9 nisan 2017 koru hastanesi rezaleti

  • daha evvel yazdığım entry'de bebeğin halası ile twitter üzerinden iletişime geçtiğimi ama henüz dönüş alamadığımı söylemiştim. az evvel kendisinden dönüş geldi. yazdıklarını aynen aktarıyorum;
    ----
    "merhaba bebegin durumu büyüdükçe kötüye gidiyor. tum vucudunda kasilmalar var gözleri görmüyor kulaklarinin yapilan test sonucnda cok cok az duydugunu öğrendik. surekli epileptik nöbet geciriyor maalesef hic hic iyi degil. dava sureci uzun oldugu icin sabirla bekliyoruz.

    hürriyet gazetesi ile aile röportaj yapti fakat hastane haber yapilmamasi konusunda baski yapti.

    sesimizi duyuramiyoruz, hicbirsekilde"

    sc: https://hizliresim.com/nwaq2v
    ----
    bu rezalete sebep olanları da, otosansür uygulayanları da allah'a havale edip, vicdanları ile başbaşa bırakıyorum.

  • silin silin, iyi oluyor. tam unutulmaya yuz tutmustu, simdi tekrar hatirlanacak.

    yapilan ihmaller zincirini, anne karnindaki bebegin canina kasteden para duskunlerini tarih unutmayacak.

  • konuyu bilmeyenlerin surada yazilan ve hizli bir sekilde sozluk tarafindan silinen konuyu okuyabilecekleri skandal.

    unutmayacagim ki.

  • farklı bir çocukla yaşamak zor bir deneyimdir. doğum öncesi, doğum ve sonrası doğru yönetildiği ve her şey sorunsuz olduğu halde farklı bir çocuğum oldu. kimsenin suçu yok. ama eğer böyle bir rezaletin sonucunda çocuğum ve ben hayat boyu sürecek bir mücadeleye girseydik sorumluların hesap vermesi için her şeyi yapardım.
    bu süreçte en korkunç olan şeyin yalnız bırakılmak olduğunu düşünüyorum.
    ailenin yalnız olmadığını bilmesi için burada olmalıyız.
    hastanenin tüm sorulara yanıtları vermesi, gerekli kişilerin cezalandırılması için sürecin başlatılması, ailenin acilen psikolojik yardım alması için hastanenin devreye girmesi, bebeğin durumunun açıklanması ve tedavi sürecinin (bu bir ömür de sürebilir) tüm masraflarının hastane tarafından karşılanması yapılması gereken en temel şeyler.

    rezaletin üstünün örtülmesini değil, yaraların iyileştirilmesini istiyoruz. bunu bir savaş haline getirmek yerine, vicdanınızın sesiyle doğru olanı yapın, biz de her şeyi görelim.

  • biraz evvel, bir vatandaş olarak "ankara 6. sulh ceza hakimliği’nin 2017/3841 d. iş sayılı ve 25.05.2017 tarihli mahkeme kararı" na itirazımı istanbul çağlayan adliyesi'nden yaptım. sağolsun eski bir arkadaşım olan savcı da beni çok iyi karşıladı ve durumu ona da anlattım.

    mahkeme kararı'nı da aldım, zaten içeriği engelleme ve sansür değil. bu da ayrı bir konu, sonra konuşacağız.

  • 8 mayıs pazartesi günü annemin ameliyatı için bu lanet hastanedeydik. doktor kendi ofisine yakın diye ameliyatı burada yapalım demiş, bizimkilerde kabul etmiş.

    ameliyat başladıktan sonra ailem ve aile dostlarımızla beraber hastanenin kafeteryasında beklerken burada yazanlara tıpatıp benzer bir olaya şahit olduk. gördüklerimiz belki bu ailenin acısıydı, belki de bir başka talihsiz aile.

    bir anda içeriden katiller, hepiniz katilsiniz diye bir erkek fırladı. sonradan öğrendik ki bebeğin babasıymış. kafeteryadaki herkese "burada sakın ameliyat olmayın, bu hastaneye güvenmeyin, bunlar hem katil, hem de yalancı" diye bağırarak dışarı çıktı. yine kafeterya da bekleyen ailenin yakınları haberi aldıktan sonra masaya kapaklanarak ağlamaya başladı. derhal yanlarına güvenlik ve yetkililer gelerek durumu sakinleştirmeye ve kontrol altına almaya çalıştı, ama ailenin haklı olarak ne sakinleşecek hali, ne de kontrol altına alına alınacak bir durumu vardı. kontrolsüzce ağladılar, ağladılar, ağladılar..

