan da, katılmasan da bu 'alışveriş' olacak. perakende tavır, alışverişi engellemiyor. burada iş, mümkün olduğu kadar çok, mümkün olduğu kadar toptan oynamak. yani senin yokluğun, katılmıyor olman, karşı tarafa kaybettirmiyor; şartları değiştirmeye zorlamıyor; ödün vermeye itmiyor; boykot olmuyor. aksine ona kazandırıyor, çünkü daha önce kullanıp şimdi kullanmamış olduğun için, öteki tarafın 'artı'sı haline geliyorsun; onun için oy kullanmış oluyorsun.

  • erkek yazarlardan kadın yazarlara sorular

    tamamı saçma sapan sorulardan oluşan anlamsız bir tür metindir. bende bir tanesini roman yazarak cevaplama isteği uyandırmıştır.

    şu aşağıdakinin benzerinden sözlüğün hemen her kadın başlığında var, temsilidir.

    (bkz: #80346381)

    "birisi size azıcık iyilik ile davrandığında neden hemen size zarar verecekmiş gibi davranıyorsunuz?
    kasiyere kolay gelsin diyorsun sanki yatma teklif etmişsin gibi bakıyor.
    vs vs
    herkes sizi yatağa atmaya çalışmıyor ve en güzel siz değilsiniz.
    birde bu kadar kendinizi beğenmekten yorulmuyor musunuz ?"

    1. nedir bu 'azcık iyilik ile davranmak' diye tanımladığın? sokakta tanımadığın birisine yol vermek, kapı açmak falan mı? yani sana kabalık yapan insanlardan mı rahatsızsın?

    e ne diye sokakta tanımadığın, bir anlık göz göze geldiğin, herhangi bir jestte bulunduğun, yardım ettiğin kadın sana kabalık yapınca bunu anında kendisini çok güzel sanmasına, senin onla yatmak istediğini düşünmesine bağlıyorsun? akıl var mı sen de iki gram? kadın kaba, terbiyesiz, görgüsüz olamaz, anca senin onu sikeceğini, çünkü kendisinin çooook güzel olduğunu düşünüyor olabilir öyle mi? yani bu arada 'çoook acayip güzelse bir kadın, bana çok kötü ve kaba da davranabilir' diyorsun, fakında mısın?

    safi aşağılık kompleksinden oluşmak böyle bir şey herhalde. kabalık dışında, devamlı somurtan, gülümsemeyen kadın teması da bunun bir parçası. bütün kadınlar kendilerine gülümsemek, sıcak davranmak, hatta olursa lütfen hafif cilve attırmak, gördükleri yerde bu heriflerin kendilerine 'erkek' olduklarını hissetirmek zorundalar bir anlık çünkü. kadın onayı bu bir tür herhalde. yoksa kendini beğenmiş, 'şeftali gibi amcığımı sikecekler' diye düşünmekten başka bir işleri olmayan canlılar böyle.

    hiç tanımadığın, günlük işindeki bir erkek sana kabalık yapınca, 'iyiliğine' karşılık vermeyince aynı şeyleri hissediyor musun? kaba diyorum bu insanlar kaba. terbiye almamışlar, görgüleri yok. o kadar.

    -zaten bunun ardından 'kasiyer kız' örneği de cuk oturmuş.

    ulan o kız bütün gün bin bir çeşit, saçma sapan insanla uğraşıyor orada. üç kuruş para alıp eşek gibi, köle gibi çalışıyor. tatilleri yok bu insanların be. sana gülmedi, seni eylemedi diye aklına ilk gelen şeyin senin ona asıldığın, senin onu sikmek istediğin olduğunu mu sanıyorsun? orada şu iş bitse de gitsem diye çalışırken, surat ifadesinin farkında olduğunu mu sanıyorsun? kim bilir ne derdi var? erkek kasiyer gülümsemeyince basıyor mu aynı hisler?

    herhangi bir erkek, günlük hayatta bir iş, alışveriş, temas esnasında size somurtunca, gülümsemeyince, hatta kabalık yapınca aklınıza bile geliyor mu içinizden 'öküz' diyip geçmekten başka bir şey? gelmiyor değil mi?

