Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. taksicilerin uber çağırıp şoförü dövmesi

    şaşırtmayan taksicilerin yeni eylemi. bunlar böyle çıldırdıkça ben uber'i daha çok seviyorum. haber

    edit: 1300 fav olmuş, hey maşallah. uber'e yeni üye olacak biri varsa indirim kodu alanına u2j2z3q6ue yazarak 10 lira indirimli seyahat edebilir. hep referans paylaşanlara küfrederdim ama hak ettim şimdi lütfen, en azından bitcoin refçileri gibi sahte site linki değil direkt sizin için uber indirim kodu.*

    müşteri gibi telefonlarına uber yüklemiş sonra araç çağırmışlar. gelen şoförü de dövmüşler ve bu eylemi sürekli yapıyorlarmış... hizmet kalitemizi arttıralım, insanlar bize niye düşman diye düşünmek yerine tam da onlara yakışır bir davranışta bulunmuşlar, tebrikler.

    her gün zaytung haberi gibi birçok haber çıkıyor artık. önce dalga geçiliyor sanıyorum ama maalesef hep gerçek. zaytung'daki haberler daha gerçekçi artık.

    ekleme: bana göre bu haberler uber'in müthiş şekilde reklamına hizmet ediyor. ben bile uber'i daha önce görmüş olmama rağmen hiç kullanmamıştım ama taksicilerin ilk karşı çıktıkları zamanda kullanmıştım. karşı çıkıyorlarsa iyi bir şeydir diyerek denemiş ve çok memnun kalmıştım. bu haberler arttıkça uber yaygınlaşıyor, taksiciler kendi ayaklarına sıkıyorlar sağ olsunlar.

  • 2. kazık yenilen mekanlar listesi

    ankaraya gelmişken hadi dedim tunalıya çıkayım, gittim ordaki bomontiye oturdum.

    40 yılın başı tek başına gidip 1-2 tek atalım dedik, ayak üstü hesap şişirmeceler. öyle insan gibi de değil, hesaba bakıp garsona bilincim yerinde farkında mısın dedim diye güvenlik çağırmalar falan.

    söylenecek çok şey var, fakat gereği yok

  • 3. popoya kadar şort giymenin mantıklı açıklaması

    cinsel bir sapkınlık sahibi olmak.

    üzgünüm ama öyle. sokakta bir erkeğin bunu yapması durumunda şikayet alacak ve polisler bile devreye girebilecekse, kadının da bunu yapması ah lak sız lık tır.

    insanlara neden bacaklarını, kalçalarını gösteriyorsun? bir erkek cinsel bölgesini belli eden bir şeyler giyse "aa sapık" diyeceksin. neden sen üreme organının detaylarını belli etmeye kalkınca "özgürlük" oluyor da, bir erkek bütün organlarını gösterdiği takdirde "tacizci" muamelesi görüyor.

    sen metroda, otobüste, orada burada erkeklik organı görmek zorunda mısın? değilsin. bu durumdan rahatsız olduğun takdirde hayvanın teki sana "bakma o zaman" dese bir de sana sapık muamelesi yapsa ne hissedersin?

    sonuç olarak, tıpkı hayvanlar aleminden bir parça gibi üreme adına her özelini diğer canlıların önüne açan herkes ahlaksızdır. bunu erkek de yapsa ahlaksızlıktır, kadın da olsa ahlaksızlıktır. görüntüden bir kimse hoşlansa da ahlaksızlıktır, tiksinse de ahlaksızlıktır.

  • 4. devlet memurlarının bir işe yaramaması

    öğretmenim. bulunduğum okulda ikili öğretim var ve öğlenciyim. normalde 12.30da okulda olmam lazım ama ben her sabah 8-9 arası gidiyorum. çünkü akşam dinlenmem gereken saatlerde kendi elimle hazırladığım problemler, dörtgende alan, trigonometri, integral gibi testleri kendi paramla aldığım a4lere basmam gerekiyor. yoksa çocuklar bu konularda sıkıntı yaşar. ders saati geldiğinde de 1 dakika boşluğum olmuyor çok şükür. bir sınıftan çıkıp diğerine gidene kadar öğrencilerin sorularına bakayım derken teneffüs doluyor.

    sonra gece yatmadan önce ekşiyi açıyorum belki yeni bi haber vardır diye; biri maaşımı konuşuyor biri tatilimin çok olduğundan dem vuruyor, kimi beni kalitesiz kimi vasıfsız ilan etmiş. şimdi bi de solitaire oynuyormuşum.

    "utanacağınızı bilsem yüzünüze tükürmek isterdim ama ondan da anlamazsınız ki siz "

    edit: iyi dilekleriniz için teşekkür ederim ama ben özel birisi değilim, sadece sıradan bir öğretmenim. meslektaşlarımın çoğu büyük sabır göstererek ve efor sarfederek çalışıyor. örnek vermek gerekirse sürekli söz konusu edilen yata yata para kazanan kısım 140tan fazla öğretmen bulunan okulumda 2 kişi. entrylerinizde bunları da göz önünde bulundurursanız sevinirim.

    bi de lütfen artık mesaj atmayın, şarjım bitecek :)

  • 5. klibi kısa film tadında olan şarkılar

  • 6. 6 mart 2018 psg real madrid maçı

    ömer üründül ronaldo'ya önemli oyuncu dedi.

  • 7. uber hırsızlık yapan korsan bir taksidir

    (bkz: gazete damga ne amk?)

    hazır konu açılmışken yazayım, dinleyin lan taksici sürüsü, sizin plakalara bayıldığınız para bizi ilgilendirmiyor. işler bu noktaya gelene kadar her türlü itliği şerefsizliği çakallığı yapıp über gelince "gorsan bunlaaar" diye feryat etmeye hakkınız yok. bu saatten sonra adam olmazsınız, pislik yuvası mafya meslek odanız kıçını da yırtsa artık insanların size itimadı kalmadı. bokunuzda boğulun..

    edit: başlığı açan taksici borazanı anti-uber fikirlerini benimle özelden paylaşıyor şu an. bu uber hakkında ilk başlığı değil, ve maksatlı olduğu da çok belli. sadece bir haberi duyuruyormuş. ticari dergilerdeki haber kılıklı reklamlarla gerçek haberi ayırt edebilecek düzeydeyiz aslanım.

    edit2: evet taksicilerimiz medeni bir şekilde haklarını arıyorlar işte hak arayışları lan bu adamların kullandığı arabalarda yemin ederim kelle koltukta yaşıyoruz.