    daha sonra talihsiz bebeğin dedesinden durumu adamcağızın ifade edebildiği kadarıyla dinledik. torununun doktorların ihmali ve hatası sonucu sakat kaldığını ve yaşadığı takdirde hayatına özürlü olarak devam edeceğini söyledi. adamcağızın ayakta duracak hali yoktu, acısı gözlerinden akıyordu. hem 9 aylık bir kız babası olduğum, hem de annem o anda bu hastanenin ameliyathanesinde olduğu için kanım dondu, gözlerim doldu.

    o andan sonra bizim için iyi haberi alıncaya kadar dakikalar geçmek bilmedi. belki biz iyi haberi aldık, anneyi de iki gün sonra tabucu ettik, ancak biliyorum ki bu güzel insanlar için o iyi haberi almak artık mümkün olmayacak.

  • bir bebeğin hayatı ve tüm geleceği söz konusu ve fakat mahkeme kararı ile kitlelerin ortak tepkisini ifade eden entry'ler siliniyor.

    ayrıca 9 nisan 2017 koru hastanesi rezaleti için gg hassasiyeti gösterip entry silip yazar uçuran sözlük yönetiminin, cumhuriyetimizin kurucusu mustafa kemal atatürk'e hakaret edilen onlarca başlık için (bkz: #64036859) neden hiçbir şey yapmadığı merak konusudur.

    konu kanunlar ve gg olmak ise bu konudaki kanun hükümleri aşağıdaki gibi gayet net'dir.

    "atatürk aleyhine işlenen suçlar hakkında kanun

    kanun numarası : 5816
    kabul tarihi : 25/7/1951
    yayımlandığı r.gazete : tarih : 31/7/1951 sayı : 7872
    yayımlandığı düstur : tertip : 3 cilt : 32 sayfa : 1842

    madde 1 – atatürk'ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. atatürk'ü temsil eden heykel, büst ve abideleri veyahut atatürk'ün kabrini tahrip eden, kıran, bozan veya kirletenkimseye bir yıldan beş yıla kadar ağır hapis cezası verilir. yukarki fıkralarda yazılı suçları işlemeye başkalarını teşvik eden kimse asıl fail gibi cezalandırılır.

    madde 2 – birinci maddede yazılı suçlar; iki veya daha fazla kimseler tarafından toplu olarak veya umumi veya umuma açık mahallerde yahut basın vasıtasiyle işlenirse hükmolunacak ceza yarı nispetinde artırılır.

    birinci maddenin ikinci fıkrasında yazılı suçlar zor kullanılarak işlenir veya bu suretle işlenmesine teşebbüs olunursa verilecek ceza bir misli artırılır.

    madde 3 – bu kanunda yazılı suçlardan dolayı cumhuriyet savcılıklarınca re'sen takibat yapılır.

    madde 4 – bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

    madde 5 – bu kanunu adalet bakanı yürütür."

  • söz konusu entry'nin orjinali aşağıdadır. siz silin ben yazmaya devam edeceğim, sizin işiniz buysa ben de işsizim ulan. hadi yakalayın her yazdığımda silmek için:

    --- spoiler ---

    bir yakın arkadaşımın başına gelen rezalet gibi rezalet olayı kendi anlatımıyla paylaşıyorum. bunu paylaşmamdaki amaç haksız olanın güçlü olup insanların acısını suistimal edip sorumluluktan kaçınması ve ilgili hastanenin hala hiçbir şey yokmuş gibi davranıp iş yapıyor olmasıdır.

    edit: hala canlı link varsa gönderin bana güncelleyeyim

    edit 1: bebeğin ikinci mr sonucu. hızlı resim linki

    edit 2: bebeğin yoğun bakımdaki fotoğrafı. 40. günün sonunda hortuma bağlanarak (emme ve yutkunma olmadığından) eve çıkarıldı. hızlı resim linki https://i.hizliresim.com/gblg2v.jpg

    edit 3: bebeğin ilk mr sonucu http://imgur.com/a/daqp0 hızlı resim linki https://i.hizliresim.com/brn9jy.jpg

