Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. 117 bin tl'yle ömür boyu çalışmadan yaşamak

    evladin hayirlisini ver denecek durum.
    ya rab sen besle büyüt okut hayata hazirla. o sabahin köründe senin hayat boyu biriktirdiğin parayla taşak kebabi yapma planlari yapsin.
    bunu hesaplayana kadar anami babami gezmeye dunyayi gormeye tesvik edeyim ömür boyunca çalıştınız diyeceğine.
    ayrıca yaşın kaç dostum senin. ana babanin emekli maasiyla geciniyoruz rahatca diyorsun. hic mi iki emekli parasinin ustunde hayalin yok.

  • 2. arçelik

    tam 20 yıllık arçelik marka bulaşık makinemiz yıkama yaptığı esnada yandı. bildiğin alev aldı. allahtan farkedip büyümeden kendi müdahalelerimizle söndürdük.

    altını çizerek tekrar ediyorum makine 20 yıllıktı. biz yeni makine almak için bayiye gittiğimizde laf lafı açtı mevzuyu anlattık. bize arçelik'e durumu bildirmemizi söyledi bayiideki arkadaşlar. neyse aradık arçelik'i anlattık. ertesi gün eve bi ekip gönderip 20 yıllık yanmış makineyi alıp götürdüler. 2 gün sonra arçelikten tekrar arandık ve adresimize sıfır bir bulaşık makinesi yönlendirildiğini öğrendik. servis getirdi kurdu gitti. 5 kuruşta para ödemedik.

    arçelik de 20 yıllık makinesinin arkasında duran firma olarak kaldı benim hafızamda.

    edit : imla.
    edit2: herhangi bir şekilde reklam içeren bir entry değildir. ben kendi halinde bir matematik öğretmeniyim. arçelik çalışanı, bayiisi vs değilim. kullanıcı deneyimimi paylaştığım bir entry nerelere gelmiş. yeter artık mesaj kutum patladı reklamda reklam diye.

    edit3: yahu para falan almadım, kimseyle reklam anlaşması yapmadım. basit bir kullanıcı deneyimimi paylaştım. sözlükte sövdüğümüz tonla firma var. onlara sövmek içinde rakip firmalardan para mı alıyoruz? mesela vodafone'a saydırdığım bir sürü entry yazmışımdır. şimdi sizin mantığınizla trkcll veya tt den para almış olmam gerekiyor. ama al-ma-dım. kafama göre özgür bir şekilde yazıyorum. ıyiye iyi ,kötüye kötü diyerek. amma uzattınız ha yeter reklam reklam reklam diye mesaj atmayın.

    edit4: buradan okuyan olursa arçelik yetkililerine sesleniyorum. pek sevgili sözlük yazarları mesaj kutumu patlattı sabahtan beri. reklam reklam diye. lan bari ne kadar tutuyorsa reklam parası falan verinde yediğim küfür hakaret boşa gitmesin.

    valla şiştim reklam diye mesaj atip hakaret edenlerden. bir kişi daha reklam diye mesaj atarsa ona çok güzel sözler hazırladım.

  • 3. bedelli askerlik yapanlara neler yapacağız videosu

    ciddi ciddi bedellicilerin 28 günlüğüne askere alınacağına inananları ortaya çıkartmıştır.

    oğlum yaşadığınız ülkeyi hiç mi tanımıyorsunuz ya.

  • 4. iyi sanılan balon futbolcular

    (bkz: olivier giroud)
    dünya kupasına kadar iyi sanıyordum lâkin izlediğim kadarıyla ağır, pozisyonları bitiremiyor. sadece fizik avantajı var onu da etkin kullanamıyor

  • 5. varoş dövmesi

    dovmenin kendisi varostur zaten
    dunyanin en primitif seyine aristokrat anlamlar yuklemenin alemi yok.

  • 6. mutsuzluk ve depresyona iyi gelen şey

    mutsuzluk ve depresyonu aynı kefeye koymak sık rastladığım bir hata.

    mutsuzluk bir duygulanım. duyguları hayatın müziği gibi düşünebiliriz. bir senfoniyi hayal edin. müziğin yükseldiği ve alçaldığı yerler olacak. bazen tutkulu bazen dingin, bazen hüzünlü bazen coşkulu çalacak orkestra. duygulanım bunun gibidir işte. duygular asla sabit değildir. reaktiftir. yaşamdaki olaylara yanıt olarak ortaya çıkarlar. olumsuz olaylar negatif duygulara, olumlu olaylar pozitif duygulara neden olur.