  • 8. sadece bass gitarı için dinlenebilecek şarkılar

    mfö - ele güne karşı

    işte insan kel olunca, türk olunca, bir de elektro değil de bas çalınca bir dave mustaine gibi övülemiyor be.. *

  • 9. atatürk'ten nefret etme özgürlüğü

    zamanında kendisini ve başlıklarını engellediğim için görmediğim bir entry üzerinden hortlamış başlık.
    işin minimum iq’ya sahip troll boyutunu es geçip bir iki kelam etmek istedim.

    evet nefret etme özgürlüğüne sahipsiniz. çünkü nefret ettiğiniz bütün o özellikler, safi özgürlükle başlar atamda.
    sizin en büyük nefretiniz özgürlüğe. kanınızda bu yok maalesef.
    atatürk’ün bahsettiği “muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.” sözündeki kan, sizin kanınız değil.

    bu yüzden nefret etmeniz çok çok normal. atatürk’ün her fırsatta bizi uyardığı düşmanlar sizsiniz. düşman kategorisinde bulunan bir kimsenin de atatürk’ten nefret ediyor olması çok normal.

    ama saygı duymama özgürlüğünüz yok, kimse kusura bakmasın.
    saygı duymak zorundasınız.
    zamanında atatürk ile savaşırken bile ona saygısında zerre kusur etmeyen dünyanın en iyi generallerini görmek zorundasınız.

    seni aslında kimse kale almıyor da, genel olarak saygının ne olduğunu söylemek gerekirse atatürk’ün gerçekleştirdiği devrimler itibariyle dünya tarihini takip etmen yeterli.
    bu kapasiteye sahip olduğunu düşünmüyorum da neyse.

    dünyanın çeşitli ülkelerinde heykelleri bile bulunan, okullarda öğretileri genç insanlara ders olarak anlatılan, askeri zekası taburlara, bölüklere 100 yıldır hala ilham veren bir adama saygı duymak zorundasınız.

    bunu yapamıyorsanız, az önce de söylediğim gibi kale alınacak bir insan değil sadece bir müsveddesiniz.
    bu dünya üzerinde sadece nefes alıp veren bir asalak gibi yaşamaya mahkumsunuz ömrünüz boyunca.

    bir gün açıp nutuk okusanız, ülkemizin bugünkü durumunu bile görürsünüz. 100 yıl önce yazılmış bir kitaptan bahsediyorum.

    diyecek çok şey var daha ama bu yeterli.

  • 10. tanrının yokluğunun ispatı

    tanrının varlığının temeli inançtır. bilim değil. inanan için vardır, inanmayan için yoktur.
    bilim kendini yanlışlayabildiği için sürekli gelişmektedir. bugün eldeki verilerle var dediği şey yarın yeni bulgularla yok olabilir. aynı şekilde tersi de. bilimin amacı kendini doğrulamak değil gerçeğe ulaşmaktır.
    inananların amacı tanrının varlığını doğrulamaktır ki aslında buna ihtiyaçları yoktur. inanç kişiseldir ve ispat gerekmez. bilimse evrenseldir ve tanrının varlığını yada yokluğunu ispatlamak amacı üzerinden ilerlemez.

  • 11. sagopa kajmer'in en güzel şarkısı

    acımasızca geçip giden zamandan geriye kalan sadece yalnızlıklarımız.

    24

  • 12. karadeniz erkeği vs ege erkeği

    halis muhlis bir karadeniz erkeği olarak egeliler hakkında yorum yapamayacağım ama karadeniz'in balığı hariç her şeyinden uzak durmanızı tavsiye ederim ajdhs.

    cinsellikte ise hızlı ve tempolu sevenler karadeniz erkeğini tercih etmeli, yavaş ancak sert darbe sevenler ise egeli kardeşlerime kendilerini bırakmalıdır.

    (bkz: horon)
    (bkz: zeybek)

  • 13. kokusu yaşam sevincini arttıran şeyler

    koku alabiliyorsaniz yasiyorsunuzdur, bu yasama sevincinizi arttirmalidir. hayat gercekten cok kisa, yasamaya bakin...

  • 14. şişko hatunla yazıştığını anlamak

    benim çok tatlı bi bayan arkadaşım var. kızın kafası şahane, al eve koy kafayı 50 yıl sohbet et sıkılmazsın.

    neyse efendim, bu arkadaşım bir rahatsızlık geçirdi ve aldığı ilaçlar yol, su, kilo olarak kendisine döndü. normalde seksi ve talep gören bir kadınken bir anda şişman hasta bir insan haline geldi ve haliyle özgüveni sarsıldı.aslında hala güzel, hala akıllı, kızın kafası aynı kafa, ruhu aynı ruh. herşey okey. kız sosyalleşmek istiyor ama bu yurdum delikanlılarının şişman çıkan kız, konuştuğunun şişko olması gibi tespitleri yüzünden insanları kandırır gibi oldugunu düşünerek kimseyle konuşamıyor da buluşamıyorda. buluşmadan önce "ya bu arada ben şişkoyum" dese bu sefer de eksi puan, karşı taraf diyecek bu kız ne ayak?.

    sözün özü, sizin bu aptal saptal tespitleriniz yüzünden insanlar üzülüyor, acı çekiyor ve ortada hiçbir sebep yokken bunu yaşıyorlar. insana, insan olarak değer verseniz keşke, bi yaralı parmağa işeseniz keşke, ama sığ erkek beyninde pek karşılık bulmayan önermeler bunlar.

    inşallah kızlarınız hep şişko olur. beni kızdırdınız.

