Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. yaşadığın şehrin adını söylemeden anlat

    altında erenleri üstünde g.tverenleri ile meşhur dümdüz ilimiz.

  • 2. 2 yaşındaki kıza göz kırptığı için tutuklanan adam

    özellikle hareketli ve hiperaktif çocuklara karşı çok sıklıkla yaptığım eylem olduğundan beni oldukça endişelendiren başlıktır.

    ve göz kırpmakla yetinmemem ve elemanlara ayrıca dil çıkartmam ve el sallamam da cabası.

    haberin doğru olduğunu varsayarsak, yani sadece göz kırpma ile sınırlı olduğunu varsayarsak, bu adamın dayak yemesi ve tutuklanmasına anlam veremiyorum.

    sanırım milletçe paranoyak olduk ve dengemiz bozuldu.

  • 3. çiftlik bank'ı anlatan filme isim önerileri

    catch the tombalak if you can

  • 4. tek kadınla doyan erkek sapıktır

    akla şu hikayeyi getirir;

    bektaşi camiye gitmiş...
    hoca konuşuyor; "şarap içenler öbür tarafta her türlü cezayı çekecek, şarap içmeyenler her türlü sefayı sürecek. hatta her birinin emrine 40 huri verilecek. huriler de çok güzel olacak. şarap içenlerin ise içtikleri her şişe şarap, sirat köprüsünden geçerken boyunlarına asılacak!"

    bektaşi dayanamayıp seslenmiş; "hoca efendi, şişeler dolu mu olacak boş mu olacak?"

    hoca gürlemiş; "bre zındık, sen dolu şişelerle öbür tarafı meyhane mi sanırsın!?"

    bektaşi itiraz etmiş; "peki hoca, adam başı 40 huri ile sen öbür tarafı kerhane mi sanırsın?"

  • 5. çiftlik bank

    https://i.hizliresim.com/5d3kpm.jpg

    adam paraları alıp uruguay'a kaçmış. facebook grubunda arkasından yazılanlar ise türkiye'nin özeti.

    mehmet kardeşim çok güzel bir yere olta atmışsın ya.

    edit: caps uçtu

  • 6. türk gencinin ömrünü mahveden üç şey

    siyaset
    boktan eğitim sistemi
    vizyonsuz aileler

  • 7. atv dizi oyuncularının fotoğrafta rakıyı saklaması

    fotoğraf dışarıdan birinin (basın mensubu vb.) çektiği fotoğraf değil, kendilerinin çektiği fotoğraf. kendi çektiği ve yüklediği fotoğrafa bile sansür koyuyor. sansür kafada yerleşip otomatikleşmiş. yazık.

    edit: orada içki içmek istedin ve içtin/içiyorsun. fotoğraf çekerken bunu neden gizleyip kendini farklı göstermeye çalışıyorsun? bu senin tercihin. sen busun. "başkaları ne der" korkusuyla kendin olmaktan vazgeçiyorsun. "hayat benim, içki benim, kimse karışamaz" diyemiyorsun.

  • 8. camide fuhuş yaparken yakalanan imam

    hem camide sikiş, hem başlığa yazılanları kaldır! ne güzel la, öyle ben de yaparım imamlık...

    az delikanlı ol olum, az dininin adamı ol! siktiysen siktim de mü’min yalan söyler mi(!)

    edit: (bkz: yardima muhtac kadinlari istismar eden emekli imam)

    bu başlığa bir gözaltın derim... imam bunu sildirmeyi unutmuş...

    edit2 adam hayır işliyormuş piçler! beni de gaza getirdiniz yaa. özür dilerim hocam, meğer zorda kalanlara dayıyormuşsun para ile... helal olsun yardıma muhtaç bağyyanlara yardımı kendine şiar edinen koca yürekli imam :)

    --- spoiler ---

    konya selçuklu'da uzun yıllar imamlık yaptıktan sonra emekli olan y.y.'nin gönüllü müezzinlik yaptığı camide yardıma muhtaç kadınlarla para karşılığında ilişkişe girdiği iddia edildi.
    --- spoiler ---

  • 9. börü

    uzun bir yazı olacak fakat hepimizi alakadar eden bir takım yaşanmışlıklara, acılara değinmek istedim. umarım bir 15 dakikanızı ayırırsınız.

    öncelikle börü'den başlamak istiyorum.

    anlaşıldı ki her çarşamba darmadağın edecek bizi börü(hoş gerçi son 3 bölüm:( ). öncelikle tekrar yapımda emeği geçen herkesten allah razı olsun. alper üstad o kadar güzel bir politika izlemişki, göndermeleri o kadar usulüne uygun yapıyor ki bir allahın kulu da çıkıp aksini iddia edemez.

    "2010'da ülkenin anahtarını teslim ettik" diyor. e bakıyorsun teslim eden adam zaten "kandırıldık, milletimiz bizi affetin" demiş.

    zekeriya şerefsizini zaten görünce sinirlerim alt üst oldu. kumpas davalarını yakından takip edenler nasıl bir haysiyetsiz olduğunu iyi bilir. soruşturmalarda o şerefli subaylara öyle sorular sormuştur ki, öyle ithamlarda bulunmuştur ki, sırıta sırıta, haz ala ala... sanki sorguya çeken türk savcısı değil, düşman ülkenin savcısı. türk askerinin onurunu ayaklar altına almaktan öyle zevk alıyordu ki... hoş zaman gösterdi tam anlamıyla düşmanın savcısı olduğunu. zira adamlar kendi milletini ve meclisini bombaladı. şimdi kendisi vatansız bir şekilde gurbette ölümü bekliyor. her vatan hainini bekleyen son gibi!

    final sahnesindeki duygusallığa, ağlamalarıma değinmiyorum. hepimizin ciğerini yaktı zaten. o sahne geçişleri, çekimler, diyaloglar, izlediğimiz bir dizi değil sanki sinema filmiydi. tüm isimsiz kahramanların ruhu şad olsun...

    ben kumpas davaları üzerinden devam etmek istiyorum... o dönem öyle bir dönemdi ki, öyle acılar yaşandı ki... bakın size sadece en güncel olan acılardan birisini paylaşayım; 3 gün önce yaşanan üzücü özel jet kazasını biliyorsunuz. 11 vatandaşımızın yaşamını yitirdiği. o özel jetin pilotu kimdi biliyor musunuz? melike kuvvet...