    negatif kelimesi olumsuzluk imlese de negatif duygular da önemli ve gereklidir. örneğin mutsuzluk. mutsuz olmayan biri hayatında değişiklik yapmaya niyetlenmez. hayatında olumsuz olaylar olan insanın, buna dur demek için mutsuzluğun yaratacağı zihinsel duruma ihtiyacı vardır. mutsuzluk itici bir güç olabilir. ayrıca mutsuzluk sorgulamaya da yarar; ne oldu, neden oldu, neden böyle oldu soruları gelecek için bir yol çizebilir. mutsuzluk öğretir. ve mutsuzluk geçicidir. hiçbir duygu kalıcı değildir. neşe de mutsuzluk da öfke de üzerinizden akar ve geçer.

    gelelim depresyona...depresyon bir hastalık. bir duygudurum bozukluğu. ama depresyonun tek belirtisi mutsuzluk değil. depresyon duygusal düzlem kadar bilişsel ve bedensel alanı da etkileyen bir hastalık. evet, depresyonda mutsuzluk görülür ama mutsuzluğun yanında
    hayattan ve eskiden haz alınan eylemlerden zevk alamama,
    hayata karşı genel bir isteksizlik,
    kolay öfkelenme,
    tahammülsüzlük,
    unutkanlık,
    konsantrasyon güçlüğü,
    uyku ve iştahta değişiklikler,
    yorgunluk,
    bedensel ağrılar,
    enerji kaybı,
    pasif ya da aktif intihar düşünceleri
    ve bütün bunların sonucunda işlevsellikte kayıplar görülür.
    depresyon çok ciddi bir hastalıktır ve asla hafife alınmamalıdır.

    mutsuzluğa iyi gelecek seylerin en önemlisi, sizi oraya getiren olaylara müdahale etmektir. mutsuzluğun kaynağına müdahale etmek yani. sizi mutsuz eden bir evliliğiniz varsa sorunu çözmek için çift terapisine gitmek ya da olmuyorsa boşanmak gibi.
    bazı mutsuzluklar ise o üzüntünün yaşanmasıyla ve zaman içinde ortadan kaybolur, örneğin yas süreci, o acı yaşanır ve zaman içinde diner.

    depresyon ise nörobiyolojik boyutu da olan bir hastalıktır. depresyonu olan kişi muhakkak psikiyatriste başvurmalı. muhakkak onun da yaşamsal bir zemini var, kötü çocukluk, olumsuz ebeveyn tutumlarına maruz kalmış olmak, insan ilişkilerinde sorunlar sıklıkla depresyona zemin oluşturuyor, bunlar için de psikoterapi faydalı olur.

    hiçbir duygu yok ki hayatta yeri olmasın, mutsuzluğu bir fırsat olarak görün. duygunuzu yaşayın, üzerine düşünün ve gereken neyse yapın.
    depresyon içinse hızla tedaviye başvurun.

  • 7. arda turan'ın yeni doğacak oğluna isim önerileri

    erkek olursa "adam",
    kız olursa "madam"

  • 8. bir laptop'ı beş seneden fazla kullanmak

    ssd disk viagra gibidir, o bitti demeden bitmez.

  • 9. sktch.in'de çizilen ekşi sözlük nick'leri

  • 10. sinema salonuna at sokulmamasının mantıklı nedeni

    hangi ahlaki ve mantıksal perspektiften bakılırsa bakılsın bulunamayacak nedendir.

    sinema salonlarında film izlemek, kültürlenmenin yanında eğlenip hoşça vakit geçirmek içindir. benim hiç kimseye zarar vermeyen, uysal ve zeki atımın defalarca sinemaya alınmamasının hiçbir bahanesi olamaz. izleyicilerin önünü kapatmasından korkuluyor desem koltuğa oturtmaya niyetim yoktu zaten. ortadaki koridor yolda duracaktı, böylece kimseyi engellemeyecekti. üstelik ben atımın üzerinde oturacağıma yani koltuk işgal etmeyeceğime rağmen bilet parası vermeyi teklif ediyorum, buna rağmen kabul edilmiyor. böyle bir saçmalık olabilir mi? 21.yy’a gelmişiz hala bu kadar türcülük olması gerçekten oldukça üzücü. hayvanların da insanlar gibi sosyal ve kültürel faaliyetlerden yararlanma hakkı vardır. bir gün bunu herkes kabul edecek.

    edit: kişner diye itiraz edenler olmuş. niye kişnesin yahu durduk yere? ayrıca sinema salonlarında bir yığın saçma sapan ses var. patlamış mısır hışırtısı, açık unutulan telefonlar, konuşmalar, gülüşmeler... ufak bir kişneme mi battı size yani?

  • 11. ankarada sevgiliyle ilk buluşmada yapılacak şeyler

    (bkz: kentpark avm den çıkıp cepa avm ye girmek)

    ağzına sıçim senin ankara.

  • 12. anıtkabir'de atatürk'e hakaret eden kadın

    hakkında herhangi bir kanuni işlem yapılmayacak kadındır.

    sözü neyzen tevfik ile kapatmak istiyorum:

    ben sana bok demem,
    boklar duyar ar eder.
    bir zerren düşse boka,
    onu da mundar eder.