    :(( edit: mesaj atmayın benlik bişey yok çünkü :(

  • 15. dini eğitim 3 yaşında başlamalı

    (bkz: cocuk istismari)

  • 16. ufak tefek cinayetler

    merve'nin her daim oya'yı yazık haline, vah vah diyerek ezikledigi dizi. oya da demiyor ki ulan ben doktorum sen kim köpek diye. bön bön suratına bakıyor. merve edip'i de işsiz, aylak diye diye ezikliyor edip kalkıp sen de sabah akşam ton sürton giyinip acaba bugün kimin güzellik salonu randevusunu iptal ettirsem diye düşünüyorsun demiyor.
    merve'nin bayağı yorumları, arkadaşlarını aşağılarken kullandığı lise jargonu, efenime söyleyim sıfır derinlik bir karakter olması ve bu tiplemeye hayran kişilerin bulunması.
    oyanın aslında aptallık olan iyiliği...
    valla sıkıldım harbiden.
    bu arada alakasız olacak ama burcunun üç metre alnı beni benden alıyor. maviye boyasan avatar filmine kakalarsın o derece.

  • 17. beşiktaş taraftarının 2017 sonrası hali

    bir beşiktaşlı olarak küfür konusunda son derece katıldığım başlık. o aşırı cinsiyetçi küfürleri görünce cidden tiksiniyorum abi bu kadar iğrenç olmak zorunda değiliz ya. düzgünce yazalım derdimizi tartışalım edelim tamam da seviyeyi bu kadar rezil seviyelere indirmeye gerek yok. küfür ben de ediyorum da, bir küfürler okuyorum harbi böyle inanamıyorum bu ne öfkedir böyle.

  • 18. ekşi itiraf

    hayatta bir çok şeyi başardım ama galiba annelik konusunda yetersizim.
    çocuk neyi istese ya da neye ihtiyacı olsa bir şekilde işler tersine gidiyor. her şeyi yoluna koyan ben mesele çocuğum olunca tam bir kifayetsiz muhteris haline geliyorum.
    özel bir durumu var, bir çeşit davranış bozukluğu, sosyallikte sorunlar, dikkat eksikliği. tıp buna asperger sendromu diyor.
    otorite kurduğumda hırçınlaşıyor, kurmadığım zaman problemler büyüyor. ortayı tutturmak imkansız. iyi polis miyim kötü polis miyim ben bile bilmiyorum.
    özel eğitim tavsiye ediyoruz dediler, e dediler ama onun da yaşam boyu yaftalanma durumu var. zaten ihtiyacı var mı yok mu tartışma konusu.
    her kafadan bir ses çıkıyor, zaten henüz bu eğitim içinde gerekli şartları sağlayamadım.
    velette bir müzik sevdasıdır gidiyor, o sevda benim sevdam oldu. her hafta başka bir enstrüman çalmak istemese sanırım işim daha kolay olacak. kemanla başladığımız yolculuk, bateri, flüt, darbuka ile devam etti. bugunlerin favorisi trombon. bu yola baş koydum onu ne yapıp edip müzik eğitimine yönlendireceğim. ki o konuda da şanslıyız çünkü şahane bir yönlendirici var hayatımızda.
    fakat bu hayalide gerçekleşmezse çocuk tamamen hayattan soğuyacak diye korkuyorum. çünkü sandığınız gibi çocuktur unutur durumu yok. üç yıl önce yazlikta sevdiği köpeği hatırlıyor.

    lütfen ama lütfen bu defa olsun dileği.
    lütfen.

  • 19. japonlar bizden çok mu akıllı

    cevabı elbette ki hayır olan soru.

    ama japonya'da sanırım projeyi çizenden tutun, binayı yapana, betonunu ve demirini verene, işi denetleyene kadar herkes işini düzgün yapıyor. önce insan diyorlar. sonra para.

    biz de ise durum farklı. anlatmaya gerek yok. işini düzgün yapan, yapmaya çalışanın sindirildiği, cezalandırıldığı bir sistem içerisindeyiz.

    yakın geçmişte milletin a*ı*a koyacağız diyen müteahhitin hala iş yaptığı, milyonlar kazanmaya devam ettiği bir ülkede, yapılan binadan ne hayır beklersin.

    edit: imla. üçüncü paragraftaki de'yi ayırmayı unutmuşum. ağzı bozuk çomarın biri mesaj atmış de'yi ayırmamışsın diye. nazik bir uyarı olsa tamamdı da, öyle değildi. tabi biz bununla daha önce mesajlaşmışız. bana attığı mesajları duruyordu ve baştan aşağı imla, noktalama işareti hatalarıyla doluydu. neyse buna nazik bir dille kendi mesajlarını ifşa ederek mesaj attım. daha sonra nick altına yazılanlara baktım. küfürbazın tekiymiş. sözlük sözlük olmaktan çıktı, milletin birbirine laf sokuşturmaya çalıştığı ilginç bir hale geldi.

  • 20. sözlük erkeklerinin yakışıklılık dereceleri

    16 yaşında eniştemin yapımcı tanıdığının teklifi üzerine erberk ajansla başladım modelliğe. şans eseri diyelim benetton'un los angeles'taki çekimlerine türkiye'den gönderilen 2 kişiden biriydim. diğeri sonradan ilk kız arkadaşım, eskilerin modeli, şimdi new york'ta cast ajansı sahibi. dünyaca ünlü ermeni bir yapımcıyla evli.

    ailemin ve neşe hanım'ın da desteğiyle 1 yıl daha abd'de kaldım, ingilizcem iyi olmasına rağmen dil kursuna gittim, aynı zamanda bir emlak ofisinde ayak işleri yaptım. velhasıl los angeles'ta inanmayacaksınız atom egoyan ile tanıştım. daha doğrusu o dönemki özel bir arkadaşı olan hanımefendi ile. sayesinde atom egoyan'ın şu meşhur the sweethereafter filminde saniyenin yarısı kadar gözüküyorum.

    sonra princeton'da özel bir program kazandım, jersey'e yerleştim. bu dönemde katıldığım seçmelerin hemen hepsinden olumsuz dönüş aldım. atom egoyan ismini görenin beklentileri yükseliyordu tabii. bu süreçte 2 yıl tanırsınız muhakkak felicity jones ile birlikteliğim oldu. jean paul gaultier'ın tv reklamında oynayıp iyi para kazandım. dönem dönem el modelliği ya da stand mankenliği yaptım.

