Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. 4 kasım 2017 osmanlıspor fenerbahçe maçı

    aykut kocaman'ın fazlası ile küçümsendiğini görüyorum.

    zorunlu oyuncu değişiklikleri nedeni ile fenerbahçe'nin puan kaybedemeyeceği görüşü üzerinde adeta fikir birliği oluşmuş sözlükte. maç daha bitmedi. aykut kocaman puan kaybetmenin bir yolunu bulur diye düşünüyorum.

  • 2. depresyondakilerin okuması için kitap tavsiyesi

    sartre-bulantı

    okumadan önce aslında hiç de öyle depresyonda falan olmadığınızı fark edeceksiniz. böylece asıl depresyon nasıl olur anlayıp, belanız gerçekten sikilecek.

  • 3. blok flüt ve jimnastik bizi batı'nın esiri yaptı

    demek ney üfleyip cirit atsak şimdi aydaydık, mars'taydık.

  • 4. emrah serbes'in mektubu

    tanrı bile dünyayı altı günde yaratmışken benim altıncı günde teslim olmama neden şaşırdıklarını anlamıyorum.

    demiş orospu çocuğu, ulan bi aileyi yok ettin, betimlemelerini sikeyim ben senin

  • 5. aykut kocaman

    karmakarışık konuşmalarıyla ve sikimsonik koşu mesafeleriyle futbol konusunda kendisini uzman gibi gösteriyor ama bu adamın futboldan tek anladığı öne geçince ofansif adamı çıkartıp defansif oyuncuyu sahaya sürmek ya da takımı geri çekmek. yani 12 yaşında veletlerin pes oynarken yaptığı şey. sanıyor ki 50 tane defans oyuncusu oynatsam gol yemeyeceğim. topu kalenden ne kadar uzak tutarsan, gol yeme olasılığın o kadar düşer ama ''kocaman gururumuza'' göre bu yalan.

    mesela 2012'de 31. hafta şampiyonluk maçında, 15 dk'da 2-0'ı yakalayıp golleri bulduktan sonra aniden geri çekilip son dakikada baros'un direkten dönen topuyla zoraki 2-2 berabere bitirdiğimiz galatasaray maçı.

    mesela yine 2012'de canımız alex'in son golü olacağını bilmediğimiz maçta 2-0 öndeyken alex'i çıkarıp baroni'yi alması ve maçı yine yoğun baskı yiyip 2-2 bitirmemiz. marsilya'nın son dk golünü atan da valbuena'ydı.

    son olarak da tabii ki kayserispor'a karşı valbuena'yı çıkarıp topal'ı oyuna alması ve maçı sikmesi. bahsettiğim bu 3 maç da kadıköy'de oynandı.

    aziz'den, aykut'tan ve leş romantik aykut sevicilerden tiksiniyorum. görünen köy kılavuz istemez.

    (bkz: yallah konya'ya)

  • 6. arkadaşın annesinin kaybolması

    arkadaşım annesinden 2 gündür haber alamıyor. annesinin adı alime şimşek.
    gören duyan birileri olursa fotoğrafı ve iletişim bilgilerine şu linkten ulaşabilirsiniz;
    https://i.hizliresim.com/zox62a.jpg
    başlığı da up'larsanız sevinirim.
    not: kendisi 1.55 boyunda, mavi saçlı ve beyaz meçi var. alzheimer vs gibi bir hastalığı yok ve akıl sağlığı yerinde.
    edit: herhangi bir haber alınırsa bu entry'yi editleyeceğim.
    sözlük moderasyonuna da tebrikler, başlığı "arkadaşın annesinin kaybolması"na çevirdiği için.

  • 7. 150 bin liralık aracın haline isyan eden trabzonlu

    çomarların tek derdi cam filmi olmuş.

    -enflasyon çift haneli rakamlarda,
    -2018 yılına 65 milyar bütçe açığıyla giriyoruz,
    -işsizlik almış yürümüş,
    -hukuksuzluk had safhada,
    -her gün şehitler geliyor,

    ama bunların tek derdi cam filmi.

    bakın şu da bir başka trabzonlu.
    bu da cam filmi olayını 15 temmuz'a bağlamış.

    "15 temmuz'da tankların altına yattıkları için cam filmine karışmasınlarmış", sayın cumhurbaşkanından bunu istiyor.

    şu arkadaşlar da "cam filmi yasağını protesto eylemine" giderlerken polisten ceza yemişler.

    oha lan.
    oha.
    evet, yanlış okumuyorsunuz.
    "cam filmi eylemi..."

    adamlar mahalle yanarken cam filmini düşünüyorlar işte.
    "gel kesilen ağaçları protesto edelim" desen, "bana ne yarram" derler, ama cam filmi için eylem yapıyorlar.

    işte memleketin özeti.

  • 8. ağrı'da meydan muharebesi gibi kavga

  • 9. lotr'un dizisinin çekilmesi

    riskli iş. mükemmel bir dizi çekebileceklerse çeksinler, ne ala.
    romanlarıyla, filmleriyle, her şeyiyle muazzam olan yüzüklerin efendisi efsanesini, mükemmelden daha aşağısı kurtarmaz. yerimi aldım bekliyorum.