  • 13. kıbrıs barış harekatı

    "biz demireller'den, türkeşler'den milliyetçilik dersi almayız. sevgili kardeşlerim! biz milliyetçiliği sokak duvarlarına değil, kıbrıs'ın topraklarına, ege'nin deniz yataklarına yazmışız. biz milliyetçiliği batı anadolu'nun haşhaş tarlasına yazmışız"

    ruhun şad olsun karaoğlan!

  • 14. öğretmenlerin 1.5 aydır yatıyor olduğu gerçeği

    dikkat bu entry öğretmenlerin 1 temmuz'da tatile girdiğini bile bilmeyen bir adet davar içerir.önüne küspe atın biraz susuyor.

  • 15. tadıldığına pişman eden şeyler

    dalından koparılmış zeytin. tadını merak bile etmeyin.

  • 16. 20 temmuz 2018 cuma hutbesi

    cuma hutbesi nedir? cuma namazını kimler kılar? tabii ki hutbe bu şekilde olacaktır. sana düğününde şarap iç diyecek hali yok hutbede. he,ben çoğu hutbeyi beğenmem.
    ama hem burada gelip türk kızı evlenirken erkeği batırıyor diyeceksin hem de "en bereketli nikah külfeti en az olan nikahtır." hadisinin geçtiği hutbeyi eleştireceksin!
    eleştirecekseniz komşusu açlıktan kırılırken,kilo kilo altın ve para dağıtan düğün sahiplerini; etrafa silah sıkan magandaların olduğu düğünleri eleştirin.
    bıktık şu sözlükte yobazın her türlüsünden.

  • 17. erkeklerin memeye olan düşkünlüklerinin sebebi

    (bkz: eşeğin zikinden dolayı)

    her şeyde de bir sebep aramayın arkadaş.

    şu başlığı her gördüğümde "yine boş boş konuşuyorlar" diyorum.

    her şeyi açıklamaya çalışıyorsunuz çok saçmasınız.

    erkek gelip kadına uzvunu sokuyor, bunu düşünmüyorsunuz, gidip memeye takılıyorsunuz.
    lan erkek bir şeyi sertleştirip karşısındakine sokuyor bu daha garip değil mi?

  • 18. sabah 5'te uyananların sırrı

    bebek sahibi olmak

  • 19. devlet bahçeli'nin 28 gün tweet'i

    hadi yine iyisiniz köftehorlar, stepne reis iş başında.

    bedelli bekleyen gençler rahat olsunlar, 28 gün olayı kalkacaktır. hatta başından beri stepne reisin, kurtardım sizi imajı oluşturmak için konulmuş bir madde olduğunu düşünüyorum. rte’nin yüksek açıklanan zamları düşürmesi ve cam film olaylarında benzerini görmüştük bu hareketlerin.

  • 20. sadece bir tane mensubuyla tanışılmış isimler

    ismin mensubu olmaz.

    dolayısıyla sanki bir ismin birden fazla mensubu varmış gibi bir başlık da yanıltıcı olur.

    gerizekalı okullarda, gerizekalı türkçe ve arapçayı yarım yamalak öğrenenler ve onlara sözlük nedir, nasıl kullanılır, ne zaman kullanmak lazımdır; bunları öğretemeyen öğretmenler utansın ne diyeyim ?

    mensub, nisbetten gelir. o şeyle ilgili olan anlamındadır. sıfattır.

    ha bir müzik grubu kendine isim yapmıştır, mesela mfö müzik grubu olsun. onun mensupları vardır. mazhar, fuat ve özkan asıl mensuplarıdır.

    grubun ismi de mfö'dür.

    ne soru sorabiliyorsunuz, ne derdinizi anlatabiliyorsunuz, ne de yazmayı biliyorsunuz.....

    ne yapacağız biz sizinle abiciğim söyleyin lütfen ?

    1200 küsur entry yapılmış, sorulan aslında nadir isimler.

    ender rastladığımız isimler soruluyor yani.

    başlığı açan kişi şunu merak etmiş; hiç hayatınızda bir kez duyduğunuz/tanıştığınız isim oldu mu ? oldu ise hangi isimdir o ?

    vay arkadaş ya...

  • 21. filipin polisine türk malı silah satılması

    (bkz: ama saman ithal ediyoruz amk)

    edit: güzel bir gelişme olduğu hakkında herkesin hemfikir olduğundan şüphem yok fakat "omo somon othol odoyoroz doyonlor bordo mo?" diye bulduğun her fırsatta insanları ötekileştirmeye çalışırsan insanlar da sana bir güzel giydirir oldu mu canım kardeşlerim?

