laik kürdistan

  • * geçtiğimiz hafta ışid mısır'da eylem düzenledi. yaşanan çatışmada 30'u aşkın mısır'lı hayatını kaybetti. böylelikle ışid belası ortadoğu ve kuzey afrika'dan sonra mısır'a da ciddi anlamda sıçradı. 2014 ve 2015'te ışid ortadoğu ve kuzey afrika'da ciddi anlamda yaşam sahası buldu. bunun nedeni bölgede mevcut radikal cihatçı örgütlerin akın akın ışid'e katılmalarıydı. ışid yeni bir ülkede mevzilenmek için çaba harcamıyordu, o bölgede var olan örgütleri bünyesine katarak büyüyordu. bu sayede örgüt nijerya'dan libya'ya, mısır'dan suriye'ye dek geniş bir saha elde etmişti. islam diyarında sadece iki bölge içinden ne ışid ne de başka bir örgüt çıkaracak sosyolojik yapıya sahipti. bunların ilki türkiye'ydi. ikincisi ise tanıdık bir coğrafya: kürdistan.

    * ışid ve ortadoğu üzerine sorabilecek çok çarpıcı bir soru bulunuyor: nasıl oluyor da böylesine geniş bir sahada aktif faaliyet güden ışid kürt topraklarında yapılanamıyordu? bunun sebebi neydi? sorunun cevabı bu günlerde hewler'in sıkça tartıştığı bir konuyla alakalı: laiklik.

    * geride kalan on yıl gösterdi ki, ortadoğu coğrafyasının müslüman devletleri küçük çaplı bir otorite boşluğuna kapıldığı vakit onlarca radikal cihatçı örgüt pıtrak gibi ortaya çıkıyor. hem ırak hem suriye hem de libya bunun açık örneği. çünkü bu devletler bünyesinde daima islami ideolojilere sahip örgütleri barındırıyor. bu örgütler ticaret yapıyor, sivil toplum örgütleri kuruyor, kadrolaşıyor ve en nihayetinde silahlanıyor. sonrasında, ne zaman ki devlet otoritesi kayboluyor, işte o zaman ideolojik, iktisadi ve silahlanmış bu örgütlü yapı bulunduğu bölgede islam namına terör eylemlerine başlıyor. örgütün bir anda böylesine kanlı eylemlere imza atmasının temelinde cihatçı şuur yatıyor. örgüt yaptığı şeyleri islam namına yaptığını düşündüğünden çekinmiyor, geri durmuyor. bu sayede çok sayıda militan kazanıyor. ülke genelinde bu şuura sahip onlarca örgütün var olduğu hesaba katılırsa, orta çaplı bir ortadoğu devleti kısa süre içerisinde iç savaş ortamına sürükleniyor.

    * peki ya türkiye, böylesi bir keşmekeşe yakalanmadan yıllarını nasıl geçiriyor? hiç düşündünüz mü? türkiye'de en az ortalama ortadoğu ülkesi kadar iç karışıklık yaşadı. devlet otoritesi yer yer kayboldu ama etrafı cihatçı radikal örgütler kaplamadı. işte bunun sebebi mustafa kemal'in 1920'lerde yaptıklarıdır.

    * osmanlı devleti, içerisinde onlarca etnik köken barındıran bir yapıydı. devlet-i aliyye bunca farklı etnisiteyi bir arada tutabilmek için ümmet kavramını yıllarca kullandı. böylece tüm müslümanlar bir arada yaşamayı becerdi. fakat devletin köhneleşerek git gide gücünü yitirmesi ve 1. dünya savaşını kaybetmesi, aslında her biri bir tür devlet olan bir çok eyaleti bağımsızlık yoluna itti. geriye kala kala anadolu kaldı. mustafa kemal bu toprak parçasının artık ümmet kavramıyla yönetilemeyeceğini biliyordu. bu nedenle islamcı ümmet anlayışı yerine milliyetçi türkçülük anlayışı geldi. topluma müslüman oldukları kadar türk oldukları hatırlatıldı. türk kutsandı ve ümmet anlayışının kenara ittiği türk kültürü ön plana çıkarıldı.