    "fetö’cüler tarafından,asker bir arkadaşının çocuğunun doğum gününde şarkı söylerken videosu çekilip “ahlaksız yaşantıdan”ordudan atıldı...

    onu sorgulamaya gelen şimdi tutuklu olan istihbarat subayları 'pavyonda şarkı söylemişsin, gece kulüplerinde çıkıyormuşsun, işte görüntüleri diye doğum gününde şarkı söylediği esnada çektikleri 10 dakikalık videonun sadece 9 saniyesini kesip almış ve ona göstermişlerdi...

    olay merzifon’da geçiyordu, orada ne pavyon ne de gece kulübü vardı... olsa bile onurlu ve şerefli bir türk askeri olan melike zaten öyle bir şey yapmazdı... eş dost toplantılarında yoğun istek olursa bir şarkı patlatırdı... onu ordudan atmak isteyen şerefsizler bunu bahane ederek kumpas kurmuşlardı...

    beş parasız ve yalnızdı

    beş parasız ve yalnız kaldı, görevde iken 'arkadaşım, kardeşim, amirim' diyenler, avcılar’da oturduğu evin kirasını 3 ay ödeyemediği dönemlerde telefonunu bile açmadı, kimse arayıp sormadı, hep yalnız hep bir başına kaldı.

    istanbul’da özel bir üniversitede 3200 lira maaşla derslere girmeye başladı ama bu para ne ordudan atıldığı için ödemek zorunda olduğu tazminata, ne kirasına ne de kredi kartlarına yetiyordu... haksız yere ordudan atılmış olmanın hazımsızlığı da bu işin cabasıydı...

    intiharı bile düşünüyordu

    intiharı bile düşünüyordu... o dönemlerinde sürekli telefonla konuşuyor, telkinlerde bulunuyordum... ayim’e (askeri yüksek idare mahkemesi) dava açtı geri dönmek için, ilk duruşmada kaybetti, 'sen orduya layık değilsin' demişti ayim’in sözde hâkimleri... zira, bir yıl sonra 15 temmuz darbe girişimi olacak, onu ordudan atan hava kuvvetleri komutanı, personel daire başkanı, istihbarat daire başkanı ve ayim’in hâkimleri tutuklanacaktı.

    bu arada sadece helikopter pilotu belgesi olduğu için sivil hava yollarına işe giremiyordu, ben 'sivil piyasada helikopter pilotluğu yap' dediğimde ise, "abi piyasa kara havacı pilotların elinde, ordudan atıldığım için ve referansım da olmadığı için iş vermiyorlar" diyordu.

    bir taraftan üniversitede hocalık yaparken diğer taraftan da borç harç kredi ile çorlu uçuş okulu'na başlamıştı jet pilotu sertifikası için... belgesini de almaya az kalmıştı ve aldığı dönemde de darbe oldu...

    binbaşı rütbesiyle helikopterine binecekti

    tüm suçlular tutuklandı, hava kuvvetleri ise fetö’nün geçmişte ordudan attığı pilotları geri çağırmıştı...melike gibi birçok kişiye ulaştı, melike buna çok sevinmişti, eski günlerde olduğu gibi üniforma giyecek binbaşı rütbesiyle helikopterine binecekti...

    sağlık raporu istediler onu da aldı, pazar günü telefonla konuştuk "yarın hava kuvvetleri’ne gidiyor, yenide göreve başlıyorum" demişti, çok mutluydu...

    yıkılmıştı!

    bu arada ne mi oldu dersiniz?
    eğitim aldığı çorlu’daki uçuş okulu fetö’den kapatılmıştı, hava kuvvetleri ise melike’yi fetö’cü bir okullla yakın temasta ve eğitimde olduğu için göreve kabul etmeyeceklerini bildirmişti...

    yıkılmıştı...

    fetö’cüler yüzünden atılmıştı, yine fetö’cüler yüzünden göreve dönememişti... bu arada anayasa mahkemesi'ne başvurdu ve davayı kazandı,”özel hayatın gizliliğinin ihlali “gerekçesiyle anayasa mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı vermişti, göreve tekrar döneceği günlere aylar kalmıştı...

    onurunu, şerefini, üniformasını yeniden alacaktı...

    hava kuvvetleri'ne döneceği güne kadar....

    bu arada parasızlık ve yoklukta dipteydi... hava kuvvetleri’ne döneceği güne kadar sırf borçlarını ödeyebilmek ve bir nefes alabilmek için başaran holding'deki bu işi bulmuştu...
    3-5 aydır onların özel uçağında pilotluk yapıyordu...

    gözü ne sivil hava yollarında ne de bir işadamının jetindeydi...
    milliyetçi, atatürkçü, vatan aşkıyla tutuşan bir askerdi...
    derdi tekrar üniforma giymekti...
    benim diyen erkekten daha erkek, benim diyen adamdan adamdı..
    herkese de adamlık, insanlık dersi verecek karakterdeydi...

    geride sadece bir ana bıraktı

    geride ne eş ne çocuk ne baba, sadece bir ana bıraktı...
    bugün onu aramayan, sormayan, üç kuruş yardım etmeyen, onu yalnızlık ve çaresizliğe bırakan sözde dost ve arkadaşlarının rahmet yorumlarını şaşkınlık içerisinde okuyorum...

    bu kadın budurumdayken neredeydiniz?

    bu kadın bu durumlardayken neredeydiniz???
    yakın bir arkadaşım, çok sevdiğim bacım, örnek insandı...
    allah rahmet eylesin kardeşim, güzel yürekli insan...
    seni bu hayatı yaşamaya mahkûm edenlerin allah belasını veriyor, verecek de...
    nurlar içinde yat güzel yürekli kadın...''