  • 22. iyi parti değil hdp ile ittifak yapmalıydık

    chp’nin şu anki yönetimi sınır dışı edilmelidir. atadan dededen chpli olarak söylüyorum bunu. olduğu gibi kovulmalıdır.

    edit: öncelikle gelen mesajlardan çıkardığım;
    akpliymişim, dinci faşistmişim,çomarmışım.vatan hainiymişim dolayısıyla hdpliymişim (bu entryden buna nasıl ulaşıldı, daha çözemedim)

    ilginç bir durum var, suya falan bir şey mi kattılar?

  • 23. nietzsche'den bir söz bırak

    'hakikat yüzünden ölmeyelim diye var sanat.'

  • 24. ekşi itiraf

    fark ettim de etrafımda hiç yakın arkadaşım kalmamış lan. herkesle ottan boktan muhabbet edip günü bitiriyorum sadece. beraber vakit geçirmekten keyif aldığım kimse yok anasını satıyım.

  • 25. burberry'nin milyonlarca dolarlık ürünü yakması

    iş bilmeyen firmanın israfı.

    arkadaş verirsin ürettirdiğin fabrikalara burberry logosunu söktürürsün yerine güzelce yine sana bağlı fason bir marka oluşturarak onun logosunu taktırırsın daha düşük fiyattan yine pazara sürersin. şu adamlara kayserili bir planlama mühendisi göndersin allah rızası için birileri.

  • 26. 20 temmuz 2018 abd'nin türkiye'ye ambargo tasarısı

    alınganlık yapmaya gerek yok zira türkiye cumhuriyeti sadece amerikan vatandaşlarını değil türk vatandaşlarını da haksız yere tutukluyor. haksız yere tutuklanmak ülkemizin geleneklerinden biri.

  • 27. erkekler için kaliteli giyecek satan mağazalar

    beymen nokta com=>erkek=>markalar.
    ekşi=>entry gir,x marka mont, y marka..
    yapmayın beyler.

  • 28. köyde yaşamak yerine şehirde sürünmek

    koyler manyak dolu. gecen gun amcasi yegenini jandarmaya şikayet etmis, dedesinin yikik evinden 10 sene önce elektrik sayacini sokmus kendi evine takmis diye. adamlarin eli boş canları sıkılıyor, ya cocuk yapiyorlar yada birbirimizin nasil canini yakariz diye ugrasiyorlar. kucuk yerin derdi buyuk olur.

  • 29. fiyat performans açısından en makul akıllı telefon

    mi 6

    daha iyisi yok f/p oranında

  • 30. gbt yaptığı kızı instagramdan ekleyen bekçi

    işe yaramaz ne kadar çomar varsa polis, bekçi, zabıta, memur yapıldı.
    ne bekliyordunuz ki ?

    zihniyet belli...

    edit: buyrun işte, zihniyet diye boşuna söylemedik.
    böyle bir konuyu bile, sırf kendi çomarları diye savunan karaktersiz dalyaraklar var.

    mesai saati dışında eklemişmiş de görevi kötüye kullanma sayılmazmış...
    geri zekalı ! görev sırasında ve sayesinde ulaştığı bilgiyi, isterse yıllık izinde kullansın, bu görevi kötüye kullanmaktır !

    sizin ben etik, ahlak anlayışınızı sikeyim !!

  • 31. libido düşürme yöntemleri

    hemen gidin kendinize canavar bir oyun bilgisayarı, üst düzey elektro gitar, motosiklet vs bütçenizin amına koyacak bir şeyler alın. para da vermeyin, bankadan alışveriş kredisi kullanın 48 ay.

    ekonomik sıkıntı kadar etkilisini görmedim.

  • 32. bir kızdan duyulan en iyi iltifat

    "ciğerlerin çok temiz."

    bayan doktor demişti ...
    başka da yok

  • 33. clio symbol'un 103 bin tl olması

    clio ve symbol (listede görüleceği üzere) farklı araba modelleridir. passat golf gördünüz mü misal? ya da focus mondeo? hayır. çünkü ayrı arabalardır bu sayılanlar. başlık açarken bari dikkat edelim.

    onun dışında bir çok insanın sahip olmak için hayaller kurduğu arabalar hakkında teknik olmayan yorumlar (leş, b.ktan gibi vs) yorumlar yapmayalım derim, hoş değil. "1.5 litrelik motoru olan, güvenlik test sonuçları bu kadar düşük olan araç..." deyin anlarım. komikli, şakalı anlatın derdinizi yine anlarım. diğer türlüsü hoş değil. sizin hayal kurduğunuz, sahip olmak için emek verdiğiniz arabalara durumu daha iyi olan bir insanın bu tür -çirkin olarak nitelendirebileceğimiz- bir yorumda bulunsa emin olun hoş olmazdı. ki symbol veya clio hayranlarının ederinden fazla verip piyasayı yükseltmesi gibi bir durum yok ortada. tüm fiyat listeleri bu şekilde.

    son olarak kur bu kadar yüksekken ve alınan vergiler ortadayken oldukça normal olan fiyatlardır. ilerleyen zamanlarda "volvo s60 vs audi a4" gibi başlığı açmak hayal olabilir.