    * toplumun türkleştirilmesinin yanında devlet de islamcı anlayıştan sıyrılmalıydı. ümmetçi devlet, dini kuralları esas alabiliyordu ama türkçü devlet dini yalnızca toplumun vicdanına bırakıyordu. bu nedenle devletin görünümü değiştirilmeli ve dini yönlendirmeler devlet mekanizmalarından sökülmeliydi. işte burada devreye laiklik giriyordu. önce saltanat sonra da hilafet kaldırıldı. devletin kanunları din tabanlı görüşlerden değil, batılı mevzuatlardan oluşturuldu. yaşanan bu süreç eski devletin islamcı aktörlerini son derece rahatsız edecekti. hatta bu aktörler, karşı devrim için örgütlenmeyi bile deneyebilirlerdi. bu noktada devreye mustafa kemal'in önemli hamleleri girdi.

    * devletin bir daha "islamcı şuura" sahip kimselerce ele geçirilememesi için bu kimselerin örgütlenebilmesinin önüne geçildi. tekke ve zaviyeler kapatıldı. medreseler sonlandırıldı. dini eğitim açığı devletin kurduğu imam hatip liseleriyle karşılanacaktı. öyle herkes kafasına göre dini eğitim veremeyecekti. bu nedenle en ücradaki camilerde bile kuran eğitimi verilmesi yasaklandı. din ile ilgili konularda yalnızca devlet söz sahibi olabilirdi. bu nedenle şapka kanunu ile birlikte devletin din görevlileri dışında kimsenin sarık, cübbe vb kıyafetleri kullanmasına izin verilmedi. bu hamle üzerine kayseri, maraş, sivas, erzurum ve rize gibi bir çok yerde ayaklanmalar oldu. güç kaybına uğrayan aktörler mustafa kemal'i dinsiz addediyordu. fakat bu kimseler başarıya ulaşamadı. bir çoğu asıldı.

    * devletin tüm bu hamlelerdeki temel amacı, din tabanlı örgütlenmelerin oluşmasını engellemek ve devleti ele geçirmelerine engel olmaktı. mustafa kemal ortadan kaldırdığı islamcılık anlayışının yarın bir gün rejimi yeniden ele geçirmemesi için son derece sıkı laiklik politikası uyguladı. bu politikayı kendisinden sonra orduya emanet etti. ordu geçen yıllar içinde laikliği bekçisi yani "devleti ele geçirmeyi hedefleyen dini yapılanmaların" engelleyicisi halini aldı.

    * o dönemdeki çabalar radikal düşünceler içeriyordu. devlet dinsizdi. okullar haramdı. bırakın kızları, erkekler bile okula gitmemeliydi. kadınların oy kullanması yasaklanmalıydı. hatta oy kullanmak bile başlı başına şirkti. bu düzen değişmeliydi. 1924 şeyh said ayaklanması bu çabanın belki de ilk ve son ciddi ayağı oldu. o vakitten sonra hiç bir din tabanlı örgütün oluşmasına izin verilmedi. ta ki, 1972'ye kadar... milli selamet partisi erbakan öncülüğünde 1972'de kurulduğunda 1920'lerin anlayışı çok değişmişti. çünkü islamcılık şuuru ordunun balyozuna maruz kalmamak için önemli radikal görüşünü değiştirmişti. erbakan demokrasiye karşı değildi, aksine oy istiyordu. partililerin okumasından, tahsil görmesinden yanaydı. bu laik ordunun islamcı yapılanmalara yaşattığı değişimden yalnızca bir kaçıydı. tüm bu ılımlı değişimlere rağmen laik click refah'ı ve erbakan'ı boğdu. iktidarlığa izin verilmedi. fakat bu süreçte yaşananlar toplumun eleştiri oklarına neden oldu. islamcı siyaset mağdur olmuştu..

