Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. yabancı dilde mesajlaşacak yazar veri tabanı

  • 2. vega

    akp yokmuş gibi çalıyor amk.

  • 3. 22 eylül 2017 kadir topbaş'ın istifası

    görsem de inanmayacağım olay. onun adı istifa değil, görevden almadır olsa olsa. hiç birbirimizi kandırmayalım.

    o değil de hani halkın iradesi? nereye gitti şimdi o oylar?

  • 4. parasının karşılığını veren türk markaları

    (bkz: paşabahçe) kesinlikle bu ülkenin standartlarının üstünde ürün kalitesi ve mağazacılık anlayışı ihtiva ediyorlar.

  • 5. 2017 miss turkey güzelinin tacının geri alınması

    gelecekte sıkça yaşanacak bir sorunun bugünkü tezahürü.

    çocuklukta ve ergenlikte hepimiz salaklıklar yaptık ama hafızalardan silindi. şimdiki çocuk ve ergenlerin tüm salaklıkları internette. kendileri bulup silmedikçe de öyle kalacak. 30 yıl sonranın başbakanı şuanda eski sevgilisine twitter'da laf sokmalı twit atıyor olabilir mesela.

  • 6. ıtır esen

    iki tane ıtır esen oldugu icin karistiriyorum. bence kucuk olana çıtır esen diyelim.

  • 7. 21 eylül 2017 erdoğan'ın abd'de protesto edilmesi

    geziciler fethullah gülen'i abd'de protesto ederken buradan gezicilere terörist demiş köpek soylu vatansız ak hainleri kudurtmuş protesto. dürüst ve onurlu vatandaşlar farkında ortada ne cumhurbaşkanı var ne de fetö akp arasında fark. her konuşmada ayrıştıran, milli manevi değerlerimizi aşağılayan bu bopçu yalnız kendilerinin cumhurbaşkanı.

    ne istediyse verdikleri gülen hocaefendi, bebek katili öcalan barış elçisi, ışid öfkeli çocuklar, el- nusra türkiye'nin dostu. barzani ile gurur duydular. terörist müslüman kardeşler baş tacı. birilerine çıkıp terörist demek bunların neyine hala anlamış değilim?

  • 8. 22 eylül 2017 trabzonspor alanyaspor maçı

    geçen sene alanya'daki maçta, alanya'nın girişindeki tabelaya sprey boyayla "bize her yer trabzon" yazan kılçık beyinlilere 3-0 çakıp yollamıştık, belli ki hoşlarına gitmiş tuzsuz su çomarlarının; bu sene 3 de yetmiyor, 4 yiyorlar.

  • 9. yazarların hissettiği en şiddetli fiziksel acı

    oluyorum sanmistim.

    o zamanlar lise 1'e gidiyorum. veli toplantisi oldu, matematikci anneme yok gecemez bu kiz falan diyor. fizikci desen ayri. ertesi gun de sinav var matematik'ten, ben tabii o kadar lafa oturdum bayaa bir calistim. sabah oldu, karnimda nasil bir agri.. annem de heyecandan diyor, calisan insan heyecanlanir cunku falan..

    girmedim sinava, servisten geri dondum. suan cok sacma geliyor ama, kizilay'a gitmistik. ultrason bozuktu, doktor da tas dokuyor eminim dedi. ama ben yerlere coktum acidan, kivraniyorum... dedem de diyor ki, kizimm nazlaniyorsun yineee hadi hadi. yalanci coban hikayesi resmen basima geldi :)

    2 gun evde iyi kotu yattim. sonra issiz adam vizyona girdi, tam o gun gidecegiz; bende bir agri bir sanci.. sanki kasiklarima balta ile vuruyorlar. acile gittik oyle boyle gece yarisi sonuclar bir geldi; yumurtaligim tumorle kapli. acil alinmazsa patlayabilir!

    ertesi sabah acil ameliyata girdim ve bir yumurtaligimi kaybettim... cok uzulup, agladim...

    hayatim boyunca bir daha hic o kadar agri duymadim.

  • 10. 21 eylül 2017 ali koç'un başkanlık konuşması

    hala mevzuyu "şu gelirse şampiyon olunur bu giderse şampiyon olunmaz" penceresinde değerlendirenlere laf anlatmak imkansız.

    insan tuttuğu takımı ne olursa olsun değiştirmiyor. başarılı da olsa başarısız da olsa hep oraya ait. aziz var diye fenerliliğimiz mi bitiyor? hayır.

    gönül istiyor ki vizyonu olan, ufku geniş insanlar tarafından yönetilen bir takım olalım. her sene şampiyon olamaz zaten hiçbir takım. ama bittik artık.

    canı sıkıldığında bir sezon boyunca 12.000 kişilik tribünü kapatan, kendisi sevmediği için başarılı hocayı futbolcuyu kovan, gücü sadece kendi taraftarına yeten, her başarısızlığın ardından önüne gelene saldıran, en ufak başarıyı ben yaptım diye bangır bangır bağırıp tarihe geçecek hezimetlerde kendinden başka herkesi suçlayan, bir dediği diğerini tutmayan, verdiği hiçbir sözü yerine getirmeyen, şampiyonluk gecesinde bile taraftara küfreden, halkın takımı fenerbahçe'yi "lisanslı ürünü olmayan yaklaşmasın, para vermeyen konuşmasın" şeklinde bir nefret objesine dönüştüren zihniyet silinsin istiyoruz artık.

