yaşayan şamanist geleneklerimiz

  • 1. kurşun dökmek
    kurşun dökme adeti de şamanizm geleneklerindendir. şamanizm'de buna "kut dökme" denir. kötü ruhlardan birinin çaldığı kutuyu "talih, saadet unsurunu" geri döndürmek için yapılan bir sihri ayindir.
    2. kırmızı kurdele
    gelinliğin üzerine bağlanan kırmızı kurdeleler, nişan törenlerinde yüzüklere bağlanan kırmızı kurdeleler, okumaya yeni geçmiş çocukların yakasına takılan kırmızı kurdeleler; hep uğuru ve kısmeti temsil eder. ayrıca kötü ruhların şerrinden korunma sağladığına inanılır.
    3. mezar taşlarımız
    günümüzde toplumda ulu kabul edilen kimselerin ölümlerinden sonra ruhlarından medet ummak ve mezarlarının kutsanışı şaman geleneğin devamıdır.
    mezarlara taş dikilmesi ve bu taşın sanat eseri haline getirilecek kadar süslenmesi islam coğrafyasında sadece anadolu’da görülmektedir.
    4. dilek tutmak
    dile tutmak da şamanizm kökenli bir davranış şeklidir. tabiat ruhlarının dileklerin gerçekleşmesine aracılık ettiğine inanılır.
    5. nazar inancımız
    anadolu’da halk arasında “nazar” olgusu çok yaygın bir inanıştır.
    bazı insanların olağandışı özellikleri olduğu ve bakışlarının karşılarındaki kimselere rahatsızlık verdiğine, kötülük getirdiğine inanılır. bunun önüne geçmek için “nazar boncuğu” “deve boncuğu” “göz boncuğu” vb. takılır. bu inanış da şamanizm'den kalmadır.
    6. kullandığımız kilim motifleri
    eski türklerde bir şamanın giysisine yılan,akrep, çıyan, kunduz gibi yabani hayvan şekilleri çizmesinin, bu hayvanları topluluğun yaşam alanlarından uzak tutmaya yardımcı olduğuna inanılır.
    günümüzde anadolu’da türkmen köylerinde dokunan halı, kilim, örtü ve perdelere işlenen desenler, giysiler üzerinde kullanılan motifler bu inanıştan kaynaklanır.
    7. mevlit ve ilahiler
    şamanlar ayinlerinde davul ve kopuz kullanmışlardır. müziksiz hayatın ve ayinlerin değişilmez bir parçasıdır. oysa islam dininde kur’an'ın müzikle okunması kesinlikle günahtır. şaman geleneğinin devamı olarak anadolu’da hz.muhammed’in hz.ali’nin hayatları müzikle okunmaktadır
    mevlit ve ilahiler sadece anadolu’da uygulanan müzikli anlatımlardır. islam dininde ölünün ardından mevlit merasimi diye bir uygulama yoktur.
    osmanlı tarihinde ilk mevlit, 1409-10 yıllarında bursalı bir fırıncı ustası olan süleyman çelebi tarafından yazılmıştır.
    8. su içerken kafanın elle desteklenmesi
    bu da bir şaman geleneği kalıntısıdır. şöyle ki, su içerken insan akli başından kaçabilir diye kafa elle tutulurmuş.
    9. mezarlardaki küçük suluklar
    mezarların ayak ucunda bulunan küçük suluklar; ruhların susadıkları zaman kalkıp oradan su içmeleri inancına dayanır. ayrıca kuşların, böceklerin o suluklardan su içmesinin, ölmüş kişinin ruhuna fayda edeceğine inanılır.
    not: şaman kültüründe, ayinlerde kullanılan yardımcı ruhlar, kuş biçiminde tasvir edilmişlerdir. kuş biçiminde düşünülen bu ruhlar şamanlara, gökyüzüne yapacakları yolculukta yardımcı olmaktadır.