    * erbakan'ın islamcı kitleleri okullara ve demokrasiye çekmesinin ardından sahneye erdoğan'ın akp'si çıktı. ılımlılaşma bir tık ileri götürüldü. erdoğan kadınların da siyasette aktif olmalarından yanaydı. kızlar okullara gidiyor, ev hanımları sokaklarda, evlerde, mitinglerde yerini alıyordu. yalnızca 60 yıl önce kızları okula göndermeyen islamcı şuur laik yapı tarafından eğitilmiş ve modernize edilmişti. o islamcıların halefleri kızları üniversiteye bile gönderiyor, her birinden oy kullanmalarını istiyor, onları sokağa ve mitinglere çağırıyordu.

    * laikliğin islami yapılanmalar üzerindeki bu yumuşatıcı etkisinin en önemli sonucu ülke içerisinde radikal islami örgütlerin oluşmaya imkan bulamamasıydı. türkiye mustafa kemal'in laikliği sayesindeki bir tür koruma zırhına bürünmüştü. bu nedenledir ki, ortadoğunun neredeyse tamamı radikal islami örgütlerin etkisi altındayken, türkiye bu konuda en huzurlu ortadoğu ülkesi olmayı sürdürüyor.

    * mustafa kemal 1920'lerde ümmetçi anlayışın yerine milliyetçi anlayışı entegre edince toplumun tamamına türkçü politikalar aşılandı. türk iyiydi, güçlüydü, türk'ün tarihi başarılarla doluydu. türk çalışkandı, zekiydi. fakat unutulan bir şey vardı. türkiye'nin güneydoğusunda türk olmayan önemli bir kalabalık bulunuyordu. fakat bu kalabalık pek önemsenmedi. devletin adı türkiye, dili türkçe oldu. ve devletin tüm vatandaşları türk olarak kabul edildi. güneydoğudaki kalabalığa da türk oldukları söylendi. tek farkları, dağlarda yaşamalarıydı. fakat bu aşı o bölgede tutmadı.

    * kürtler tarihin eski dönemlerinden beridir bu bölgedeydi fakat hiç bir zaman devlet kuramamıştı. buna rağmen kendilerine has kültürleri, dilleri ve örfleri vardı. osmanlı döneminde kürtler de diğer tebalar gibi ümmetçi anlayışla yönetildiler. kürtlerin büyük bölümü muhafazakar müslümandı ve feodal düzenle yönetiliyordu. türkiye'nin kurulmasıyla, türkler gibi kürtler de ümmetçi anlayıştan koparılıp milliyetçi anlayışla yoğruldular. fakat tıpkı türk islamcıları gibi kürt islamcıları da bu değişime karşı çıktılar. şeyh said isyanı bunun açık örneğiydi. kürtler 1924'te kürtlük için değil, islam için ayaklanmıştı.

    * başlarda devletin türkçü politikalarıyla da birlikte nüksetmeye kürtçü hissiyat pkk'nın ortaya çıkmasıyla belirmeye başladı. yaygın kanaatin aksine pkk devleti bölmeyi değil, devlet içerisinde yaşayan kürtlere, "kürtlük şuurunu aşılamayı hedefliyordu. aradan geçen zaman pkk'yı başarılı kıldı. kürtler zamanla kürt olduklarının farkına vardılar. yine de bu hiç kolay olmadı. devlet milliyetçi bakışı onaylıyor fakat bunu yalnızca türkler için makul görüyordu. yani türke türk propagandası yasaldı ama kürde kürt propagandası yasaktı. çünkü kürtler ayrı bir millet iddiasında bulunursa, devletin ulusçu yapısı bunu kaldırmazdı. bu nedenl kürtlük şuuruna karşı çıkmak bir tür devlet politikasıydı. 70'lerde "kürtçe vardır" diye şerafettin elçi hapse atılacaktı. kürtçe konuşmak ayıptı. kürdün türkü makbuldu. kürtlüğü ön planda tutarak yaşamak tehlikeliydi.

