Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. game of thrones

    --- spoiler ---

    efenim bronn'un tam aksiyon başlamadan podrick'e yanaşıp "hadi gel bira içek" demesini garipsediniz değil mi?

    olay şu ki bronn'u oynayan jerome flynn ile cersei'yi oynayan lena headey'in vakti zamanında ilişkisi varmış. artık ne olduysa çok yıkıcı bir ayrılık yaşanmış ve birbirlerinden nefret ediyorlarmış. bu yüzden kontratlarına çekimler sırasında aynı ortamda bulunmayacaklarına dair madde konmuş.
    --- spoiler ---

  • 2. netflix türkiye

    netflix türkiye yöneticisi arkadaşlar burayı okuyor ise;

    dublajlı dandik içerik değil, altyazılı düzgün içerik istiyoruz.
    sansür, flulaştırma falan istemiyoruz.
    bunları yapacak iseniz zaten izlemediğimiz tv kanallarından farkınız yok.
    benzemeye çalıştığınız tv kanallarını izleyenler para verip de size abone olmaz.
    ya hitap etmeniz gereken kitleye göre iş yapın ya da dükkanı kapatıp gidin, çünkü böyle devam ederseniz batacaksınız.

    yoksa biz torrent ile işimizi görürüz, lakin beleş izleyeceğiz diye bir kaygımız yok, adam gibi sansürsüz altyazılı içerik koyun parasını verip izleyelim. dublaj iğrenç, tiksinç ben ve benim şahsımda esas hedef kitleniz için.

    bu yazıyı o kalın kafalı yöneticilerinize okutun.

    edit: şahsen dublaj istememenin asıl sebebi dublaj ciddi maliyetler getirdiği için içeriğin zayıf kalmasıdır. yoksa bana ne yapsınlar dublajı, ben yine orjinal dilinde altyazılı izlerim. bu arada bu kadar favlanmasına da şaşırdım, ne kadar çok bu konuda dertli insan varmış.

  • 3. isveç'te yapılan sistematik erkek çocuk istismarı

    başta isveç olmak üzere birçok batı ülkesinde sistematik olarak erkek çocukları feminize ederek hayatlarını kararttıkları şerefsizlik. üstüne bunu çok tatlı bir şeymiş gibi medyaya lanse ediyorlar.

    https://www.youtube.com/watch?v=4spj8hhbwhs&t=52s

    videoda görüleceği üzere 5-6 yaşlarında erkek bir çocuk 2 adet kafayı yemiş, bir tanesi mario gibi ortalıkta gezen, keçi sakallı manyak bir kadının bebeklikten itibaren şartlandırması sonucu kız gibi giydiriliyor, kesinlikle maskülen hareketler sergilemesine izin verilmiyor. şeref yoksunu medya da bunu çok tatlı bir şey gibi lanse ediyorlar. işin acı tarafı bu ruh hastalığının devlet tarafından teşvik ediliyor olması.

    diğer ülkelerde isveç kadar olmasa da böyle manyaklıklar normal karşılanıyor. özellikle abd ve kanada.
    uk
    japonya
    abd
    kanada
    norveç aynı bokun laciverti zaten

    cinsiyet ameliyatı geçiren çocuklarda intihara kalkışma oranı %30 kendini yaralama oranı %42.
    bunu empoze ve teşvik etmek şerefsizliktir. çocuk istismarıdır.

  • 4. merkez demokrat parti

    ismini "milliyetçi halk demokrat sağlı sollu merkez genç adalet partisi" olarak değiştirmediği sürece yazarları mutlu etmeyecek yeni parti. yolu açık olsun.

  • 5. türklerin ingilizcesi en kötü olan millet olması

    daha önce söylenmiş olabilir ama bunu söyleyen kişi muhtemelen ingilizce konuşan portekiz vatandaşıyla henüz karşılaşmamıştır. türk'e kurban olurum.

  • 6. jon snow'un poposu

    ilk defa bir seks sahnesinde kadın bedenini gölgede bırakmayı başarmış efsane popodur. oyle ki jon snow size "götüm gibisin" dese "thanks your grace" deyip sevinçten zıplamanız lazım. o kadar guzeldir.

    diger yandan kadin uzuvlarını metalastirmaya iyice alismis heteroseksist bünyeleri de rahatsız etmiştir. oh olsun. onlar heteroseksizme öyle bir batmıslar ki jon'un poposunu sadece kadınların begenecegini farzederek basliyorlar. o gördukleri de kadın poposu olsa akıllarına kim bilir neler gelecekken, konu erkek olunca direkt buyuk abdeste odaklanıyorlar. kisaca bu popo guzelligi ile hepimizi buyulerken heteroseksistlere de selam çakmıştır.

  • 7. leyla ile mecnun'un hiç komik bir dizi olmaması

    eğer kemal sunal filmleriyle, ne bileyim bir avrupa yakası ile kıyaslarsanız doğru sanacağınız önerme. nitekim komedinin de alt dalları vardır sitcom, absürt komedi gibi. bu dizi de absürt komedidir, yani doğrudan espri yapıldığı için değil bir bütün olarak komiktir. yayınlandığı kanala giydirmesi, hatırlayın erdal bakkal'ın trt binasına gidip elektrik faturalarından kesilen katkı payına itiraza gitmesi buna örnektir. çünkü leyla ile mecnun sıradan bir komedi dizisi değildir. bu yüzden herkesi güldürmez. eğer bu diziyi komik bulmuyorsanız tarzınız bu değildir. gerizekalı falan değilsinizdir, seven de einstein değil. ulan nasıl kimi bilim kurgu sever, kimi aksiyon filmi sever. bu da onun gibi bir şey. amma da abartmışsınız. yok komik bulmayan geri zekalıdır bilmem ne.

  • 8. 29 ağustos 2017 istanbul yağmuru

    yine istanbul ile diğer yerleri kıyaslayanlar doluşmuş, arkadaş olayın farkına varamadınız gitti yok her yağmurda he karda istanbul bik bik diyorsunuz.

