veronica5514
profili

  • dışarda yemek yememe sebepleri

    belli balık restoranları hariç dışarıda bir şey yemenin pek bir anlamı yok. türkiye'de restoranların kalitesi berbat. dünyanın parasını ödeyip iğrenç şeyler yiyip çıkıyorsun dışarı. düzgün iskender döner yapan bile kalmadı. iskender deyince ağzının suyu akar insanın, felaket lezzetli, cazip bir şeydir normali, orijinali. ama onun da canına okundu yani. tadı tuzu olmayan iğrenç bir et, ucuz, berbat bir salçadan iğrenç bir sos, kalitesiz iğrenç tereyağı, kalitesiz yoğurt, en ucuzundan ve netice, berbat bir iskender. en azından izmir'de böyle. hatta isim vereyim, kırçiçeği, baydöner, dönerci orhan, veysi's döner ve bunun gibiler. alayı leş. ha altınkapı'ya falan git, onlar da tırt. hepsi.
    bu sadece döner, diğer yiyecekleri siz hesap edin. fast food'a hiç girmiyorum zaten. yahu adamlar lezzetli bir makarna bile yapamıyorlar. doğru düzgün pizza yapan tek bir yer yok.
    bir de o güya üst sınıf, modern, sunumlu falan mekanlar. yiyeceklerin görüntüsü on numara ama yenilecek halleri yok.
    sonra o ev yemekleri yapan yerler, börekçiler, ülver teyze, bilmem kim hanımın mutfağı ve türevleri; insanları en adi ayçiçek yağı ve margarinle öldürmeye ant içmişler. böyle tatsız tuzsuz yemek yapmak da özel çaba gerektirir yani. nasıl başarıyorlar bilemiyorum. en ucuz, en adi malzemelerle yapılıyor hepsi.
    bu söylediklerimi anlamak için tabii 85 veya hiç değilse 90 öncesinde doğmuş olmanız gerekiyor. yeni nesil anlayamaz. biz çocukken türkiye altın yıllarını yaşıyordu. her bakımdan. ve restoranlar, yiyecekler böyle leş değildi.

    (oolum ben sözlük teyzesi olmuşum yaa, yaşlanmışım. püh!)

  • kendinle olan savaşta hangi aşamadasın

    sevilme isteğinden vazgeçmek. böyle bir şeye ihtiyaç duymamak. hani herkes eşini ararmış ya, işte onu aramamak. istememek. hayal kurmamak. aşk, sevgi, aile, vs. bu tür şeylerden vazgeçmek, unutmak. üzülmemek. kendi kendine yetebilmek. gerçekten yetebilmek. o noktaya ulaşmak. benim olayım bu.

  • kadınlar ısrar eden erkeklere bayılırlar

    alakası bile yok. hiç kimse hayır dedikten sonra ısrar eden, inat eden, ya da yalvaran birinden haz etmez. hayır, hayırdır. naz yapmak değildir.
    kadınlar istediği kişiden gelen kararlılıktan, istikrardan, netlikten, devamlılığı olan, güven veren, ilgi alaka ve çabadan mutlu olurlar.

  • sevildiğini hissetmek

    bunu en son hissettiğim günlerde, hazırlanırken bir gün, aynada kendime baktım, yazık, çok mutlu görünüyordum dedim ki kendime kızım bak bu gerçek değil, olamaz, inanma, şimdilik tadını çıkar ama kalıcı değil bilesin. sevdiğin birinin seni gerçekten sevebileceğini nasıl düşünebilirsin? mümkün mü bu? takılıyor işte seninle, seninle olma fikrini, o hayali seviyor, senden aldığı alakayı seviyor seni değil... inanma... inanma, gidecek... bitecek...
    tabii gerçekten de öyle oldu

  • neden sevgilin yok

    çünkü ben "unlovable"ım. beni sevmek mümkün değil.
    kimi sevdiysem bu güne kadar sorun onlara anlatsınlar, sebebi nedir, bende bu kadar kötü, sevilemez ve istenilemez olan ne, sadece onlar biliyor ben bilmiyorum.