    * pkk tüm zamanını kürtlük şuurunu uyandırmak ve o şuurun temsilcisi olmayı başarmakla harcıyordu. fakat kürt toplumun önemli bölümü osmanlının mirası olan muhafazakar frekansta bulunuyordu. onlar için müslümanlık, kürtlükten önce geliyordu. ayrıca bölgede feodal düzen vardı. kürtlük, islamiyet ve ağalık faktörünün arkasındaydı. örneğin güneydoğuda birinci olan parti kürt partileri değil, muhafazakar sağ partilerdi. 2011 yılında akp bölgede oy rekoru kırıyordu. kürt toplumunun kürt partileri yerine sağ muhafazakar partilere oy vermesinin nedeni islamiyetin kürtlükten önce gelişiydi. peki, pkk ümmetçi islamiyet anlayışının yıkılıp yerine milliyetçi kürtlük anlayışının gelmesi için ne yaptı dersiniz? bu cümle tanıdık gelmiş olmalı.

    * dini hegemonyalarla yönetilen toplumların milliyetçi hegemonyalar tarafından yönetilebilmesi için yapılması gereken şey, dini akımların bitirilip milliyetçi akımların önünün açılması gerekiyordu. mustafa kemal bunu 1920'lerde yaptı ve toplumu laikleştirdi. fakat kürt toplumu bu değişimi türk toplumu kadar erken yakalayamadı. bölgede hem feodal düzen hem de islami düzen sürdü. muhafazakar partiler bu durumdan uzun süre istifade etti. ta ki, pkk'nın laikleşmesine kadar. kürt toplumunun aksine pkk'nın laikleşmesi daha kısa sürdü. örgüt, toplumu dini eksenden çıkarıp milli/kürt eksene sokabilmek için feodal ve dini düzenin değişmesini kavradı. bu nedenle pkk ilk başlarda kendisini desteklemeyen kürt aşiretlerini de hedef aldı. örgütün temelinde dini politikalar bulunmadı. bu halka da yansıtıldı. 1920'lerde dini sebeplerle ayaklanan kürtler, 1990'larda milli sebeplerle ayaklanma planları kurmaya başladı. çünkü, atatürk'ün laik türkiye'si, türk milliyetçili fikrini uyandırdığı gibi kürt milliyetçiliği fikrini de uyandırmıştı.

    * örgüt, klasik kürtçü hedeflere sahipti. kadınlar da en az erkekler kadar yetki sahibiydi. öyle ki, bugün bir çok belediye kadınlar tarafından yönetiliyor, partinin eş başkanlarının bir kısmını kadınlar oluşturuyordu. oysa 1920'lerin kürt toplumunda kadınların yeri yoktu. kadınlar ikinci hatta üçüncü sınıf varlıkları. oysa şimdi bu durum tersine dönmüş durumda. en önemlisi örgüt kendi marşını, andını ve milli tarihini yazdı. dilini ve bayrağını ön plana attı. mustafa kemal'in 1920'lerde türkçülük için yaptıklarını, örgüt 1990'lardan itibaren kürtçülük için yaptı. örgütün yönetiminde ve yönetilişinde islami kaideler yer almadı. ve nihayetinde 2015 yılında senelerce muhafazakar partilere oy veren kürt toplumu değişimi yakalayarak kürtçü hdp'ye oy verdi.

    * kürt örgütlenmelerinin bu yapısı türkiye'de olduğu kadar kuzey ırak ve kuzey suriye'de de hakimdi. tıpkı pkk gibi, kdp ve pyd de kürtçü yapıdaydı. tüm bu örgütlenmeler kürtlüğü, kürtçeyi ön plana atıyordu. ve aynı zamanda bu örgütlerin tümü laik yapıdaydı. örgütün işleyişine islami kurallar karışmıyordu.