    isim ali koç olmuş, x olmuş, y olmuş ne önemi var? başarısızlığında bile sıkı sıkı bağlandığımız takımımızı istiyoruz.

    bu zihniyet beton kazandırdı belki ama çok kişinin gönül bağını kopardı.

    biz sadece bize ait olanı geri istiyoruz. fenerbahçe'yi geri istiyoruz.

    anadolu deplasmanlarında bir yıl boyunca tek bir günü bekleyerek geçirir fenerbahçeli çocuklar. artık o gün bile kavuşamıyorlar. biletler tribün gruplarına bırakılıyor. fenerbahçe sadece belli bir zihniyetin ve o zihniyetin neferlerinin eğlencesi oldu.

    mersin deplasmanında futbolculara çiçek vermeye parası olmayan elinde tuttuğu ağaç dalıyla takımı bekleyen, düzce'de bayrak bulamayıp elindeki kağıdı sarı lacivert'e boyayıp bayrak yaparak bekleyen çocukların olsun artık.

    çok uzak kaldık çok.

  • 11. yeşim salkım

    taşaklı diyerekten "taşaklarını yaladığınız" kadın, aynı proğramın girişinde şöyle bir cümle kullanmıştır:

    mesela bana diyor ki "kral tv de diyor 4 hafta boyunca döndün diyor" kardeşim kocamın kanalıydı, sanan ne? tabi dönerim.

    ondan sonra medya kartelleri bik bik bik. bugün eleştirdiği sistemi zamanında sonuna kadar kullanmış eski şöhretimsi.

  • 12. antidepresan etkisi gösteren şeyler

    karlı bir pazartesi okula doğru giderken, cızırtılı hoparlorlerden okulun tatil olduğunu öğrenmek. eve geri dönüp, sıcacık soba arkasında tekrar uykuya dalmak.

  • 13. 22 eylül 2017 abd ile 11 milyar usd'lik anlaşma

    burda, başkana çemkiriyor, ypg'ye silah veriyor diye....gidiyor adamla milyar dolarlık anlaşmalar yapıyor
    burda, israil'e çemkiriyor, siyonizm diyor...gidiyor, daha ayağını tozuyla ilk iş yahudi işadamlarıyla görüşüyor

    yavaş dön reyiz hızına yetişemiyoruz

  • 14. ekşi itiraf

    bugün metroda eve dönerken, anne ile kızı bindi, küçük kız yanıma oturdu, ve elini ayağıma koydu, işte o an çok tuaf oldum, uzun zamandır bu kadar masum bir sevgi görmemiştim ve o an gözlerimden yaş aktı ama gözlüğüm vardı, ve ben farkedilmez sandım, işte o küçük kız bunu farketti ve bana bakmaya başladı, ve şunu dedi; neden ağlıyorsun? annen baban mı hasta? yoksa sevglinden mi ayrıldın dedi.
    cevabım hayır aklıma birşey geldi dedim ve o an inanır mısınız elimi tuttu ve sarıldı.

    işte o küçük kız o kadar masumdu ki ve şunu düşünüyorum o kız gercekten büyük insan olucak gözlerinde gördüm o insanlığı ve hakikati.

  • 15. satrançta at mı fil mi daha değerlidir sorunsalı

    satrançta at en özgün en karakterli en saygıdeğer taştır. fil ise daha siyahtan beyaza beyazdan siyaha geçemeyen ezik bir orospuçocuğudur. piyon kadar bile şahsiyeti yoktur.

  • 16. melih gökçek'in istanbul belediye başkanı olması

    evet arkadaşlar topbaş'da gittiğine göre artık bu kampanyayı başlatıyoruz. ben bir ankaralı olarak kendisine referans olurum. basganımız istanbulu hak ediyor. istanbullulara şimdiden hayırlı olsun. bol dinazorlu bir istanbul bizi bekliyor. haydi basganım ankara seninle.basganımızı istanbul'a uğurluyoruz.

  • 17. delinin yıldızı

    otsbeş senedir beklediğimiz vega albümü. korka korka açtım albümü, birkaç arkadaşın da desteğiyle, delinin yıldızını dinliyorum. ergen tribi gibi gelebilir ama beni ancak bir vega fanı anlayabilir; şarkı başladığından beri tüylerim diken diken. 4 kere dinledim, iyice emin olayım yeni albüm yaptıklarından, diğer şarkıları da dinleyeceğim. teşekkürler.

  • 18. boğaz köprülerinin çift taraflı ücretlendirilmesi

    bir sonraki aşama, ortaya bir adam koyup, herkesi sırayla sikmesidir.

    2023 yenikapı mitinginde de vatandaşa "benim milletimin benden bir isteği var mı?" sorusuna da "köprüye birkaç tane daha sikici adam koy reyiz" diye bağırır artık herkes, hep bir ağızdan.