    (haber link: http://www.hurriyet.com.tr/…in-buyuk-drami-40768999)

    fetö piçleri olmasaydı bugün melike komutanımız belki de hayattaydı...

    gelin başlamışken devam edeyim... sadettin doğan... bu isim size birşey ifade ediyor mu? %99'unuz bilmiyordur. sadettin komutanımızda aynı melike komutanımız gibi hayatı kumpas davalarıyla karartılan ve bugün malesef hayatta olmayan, kardak'a bayrağı diken o kahramanların yer aldığı tim de, ali türkşen komutanımızla birlikte yer alan türk ordusunun şerefli bir subayıydı... peki ona ne oldu biliyor musunuz? gelin onun hikayesinide bir başka kahraman, ileride yüce türk milletine hak ettiği bir makamda liderlik edeceğine inandığım ali türkşen komutanımızın hasdal askeri cezaevinde "esir" tutulurken kaleme aldığı yazısıyla bakalım;

    "canım kardeşim sadettin.

    bundan tam 18 yıl önce soğuk ve rüzgârlı bir ege gecesinde bodrum’un gümüşlük sahilinden yola çıktığımızda ilk kez bir araya gelmiştik seninle. o zamanlar ikimiz de mesleğinin başında, heyecan ve coşku dolu iki genç askerdik. türkiye’nin hak ve menfaatleri uğrunda canımızı seve seve feda etmeye hazır icra ettiğimiz kardak harekâtı sonrası tüm türkiye bizi kahraman ilan ettiğinde mahcubiyetten yüzümüz kızaracak kadar saf ve temizdik. benim bu harekât sırasındaki en büyük mutluluğumsa, verilen görevi layıkıyla yerine getirmiş olmak ve senin de aralarında olduğun silah arkadaşlarımın birinin bile burnunun kanamamış olmasıydı.

    sevgili kardeşim.

    1996 yılının o soğuk ocak gecesinden tam 13 yıl sonra seninle yollarımız bir kez daha kesişti. fethullahçı çetenin polis, hâkim, savcıları ve içimizdeki üniformalı vatan hainlerinin işbirliğiyle bu kez kısmetimize kahramanlık değil terörist olmak düşmüştü. biz değişmemiştik sadettin, türkiye değişmişti ve biz sadece bu değişimin seçilmiş kurbanlarıydık. üzülmeden, yılmadan, mücadele azmimizi ve savaşçı ruhumuzu kaybetmeden yine omuz omuza, sırt sırta, ele ele beşiktaş ve çağlayan adliyelerinin adalet uğramayan kör dehlizlerinde bu sefer düşmandan bile daha düşman bir çeteyle mücadele ettik.

    ben 1996’da kardak’ta ne yaptıysam, beşiktaş’ta da çağlayan’da da aynını yapmaya çalıştım. sizler benim silah arkadaşım, kardeşim, küçüğümdünüz ve ben hâlâ kendimi size karşı sorumlu hissettiğim komutanınız, büyüğünüz, ağabeyinizdim. bir savaşta önce komutan, önce subay ileri atılır ve ölecekse önce komutan, önce subay ölmelidir sadettin. ama bu savaşta ben seni koruyamadım, senin yerine ölemedim sadettin. beni affet. senin somali’de ne işin vardı sadettin?

    üzerimdeki komutanlık, silah arkadaşlığı ve ağabeylik yüküyle fethullahçı çetenin elemanlarıyla ne kadar mücadele etsem de onları yenmeyi başaramadım sadettin. dönemin komutan (!) unvanıyla görev yapan şahıslarını ikna etmeyi de, mahkeme salonlarındaki çete unsurlarıyla daha iyi çarpışmayı da beceremedim. fethullahçı çetenin balyoz sorumluları tarafından 3,5 yıldır hasdal’ın demir parmaklıkları ardında tutulurken bile hiçbir şey yapamadan sana ağlamaya hakkım yok sadettin. komutan, subay ağlamaz, ağlamamalı. ağlıyorsa ve elinden hiçbir şey gelmiyorsa artık komutan da subay da değildir. beni affet, sana layık bir komutan, silah arkadaşı, ağabey olamadım sadettin.

    2009 yılında poyrazköy komplosuyla lekelenmeye çalışıldığımızda bu yalana ilk inananlar yine kendi komutanlarımız (!) olmuştu. dönemin genelkurmay bakanı şimdinin tam gün mesaili baş mağduru ilker başbuğ’un da oluruyla gözlerden uzak tutulacağımız uzunada’ya sürgün edildiğimizde seninle yollarımız üçüncü kez kesişti sadettin. biz, yine yılmadık. terörist damgasına da komutanlarımızın hakkımızdaki şüphelerine de aldırış etmeksizin görevimizi gereği gibi yerine getirmeye çalıştık. ama sen de haklısın. bu kadar hainin bir yanda, bu kadar sağırın da öte yanda yuvalandığı bir orduda senin gibi mert birine yer yoktu artık.

    daha önünde yıllarca başarıyla icra edeceğin bir meslek ömrün, yetiştireceğin genç sat komandoları varken, maaş almayı hak edecek kadar bile bekleyemeden emekli olmayı tercih ettin. poyrazköy davasında tutuklanmadığında ne kadar sevindiysek, emekli olur olmaz ailenin geçimini sağlayacak bir işi hemen bulduğunda da bir o kadar sevinmiştik. ancak bu kez ekmek biraz uzakta, ailenden ve sevdiklerinden ayrı kalacağın somali’deydi.

    somali’ye gideceğin haberini ilk söylediğinde sana ne dediğimi hatırlamıyorum sadettin. “gitme,” deseydim belki de gitmezdin, beni dinlerdin. yoksa sana “git,” mi dedim onu da hatırlamıyorum sadettin. ne olur beni affet, demir parmaklıklar ardında da olsa seni, bir komutanın, büyüğün, ağabeyin olarak koruyabilmeliydim, ben seni koruyamadım sadettin. 3,5 yıldır hiçbir işe yaramaksızın, fethullahçı çetenin elemanlarıyla etkin bir şekilde mücadele edememiş olmanın ezikliğiyle yaşamaya çalışırken, bir de bu iş başımıza gelmemeliydi sadettin.

    bizi öyle ya da böyle bir bir öldürüyorlar, belli ki öldürmeye de devam edecekler sadettin. ölümlerimizde sorumluluğu olan, eline kan bulaşanlar da artık, “ölmüştür, gitmiştir,” diyecek kadar insanlıktan çıktı sadettin. sen ölmemeliydin. senin yerine somali’ye ekmeğinin peşine gitmene sebep olan yeni osmanlı sevdalıları, senin yerine personelini korumaktan aciz genelkurmay bakanları, senin yerine her sorunda kafasını öte yana çeviren deniz kuvvetleri ceo’ları, senin yerine fethullahçı çetenin üniformalı vatan hainleri ölmeliydi sadettin.

