Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. çocukluktan akılda kalan kitap

  • 2. gelmiş geçmiş en felsefi söz

    "kimse sana karşı değil, herkes kendinden yana."

  • 3. kpss türkiye 3. sünün mülakatta 55 alıp elenmesi

    akp döneminde adalet dağıtımı sırasında olmuştur.

    bir öğretmen adayı, kpss'de kendi branşında türkiye 3.'sü olmuş ve atanabilmek için mülakata giriyor.
    öğretmen adayına mülakatta 55 verip eliyorlar.

    abbas güçlü'nün konu hakkındaki tweeti.

    şu listede de branşlarında derece yapan öğretmen adaylarının notları ve mülakattan verilen düşük puanlar.

    şaka gibi.
    onca yıl oku, çalış, sonra birkaç badem bıyıklı mülakatta senin yıllar boyunca verdiğin emeğin ırzına geçsin.
    89-90 al atanama, 60 alan bir ampul kafalı atansın ve bizim çocuklarımızı eğitsin.

    vallahi bravo.

  • 4. ayna kırdıktan sonra silahla vurulan motorcu

  • 5. bir laptopu 3 yıl kullanabilen insan

    2009da aldığım laptop halen duruyor. el ısıtıcısı özelliği var.

  • 6. 9 yıl boyunca kasadan para çalan kasiyer

    o nasıl bir manavmış da 9 yıl boyunca günde 900-1200 tl arası paranın eksildiğini farkedememiş

    günlük cirosu 10 k civarı bir manav sanırım, maşallah

  • 7. otomotiv sektörünün ekim'de %72 daralması

    iktisat bilimi yanılmaz talep düşerse fiyatlar inecektir, inmiştir de. reklamlarda özellikle japon markalarının 30 bin liraya kadar indirimler, %1'den düşük faizle krediler verilmeye başlamış. eminim ki daha da inecektir. almayın kardeşim talep etmeyin otomotiv sektörü gitsin devletle karşı karşıya gelsin bu vergileri indir desin. biz enayi miyiz 10 bin dolarlık arabaya 150bin tl verelim.

  • 8. firari askerin g3'le avm basması

    nöbetçi çavuş, nöbetçi astsubay ve nöbetçi subay şu an o g3 götümüze girseydi de, avm’ye girmeseydi diye düşünüyordur.

  • 9. ayasofya'da vajina şov yapan çarşaflı kadın

    (bkz: kutsal taşa tükürdü)

  • 10. erkeklerin artık aşık olmaması

    aşık olamıyorum, karşımdakine güvenemiyorum ayağına iyi seviştiniz ha

  • 11. eşcinsellerden rahatsız olunmasının asıl sebebi

    bir eşcinsel olarak söyleyeyim, özellikle türkiye’deki bir çok eşcinselin eşcinselliği garip garip hareketler yapmak, aşırı feminen giyinip ayrıca yoldan geçene salça olması gerektiğini zannetmesidir. bu durum beni bile rahatsız ederken bir heteroseksüeli nasıl rahatsız etmesin ki?

  • 12. batmış gibi duran avm'ler

    metrocity
    hayret hiç söylenmemiş

  • 13. sevgiliye bakire olsaydın evlenirdik demek

    (bkz: bakire olsaydın seni kaçırmazdım) -arda turan

  • 14. 2018 yılında m. kemal diye kitap basmak

    bu yılın başında prof. dr. ilber ortaylı, atatürk kitabını çıkarttı. okuyacaksanız onu okuyun. gazeteciden tarih öğrenecek değiliz, kim bilir ne sallamasyon dedikodular ekledi kitaba.

  • 15. 5 tam barfiks çekemeyen erkek

    benim bu. 3 tam 2 öğrenci çekebiliyorum anca.

  • 16. bir ilişkide olması gereken üç şey

    aşk, saygı, sadakat bunları anladım da para neden?
    eskort ya da jigolo ile kombine ve saygılı aşk ilişkisi yaşamayı mı bekliyorsunuz?
    ayrıca arkadaşa abaküs yollayalım saymayı da bilmiyor.