    ülke nüfusunun dörtte birinin yaşadığı bir yerden bahsediyoruz, 130 ülkeden büyük bir ekonomisi var bu şehrin, etrafında izmit'ten bursa'ya kadar sanayileşmenin nedeni olmuş bir dünya markası şehir ve bu yaz hiç beklenmedik şekilde aniden, çok miktarda yağmur ve dolu yağışı alıyor. benzer yağışların sizin yaşadığınız küçük yerlerde pek etkisi olmayabilir ama burada hayat felç oluyor o yüzden haberlerde sık sık yağmur geliyor tedbirinizi alın uyarıları yapılıyor.

  • 9. kuzey kore'nin japonya'ya balistik füze fırlatması

    daha geçen yıl kuzey kore'deydim ya inanmıyorum. füzeyle birlikte beni de fırlatabilirlerdi. verilmiş sadakam varmış

  • 10. ekşi sözlük android & ios uygulaması

    yeni güncelleme güzel olmuş hiç bir sorunu yok çünkü açılmıyor.

    https://i.hizliresim.com/prxor7.jpg

  • 11. misafirlikte maruz kalınmış en kötü yemek

    (bkz: fasulye turşusu kavurması) sade olsa neyse, hem yumurtalı hem soğanlı. hayatımda yediğim en iğrenç kokan şeydi. taze fasulyeye bayılırım, turşusuna deliririm ama bunu soğan ve yumurtayla kavurmak? leş kokan ve dumanı tüten bir şeydi. şimdi kimse çıkıp "o şahane yemektir, bir de annem yapsın öyle ye" demesin, kalbini kırarım.

    seneler önce bir flörtüm vardı. (çok yaşlandım galiba, flörtüm falan diyorum.) eskişehir'den istanbul'a gittim ben, bir konser vardı ama hatırlayamadım. (2002 olması lazım.) ben geldim diye annesi yemeğe çağırdı. kadın uğraşmış, ayıp olmasın dedim ve kavurmayı yedim. ama nasıl yuttum bana sor. yemekten sonra, hayatın her anını manik atak geçirir gibi yaşayan ablası gelip "turşu kavurmasını ben yaptım, güzel olmuş mu" dedi. kendimi bıçaklamak istedim. aslında en güzeli ablasını bıçaklamaktı. böylece benden sonra kimse bu işkenceye katlanmak zorunda kalmaz, adım halk kahramanı olarak anılırdı. ama yapamadım. "çok güzeldi, ilk defa yedim, beğendim" diye geveledim. "fazla yapmıştım, paketlerim, giderken götür" dedi. allah benim belamı bersin. bir de otogara kadar geldiler beni geçirmeye, atamadım. istanbul-eskişehir arası otobüste, elimde poşetle otururken bu ilişkinin yürümeyeceğini anladım.

    ------------
    hava henüz aydınlanmamış, dinlenme tesisinde elinde poşet olan, karanlık bir tip çöpe doğru koşuyor. elindekini bırakıp gökyüzüne bakarak "ohh" diyor. bu esnada ismail ayaz turizm muavini kuşkulu bir ifadeyle onu izliyor.
    ------------

    - poşette ne vardı bağyan?
    - kusmuk
    - otübüsü batırmadın inşalla
    - poşete kustum işte
    - öyle olsun bakalım, çok gördük böyle diyenleri

    muavine hesap verdik, üstüne fırça yedik bir de. pezevenge bak, sanki bomba bıraktım. o zamanlar sigara içiyorum. camel. sigaramı yakıp dinlenme tesisinde yıkanan arabaya bakan hipnotik emmilerle takıldım bir süre. şimdiki aklımla selam bile vermeyeceğim bir adam için hem iki gün arabesk müziğe katlanmıştım hem de yumurtalı turşu kavurması yemiştim. kafayı mı yemiştim acaba? bana bir aydınlanma geldi, dedim ki bundan sonra turşuyu kavuran insanlarla işim olmaz. (ne sandın, hayatın anlamını bulduğumu mu?)

    birkaç sene sonra üç defa nişanlanıp ayrıldığını öğrendim. turşu kavurması yüzünden değilse ben de bir şey bilmiyorum.

  • 13. felsefenin karnı tok insan işi olması

    felsefe adanmış kişinin işidir, varlıklı adamın değil. zenginlik sadece adanmışlığa yardımcı olur, onu sağlamaz. sokrates bir taş ustasıydı, diyojen'i zaten herkes biliyor, epictetus bir köleydi, baruch spinoza cam lenslerini silerek hayatını idame etmeye çalışıyordu, jean-jacques rousseau 16 yaşındayken hemen hemen hiçbir şeyi olmadan evden kaçan bir yarı yetimdi, 9 kardeşten biri olan ımmanuel kant babaları ölünce ailesine yardım etmek için üniversiteyi bırakıp uzun süre özel ders vermek zorunda kalmıştı, friedrich nietzsche bir ordan bir oraya avrupa'yı dolaşan müzminliğin içinde biriydi.

    bu kişilere karşı, zengin filozoflar da ortaya konularak karşı argüman oluşturulabilir, ama önemli olan "felsefenin karnı tok insan işi olması" iddiasının doğru olmadığının gösterilmesidir.

  • 14. akgezenlerin asıl amacı

    sıcak denizlere ulaşmaktır.

  • 15. spor yapmak için gerekli motivasyon kaynağı

    su laf beni 1 hafta gaza getirdi.

    spor yaparken vucudundan cikan ter degil, yaglarin goz yaslari...

  • 16. vatan şaşmaz'ın cansız görüntülerinin yayınlanması

    ulan adamın biri

    "emin olun bundan 10-12 sene öncesine kadar böyle görüntülerin internette bulunması bu kadar kolay ol(a)mazdı; fotoğraflar gazetecilerin elinde olur, yayınlayıp yayınlamama ikileminde ahlâkî değerler ağır basar ve yayınlanmazdı" demiş.

    2005 doğumlu falan mısın diyesim geliyor. sıcağı sıcağına programında parçalanmış cesetleri, ölüleri, kanıyla göstermedi mi bu türk medyası? rtük kaç yıldır var bu ülkede? şimdi gelmiş neler neler diyorlar ya. şimdi görünce şaşırıyoruz çünkü denetleme kurumu var, yasaklar var. eskiden görünce şaşırmazdık küfürleri de, sigaraları da, çıplak çıplak insanları da, cesetleri de bu ülke televizyonlardan duyup izlerdi. şimdi duyar kasmayın. internetin ne bok olduğu da kaç yıldır belli bi şey. her türlü bok pislik var... doğru mu? değil. ama böyle. daha kaç yıl önce alttan sıcak sohbetler numaralarını görürdü bu ülkenin insanları.