    oysa sen öldün ama aslında ölen “sen” değilsin sadettin; ölen komutanlık, ölen subaylık, ölen silah arkadaşlığı, ölen kardeşlik. senin ölümüne sebep olanların bu yazdıklarımın bir satırını bile anlamayacağını ve üzerlerine alınmayacaklarını biliyorum. onların yerine ben, bir zamanlar canını bana emanet etmiş olmanın sorumluluğu ve bugün senin hayatta kalmanı sağlayamamanın ezikliğiyle, komutanlığından, subaylığımdan, silah arkadaşlığından, ağabeyliğinden istifa ediyorum. demir parmaklıklar ardında bile olsa görevimi yerine getirebilmeli, seni bu görevin sonunda da sağ salim ailene döndürebilmeliydim. olmadı, yapamadım.

    senden geriye 2000 yılı deniz kurdu tatbikatında çekilmiş bir resmimiz kaldı sadettin. aynı bu fotoğraftaki gibi yokluğunun yükü ölene kadar omuzlarımda olacak ve sen adınla, kanınla, canınla evladın ulaş’ta, demir gibi bileğin, mert yüreğin ve her zaman gülen yüzünün anısıyla kalbimizde sonsuza kadar yaşayacaksın.

    ruhun şad, mekânın cennet olsun. ebediyette tekrar bir araya gelene kadar…

    sana karşı sorumluluklarını yerine getiremeyen eski bir komutanın…

    önemli not: bu yazıda herhangi bir yazım hatası bulunmamaktadır. ülke bölünürken, burnunun dibinde eşkıya yol keserken ve personeli zindanlarda çürütülürken olana bitene bakanlara “bakan”, emrindeki askeri birlikleri ve personelini şirket gibi yönetenlere de “ceo” denir, komutan değil."

    (haber link: https://odatv.com/…n-vardi-sadettin-0206141200.html)

    peki siz albay murat özanalp'i bilir misiniz? aynı kumpas davalarıyla 16 sene cezaya çarptırılan ve cezaevi görüşü sırasında yakar top oynadığı küçük kızının önünde üzüntüden, yaşadığı stressten beyin kanaması geçirerek yaşamını yitiren komutanımızı? bilmezsiniz... hiç kimse bilmiyor... bırakın bizleri, kendi akrabaları, dostları ve koca millet bu insanlara sırt çevirdi. bizler onların arkasında duramadık... umarım haklarını bizlere helal ederler...

    "özenalp ailesinin bir yakını “küçük duru, babasının oyun sırasında kendisi yüzünden düştüğünü sanıyor. ziyaret sırasında babasının eline sarıldı, ‘hadi bahçeye çıkıp, yakan top oynayalım’ dedi. oynamaya başladılar. murat albay kızının attığı topu tutmaya çalışırken, sendeledi. diz üstü düşüp kafasını yere çarptı. babasını yerde baygın gören duru ise çığlık çığlığa kalarak babasına sarıldı. babası zorla gözlerini açıp, iyiyim’ dedi. duru ise babasına seslenerek, ‘baba söz bir daha yakan top oynamayacağım’ dedi. "

    (haber linki: http://www.gazetevatan.com/…acigim---633336-gundem/)

    ve daha niceleri... nice kararan hayatlar... sayısız... hiç birisinin isimlerini bilmiyoruz...

    ve börü... öyle güzel bir dizi ki... börü öyle bir tanım olmuş ki... tam olarak bu kahramanları anlatıyor... bizler sürüyüz... onlar ise bizim börümüz... bizler yaşayalım diye kendilerini, ailelerini ateşe atıyorlar...

    alper çağlar üstada sırf bu yüzden binlerce kez şükranlarımı sunuyorum. bu yaptığı yapıt sade bir dizi değil... idrak edebilene bu dizi çok şey anlatıyor. o yüzden fetullahın iti zekeriyayı görünce tekrar o günler aklıma geldi ve sinirlerim alt üst oldu... bir de ülkeden kaçmadan önce dalga geçer gibi atatürk resminin önünde özçekim yapışı aklıma geldi... atatürk özçekimi
    ulan allah taş eder adamı be! çek o irin akan suratını atamın önünden!

    yazı çok uzun oldu, devam etsen anlatılacak çok şey varda buraya kadar bile okuyacak insan sayısından endişeliyim. o yüzden kısa bir anım ile yazıyı sonlandırmak istiyorum.

    sene 2014 civarıydı yanlış hatırlamıyorsam. o zamanlar stajyer avukatım. yaşım 24. gündemi yakından takip ediyorum, bir türk milliyetçisi, türkçü olarak içimi kurtlar kemiriyor. her tarafta apo posterleri, kürdistan paçavraları gözümüze sokuluyor. zorumuza gidiyor. elden birşey gelmiyor... bende yapabileceğim tek şey olan, cezaevindeki komutanlarımıza varlığım ile ne kadar moral verebileceksem o kadar moral verebilmek için hasdal askeri cezaevinin yolunu tutuyorum. orada gördüğüm manzarayı şu anda anlatmaya kalkmayacağım... belki başka bir yazının konusu olur... sadece orada o komutanlarımızı gördükten sonra nasıl ağladığımı bilmeniz yeterli... karşınızda kardak'a bayrağı diken tüm tim duruyor... donanmanın tüm beyni orada... semih çetin konutanımız... ege'de yunan işgali altında bulunan türk adalarının raporlama çalışmalarını yapan ve sona yaklaşmışken bu davalarla esir edilen subaylar ve adını sayamadığım çok değerli diğer subaylarımız...

    ve ali türkşen komutanımız... tüm heybetiyle, dimdik karşımda... ben onlara moral vermeye gittim güya, onlar bana moral veriyor. ve ali komutanımızın söylediği o söz; "barış biz askeriz... cephe sadece savaş meydanlarında olmaz... burası da bir cephe... şu anda burada görev başındayız... sen hiç sıkma, üzme o canını... yarınların neler getireceği belli olmaz... ama biz çok iyiyiz, dimdik ayaktayız... bir darboğazdan geçiyoruz umudu yitirmek yok"...

    ve o görüşmeden 1 ay geçmeden tahliye haberleri gelmişti. yarınların ne getireceği belli olmaz dedi ali komutanımız ama yarınların bu kadar çabuk güzel haber getireceğini hiç birimiz beklemiyorduk:) bu da tahliye edildikleri akşam ki karşılamamızdan bir resim. tahliye

    bu arada resimde, arkada gözüken mavi t-shirtlü komutanımız da ercan kireçtepe. kardak ekibinden o da. onun son durumu hakkında da bir haber linki paylayaşım da nasıl birer türk subayı olduklarını siz anlayın. fetullahın mankurtları gibi yunana sığınmazlar, yapılan onca haksızlığa rağmen devletlerine küsmeden nasıl da tekrar görevinin başına döndüğüne bakın; http://www.bursahakimiyet.com.tr/…-aldi-146427.html

    bu arada bende bu süreçte elimden geldiğince aşağıdaki çalışmalarımla dikkat çekmeye çalışıyordum. onları da paylayaşım bari o kadar yazının üstüne.