  • 17. ekşi itiraf

    evde biri misafir olmak uzere ki, ben onu nasil birakicam kara kara dusunuyorum uc tane kedi var.
    hepsinin huyu ayri ayri ama tek ortak ozellikleri, surekli olarak iseyip, sicmalari. kum temizlemekten iflahim kesildi. sag olsun evlatcim* en son hasta ziyaretinde, dort torba kum almis gelmis***
    neyse oyle cok iseyip, siciyolar ki, artik geceleri insaatlardan kum calmayi dusunuyorum. malum ortalik insaat dolu.
    insallah basima bi is gelmez :/

  • 18. arda turan'ın doğacak çocuğuna isim önerileri

    acunsu

  • 19. kadını cinsel obje yapan tesettürsüzlüktür

    (bkz: kafa siken dinci zırvaları)

  • 20. hem yatakta hem mutfakta kullanılan cümle

    (bkz: kalkmışken bana da koy)

  • 21. erkek maaşının 3'te biri kadar tek taş almalı

    kimsenin anlamadığı ironidir.

    sıkı durun, normalde kapitalizmin erkeğe dayattığı şey maaşının 3 katı değerinde tek taş almasıdır, malesef evet böyle bir önerme uydurulmuş durumda, yiyip yememek size kalmış tabi. yazar da bununla maytaplanıyor olsa gerek.

    bence destek atın beyler, 1/3 hiç fena değil, tek taş alan alayınız biliyorsunuz ki bu çok çok kabul edilesi bir oran.

    kapanış: pırlanta almayın, bu kana ortak olmayın.
    (bkz: kanlı elmas)

  • 22. bursa'daki korkunç trafik kazası

    ilk defa kemer takmış bir taksici görüyorum.

  • 23. sözlükçülerin ihtiyacı olan nakit para

    0 tl. olsa bile gelip burada ağlamam. kendinize gelin.

  • 24. 45200 kez 155'i arayan adam

    (bkz: peki hic gidiyomusun olay yerine falan)

    yazik lan adama iceri girmezse burda sevmedigimiz birkac kisinin telefon numarasini verelim de adam arasin konussun.

  • 25. rize eğitim ve araştırma hastanesi dr. rezaleti

    özet : üçüz bebeklere hamile olan 27 yaşındaki kuzenimin 12 ekim’de yürüyerek girdiği hastaneden 19 ekim 2018 tarihinde cansız bedenini aldık.

    kuzenim 12 ekim günü eşi tarafından sancısı ve kanaması olduğu için rize recep tayyip erdoğan üniversitesi eğitim ve araştırma hastanesi’ne götürülüyor. ultrasonla bakıldığında üç çocuğun da hayatta olduğu ve bir tanesinin rahim yoluna girdiği anlaşılıyor. takip için kuzenim doğumhaneye yatırılıyor. durum acil olduğundan 4 gün doğumhanede kalıyor, ardınsan durum ilk günkü gibi kanama ve sancıyla devam etmesine rağmen kadın doğum servisine yatırılıyor. kuzenimin kardeşi neden servise alındığını sorduğu zaman doğumhanede yer olmadığı söyleniyor. söyleyen hemşireye inanmayıp doğumhaneye baktığında yer olduğunu görüyor ve bunu bildiriyor, fakat kararı değiştiremiyor.

    kanamanın neden fazla olduğu sorulduğundaysa böyle bir durumda miktarın fazla veya az olmasının normal karşılandığı söyleniyor.

    doğumhanedeyken hamilelik sürecinde doktoru olan dr. şenol şentürk hasta ile hiç ilgilenmediği gibi iletişime bile geçmiyor. anne adayı kuzenim “neden doktorum bana bakmıyor” diye sormasına rağmen yanına bile uğramıyor. hastanın kardeşi tarafından neden gelmediği sorulunca “ben asistanlardan bilgi alıyorum” şeklinde bir cevap veriyor.