  • 17. yıldızlar arasında dünyayı temsil edecek şarkı

    tabi ki get schwifty

  • 18. amazon.com.tr

    tanesi 1 liradan, 1 yıllık polonyalı mendil ihtiyacımı karşıladığım site.

    önce 100 lira üstü kargo ücretsiz fırsatından yararlanmak için 100 adet sepete ekledim, sonra bonus kart ile 10 taksit yaptırıp, kartın verdiği 10 lira bonus ile 90 liraya düşürdüm. "ilksiparis" kodu ile 20 lira indirim aldım ve 70 lira olan bakiyeyi, vodafone freezone kampanyası ile birleştirip 50 liraya çektim.

    böylelikle kutusu 50 kuruşa, her kutuda 100 tane olduğu düşünülürse tanesi 0,0005 kuruşa geldi. oldukça hesaplı.

    edit: kargo parası ödememek için asansörü bozup, ürünün gelememesini sağladım. sonrasında müşteri temsilcisine çemkirip kargo parasını iade ettirdim. deneyin, %100 çalışıyor.

    (bkz: fakiriz ama salak değiliz)
    (bkz: amazon ölücüleri)

  • 19. çıplak banyo yapmanın zararları

    "yeni bir hadis söyleyeyim, bu da çıplak yıkananlara gelsin."

    adamlara sürekli istek hadis geliyor amk eğlenceleri bizimkinden daha iyi.

  • 20. game of thrones başlıklarının mide bulandırması

    1 sezon kaldı, az daha sabret dediğim isyandır.

    ondan sonra sol frame'de görelilik, evrim, quantum renk dinamiği başlıklarını görmeye devam edebileceksiniz yeniden.

    edit: imla

  • 21. 40 bin liraya alınabilecek en iyi ikinci el araba

    bak bu tipler yabani ot gibi ortaliga iyice dagildi. adam baslikta bisey soruyor cevap olarak ingilterede mustang alinir...
    sag ol ya. iyi ki soyledin. o zaman ben onu alayim oradan olur mu?
    uzaya firlatilan ilk maymun gibi ilk kendisi yurt disina cikti sanan var. evladim hepsini gorduk. 5000 euroya bmw, 600 dolara honda, 100 dolara olga... ne yapmaya calisiyorsan yapma ya. cok rica ediyorum yapma. paramizi cebimizden cikarmaya korkar olduk sizin yuzunuzden. neye uzansak berlinde su kadar, madridde bu kadar. yeter ya.
    cevap; kadin isen micra al. erkek ise ikinci el a3 veya toyota auris filan bak. neden kucuk arac verdim? bari devlete benzinden yana az domal diye. aa bu arada benzin avrupa'da 1.2 ila 1.8 euro yazacak biri cikabilir. eline bidonu verin alip gelsin.

  • 22. eleman.net'teki beyin yakan developer ilanı

    sözlük içinde "hiç de beynim yanmadı gayet normal ilandır" şeklinde yaklaşımlar olduğu sürece gayet normal karşılanabilecek ilan. götünüzü isteseler vermeye hazır olduğunuz için maalesef sektör yerlerde sürünmektedir. adam photoshop bilmek ile php'de kod yazmayı aynı kefeye koymaktan zerre utanmıyor maalesef.

  • 23. instagram'a bikinili fotoğrafını koyan kız

    ülkemizde şöyle bir ironi vardır maalesef. kızlarımız gayet modern bir şekilde instagram'dan veya çeşitli platformlardan vücutlarını sergilerler tam bir avrupalı gibi fakat iletişim kurmak istediğinizde bir avrupalı kadar rahat davranmazlar. mesela bunun en belirgin örneği tinder'dır. avrupada ortalama bir tipe sahip erkek like attığı kızlardan çatır çatır feedback alırken, aynı şekilde ortalama bir türk erkeği ortalamanın altında bir güzelliğe sahip bir kızdan bile feedback alamamaktadır. herkes istediğini yapmakta, istediği yerini sergilemekte elbet özgürdür fakat davranışsal olarak bu ne yaman çelişkidir hala anlayamamaktayım.

    edit: bana yobaz yaftası yapıştıran meriçlere ve kadıköy kızlarına kötü bir sürprizim olacak. ben ateistim :(

    ayrıca size bizzat yaşadığım bir anımı anlatayım. belki iletişim kopukluğu yönünden neden böyle düşündüğümü daha iyi anlarsınız.

    bundan aylar önce liseden arkadaşımla istanbul'da yaşadığım semtte buluşmuştum. akşam oldu arkadaşımın evinin önüne geldik, ve arkadaşım eve girmeden önce apartmanın önünde ayak üstü iki laflıyorduk. biz laflarken arkadaşımla ikimizin arasından 35 yaşlarında bir kadın geçti, yanında da 7-8 yaşlarında sırt çantası olan çocuk vardı(çocuğunu okuldan almış sanırım) ve kadın tam aramızdan geçerken iyi akşamlar dedi ve ben de nezaketen iyi akşamlar dedim. kadın 5-6 adım attı ve sonra bize doğru döndü: "pardon bana mı dediniz iyi akşamlar diye?" dedi, ben de "evet" dedim. sonra kadın "beni tanıyor musun da iyi akşamlar diyorsun, -telefonu göstererek- ben telefondakine söyledim sana değil" dedi. ve biz arkadaşımla donduk kaldık. sonra bize bir kaç saniye daha nefretle bakıp gitti. o an tutuldum resmen. kadın resmen iyi akşamlar dedim diye beni azarladı lan. ben sol tarafında kaldığım için telefonla konuştuğunu görmemiştim ve kadın geçerken tek duyduğum şey iyi akşamlar cümlesiydi. ve ben de nezaketen iyi akşamlar demiştim. bunun altında art niyet bile aranamaz ki. o an konuyu uzatıp ona nezaketten bahsetseydim belki de bağırıp çağırıp mahalleyi ayağa kaldıracaktı ve beni tacizci diye yaftalayacaktı, sustum ben de sadece.