  • 10. yolda yürürken sigara içmenin yasaklanması

    biriyle karşılıklı konuşurken yüzüne yüzüne duman üflüyor musunuz siz hiç? hayır. neden? çünkü karşınızdaki insan için pek hoş olmuyor dimi? peki yürürken arkanızda bıraktığınız o duman ne oluyor biliyor musunuz? olduğu gibi arkanızda yürüyen insanların suratına suratına gidiyor. tamam hadi kendinizden bir haber yürüyorsunuz eyvallah da, astımı olan insanlara çok büyük sıkıntı açıyorsunuz. haberiniz ola. umarım birinin astım krizine sebep olmazsınız.

    tanım: astım hastalarının yararına olacak eylem.

  • 11. cumartesi sabahı erken kalkmak için bir neden

    haftaiçi erken kalkan bir köle olunca; alışmadık götte don durmaması.

  • 12. alex745alejandro/ali can

    geldi gezdi uzun zamandır buluşamadığı takipçileriyle buluştu ankarada, istanbulda...
    sohbet etti güldü geçti..
    giderken ağladı.
    "ne iyi insanlarsınız yedirdiniz içirdiniz beş kuruş dahi ödetmediniz dedi.." meğer hepsi bize vedaymış...
    sınırı geçti, ani bir kararla eşine jest olsun diye italyaya götürdü..
    "türkiyede peşimde çok gezdi yoruldu" dedi.
    meğer o da eşine veda tatiliymiş...
    4 gün önce bu da benim köyüm diyerek yarın defnedileceği son istirahatgahının videosunu paylaştı.
    "kızıma kendime anı olsun diye açtım" dediği kanalda..
    meğer o da biz yotube takipçilerine olan vedasıymış.

    farkında olmadan hepimizle okadar güzel vedalaştınki abi.. mekanın cennet olsun çok üzdün...

  • 13. abdülhamid olsaydı lozan'da toprak kaybetmezdik

    çünkü lozana gelmeden tüm toprakları kaybetmiş olurduk.

  • 14. dünyanın en samimiyetsiz cümlesi

    hadi ya geçmiş olsun, sana bir mail at...

  • 15. hoşlanılan kızın seni çok beyeniyorum yazması

    bir sonraki mesaji “pirofil resmin niye kayboldu” olacaktir.

  • 16. elit kesimin çocuklara koyduğu sikimsonik isimler

    kolejde öğretmenlik yaptığım sene çocuklara seslenirken gülmemek için kendimi şekilden şekile sokmama sebebiyet veren durum.

  • 17. sözlük erkeklerinin yakışıklılık dereceleri

    + ya hanim, benim neyimi begeniyorsun allahaskina?
    -(kisa bir sessizlikten sonra) degisiksin ehehehe.

    (bkz: based on a true story)

  • 18. yanlışlıkla 3-j velileri grubuna eklenmek

    yaşandı bitti saygısızca dediğim hikayemdir.

    her ne kadar o dönem iş yoğunluğundan kıymetini bilemesem de şimdi dönüp yazılanları okuyunca keşke o masum yavrucakların , o ponçiklerin mezuniyetine kadar kalabilseydim grupta diye hayıflanmaktan kendimi alamıyorum.

    belki de çok mutlu olabilirdim, tutsaydım dilimi, neyse...

    ayrıca, özel hayata saygı, o, şu, bu sebeplerden dolayı telefon numaralarını, soyadları yer yer isimleri sansürlememi anlayışla karşılayın.

    her şey bir sabah telefonuma gelen bildirim sesi ile başladı.

    tanımadığım bir numara beni "3-j sınıf velileri" adlı bir whatsapp grubuna eklemişti, gruptaki numaralardan hiç biri kayıtlı değildi, bir veli grubuydu ama ben veli değildim, hatta çocuğum da yoktu ve hatta evli bile değilim. gruba yeni girmenin verdiği gazla ilk kurşunu attım.

    olan biteni anlamak için bir süre sessiz kalıp, sinsi sinsi bütün yazılanları okudum. tahmin ettiğim gibi bu bir veli grubuydu. okul aidatları, ponçiklerin yaptıkları haytalıklar, sınıftaki gelişmeler, ponçiklere yapılan kısır günü(ikram) sırası, gösterilerde giyilecekler vb konuların konuşulduğu bu platforma yavaş yavaş uyum sağlamaya başlamıştım.

    sabahları erkenden kalkıp gruba selam çakıp günlük hayatıma devam ediyordum, bazı günler grup çok hareketliyken bazı günler sessiz oluyordu. bu durum beni günden güne geriyordu. aklıma kurcalayan ise benim çocuğum hangisiydi, adı neydi! çocuğu olmayanların anlayamayacağı bir duygu yaşıyordum, orada öz olmasa da sonuçta bir çocuğum vardı, sahip çıkmam gerekirdi.