    şu an çok hoşuma giden ford focus c-max maalesef 5-6 yıl hiç harcamadan (fiyatı sabit kalacak, kur ve vergiler sabit kalacak aynı zamanda ve param değer kaybetmeyecek) biriktirdiğim parayla bile zor alınıyor. durum buyken; benimle birebir aynı işi yapan, aynı marka adına çalışan ve hatta çok daha az mesai saati emek veren avrupalı, amerika'lı meslektaşlarım bu çok hoşuma giden aracı iyi bir tasarrufla 12 ay gibi bir sürede alabiliyor. hatta detaylı açıklayayım bu durumu, zihniniz berraklaşsın.

    -abd'li meslektaşım haftada benden en az 10 saat az çalışıyor.
    -abd'li meslektaşım iş çıkışı bir iki arkadaşıyla oturup yemeğini yiyor ya da eve rahatça yemek söyleyebiliyor ve bu ona sorun olmuyor.
    -abd'li arkadaşım fazla çalışırsa emeğinin karşılığını gavur ellerde alıyor. alamazsa devlet baba olaya hızlıca el atıyor.
    -abd'li dostum yıllık tatilinde yeni ülkeler görebiliyor.
    -abd'li dostum için yakıt büyük bir dert değil.
    -abd'li arkadaşım bunları yaparken yıl sonunda arabasını alıyor...

    +sabirsizdervis isimli vatandaş her ay fazla mesai yapıyor. çalışma tablomu görseniz kafayı yersiniz. mesai ücreti mi dediniz? komik olmayın.
    +sabirsizdervis isimli kardeşiniz ayda belki bir kere ailesiyle yemeğe gidiyor (yemek kartı sağolsun) onun dışında nanay...
    +sabirsizdervis isimli kardeşiniz mesai saatini, mesai ücretini, yapılan mobbing'i devlete bildireli çok oluyor. gelen gideni yok...
    +yıllık izin almanız için sıraya girmeniz gerekiyor. ve 9 gün istemelisiniz 4 gün izin alabilmek için. 73 gün birikmiş izni olup, kullanamayan çalışan var. çünkü yerine adam yok...
    +yakıt konusunda konuşmak bile istemiyorum.
    +bu kardeşiniz ise arabasına yılda (1993 model arabaya!) en az 450 tl sigorta parası verirken kara kara düşünüyor.

    yani daha neler yazardım ama boşver. akp'li arkadaşlar hemen yazıyorlar sonra, küfür ediyorlar özelden. tadımız kaçmasın, onlarda neyin ne olduğunu biliyor.

    türkiye'de yaşamak böyle maalesef. o kadar zengin topraklarda, o kadar potansiyel çalışma gücüne rağmen avrupa'nın afedersiniz çük kadar ülkesinden gerideyiz refah düzeyi olarak. mutlu muyuz? onu hiç sormayın...

    ne uzattım bende... ama türkiye'de yaşamak böyle bir şey arkadaşlar. işinize geliyorsa yaşayacaksınız. işinize gelmiyorsa ya savaşacak ya çekip gitmeye bakacaksınız. ki savaşırken (misal basit bir boykota katılmak) hapse düşme ihtimaliniz yüksek, yaftalanma ihtimaliniz yüksek... bence doyduğunuz yerdir memleketiniz. burada doymakta haram, yaşamakta haram.

    daha çooook başlıklar açılır burada (umarım marka model düzgün yazılır ileride) gidişat böyleyken ve düzeltme adına hiç bir adım atılmazken. mesele araba fiyatları değil. yediğimiz basit bir gıdadan tutun beyaz eşyaya kadar maalesef alım gücümüz sürekli düşüyor. mesele symbol değil. mesele clio değil. mesele "clio symbol" değil. mesele daha farklı ve daha kötüsüne hazır olmalıyız.

    eklemezsem ayıp olur editi: clio ve symbol arasında sürekli bir kararsızlık halinde renault türkiye açıkçası. clio symbol oluyor, symbol clio... arkadaşımız kendini güvene almak adına bu şekilde başlık açmış olabilir. ancak düzeltilmesi ve misal "20 temmuz clio ve symbol'un fiyatları" gibi bir düzeltme, bilgiye ulaşım açısından daha iyi olacaktır. sabah biraz gergin olduğum için entry'ye yansıtmış olabilirim, umarım yazar arkadaşımızı üzmemişizdir... kamu spotu: üzüm yemek isterken bağcıyı dövmek hoş değil.