    bu aynen şu. bir şirkette bir erkek yönetici, ya da sikindirik bir müdür diyelim, olabilecek en sert, en uygunsuz, öküz, kaba biçimde davranınca 'oho taşaklı adam abi, kodu mu oturttu, böyle olmak lazım tabii'. ama kadın yönetici yapsa, 'abi bu orospuyu kimse sikmiyor ya işte. beceremiyor da işi kadın.'

    o kadar çok denk geldim ki bu, bana şöyle baktı gerzekliğine sözlükte. heriflerdeki kafaya bak. 'yok arabayla yol verdim, sikicekmişim gibi baktı.' 'kapı açtım, taciz etmişim gibi süzdü.' 'kenara çekildim tıpkı vahşi tecavüzcüymüşüm gibi yürüdü y anımdan geçti.'

    ciddi hasarlısınız. aşağılık kompleksinden boğulup, gelip buraya kusuyorsunuz. bu hasarın en önemli kaynağı da bu düşünce biçimini kafanıza kakan sosyal medyada kadın aşağılarak var olan hemcinsleriniz. red pillciler, ezilmiş, öfke dolu, aşağılık kompleksi sahibi diğer erkekler.

    bu insanlar, sadece düşüncesiz ve kaba insanlar. öküz dersin geçersin. 'bir teşekkür etseydiniz' dersin basar gidersin. insansa zaten utanır. amı ya da siki olmasının yarattığı bir fark yok sandığını gibi. abarta abarta, kendi komplekslerinizi tatmin etmek için siz var ettiniz bu anlayışı. hepsinin aklında bin tane şey var. size o an baktıklarında sizinle ilgili hiç bir şey düşünmüyorlar emin olun. umurlarında dahi değilsiniz. suratınızın, yüzünüzün şeklinin, boyunuzun, giydiklerinizin, sesinizin farkında dahi değiller. yeryüzündeki bütün insanlar gibi sokakta yürürken suratlarındaki ifadenin farkında değiller, ne olduğu umurlarında dahi değil. senin de değil.

    sen gülümsüyor musun sağa sola yürürken kendi kendine. sokakta kendi kendine yürürken, bir şey düşünürken surat ifaden değişse, gülümsesen ya da somurtsan farkında olur musun? bir düşün bakalım.

    şunları yazan erkek yazarların % 95'i de gerçek hayatlarında bir kadından kabalık gördüklerinde bunu bu şekilde tanımlamayı da başta sözlük olmak üzere sosyal medyadaki uyduruk insanların kestiği pozlardan öğreniyorlar. burada okuduklarını kendi yaşadıkları şeye oturtup, 'haa karı beni onu sikecek sanmış' diye geziyorlar ortalıkta. o onu taklit ediyor, o da onu. ha bire aynı saçmalık, aynı tatava.

    2. şimdi gerçekten genel olarak erkekleri tersleyen kadınlara gelelim.

    öncelikle çok iyi anlamanız gereken, bunun çok güzel olmakla falan hiç bir alakası yok. bu ülkede sokakta yürürken belli davranış biçimlerine mazur kalan kimse kendisini çok güzel sandığı için tepki vermiyor. şımarık pelinsu hikayeleri, üç beş aşağılık iftiracı insan yüzünden milyonların yaşadıklarını inkar etmek adına, götünüzden uydurup duruyorsunuz ve gerçek hayat algınız sikiliyor. dünyadan hiç bir haberi olmayan genç erkeklerin de algısını sikiyorsunuz ve çok ciddi zarar veriyorsunuz cinsiyetinize.

    kadınlar sizin farkında dahi olmadığınız, bilseniz de hiç kafa yormadığınız bir sürü şey yaşıyor sokakta. (ve evet onlar da sizin yaşadığınız bir çok şeyin farkında değil.) bunları çok biliyorsunuz aslında da, unuttuğunuz bu kadınlar; hepimiz 12-13 yaşından itibaren, önümüzden geçen arabaların durduk yere korna çalmasıyla, selektör atmasıyla, şoförün kafasını çıkarıp dışarı türkü çağırmasıyla, laf atmasıyla, el atmasıyla büyüdük.

    eskiden bunlara tepki vermeyi düşünmüyorduk bile. çok normaldi bunlar. öyleydi çünkü hayat. ama nesiller ve dünya değiştikçe kadınlar artık buna sessiz kalmamaya başladı. her şeyde olduğu gibi bunu kötüye kullanan da var, her türlü özeni gösteren de. yani hani erkeğin nasıl canisi, canavarı, öküzü, kabası, görgüsüzü varsa kadının da var. çünkü ikisi de aynı şey.