    grupta ilk atağımı grubun kronikleşen sorunu üzerine yaptım. belirli günler veliler çocuklara pasta börek yapıp yolluyordu, bunun bir sırası vardı ama bağzı veliler ısrarla bu sırayı unutuyor ve yavrucaklar aç kalıyordu. her sabah acaba bugün sıra bende mi diye kan ter içinde uyanıp, gruba girip, olası sıramı başka velilere itelemeye çalışıyordum. bu durumu kendime görev edinmiştim.

    en büyük sorunum yaşadığım bilgi eksikliğiydi, ne okulu biliyordum ne de ponçik evladımın adını. oysa bilgiler tam olsa da lahmacun yollasaydım çocuklarımıza, ne güzel olurdu değil mi sonuçta yavrucaklar aç kalmasın. unutulan sıralarda tedarikli veliler sağolsun evladımı aç bırakmıyordu ve benden şukusunu kapıyordu.

    ikram günlerini unutanların korkulu rüyası olmaya devam ediyordum. resmen grubun emekli albayı olmuştum. ama arada geri vites yaptığım da oluyordu.

    güldüğüm günlerin yanında hüzünlendiğim günler de olmuyor değildi, sınıftan gelen fotoğraflara bakamaz olmuştum. ponçikler çakmak çakmak bakarken ben hala hangisi benim yavrum diye düşünüyordum, kahroluyorum anlıyor musunuz, bu fotoğraflardakilerden biri benim yavrumdu ve ben hala bilmiyordum. insanı günden güne yiyen bitiren bir durumdu, öyle!!! tenefüsünde fotoğrafları açıp açıp kendimi alkole, sigaraya ve trollemeye veriyordum. acaba hangisiydi benim yavrum?

    artık grupta sivrilme vaktiydi, madem yavrumun adını bile bilmiyordum, artık bu grubun temeline dinamit koymanın zamanıydı, al sana bombe. ilk kurbanım furkan olmuştu ama cidden furkan da liderlik vasfı yoktu, bir de sınıf başkanı mı olacaktı. zaten ben bunu dedikten sonra gruptan ayrılan annesi ispatlamıştı bunu. hangi liderin annesi çocuğunda liderlik vasfı yok denildiğinde kaçar ki, sorarım size ey dostlar!

    furkan atağımdan sonra grupta kartlar yeniden dağıtılıyordu. beni tek endişelendiren durum artık "siz kimin velisisiniz" diye sorgulanmaya başlamamdı. sünepe furkan'ın benim için sonun başlangıcının olacağını nereden bilebilirdim ki? veliler çılgınca furkan'ı savunmaya başlamışlardı. benim için yağrının!!! ne olacağı belli değildi.

    ama hız kesmedim, vur keke vur felsefesini benimsemiştim. biricik ponçiğimin bulunduğu sınıfta küfür edilmesini duymamla olaya müdahale etmem bir oldu. artık mert'in annesi kankamdı, onun için disipline gitmeyi bile göze almıştım. gerçekten de biz hep "belgesel neyin" izletiyorduk, küfür de neymiş ayol!!!

    dünyevi işlerin yanında grupta maneviyatın da konuşulması paylaşılması gerginliklere kısa bir mola oluyordu. ibretlik paylaşımlar bana süpanallah dedirtiyordu.

    bardağı taşıran son nokta ise papyon oldu. papyon deyip geçmemek lazım. papyon önemli. papyonsuz bir gösteri düşünülemez. 7tl'ye papyon mu olur, beymen'de 10tl diyolla.

    artık sorgulanmam ve deşifre olmam an meselesiydi, kendi kafama sıkmıştım. alkollüyken o gruba yazmamam gerektiğini sabah uyanınca anlamıştım. gerçekten de hoş olmamıştı. ertesi gün whatsapp'dan gelen arama ve benim açmamam ise sonum olmuştu. grupta yetkili görüp kaydettiğim kişinin beni atması ve atıldıktan sonra da bir süre mesaj gelmesi belki de bir işaretti!

    not: bu uzun hikayeye tanıklık eden ve yazmam konusunda baskılarını esirgemeyen ekşi beşiktaş whatsapp grubu'na selam olsun.