    https://www.youtube.com/watch?v=1uq4azedmfe

    https://www.youtube.com/watch?v=9uk6ljavkjm&t=3s

    sözün kısası; taş kırılır, tunç erir, türklük ebedidir!!! bu kadar yapılan hainliğe rağmen bu türk milleti hala ayakta ve dünya da insan varlığı devam ettiği müddetçe var olmaya devam edecek. bu böyle biline! umutsuzluk yok! "çaresiz hissettiğinizde atatürk gibi düşünün" :)

    teşekkürler börü ekibi... varolun...

  • 10. dil devrimi adı altında damarlarımız kesildi

    biz fabrika ayarlarımıza dönersek orhun yazıtlarını okuyabilir hale geliriz zira bizim fabrikamız orta asyadadır, sizin gibi ortadoğu bok çukurunda değil.

    ekleme; adam dinde güncelleme ile büyük gaf yaptı. bunu duzeltmek için bir süre yobaz tabanının mamalarını vermek zorunda olduğundan devrim kanunlarına birkaç gün daha saldırmak zorunda.

    yoksa ne bayrak, ne istiklal marşı ne de başkent yani daha doğrusu ilk 3 madde değiştirilemez bu ülkede artık. 2012 olsaydi olurdu ama artık siyasal islam kaçırdı o treni. rahat ama tetikte olun.

    edit: bedelli ogrenci nin uyarısıyla başlığı açan dallamanın girilerine göz atınca aklınca atatürkçüleri devlete (bakın devlete diyorum, hükümete değil) karşı kışkırtabileceğini sanan bir pkk'lı olduğu ortaya çıkıyor.

    oğlum kot pantolonun üstüne sargı bezi sarıp yaralı siviller var algısı oluşturmaya benzemez bu işler. madem beceremiyorsunuz bu işleri bırakın iyice komik duruma düştünüz amk.

  • 11. kırıkkale dünyanın en berbat yeri

    bir kırıkkaleli olarak çok da şey yapmayın oğlum dediğim durum.

    hak vermiyor değilim.

    :)

    bir şehir 30 yılda hiç mi gelişmez?

  • 12. 108 cm bacakları olan isveçli model

    cirkin bacakli bir kadindir. sporcu olmasini ve celik gibi bir vücudunun olmasini takdir ettim orasi ayri. ama bacak dediginin boyu degil estetigi önemlidir kanaatindeyim. felan pavir.

    (bkz: blake lively)

  • 13. lionel messi

    az önce kaybettiği toptan sonra ingiliz spikerin yorumu:

    “oh,he is human.”

    adam bütün dünyayı şüpheye düşürüyor.

  • 14. 1km ötedeki cisim 7.99cm aşağıda olmalı

    bazı arkadaşların dediği gibi düzgün bir cevap gelememiş. halbuki herhangi bir denizcilik fakültesi mezunu bu durumu kolayca formülleriyle açıklayabilir. çokca arkadaş var halbuki sözlükte.

    şöyle ki:

    bakan kişini bakma yüksekliği h1 cismin boyu h2 alırsak hesap şöyledir:

    d= 2.12* ((karekök h1)+(karekök h2))

    yani basit bir problemde denersek:

    4 metrelik bir yerden (denizden olması daha uygun araya maddeler girmesin ve ufuk çizgimiz belli olsun) bakarken 1 metrelik bir cismi: 6.36 deniz mili (1852m) yani yaklaşık 10 km den görebiliriz. (açık görüş koşullarında)

    şimdi konuya dönersek:

    dünya yuvarlak olduğundan yani göz ile cisim arasında ufuk çizgisi olduğundan, yani cisim dairenin altında kaldığından , 12. km deki cismi göremeyiz.

    eğer dünya düz olsaydı bu cisim nokta halinde önce gözükür sonra büyüyerek yaklaşırdı. amaaa işte püf nokta burada. dünya düz olsaydı ve 12. km de bu cisim elimize bir dürbün aldığımızda bu cismi daha buyukçe bir şekilde görebilirdik, en azından görebilirdik.

    bilmem anlatabildim mi basitçe.

  • 15. sgk'nın 34 milyar lira açık vermesi

    oysa kasım 2017 döneminde bakanımız 21 milyar tl açığımız var demişti. hatta sebebini kılışdar olarak göstermişti.

    aradaki 13 milyar tl açığın sebebi ismet inönü olabilir mi sorusu geldi aklıma istemsizce.

  • 16. ronaldo'nun beşiktaş'a gelmek istemesi

    oradan ortaköy'e geçecek herhalde, canı kumpir çekti demek.

  • 17. 16 mart 2018 şampiyonlar ligi kura çekimi

    adam üstteki entryde, "ispanyol futbolu düşüşte" yazmış.

    son 4 sezonda; 4 sampiyonlar ligi, 4 süper kupa ve 3 uefa kupası alan ülkenin takımları için söylemiş bunu. son 12 avrupa kupasının 11'ini almış 3 ispanyol takımımın çeyrek finale çıkması da büyük başarı" imiş.

    ne yazacağımı bilemedim. allah akıl fikir versin.

    umarım bu sene o sene olur ve yıllardır hayalini kurduğumuz o el clasico finalini izleriz.

  • 18. mehmet aydın'ın çaldığı paraları yayınlaması

    avrupanın en büyük sığır tesisini kuruyoruz derken haklıymış.

    yılda %140 kar vaadine kananlar sayesinde adam rolex gösterip balya balya paranın videosunu koymuş, ne ka güzel...