    akşam saatlerinde serviste sancısı artıyor ve aşırı yüksek derecede içten sıtma geliyor. ellerini ve ayaklarını çok üşüyen bir insan gibi kendine çekiyor. elleri, dudakları mosmor oluyor ve gözlerinin beyazı yukarı kayıyor. bilinci hala açık. kuzenlerimden biri doktor çağırmak için odasına girdiğinde hemşirenin uyuduğu görüyor. hemşire uyandırıldığında o gece nöbetçi olan dr. yaser ışık'ı arıyor fakat doktor başka bir odada (oda içten kilitli) başka bir hemşire ile uyuyor. kendisine ulaşılamadığı için yanındaki hemşire vasıtasıyla uyandırılıyor. uykulu bir şekilde asistan doktor yaser ışık kuzenimi muayene etmek için yanına gidiyor. kuzenimin üzerini açıyor ve refakatçıya camı açmasını söylüyor. muayene olarak hastayı tokatlıyor, hasta titreyerek “vurma” diye tepki verince “ben seninle anlaşamayacağım” diyor. hasta yine titreyerek, “neden” diye soruyor. gözleri ile muayene ettiği hastaya ilaç olarak sakinleştirici ve antibiyotik serum verilmesini uygun bulup odadan ayrılıyor.

    serum bittikten sonra kuzenim ağrıların artmasından dolayı çığlıklarla bağırıyor ve sancısının arttığını söylüyor. kanla birlikte aşırı suyu geliyor ve tekrar doktor yaser çağırılıyor. yaser bey bu sefer ultrasonla bebeklere bakıyor ve bebeklerin yaşadığını söylüyor. bu sefer tedavi olarak sabaha kadar oksijen verilmesini söylüyor. fakat nefes alma sorunu da sabaha kadar devam ediyor.

    sabah olduğunda asistan dr. yeliz ağlayarak odaya giriyor ve kuzenime “rüyamda seni gördüm senin ultrasonuna bakacağım” diyor. ultrasona baktığında hastaya üç çocuğun da öldüğünü söylüyor, ayrıca tam emin olamadığı için asistan dr. neslihan’ı çağırıyor. dr. neslihan ikisinin yaşayıp birinin öldüğünü söylüyor ve o da emin olamadığı için dr. ramazan’ı çağırıyor. dr. ramazan da biri kesin ölü, biri kesin yaşıyor deyip diğerini tam göremediğini söylüyor ve diğer kuzenime dönüp “tanıdığın doktor varsa gelip bakabilir” diye bilgi veriyor. böylece hastanenin doktoru hasta yakınına doktor soruyor gibi bir durum oluşuyor. kuzenim radyoloji bölümünde çalışan uzman doktor adem’i arıyor. dr. adem servisteki cihazların görüntüsünün düşük olduğunu ve hastayı radyoloji bölümündeki cihazlarla bakmak için bu bölüme getirmelerini söylüyor. doktorlar kanaması olduğu için hastanın radyoloji bölümüne götürülmesini uygun bulmuyor ve hastanın gitmesine engel oluyor.
    bunun üzerine radyoloji bölümündeki doktora bilgi veriliyor. radyoloji bölümü acil olarak hastayı çağırınca, apar topar hasta radyoloji bölümüne götürülüyor. ultrason ile bakıldığında birinin ölü, birinin canlı ve kalp sesinin normal olduğu, birinin ise canlı fakat kalp sesinin düşük olduğu, ölüme yaklaştığı ve çok fazla su kaybı olduğu söyleniyor.

    buradan anlaşılıyor ki, 3 farklı doktorun da farklı bilgiler verdiği ultrason görüntülerinde yeni uykudan uyanan asistan dr. yaser ultrasondan bir şey anlamamış. gece 01.00’da aslında bebek çoktan ölmüş ve acılar içinde kıvranan anneye herhangi bir müdahale yapılmamış. karnında ölü bebeğiyle doğumhaneye götürülmesi gerekirken tekrar bir şey olmamış gibi servise götürülmüş.

    hasta ultrason kontrollerinin ardından servise götürüldükten 1 saat sonra ameliyata alınıyor. hastaya normal yolla doğum yaptırılıyor. karnında ölü bebeğiyle sezeryan yerine normal doğum yaptırılıyor.

    doğumhaneye ameliyata alındıktan 1 saat sonra dr. ramazan hastanın yakınlarına çok kan kaybettiğini ve rahminin alınması gerektiği bilgisini paylaşıyor. rahmi alındıktan sonra hastanın kanaması devam ediyor, bunun üzerine hastanın kanamasının nereden olduğunun bulunamadığı söylüyorlar. sonrasında kanamanın durdurulduğu, sızıntı şeklinde olduğu ve bu şekilde yoğun bakıma alındığının bilgisini veriyorlar.