  • 19. yakıt ikmali yapan uçağa sigara içerek binmek

    türkiye'deki sivil havacılık sistemindeki çok ciddi bir eksiği gözler önüne seren bir durumdur.

    ulan zaten bütün bu havacılık işi internet üzeriden yürümüyor mu? bu şekilde uçuş emniyetini tehlikeye atan, uçak park pozisyonuna gelmeden yerinden kalkan, kabin üstü bagajları açıp diğer yolcuları tehlikeye sokan adam hakkında tutanağı tutacaksın. tc kimlik numarasını alıp kol gibi uçuş yasağını dayayacaksın. ilk seferde 6 ay, ikinci seferde 2 yıl, üçüncü seferde ömür boyu uçuştan men edeceksin. bilet alırken çat diye çıkacak uyarı, bu yolcu şu tarihe kadar bilet alamaz diye.

    uçakta içip içip rezillik çıkaranlar, kurallara uyması için ikaz edildiğinde hayvana bağlayanlar, yakıt ikmali yapan uçağa elindeki sigarayı tüttüre tüttüre yaklaşıp bir de üstüne ben askerim diye artistlik yapanlar, yetmedi mi lan? insan gibi uyarınca atar yapan adama dayayacaksın yasağı, bak nasıl köpek gibi tüm kurallara riayet etmeye başlıyor.

    1 saat uçakla gideceği yolu bırak 20 saat otobüsle gitsin. her molada da otobüs başında istediği kadar sigara içsin. şuursuzluk, cahillik, kendin bir halt sanmak bu kadar basit olmamalı.

    valla tiksindim, nefret ettim taşından ayrı, toprağından ayrı, çomarından ayrı...

  • 20. gülben ergen

    kaset olayını yeni duyup şaşıran yazarları görmemle beraber yaşlandığımı hissettiğim başlık.

    anahtar kelimeler: tmsf, uzanların kasası

  • 21. kim yong'un giydiği tuhaf kesim pantolon

    saga mi yoksa sola mi yatirdigini amerikan ajanlari tespit edemesin diye düsünülmüs olabilir.

  • 22. şapka takmadığı için adam astıran dünya lideri

    ileri görüşlü bir liderdir.

    zira "atatürk hocaları astırdı" diye yaygara koparanlar; 1,5 senedir "fethullah hoca idam edilsin" diye ortalığı inletiyor. neymiş, bir hoca da vatan haini olabiliyormuş demek. bunu 94 yıl sonra yaşayarak anlayabildiniz ama hala yorumlayamıyorsunuz.

  • 23. manda canlıyken testislerini yiyen sırtlan

    (bkz: izlerken bacakları kapatmak)

  • 25. ali koç

    bir besiktasli olarak soyluyorum adamdan kalite akiyor.

    ne kadar babasi ve dedesinin izinden gitmeyip fenerbahce'yi de secmis olsa koc ailesinin o kalitesi kendisini belli ediyor.

    fenerbahce'nin basina gelirse bize cok zorluk cikarir ama ergence yonetilen bir kulup yerine cok cok degerli bir rakip gelir.

    ortami germeyen ama hakkini da arayan, olmasi gerektigi gibi.

    2018'de fenerbahce baskani olur umarim.

  • 26. fatih terim'in tff'ye ihtarname çekmesi

    iyi adamlariyla basmamis dedirten olay.

  • 27. 1978 yılında çekilen microsoft personel fotoğrafı

    o yıllara geri gönderin lan beni. allah'ını seven o yıllara geri göndersin beni. o yılların new york'unda dedektif olarak işe başlamak, ofisimde filtre kahve içmek, suçlu kovalarken mola verip yol kenarında pudralı donut yemek, derin bi lanet olsun çekmek ve akşamları da smith'in barında iki duble bourbon viski içmek istiyorum amk.

  • 28. 15 temmuz şehitlerinin kanını regl ile anmak

    her şey doğru gittiyse, iki sonraki regliyle 12 eylül'ü anmış olan bir hatunun tiwitidir.

  • 29. gelmiş geçmiş en iyi vampir filmi

    daha önce yazilmis ama ben yine de yazayim,

    (bkz: interview with the vampire)

    üstüne tanimam.

  • 30. diş telinin kadınlara ekstra seksilik katması

    filipinler'e gidin o zaman. telli kiz kayniyo

  • 31. kitap hediye edilmesine rağmen mutlu olan insan

    kitap güzellemesi yapalım diye oraya bir adet "rağmen" iliştilirmiş olsa da yemem ben bunları.
    eğer karşınızdaki 18 yaşından büyükse hediyeden dayatma olmaz canım. şahsen ben kardeşime küçüklüğünden itibaren kendi istediğim ve doğru bulduğum bir yolu seçsin diye bir sürü dayatmada bulundum hepsi elimde patladı. meğer biz baya ayrı dünyaların insanlarıymışız. kafama vura vura öğretti.
    verdiğin hediye ile mutlu etmek istiyorsan o kişi senin için değerli demektir. kitap okumayan insan benim gözümde okuma yazma bilmeyenden hallicedir ama o onun sorunu. eğer kan bağım yoksa zaten çevremde pek yok o insanlardan.
    ama herkes de her kitabı okumaz, önce neyi alacağını bileceksin, bilmek için emek vereceksin.
    gidip kapağına göre kitap alıp, sonra da kibirli bir şekilde karşıdakinin tepkisini ölçersen o "rağmen" bir yerine kaçar.