  • 19. istiklal marşı bestesinin değiştirilmesi

    küfür edeceğim kusura bakmayın.

    amına koyduğum liboşları yine yavaş yavaş inlerinden çıkmaya başlamış, "değişimden korkmayın" "statüko" falan diye mızmızlanmaya başlamışlar. prozodi hatası varmış. eurovision'a şarkı mı yolluyorsun gevşek! türk sanat müziğin senin bu "hata" dediğin yöntemle dolu.
    her şeyin uyumlu, 100 yıllık marşın mı ahengi bozdu?

    al sana aruz veznine uyarlanmış istiklal marşı çok beğendiysen sen böyle oku.
    http://www.ozanyarman.com/…iklaldroz_irkima_ile.mp3

    bu memleketin sizden öğrenecek tek bir zerre değeri yoktur. değer öğrenecekseniz statükodan öğreneceksiniz. 100 yıllık marşı değiştirmeye çalışan, buna destek veren, üzerine fikir dahi beyan eden en azılı fetullahçı'dan daha fetullahçı, en azılı cia'cıdan daha cia'cı, en azılı siyonistten daha siyonisttir.

  • 20. sevilen şarkının en vurucu cümlesi

    "asılı kaldım bir ipin ucunda.."

  • 21. hulusi akar'ın iç mekanda şapkasız selam vermesi

    ankara'da yaptığım askerlikte, bizim bölükte bir er, tümgeneral'e şapkasız selam verince bölük komutanı fırçayı yemişti. şapkasız selam veren er de iki gün disko'ya ( hapse) gönderilmişti.

    düşünün ülkenin halini. bunu yapan genelkurmay başkanı amk.. üçüncü dünya ülkesi işte. ne desek elimizde kalıyor. her yeri çamur ve bataklık.

  • 22. 17 mart 2018 fenerbahçe galatasaray maçı

    galatasaray kadro kalitesi olarak daha üst düzey;
    hücum organizasyonları daha kaliteli;
    kazanma hırsı isteği ile maçı her ne şartta olursa olsun koparmayı biliyor;
    defansif anlamda yan toplar hariç olmak üzere daha ayakları yere basıyor;
    orta sahada daha dinamik, oyunu rakip yarı sahaya yıkmayı seviyor;
    galatasaray kalecisi daha güven veriyor;
    teknik direktörü daha tecrubeli ve daha iyi bir teknik adam;
    özellikle golcüleri çok tehlikeli;
    vs. vs. vs...

    görüldüğü gibi tüm şartlar fenerbahçe'nin galibiyetine uygun durumda...

  • 23. 14 mart 2018 beşiktaş bayern münih maçı

    artık formalite maçı olmuş bir müsabakayı oldukça keyifli bir maça dönüştüren bjk taraftarına teşekkürlerimi sunuyorum.

  • 24. bekar erkeğin boşanmış çocuklu kadın ile evlenmesi

    hiçte öyle kolay olmayan bir durum.

    bundan 10 yıl kadar önce moldova uyruklu çocuklu bir kadınla aşk yaşıyorduk. kendisi ile aynı yaştaydık. harika bir kadındı ve gerçekten birbirimiz için yaratılmıştık. daha önce hiçbir kadınla yaşayamadığım mutluluğu onunla yaşıyorum. dedim bu kadından bana eş olur.
    neyse aileye konuyu açtım.
    işte uzun süredir bir kadın var hayatımda, kendisi moldovalı diyorum. buraya kadar her şey normal, kimsenin bir şey dediği yok. yalnız 3 yaşında bir oğlu var diyorum. o an ki durum hala aklımdadır. annem bana kıyamadığına bir şey demedi ama babam resmen aşağılayan gözlerle bakıyordu bana. neyse konuyu ilk açışım diye pek üstelemedim. sonra yine açtım, yine aynı şeyler. daha sonra kapattım konuyu.

    aşkımızı yaşamaya devam ettik. sonra benden hamile kaldı kadın. bizimkilere söyledim, hamile kendisi diye. aldırmamı istediler. hatun hiç istemedi bunu tabi. neyse aldırdık. sonra kendisi moldovaya gittiği için mecburi ayrılık yaşadık.

    üzerinden 7 yıl geçti ve bir gün telefonum çaldı. açtım telefonu, seni dinleyip o bebeği aldırdığım için çok pişmanım dedi. içim parçalandı.

    üzerinden 9 yıl geçti, geçenlerde annem. oğlum evlen artık, bi çoluğun cocuğun olsun, baban rahmetli oldu, bana bir şey olsa tek başına kalacaksın demeye başladı. ben kimseyi istemiyorum anne dedim. bunun üzerine keşke sana engel olmasaydık, şimdi kocaman çocuğun olurdu dedi. geçti anne hepsi diyebildim sadece.

    hayat akıp gider, şartlar değişir, zaman asla geri gelmez.

    hayır ailem geri kafalı insanlardan oluşmuyor ama o zamanlar ben çok gençtim ve bu durumu ailemin bana yakıştıramamasına kurban gittim. ailem de haklıydı belki, sonuçta çevre baskısı denen bir şey var.

    neyse anlayacağınız pekte kolay bir şey değil boşanmış çocuklu bir kadınla evlenmek.

  • 25. istiklal marşı'nın ilahi gibi okunması

    istiklal marşı okuduğu zaman türk milletinin tüylerinin diken diken olmasını hazmedemeyen babası kansız tiyniyetsiz, hiç işi gücü kalmamış sapıkların iktidardan destek alarak gerçekleştirdiği olay.
    inadına yerli yersiz her yerde istiklal marşını sonuna kadar açıp çomarların ve onların sahiplerinin kudurmasına sebep olacağım.

    edit:
    bu akşam iş çıkışı tramvayda ve sokakta ''taşeron yıkım ekibi'' tarafından tahrif edilmemiş bozulmamış istiklal marşımızı sesini açarak dinledim, dinlettim.

  • 26. ekşi itiraf

    allah bilir ama, gidecegim diye diye bursa'ya tıkılı kaldim sanirim.

    sevmedigin bir sehre yerlesmek ne demek bilir misin? o sehre alistigini fark etmek ya?

  • 27. ryanair

    türkiye pazarına girmiş şirket. dalaman-dublin, dalaman-bratislava uçuşları ile başlayacaklarmış.

    şu anda dalaman-dublin tek yön fiyatı 40 euro. çok iyi oldu bu.