    edit 4: epiduraller doğum paketine dahil değil ve tanesi 750 lira. aile , 2. epiduralin izin alınmadan yapılmasında bunun çok önemli bir etken olduğunu düşünüyor. edit 5: başlığa kendi hekim görüşlerini yazan doktorun açıklamalarını okudum ve bir kaç flu noktayı aydınlatmak istedim. hasta rahat odaya çıkarılıyor ama bu rahatlama meselesi bir oyalamaya dönüşüyor. aileden öğrendiğim kadarıyla, sözleşmeye göre kontrolleri yapan doktor doğumda hazır bulunmak zorunda. ara ara gelen doktor ise kaydı olmayan, muhtemelen başka hastaneden gelen bir doktor. yani siz kime emanet olduğunuzu bilmiyorsunuz. asıl doktor bir şekilde ortada yok ama yerine bıraktığı doktor da çok geç geliyor. bu süre zarfında sürekli "yan odada" diye aile kandırılıyor. 2. epidural bu noktada oyalama görevini üstleniyor. geç gelen doktor ise durumun ciddiyetini geç kavrıyor. işler daha sonra çığrından çıkıyor. sezaryen kararı alma, asansör bekleme, sedye, sezaryen vs. derken 45 - 50 dakikalık bir zaman kaybı daha yaşanıyor. daha sonrası ise hastanenin durumu örtbas etme çabaları... tıbbi malpractice editi: aile dışarıdan tanıdık bir doktor getirtti. raporlara bakan doktor olayın tamamen hastane hatası olduğunu söyledi. tabi bu yasal bir sonuç değil. sadece emin olmak adına yapılmış bir şey. bazı saçma olaylar editi : 1. epiduraller "hastanemizden ikram" denilerek kayıtlara yansıtılmadı. 2. hastane etik kurulu toplanıp hastanenin suçunun olmadığına hükmetti (!) bunun üzerine, aile etik kurulunun incelediği hasta dosyasını istedi ve "dosya hazır değil" denildi. hazır olmayan dosya üstüne karar veren bir adet etik kurul (!) 3. saat 10: 00'dan 15:00' a kadar olan belgeler eksik veya yanlış beyan içeriyor. zaten altına imza atacak bir doktor yok. 4. neden daha erken sezaryene alınmadı sorusuna karşılık doktorun verdiği cevap : "sezaryene alsaydım bu sefer de neden sezaryene aldın diyecektiniz".