  • 32. 30 yaşından sonra anlaşılan gerçekler

    tutkuların da nefretlerin de yavaş yavaş azalıyor olduğu gerçeği... yaşla mı ilgili bilmiyorum ama bende böyle oldu. neyse...

  • 33. ios 11

    şu anda kullanıcı sözleşmesini okuyorum. birkaç saat içinde okumayı bitirince yüklemeyi düşünüyorum.

  • 34. minimal rakı masası

    salağa bak ahtapot ve deniz börülcesi demiş, başlığın adı minimal rakı masası.

    işte böyleleri oldukça bizden bir bok olmaz.

    kavun veya beyaz peynirdir. he bu ikisi olmaz haydari, rus olur vb.

  • 35. kadir topbaş

    “borçlu belediye bırakmıyorum. tüm yeşil alanlarının anasının sikildiği, her yerden iğrenç betonların fışkırdığı yarrak gibi bir şehir bırakıyorum” demiştir.

  • 36. 22 eylül 2017 işkence gören kızı kurtarmamız

    gerçekten şok ve mutluluk içerisindeyiz. çok kısa özet geçeceğim uzun uzun yazmıyorum ana fikri anlayın yeterli.

    yaklaşık olarak 2.5 hafta kadar önce arkadaşın evinde tv falan seyrediyoruz. mekan istanbul fatih'te surlara yakın bir semt. baktık dışarıdan ses geliyor çıktık cama, bu arada balkon camı'da evlerin boşluğuna bakıyor yani cadde üzeri değil birkaç apartmanın boşluğundan oluşmakta. uzakta bir balkonda kocaman bir kadın küçük bir çocuğu (bugün öğrendik 6 yaşındaymış) dövüş filmlerindeki gibi, adeta yetişkin birisini döver gibi dövüyor. 15 saniyelik şokun ardından evine misafir olduğum arkadaşım bağır çağır sesini duyurdu. biz ne yapıyorsun diyoruz. size ne diyor. baktık hızını alamadı kadın bize küfür etmeye başladı. ben sadece izleyiciyim bu arada çünkü ev benim değil zaten bizim arkadaş gerekeni yapıyor. bende bu arada şok içinde çocuğa bakıyorum yüzü mosmor yara bere içerisinde o kadarda sevimli bir çocuk ki kıyamazsın. sinirler çok gergin falan derken çocuğu içeri aldı kadın kapadı pencereleri.

    biz tabi ne yapacağımızı düşünürken çocuğun yüz ifadesi gözümüzün önünden gitmez bir şekilde hemen araştırma yaptık internette. ilk iş bimer üzerinden aile sosyal politikalar bakanlığına şikayet yazdık. ardından polise haber verdik. nereye yazabilirsek yazdık. bir kaç gün geçti bizim arkadaşın siniri geçmedi.
    her gün aklıma geliyor uyuyamıyorum çocuk acaba ne oldu falan diyor. bakıyoruz çocuk ortalarda yok. bizim arkadaşta gerçekten duyarlıdır. hatta bu duyarlı olması sebebi ile birkaç kavgaya karışmış hala davaları devam etmektedir. aradan yaklaşık 2 hafta geçti bizde gün aşırı evi ve çevreyi kontrol ettik ama kimse yoktu. 2 gün önce aile sosyal politikalar bakanlığından görevli memurlar arkadaşın evine geliyor. durumu anlatıyor, evi gösteriyoruz. memurlar eve gidiyor kapıyı kadın açıyor. arabaya alıyorlar kadını o sırada bize haber veriyorlar. bizde çaktırmadan aldıkları arabanın yanından geçiyoruz ve kadını teşhis ediyoruz. neyse aradan 2 saat sonra bize bir telefon geliyor. memur arkadaş diyor ki "bu kadının çocuğu yok, evli değil evinde çocuk olduğuna dair kimseden bilgi alamadık eminmisiniz? " diyoruz eminiz memur tekrar bize telefonda kapıda çocuk terliği gördüğünü ama kadının başka çocukların terliğidir dediğini belirtiyor. biz ısrarcı bir şekilde olayı tekrar anlatıyoruz. çocuğun ölmüş bile olabileceğini söylüyoruz. bizim arkadaş başlıyor ağlamaya telefonda değil tabi arkada. memur telefonu kapadıktan 2 saat sonra bizi arıyor tekrar, savcılıktan arama izni çıkarmış bizim ısrar üzerine. eve polisle birlikte girmişler ve herkes şok. odalardan birinde 6 yaşında bir kız çocuğu dişleri çekilmiş, derisi ısırılarak koparılmış. sırtında 100lerce jilet izi çocuk konuşamıyor. ve evde "öz babası". işkenceci kadın adamın sevgilisiymiş. öz annesi ile ayrılmışlar mahkeme vekaleti babasına vermiş.