    şaka lan şaka nasıl da sinirleriniz bozuldu değil mi? beter ol dertli kaslı moduna girdiniz ahahahaha. yok be dostlar rahat olun hepimiz gibi vitaminsiz, bitiğin tekiyim, evlat olsa çekilmez modunda. neyse buraya kadar okutup vaktinizi aldıysam özür dilerim. satmam gereken simitler var...

  • 21. fikret orman'ın skandal yıldırım demirören itirafı

    öncelikle (bkz: vay anam vay neler dönmüş serhat ya)

    erman toroğlunun bu laflarına beşiktaş kanadından bir yalanlama geldi mi? ben görmedim. suç teşkil eden bir duruma ait elinde belgeler var, ve bunu kamu ve adalet ile paylaşmıyorsan en az sen de bu suçu işleyen kadar suçlusun.

    bu laflar erman toroğluna söylenirken ne düşünülüyordu? sırdaşlık mı? bir basın mensubuyla sır mı paylaşıldı? yoksa açık açık tehdit etmek amaçlı mı söylendi bu laflar? sadece soruyorum meraktan...

  • 22. yazarların şu an duymak istediği söz

    parasız bir dünya kuruldu. çalışkanlık ve samimiyet herşeyden değerli.

  • 23. 2018 ambalajlı su raporu tablosu

    173. sıradan sonraki suların verileri yok.

    --- spoiler ---
    verileri yer almayan, analiz raporlarına ulaşılamayan veya vermekten imtina eden firmaların arasında ünlü markalar dikkat çekti.
    --- spoiler ---

    verisi alınmayan/alınamayan ne demek lan?
    gıda güvenliği hareketi geliyor işletmeye ve işletmedekiler " yha biz vermeyelim şimdi, bilinmesin içeriği " mi diyorlar.
    ulan zaten piyasada olan su, adam gider 2-3 farklı şişeden/damacanadan da numune alıp testini yapar.
    madem vermiyorlar, sağlık bakanlığı neden kendisi bu verileri toplamıyor?
    ya da topluyor da yayınlamıyor mu?
    böyle saçmalık olur mu?
    bakıyorum bu firmalara, çoğu dev firmalar bir de.
    kimden, neyi saklıyorsunuz?

  • 24. furkan bölükbaşı'nın ölümle tehdit edilmesi

    bir asırlık kinle yazılmadığı ve hakaret içermediği için yeterli bulmadığım tehdit.
    twitter ss

  • 25. börü

    bu şekilde afişler tasarlanarak ayaklar altına alınan türk askeri'nin imajını palavralarla ve siyasi propagandayla değil gerçeklerle geri kazandırmaya hizmet eden dizi ve film.

    diğer askeri dizilerde ali türkşen, iyi parti üyesi olduğu için kardak muhabbeti açılamazdı mesela. atatürk portesi her bir yerde karşımıza çıkarılamazdı. çözüm sürecini başlatan bizzat şuanki hükumetken çözüm sürecine sallayamazlardı. askerin cesaretini göstermeyi amaçlayan askeri dizilerin yönetmenleri hiç cesur değildi bugüne kadar. ama televizyonlarımıza alper çağlar geldi ve göktürkçe "ne mutlu türküm diyene" yazdı. kafasından senaryo sallayıp abdülhamit'in ingiliz büyükelçiye tokat attığını iddia edebilir ve el üstünde tutulabilirdi. ama bunu tercih etmedi.

    gerçek vatanperverlere selam olsun.

  • 26. onların uzay aracı varsa bizim de tanrımız var

    allah bizim mi yani? edinilimiş fazladan bir allah sahibi miyiz bizi ihya edecek?

    ya da biz zaten cennete gideceğiz kafası mı bu? e o zaman nedir bu kupon arazi, başkanlık, para ve iktidar hırsı?

  • 27. alttan çıtçıtlı body

    eğer kız sizle dışarı çıkacağı gün alttan çıtçıtlı body giyiyorsa zaten sizinle ilişkiye girmeyi planlamamış demektir. o üç çengele gecenin sonunda dokunabiliyorsanız, tebrikler, zaten işin en zor kısmı olan kızın fikrini değiştirmeyi başarmışsınız demek bu, tatava yapmadan usulca açın o çengelleri. *

  • 28. akhisar'ın il yapılması

    en önce il yapılması gereken ilçe alanya’dır.

    en yakın il merkezi en az 100 km uzak olur mu amk ?

  • 29. ntv spor

    rahmetli kenan onuk ile ilgisi olmayan kanaldır. zira kendisi hayatını 2005 yılında kaybetmiştir. ntvspor ise 2008 yılında yayına başlamıştır.

  • 30. yavaş yürüdüğü için eşini tekmeleyen adam

    durun size bizzat başımdan geçen bir olay anlatacağım.

    izmir otogarı’nda otobüsten inmiş dolmuş bekliyordum. tıpkı böyle bir öküz, yanında eşi ve iki çocuğuyla yürüyordu. çocuklardan bir tanesi 10 diğeri de en fazla 7 yaşındaydı. erkek olanı elinde; ufak, içerisinde birkaç oyuncak olan bir kutu taşıyordu. çocuk bir yandan oyuncaklara dokunuyor bir yandan da yürüyordu. babası bir anda epey sertçe kafasına vurup “yürü ulan!” diye bağırdı çocuğa.

    çocuk düştü; kutu düştü; oyuncaklar düştü. ufak kız olduğu yerde durup gözlerini kapattı. erkek olanı ses çıkarmadan ağzını açıp ağlamaya başladı.

    tam o an kanın beynime sıçradığı andı; adam çocuğa nasıl vurduysa ben de aynı şiddetle o adama vurdum. adam yere düştü; karısı bağırdı; çocuklar şok geçirdi. adam yerdeyken bana baktı. anlaşılan o ki fiziki üstünlüğümden dolayı yemedi bir şey demek “napıyorsun lan ?” gibisinden yükseldi; “kalk da sikeyim belanı!” diye bağırdım.

    sonra ne mi oldu ? o korkudan sindirdiği oğlu kızı kaldırdı o yavşağı yerden.

    bu işin nizamı budur; madem birileri hayvan gibi yaşıyor sen de ona hayvanın hayvana doğada davrandığı gibi davran. o kendinden güçsüzü eziyorsa ve sen ondan güçlü ondan cesaretli olan buna şahit oluyorsan aynı şekilde karşılığını ver.

    ver ki o yavşak bir daha sokakta elini kaldıracağı zaman “acaba birisi de bana vurur mu yine?” diye düşünüp elini indirsin.