    10. yukarıda allah var
    tengrizm inancından kalmıştır. bu anlayıştan dolayı dua ya da işaret ederken eller gökyüzüne açılır.
    11. sağ ayak
    kapıdan çıkarken sağ ayağın önde olması da şaman kültüründen kalma bir ritüeldir. sol ayakla geçmenin kişiye uğursuzluk getireceğine inanılır.
    12. su dökerek uğurlama
    şaman kültüründeki suyun kutsallığı olgusunun doğurduğu adettir. su berekettir, kutsaldır. “su gibi çabuk dön, ak geri gel, ak çabuk, kazasız belasız git” demek için su dökülür gidenin arkasından.
    13. türbelere, ağaçlara, çalılara bez ve çaput bağlamak
    şamanizm inancında dilek dileme şekli. küçük kumaş parçaları genel olarak ağaçlara çok önem verildiğinden ve yaşamın sembolü kabul edildiğinden ve yaşam üzerinde muazzam etkileri olduğu düşünüldüğünden, bunların dallarına bağlanır ve dileğin gerçekleşmesi beklenir.
    günümüz türkiye’sinde bu eski gelenek halen devam etmektedir. temelinde ise doğadaki her varlığın bir ruhu olduğu inancı yatmaktadır.
    14. tahtaya vurmak
    eski türkler göçebe oldukları için, daha önce girmedikleri ormanlara girerken, ormandaki kötü ruhları kovmak için ağaçlara vurup bağırarak gürültü çıkarırlarmış. bu davranış aynı zamanda doğa ruhlarına kötü olayları haber verip, onlardan korunma dilemek amaçlıdır. tahtaya vurma adeti, sadece türk kültüründe değil bir çok avrupa kültüründe de vardır.
    15. ölünün ardından belirli aralıklarla toplanmak
    birisi öldükten sonra evinde toplanıp dua okumak, bu toplanma işini 7, 21, 40 günde bir tekrarlamak gibi eylemler de şaman kültüründen kalmadır.
    eski türk inanışına göre ruh fiziki bedenini 40 gün sonra terk etmektedir. vefat edenin “40’ın çıkması” deyimi vardır. şamanizm’de ölen kişinin ruhu evi terk etsin, göğe yolculuğuna başlasın, öteki ruhlar doluşmasın diye insanlar ölen kişinin evinde toplanıp ayin yapar, yas tutarlar.
    16. çocuklara doğadan esinlenen isimler koymak
    orta asya toplulukları (eski türkler) doğada bazı gizli kuvvetlerin varlığına inanmışlardır. tabiat güçlerine itikad, hemen hemen bütün halk dinlerinde mevcuttur. fiziki çevrede bulunan dağ, deniz, ırmak, ateş, fırtına, gök gürültüsü, ay, güneş, yıldızlar gibi tabiat şekillerine ve olaylarına karşı hayret ve korkuyla karışık bir saygı hissi eskiden beri olmuştur. çocuklarımıza verdiğimiz isimlerin birçoğu da bu derin bağlardan kaynaklanmaktadır.
    17. ay dede
    eskiden, şamanist türkler, ayın "koruyucu/sahip ruhu"na, "ay ata" ya da ay dede derlerdi.
    onların orta asya'dan anadolu'ya göçen kısmı, hala çocuklarına ayı gösterip "ay dede" derler, binlerce yıl önce şamanların yaptığı gibi.
    18. akdeniz karadeniz
    şamanist dönemde, türkler için her yönün bir renk simgesi vardı. kuzeyin simgesi kara, batı'nın simgesi ak renkti. bu yüzden kuzeyimizdeki denizin adı karadeniz, batımızdaki denizin adı "akdeniz"dir.
    not: akdeniz'in yunanistan ile anadolu arasındaki uzantısına "ege" demek çok yakın bir dönemde ortaya çıkmıştır. atatürk'ün "ordular ilk hedefiniz akdenizdir" dediği deniz, ege'dir.