    olay bu şekilde sonlandı şuan çocuk karakolda imiş. polis bize teşekkür etti. bakanlıktan çok ilgilendiler telefonlar açtılar. az öncede çocuğun öz annesi aradı teşekkürlerini sundu. biz resimleri görmedik ama yarın çocuğu görmeye gideceğiz. anlatıldığı kadarı ile memurlardan birisi ilk defa böyle bir dram gördüğünü ilaç aldığını kendisininde bir anne olduğunu söyledi.

    arkadaşlar lütfen çevremizdeki çaresiz insanlara duyarlı olalım. arkadan çıkan hikayeler çok farklı oluyor. annesine kızacaktım çocuğuna bakmıyor diye ama öz anneside 1 saat kadar bize durumu anlattı. geçmiş olsun diyor ve buradan duyarlı arkadaşıma teşekkür ediyorum o olmasa ben bile görmezden gelebilirdim.

    edit: resimler bizde yok. olay medyada hiç yankı bulmadı. umarım medyada harekete geçer ve acil ceza alırlar. buradan haber kanallarına sesleniyorum sessiz kalmayın. işkenceci kadın ve buna göz yuman baba ceza almalı.

    edit2: tutuklanıp tutuklanmadığını bilmiyoruz. savcılıkta ailenin işlemlerinin yapıldığını, kızın bakıma alınması için işlemlerin yapıldığını biliyoruz.

  • 37. annelerin en büyük yalanı

    (bkz: atarinin televizyonu bozması)

  • 38. eşini kovup eşinin kuzeni ile yatan teyze

    merakına yenilmiş ve linki açmış hanım ve erkek kardeşlerim için söylüyorum...

    işte ilişkiler böyle bir şey... hayatınızda tek değeriniz ilişkiler olunca 80 yaşına da gelseniz sapıtabiliyorsunuz.

    ilişki peşinde koşmayın. ilim irfan peşinde koşun. bilim peşinde koşun...

    1- adım: önce ingilizceyi adam edin.

    2- adım: bu linkten keyfinize göre dersleri takip edin.

    3- adım: kendinizi geliştirin.

    4- adım: örgütlenin. beraber çalışın. şu ülkeyi gerizekalı islamcılardan kurtarın.

    haydi aslanlarım!

  • 39. 21 eylül 2017 istanbul yağmuru

    evimin içine kadar giren yağmurdur.
    apartmanda duvarlarından su alan tek daire benimkisi.
    teşekkürler evren.

  • 40. 22 eylül 2017 istanbul yağmuru

    bir saniyeden kısa sürmüş olsa da hayatımın en güzel görsel şovunu yaşattı bana bu yağmur.

    az önce 6-7 parça şimşek ufkun bir ucundan diğerine enlemesine boylamasına bütün gökyüzünü kapladı gözümün önünde. ağzımdaki sigarayı düşürdüm şaşkınlıktan.

    şimdi yatakta varoluşsal krizlere sürüklenmek üzere hazır bekliyorum. eved.

  • 41. 1 saat yol gidip kahvaltıya 50 lira veren tip

    hepinizin aklında o istanbullu tipi canlandı değil mi?
    tam da berbat bir hayat yaşayıp hayattan zevk alıyormuş gibi yapma sanatı.
    bunu yapan insan gizli depresyondadır.

  • 42. bir erkeğin en seksi olduğu an

    herkes bir şey demiş ama böyle bacaklarınızın arasında iken tüm ağırlıklarını verdiklerinde de hiç fena olmuyorlar ( göbekleri varsa değil tabiki).

  • 43. mehmet ali erbil'den hamileyim aldır diyor

    memedealibey'in tam bir arı olduğunu gösteriyor. sokup sokup kaçıyor.

    bu millete onun gibi sikiciler lazım ki zaten memleketin hali bunu doğruluyor.

  • 44. ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı

    http://connected2.me/anonim8497809

    sabaha kadar sohbet
    erkeğim

  • 45. gözde baddal

  • 46. 23 eylül 2017 fenerbahçe beşiktaş maçı

    kaybedeni kötü günlerin beklediği maç demiştim en son. beşiktaş kaybederse nasıl kötü olur önce onu açıklayayım ardından kendimce oyun analizimi yaparım.