  • 19. ekşi itiraf

    ev hanımı bir annem var. ilkokul beşinci sınıfa kadar okumuş. 17 yaşında evlendirilmiş. haliyle tüm hayatı çocuk büyütmek, çamaşır-bulaşık yıkamak, ütü-yemek yapmak ile geçmiş. iş yapmadığı zamanlarda oturup televizyonun başına evlilik programları veya türk dizileri izliyor. neredeyse hepsini izliyor.

    hiç kızamıyorum. buna hakkım olduğunu da düşünmüyorum. 55 senedir nefes alıyor; ancak tek bir saniye bile yaşadığını zannetmiyorum. hayatı dört duvar arasında iş yapmakla geçmiş, eğitim görememiş, zihnen özgürleşememiş ve özgürleşme olasılığı da bulunmayan bir insana en kolay yoldan zaman öldürmeye çalıştığı için nasıl kızabilirim?

    içimde beliren şey acıma hissi de değil. bir suçluluk hissediyorum.annem gibi yüz binlerce yaşamamış kadın aklıma geliyor, korkunç bir üzüntüyle doluyor içim. aslında ona soracak olsam hayatından memnun olduğuna adım gibi eminim. kırk yılda bir tatile çıkmak onun için çok büyük bir mutluluğu ifade ediyordur. kıyaslayacak yeterince örnek bulunmayınca aklınızda, elinizdeki hiçle de mutlu olabiliyorsunuz herhalde.

    bir gün geçip karşısına otursam, toplumun, geleneklerin ondan bir hayat ve bir ruh çaldığını ve bunu asla geri veremeyeceğini, hayatından memnun olmaması, öfkeli olması gerektiğini anlatsam beni anlar mı bilmiyorum. eminim yine kendinden kötülerin olduğunu söyleyip tatmin olma eğilimi gösterecektir.

    "seni ne mutlu eder?" diye bir soru sorup cevabını almak, en azından onu mutlu edebilecek şeyler yapmak isterdim. o kadar eminim ki onu mutlu edecek şeyin "benim mutlu olmam" veya bununla alakalı bir şey olacağına. kutsal ailenin iyiliğini sağlamaya çalışan bir mekanizma, bir robot işte, bir yaşam değil bu yaşadığı.

    düşündüm ki bu yaştan sonra zihnen özgürleştiremem artık onu. insan bir köle olsa dahi düşünsel bir yolculukla mutlak özgürlüğe ulaşabilir veya bunu kavrayabilir. ancak bu artık mümkün değilken onu nasıl mutlu edebilirim? ailesiyle, çocuklarıyla ilgili olmayan, tamamen ona ait bir mutluluğu ona nasıl verebilirim? sanırım bunu ancak ona bu gezegeni dolaştırarak verebilmem mümkün. aklıma başka bir ihtimal gelmiyor.

    uçsuz bucaksız bir okyanusa bakarken, hiç tanımadığı yabancı bir kentin sokaklarında dolaşırken veya binlerce yıllık tarihi kalıntılar arasında gezinirken suratında sadece ona ve bulunduğu durumdan aldığı hazza ait bir mutluluk görebilecek miyim?

    öyle umuyorum.

  • 20. ekşi sözlük kimseye 1 kuruş vermiyor

    lan ne bitmez geyiğiniz varmış, ocak maaşı, şubat maaşı, sodexo veriyor, şirket arabası altımda, eskort yolladılar koynumda, sıkıcı birader sıkıcı, çok sıkıcı. eğlence anlayışı bu kadar boktan olan bu kadar geniş bir insan sürüsü olamaz yaa. boşuna yer kaplıyor yazdığınız o başlık, başlığa zaten girmiyorum, yanlışlıkla tıklarsam belki, o anlık yediğiniz 3-5 kb lık internetim haram olsun, boğazınızda kalsın, gözünüze dizinize dursun. gerçekten çok boktan bir eğence anlayışınız var.

  • 21. anneanne evi detayları

    pelus klozet kapak ortusu.

  • 22. boşalmayı geciktirmenin yolları

    kendi kendinize yapabileceğiniz küçük bir egzersiz öğreteyim size
    (sen kimsin yahu diye düşünenler için ara not: cinsel terapistim)

    mastürbasyon yaparken bir yandan boşalma duyumuna odaklanmaya çalışın. boşalma gerçekleşmeden hemen önce, belli bedensel öncül işaretleri olur. karın kaslarında kasılma, testislerin yukarı çekilmesi gibi.

    mümkün mertebe bu duyumlara odaklanın ve öncül belirtiler oluşunca uyarıyı kesin, boşalma hissi geçene kadar bekleyin ve tekrar kendinizi uyarın. bu durdurmayı üç kez tekrarlayıp öyle boşalın. kontrolünuz iyileştikçe aynı egzersizi, uyarıyı durdurmak yerine yavaşlatarak yapın.

    bu duyumlara odaklanmaya, boşalma hissine iyice aşina olduğunuzda ve mastürbasyonda tam kontrol sağlandıktan sonra bunu birleşme sırasında uygulamaya çalışın. hakim pozisyonda olmaya çalışın ki istediğiniz zaman yavaşlayabilin. partnerinizle bu konuyu konuşmanız da iyi olur, o da size yardımcı olur böylece. boşalma hissinin öncül işaretleri geldiğinde yavaşlayın ki erken boşalmayasınız.

    boşalma kontrolü çok da kötü olmayan birisi için self egzersiz bile işe yarayabilir. ancak kontrol hiç yoksa ve self egzersize rağmen erken boşalıyorsanız cinsel terapiye başvurun. erken boşalma cinsel terapiye çok iyi yanıt veren bir cinsel işlev bozukluğudur.

    kamu spotu:
    antidepresanların bazıları boşalmayı geciktirse bile başka cinsel işlevleri olumsuz etkileyebilirler. özellikle de ortada depresyon yoksa. ayrıca her ilaç doktor kontrolünde kullanılmalıdır, bunu unutmayın. lütfen bilip bilmeden ilaç kullanmayın ve bu tip önerilerde bulunmayın.