  • 34. eski telefonun en güzel özelliği

    kulaklığı sayesinde radyo da dinlenebilmesi.

    bilgisayarsız, akıllı telefonsuz az vakit geçirmemiştim radyo dinleyerek o yurt gecelerinin yalnızlığında. ağlamıyorum gözüme bir şey kaçtı.

    (bkz: nokia n73)

  • 35. sözlük nick'lerinden meslek tahmini yapmak

    nefesimensende:berber

  • 36. fabricio agosto ramirez

    kendisi üzerinden yönetime sallayanların bulunduğu kalecimiz.

    adam demiş ki kimi sattıysak yerini dolduramadık. iddiayı inceleyelim.

    demba satıldı gomez geldi. yeri doldurulmuş. gomez sonrası aboubakar geldi, yeri doldurulmuş. bedava alınan cenk'i 24 m euro'ya satmışız. cenk sonrası negredo tutabilirdi tutmadı.

    marcelo'yu sattık pepe geldi. yeri doldurulmuş.

    ersan'ı sattık, yerine tosic ve vida geldi. yeri doldurulmuş.

    quaresma gönderildiği ücretin üçte birine geri alındı. gittiğinden daha iyi performans gösterdi.

    gökhan töre satıldı, yerine babel geldi. yeri doldurulmuş.

    fernandes sonrası sosa geldi. yeri doldurulmuş. sosa gitti talisca geldi, yeri doldurulmuş.

    cenk gönen'i gönderip fabri'yi bonservissiz aldık. yeri doldurulmuş.

    ismail köybaşı gönderilip yerine caner erkin ve adriano geldi. yeri doldurulmuş.

    atiba giderse orada oynayacak medel var. yeri doldurulmuş.

    edit : şenol güneş'i unutmayalım. bilic döneminde 3.lükler yaşanırken, şenol güneş ile 2 şampiyonluk, uefa da çeyrek final, şampiyonlar ligi'nde puan ve golde türkiye rekoru kırarak namağlup grup birinciliği kazanılmış. bilic'in yeri de doldurulmuş.

    şimdi arkadaşa sormak lazım kendisi neyin kafasında.

  • 37. ben doktorum ve sizi muayene etmek zorunda değilim

    bu tarz olayların özel hastanelerde yaşanmadığını söyleyerek dolaylı yoldan suçu doktorlara atmaya çalışanlar olmuş. bu tarz olayların özel hastanelerde yaşanmıyor oluşu oraya giden insanların sosyoekonomik düzeyi daha yüksek olduğu için nispeten daha uygar olmaları. 5-10 lira için cinayet işlemeyi dahi göze alan toplumun alt tabakası (ki bu ifadeyi kullanmaktan en çok ben üzülüyorum) bedava sağlık hizmetini sömürüyor. türkiye'de demokratik ve medeni bir ülke olma adına atılan bütün adımlar maalesef bilinçsiz halk tarafından suistimal edilmekte.

    kendi hayatım üzerinden örnek vereyim. 13000 nüfuslu ufak bir orta anadolu ilçesinde acil serviste çalışıyorum. günlük hasta ortalaması 200 !!! allah aşkına bi mantıklı düşünün. 13000 nüfuslu bir yerde her gün 200 kişi acillik olabilir mi? savaş mı var, salgın hastalık mı var...

    daha bu sabah 10(dikkat on) gündür halsizliği olan bir hastayı acil bir durumu olmadığı ve hakikaten iyi niyetle dahiliye polikliniğinde daha iyi araştırılarak muayene edileceğini söyleyerek polikliniğe yönlendirdim. poliklinikte sıra olduğunu acilde muayene olmak istediğini söyledi. ben polikliniğe gitmesinde ısrar edince yanındaki eşi tıpkı buradaki bazı arkadaşlar gibi dayağı hakettiğimizi ima eden bir şeyler söyledi.

    bir örnek de ambulans üzerinden vereyim. ambulansın mantığı çok basit. acil durumdaki bir hastayı trafiğe takılmadan, müdahale ederek hızlı bir şekilde hastaneye getirmektir. ama 1,5 yılda neler gördü bu gözler. günde 10 ambulansın gelip hiç birinin acil olmadığı günler oldu. yahu diş ağrısına gündüz vakti ambulans çağıran var diş ağrısına!!! ambulansla gelip tedavisi yapılıp ambulansın tekrardan kendisini eve bırakmasını isteyenler var. suistimalin boyutlarını görüyor musunuz?

    nedense normalde çomar denilenler iş doktor meselesine gelince "halk" oluyor. bırakın bu ezber lafları... öyle bir meslek ki bu devlet düşman, millet düşman... toplumun önünde olması gereken en azından öyle bir misyon atfedilen ekşi bile düşman. lanet olsun ne diyeyim.

    ek: her şeyi geçtim ya bir insanın kafasına parke taşıyla vuruluyor. yani adam öldürmeye vuruyor. cinayete teşebbüs... diyelim ki kabahatli olsun. elinizi vicdanınıza koyun hangi kabahat cinayeti meşrulaştırır. "ama hakediyorlar" diyenler insanlıklarını bi gözden geçirsinler.