    şimdi beşiktaşın önümüzdeki üç maçı şöyle:
    fenerbahçe(d)
    lipzig
    trabzonspor

    bu üç maçtan sıfır puan da alabilir 9 puan da. iki olasılık da gayet mümkün. fener maçını alır da diğer iki maçı kaybederse çok sorun olmaz. fener maçını kaybederse, lipzig takımına da kaybetmesi olası. bu psikolojiyle trabzon'u da yenebileceğini düşünmüyorum. fener maçını kaybederse, seri mağlubiyet serisine girip üç maçta sıfır puan yapabilir, bu da beşiktaş'ı zora sokar. hocanın tercihleri tartışılır, görmezden gelinen sorunlar gün yüzüne çıkar. televizyondki linç ekiplerine de gün doğar. üç maçta 9 puan, 6 puan veya 7 puan, beşiktaşa coşku verir, tutulması zor bir takım haline dönüşebilirler. bu açıdan bu 3 maç, beşiktaş için hem riskli, hem de fırsat maçları.

    maça geçersek beşiktaş, sezona oyun olarak kötü başlamasına rağmen fenere göre çok daha hazır bir takım. beşiktaş'ın geçen senenin çok üstüne koyduğunu düşünmüyorum ancak geçen seneki hali zaten iyi ve oturmuş olduğu için bu takım olmuşluk en büyük avantajı. dezavantajı ise sağ bekteki eksikler, ve genel kanın aksine sol bekte caner'in defansif zaafiyeti. fenerbahçe burayı alper, giuliano ve isla ile zorlarsa caner sıkıntı yaşar , kart bile görebilir. canerin sakatlık/kartla atılması durumunda adriano'nun da olmaması burada da bir sorun yaratır, kimi oraya koyarlar bilmiyorum var mı üçüncü bir sol bekleri.

    beşiktaş'ın diğer mevkilerinde ise çok bariz bir zaafiyet görmüyorum. forvette cenk'in performansı yüksek, ancak bir sakatlık veya o günlük formsuzluk yaşanması durumunda yedekteki negredo bende soru işareti. geldiği gün de öyleydi, izledikten sonra da fikrim aynı. bu negredo, beşiktaş seviyesinde değil. ha fener maçında girer, patlama yapar ve ilerleyen dönemlerde seviyesini yükseltirse beşiktaş için bu mevki sorun olmaktan çıkar. şu anki haliyle ben beşiktaşlıların da forvet mevkisinde sadece bu maç için değil, ilk yarı boyunca tedirginlik yaşadığını düşünüyorum.

    fenerbahçe'de ise işler tabiri caiz ise pamuk ipliğine bağlı. sezona kötü başlamadı ancak peşpeşe yenen akla zarar goller, takımı hem avrupa hem de lig maçlarında ciddi şekilde aşağı çekti. yine de trabzon maçında son 20 dk'lık oyun, başakşehir maçını kaybetmesine rağmen oyunun genelinde oynanan oyun sonuç vermese de bir umut vermişti. alanya maçında, trabzon ve başakşehir maçlarından daha kötü oynamasına ve rakibin de daha kötü olmasına rağmen skoru buldu. bu skor kimseyi yanıltmasın ancak başakşehir maçında oynanan oyun tekrarlanırsa beşiktaş maçı için yeterli olacaktır.

    diziliş olarak son iki maçtır 4 3 3 oynuyor fenerbahçe. dirar da, kanat oynadığı maçlarda çok kötü oynarken 4 3 3'te iç oynadığı zaman bayağı etkili oldu. bu dizilişte aykut hoca'nın oyunu sağ kanada yığmayı tercih etmesinde üç etkenin olduğunu düşünüyorum. ilki, sol beklerin hücum performansları çok iyi değil. ikincisi sağa yığılan oyunda valbuena biraz daha ortaya gelip daha serbest olabiliyor. üçüncüsü de isla gibi bir bek oyuncusu var, bence mükemmel bir oyuncu. geldiği zaman da söylemiştim fenerin valbuena ile beraber en iyi transferi isla.

    sağa yığılan oyunda zaman zaman sola dönüşler de olabilir ancak hasan ali oynarsa hoca kendisinden ileri çıkmasını istemiyor.böylece sağda daha hücuma yakın oynarken hasan ali defansta kalıp geriyi sağlama alma amacında.

    4 3 3 dizilişinde, ortadaki çapa kesinlikle josef olmalı. sağında da dirarın yokluğunda alper oynar muhtemelen. alper'in bu mevkideki performansı, dirar'dan daha iyi olabilir. ileride yeni transfer jansen de, takımla uyum gösteriyor. öne -sağa-sola çıkıp top alıyor ve sağa sola açıyor. ardından hemen içeri giriyor. alanya maçının ilk dakikalarında penaltı beklediği bir pozisyon vardı, o pozisyonda topu sola açan da kendisiydi. bunu çok yapıyor ve yapmaya devam ederse takımı çok rahatlatmakla kalmaz, ömer üründül'ü de zevkten dört köşe eder:)

    çapanın sağında alper, solunda da ozan oynar muhtemelen. ozanda da tempo olarak bir toparlanma var. bu maçta ya bunu daha ileriye taşıyacak ya da başladığı yere dönüp ıslıklanacak. öyle istim üzerinde bir maç onun için. çapanın sağı veya solunda, gidişata göre ekicinin 60'tan sonra oyuna gireceğini düşünüyorum.