  • 28. yay sat bayisinde sıra beklemiş nesil

    gazeteden kupon karşılığı kazanılmış tencere-tava, tabak, bardak, televizyon, müzik seti vb. hediyeleri alabilmek için sabahtan bayi önünde sıraya girmiş olan nesil.

    doksanlar çocukları bu zulmü çok iyi bilirler. gazeteler bilmem kaç bin kupon karşılığı hediyeler verirdi. bu furya bir ara araba hatta eve dahi uzandı.

    en güzide kampanyalar

    sonra yasaklandı ama biz yeterince çile çektik.
    benim görevim belliydi mesela; düzenli olarak kuponları kesmek. çünkü hiçbir kupon eksik olmamalıydı. çünkü reklamlarında sibel can'ın oynadığı arcoroc, arcopal yemek takımlarını tek bir kupon yüzünden kaçırabilirdik.
    sonra bunun da kolayı bulundu gerçi; "süper jumbo kupon."

    hanımlar müjde! yarın arcoroc yemek takımı için 750 kupon değerinde süper jumbo kupon var. sakın kaçırmayın!!!

    önceki 750 kuponu biriktirdiğin için kerizliğine mi yanacaksın? eksiğin kapandı diye mi sevineceksin? sen karar ver.

    neyse, kupon biriktirme çilesi bitince yay sat'tan ürünü teslim alma çilesi başlardı. nice yaşlı amca, teyze orda onuncu sınıf porselen tabak uğruna zayi oldu.

    bizim mahallede de yay sat bayisi vardı, annem büyük gün gelince beni sıraya yollardı. sonra da kendi gelirdi. mahallenin diğer arcoroc talihlisi annelerinin çocukları, ben, amcalar, teyzeler elimizde 789558 tane kuponla bayinin dağıtıma başlamasını beklerdik.

    şimdi sanki o günler hiç olmamış gibi ama ne güzel demiş l. p. hartley;

    "geçmiş yabancı bir ülkedir ve orda her şeyi farklı yaparlar."

  • 29. 10 liradan ucuz tavuk döner yemeyin

    ne kadar gerzekçe bir söylem. yemeyin diye millete söyleyeceğinize ucuz satanları denetleyin, kedi eti, at eti yedirenleri birebir tespit edip ibreti alem için teşhir edin. yemeyin demek de ne saçmalaktır? adam bunu duyunca 8 liralık dönerini 15 liraya çıkarıp "benimki kaliteli" dese kim bilecek?

  • 30. kaybedenler kulübü ekibinin galaya sarhoş gelmesi

    (bkz: pr yapayım derken bokunu çıkarmak)

    +farklı bir şey yapmamız lazım abi ne yapalım tanıtım için?
    -jetskiyle kaybolsak?
    +gökhan özen yaptı
    -birisi senaryo çalıntı diye dava etsin?
    +sürekli yapılıyor
    -köy okuluna neyim yardım edelim?
    +sus vururum ağzına
    -o zaman galaya sarhoş gidelim saçmalayalım. hem filmimizin konusunu oluşturan kadıköy varoşluğu ile uyumlu olur, hem oyuncularımızın aşina olduğu bir durum, hem de çok tepki çeker çok konuşulur. tartışmalar seküler-muhafazakar çatışmasına dönüşürse sekülerlerin toplumsal desteğiyle gişe rekoru gelir.
    +canımsın, gel öpücem.

  • 31. çocukken ansiklopedi okumak

    bu zamana wikipedia okumaya evrilerek devam eden alışkanlığım.

  • 32. hadise'nin montu

    rtük'ün hediyesidir

  • 33. gruptan lider çıkmayla övünüp 2 maçta 8 yemek

    her ne olursa olsun canlarını dişlerine takarak buraya kadar gelen bu takıma yakışmayacak şeyler söylemenin bir anlamı yok beyler bayanlar. adamlar çıktı ellerinden geleni yaptı, korkak oynamadı, taraftarı omuz omuza destekledi.

    diğer takımlar için bir şey söylemiyorum ama en azından kendi takım taraftarım adına söyleyebilirim ki fenerbahçe bugün bu maçı kadıköy'de oynamış olsaydı eğer gol attığında bile ıslıklanırdı öyle de sikindirik bir taraftar grubuna sahibiz şu an kimse kusura bakmasın.

    beşiktaş'ı da taraftarını da omuz omuza mücadele verdikleri için tebrik ederim. içeride rakip olabiliriz dışarıda renklerimiz aynı.

    eyyorlamam bu kadar.

  • 34. türk kızındaki tavanı ayna kaplatma fantezisi

    hiç duyulmadık bir genelleme gerçekten iyice yalan da söylemeye başladınız ha. içkiniz kumarınız kadınınız bitti bi de yalanınız başladı.

  • 35. 16 yaş kıza erotik mesaj atan yayın yönetmeni

    16 yaşındaki kızı da, yayın yönetmenini de allah bildiği gibi yapsın. yeter artık bakın elim ayağım titriyor. bu ülkede kimseyi savunmayacağım. bu ne yav yeter! 16 yaşındaki kız da aptal değil. siz gidip mesaj atsanız size engeli çakar. herifle masturbasyon yaparak konuşuyor. fantezi kurmuşlar köle-efendim diye. kimi savunacaksın burada. boş yapmayın.

    edit: bana "çocukları sizin gibilerden uzak tutmak lazım" diye mesaj atarak yazdığım yazıdan çocuk siken bir pedofili olduğuma kanaat getirenleri de sikeyim.

  • 36. bir erkeği bağlamanın yolları

    büyük, dolgun, yumuşak ve diri memeler. aksini iddia eden fetöcüdür, pkk lı dır, puşttur, göttür,ılıktır.

  • 37. bitcoin

    bir de şu grafikler üzerine alttan üstten çizgi çizip coin/bitcoin falına bakanlar var ((; böyle deyince alınıyor hasbam. bana çok salakça geliyor. herifin biri telegram grubunda izliyorum grafik paylaşıyor. kafasına göre çizmiş boyamış 8200 dolar direnç noktası diyor. sonra 8200'ün altını görünce grafiği güncellemem lazım deyip aynı grafiğin üzerine yeni eğik büğük şekiller çizip "arkadaşlar yeni direnç noktamız bu". ooo yaşa kardeş, sağol, varollar süzülüyor tabi iktisat amelelerinin parmaklarından.

    forex piyasasının, bist'in çömezleri olduğuna inanıyorum bu arkadaşların.

    bunlara: "kardeş bu ne ya, sçmışsın" denmiyor; "analiz işi bu, anlamazlar", "arkadaş yeni galiba" deyip seni çömez ederler (((; birde bunların kıvırmada usta olanları: "efendim binance'nin hack'lenmesi yoktu", "çin kararını açıklamamıştı", "gtme bitcoin kaçtı" vs.vs... yağlayıp pullayıp grafiklerle bir güzel anlatırlar sonra: "efendim ytd".

    olur sktrgt.

    ekleme: efendim sokturtmayınız iktisad teorilerinize. havadan nem kapan, akışın çok hızlı olduğu bir yerde iktisat fallarınızın bir halta yaramadığını aşikar. şaka maka gidişat tolga karel'i haklı çıkartacak (; bu grafikçi arkadaşlardan daha makbul bir şekilde pozisyonunu savunuyordu herif. haklı da çıkıyor gibi...