    şimdi burada önemli bir nokta var. herhangi bir kadının arkasından laf atan, türkü çağıran, selektör atan bu erkek grubunun elbette çok büyük bir bölümü aslında son derece zararsız insanlar. hatta çoğu bunu çok düşüncesiz bir biçimde gördüğünü güzel bulduğunu ifade etmek için yapıyor. bunları yapan adamların büyük bir bölümü bunu sadece kadın görünce, alışkanlıktan yapıyor. kadın çünkü.

    tacizi meşrulaştırmaya çalışmıyorum, bir şey açıklamaya çalışıyorum.

    erkeklerin kaçırdığı önemli noktalardan birisi, bunun bir kadının hayatında, daha çocuk yaşta başlayarak çok sık tekrarlanıyor olması. taciz. yani bir insana devamlı, yıllarca benzer mizansenler içinde, istemediği-tanımadığı insanlar tarafından çok sık bir biçimde aynı türde istenmeyen uyarımların yollanması.

    beyler, hayatınızın sadece bir senesinde böyle yukarıda çok kısır ve kabaca tarif ettiğim muameleye maruz kalsanız adam bıçaklarsınız, adam. bırak sert bakmayı, somurtmayı falan. ülkede erkek kalmaz.

    [bir parantez açalım burada. the red pill bunu neye çevirdi? 'taciz diye bir şey yoktur, bu davranışları alfa erkek -zengin, belirli statü, belirli fizikteki erkek- yaparsa komik olur, espri olur.' yani kadın zaten kadın olduğu için her halukarda bu muameleye maruz kalmak durumundadır da, bize göre bu muameleyi erkeğe göre tanımlayan kadın olduğu için aslında taciz diye bir şey yoktur. işte bu adamların aslında kadın beyanı esastır'a karşı çıkışlarında hukukun işleyişine hiç aldırmamalarının, ilkenin ne olduğunu devamlı göz ardı etmelerinin nedeni bu zaten. yoksa hemen hiç birisinin umurunda değil, iftiradan kim ölmüş. umurlarında olsa namus cinayetinde öldürülen erkeğe de aynı tepkiyi verir. ama vermiyor. öldürecek tabii diyor; ben de öldürürüm.

    peki bu anlayışın özü ne? tacizin tanımını, gerçekliği falan bırak red pill kafasına gir. kadın erkeğe her daim istediklerini sağlamak zorunda. yani kadının kendisine çok basit bir davranış biçiminde ya da harekette bulunacak yapacak kişiyi dahi seçme hakkı yok. adam diyor ki, 'şunu şu erkek yapınca sinirleniyorsun ve taciz diyorsun, bu yapınca öyle görmüyorsun, o zaman taciz diye bir şey yok'. yani senin vücudun, bütün varlığın erkek hizmetine açık olmak zorunda. (taciz olayı bu değil tabii ki, ben tipik red pillci kafasından yazıyorum. bunu böyle gören kadın sayısı da az değil.)

    bu aynen şu klasik 'evlenene kadar feminist, sonra kocasına geyşa' zırvası gibi aynı. feminizmin temelinin kadının seçme hakkı olduğu, istediğini seçtikten sonra da ilişkinin dinamiğine göre davranmak isteyeceğini, böyle mutlu olacağını kabul etmiyor. daha doğrusu edemiyor. ya da başka bir açıdan kadının seks yapmak için belirli bir tip erkeği seçip, sonra hayatına olduğu gibi devam edebileceğini kabullenememek.

    kadının seçim hakkı ile ilgili hiç bir şeyi kaldıramamak. tamamen reddetmek.

    hatta tecavüz 'diye bir şey yoktur' diye devam eder red pill öğretisi. bunları çevirdiler mi bilmiyorum, sanırım uçma korkusundan yapılmadı. içlerinden birisi böyle bir şey söylemişti bana. (belirli bir red pillci grubun hemen hepsi sadece kendilerinin ingilizce anladığını; dolayısıyla bu medyadan ve külliyattan sadece onların haberi olduğunu, onların anladıklarını; yaptıkları çevirilerin bilimsel yayın olduğunu sanıyor. o yüzden emin olmak zor.)