  • 31. gelecekte herkesin ateist olacağı gerçeği

    herkes ateist olacak mi bilemem. ama bugun inanilan hikayelere herkesin gulecegi kesin. nasil biz binlerce yil once yazilan hikayelere guluyoruz (zeus poseydon falan.. ), aynen oyle. binlerce yil once bu hikayelere de ciddi ciddi inaniyordu insanlar.

    ha ama zamana uygun baska hikayeler yazilir bence. bos kalmaz orasi. insanin bilgisi ne kadar artarsa artsin hep sinirli olacak ve her zaman hikaye uydurmak icin bir bosluk olacak.

    tabi insan diye bir sey kalirsa..

  • 32. kanadalı doktorların maaş zammını protesto etmesi

    cnbc haberine göre quebec'te yaklaşık 500 doktorun maaşlarına gelen zammı protesto etmesidir.

    gerekçeleri ise kısaca şöyle: zaten iyi kazanıyoruz. oysa hemşireler ve diğer sağlık çalışanları kötü şartlarda çalışıyor. önce bunu iyileştirin. ayrıca biz doktorların yüksek maaş alması vatandaşları da kötü etkileyecek çünkü şu an bile yeni politikalar ve kesintiler yüzünden zorunlu sağlık hizmetine zar zor erişiyorlar.

    https://www.cnbc.com/…est-their-own-pay-raises.html

  • 33. cumhur ittifakının sahada oy oranı %60-65

    mhp genel başkan yardımcısı semih yalçın'ın güldüren bir açıklama.

    bu ittifak %55'i geçseydi, 3 ay sonra seçim yapılırdı.

  • 34. temel karamollaoğlu

    hakkında yapılan sivas katliamı eleştirileri oldukça saçma ve mantıksızdır. adam diyor ki ''ben o zaman belediye başkanıydım yani istesem dahi çok fazla şey yapamazdım'' şimdi bu cümle iki farklı anlam taşıyor olabilir;

    1: aslında evet gerçekten o zaman bilinçli olarak olaylara müdahale etmedim çünkü ben sağcıyım ve sağcılık ne gerektiriyorsa o an onu yaptım ama siz geri zekalı muhalefet elemanları daha fazla üstüme gelirseniz ve benden söylememi istediğiniz pişmanlık cümlelerini söylersem hem kendi sağ seçmenimi kaybedeceğim hem de akp'den gelme potansiyeli taşıyan oylarımın önüne set çekmiş olacaksınız. bu kadar yıldır siyaset yapıyorum sizin kadar salağını bir arada görmemiştim.

    2: ülkede o kadar bomba patladı, o kadar karanlık olaylar, suikastler şunlar bunlar oldu şimdiye kadar hangisinde belediye başkanını suçladınız da bu olayda beni suçluyorsunuz? o gün orada bir şeyler yaşandı şimdi olsa yine kılımı kıpırdatmazdım falan demiyorum bana bağlı bir şey değildi diyorum ben niye insanların ölmesini isteyeyim? o gün olanların arkasındayım dedim mi? geberdiler iyi oldu falan dedim de ben mi duymadım? sadece yetki bende değildi diyorum anladın mı çocuğum? anladın mı evladım?

    eğer medyada yeterince yer verilirse gerçekten akp'ye en çok zararı verme potansiyeli taşıyan adamı daha yolun başında sivas olayları deyip karalamak akp'yi hakedecek bir aptallık seviyesinde olduğunuzun başlıca kanıtıdır. yukarıdaki iki farklı anlamdan hangisini seçersen seç akp'nin inmesini istediğin halde bu adamı desteklemiyorsan sen siyasetle ilgilenme kardeşim.

    tanım: şu zamana kadar kendisiyle fazla ilgilenmemenin ne kadar büyük bir ayıp olduğunu yüzüme tokat gibi çarpan liderdir. keşke her sağcımız böyle olsaydı.

    edit: akp'ye en fazla zararı verecek olan isimdir nokta. bunu sadece program esnasında seyircilerden kendisine sorulan sorulardan yine anlayabilirsiniz.
    1: fransa'da da ohal var neden bizimkine karşı çıkıyorsun? (mini edit: (bkz: alcatel)fransa'da ohalin kalktığını ekledi.
    2: akp hiç mi iyi bir şey yapmıyor?
    3: saadet partisi kendisini yerli ve milli görmüyor mu ki milli ittifakın içinde yer almıyor?

    şimdi kardeşim yukarıdaki sorular ve verilen cevaplar sence hangi seçmen profiline hitap ediyor? bunun cevabını güzelce kendini yormadan düşün.
    yeter ki medyada kendisine daha çok yer verilsin bu adam çok iş yapar. akp tarafından da kolayca karalanamaz. ''sonradan akp'ye geçer'' diyenler olmuş. hangi siyasetçiye akp gel dese yanına gitmeyecek kadar çok güveniyorsunuz merak ediyorum. bu adam en azından bir kez reddetti ve şu anki süreci profesyonelce yürütüyor bu sayede ismini bu kadar duyurmayı başardı, sonrası ne olur bilemem ama şimdilik çok iyi gidiyor.
    böyle armudun sapı üzümün çöpü diyerek
    mevcut sistemde başarı kazanamazsınız ki. yahu karşı kutupta yer alan ittifaka baktığınızda aktörlerden birisi diğerinin milliyetçiliğini ayaklar altına almış, öbürü ümmetçiliği zerre umursamıyor, zamanında başörtüsüne bile tavır almış bir adam. fakat birleşmesini biliyorlar. oyunu kurallarına göre oynamayı bileceksiniz. ta ki bunların hepsini adamın suçlu olduğunu varsayarak yazdım. suçsuz ve gerçekten olaylarla ilgisiz olabileceği ihtimalinide düşünmek gerekir.

  • 35. çaylak onay listesi

    diyorlar ki; 10 entryden fazla girme ve öylece bekle.

    çaylak da 10'dan fazla yazdığı entryleri silip beklemeye başlıyor.

    diyorlar ki; aman ha! çaylakken sakın siyasi entry de girme!