    ileride solda valbuena serbest, jansen gezici ve guiliano da sağdan içeriye kat ederek oynuyor. beşiktaş'ın sol bekini zora sokabilirler. forvet olarak hoca'nı tercih edeceği ikinci oyuncu fernandao olursa şaşırmayın. bu kadar kanatlara inen bir takıma lazım olan oyuncu fernandao'dur. fernandao, sağdan/soldan içeri ortaların bu kadar fazla olduğu bir takımda kesinlikle iş yapar. bu maçta değil belki ama ilerleyen dönemlerde fernandao'dan böyle bir performans bekliyorum.

    kalede kesinlikle kameni'nin oynaması lazım. volkan oynarsa da yine onun yüzünden kaybedersek bu sefer ben de sahaya dalıcam artık. hata yapacaksa da kameni yapsın, 35 yaşındaki adamı kazanıcam diye ligi kaybedeceğiz bu gidişle. veya koy altyapı kalecisini, o çocuk hata yapsın. volkan'ı kazanma çabasını anlıyorum ama aykut hocayı en çok savunanlardan biriyimdir, kendisi bu iyi niyeli çabadan(veya yönetim baskısından neyse artık) dolayı siki tutarsa taraftarın tepkisi bu sefer çok ağır olur. zaten anlamadıkları konularda bile tepki gösteriyorlar amk malları, bir de buradan gol yeme hoca.

    sol bekte oynayacak oyuncu, bence oynanacak oyun için bir mesaj verecektir. ismail'in oynadığı maçlarda ismail ileri çok çıkarken hasan ali pek çıkmıyor. burada oynayacak oyuncuya göre beşiktaşın sağını zorlayacaklar mı zorlamayacaklar mı göreceğiz. ben olsam beşiktaşın caner kanadını zorlarım ama bu bir tercihtir. bakalım belki hiç de zorlayamaz futbol bu. beşiktaş siler süpürür, her şey mümkün.

    stoperde neto için de bir şeyler söylemem gerekiyor. oynadığı ilk maçtan itibaren, top kendisindeyken baskı görünce direk kaleciye dönmek yerine araya dalıyor, ve popüler tabirle ileri oynuyor. bu, baskıyı kırmak için çok önemli. tabi burada, orta sahadaki oyuncuların da saklanmadan top istemek için boşa çıkması da gerekiyor. fener bu baskıyı pasla geçebildiği her an, tehlikeli bir atağa dönüşmeye adaydır. burada ozan genelde saklanıyor ama dirar ve alper , zaman zaman da giuliano ve valbuena kendini gösterirse hücuma çıkışlar fener için rahatlamış olur.

    fenerbahçeli olduğum için fener ağırlıklı bir yazı oldu. genel itibariyle beşiktaş, lige başladığı gibi oynarsa sıkıntı yaşar. fener ise, son iki üç haftadır oynamaya çalıştığı oyunu bir tık daha yukarı çıkarırsa fener kazanır. burada talisca ekstra bir performans gösterirse orasını bilemiyorum. geçen senenin iyisi şu anda geçen seneye göre kötü, geçen senenin kötüsü şu anda geçen seneye göre iyi. bakalım kim kazanacak.

    benim eyyorlamam bu kadar. bu maçta iyi oynayan kazansın. umarım güzel bir maç izleriz. beşiktaş'a lipzig maçında başarılar.

  • 47. aynı ürünün türkiye için daha kalitesiz üretilmesi

    ab üyesi letonya'da aynı marka ve aynı ambalaja sahip ürünlerin batı avrupadakilere göre daha düşük standartlarda satıldığından şüpheleniliyormuş. özellikle zengin ülkelerden gelen turistlerin aynı marka ve aynı ambalaja sahip olsalar da kendi ülkelerindeki içecek, çikolata ve gıda ürünlerinin daha lezzetli olduklarını söylemelerinden şüphelenmeleri üzerine bakanlık ülkeye ithal edilen 20 adet ürünün labaratuvarlarda detaylı analizini yapacak. öncesinde de ab komisyonu başkanı juncker üye ülkelerde aynı marka ile satılan ürünlerin bazı ülkelerde daha düşük kalite ile satılmasının kabul edilemez olduğunu açıklamıştı.

    http://eng.lsm.lv/…ty-in-latvia-and-europe.a251051/

    ab üyesi ülkelerde böyle bir durum varsa türkiye'de neler oluyordur allah bilir??

    edit: yabancı firmalara çok kızmanın da bir alemi yok. sebze ve meyvelerde, bizzat türkiye bu işin alasının kendi vatandaşlarına yapılmasına göz yumuyor. malumunuz, ülkemizde yetiştirilen sebze ve meyvelerin en kalitelisi, standartlara uygun üretilmişi, en az kimyasal pislik içereni avrupa ve rusya gibi ülkelere ihraç ediliyor.