    ha bunların kafalarında hiç mi taciz-tecavüz kavramı yok? var. criminal minds senaryosu şeklinde hiç tanımadıkları kadınları kaçırıp tecavüz edip öldüren erkekler. yani dünyadaki tecavüz vakaalarının çok ama çok küçük bir yüzdesi. kadınların maruz kaldığı şiddet suçlarının yakın akrabaları ve kendilerine çok yakın erkeler tarafından işlendiğini de kabul etmiyorlar zaten. çünkü o kadınlar zaten piç adam tercih etti ve başlarına gelenden sorumlular. erkek hayvan olduğu için, onun bir suçu yok. ]

    3. erkekleri aşağılayan kadınlar. en az son beş yıldır devamlı yazılan çizilen bir şey bu.
    bence kabaca iki grup bunlar.

    a) öncelikle en kötüsünden girelim. genç ve çok güzel kadın bu. benim de gözlediğim çok çok küçük bir azınlık. yani devamlı burada erkekler tarafından -ki, % 90'ınından fazlasının hayatta yanından geçmediği bir kadın bu- tazyikli nefrete maruz kalan kimi psikopat karakterli bir insan tipi. bana göre erkek olsaydı da elindeki güç doğrultusunda aynı şekilde davranacak kişi. yani amla, memeyle alakası yok bu işin.

    o çok alışılmış erkek psikopat tipinden hiiiç bir farkı yok bu kadının. ve hep vardı bu kadınlar. çünkü bir insan tipi bu. yani bu bir komplo, 3.. dalga feminizm sonucu falan değil.

    mesela şuradan örnek verelim. çok yakın zamana kadar kadın seri katil olacağı fikrini bile ciddiye almamışlar. köleliğin ve monarşinin olduğu dönemlerde bir iki tane tarihi karakter dışında kaydı da yok bunun. bugün dünyada yakalanmış 9 bin küsur erkek seri katil, 2 bin küsur kadın seri katil var. ve ciddiye alırsınız almazsınız ama, fbi'ın yaptığı araştırmalara göre bu sınıf içinde kadınlar erkeklerden çok daha efektif katiller. bunu bir sürü sebebi var elbette, ama benim anlatmak istediğim şiddet, taciz gibi konularda, kadınların erkeklerden hiç bir şekilde cinsiyetleri nedeniyle bir farkı olmadığı. çünkü siz inatla olması gerektiği fikri üstünde yaşıyorsunuz ve bütün bu devasa saçmalıkların iki üç ayağından birisi bu.

    ezelden beridir, kadınlara elindeki statü, para, güç sayesinde belirli şekilde davranan psikopat karakterli klasik erkek tiplemesinden zerre farkı yok bu kadının. sadece kadın olduğu için olay. oysa bu kadın bildiğin narsisistik kişilik bozukluğuna sahip, patalojik düzeyde egoist, her şeyi sömüren ve başka hiç bir şey düşünmeyen, olumlu empatiden ve kişisel ahlaktan yoksun, günümüzde çok prim yapan bir özelliğin verdiği güce sahip sıradan bir insan. bu kadar. kötülük yapan insan.

    b) bu kadının en büyük özelliği kariyer sahibi olması. erkek olarak doğmadığı için çocukluğundan beri kendisine ne kadar eksik, aptal, beceriksiz ve değersiz olduğu anlatılan kadınlardan bazılarının, bir yerlere gelince, güç sahibi olunca herkesin gelmişini geçmişini sikmesi. çünkü erkekten çok daha iyi iş de çıkarsa, başarılı da olsa yok sayılır kadın. hakkında konuşulmaz, promote edilmez. saygı görmez.

    ben böyle diyorum ama, tabii bu da gerçekte o kadar küçücük bir azınlık ki. çünkü sorgusuz sualsiz bu sınıfa dahil edilen kadınların çoğu, normal işlerini yapan güç noktalarındaki kadınlar. ama kadınlar işte. üstü, amiri, müdürü kadınsa, türkiye değil, dünyadaki ortalama erkek için bu hakaret zaten.