  • 24. hatem ben arfa

    ya kusura bakmayin su mutlu gunde agzimi bozacagim.
    o begenirsek seneye aliriz tayfasi bu sene yarragimiza soyle bi alici gozle baksin. zira seneye begense de begenmese de alacak.

  • 25. jaime lannister

    dizinin şimdiye kadarki en iyi repliğini sarf etmiştir:

    "belki de her şeyin ardında gerçekten yarrak vardır."

  • 26. meral akşener'in partisine isim bulalım kampanyası

    (bkz: psp) gençlerin tamamını ikna edebilir.
    (bkz: püskevitine sıçarım partisi)

  • 27. hiçbir kız tarafından gerçekten sevilmemiş erkek

    benim bu. şimdi "kendinin reklamını yapıyor pezevenk" dememeniz için kendimle ilgili durumları açık açık yazmayacağım. fakat şunu söyleyebilirim: bir kadını yakışıklılığınızla etkileyebiliyorsanız kaçın, paranızı kullanarak etkileyebiliyorsanız kaçın, herhangi bir özel yeteneğinizi kullanarak etkileyebiliyorsanız kaçın. çünkü evin içine girdiğinde herkes sıradan bir insan olur ve eğer o kadın sıradan insan olan sizden elektrik alamıyorsa uzun boyunuzu, paranızı/pulunuzu, çaldığınız gitarın sapını götünüze götünüze sokar. çünkü o sizi değil, suni bir durumu sevmiştir. takke düşüp kel göründüğünde halen "aşkııııımmmm" diye boynunuza atlayanını bulduysanız sözlüğe bakmayı kesin, siktirip giderek lütfen siz de ona sarılın ve hiç bırakmayın. çünkü o sizi gerçekten sevmiştir.

    not: hiç yaşamadım, yaramı kanatmamak için mesaj atmayınız.

  • 28. plaja köpeğiyle gelenleri uyarmak

    plaja köpeğiyle gelenlerden rahatsız olup bunu ifade edenler sizi niye rahatsız ediyo ya ne kadar uyuz insan var burda.

    ben her gün başka yer yokmuş gibi gelip dibimde şemsiyesini açıp köpeğinin bana sırnaşmasından rahatsız olduğum bi adamı uyarıyorum. ben yıldım adam yılmadı. lan tamam getir köpeğini ama bağla bi yere. köpek aşırı hareketli, milletin içinde koşturuyo, denize girip çıkıyo, gelip yanımızda silkeleniyo, üstümüze atlıyo. köpek bu, onun için doğal ama sen onun sorumluluğunu almışsın di mi? belli ki insanlar rahatsız oluyo. kavga bile çıktı bu yüzden plajda.

    adama diyorum ki köpeğinizi bağlar mısınız rahatsız oluyorum. adam emekli albay, köpeğe de emir veriyo. mia gel kızım diyo sertçe asdftjdhd sinirlerim bozuldu. kafayı yemişsiniz lan siz.

  • 29. gurbetçilerin sınır kapısını çöplüğe çevirmesi

    hayvan sürüsü geçse bu kadar olmaz, zaten tr'nin geri kalmasını bu yüzden istiyor bu ..vanatlar arada gelip sıçalım, ayılık yapalım diye.

  • 30. petyr baelish

    bu adamı bitiren, bran stark, yani greenseer yeteneğidir.

    her hareketi hesaplamış, ancak işin içine insanüstü yetenekler girince iş değişmiştir.

    adamı "divine-tanrısal" güçle ancak devirebildiler, bence böyle bakmak lazım.

  • 31. kadın sürücülerin yol vermeme huyu

    görse verir sadece önüne baktığı için görmüyor.

  • 32. gitmek mi zor kalmak mı

    bahsi geçen "kalmak", gidenin ardından bakakalmak ise şayet; kalmak, gitmekten daha zor.
    çünkü gitmek daha zor olsaydı giden gitmezdi.

    fakat "kalmak", gidilmesi gereken yer veya kişiden gitmeyip kalmak anlamındaysa, yine kalmak daha zor.
    çünkü gitmek daha zor olsaydı giden gitmezdi.

    demek ki; kalmak her zaman zor, hem de çok zor.

  • 33. ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı

    eşinden, ilişkisinden ya da sevgilisinden konuşmayı seven, mini etek ya da tayt seven, seksi olmak için siyah ve kırmızı yerine mor ve bordo renge inanan* 80b+ göğüsölçüsü olan, keyfine düşkün, çıkık popoya sahip, bornozla laptopun başına oturan kadınları beklerim. sıcaktan bunalan, klimayı kullananlar da gelebilir...

    http://ribony.com/lithium9987

    https://connected2.me/lithium9979

  • 34. didem çolak

    orospu diye tanimlasan seks iscilerine, eskort desen high-end seks iscilerine hakaret olacak olan çöplük. kendisi 1500 tl ye tamah edecek kadar ucuz, o 1500 tl icin ruhunu satacak kadar basittir.

  • 35. arakan'daki vahşetin kimsenin umrunda olmaması

    istisnaları tenzih ederek, "arakan konusunu da kimse sallamıyor çünkü müslümanlar" ağlaklığına sapmadan ve işi farklı boyut/argümanlara çekmeden duyarımızı yapmak ve çeşitli sosyal mecralarda ümmetçilik oynamadan önce umrumuzda olan bir şey hakkında önce bilgi edinmek önemli bence. daha önce de söylenmiş ama her görsele atlamayın.

    myanmar ve arakan özelinde taaaa 90'ların sonunda, 2000'lerde yazılmış pek çok kitap var. neden? çünkü burası zaten yüzyıllardır etnik ve dinsel çatışma kanıyla yıkanıyor.

    ben aşağıda, bir süreden beri farklı nedenlerle merak ettiğim için okuduklarımın özetini kısaca yazacağım merak edenler için (kısa dediğime bakmayın, yine uzun olacak) ama yine de siz de çeşitli kaynaklardan okuyun, durumun ne kadar pislik çukuru olduğunu göreceksiniz.