  • 23. asker arkadaşının nişanlısıyla ilişkiye girmek

    bence tez zamanda babam dediğin kişinin askerlik arkadaşlarını aramaya başla belki öz babana yıllar sonra kavuşursun.

  • 24. ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı

    aile şirketimiz vardı. -dı diyorum çünkü iflas ettik.

    elimizde avcumuzda ne varsa gitti, daha hala borçlarımız var. 70 yaşındaki babam sinir stres içerisinde. bütün ailenin yükü 27 yaşında benim omuzlarıma bindi. gerçi babam "beni siktir et ben başımın çaresine bakarım anneni kurtar" dedi de yine de demeyle olmuyor tabi.

    kimi diyor bir işe gir çalış, bırak aileyi, bir işe girsem kendi harçlığımı bile çıkaracak parayı bile kazanamam. onun yerine şirketten ayrılıp kendi şirketimi kurdum babam da kenarda köşede tuttuğu paradan verdi ama kısıtlı sermaye var tabi ve piyasa inanılmaz kötü türkiye'de. yurt dışındaki iş olanaklarını araştırıyorum bu sıralar ama ne çıkacak ya da çıkacak mı bilmiyorum.

    oysa 1 sene önce sorsan bu sıralar evimi, arabamı yeniliyor tamamen aileden kopup hayatımı yaşıyor olacaktım. şu an annemle aynı evde yaşıyorum ve araba gitti, ev gitti. kazağımı yenileyecek param yok. doğal olarak bunalımdayım.

    bazen her şeyi geride bırakıp yurt dışına falan gidip maaşlı bir işe girip, orta/orta-üst sınıfta evli-mutlu-çocuklu bir yaşam sürmek istiyorum ama işte o an aile aklıma geliyor ve yurt dışı da kollarını açmış beni beklemiyor tabi.

    hayatta ilk defa umutsuzluk taşıyorum lan.

    5-6 sene sonra profilime bakarsanız ve orada "yazar en son 2-3 sene önce entry girmiş" yazıyorsa 2 seçenek vardır;

    - ya ali ağaoğlu gibi bir hayat yaşıyorum ve sözlük sikimde değil
    - ya da bir yerlerde kafama sıkıp geberip gittim.

    başka bir ihtimal yok sanırım.*

  • 25. 4 kasım 2017 aykut kocaman'ın istifa etmesi

    fener ne kadar kötü gitse de bir galatasaraylı olarak sevindirici bir haber olmuştur. kendisi geldiği geleli fenerlilerle taşak geçemiyoruz çünkü. fenerliler bıraktı feneri. maç sonlarında '' nasıl koydular lan size ahahaha '' diyoruz. ''oh iyi oldu, beter olsunlar'' diye cevap veriyorlar. e biz de mal gibi kalıyoruz. bu şekil olmaz aga. bu şekil lig bitmez.

  • 26. gold bilgisayar'ın taksitle iphone 8 satması

    uyanık kampanya. 50 liralık kol saatini 5000 liraya 12 taksitle satıp, yanında bedava iphone 8 hediye ediyor.

    http://www.gold.com.tr/…n=saat-alana-iphone8-hediye

    promosyon dediğin böyle olur

    edit: bu entry’den yaklaşık 8 saat sonra kampanya sayfadan kaldırılmış :) kusura bakma gold, ekmeenle oynamış gibi olduk

  • 27. italyan müziği denilince akla gelen şarkılar

    tiziano ferro ---> perdono

  • 28. ölsünler ben arabama çocuğumdan iyi bakıyorum

    allah çocuklarının yardımcısı olsun.

  • 29. robot yapmak için gereken malzemeler

    1kg çivi
    12 kg demir
    1 yemek kaşığı tereyağı
    1 su bardağı şeker
    2 yumurta sarısı
    1 çay kaşığı vanilya özütü
    1 paket dr. oetker robot harcı
    3 çay kaşığı ciddiyet

  • 30. einstein'i gelin evi programında öğrenmek

    hayattaki en büyük gayesi evlenip çocuk doğurmak olan, yeri geldiğinde bunu hava atma malzemesi olarak kullanan, kendini genel kültür babında geliştirmekten bihaber sayısız yurdum kadınından birinin işlediği eylem.
    çok da şey yapmamak lazım

  • 31. babaların kızlarına taktığı lakaplar

  • 32. 2+2=5 olabilir mi sorunsalı

    matematik genel kabuller üzerine soyut bir bilimdir. doğal sayı sıralamasını 0,1,2,3,5,4... şeklinde kabul edersen 2+2=5 olur.

    kadir-i mutlak ben mi oldum şimdi?