    çaylak dişlerini sıka sıka yorum yapmadan ona da tamam be diyor.

    diyorlar ki; aman ha! anket başlıklarına da girme!

    çaylak ona da okey lan diyor.

    diyorlar ki; '' beni unutma'' seçeneğini tıkla ve giriş-çıkış yapmaya bile gerek kalmadan yine sırada bekle.

    çaylak ona da peki be diyor.

    diyorlar ki ; eğer kadın çaylaksan ve canın gerçekten sevişmek istiyorsa sözlükte sessiz, sakin ve suskun bir adam tercih e.. ehehe şaka şaka yok böyle bir şey.

    olum kısaca hiçbir bok yapmayın lan. daha dün çaylak olan birinin girdiği entrleri görünce tüm kurallara uyup sabırla sıra bekleyenlere afedersiniz ama artık mabadımla gülüyorum.

    yazarlığı onaylanmış (dün onaylandı) bir elmanın girdiği entryler;

    https://i.hizliresim.com/lb8030.jpg

    https://i.hizliresim.com/oo8olz.jpg

    https://i.hizliresim.com/d7wqdz.jpg

    https://i.hizliresim.com/az8ryb.jpg

    https://i.hizliresim.com/roxvj1.jpg

    girdiği entryler hep anket içerikli ve noktalamalardan sonra boşluk bırakma da yok, hatta sonlarında nokta falan da yok. https://i.hizliresim.com/3ewjw4.jpg

    ve büyük bir ihtimalle kendisi eker süt ürünlerinde çalışıyor: https://i.hizliresim.com/qv8gza.jpg

    ve sonunda yazarlığı büyük bir denetim sonucu onaylanıyor; https://i.hizliresim.com/2jw4qv.jpg

    he gol amk aferin sana.

    ve onaylanır onaylanmaz girdiği ilk entry: https://i.hizliresim.com/a18pnx.jpg

    bravo sana yapram. müthişsin cidden.

    blah blah, özetle; uzun süre bu çaylak onay sırasında bekleyenlerden biri olarak hem algoritma sisteminin hem de moderatör denetim mekanizmasının pek de işe yaradığını düşünmüyor ve gerçekten büyük adaletsizlikler yaşandığını ambele belgelerle kamu oyunun vicdanına sunuyorum.

    meme.

    evet meme. meme demeden entry bitirmem. kimse kusura bakmasın!

  • 36. cristiano ronaldo

    sadece iyi bir golcü olduğu için beğenilmeyen süperstar, sanırım iyi bir kaleci falanda olması lazımdı tam anlayamadım daha ne isteniyor bu adamdan.

  • 37. ailesinin yedi yıldır saçını kesmediği mehmet ali

    saç adağı nedir olum, dothraki misiniz aq. çocuğun adını da drogo koyun bari.

  • 38. vedat milor

    olay mesajı herkese gitmiyor mu?

    konuk olacak kişinin başlık altına tekrar tekrar bu durumu belirtmek nedendir?

  • 39. michael jordan

    (bkz: bu sene de iyi troll yaptı)

  • 40. ömer üründül

    futbolu iyi bilen janti bir abimizdir kendileri,
    buradaki ergenler gibi 144 piksel yayınlardan takip etmez gider milano da izler, buenos aires de izler,
    canı çeker trt de beleş yorum yapar,
    türk futbol tarihinin en büyük başarısının tv yayınında arka planda sesini duyarsınız.
    eğer türk takımları ömer abinin istediği gibi top oynasaydı müzelerinde bir kaç avrupa kupası olurdu.

  • 41. +18'li şehir tanıtımı yapan kayseri valiliği

    vali, kitaba yazdığı önsözde “ülke insanımızın kitap okuma alışkanlığının çoğu ülke insanlarına göre çok düşük olduğu bu günlerde, akıcı üslupla yazılıp her birindeki olaylardan ders çıkarılacak nitelikte olan bu kitapların gençlerimizin okuma alışkanlıklarını geliştirmelerine katkı yapacağını ümit ederek bu kitapların okuyucuya ulaşmasında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” demiş.

    adam ülkede okuma alışkanlığı olmamasını eleştiriyor ama kendisi, bizzat önsöz yazdığı kitabı dahi okumamış.

    işte benim güzide ülkemin kendine has çelişkilerinden bir örnek...

  • 42. ilk kez bir kızla yemeğe çıkacak erkeğe tavsiyeler

    * buluşmaya temiz, bakımlı ve özenli gidin
    * lüks olmayan ama salaş da olmayan bir yer seçin
    * çatal bıçak hatta chopstick kullanmayı öğrenin
    * ağzınızı şapurdatmayın, hüpletmeyin
    * kızdan daha çok sarhoş olmayın
    * hassas konulara girecekseniz anlayışlı olun, tepkilerinizi törpüleyin (inanç, siyaset vs.)
    * sohbet tıkanabilir, akmayabilir, gerilmeyin, farklı konular açın
    * kızı dikkatli dinleyin, mümkünse en az sizin kadar konuşsun
    * rahat olun, kendinize güvenin (narsisizm seviyesinde değil)
    * menüdeki fiyatlardan bahsetmeyin, ne istiyorsanız onu sipariş edin
    * hesabı ödemeyi teklif edin, kız da ödemeyi teklif edecektir, "bir dahaki sefere" diye çevirin (kız nezaketen bile ödemeyi teklif etmiyorsa bir daha görüşmeyin)
    * yemek sonrası kızı evine veya uygun bir lokasyona bırakın
    * opsiyonel: bırakırken "eve varınca haber ver" tarzı bir şey diyebilirsiniz, size kalmış

    ve unutmayın, ilk yemek önemlidir ama aslolan süreçtir.

  • 43. tek gecelik ilişki teklifini reddeden erkek

    tek gecelik ilişki teklifini bir erkekten almış bir erkektir.

  • 44. insansız jet çalışmalarına başlayacağız

    sırf muhalif olacaksınız diye dünyanın en başarılı insansız hava araçlarından birini üreten adama laf edemezsiniz.

    adam mit'de okumuş. milli istihbarat teşkilatı zannedersiniz siz bunu şimdi. bu işin eğitimini almış. operasyonlarda belki de yüzlerce askerin hayatını kurtaran insansız hava araçlarını üretmiş. bütün yazılımını ekibi ile beraber kendisi yapmış.