    geleneksel bir kariyeri olsun-olmasın, evlenmek ve çocuk sahibi olmak istemeyen kadının uğradığı tacizin haddi hesabı yok. ve buna tepki verdiğinde, buna öfkelendiğinde de o kadın o duruma 'düşmüş' olduğu için kızıp-sinirleniyor muamalesi görüyor. sözlük ağzına kadar bu kadınları aşağılamak için götünü yırtarak geri kalan erkek sürü üstünde güç kurma yoluyla var olmaya çalışan erkek dolu. sistematik toplu bir taciz var bu konuda sözlükte. bire bir, kitleye hitaben. devamlı kadınlara evlenmez ve üremezlerse ne kadar çöp olduklarını kabul ettirmeye çalışıyorlar.

    kadın olduğu için hayat biçimini seçme hakkı yok.

    işte bu kadınların da çok küçük bir azınlığı eline güç ve fırsat geçirince herkesin gelmişinizi geçmişini sikiyorlar. tıpkı sıfırdan yükselen, gençliğinde ezilip hor görülen sayısız necatilerle ahmetler gibi. yani yine am, meme meselesi değil.

    ama sen yine, amı-memesi olduğu için bunu daha büyük bir toplumsal suç, çok daha kötü bir durum olarak, kişisel hakaret olarak algılıyorsun. (sözlükteki erkek yazarların çok büyük bölümü hiç görmediler bu kadınları, yolları hiç kesişmedi ama çoğu yazdı bu kadın hakkında.)

    siker tabii. haklı anlamında söylemiyorum bunu, insan böyle işler. iki kere iki dört diyorum. e şimdi buraya kelime kelime bu kadınların yaptıklarının kötü bir şey olduğunu, ahlaksızlık olduğunu yazmanın manası ne? çok samimi soruyorum, gerizekalı mısınız siz? hani eleştiri kaldırmıyorsunuz deniyor ya devamlı.

    buraya nereden geldik? 'bana tacizciymişim, onu sikecekmişim gibi baktı'. aynı yerden geldik. kadın ne düşünüyor, ne hissediyor, ne yapıyor, ne yaşıyor ha bire erkeklerin götünden uydurarak, tam bir şizofren edasıyla kendileri üstünden yazıp durdukları yığınla saçmalık.

    bir insanın, bütün kadınların kadın olduğu için kötücül, patalojik derecede bencil, aptal, pasif, egoist, kendini beğenmiş olduğunu; kendileriyle rastlantısal günlük her temasta karşısındakinin onu sikeceğini, çünkü çok güzel olduğunu düşündüğünü, hayatın ve günlük yaşamının temel gerçeği olarak kabul etmesi için, önce gerçek anlamda bir zeka geriliğine sahip olması, sonra da bütün dünyanın, etrafındaki tüm insanların kendi etrafında döndüğünü düşünmesi gerekir.

    öylesine ironik bir durum ki. akıl alacak gibi değil.

    ya da laf olsun diye, ekşi de fav alsın diye, belirli gruplara, hakim trendlere dahil olmak adına tecrübe dahi edilmemiş bir şeyi, tekrar edip durma, oraya buraya taşıma yoluyla tatmin olma amacı gütme. 'söyleyecek bir şeyim yok benim. kendime ait fikrim yok. kafam bom boş, hayatımı sevmiyorum zaten, e bu kadar adam bunu diyorsa doğrudur herhalde. çünkü sosyal medya ve buaradaki ilişki betimlemeleri, biçilmiş cinsiyet rolleri gerçek hayatı yansıtıyor. neden bahsettiğimden de çok bir fikrim yok ama, bana ne mutsuzum ben.'

    seçin içinden. ya da hepsini işaretleyin.

  • maskülen erkekle yattıktan sonra gelen tiksinti

    bana göre erkek bir yazarın eğlence ya da provokasyon amaçlı tespit kılığında ifade ederek, hemcinslerine ciddi anlamda kötülük ettiği seks fantezisi. trajikomik yorumlar içeriyor.