    çünkü baktığımda kendimi beğeniyorum ben, özelliklerimi seviyorum. içten, iyi biriyim, sevgi, ilgi, alaka, tutku, emek, çaba hiç birini esirgemem, sadık ve dürüstüm, yedekte başkasın tutmam, telefonumda birlikte olduğum kişinin görmesi halinde kıyamet kopacak hiçbir şey yoktur hiçbir zaman, çok net biriyim. bildiğin nesli tükenmiş melaike gibi kadınım. çirkin de değilim, kilolu da değilim. insanları böyle güzel, çirkin diye yaftalamak da hoş bir şey değil, çok göreceli bir şey bu ama benden on kat çirkin denilebilecek kadınların musmutlu birliktelikleri var. seviliyorlar yani. tiple o kadar da ilgili değil bu işler.
    sonra, eğitim, kültür desen bir eksiğim yok. 4 dil biliyorum, sanatsal kabiliyetlerim var, komiğim de, gülmeyi, güldürmeyi severim, sevdiğimi çok severim. her şeyi karşı taraftan bekleme gibi bir olayım yoktur. inek gibi oturup ilgi, jest beklemem, sevgimi gösteririm kocaman kocaman hem de. kendimi iyi ifade eden biri olduğumu düşünüyorum, abuk subuk taktiklerle oyunlarla işim yoktur. açık yürekliyim ne hissediyorsam o. söylediğimi yaparım, yaptığımı söylerim. sözümü tutarım. iki gün sonra caymam. her bir şeyde destek olurum, yarı yolda bırakmam. daha ne yapabilirim bilmiyorum.

    iyi bir partnerde olması istenecek özelliklere sahip olduğumu sanıyorum, öyle düşünüyorum. kendime bakış açım böyle. ama ne kusurum var, neden kimi sevsem hep öylece geri itiliyorum, bırakılıyorum bilmiyorum. hiçbir zaman da bilemeyeceğim. hep cevap aradım kendimde ama yok bulamıyorum. bu hayatım boyunca böyle oldu. taa liseden beri hep aynı hikaye. ben kimseyle bir problem, anlaşmazlık sonucu ya da kavga edip de ayrılmadım hiç mesela. ya hiç karşılık alamadım ya da biraz alıp sonra yavaşça, öylece bırakıldım kendi halime. nazikçe ama zalimce. yani bende ne görüyorlar da, ya da ne göremiyorlar da bu oluyor bilmiyorum.

    karşımdakinin benden kaçtığını, kendini sakındığını hissettim hep. çok kötü bir his bu. hani sanki bulaşıcı hastalığın varmış gibi uzak durmak isterler ya, öyle bir his. lanetliyim herhalde. başka bir şey gelmiyor aklıma. bu hep tekrar eden kısır döngünün bir yerde kırılacağını da sanmıyorum artık. çok da yoruldum zaten. bu kadar çok kırılmak bu bünyeye fazla. hasta gibi hissediyorum kendimi. yani öyle doktorluk, ilaçlık, klinik anlamda değil ama çok çok derin psikolojik problemler yarattı bende bu durum yıllar içinde. iyileşmem lazım. vazgeçmem lazım.
    sevmek ve sevilmek gibi bu kadar doğal, basit bir olayın benim için ruhsal bir kabusa dönüşmüş olması, bu kadar zor olması yıldırdı beni. herkesin çocukları ilkokulu bitirecek neredeyse, bir de benim halime bak. şu kendine acıma modundan da bir çıkmam lazım ayrıca. öyle işte...
    niye yazdım ki bu kadar. onu da bilmiyorum. gece gece, neyse...
    benim gibi tuhaf insanlar, acayip hayatlar da var işte okuyun görün. ne işinize yarar bilmem.

  • sevgilisi olmayanların 14 şubat'ta yapacakları

    14 şubatta sevgilisiz olmanın bir problem olduğu sanılıyor hep ama bu konuda her yıl esas sorun yaşayanlar, sevdikleri ve iletişim içinde oldukları o kişiyle sevgili olup olmadıklarından emin olamayanlardır. 14 şubat bu arada derede kalmışlara sıkıntıdır. bir şey yapsa olmaz, yapmasa olmaz, ne yapsa acaba? karşıdan olumlu geri dönüş almayıp mor olmak var, ama sevgili gibi bir hal de vardır ortada ama, tam net değil... çok fena :p

  • yazarların hoşlanmadığı kelimeler

    bakarız

    olur veya olmaz de. bakarız ne?

  • yeni biriyle tanışmak

    aklıma hep o hande yener'in şarkısını getiren hede

    nasıl zor şimdi tanışmak başka biriyle
    yeniden kurmak o devrilen cümleleri
    anlatmak kendini, ilk kez anlatır gibi
    dinlemek her şeyi, unutması zor olsun diye
    sevdiğin film hangisi, en sevdiğin şarkı, şiir....

    ıvır zıvır.... bıkkınlık, bezginlik, umutsuzluk, heyecansızlık
    duygu yok.
    olursa ezkaza, binde bir, karşılığı yok.
    hep böyle.

  • şişman kadınlara tavsiyeler

    hangi konuda tavsiye vereceğimiz belirtilmemiş, ben de aklıma geleni yazayım bari.

    paranızı iyi değerlendirin, doğru yatırımlar yapın. piyasaları takip edin ve tüm yumurtaları bir sepete koymayın.