    19.yy'da işi ingilizler çöp ediyor. bunun öncesine hiç girmeyeceğim çünkü o zamanki sınırlar şu anda bildiğimiz gibi değil. bu ingilizler burada koloni kurunca var olan müslüman, budistleri karıştırıyorlar. o zaman da budist-müslüman sürtüşmesi var, az biraz. hristiyanları da araya sıkıştırıyorlar. hatta yetmiyor hintlileri de (müslüman- hindu ayırmadan) buraya topluyorlar. iş güç yürüsün diye ondan alıp buna, bundan alıp şuna, sana bu sözü veriyorum dedikten iki saniye sonra şuna şu sözü veriyorum diyerek günlerini gün ettikten sonra günün birinde "hadi bize eyvallah, gerisine siz bakın artık" deyip basıp gidiyorlar. bir kargaşa alıp başını gidiyor.

    günümüze dönelim. myanmar denilen ülkede yaklaşık 135 etnik grup yaşıyor ve ülke 7 eyalete bölünmüş durumda. bunlardan en ağır basanı bamarlar. askeri ve politik güç bunların elinde. chin eyaleti var mesela, bu insanların çoğu hıristiyan. bilerek aç bırakılıyorlar. sağlık hizmeti yok vs... bir kısmı hindistan ve malezya'da mülteci kamplarında yaşıyor. tüm diğer etnik gruplara gösterilen fiziki ve ruhsal şiddetten nasipleniyorlar. monlar var ( bu bahsettiklerimin hepsinin altında çeşitli enik gruplar var) ve ilginçtir şu andaki baskın kültür üzerinde etkileri var kültürel anlamda ama bunların da kendi dillerini konuşmaları ve kültürel aktivitelerde bulunmaları yasak. çeşitli işkence ve yaptırımlara maruz kalıyorlar. karen, karenni, kachin var mesela, onların durumları daha da farklı. silahlı orduları ile bir ateşkes yapılıyor, sonra myanmar ordusu tarafından bozuluyor falan... (bunların da bir kısmı budist, bir kısmı farklı inançlara mensup)

    şimdi arakan' a gelelim. arakan ya da rakhine de bu 7 bölgeden biri. buranın insanları ağırlıklı budist, aralarında müslümanlar da var. bunlar zamanla kaynaşmış. arakan problemi nereden çıkıyor? haberlerde geçen ve bizim arakanlı müslüman dediklerimize rohingyalılar deniyor. (rakhineli müslümanlarla, rohingyalıları biraz ayırıyorlar, zaman zaman. bu arada rakhine dışındaki yerlerde yaşayan müslümanların olduğunu da aklımızda tutalım) bunlar arakan' da yaşıyor çoğunlukla ve çoğu müslüman hintli aslen. myanmar' ın uluslararası arenada savunduğu tez şu; "bu insanlar bu toprağın insanları değil, myanmar birliğine ait değil bunlar, bangladeş'ten gelip sızdılar." bu insanlar ne diyor "biz eskiden beri buradayız, bu toprağın insanıyız". bangledeş ise; "myanmar ne diyorsun, bu insanların benim ülkemle işi yok. beni de uğraştırma. mülteciler nedeniyle hem seninle hem dünya ile hem kendi insanımla aram bozuluyor" diyor. ne myanmar ne de bangladeş bu insanları kendi vatandaşı kabul etmiyor. 1982' de myanmar bir yasa çıkararak bu rohingyalıları evsiz ve yurtsuz ilan etmiş zaten. büyük bir ayrımcılığa ve eziyete maruz kalıyor bu grup. ülke zaten vatandaşı olarak görmüyor buna bağlı olarak hiçbir hakları, eğitim, sağlık vs... yok.

    dönelim 1947' ye. bu tarihte general aung san ingilizlerden bir sene içinde burma' nın bağımsızlığına kavuşacağı sözünü aldıktan sonra tüm etnik grupları topluyor ve "hadi birliği kuralım" diyor. sonrasında suikaste kurban gidiyor. (çok ilginç!) sonrasında pek çok etnik grup kendi bağımsızlığı, başka gruplar da burma' nın bağımsızlığı için çarpışırken arakan'da bir isyan başlıyor ve buradaki müslümanlar cihat ilan ediyor. budistler de propangadaya başlıyor; "bunlar buranın insanı değil, bunlar paki. doğu pakistan ile işbirliği içinde" diye. arakanlılar da "biz has be has bu toprağın insanıyız ama bize ayrımcılık yapılıyor" diyor ve isyan büyüyor ve çatışmalar başlıyor. önce burma birliğinde otonom olmak, eğitim ve urduca konuşma hakkı istiyorlar. merkez bu isteklere cevap vermeyince çatışmalar bayağı devam ediyor. budistleri arakan'dan atıyorlar, gerilla savaşları derken 1951'lerde burma birliği pakistan' ı suçluyor. pakistan kabul etmiyor. ortam iyice geriliyor. o tarihlerde kan oluk oluk aktığı için bir kısım pakistanlının arakan'a gelip yerleştiği söyleniyor. ( bu hala bir söylenti mi gerçek mi belli değil) neyse 1962' de darbe oluyor zaten ve askeri yönetim ipleri ele alıyor.

    neyse cunta yönetimi zaten sıkıntılı. 90'lara gelene kadar müslüman- budist çatışması yok. 1991' de başlıyor ama merkezi ordu hemen müdahale ediyor duruma. bir kaç yıl ara ile devam ediyor. bu arada hatırlar mısınız bilmem 2007' de budist rahipler cuntaya karşı ayaklanıyor. çoğu tutuklanıp hapse atılıyor. sonra seçimler yapılıyor ama yine de ordu yine bir şekilde ipleri tutuyor görülüyor.

    taaa bu askeri hükümetten günümüze myanmar hükümetinin hedefi burma kültürü ve theravada budizmi ile birliği domine etmek ya da onların açısından bakarsak birliği sağlamak için bu ikisini temel öğe olarak kullanıp, etnik grupları asimile etmek. tüm yedi eyalet içinde ayrımcılık, şiddet, sürme, fiziki şiddet gibi hak ihlalleri görülüyor. bu arada özellikle rohingyalılar konusunda sesi hiç çıkmayan bir isim var o da sivil lider ang san su çi. kendisi nobel barış ödüllü bir aktivist. (bazı kaynaklar ülkede yaşayan ve siyasi anlamda görev alan, aktivist olup hapis yatan başka diğer müslümanların da konuyu umursamadıklarını ya da görmezden geldiğini söylüyor.)