  • 38. yurt basan cumhuriyet savcısı

    cumhuriyet savcısı değil yeni türkiye savcısıdır.ikisi birbirinden çok farklı.

  • 39. en güzel kız isimleri

    çirkin ekşicilerin "x ismini koyayım da havalı olsun çocuğum" diye hayaller kurduğu başlık. o hava için önce çocuğa aktaracağın genetik bi güzelliğin olması gerek yavrum. yoksa aryaymış mayaymış kimse tınlamaz. dağılın hadi *

  • 40. geceye bir klasik müzik bırak

  • 41. türkiye'nin çöküşünü başlatan olay

    1953 yılının bir bahar günü adamın birinin titreyerek boşalmasıdır.

  • 42. yurtdışında vasat türkiye'de popüler olan markalar

    (bkz: h&m)
    avrupa'nın lcw'si.

  • 43. öğretmenlerin ek ders ücreti alması saçmalığı

    cahil bir arkadası aydınlatmak üzere entryi yazıyorum umarım diğer arkadaslar tekrar entry yazıp bu sığır trollüğüne destek olmaz. öğretmenin maaşı, 15 ders saati karşılığında aldığı net maaştır. bu ders saatinin üzerinde derse girerse veya sınav görevinde görev alırsa kendine ek ders ödenir. tıpkı diğer meslek dallarında olan ek mesai ücreti gibi. yaklaşık 2000 tlye kadar yolu olabiliyor şükür allah bereket versin.

  • 44. srpski film

    filmin ana temasını ve vermek istediği mesajı kimse anlayamamış sanırım . özet geçecek olursa filmde verilmek istenen mesaj: sen daha bu yaşananların filmini yani kurmacasını izlemeye tahammül edemezken bunu gerçekte yaşayan insanlar var. tek tuşla bu filmi kapatabilir kurtulabilirsin ancak o insanların yaşadıklarına sırtını dönmeyi vicdanın kaldırır mı?

    belki böyle bir mesaj verme kaygısı olmaya bilir belki ben götümden uydurmuş olabilirim ama ben böyle bir meşaz aldım .

    fazla merak iyi değildir gençler ben ergenken izlemiştim çok etkilenmedim ama o dönem sabah kahvaltıdan önce hostel serisini aç karnına izlediğim bir dönemdi sağlam mideniz yoksa bulaşmayın.

  • 45. yabancı olup da arabesk tadı veren parçalar

    the chemical brothers- galvanize

  • 46. öğretmen ahlaksızlığı

    1. "iki tane karton ev yaptı diye kendini okumuş adamdan sayıyor sığır."

    hırboya bak hele. kendilerini adamdan saymak için ne yapmaları gerekiyor acaba onu da bi deyiver hele. ayrıca karton ev ne alaka amk.

    2. "sanarsın kuantum fiziği okudu, sanarsın uzaya roket atıyor."

    sanırsın kendisi kuantum fiziği okudu, sanırsın kendisi uzaya roket atıyor da değeri bilinmemiş hıyarın. bu gerizekalıca mantığa göre kuantum fiziği okumayan, uzaya roket atmayan herkes toplum için gereksiz. sen gereklisin bir tek.

    3. "verilmese mazallah milletin çocuğundan boğup öldürecek kadar tiksiniyorsunuz."

    öğretmen kimsenin çocuğunu sevmek zorunda değildir. öğretmenin tek zorunluluğu her öğrencisine eşit mesafede ve eşit imkanlar sağlayarak eğitim vermektir. iki satır önce praxis mraxis deyip, burada arabesk ortadoğu romantizmine bağlamış yavrum.

    bırak bir ders saatini, 15 dakika sınıfta duramayacak adamlar böyle öğretmenlere atıp tutuyor ya fitil oluyorum arkadaş. "boklu veletlerinizi it bağlasan durmaz mecralarda adam etmeye çalışıyoruz" ifadesi üslup olarak yanlış olsa da içerik olarak haklıdır, evet.

    4. "son 15-20 yılda eğitim-sen dışında hangi öğretmen grubu veya sendikası özlük haklarıyla ilgili bir kazanım için bir eylemde bulunmuş ve kazançlı çıkmıştır"

    burada devlette görev yapanlarla özel sektördekileri ayırmış güya ama yemezler. google'a "işe iade davası" yaz karşim.