    şu tür başlıkların hemen hiç birisini ne açanlar, ne altına yazanlar kadın, önce onu bir anlayın. o kadar belli ki, yazılış tarzından, anlatılandan... ve hepsi gerçeklikten uzak, kişisel kompleks ve ihtiyaçları anlatan şeyler.

    yalnız yazan kişi o kadar uzak ki kadın cinselliğine, kadınların da tatmin oldukları zaman cinselliğe geçici bir uzaklık, soğukluk hissettiğini; çok fazla boşaldıklarında, özellikle orgazm kapasiteleri daha yüksek olduğu için buna benzer şeyleri aslında daha sık ve güçlü hissedebilecekleri aklına dahi gelmiyor. ha birisi bunu çok yoğun yaşıyordur tiksinti halinde, belki kronik olarak, birisi daha kısa süreli. tıpkı erkekler gibi. ama ne kadar yabancı değil mi bu yazılan. çünkü bu kadının 'erkek gibi azıp', partner bulup sırf bu iş için seks yapacağı anlamına geliyor.

    buraya yazıyorsunuz böyle saçma sapan şeyleri, bu herifler de kadınların seks için seks yapmadığını, yapan kadınların gerçekten kendilerini kötü, kullanılmış hissettiğini, hatta 'varoluşsal' bir şeyler yaşadığını falan sanıyorlar. ama gerçek hayat öyle olmadığı için, güm! ondan sonra 'vay bütün kadınlar orospu, vay cumbucket'. gerçeklikten kopuklar zaten daha da itiyorsunuz hayatın, insanın dışına. sonra "red pill çok doğru lan; her şeyi gördüm ben."

    yav skepticosundan bilmem nesine, o pillcisi bu pillcisi, bu işleri yiyip bitirdiğin iddia eden herifler, bütün sözlük hayatı bunun üzerine olan yazarlar gelmiş kadının seksten sonra kendisini anlatıldığı gibi hissedince krizlere girdiğini falan yazmış buraya. neden çünkü üstüne kurulacak bir kurgu var bu yalanın.

    yok yavrum yok. biliyorum, ezelden beri size söylenen şey bu. ama yalan. 'kadınlar çiçektir' yalanı bu işte. o yüzden 'çiçek babandır', ama anlamıyorsun işte.

    aptallaştırılıyorsunuz devamlı. cinsel olarak, duygusal olarak...her türlü. kadınlar seks yapıyorlar ve bunu zevk için yapıyorlar. bu konuda asla konuşmuyorlar, o kadar. çünkü ortam bunu gerektiriyor. bazen istedikleri oluyor bazen olmuyor. siz de bu boşluğu kendinizi eğlemek adına, kendinize kötülük yaparak; kadın aşağılayarak dolduruyorsunuz devamlı. hayat algınızı sikiyorsunuz. yazıyorsunuz da yazıyorsunuz.

    şimdi bir şeyler söyliyeceğim izninizle. kadınlar da sinirlenecek yazdıklarıma, umurumda değil açıkçası.

    örneğin, o kadın orgazmı başlıklarında, orgazm güçlüğünden bahseden kadın yazarların büyük bir bölümü penetrasyon esnasında klitoris direkt uyarılmadan ya da üst üste orgazm olamamanın hesabını yapıyorlar mesela. ya da vajinal orgazmın tekrarlanabilmesi. çünkü bu meret kodu mu oturtan bir şey olduğu için, devamlılığı zor. acaba ne kadar gider bu? siz zorlamadınız mı? hah işte onlar da yapıyor böyle şeyler.

    kadınların çok büyük bir bölümü, masturbasyon yoluyla, orgazm kapasitelerinin farkına çok çok erken yaşta varıyor. (o arada erkek daha ohooo) bu hiç bir zaman konuşulmayan ve konuşulmayacak bir şey bu toplumda. geliştikten sonra aynı şeyi pratikte partnerleriyle yaşayamayınca hayal kırıklığına uğruyorlar (toplumsal duruma girmiyorum bile) ve aramaya başlıyorlar. ve en iyisine ulaşmak istiyorlar. çünkü evrimin roket haline getirdiği bir şeyi sen yerde tekerlekle yürütmeye kalkarsan olmuyor. ha hayatta başka şeyler daha ağır bastığı için, amaan deyip geçiyorsun o ayrı.

    kadın orgazmı denen şey erkeğinki kadar mekanik değil. (bana göre erkeğinki de saçmalandığı boyuttan çok uzak ya...neyse) mesela artık klitoris uyuştuğu halde seri boşalabilmek var kadın 'fıtratı'nda biliyor musunuz? laf olsun diye yazdım, biz de çözemedik henüz tam olarak ne olduğunu. yorucu işler. yani kadının pratik yapması lazım bol bol potansiyeline ulaşabilmek için... hem şartlandırıldıklarından kurtulmak için, hem de daha çok zevk alabilmek için. çok basit bir denklem değil mi, çok doğal değil mi bu?

