12 ağustos 2015 özel harekatın basına saldırması

  • eğer polisseniz veya aileniz/yakın akrabalarınız arasında "derin devlet mensubu" varsa, bu olayı savunursunuz. yine polisseniz, "içi polis nefretiyle dolmuş, gazetecilikten anlamayanlar" gibi ifadeler kullanırsınız.

    "içi polis nefretiyle dolmuş..." vaaoovv... sakın senin için gazeteci nefretiyle dolmuş olmasın?

    haberciliğe ilk başladığım yıllarda polis telsizinden bir operasyon bilgisi geçildi. olay mahalline hücum ettik hemen. bir hırsızlık çetesinin üyeleri yakalanmış. polisler hırsızları bir binadan çıkarıp araçlara bindiriyor. haliyle hemen görüntü aldık. operasyonu yürüten amir geldi yanımıza, şunları söyledi;

    - arkadaşlar. epeydir peşinde olduğumuz bir şebekenin bazı üyeleri bunlar. şebekenin geri kalanını çökertmeyi amaçlıyoruz ve bu operasyonun ikinci ve üçüncü ayağı olacak. bunu şimdi haber yaparsanız, bu operasyona ciddi zarar verirsiniz, şebeke uyanır, önlem alır. bize yardımcı olacağınızı umuyoruz.

    tahmin edeceğiniz gibi o haber yapılmadı, görüntüler hiçbir yerde kullanılmadı. arşive attık hepimiz görüntüleri. on beş gün sonra ikinci, ondan yirmi gün kadar sonra da üçüncü dalga yapıldı, operasyon başarıyla tamamlandı, hırsızlık şebekesi çökertildi.

    bakın, bu kadar basit. bırakın sert davranmayı veya ültimatomu, adam rica yoluyla bile "bu haberi yapmayın" demedi. yani böyle bir cümle kurmadı. üsluba ve yaklaşıma iyi bakın. bir de aldığı sonuca tabii...

    bazılarınızın hoşuna gitmeyecek veya tarzı doğru bulmayacak bir olay daha anlatayım. normalde polisin görevi ne? suçluya veya zanlıya ceza vermek değil. etkisiz hale getirdikten sonra yargıya teslim etmek. zanlıyı etkisiz hale getirdikten sonra şiddet kullanan polis, normal şartlarda haber konusu olur ve "polis şiddeti" diye yazılabilir. nitekim bunu yaptığım bir olay da olmuştu: (bkz: #51397863)

    bir gün, üç gün sürecek bir açık hava etkinliğinde görevliyim. daha ilk gün. meydan tıklım tıkış dolu. kadını erkeği, herkes var orada. böyle kalabalık yerlerde yankesici de dolaşır tacizci de. nitekim gencin biri, bir kadını elle taciz etmiş. bir çıngar çıktı orada. polis geldi hemen, tacizciyi meydanın dışına taşıdı. ben ve iki haberci daha peşlerinden gittik. burada normalde olması gereken şu: polis bu genci karakola götürecek, mağdur kadın da gelecek, şikayetçi olacak, ifadeler alınacak ve olay yargıya intikal edecek. yine normalde olması gereken, bu tacizcinin ceza alması gerektiği. ancak bizim ülkemizde böyle olmuyor bu. o tacizci, hiçbir şekilde ceza almadan elini kolunu sallayarak çıkıyor karakoldan da adliyeden de. böyle olunca da o rahatlığın verdiği cesaretle ertesi gün aynen devam ediyor yaptığına. polis bu genci tenhaya kadar götürdü. çocuğu dövecek çok belli. çeksek haber olur. ama haber olursa, o çocuğa hiçbir şey olmaz, döven polisin siciline işler bu. o zaman da o polis, bir sonraki olayda suçluya hiçbir şey yapmaz. evet, baştan da söyledim; normalde zaten yapmaması da gerekiyor ama hukuk sistemi sağlıklı bir ülkede yapmaması gerekiyor. polisle göz göze geldik. ben gülümseyip indirdim kameramı. diğer arkadaşlar da bana eşlik etti. sonrasında olanı şöyle özetleyeyim: o çocuk, bir daha değil bir kadını taciz etmek, es kaza bir kadına kolu sürtecek olsa ayaklarına kapanıp özür dileyecek hale geldi. dedim ya, hoş bir şey değil. ama bazen pratik ve pragmatik önlemler almak gerekiyor. yoksa ertesi gün de eylemini sürdürecekti; bilmiyorum, bunu mu tercih ederdiniz?

    bunları neden anlattım? haberci, neyi, ne zaman, neden görmemesi gerektiğini bilir. tamamı için söylemiyorum bunu elbette. bir de muhabir gördüğü halde haber müdürü veya genel yayın yönetmeni görmeyebilir. habercinin suçu değildir bu. insan gibi diyalog kurulduğunda, karşınızdaki eşek olsa anlar bunu. ama siz insan gibi konuşmak yerine hayvan gibi saldırmayı tercih ederseniz, yapılmasını istemediğiniz haberin ana konusu olarak yer alırsınız haberin içinde. bu örnekte de onu gördük.

    tavra bir bakın. doğrudan saldırı ve linç dışında, havaya silah sıkıyor adamlar. oha be oha! karşılarındaki kişilerin ellerinde sadece kamera var, roketatar değil. adamlar silah sıkıyor direkt. siz bu adamların o bölgede bir şeyi çözeceğine inanıyorsanız, gerçekten inanıyorsanız, cidden salaksınız ve onlardan farkı olmayan ruh hastasısınız demektir. şu adamların kamera olmadığı bir ortamda neler yapabileceğini düşünün. orada yaşayan en apolitik insan bile politize olur bunlar yüzünden de, iyice nefret eder devletten. örneğini de verelim hemen.