    şimdi de insansız jet üretecek. yine kendini sözlük ergenlerine beğendiremiyor. hayatında tek satır kod yazmamış adam gelmiş yapılan işi küçümsüyor.

  • 45. kafede yalnız oturan insanlar

    günümüzün en büyük toplumsal ironisidir. bir insan yalnız kalmak isteyebilir ki bu çok doğaldır ve bir kafeye sadece kahve içmek ve oturmak için gidebilir. artık kahvenizi içerken elinizde telefon veya tablet birşey ile meşgul oluyorsanız bu normal karşılanıyor ama düz oturuyorsanız aman allah insanlar size sosyopat mışsınız gibi bakmaya başlıyor. artık normal olmaması gereken şeyler toplumca kabullenildi ve belirtileri bu gibi organik yaşamdan, birebir ilişki ve iletişim'in yerini kapalı kutu beyinler, robotik bünyeler almaya başladı. herkes elinde telefon sosyal medyada like kasıyor, topluma bende varım yaşıyorum bu hayatı mesajı vermeye çalışıyor, ulan telefonun pili bitti mi anksiyete krizine giren adam tanıyorum ben.. cidden bu makineler bizi henüz fiziksel olarak olmasada zihinsel olarak ele geçirmeye başladı. laykına layk falan filan.

  • 46. la casa de papel

    --- spoiler ---

    uzun zamandır ilk kez bu dizi sayesinde çok iyi vakit geçirdim. izlerken ilk bölümden son bölüme kadar büyük bir keyif aldım. benim için en büyük anlamı verdiği keyif olacak. her şeyden önce çok başarılı bir iş. seyircinin beklentilerini fazlasıyla karşılıyor, her anında ben iyi bir diziyim, iyi bir iş izliyorsunuz hissi veriyor.

    bu dizide kötü insanlara sırf başrolde oldukları için sempat duymuyoruz. hayır, bunlar gerçekten iyi insanlar. o yüzden onları seviyoruz. bu yönüyle benim için çok farklılaşıyor. örneğin breaking bad’te walter white cinayetler işliyordu, uyuşturucu üretip satarak gençleri zehirliyordu ama yine walter’ın tarafındaydık. bu dizide durum böyle değil. kahramalarımız kimseye ait bir şeyi çalımıyor, kendi paralarını üretiyor. kan dökülmemesi, kimsenin zarar görmemesi konusunda çok hassaslar. arturo oslo’nun ölümüne sebep oldu ama helsinki onu bağışlayabildi, elinde imkan varken ona zarar vermedi. denver monica’nın hayatını kurtardı, hatta monica’ya o kadar iyi davrandı ki monica’nın aşkını kazandı.

    dizide her hikayede ayrı ayrı bir sistem eleştirisi , insan eleştirisi, toplum eleştirisi vardı. monica patronuyla yatan bir sekreter. patronu tarafından kullanıldığını , patronu için gerçek bir anlam ifade etmediğini hamilelik haberini patronuna verdiğinde görüyor. bu gerçeğin acısıyla yüzleşirken kendini bir rehine olarak buluyor. benim için en ilgi çekici hikayelerden biri monica’nın hikayesiydi. soygunculara rağmen telefonu alabilecek, gerçek silahla sahtesini değiştirebilecek kadar cesur. denver ile olan ilişkisinin de etkisiyle hep yanlış tercih yapmaktan yakınan bir kadın olmaktan çıkıyor ve sonuçta gerçeği görüyor; onunla arturo ile tek gerçeği patronun metresi olmak. oysa ki denver için gerçek, değerli bir aşk. monica sistemin bir kölesiyken direnişçilere katılmanın, onların bir üyesi olmanın simgesi.

    profesör , berlin’in bir rehineyi öldürdüğünü öğrenince daha doğrusu öyle sanınca üzüntüden kahroluyor ve berlin’i en yakın arkadaşını cezalandırmaya karar veriyor çünkü profesör hümanist, insanları seviyor, kurban istemiyor. onun amacı hastane masraflarını karşılamak isterken bir bankanın önünde öldürülen babasının anısın yaşatmak, hayalini gerçekleştirmek , sisteme ağır bir darbe vurmak, ders vermek. kapitalist sisteme bir darbe vurmak. profesör gerçekten iyi bir insan, kimse zarar görsün istemiyor. müfettiş raquel olan ilişkisinde de insanlığından çıkmıyor, bir şekilde raquel’i kendi tarafına çekmeyi başarıyor, onu yüzüstü bırakmıyor. dedim ya bu sefer gerçekten iyi insanları sevdik.

    tokyo, rio, moscow, denver, helsinki, olso, nairobi her biri ayrı ayrı etkileyici, baş döndürücü, muhteşem karakterlerdi. tokyo’nun fevriliği, rio’nun çocuksuluğu, denver’in saflığı temizliği, moscow’un babacanlığı, baba şefkati, nairobi’nin sempatikliği, kadın mücadelesinin bir neferi olması, oslo ve helsinki’nin sadık birer asker olmaları hikayeyi tamamlayan çok ince detaylardı.

    tabi ki berlin’e ayrı bir paragraf açmak lazım. öncelikle berlin ile ari ilişkisine değinmem lazım. orda da çok ince bir detay vardı. ari , rehine olan arkadaşları kaçma planları yaparken, huzursuzlanıp isyan etmeye hazırlanırken kendini soyguncuların en güçlü karakterine , berlin’e vermeye karar verdi. bu şekilde hayatta kalacağını düşündü. onursuz bir yol seçti, teslimiyeti seçti. bu yüzden dizi boyunca ari’nin bu yanlış karar yüzünden aşağılanmasını izledik.

    berlin tam bir dava adamıydı. gerçek bir idealist. bir an bile plandan şüphe duymadı. kendisini planın uygulanmasına adadı. ne kadar sağlam bir direnişçi olduğunu da dizinin finalinde gösterdi. berlin barikatın arkasında , çav bella çalarken, yanındaki kadın yoldaşıyla ( daha doğrusu kendisine yoldaş yaptığı kadınla ) direnirken, arkadaşları için, davası için , ideali için hayatını feda ederken kendimden geçtim. fantastic bir sahneydi. tekrar tekrar izledim.