    yani siz yine boşuna yırtıyorsunuz bir yerlerinizi. tiksintiymiş, blimemneymiş. varoşuşsal bir şeylermiş. (ne güldüm lan) maskülen erkekmiş, alfaymış malfaymış.

    açık büfe düşün bir tane böyle kocaman. ondan bundan yiyip, hangisi daha lezzetli lan bunun demek gibi bir şey. her seferinde de farklı bir şey yemiyorsun ki, çoğu zaman hangisi açlığı geçirecekse ona dalıyorsun. ama hiç ummadığın, senle uzaktan yakından alakası olmayan bir tabak öyle bir doyurur ki, bakıp kalırsın öyle. ama tabağa bakarsın hayatta olacak iş değil. kaçman lazım iki günlük yola. saplanıp kalanı da olur, kaçanı da, bağlanıp kabul edeni de. sen de konuşursun arkasından işte.

    yani hiç ilginç, gizli-saklı, kelimelerin kifayetsiz kaldığı şeyler falan değil anlatılanlar. aptallaştırılmış olan sizsiniz. cinselliğe acayip payeler biçen, muamma haline getiren, hayatınızı seksle tanımlayan sizsiniz. nedeni ile hiç ilgilenmiyorum artık.

    tl:dr: kadınlar için de -tıpkı çoğu erkek için olduğu gibi- abur cubur-fast food tarzı tıka basa yenecek bir menü de var, ziyafet çekilecek menü de, pilav üstü kurunun yanına cacık da... hepsi yedikten sonra farklı hissettiren şeyler.

  • elon musk'a meydan okuyan yiğit

    "çok abarttılar...amerika'nın altı petrol dolu, o kadar enerji olunca...ben mi yapıcam roketi, sen yapıcan tabii..." sözleriyle orta doğulu insanı bir çırpıda tanımlamış, nedense ekşi sözlük yazarı olduğunu düşündüğüm yiğittir.

  • üstteki yazarın nickinin düşündürdüğü

    şu sahne tabii ki

  • ders kitabındaki akla zarar astronomi bilgisi

    (bkz: sistematik aptallaştırma)

    yok, cahilleştirme geride kaldı. o süreç bitti artık.

  • the witcher 3 wild hunt vs elder scrolls v skyrim

    anlamsız bir karşılaştırmadır.

    çok farklı oyunlardır. ikisinin de open world rpg olması bu durumu değiştirmemektedir. witcher belli bir kahramanın hikayesi iken, skyrim 'var işin içinde bir şeyler ama, sen kafana göre takıl'dır daha çok.

    iki oyun atmosferinin de verdiği his, içine çektiği dünya çok farklı. ben sırf etrafta, karda, dağda dolanayım, bir ocak başında oturayım diye oynuyorum bazen skyrim'i. bazen de geraltım geliyor ve o canım sesten sarkastik cevaplar duymak, oraya buraya yuvarlanmak için dalıyorum wicther'a. iki oyun da çok eğlenceli.

    işin ilginç yanı, witcher 3 skyrim v'in 2,5 katı olmasına rağmen 4 kere geçtim oyunun üstünden expansionlarla birlikte, ama skyrim v'in hikaye questlerini bitiresim hiç gelmiyor, çünkü sanki o zaman o dünyanın büyüsü yok olacakmış gibi geliyor. yani witcher daha bi' bir filmin içine girip oynamak, ama skyrim sanki evden dışarı çıkmak gibi.

    yanlış hatırlamıyorsam, skyrim'de geralt olarak oynayabileceğiniz bir mod vardı bu arada.

  • regl kokusu

    kimsenin koklamak zorunda kalıp da mağdur olduğuna zerre kadar inanmadığım, fitne fesat için, kadın aşağılamaya çalışmak için açılmış başlıktır. hemen altına da, regli değil reglciler de varmış nefessiz.

    özellikle şu tür başlıklara gelip, hemcins azarlayan kadınlara hastayım. ha canım bir sen regl oluyorsun, bir tek sen biliyorsun. nerede yaşıyorsanız siz, bu herkes kokuşmuş böyle.

    her şeyiniz poz. her şeyiniz birisinin, bir şeyin üstünden rol kesmek.