    myanmar' ın diğer bir söylemi bu insanların arasında (ya da hepsinin) teröristler olduğu. yakın zamanda ordu yine baskın yapıp gözaltılara girmiş. ( bu arada budist-müslüman çatışması olduğunda olaylar büyüyene kadar müdahale edilmiyor) ayrıca arakan kurtuluş ordusu denilen bir oluşum var ama ne kadar gerçek ne kadar değil ben ayıramıyorum. youtube' da ayrıca bazı videolar var ama ne dediklerini anlamıyorum.

    yani rohingyalılar'a yapılan bir vatansızlaştırma olayı ve eziyeti var. diğer 6 eyalette işlenen müslüman, hristiyan, budist ( bu arada budizmin de çeşitli kolları olduğunu unutmayın)pek çok insanlık suçu var. ülke (ya da birlik diyeyim) insanın az sayılamayacak bir kısmı bangladeş, malezya, tayland, hindistan ve hatta çin sınırında sığınmacı durumunda ve çok kötü koşullarda yaşıyor. merkezi hükümet tarafından desteklenen bir budist hareketi var, görünüşe göre hükümetin işine geliyor. budist demişken ülkedeki askeri ve politik gücün ağırlıklı olarak belli bir kesimde olduğunu unutmamak lazım.

    ilginç bir nokta daha var ki, özellikle 2010' dan sonra yaşanan müslüman-budist gerilimine ordu ne hikmetse müdahale etmiyor. en son safhada geliyor. diğer yöntemi ise bu son olayda da görüldüğü gibi direkt kendi dalmak. (2011 yılında da kachin' e kachin eyalet ordusu ateşkes halindeyken olay çıkaracaklar bahanesiyle girmişti.)

    (müslüman, budiste tecavüz etti, budistler cami yaktı gibi neden gösterici söylemler olsa da ne kadar doğru oldukları şüpheli çünkü pek çok farklı bildirim ve iddia da var. aslında köye saldıranlar budist kıyafeti giymiş askerlermiş, müslümanlara saldırılacağını önceden haber alan yöneticiler yaşlı müslümanlara sesinizi çıkarmayın, isyana teşvik etmeyin demiş, budistlere saldıranlar aslında yine budistmiş falan gibi. bu kısımları biz hiç bilemeyeceğiz zira soruşturmaların da sonucu yok. oranın insanı da bilmiyor belki de.. kesin olan tek bir şey var, bu saldırılardan sonra budistlerin ceza almaması)

    ayrıca merak ediyorsanız 969 movement denilen hareketi inceleyebilirsiniz.

    daha fazla ilginç yorum (yorum diyorum zira bunları kaynak olarak göstermiyorum. vaktiniz varsa takılmanız için) istiyorsanız; şu ve şu

    sonuç olarak öncelikle gökler kimseyi birleşmiş milletlerin eline düşürmesin. biz tüm bunları yine bm raporlarından ve gazetecilik yapanlardan öğreniyoruz. yani bir anlamda özgür gazetecilik önemli, bunu unutmamak lazım. birleşmiş milletlerin gözü kesseydi müdahale eder miydi, gözü yeseydi ya da işine gelseydi ya da çıkarı/kazancı olsaydı onlarca yıldır süren
    bu sürece müdahale ederdi herhalde. bizler oturduğumuz yerden tam olarak neler dönüyor, bilebilir miyiz? hayır. iş lanse edilenden karışık mı? evet. asya' da bu gerilimin tırmanması birilerinin işine yarar mı? evet. kimlerin işine yarar kısa vade ve uzun vadede, bunu sormak lazım. olan sivil ve masumlara oluyor mu? evet.

    yani çok üzgünüm bunu söylemeden geçemeyeceğim. dünya ülkesi ve dünya lideri olmak tanımını ülke içinde kullanmak, mazlumun yanındayız diye bağırmak,ümmetçilik oynamak kolay olabilir ama bunlar ağır iddialar işte. döner, dolaşır, bulur, bu da ayrıca bir konu.

  • 36. güney kürdistan türkiye için iyi bir komşu

    kuzey kürdistan neresi diye sorduran açıklama.

  • 37. gelmiş geçmiş en bahtsız futbolcu

    1994 dünya kupası maçında kendi kalesine gol attı diye mafya tarafından infaz edilen kolombiyalı futbolcu andres escobar'dır.
    https://youtu.be/qfjke_ahbyy

    kolombiya mafyası kolombiya’nın şampiyonluğuna yüksek miktarlarda bahis oynadı. bu durumdan dolayı takımı da bir anlamda onlar yönetiyordu. öyle ki kolombiya teknik direktörünü istedikleri oyuncuların oynaması yönünde tehdit ediyorlardı. ilk maçları hiç de beklenildiği gibi olmadı. ilk maçlarında romanya’ya 3-1 kaybettiler. kolombiya ikinci maçta ev sahibi abd ile kader maçına çıkacaktı.
    haliyle maça tehditlerin etkisinde çıktılar. kolombiya takımı maçta istediğini bir türlü yapamıyordu. maçın 33’üncü dakikasında sol kanattan bir orta geldi, pozisyonu engellemeye çalışan andres escobar’ın ters vuruşuyla kaleci oscar cordoba, topu ağlarında gördü.
    maçta atılan karşılıklı birer gol de kolombiya’ya yetmedi.

    maçın ardından mikrofonların uzandığı andres escobar, başına geleceklerden habersiz, kendi kalesine attığı golle ilgili:

    “evet kendi kaleme gol attım. ama bu dünyanın sonu değil, hayat benim için devam ediyor” diye trajik açıklamayı yaptı.

    son maçta isviçre’yi 2-0 mağlup eden kolombiya için bu sonucun önemi yoktu. turnuvaya veda eden futbolcular ölüm tehditleri alıyordu. ülkesinin atletico nacional formasını terleten el cabellero del futbol (futbolun centilmeni) lakaplı kaptanları escobar ise bunları umursamıyor ve ülkede korkusuzca dolaşıyordu.

    o maçtan 10 gün sonra, 2 temmuz günü oscar cordoba ile escobar birlikte biraz rahatlamak için medellin kentindeki bir bara gittiler. cordoba yaşananları şöyle anlatıyor:

    “kafa dağıtmak için bara gitmiştik. üç kişi bize yaklaştı ve aralarında biri andres’e kendi kalesine attığı golle ilgili laf attı. karşılıklı küfürleşmeler ve bir miktar itiş kakıştan sonra laf atan kişiler dışarı çıkartıldı. ama o laf atan adam biz bardan çıktığımızda dışarıdaydı ve andres’e ateş etmeye başladı.”
    50 kez milli formayı giyen 27 yaşındaki escobar, vücuduna isabet eden 12 kurşunla hayatını kaybetti. iddialara göre katil, her kurşundan sonra “gol” diye bağırmış.