  • 48. atatürk olmasaydı türkiye özgür bir yer olurdu

    atatürk’ün diğerlerinde olmayan ve göz ardı edilen asıl güçlerinden biri savaştığı kuvvetlerle (batılılarla) entegre olamanın gerekliğini görecek bir politik yeterlilik ve vatan sevgisine sahip olmasıdır... ki, bu benzersiz yanını devrimlerle görmekteyiz.

    inatsızlıktan uzak, öfkesini yenmiş, ne dengeli bir karakteridir bu! savaştıkları ile ile yanyana yaşanması gerektiğini görmek ve bunu kabul edip bu yönde adımlar atmak ne sorunsuz bir şahsiyet ister... cephede canları yok etmiş adamlarla savaş dışında çocukça inat sürdürmeden onların harflerine, saatlerine, giyimlerine vb. uygun yaşamanın halk için daha iyi olacağını görmek üstünlüğüdür bu! güçlü kimlik budur! asıl cesaret de öyle! savaşta kahramanlık yapmaktan bile zordur bu iş; çünkü temelde korkuyu ve hırsı yenmek vardır! unutulmamalı ki zayıf karakterliler kendi içlerine kapanır, ellerindekine sarılır, "yeni"den korkarlar.

    işin ilginici atatürk’ün en yapmadığı iş -ona bulaşmak isteyenin en kolay çemkirdiği- alkol konusudur! alkol ile ulu önderi bir tutmak dangalaklıktır. bunun sebebi ise osmanlıda geniş çaplı alkol tüketildiği gerçeğidir. atatürk "de" herkes kadar alkol alan biridir. osmanlı şarkılarında daima mey ve sarhoşluk olması geçmişimizde şimdikinden fazla alkol olduğunun en açık ve kolayca görülecek kanıtıdır. rakı kültürü, meze kavramı dünyaya osmanlı ile yayılmıştır, atatürk ile değil!

    kişisel çıkarlara göre eğilip bükülerek gençlere dayatılan, ortak kültürümüz olan ama bazılarınca ele geçirilmeye çalışılan osmanlıda alkol tüketimi o kadar yaygındı ki; padişah abdülhamit -belki de ithal şampanyalara ödenen parayı azaltmak için- içki fabrikası kurmuştu! (evet, zenginlerin evlerinde ithal viski değil, şampanya bulunurdu! o kadar da yaygındı.) bağnazlığı görmek isteyen düşmanlık doldurularak yansıttıkları osmanlı tarihine değil, 2017 yılı türkiyesine bakmalı belki de.

    ve yaza-yaza bıkmayacağım. bir kez daha: ulu önder devrimleri ile osmanlıyı yıkmaya değil, batılılaştırmayı hedef alıyordu. çünkü özgürlük batıdaydı! atatürk öyle komplekssiz, çağdaşlığa öyle inanmış bir kişiydi ki, ailemde nice padişahçıyı -iddia ettikleri gibi- asacağına fransa-
    nice’e yollanmacasına, en yüksek memurluklara atadı! ben okuduğumu anlatmıyorum. yaşadığımı anlatıyorum.

    sonuç olarak: atatürk olmasa içki kesinlikle şimdikinden daha ucuz olacak, daha yaygın şekilde tüketilecekti; ama batıya açılmamızı, kolay yaşamamızı, daha başarılı olmamızı sağlayan devrimler yapılmamış olacaktı.

  • 49. aykut kocaman

    bugün, formasının hakkını belki de en çok veren ve camianın sembolü haline gelen 10'un yaptığı açıklamayı okurken, kendisine bir daha nefretle dolmamı sağladı.

    "aykut kocaman hayatımı değiştirdi. yalnızca bir oyuncuyu göndermedi, bir aileyi gönderdi. eşim ile oturup 'şimdi nasıl işin içinden çıkacağız?' diye konuştuk. çünkü beni gönderdiğinde artık daha fazla futbol oynamak istemiyordum. iyi oynuyordum ve o beni gönderdi. ben sorun çıkarmadım ama o beni bir sorun haline getirdi. curitiba'ya dönüp hayatımı düzene sokmam bir buçuk iki yılımı aldı. insanlar alex'i görüyor ama alex'in arkasında bir kadın ve büyümekte olan 3 çocuk vardı. aykut kocaman kariyerimi durma noktasına getirdi.".

  • 50. kod yazanların kendini yüksekte görme huyu

    profesyonel kariyerine yazılımcı olarak devam eden bir mühendis olarak, ömrümde kod yazan kadar sığ bir tanım görmedim, o ayrı bir mesele ama; bol pointer içeren c/c++ kodundaki herhangi bir akışı sadece gözüyle doğru takip edebilen bir insan kendisini yüksekte görmese bile benim için oldukça yüksektedir.

    sözlük şu aşağılık kompleksi ve eziklikten ne zaman kurtulup en üstün meslek budur, bu mesleğin erbabının kendini üstün görmesi, bok gibi mesleği olan bilmemne, soktuğumun bilmemnesi türü başlıklarda enerjisini harcamaktan vaz geçecek o kadar merak içindeyim ki. yazık lan. oğlum hiç şunu duymadınız mı,

    "eğer sizden sokakları süpürmeniz istenirse micheangelo’nun resim yaptığı, beethoven’ın beste yaptığı veya shakespeare’in şiir yazdığı gibi süpürün. o kadar güzel süpürün ki, gökteki ve yerdeki herkes durup, burada dünyanın en iyi çöpçüsü yaşıyormuş desin.”

    martin luther king

    olay bu kadar basit aslında amk.