  • çocukların ateistlerden iğrenmesi ve korkması

    doğru değil.
    ben mesela çocukken dincilerden, dindar insanlardan, dinle ilgili her şeyden iğrenip korkardım. ezan okununca ödüm patlardı özellikle sabahları o sessizlikte aniden deli gibi pis pis bağıran adamın sesi kabus görmeme sebep olurdu cidden korkardım. mevlide falan gidersek okuyan kadınlardan korkardım. anneannem'in yaşadığı şehir ülkemizin yobaz şehirlerinden biri ve orada eskiden de çok kapalı vardı, kapalı dediysem bildiğin kara çarşaflı yani. sokakta onlardan korkardım ve de sorardım bunlar ne diye. anneannem de anlamış, öcü onlar uslu durmazsan seni onlara veririm derdi daha çok iğrenir ve korkardım.
    yani aslında tam tersi bence. çocuk ateist diye bir kavramı ne bilir ne de anlar. nesinden korkup iğrenecek. ama koyu dindarların tuhaflığını görür, hisseder.
    benimse büyüyünce korkum geçti tabii ama iğrenmem zirveye ulaştı.

  • instagram'daki she said yes kıroluğu

    evlenme teklifini alan hanım kızımızın #isaidyes yazıp yüzüğün fotosunu paylaşması kadar kıroca olmayandır. takibi bırak düğmesi sağolsun, varolsun.

  • insanların mutsuz olmasının tek sebebi

    mutlu olmak kavramına çok büyük anlamlar yüklemeleridir bence. hem insan denen canlı türünde varolup hem de mutlu olunmuyor.
    mutluluk diye birşeyin gerçekte varolmadığını farkedemiyor çoğu insan. insanın doğasında mutluluk yok, tatmin var, rahatlık var, garantide hissetmek var, konforlu ve sağlıklı olmak, yaşamında olması gerektiğini düşündüğü şeylerin yerli yerinde olduğunu bilme durumu var. bunların tersini de mutsuzluk olarak adlandırıyoruz. kendimize hedefler koyup bunları başardığımızda, istediklerimizi elde ettiğimizde dahi o mutlu olmak hissi çok kısa süreli oluyor. sonra başka bir heves, başka bir istek, başka bir hedef oluşuyor, ve yine mutsuz, tatminsiz ve sıkıntılı oluyoruz.
    bitmez tükenmez bir can sıkıntısı duygusuyla doğuyoruz aslında. ve o sıkıntı hiçbir şeyle tam olarak giderilemiyor. herkesin ama herkesin canı sıkılıyor. dünyada insan yaşamı dahilinde olup biten herşey, insanların can sıkıntısı yüzünden oluyor. icatlar, savaşlar, para, siyaset, dedikodular, kurallar, sanat, bu sözlüğün varlığı.... hepsinin kaynağı can sıkıntısı ve onu giderme çabalarından ibaret. insan neye kavuşursa kavuşsun, asla o kafasında yarattığı, hissetmeyi hayal ettiği mutlak mutluluk duygusuna erişemiyor, erişemez.

    gerçekte mutluluk, sadece mutsuz olmak için bariz bir sebebin olmaması durumudur. yani canın acımıyorsa, temel ihtiyaçlarını giderebiliyorsan, aşırı üzücü travmatik bir olayın içinde değilsen, o gün mutlusun demektir. yarın olmayabilirsin yani. mutluluk denen şey bu şekilde çalışıyor.

    mutluluk laylaylom acayip mutluyum çok neşeliyim içim içime sığmıyor hissi değil. o his insan hayatında sayılı kez olur ve ömrü kısadır.
    hayatın çoğu acayip derecede sıkıcı çünkü insanda alışmak diye bir default özellik var. alışılan herşey sıradanlaşıp, tatmin etme, heyecan verme yetisini kaybediyor ve insan herşeye alışıyor, özellikle pozitif güzel şeylere ışık hızında alışıyor.

  • burcu güneş'in yıllarca kasıp tek hit çıkaramaması

    güldürmüş doğru tespittir. bir de (bkz: nükhet duru'nun hiçbir şey yapmadan ünlü kalması) durumu vardır ki bununla yarışır. yani bakarsanız kadının hiç güzel şarkısı yok, hatta fi tarihinde söylediği bir kaç şarkıdan başka şarkısı yok ama kendisini herkes tanır, her daim ünlüdür.

    burcu güneş'e dönersek, radyolarda delicesine tekrar tekrar çalınıyor şarkıları ama sevilmiyor işte. ilginç hakikaten. sevenleri vardır tabii de, yeterli değil.

  • kadınlarda görülen mide bulandırıcı şeyler