    * türkiye'nin 1920'lerde geçtiği bu laik ve milliyetçi anlayış kürtleri de bu anlayışla eğitti. nihayetinde türkiye, ırak ve suriye kürt örgütleri de milliyetçi ve laik kimliğe büründü. 1910'larda feodal yapıyla kurulan mahabad kürt cumhuriyeti 30 günde çökmüştü. çünkü devleti aşiretler oluşturuyordu. fakat günümüzde örneğin kuzey ırak kürt bölgesel yönetimi milliyetçi bir bakışla yönetiliyor. bu nedenledir ki türkiye'de olduğu gibi kürdistan'da da radikal cihatçı örgütler yaşam alanı bulamıyor.

    * örgütlerin aksine güney kürdistan toplumu hala islamcı bir devlet modeli istiyor. buna rağmen islamcı kürt partisinin oy oranı oldukça düşük. zihinler islamcılık dese de pratikte kürt milliyetçileri oy topluyor ve bu durum hem suriye hem de türkiye'de trend olmayı sürdürüyor. pkk kadar kdp de bu durumun farkında...

    * kuzey ırak kürt bölgesel yönetimi başbakanı barzani 4 temmuz 2015'te "kürt milleti için anayasa yapalım" diyecekti. bölgesel başkan barzani ise 20 nisan 2015'te anayasa ulusal olmalı diyecekti. durumun görünümü bundan ibaret değil. ışid'le savaşan kürtler arasında bulunan kadın gerillalar da batı'nın gözde aktörleri. batı bu kadınları "laik kürt gerillalar" olarak tanımlıyor.

    * sadece kürt yönetimi değil, muhalefette bulunan islami partide milletvekilliği yapmış ali bapir de aynı görüşte. bapir 2010 yılında yaptığı bir konuşmada "burada müslüman millet ama hükümet laik" ifadesinde bulunuyor. suriye'deki kürt oluşumu pyd'nin lideri salih müslim ise kobaneyi birlikte savundukları öso gruplarının laik olduklarını itiraf ediyor ve "seküler grupla beraberiz yani laikliği kabul edenlerle, islamı alet etmeyenlerle, demokrasiyi kabul edenlerle biz zaten beraberiz." ifadesinde bulunuyor. konuşmasının sonunda ise " ama istanbul’daki muhalefet seküler değil, bu yüzden de onlar bizimle değil." diyerek ittifak şartı için laikliği ön şart koştuğunu belli ediyor.

    * kürt örgütlerinin laik yapısı üzerinde duranlar sadece bununla sınırlı değil. kürt aydın ümit fırat da güney kürdistan'daki dini etkiye rağmen barzani'nin laik politikalar güttüğünü, milliyetçi propaganda ile hareket ettiğini söylüyor. elçi de tıpkı ümit fırat gibi barzani'nin nakşi olmakla birlikte laik bir çizgiyi benimsediğini vurguluyor. suriye'deki islamcılar ise pyd'yi laik gördükleri için ittifak kurmak istemiyorlar.

    * kürt örgütlerinin laiklik hassasiyetleri de bir hayli yoğun. öyle ki aysel tuğluk 2009'da "pkk güneydoğuda laikliğin teminatıdır" diyecekti. akit gazetesi 9 şubat 2015'te pkk ve chp'nin laiklik noktasında kucaklaştığını iddia edecekti.

    * bu iddialar kulağa garip gelebilir. fakat matematiğin doğası gereği, pkk amacına ulaşmak için kemalistleşme kartını senelerce kullandı. çünkü pkk mustafa kemal'in cumhuriyetinde meydana geldi. bakmayın siz kürt örgütlerinin mustafa kemal düşmanlıklarına, onlar da çok iyi biliyorlar ki, toplumu dini yönetimden sıyırmak ve bir çatı altında toplayabilmek için laiklik ve milliyetçilik hamlelerine ihtiyaç vardır. pkk da, kdp de geçmişte bu kartları oynayarak kürt şuuru ve bilincini ortaya çıkarmıştır. işte bu sayede senelerce muhafazakar sağ partilere oy vermiş kürt seçmeni son seçimde oyunu milliyetçi ve laik hdp'den yana kullanmıştır.