  • 38. 14 mart 2018 barcelona chelsea maçı

  • 39. ispanyol erkeği erkekse türk erkeği ne

    (bkz: eved)
    (bkz: teşekkür ediyoruz)

  • 40. ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı

    uyanik olan var mi acabasindan girilen entry.

  • 41. ekşi sözlük'teki hatunların çirkin olması

    çirkin değil de ruhsal problemler içinde olması diye genelleme yapmak daha doğru, dikkatle süzerseniz çok istisnadır bunun dışında kalanlar, yalnızlık ve asosyal dönemlerinde buraya sarılıp huzur arama ya da ego tatmini yapma, o da olmadı dertleşme ya da kolay seks yolunda adımlar atan hatunlar olması. bakımsız olanını ben görmedim. ek olarak erkek profili daha çirkin, şişko ve abazan olarak şekillenmekte. çoğunluk olarak yağlı saçlı, bakımsız. tematik sözlükten adult çöp çatan sitesine evrilmesini senelerdir izledik, bitti.

  • 42. hiçbir kadın için çabalamayan erkek

    bir kadın için çabalamamak gerektiğini öğrenmiştir. kadın ve erkeğin birbirinin peşinden koşmaması, ortak bir noktada; kendileri oldukları için, paylaşabildikleri için, eşit oldukları için, birbirlerine değer verdikleri için birbirlerinden hoşlandıkları için, din, kültür ve geleneğin dayattığı şekillere bürünmeden sadece istedikleri için buluşabilmeleri gerektiğine inanır. çabalanarak elde edilen kadınların birey olamamış, sığ amiyane tabirle kezban olduğunu bilir. teşekkürler.

  • 43. talat paşa

    --- spoiler ---

    yiğit bir ermeni devrimcisi
    --- spoiler ---

    korkudan talat paşa'nın gözlerine bakamayıp bir tur daha atıp arkasına geçen ve paşa'yı sırtından vuran yavşak nasıl bir yiğit oluyor hele anlatın bakalım!

    osmanlı sadrazamı.

  • 44. fatih terim vs şenol güneş

    hiç utanmadan burada fatih terim için sarı taksi denmiş. fatih terim, beşiktaş müzesi kadar kupa kazanmıştır. fatih terim ilk şampiyonluğunu kazandığında 43 veya 44 yaşındaydı, şenol güneş'in o yaşlarda ne yaptığını bilmiyorum bile. fatih terim egoludur, şenol güneş'in ne olduğunu bu yaşına rağmen hala çözemedik. fatih terim thy'dir, tüm dünyaya uçar ve tüm dünya tanır. şenol güneş ise sun express, onur air'dır, belli yerlere belli kalitede uçar ve tanınmışlığı bellidir.

    tiner çekerken lütfen buraya entry girmeyin.

  • 45. çakarlı araca ceza yazan polisin açığa alınması

    açığa alınan memur emniyet müdürü yardımcısı hakkında suç duyurusunda bulunmuş.

    helal olsun! işte ismet inönü'ye atfedilen meşhur namusluların namussuzlar kadar cesur olması eylemini bu polis başarıyor. bence herkesin destek olması lazım. başlığı gündemde tutmak gerektiğini düşünüyorum.

  • 46. yazarların favori içki meze ikilisi

    incil'de isa peygamber havarilerine ekmek ve şarap dağıtıp, için bu benim kanımdır yiyin bu benim etimdir diye buyurmuş. muazzam bir sembolizm.

    olsa da yesek olsa da içsek.

  • 47. 55 milyon seçmen için 500 milyon zarf

    çok daha pis sikiş döneceğine işarettir.

  • 48. şehirlerarsı otobüs yolculuğunun fark ettirdikleri

    çocuk sahibi olmak istemediğini fark etmek.

  • 49. çağ açıp çağ kapatan aplikasyonlar

    whatsapp başı çeker. görüntülü arama, dosya paylaşımı , foto paylaşımı vs ile alanında devrim yaşatmışlardır.

    edit: türk halkinin nabzının tutulduğu mackolik app si en azından türkiye için bir devrimdir*

  • 50. babam öldü herkes gırgır yapıyor

    sözlükte poz vereyim derken uçurumdan düşen adam olarak başlığı açılan, urfa kalesinden düşerek hayatını yitiren halil dağ’ın kızının söylediği söz. haberi okuduktan sonra eminim ki bu olayı komedi malzemesi haline getirenler vicdanlarını biraz sorgulayacaktır.

    gerçi sorgulaması bu saatten sonra neyi değiştirir. zaten kızların psikolojisi bozulmuş. intihara kalkışanı olmuş. benim anlamadığım neden bu tür olayları daha en baştan komik olmayacağını algılayamıyoruz. neden empati yeteneğinden yoksunuz. tüm bunların sebebi sosyal medya denen (sözlüğü de buna dahil edebiliriz) bok çukurunda 1-2 fazla beğeni almak için vicdanımızı ve ahlakımızı askıya asmamızdan ileri geliyor. başka birşey değil.

    edit—adamın videosu dikkatlice seyredilirse, aslında çok da riskli bir atlayış yapmadığı görülebilir. adamın atladıktan sonra konduğu yer ile uçurumdan düştüğü yer arasında belli bir mesafe var. adam ne yazık ki konduktan sonra dengesini kaybediyor ve kendini durduramıyor. yaşı genç bir insan bu şekilde atlayıp dengesini kaybetse belki bir çeviklikle kendini kurtarabilirdi düşmekten.

    yani adam gerçekten büyük bir talihsizlik sonucu hayatını kaybetmiş. bu adamın yaptığını bulaşık makinesi tableti yiyenlerle veya gözü kapalı karşıdan karşıya geçenlerle bir tutmayın. adam ölmeyi göze alarak poz vermemiş, güzel bir anı olsun istemiş sadece.