  • 38. amazon türkiye'nin kurulması

    yönetici kadrosu ve personeli türklerden meydana getirildikten sonra kurumsal anlayış, profesyonellik, müşteri hizmetleri, kargo kalitesi vs. açısından hepsiburada.com'dan hiçbir farkı olmayacaktır, boşuna kendilerini yorup, bir de amazon'un türkiye'deki itibarını da sikip atmasınlar. türkiye'den yetişme olup da küçük hesap peşine düşmeyen, müşteri memnuniyeti odaklı çalışan, iyi-kötü vizyon sahibi ve gelecek planlaması yapabilen insanlar zaten anında soluğu yurtdışında alıyor.

    amazon'un kurucusu jeff bezos, aynı zamanda uzay ve havacılık şirketi blue origin'in de kurucusu ve sahibi, uzay kapsülü ve roket teknolojileri üzerinde çalışıyorlar; bu yüzyılın ortalarına kadar kurulmak istenen mars kolonisi ile ilgili çalışmalarda söz sahibi olmak istiyorlar. işte amazon'un yönetim kurulu bu herifle birebir iletişimi olan, bir anlamda bu adam tarafından seçilen ve onun vizyonunu paylaşan insanlardan oluşuyor. amazon türkiye'nin başına bilkent işletme mezunu, ürün fiyatlarını amazon.com'a değil de, türkiye'deki diğer online alışveriş sitelerine paralel olarak belirleyecek, kısa dönemli kazanç uğruna "ne geçirirsek kardır" kafasıyla hareket eden, eğitimini aldığı dal harici konularda hiçbir bilgisi olmayan tek yönlü bir gerizekalıyı getirirsen o iş olmaz, olmayacak da.

    bu karamsarlık falan değil, türkiye'de büyük-küçük bütün şirketlerin başında böyle tipler var; 80 milyonluk ülkeden bir tane yenilikçi, dünyanın akışına etki edecek fikir çıkmıyor lan, neden? çünkü 5000 lira maaş alıp 10 birim iş üretecek adam yerine, 2000 lira maaş alıp 1 birim iş üretecek adam çalıştırma veya çalışanla 500 liranın pazarlığını yapma kafasında herkes; adam o güne kadar çalıştığı sektörde ne gördüyse bütün iş ondan ibaret zannediyor, o noktadan ötesini herifin aklı hayali almıyor, neler kaçırdığından haberi bile yok. hal böyleyken türkiye'ye girmiş bir amazon'dan farklı bir şey beklemek hayal olur.

  • 39. arda turan artı bir miktar para

    arda liverpool'un yaptigi bu terbiyesizligi unutmyacaktir ve bir kenariya yazacaktir. cunku adamlik bunu gerektirir. aslinda liverpool arda'nin annesini aglatmasaydi iyiydi ama arda'nin annesini de aglattiklari icin arda bunlardan hesap soracaktir.

  • 40. sevil atasoy'un vatan şaşmaz tweet'i

    ''odaya ikisinin girdiği görüntüler varken, saçma..'' gibi entryler görüyorum.

    sevil hocanın öğrencisi sayılırım (uzaktan), yani kendisiyle benzer alanlardayız. tek söyleyeceğim, kutsal bilgi kaynağı denilen yerde, bilgi sahibi olmadan bilgi paylaşımı yapılmaya çalışılması keşke yasaklansa.

    herkes paranoyak olsun ya da herkes adli bilimci olsun demiyorum, arkadaşlar, her gördüğümüze inanma olayı, profesyonel kişi ya da kişilerce o kadar güzel kullanılıyor ki...yani şöyle düşünün, biz, haberi izleyen kişileriz. adam/adamlar bir cinayet tasarlıyor (bu olay için söylemiyorum), deliller polisi, adli bilimcileri bile, tasarlayan kişilerin yönlendirmek istedikleri yere yönlendiriyor. bilimsel yöntem, düşünce, metot da katiller tarafından manipüle edilebiliyor çok güzel.

    ''odaya 2 kişinin girdiğini gösteren görüntüler var ama..''

    yapmayın gözünüzü seveyim.

    şüphe, işi patolojik noktalara taşımadığımız ve (hakiki) bilimsel metotlardan şaşmadığımız sürece, olayları aydınlatmamıza yardımcı olan önemli araçlardan biridir. sevil hoca, bu işin sayılı uzmanlarından biri olarak ve soruşturmayı yürüten kişilere hepimizden yakın birisi olarak, bunun gibi çokça olayı aydınlatmış kişi olarak böyle diyorsa, vardır bir bildiği.

    onur ünlülük yapmak istemiyorum lakin, olay yerini kendi gözlerinizle görmeden, özellikle adli vakalar ile ilgili ahkam kesmeyiniz sayın seyirciler. bu iş dizilerdeki, filmlerdeki gibi olmuyor.

  • 41. sevişmek istenen ünlüler

    su siralar iki uc tane a milli takim oyuncusu elime gecse hirstan catir catir skerim. isim yazmak istemiyorum. siliyor kanzuk.

  • 42. vatan şaşmaz

    başlığında "intihara mailli" yazacak kadar cahil adamların, dedektifcilik oynadığı merhum.

    adam "mail" ile "meyil" i aynı şey sanıyor. bakın bu cehalettir.