    sabah olan ameliyatın akşamında dr. şenol şentürk'ün eşi nermin hanım
    hasta yakınlarına hastanın durumunun iyi olduğunu, “kız” tansiyonuna döndüğünü, idrara çıkış olduğunu, böbreklerin çalıştığını söyleyip “üç gün daha yoğun bakımda kalır, üç gün sonra servise alınır” diye bilgi veriyor. bu konuşma kamera kayıtlarında net olarak gözüküyor. 10 dakika sonra hastane çalışanı hastaneyi arıyor ve o anki doktordan bilgi istiyor. verilen bilgi; hastanın yaşamının bıçak sırtında olduğu ve değerlerinin hala çok kötü seyrettiği. doktorlardan bir bilgi alamazken hiç ilgisi olmayan biri nasıl böyle bilgi verme hakkını kendinde buluyor o da ayrı bir merak konusu.

    hastamız aynı gece diyaliz makinasına bağlandı. makineye bağlandıktan sonra kanamanın durduğunu söylediler fakat idrara çıkma sorunu devam ediyordu.

    ikinci gün sabahtan öğlene kadar alınan tek haber ise durumunun kritik olduğuydu. saat 15.00 gibi dr. ramazan idrara çıkamadığını ve kanamanın devam ettiğini belirtip hastayı ikinci ameliyata alacaklarını söyledi. halbuki bir gün önce kanamanın durdurulduğu söylenmişti. durumu kritik olduğu için ameliyathane yerine anestezi yoğun bakımda müdahale etmek zorunda kaldılar. ameliyat sonrasında ameliyata giren tüm doktorlar operasyonun başarılı geçtiğini, idrarın geldiğini, böbreklerin çalıştığını ve kanamanın durduğunu söyledi. bu açıklamadan 15 dakika sonra aynı doktorlar hasta risk grubunda, kanaması var, idrara çıkmıyor, her şeye hazırlıklı olun diye açıklama yaptılar. sonra hastanın kardeşi dr. şenol şentürk'ü arayıp durumu sordu, aldığı cevap “durumu kritik, hepimiz uğraşıyoruz” oldu. artık kendisi hastanın doktoru olmadığını dr. ramazan’ın ilgilendiğini de söyledi. arkasından dr. halit arayarak elinden geleni yaptığını söyleyerek “her şey allah’tandır” diye cevap verdi. hastanın kardeşinin kapıdan çıkmasıyla dr. şenol şentürk'ün eşi nermin hanım kuzenime kardeşinin öldüğünü söyledi. aynı esnada doktorlardan biri diğer hasta yakınlarına kalbinin yavaşladığı ve her şeye hazırlıklı olmaları gerektiği şeklinde açıklama yaptı. 30 dakika sonra doktorlardan biri hastanın kaybedildiğini söyledi.

    hastayı kaybettiğimiz günün akşamı cenaze evinde nermin hanım topluluğa “doktorlar elinden geleni yaptı” şeklinde bir konuşma açmaya çalıştı. o esnada hastane çalışanları tepki olarak nermin hanım’a “siz kimden bilgi aldınız da hastanın iyi olduğunu, tansiyonunun ‘kız’ tansiyonuna döndüğünü, idrara çıkış olduğunu, böbreklerin çalıştığını, üç gün daha yoğun bakımda kalıp servise alınacağı şeklinde yanlış bilgi veriyorsunuz” diye soruyorlar, nermin hanım biraz kem küm ettikten sonra hastaları karıştırdığını söylüyor.

    eşi otopsi istemediği için yaptıramadık. bu nedenle hastaya yaptıklarını ispatlama şansımız az. bu yazı veya şikayet doğrultusunda oluşabilecek denetimlerden eski kayıtları değiştirdikleri gibi değiştirebileceklerini biliyorum. sorun değil.

    canımız tarifsiz yanıyor. ailemiz perişan. sesimizi her yerden duyurup genç anne adayının hayatta olmasa bile hakkını sonuna kadar arayacağız. insan hayatı bu kadar ucuz olmamalı. başka müjgan'lar hatalı müdahalelerle anne olmayı beklerken can vermesin...