    --- spoiler ---

    muhteşem bir diziydi. entryimi, kime ait olduğunu bilmediğim ama veli saçılık’ın twitlerinde sık gördüğüm bir cümle ile bitirecem:

    sosyalizm kalpsiz dünyanın kalbidir

  • 47. vatandaşlık puanı uygulaması

    çip de taktırdık mı tamamdır bu iş! şimdi sıra kitap yakacak bir itfaiye teşkilatı kurmaya kaldı.

  • 48. ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı

    kadınların beni seks objesi olarak görmesinden bıktım. gerçekten muhabbet etmek isteyen, erkek düşürme peşinde olmayan herkes yazabilir.

    http://connected2.me/archtinto

  • 49. boston dynamics vs akın robotics

    aralarında 20 yıllık değil, belki de hiç kapanamayacak bir fark vardır. nedenini anlatayım.

    robot teknolojisinde, üzerinde çalışılan çeşitli alanlar var. bunlardan çok kabaca aklıma gelenleri sayarsak, birincisi görüntü işleme vasıtasıyla karar verme. burada ciddi bir şekilde ilerlenmiş durumda. zaten bundan dolayı kendi kendine giden araçlar yapılıp duruyor. ikincisi, robot teknolojisinin yıllardır becerdiği uzaydaki bir noktadan diğer noktaya gitmeyi sağlayacak hesaplamaları yapma. bunu robotun hareketi değil de, uzvunun hareketi olarak düşünün. yani boston dynamics robotunun kapıyı açmak için kolu uzatması gibi, akınsoft robotunun erik dalında kolunu kaldırması benzer. ama zaten bu iş 10 yıllardır sanayide, üretim robot kollarında yapılıyor. (araba kaportalarına kaynak yapan robotların fiti fiti hareket eden kolları gelsin aklınıza.) hatta çok daha ince seviyede cerrahi robotlar çalışıyor.

    diğer konuları şimdilik es geçiyorum (duygusal tepki vermek, insan mimiklerini taklit etmek, duyarlı uzuvlara sahip olmak, koordineli uzuvlara sahip olmak (piyano çalabilen parmaklar gibi) başka robotlarla koordineli çalışmak, humanoid olmayan robotlar için kendi kendine uzayabilmek, esnek biçime sahip olmak vs.) fakat senelerdir diğer alanlara göre yavaş giden alan denge idi. bizim için çok sıradan olan dengesini sağlamak, dengesini bozmandan iki ayak üzerinde yürümek, bir yük kaldırırken yeni denge kurmak vs. bu alanda çok zorlanılan konulardı. örneğin honda'nın asimo robotunun bu kadar sükse yapmasının sebebi, iki ayağı üzerinde yürümesi ver merdiven çıkabilip inebilmesiydi. (ki ilk kuşaklarda dangırt diye düştüğü de vakidir.)

    boston dynamics'in beni kendine hayran bıraktıran ilerlemesi, denge konusunda inanılmaz başarılı olmaları. bu adamlar senelerdir robot iti köpeği boşuna tekmelemiyorlar, atlas'a sopayla boşuna vurmuyorlar, elindeki taşıdığı yükü piçliğine vurup düşürmüyorlar. bütün bunlara izlerken robotun ağırlık merkezini ani olarak değiştiğinde ya da dışarıdan bir kuvet geldiğinde ne kadar hızlı bir biçimde tekrar denge kuruyor diye inceleyerek bakın.

    atlas isimli iki ayak üzerinde yürüyen robotun karda yürüme macerasını youtube üzerinde izleyin. ben öyle yürüyemem. bu derece ilerleme ciddi biçimde sinir bozucu. çünkü hep şimdiye kadar zeka dışında robotlardan üstün olduğumuz alanın bu denge alanı olduğunu düşünüyorduk. yani bir bahçıvanın rutin hareketleri olan eğil, budama makasını al, gül dalına uzan, gülü kes, geriye dön, çömelip yerden yeni saksı al, sonra dolu saksıyla kalk. vb gibi işleri bir 10-15 yıl daha robotların yapamayacağını düşünüyorduk. robotların dünyayı ele geçirip skynet'i kurmasından daha önce bizi bekleyen ciddi risk, iş gücü piyasasının robotlar yüzünden daralmasıdır, ki tartışması başka bir entry'dir. bu iş gücü piyasasında, sanılanın aksine, fiziksel iş yapanlar (bahçıvan gibi) rutin iş yapanlardan (örneğin muhasebeci gibi) daha avantajlı görünüyordu.

    şimdi gelelim akınsoft'a. kimsenin yaptığını küçümsemek yakışmaz, adama o zaman gel daha iyisini sen yap derler. belli ki bir şeylere çabalıyorlar, ve ssm fonlarına niyetlenmişler. bunun için de pr yapıyorlar, türkiye'de şu anda her seviyede çok gideri olan 'mış gibi' yapıyorlar. dediğim gibi, gerçekten daha iyisini ortaya koyamıyorsanız, küçümsememeniz gerekir bence, ha, boston dynamics istediği kadar taşak geçebilir yaptıklarına dayanarak bu durumda. fakat, burada can sıkıcı durum, bu yaptıkları konusunda yanlış alanı hedefledikleri. hepimizin gördüğü, çin malı oyuncak robotlardan hallice, robot kolların tekerlekli bir platform üzerinde hareket ettiği robotlar yapmışlar. maalesef, bu alanlar, yukarıda da bahsettiğim gibi çok uzun seneler önce problemleri çözülmüş alanlar.

    akınsoft, boston dynamics ya da genel olarak robot teknolojisi gelişimi ile aramızdaki farkı kapatmak istiyorsa, tekerlekler üzerinde dönerek denge bozulması olmayacak sabit bir zemin, sabit ve alçak bir ağırlık merkezi üzerinde erik dalı oynamak yerine, şöyle ine kalka, kolları aça aça, dizleri kıra kıra, yerlere vura vura zeybek oynayacak iki ayaklı bir robot hedeflemelidir şu aşamada.