  • 33. zengin olunca yapılacaklar

    etikete bakmadan alış veriş yapacak kadar varlıklı olsam yeter aslında. tek hayalim o.

    deneme yapmadan, çaktırmadan etikete bakıp uzaklaşmaktan bıktım ya.

  • 34. hayatınızda bir türlü sırrını çözemediğiniz olay

    bunu daha önce yazmıştım diye hatırlıyorum. aradım ama bulamadım.

    16 yaşındaydım, belki de 15.
    s*ke sopa, ekmeğe mama dediğim yıllar. küçüğüm, bildiğiniz çocuğum..

    müşerref diye bir kızla mesajlaşıyoruz o zamanlar.
    ben kıza ilan-ı aşk ediyorum, kız beni arkadaş olarak görüyor.
    ben yarın buluşalım mı diyorum, kızın yarın işi çıkıyor..
    o kaçıyor, ben kovalıyorum.

    bir de yalan yok; çok çirkinim. öyle evladım olsa; fem dersanesine yazdırır, fetö'den ihbar ederim.. öyle bir tipim var.
    bu kız bana bakar mı demeden, allah ne verdiyse yürüyorum. yapmadığım şebeklik kalmıyor. uzuun günaydın mesajları, süslü aşk mektupları, şiirler, şiirler, şiirler..
    cemal süreya görse; şiire ve aşka küser, o derece kötüler.

    bir hakan abimiz var mahallede. kızların efendilere tercih ettiği piç erkek. idolüm..

    bir gün elimden telefonu alıp, soruyor.

    - kimle mesajlaşıyon lan sen?
    + müşerrefle abi. sınıftan.
    - çıkıyor musunuz?
    + yok be abi, ne çıkması. beni arkadaş olarak görüyor.

    mesajları açıp, okuyor. süslü cümlelerimi, komik şiirlerimi, hepsini, tek tek..

    - tek bir mesaj atıcam. ama mesajı sen görmiyceksin.
    + ne yazıcan ki abi?
    - sanane lan yarrak.
    - peki abi..

    bir mesaj atıyor ve gönderdiği mesajı silip; telefonumu geri veriyor. ne yazdığını bilmiyorum.
    çok geçmeden de cevap geliyor.

    - yaaa gerçekten mi şapşaaaaal :)

    "aynen" falan deyip konuşmayı sürdürüyorum ama konuyu bile bilmiyorum amk. büyük sıçmak üzereyim..

    derken bir mesaj daha geliyor..
    - yarın buluşalım mı?

    - abi buluşalım falan diyor bu. sen ne yazdın ki? nolur söyle.
    + lan sus! git buluş işte. o kız sende.
    - peki abi.

    yarın buluşuyoruz. müşerref benden hoşlandığını söylüyor. sevgili oluyoruz ve ben o mesajda ne yazdığını hâla bilmiyorum..

    hakan abi!! buraları okuyor musun bilmiyorum. ama büyüksün abi. harbiden çok büyüksün..

  • 35. kadınlar dua ile hamile kalıyor

  • 36. insanlara zeka testi skoru kadar oy hakkı vermek

    kendini zeki zanneden pek çok kişi için büyük hüsran olacaktır.

  • 37. ekşi sözlük yazar maaşları 2018 zammı

    londra'da zirve yapıyoruz ara ara.

    yine toplaştık. hava da güzel. türkçe konuştuğumuzu duyan yan masalardan birisi: aaa dedi biz de türküz.

    sohbet filan. bizim ekşisözlük yazarı olduğumuzu söyledik.

    eleman şey dedi: ya biliyorum sık sık okuyorum. hanginiz yazdı bilmiyorum ama geçen şu yazıyı okumuştum. çok sevmiştim. onu yazan arkadaş burda mıdır? filan dedi. maaşlarımızı filan kibarca sordu. iyi kazanıyor musunuz filan dedi. ahiaehiuaeeia.

    önce error verdik ama kibar dille izah ettim adama. maaşlar gecikiyor dedim. son kur artışından sonra iyice pula döndü para.

  • 38. beşiktaş'ın avrupa'nın yeni fatihi olması

    başlığı açan galatasaraylı, ona laf sokmaya gelenler galatasaraylı, taşşak geçmeye gelenler fenerli, sonra tineri çeken beşiktaşlı. ne güzel dünya be.

  • 39. iphone x

    bugüne kadar beğendiğim en iyi iphone modeli. öncelikle tasarım gerçekten muazzam olmuş telefonu elinize aldığınızda hiçbir telefonda olmayan bir hisle karşılaşıyorsunuz. bu sefer gerçekten olmuş. ekran dışında en dikkat çeken özelliği face ıd tahmin ettimden çok çok daha iyi bir şekilde kullandım. note 8 de karşılaştığım birçok problem face ıd de yok.

    bu konuda detaylara girecek olursak. örneğin zifiri karanlıkta bile telefon ışığını en kısık hale getirseniz bile face ıd kusursuz çalışıyor, bugün hava kapalı olduğu için ters ışıkta kullanma deneyimim olmadı ancak bulunduğum bir çok ortamda kusursuz bir şekilde çalıştı.

    ayrıca telefonu açmak için sağ taraftaki butona dokunmak zorunda değilsiniz. elinizle telefonu kaldırdığınızda ekran uyandığı için ekrana bakıp parmağınızla alttan yukarıya sürüklediğinizde direk menüye girebilirsiniz.