  • 26. tayt giyen kızın kıçına bakmayabilmek

    ben bakarım arkadaş. ama umut sarıkaya karikatüründeki gibi. bakarım ve elimdeki pazar torbalarıyla yoluma, hayatıma devam ederim. uzatılacak bir durum yok.(bkz: umut sarıkaya)
    ilgili karikatür: (bkz: https://eksiup.com/5cfbca197863)

  • 27. bedelli askerlik

    hala ve hala aynı şeyleri yazıyorlar. ulan oturup 1 saat harcayın tüm detayları öğrenirsiniz. böyle gerizekalılarla umarım aynı bölüğe düşmem. mal oğlu mallar...

    tanım : bir askerlik türü.

  • 28. erkek yatağın hangi tarafında yatar sorunsalı

    sürüyü saldırılara karşı korumak için erkek dış kapının önüne minder atıp yatmalı.

  • 29. borcunu ödemeyen arkadaşın fıldır fıldır gezmesi

    beni hayretlerden hayretlere surukleyen olay.
    bi arkadasa 5 ay once bi miktar borc verdim oyle buyuk paralar degil ama o ay alacagim bi ihtiyacimdan kisip verdim.

    gecen ay artik yeter deyip istedim, biraz sikisigim halledicem ama dedi, dun aksam instagrama foto atmis masalar kurulmus rakilar iciliyor etler yeniyor. yani simdi be amina koydum oglu benim 500'u vermemek icin 40 takla atiyorsun, kariya kiza yedirip icirmekten de geri kalmiyorsun. dun aksam zor tuttum kendimi fotonun altina yorum yapacaktim, bana olan 500 tl borcunu tahminen ne zaman odersin kabilesini siktigim diye.

  • 30. şenol güneş

    daha once bunu yazdik:

    (bkz: #80920863)
    (bkz: #82125961)

    bu takimin su durumda olmasinin ilk sorumlusu senol gunes ikincisi ise fikret orman'dir. hala israrla bu eldeki kadronun ne kadar yasli ve kotu olduguna yonelik yorumlar paylasiliyor ve her zamanki gibi yine en onemli faktor goz ardi ediliyor. en onemli faktor ne peki?

    https://eksiup.com/dcf463213105

    bu takimda bir gram ruh yok. 14-15 sezonunda liverpool macinin kadrosu su anki kadrodan cok mu iyiydi? genc bir kadro diye ovuluyor muydu? hayir, ama cocuklar ellerinden geleni sonuna kadar sahaya yansitiyorlardi. ya da 12-13 sezonu trabzon maci?

    https://eksiup.com/d8ba65aa8339

    bu maclari besiktaslilarin unutmasina imkan yok cunku bize, sonuc fark etmeksizin, takimimiz adina gurur yasattilar. hirs, azim, istek biz bunu gormek istiyoruz bu takimda.

    su anki kadroyu begenmeyen sevgili takimdas suserler, karius-gokhan gonul-caner-pepe-vida beslisini mi yoksa liverpool karsisina cikan cenk-serdar kurtulus-motta- ersan-franco beslisini mi tercih edersiniz? ya da trabzonspor karsisindaki mcgregor-hilbert-ugur boral-ersan-sivok beslisini mi?

    besiktas'in su an en buyuk sorunu ne oynadigini bilmemesi, bunun da tek sorumlu senol gunes'tir. lutfen ama senol gunes'in istedigi oyuncular gelmedi, sevdikleri satildi, aslinda senol gunes soyle yapmaya boyle etmeye calisiyor demeyin. gulunc oluyor.

    biz kalemizde tolga zengin, sol bek'te ismail koybasi, sag bek'te serdar kurtulus varken sampiyon olduk. o zamanki zirve rakibimiz fenerbahce'nin ise kjaer, nani, van persie'li kadrosu varken. besiktas'i farkli ve ozel kilan her zaman ruhu olmustur. bu sayede zamaninda vasat kadromuzla sampiyon olduk, sampiyon olmayip yenildigimiz maclarda bile takimimizla gurur duyduk.

    su an takimda ruhun 'r'si yok ve bunun sorumlusu senol gunes'tir. ne yaptigini bilmeyen sanki halisaha macina cagrilmis 11 adam var. ne oynadiklari ne yapmak istedikleri belli degil. bu durum utanc verici ve sorumlusu da bariz bir sekilde ortada. buna ragmen takimdaslar hala yok senol gunes giderse kim gelecek onda liderlik vasfi yok diye takiliyorlar. su an isimi gucumu birakip besiktas'in basina ben bile gecsem sundan daha kotu futbol oynatma ihtimalim yok zaten.