    şu arkadaşımızın geçmişte yazdığı entry'lerden rastgele üç tane seçtim;

    (bkz: 26 eylül 2014 pkk'nın bitlis saldırısı/@kadikoylu boga)

    entry: aman çözüm süreci zarar görmesin diyip bu soyu bozuk bir ara pers yarrağı yemiş doymamış sonra arap yarrağı yemiş o da yetmeyip en son türk yarrağı yemiş sik delisi bir ırka hâlâ ses çıkarmayanların anasını sikeyim. buraya gelip "geçen yine faşistim" yazacak sosyalist kırması kürt faşisti varsa onun da anasını sikeyim. analizine giremeyeceğim.

    tanım: orospu çocuklarıyla dolu bir it sürüsünün orospuca yaptığı eylem. tabi götleri yemez vur-kaç taktikleri olmasa.

    (bkz: 9 ekim 2014 gaziantep'te 3 kişinin ölmesi/@kadikoylu boga)

    entry: bir antepli olarak istanbul'dan vurun antepliler vurun namus günüdür diyerek katıldığım olaylar.

    (bkz: 20 temmuz 2015 suruç canlı bomba saldırısı/@kadikoylu boga)

    entry: sebep mit diyen dış ve iç politika uzmanlarını göstermiş patlamadır.

    not: allah her türlü terörün ve teröristin belasını versin.

    örneklerden de görüldüğü üzere, arkadaşımız son derece devletçi, kürt düşmanlığı yapan, polisini devletini savunan genç bir kardeşimiz. diğer entry'lerini de inceleyin, fazlasını göreceksiniz. aynı kardeşimizin dün akşam açtığı başlık:

    (bkz: 11 ağustos 2015 polis tarafından darp edilmem/@kadikoylu boga)

    entry epey uzun, tıklayıp okuyun bir zahmet.

    açık söyleyeyim, ben bu vakıalara çok gülüyorum. polisi, özel harekatı, falanı filanı savun savun savun, ondan sonra onların estirdiği teröre maruz kalınca can havliyle başla bağırmaya. bu örneği verme sebebim, en devlet ve üniforma yanlısının bile o tutumu gördüğü zaman ne hale gelebildiğini göstermekti. anlaşılmıştır sanıyorum.

    gelecek ilk eleştiriyi biliyorum: "ama onlar doğuda görev yapıyor da, onların psikolojisi de, höttörö hüttürü..." bunun doğuyla ve psikolojiyle ilgisi yok. sıradan bir toplum polisi bile, batıda da aynen böyle. o adamlar özel harekatçı olmasaydı da trafik polisi olsaydı mesela, hem de trakya'nın en sakin ilçesinde görev yapsaydı, gene aynı tavrı sürdüreceklerdi. psikoloji değil bu, yapıları öyle. sanki polisi falan tanımıyoruz. o adamları al, batıya getir. edirnenin bir köyünde 15 sene çatışmanın ç'sini görmesinler, gram değişmez vatandaşa olan tutumları. hangi psikoloji? o yukarıda örneğini verdiğim amir gibi de değil tüm polisler, komiserler, amirler. aynen o özel harekatçılar gibi gazetecilere saldıran, darp eden polisler, komiserler, amirler var batıda da.

    savunu yapanlar, "teröriste malzeme verilmesini istememişler" diyor. ee, şimdi herkese malzeme verdiler? daha mı iyi oldu böyle? üstelik de diğer türlü haber olsaydı mağdur sıfatı taşıyacaklardı, ortalama bir vatandaş "teröristlerin allah belasını versin" deyip bu yaralananlara şifa dileyecek ve onlar için üzülecekti. şimdi ne oldu? teröriste malzeme verdirmemek için gazeteciye saldırmaya gerek yoktu. insan gibi anlatırlardı durumu, o haber hiç yapılmayabilirdi.

    bunları savunanlar da, aynen bunlar gibi kaba saba tipler. diyalog kurmayı bilmeyen, konuşmayı beceremeyen, derdini kaba kuvvetle çözmeye çalışan, başka da bir vasfı olmayan kişiler savunur ancak böyle bir olayı.

    siz bu tavırla kürt sorununu bitireceğinizi, "teröristlerin" kökünü kazıyacağınızı falan düşünüyorsanız -düşünmek, size uygun bir fiil olmadı. sanmak diyelim biz en iyisi- sanıyorsanız, hayal dünyasında yaşıyorsunuz demektir.