    örneğin masada yemek yiyorsunuz telefonda masada, bu şekilde galaxy not 8 de göz tarama ile telefonu açmanız çok zor, çünkü telefona dik bakmanız için masada iyice eğilmeniz gerekiyor fakat iphone x de çok hafif eğilmeniz yeterli. yine sağdaki tuşa dokunmak zorunda değilsiniz ekrana hafifçe tıklayıp ekranı uyandırıp yine bakarak telefonu açabilirsiniz.

    face ıd ile yaklaşık 45 derecelik eğim ile telefona bakarak bile telefonu açabiliyorsunuz bu da olumlu bir gelişme ancak maalesef daha fazlasına izin vermiyor. yine telefona yaklaşık 20 santimden 60 cm’e kadar mesafelerden baktığınızda bile face ıd iyi bir şekilde çalışıyor.

    düz bakmak zorunda değilsiniz örneğin araba kullanırken telefon sağ aşağıda vites koluna yakın biryerde olsun bu şekilde kafanızı çevirmeden gözünüzle ekrana bakmanız bile telefonu açmaya yetiyor.

    beni üzen noktalardan bir tanesi artık telefon pil yüzdesinin ekranda sürekli gözükmüyor oluşu. telefonu şarj ettiğinizde ya da parmağınızla sağ taraftan yukardan aşağı kaydırdığınızda pil yüzdesini görebiliyorsunuz ancak sürekli olarak pil yüzdesi maalesef göremiyoruz. çünkü üstteki iki kulakçık kısıtlı ekrana sahip olduğu için kaldırmışlar.

    bir de selfie çekerken ön kamera portre modu özelliği muhteşem olmuş.

    kafamda hep soru işareti vardı. iyi telefon güzel ama gerçekten pratik olacak mı benim için diye. pratiklik çok önemli. evet home buton a çok alıştık ve gerçekten pratik ancak bir iki saatte bile face ıd ye alışıp telefonu hızlı kullanmaya başlıyorsunuz. note 8 deki iris scanner a alışamamıştım. pek pratik gelmemişti.

    kullandıkça deneyimlerimi buraya editleyeceğim.

  • 40. fikret orman'ın doğum gününde cıvıtması

    nesinin garip olduğunu anlayamadığım cıvıtmadır. hangimiz cıvıtmadık böyle çılgınlar gibi? bir çok vasfı olabilir ama en nihayetinde insandır eğlenmiştir. en kötü günü böyle olsun.

  • 41. lut kavmi olayındaki mantıksızlık

    lut kavminin faşist, katil ve tecavüzcü olduğuyla ilgili kur'an ayetleri buraya yazacaktım.
    daha sonra vazgeçtim. amk çomarı okumadığı, bilmediği şeyi eleştirecek, doğrusunu ben mi anlatacam? bokunda boğulsun ipne.

  • 42. ana haber bülteni klişeleri

  • 43. igor tudor

    sene 1996.

    yer ali sami yen.

    galatasaray-fenerbahçe maçı.

    takımın başında daha önce ankaragücünü 87-89 yıllarında 2 sene çalıştırmış ve sonrasında da göztepeyi 1 sene çalıştırabilmiş. bir teknik direktör vardır. bu teknik adam 90-93 yıllar arasında milli takımda teknik adam değil antrenör olarak görev yapmıştı. yine aynı süre zarfında 21 yaş altı milli takımı çalıştırmıştı. bu adam daha sonrasında 93-96 yılları arasında milli takımı çalıştırmıştı. kariyerine dikkatli bakıldığında aslında stajyer antrenör denilebilecek bir adam vardı galatasaray fenerbahçe maçına çıktığında.

    galatasaray o gün fenerbahçe'den kendi evinde 4 yedi. hikayenin sonraki kısmını sadece sizler değil, arsenal,juventus,manchester united,barcelona biliyor. real madrid daha iyi biliyor.

    neyse. igor tudor'a çok sallıyorsunuz lakin bu adam elindeki kadroyu çok akıllıca kullanıyor.

    fenerbahçe maçında 3-4 hatası oldu. antalya maçı ile trabzon maçları istisna. antalya'da o gün hava gerçekten çok sıcaktı, çok nem vardı. antalyaspor'a da nem vardı sadece galatasaray etkilenmedi elbette ancak futbol oynamak için çokça elverişli değildi. fenerbahçe maçının ikinci yarısı takım maça iyi başlamıştı ve oyun olarak üstünlük de kurmuştu. belhanda atılmasaydı çok farklı konuşuyor olacaktık. trabzon maçı da ayrı bir konu.