    bugun baktiginiz zaman galatasaray'da da benzer sikintilar var, onlarin da forveti yok mesela. ama fatih terim ne yapiyor? forvette maicon'u deniyor, oraya sinan gumus'u monte ediyor ya da gidiyor donk'a gol attiriyor. sezar'in hakki sezar'a, senol gunes'in hala fatih terim'den ogrenmesi gereken cok sey var.

    bir bucuk yildir biz tolgay - oguzhan orta sahasi deniyoruz. e olmuyor iste, bunu gormek cok mu zor? kac kere denendi bu yeter allah askina yeter be. neyse su an oyuncu bazinda elestirilere girmeyelim.

    su takimdan verim alinamamasinin nedeni kesinlikle oyuncularin yasi ve veya yetenegi degil. lutfen artik at gozluklerinizi cikarin ve onunuzdeki gercegi gorun. bir numarali sorun senol gunes'tir. bu oyunculari sen motive edeceksin, sen islevsel taktigi bulacaksin, sen ruhu asilayacaksin. yapamiyorsan gitmen gerek. kimseye iki yil sampiyon yapti diye bu kadar tahammul edilemez, gozle gorulur bir sekilde takim gun gectikce cokuyor. ikinci sorumlusu da tabi ki taraftari surekli kucuk gormeye calisan, tatil yapmaktan besiktas'a zaman ayirmayan, guc tutulmasi yasayan fikret orman'dir.

    tanim: kendisine iki sampiyonluk icin cok tesekkur ettigimiz ama besiktas'in tum ruhunu su an yok etmis ve gitmesi gereken teknik direktordur.

  • 31. 22 ekim 2018 kozyatağı'nda bıçaklı saldırı

    adam firariymiş hala af diye ağlayan var mı ?

  • 32. ____o--o____

    suda yüzerken öpüşen ördekler

  • 33. 22 ekim 2018 devlet bahçeli tweet'leri

    o değilde, sadece şunu söyleseydi baya vurucu olurdu. "millete uyuşturucuyu affedemeyiz diyosun ama 50 kilo esrar ile yakalanana yeğenini affediyorsun. bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu."

    bunu söylemek yer mi, tabiki yemez kuçu kuçuya

    not: "içici" yeğenin hikayesi için: (bkz: rte'nin 50 kg esrarla yakalanan yeğenine tahliye)

  • 34. çöp bulamayınca çöpü elinde taşıyan insanlar

    sabah sabah neşelendirir, kirletmez sokakları. güzel insandır.

  • 35. 22 ekim 2018 gül inşaat rezaleti

    allahın sevdiği kuluymuşsun,

    -öyle bir muhitte 450bine ev alma gafletinde bulunmuşsun neyse ki alamamışsın
    -inşaat şirketi ne durumda, inşaatlarında ipotek var mı yok mu araştırmadan peşin para 150 bin vermişsin neyse ki geri alabilmişsin
    -1,60 dan kredi çekmeye niyetlenmişsin neyse ki oran 2 ye çıkmış çekememişsin.

    sen bu dünyadaki en saf ama en şanslı kişi olabilirsin.

  • 36. oğuzhan özyakup

    son 6 penaltisini bugunku gibi kalecinin sag tarafina atmis olan 290 milyon euroluk futbolcu..

  • 37. otuz beş yaşında ergen gibi sözlükte takılan adam

    seneye bende giriyorum bu gruba o zaman... oysa ki burası knight online, clash of clans, barbie bebek forumuydu değil mi? şurayı okunur kılan 30 yaş üstü insanlar dostum. yoksa kimse ergen muhabbeti, küfür ve fantezileri okumaya gelmiyor.