    --- spoiler ---

    eşimin hamile olduğunu öğrendikten sonra bebeğimiz için en güvenilir hastaneyi aramaya başladık. ankara’da doğum alanında uzmanlaşmış bir hastane olarak bilinen koru hastanesi’ni olumlu tavsiyeler üzerine seçme kararı aldık. avantajlı olduğu gerekçesiyle doğum paketini almamız hastane tarafından önerildi. 9 ay boyunca tüm kontroller doğumu yaptıracak olan doktor tarafından yapıldı. kontrollerde bebekle ilgili herhangi bir sağlık sorununa rastlanmadı. bebeğin gelişimi olması gerektiği gibiydi. 9 nisan 2017 pazar günü saat 9:30’da eşimin suyunun gelmesi üzerine hastaneye doğru yola çıktık ve saat 10:00 civarında hastaneye girişimiz yapıldı. 9 ay boyunca tüm kontrolleri yapan ve doğumu yaptıracak olan doktorumuz şehir dışında olduğu için bizi hastanede sonradan kayıt dışı çalıştığını öğrendiğimiz başka bir doktor karşıladı. bunun üzerine kendi doktorumuzu aradık ve bize doğumu yaptırması için o hastanede çalışan başka bir doktoru yönlendireceğini söyledi. eşimi doğumhane yerine hasta yatış katına çıkarıp bir odaya aldılar. saat 11 -12 arası eşimin sancıları sıklaşmaya başladı. doğumun artık yaklaştığını düşünmeye başlamıştık ki, ebe odaya girerek “sen bu kadar sancıyla doğum yapamazsın, sana epidural yapmamız gerek” diyerek dayatmada bulundu. (bu arada ebe de hamileydi) eşim doktorumu arayın diyerek itiraz etti fakat ebe “doktor bey’le telefonda görüştüğünü ve epidural yapılması gerektiği konusunda anlaşmaya vardıklarını” söyleyerek eşimi ikna etti. epidural yapıldıktan sonra eşimin sancıları kesildi ve üstüne bir uyuşukluk çöktü. tüm bunlar olurken kayıt dışı çalışan doktor ara ara eşimi muayene etti fakat kimse eşimin başında durup süreci takip etmedi. eşim saat 1 gibi doğumhaneye alındı. biz artık doktorumuzun yönlendirdiği diğer doktor gelecek ve doğum başlayacak diye düşünürken doktor gelmedi. ısrarla doktorun neden gelmediğini sorduğumuzda ise ebe, “anne henüz doğuma hazır değil doktor yan oda da bekliyor” diyerek bizi yanılttı. saat 14.45’de ebe eşimin belinden açılan damar yolundan 2. doz epidurali sorgusuz sualsiz tekrar verdi. saat 15.00’da doğumu yaptıracak olan doktor acele ve panikle doğumhaneye girdi. eşimi muayene ettikten sonra bebeğin kakasını yaptığını fark etti. bunun üzerine rahimdeki kakalı suyu tamamen boşalttı. sezaryen kararı alması gerekirken doğumu hızlandırmam gerekiyor diyerek eşimin ayağa kalkmasını ve yürümesini istedi. bu arada ebeyi 2. epidurali yaptığı için azarladı ve kendisi doğumhaneden çıktı. bir süre sonra tekrar doğumhaneye geldi ve eşime biraz daha yürümesi gerektiğini söyleyip tekrar doğumhaneden çıktı. tüm bunlar olurken eşimin başında kimse durmadı, bebeğin kalp atımlarını gösteren nst cihazını kimse takip etmedi. doktor tekrar doğumhaneye geldi ve eşimi normal doğum yapmaya zorladı fakat eşimin tüm çabalarına rağmen bebek doğamadı çünkü epidurallerin etkisiyle sancı ve kasılmalar azalmıştı ve doktor rahimdeki bütün suyu boşaltmıştı. bebeğin kalp atımları düşmeye başladı ve doktor bu böyle olmayacak sezaryene almamız gerekiyor dedi. doğumhane ve ameliyathane aynı katta olmadığından ve doğumhanede hazır sedye bulunmadığından sedyenin gelmesi beklendi. yaklaşık 10 dk. sonra sedye geldi. sedyenin boyu bile o anda uygun değildi ve sedye boyu ayarlamakla uğraştılar. nihayet eşim ameliyathaneye alındı ve doktor operasyonun 10 dk. süreceğini söyledi. saat 17:00 civarında başlayan operasyon, yaklaşık 25-30 dk. sonra son buldu ve bir hemşire ile bir doktor kucaklarında bebeğimiz ile çıktılar. bebeğin rengi mosmordu ve hemşire elinde pompa ile ciğerlerine hava basıyordu. apar topar yenidoğan yoğun bakımına alındı. bebek ölü doğmuş ve yenidoğan yoğun bakımda 15 dk. canlandırma işlemi yapılmış. tabi biz bunları çok sonra öğrendik. doğumdan sonra bize her şeyin normal olduğunu, bebeğin ufak bir solunum sıkıntısı olduğunu ve 10 gün kadar yoğun bakımda kalacağını söylediler. bu süreç boyunca hastane bizi bilgilendirmekten sürekli kaçındı. ben araştırdıkça ve çalışanları sıkıştırdıkça öğrendim ki bebeğimiz oksijensiz kalmış, beyninde hasar oluşmuştu. fakat derecesini öğrenmemiz için yine hastaneyi zorlayarak mr çektirilmesini istedik. 5. gün de mr çekildi ve çok odaklı 3. evre ağır “hipoksik iskemik ensefalopati” olduğunu öğrendik. yani bebeğimiz ölebilir, yaşaması halinde ağır sakat kalacak. solunumundan görmesine, duymasından hareket kabiliyetine kadar her şeyi etkilenmiş durumda. bizi bu süreçte bebeğimizin durumu yaralamışken, hastane yönetiminin hatayı kabul etmemesi, verilen epidurallerin kayıtlardan silinmesi, belgelerin değiştirilmesi, kayıt dışı çalışan doktorun ortadan kaybettirilmesi ve hasta dosyasının 40 günün sonunda yarım yamalak verilmesi gibi olaylarla çok hırpalandık. bu süreçte hastane bizden bir özür dahi dilemedi. çocuğun durumun genetik olduğunu söyleyerek bizi savuşturmaya çalıştılar fakat hiçbir genetik testte olumsuz bir bulguya rastlanmadı. hiçbir şekilde sorumluluğu kabul etmeyen başhekime, kayıt dışı doktoru sorduğumuzda “ben hastanedeki her doktoru tanımak zorunda mıyım, belki bir doktorun arkadaşıdır” şeklinde saçma bir cevap aldık. kabus gibi geçen bu 40 günün her anı ayrı bir skandaldı. daha buraya sığmayacak bir çok saçma olay yaşadık. bir özel hastanenin ne kadar iğrençleşeceğini bu süreç bize gösterdi.
    --- spoiler ---

  • ankara'da özel bir hastanede çalışıyorum. bu hastaneyi bilirim sahibini de tanırım. kadın doğum bölümünün idarecisini de bilirim.

    maalesef olanlara pek şaşıramıyorum ve olmamıştır diyemiyorum. partçı doktor olayı aciller hariç maalesef sürekli olan bir durum ve bir sorun.

    gg nedeniyle birçok şeyi yazamıyorum...