    dikkat edilirse galatasaray akan oyunda gol yemiyor sadece duran toptan yediği goller var. 9 golün 6'sını duran toptan yemiş. diğer yenilen 3 gol ise akan oyunda yenen goller. trabzon maçında biri denayerin ayağına çarpıp kontrpiye de kalan muslera var. belhanda'nın kaybettiği top sonrasında yenen bir gol var.

    dikkatli bakarsanız igor tudor'un defansif anlamda, takım savunması anlamında başarısını görebilirsiniz. hücumda ise takımın birbiriyle uyumsuzluğu devam ediyor.
    çok eleştirilen belhanda var. adamın biraz hareketlendiği maçlarda çok rahat gol atan bir galatasaray var. beğenmediğimiz belhanda 10 maçta 5 asist yapmış. an itibarıyla asist krallığında serdar gürler ile birlikte zirvede.

    trabzon maçında rodrigez ile başlamadığı için hata yaptı. fenerbahçe maçındaki hatalarını da yazmıştım. sezon devam ediyor. rakiplerinden daha iyi futbol oynatıyor denebilir. galatasaray'dan daha iyi futbol oynayan takım başakşehir. başakşehir beşiktaş maçında çok iyi oynadı. çok güzel bir maçtı. abdullah avcı'nın tudor'u mağlup edeceğini çok rahat görebiliyorum yine de bu durum tudor'u kötü bir teknik adam yapmaz. sonuç itibarıyla bir ya da birkaç rakibe üstünlük kuramayabilirsiniz ancak lig denilen şey sadece bir kaç takıma karşı oynanmıyor.

    ben tudor'un bu şekilde devam etmesi halinde beşiktaş'a fener'e başakşehir'e ve trabzon'a mağlup olmasına ses etmem yeter ki şampiyon biz olalım.

    kendisine kızacağım nokta sadece şampiyonlar liginde ve avrupa liginde küçük takımlara karşı mağlubiyet alması olurdu, ki avrupa liginden elenmemize hala daha çok kızgınım.

    özellikle ikinci yarı asamoah geldiğinde ve takımın yerli futbolcu kalitesi bir tık daha artırıldığında izlemenizi tavsiye ederim. mesela gençlerbirliğinde sağ bek oynayan ahmet, sol bek uğur çiftçi gibi yeteneklerin takımda kadro derinliği yaratacağı ve takımı birkaç seviye yukarı çıkaracağı çok belli.,

    yukarıda fatih terim örneğini verdim. biraz sabredin.

  • 44. cinsellikten sıkılmak

    cinselliği gereksiz, abartılmış vs gören insanlara sesleniyorum: partnerinizi değiştirin. doğru insanı bulduğunuzda ne demek istediğimi anlayacaksınız.

    (bkz: ten uyumu)

  • 45. ayla

    gercek olaydan uyarlanmis filmleri hep sevmisimdir. son sahnelerde kisilerin kendileri konur, film suresince yasanan bikac olayin orjinali yayinlanir falan. en cok da o kısmı izlemeyi severim.
    oscarı alacağına ihtimal vermiyorum, ama adaylığa oynarsa şahane olur.

    --- gereksiz spoiler ---

    @suleyman: iyi ki o kenafir gözlü bencil kadinla evlenmedin.

    --- gereksiz spoiler ---

  • 46. dünyanın dönmesinin sebebinin bilinmemesi

    reis'in hatırına dönüyor. biz ona ülkeye lider ol dedik o gitti kainatın lideri oldu. :d

    edit: sağolsun bir arkadaş uyardı; tabii ki de asıl büyük etken milli iradedir. biz bunun cevabını 15 temmuz'da vermiştik ama neyse...

  • 47. kevin spacey

    nedense kendisine olan sevgim gram azalmamıştır. malum şahsın fanları da sanınırım benim gibi bir psikoloji içerisindeler.

  • 48. ekşi sözlük yakıt tüketimi veritabanı

    her yıl kasım ortasında sobayı kurup mart sonunda kaldırıyoruz. 4.5 ayda toplam 200 ila 300 liralık odun yakıyoruz.

    soba kurulu olmayan diğer odaları ise elektrikli soba ile ısıtıyoruz.

    onlar da aylık ortalama 60 lira fazladan fatura yükü getiriyor.

  • 49. ifşa tehdidiyle kız çocuklarını taciz eden konyalı

    daha hala idam yazan gerizekalıların bulunduğu başlık.

    ulan daha iki gün önce akp idamı getirmesin diye bir tarafımızı yırttık. şuursuz musunuz? balık hafızalı mısınız? ya da süzme gerizekalı mısınız? idamın iktidara geçen her grubun elinde siyasi oyuncak olacağını kestirememek için ne kadar sığ görüşlü olmak gerek?

  • 50. huzuru alkolde aramak

    +geçiyor mu içince?
    -geçmiyor. acıyı alıyor. bir nevi anestezi.

    (bkz: incir reçeli 2)