  • 38. şu anda çalan şarkı

    oldu olanlar - dj tarkan, sagopa kajmer

  • 39. 22 ekim 2018 trabzonspor bb erzurumspor maçı

    kırılma maçı ise kesin kaybederiz. kırılan hep biz oluyoruz malesef.

    edit: trabzonspor

  • 40. eski sevgilinin unutulmayan sözleri

    4 yıllık ilişkimiz bittikten 6 ay sonra tekrar denemek istedi. ben de onu hala deliler gibi sevdiğim için kabul ettim.

    ilişkimiz eskisinden daha güzeldi. bana bakarken gözlerinin içinin güldüğünü görebiliyordum. öyle mutluydum ki anlatamam. geziyorduk, tozuyorduk ve hep gülüyorduk. gün içinde beraber zaman geçirmemizin yanında geceleri de 1-2 saat telefonda konuşmadan uyuyamıyorduk. 7 ay sonra abisi 1 haftalığına yanına geldi. davranışları keskin bir bıçak gibi değişti. artık gülmüyordu, aksine suratından düşen bin parçaydı. abisi gittikten sonra da davranışlarındaki soğukluk devam etmeye başladı. telefonu 3-4 saat meşguldü. daha sonra aradığında da ablasıyla ailevi bir konuyu görüştüğünü söylüyordu. bu şekilde 1 hafta aynı olayları yaşadık. en son ablasını arayıp durumu sordum. ben en son 1 ay önce telefonla konuştum kız kardeşimle dedi. bir sorunumuzun olduğu çok açıktı. arayıp bana neden yalan söylediğini sordum. yanıma gelip her şeyi anlatacağını söyledi. çalıştığım ofise geldi. tam anlatmaya başlayacakken ağlamaktan anlatamadı. telefonunu almaya çalıştım ama vermedi. bana zaman ver akşam anlatayım dedi. yanımdan gittikten 1 saat sonra dayanamadım, ben gittim bu sefer onun çalıştığı ofise. artık ne olduğunu öğrenmek istiyordum. daha fazla bu belirsizlikle duramazdım zira. insanı en çok yıkan şeydir belirsizlik. ben daha bir şey soramadan ağlamaya başladı yine. dizlerine çöktüm. gözlerim doldu. bir kelime etsem gözlerimden şelale misali yaşlar boşalacaktı. anlat diyebildim, anlat. ben ki ağladığımı hatırlamam, hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. senin eve geçelim anlatacağım dedi.

    başkasıyla konuştuğuna adım gibi emindim ama ona konduramıyordum. öyle gözlerimi kör etmişti bu aşk denen illet. eve geldik. yatağıma oturdu. yine dizlerine çöktüm. bu tamamen bir çaresizlik belirtisiydi. dizlerimin bağı çözüldü de kendimi yatağa kadar götüremedim dizlerinin önüne çöküverdim. n’olur anlat neler oluyor dayanamıyorum dedim. yine ağlamaktan bir şey anlatamadı. kalktım yanına oturdum. biliyordum, bunlar son dakikalarımızdı. sarıldım ve yanyana yatağa uzandık. ikimizde yüzüstü yattık tavana bakarak konuşmaya başladık. ben bu zamana kadar onu nasıl sevdiğimi anlattım o ise sadece dinledi. ha bir de ağlamaktan bir saniye vazgeçmedi. ardından git hadi dedim. ikimizde ayrılık konuşması yapmadık ama neler olduğunu çok iyi biliyorduk.

    taksi çağırdım. taksi gelene kadar sarıldık ve ağladık. taksiye kadar götürecek gücü kendimde hissedemedim ve kapıdan veda etmek istedim. her zaman yaptığın gibi beni eve kadar taksiyle sen götür dedi. taksiyle eve bıraktım. son defa sarıldık ve “beni affet. ne olur beni böyle hatırlama, beni hep iyi hatırla. beni affet.” dedi. neden bu cümleyi kurduğunu o an idrak edemedim. taksiye geri döndüm. taksici de çok samimi arkadaşımdı. gözlerimiz kıpkırmızı olduğu için anlamıştı bir sorun olduğunu. eve dönerken sadece “ah be kardeşim.” diyebildi.

    ayrıldıktan 6 ay sonra düğünü oldu. düğünü olduktan sonra çok yakın ortak arkadaşımızdan öğrendim ki çok büyük aldatılmışım. benimle beraber bir çocukla daha konuşmuş 3 ay boyunca. çocuk da kendi köylüleri. abisi yanına geldiğinde bu çocuktan bahsediyor. bu da benimle çocuğu kafasında mukayese ediyor. en son beni silip çocukla devam ediyor. o çocukla da evlendi işte.

    ben seni affedeyim etmesine de, kendi vicdanın affedebilecek mi?