    5. "fakirler ölsün porsche'den selamlar"a bile eyvallahım var sana yok ulan.

    bunu da uzun yazmaya gerek yok ama şunu söylemeden geçemeyeceğim. porsche'taki tepki direk zengin tafrasıdır, bir etkiye tepki değildir. ""kudurun, 1 aydır geziyorum daha 1.5 ay gezeceğim" ise sabahtan akşama kadar yemeden içmeden öğretmenin tatili ile uğraşan dallamalara verilmiş duygusal bir tepkidir. ama sen zaten örgütlenme konusunda verdiğin mücadelelerden bahsederken porsche'un köpeği olacağını en başından belli etmiştin bize. o yüzden şaşırmadık.

  • 47. ziya selçuk

    attığı mail ile gözlerimi yaşartmış milli eğitim bakanımız. umarım duygu ve düşüncelerinde samimidir.

    --- spoiler ---

    değerli meslektaşlarım, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ilk millî eğitim bakanı olarak göreve başlamış bulunuyorum. okulu, öğretmenler odasını bilen ve o günleri daima hatırlayan biri olarak sizleri en kalbi duygularla selamlıyorum. sizler gibi meslek hayatıma ben de öğretmen olarak başladım. daha sonra akademisyen ve yönetici olarak çeşitli üniversitelerde, kurumlarda görev yaptım. kısacası ömrüm okullarda, eğitim ortamlarında geçti. içinizden bazı öğretmen arkadaşlarımla birçok çalışmada aynı havayı teneffüs ettik, aynı mekânları paylaştık. sizlerin neler hissettiğinin, neler düşündüğünün farkındayım. şimdi, millî eğitim bakanlığının koridorlarında benim şahsımda temsil edildiğinizi; aklımda, düşüncemde, gönlümde, duygularımda hissiyatınızın taşındığını bilmenizi isterim. samimiyetle ifade etmek isterim ki görevimi ifa ederken en önemli güvencem siz değerli meslektaşlarım olacaktır. başarılı olacaksam bu, sizlerin sayesinde; desteği, duası ve katkılarıyla olacaktır. sevgili mesai arkadaşlarım, günümüz dünyasında kişilere atfedilen değer, insanlara duyulan saygı, aslında çalıştıkları kuruma verilen değer ve saygı ile doğru orantılıdır. bu itibarla her bir öğretmen arkadaşımın, millî eğitim bakanlığının değerli bir mensubu ve bakanlığımızın saygın bir bireyi olmakla gurur duymasını istiyorum. yine bakanlığımızın yaptığı her güzel işi ve gerçekleştirdiği her anlamlı faaliyeti; öğretmenlerimizin “bunu, benim bakanlığım yaptı.” diye sahiplenmesini ve benimsemesini istiyorum. bilindiği gibi okullar, derslikler, laboratuvarlar, kitaplar, velhasıl eğitime dair ne varsa; çocuklarımızın hukukunu koruma ve onların geleceğe daha güvenle bakmalarını sağlama amacına yönelik inşa edilmiştir. nihayetinde eğitimde yapılan her çalışmanın temelinde en kıymetli varlıklarımız olan evlatlarımız vardır. sevgili öğretmenlerime şu hususu ifade etmek istiyorum. sizler bizim için çok değerlisiniz. çünkü bugünü ve geleceği sizler yeşertiyorsunuz. verdiğiniz emeğin, çektiğiniz sıkıntıların farkındayız. bu meşakkatli görevi ifa ederken karşımıza çıkan engelleri elbirliği ile aşma gayreti içinde olacağız. öğretmenlik sadece öğrencilere bazı bilgileri öğretmek değil, daha ziyade öğretmenin kendi kemalatını tamamlama ve olgunlaşma yolculuğudur. büyük ve fedakâr meb ailesi olarak bu yolculukta, ülkemizin bütün çocuklarını kuşatacak ve inşallah bu yolda emin adımlarla yürüyeceğiz. iyiye, güzele ve hakikate dair ne varsa ülkemiz ve çocuklarımız için birlikte başaracağımıza olan inancım tamdır. bu duygu ve düşünceler içinde tüm öğretmen arkadaşlarıma sağlıklı, huzur dolu bir ömür, güzel bir gelecek ve yaptıkları özverili çalışmalarda başarılar diliyorum. bu vesileyle; başta cumhuriyetimizin kurucusu başöğretmen mustafa kemal atatürk olmak üzere ebediyete irtihal eden tüm şehitlerimizi, bilhassa bayrağımızın dalgalandığı her yerde şanla, şerefle görev yapmakta iken şehit olan öğretmenlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. sevgi ve saygılarımla… ziya selçuk millî eğitim bakanı
    --- spoiler ---

  • 48. 20 temmuz 2018 dolmabahçe'de yolun çökmesi

    asfaltın altı bomboş. şimdiye kadar nasıl çökmemiş ve şimdi neden çökmüş