    edit: imla
    edit 2: ufak bir ekleme yapmak istiyorum sevgili dostlarım. çocukla beni mukayese edip çocuğu seçmesinin nedeni; çocuk memur ve güzel bir şehirde yaşıyor. ben ise henüz okulunu bitirememiş bir adamdım o zamanlar. eski kız arkadaşım da benim ona henüz güzel bir gelecek kuramayacağımı düşünüp o çocuğu seçiyor. eski kız arkadaşım benimle aşık olduğu için değil, güzel bir gelecek yaşayacağını düşündüğü için ilişki yaşıyordu. mühendis adayıydım ve istanbul’da yaşayacaktım. yani kız arkadaşımın asıl amacı aşk değil, güzel bir hayat yaşamaktı. para sorunu çekmesin, az biraz da eli yüzü düzgün olsun evleneceği kişinin, yeterdi onun için. o yüzdendir ki sevgili dostlarım, yüreğinize dokunan insanları sevin. sizi, siz olduğunuz için seven insanlara emanet edin yüreğinizi. güzel yüreklerinizden öpüyorum. esen kalın.

  • 41. binadan atlayan adamı çekene isyan eden kadın

    başka bir kamerayla çekilerek izlememize vesile olunmuş kadındır.

  • 42. orhan pamuk romanlarının zor okunma sebebi

    çıta orhan pamuk'a kadar düştüyse vah ki ne vah,
    hani proust, sartre hatta joyce falan deseniz anlayacağım da, orhan pamuk yaw pes...

    bir romanda ya da filmde hikayenin seyrine odaklanan insanların serzenişidir. genelde filmlerin sonunu doğru tahmin etmekle (ki kötü filmdir o zaman) övünürler.

    okuma alışkanlıkları yoktur, popüler oldu diye merak edip okumaya kalkmışlardır, sıkılırlar tabi. pamuk sokaktaki dükkanın tarihçesinden kızın ne olduğuna gelemez bir türlü... bir bakmışsın boğazdaki gemileri, yalının önceki sakinleri, televizyonun üstündeki dantel derken kitap bitmiş.

    edebi olarak insan orhan pamuk'u beğenmeyebilir, anlarım, ama zor okunuyor diyene teksas tommiks gibi resimli ve kolay okunan eserler daha uygun olur.

  • 43. seksi görünmek isteyen kadınlara tavsiyeler

    seksi gözükeceğim diye maskara olmak istemiyorsanız başlıkta yazılanlara itibar etmeyiniz.

  • 44. sözlük yazarlarının satın aldıkları son kitap

    hatırlamadığım kitap.

    son yıllarda maddi çöküntüde olduğum için okumak istediğim kitapların hiç birini alamadım. eşten dosttan bulabildiğim kadarıyla onların ellerindeki kitapları ödünç alıp okuyorum.

  • 45. hatıra olsun diye saklanan garip nesneler

    babama mezar taşı yaptıktan sonra kenara üç beş tane küçük mermer parçası atmışlar. aldım güzelinden bi tane. bakıp bakıp ölümü, bakıp bakıp babamı düşünüyorum.

  • 46. simit sarayı'nın poğaçayı 5 liraya satması

    asıl olay simit sarayının poğaçayı 5 liraya satması değil, bazılarının simit sarayından poğaça alması

  • 47. varoluş acısını dindirmenin yolları

    yaşamayı çok abartmayıp, ölmekten çok korkmamak.

    neticede şunun şurasında şu dünyada birkaç zaman geçirip başka bi boyuta geçeceğiz. tıpkı bir süre önce başka, bilmediğimiz bir boyuttan geldiğimiz gibi. onun için çok da şaapmaya gerek yok. günlerini güzel, keyifle geçir yeter.

    yaşamayı abartma, ölmekten korkma.

  • 48. istanbul'u alacağıma en çok ak partililer inanıyor

    (bkz: chp'li yöneticilerden gına gelmesi)

  • 49. toplama bilgisayarlara şahit olmuş efsane nesil

    toplamadan bilgisayar alan ağır aptaldır zaten bu nasıl başlık?

    tek tek parçaları en iyi soğutuculu versiyonlarıyla alıp dizdiğinde 6 bine gelen sistem hazır markalı alsan 15 bine geliyor.

    başlığı açan kişi ekran kartlarından bihaber sadece belleğine kanan tiplerden sanırım "4gb ekran kartı oyun canavarı" diye itelenen leş sistemleri bunlar alıyor.