  • 43. the red pill

    gama nerde amına koyduklarım. benim abim gama mesela. odasından çıkmıyor. kendim için aldığım amigo süt mısırı aromalı cipsimi gizlice alıp film izlerken yiyo. evlenirsem bu ekime evlenmezsem sikime diyip geziyor ortalıkta. bu adamın dramı ne olacak peki soruyorum size? geçende bana bıraktığı evden konuştuk biraz. varoş abi oralar milletin götünü kesiyorlar her gece dedim. olsun benim orda gözüm yok orası senin dedi. abi bak oralar yıkılacak toki yapılacak devlet 20 sene götümü oyacak dedim. siktir et 10 sene sürer o takma kafana dedi. abi taşşağı bırak annemin 80 bin lirasına kondun dedim. la olum ne paragöz bi şey oldun sen amk dedi. abi ayıp oluyor bak dedim. git bir bardak su getir bana dedi. gittim getirdim.

    gamayı atlamayalım yani rica ediyorum.

  • 44. dinamo kiev

    geçen seneki eto'o muhabbetinde olduğu gibi beşiktaşlıların haksızca kinlendiği kulüp.

    +eto'o'nun maaşını ödeyemezsiniz. onu bize bedavaya verin
    -olmaz
    +küme düşün küme, beter olun vb sinkaflı kelimeler

    +vida'nın 6 ay sonra sözleşmesi bitecek. bize yok pahasına verin
    -olmaz
    +abv, sinkaf sinkaf...

  • 45. psikiyatristi kandırmak

    bunu yapan normal bi insan olamayacagi icin hastaneye yatirilmasi gayet yerinde olacaktir.

  • 46. mariana çukuru'nda görüntülenen balıklar

    bir rekoru barındırıyor, ilk defa 8178m derinlikte balıklar görüntülenmiş.
    japon araştırmacılar jamstec tarafından (japan agency for marine-earth science and technology) 4k ultra yüksek çözünürlüklü kameralar ile görüntüleri alınmış.
    deniz ekolojisi ve balıklar için derinlik sınırlamasına daha fazla ışık tutacak.

    görüntülerde 7498m ve 8178m derinlikte görüntüler ayrı ayrı verilmiş. mayıs tarihinde çekildiği fakat 23 ağustos 2017 tarihinde yayınlanmış.
    8178m derinlikte uskumru tüketen amphipoda türünün olduğu düşünülmekte.

    orjinal video; https://www.youtube.com/watch?v=3yg_sfow11q

    yine aynı araştırma üzerine videoda beyaz balığı salyangoz balığı olarak bahsetmişler;
    https://youtu.be/khyidyt0b80?t=100
    6000 metre ve aşağısında yaşıyormuş, yeni bir türmüş.

    edi; tarih,

  • 47. bir kadını mutlu etmek için gerekenler

    geçenlerde denk geldiğim bir ted konuşmasında kadın erkek ilişkilerinde, kadının geçmişten günümüze yaşadığı değişimlerden, kadın ve erkeğin beyin yapılarındaki farklılıklardan ve yaşadığımız dönemin aslında bu konuda bir nevi altın çağ olduğundan bahsediyordu.
    o konuşmada kadını şunlar mutlu eder demiyor ama yapılan araştırmalarda varılan sonuçlara göre ben size ara başlıklar çıkardım. diğer kısımlar büyük oranda konuşmadan alıntıdır. yazının sonunda kaynak belirtilmiştir.
    öpt kib bye.

    *çalışmasını içten bir şekilde kabullen/buna alış.
    yüzden fazla toplumun demografik yapısına bakıldığında, dünyanın her tarafında, kadınların sadece işgücüne katılmakla kalmadıkları, erkek-kadın arasındaki ekonomik güç, sağlık ve eğitim farklarını yavaş yavaş kapandığı görülüyor.

    kadınlar işgücüne yeniden katılıyor. "yeniden" denmesinin sebebi var, çünkü bu yeni bir eğilim değil. milyonlarca yıl boyunca, afrika'nın yaylalarında, kadınlar sebze toplamak için işe gidip gelmişler. akşam yemeğinin yüzde 60 - 80 kadarını kadınlar getirmişler. çift gelirli aile yapısı toplumun kabul ettiği normmuş. kadınlar, ekonomik, sosyal ve cinsel yönden erkekler kadar güçlü kabul ediliyorlarmış. özetle, geçmişe doğru ileri gidiyoruz.

    saban ile tarımın başlamasıyla, erkeklerin rolü aşırı güç kazanıyor. (ironiktir, sabanı da kadın icat ediyor) kadınlar toplayıcı olan eski işlerini yitiriyorlar ama sanayi devrimi ve sanayi sonrası devrim sayesinde işgücüne geri geliyorlar. özetle, kadınlar bir milyon yıl önceki, statülerine geri kavuşuyorlar. şimdi, insan denen hayvanın tarihindeki en önemli geleneklerden birini görüyoruz. bunun bir etkisi olacak.

    *zekasını ve onu kullanış biçimini takdir et.
    yapılan araştırmalar kadın ve erkek beyni arasında ciddi farklar olduğunu gösteriyor.
    adet dönemlerinde, östrojen seviyesi yüksekken, kadınların doğru kelimeyi hızla bulma yeteneği, temel ifade becerisi artıyor. ama adet görmüyorken bile ortalama erkekten daha iyiler. kadınlar konuşmasını biliyor. milyon yıldır yaptıkları şey bu, kelimeler hep kadının araçları oldu ve bu yetenek gerçekten de çok güçlü bir kuvvete dönüşüyor.

    medyada, editoryal işlerde, özellikle tv'de gördüğünüz birçok programın yaratım sürecinde kadınlar ya erkeklerle eşit sayıda ya da daha fazlalar. çünkü insani becerileri ve uzlaşma becerileri çok iyi. hayalgüçleri çok üstün.
    hayalgücünün ve uzun vadeli planlamanın beyin devreleri incelenmiş. ve deniyor ki kadınlar, ağlarla düşünüyorlar. kadınların beyinlerinin parçaları daha iyi bağlantılı olduğundan, düşünürken daha fazla veri topluyorlar, karmaşık yapılara çeviriyorlar, daha fazla seçenek ve sonuç görüyorlar. bağlamsal, bütünsel düşünüyorlar.

    erkekler ise daha ziyade fazlalık gördükleri şeyleri atmaya, önlerindekine odaklanmaya ve daha adım adım düşünerek hareket etmeye meyilliler. her ikisi de geçerli düşünme şekilleri. ilerlemek için her ikisine de ihtiyaç var. (kadın ve erkek bir bedendeki iki ayak olarak tasvir ediliyor bu düşüncede. ilerleyebilmek için her ikisine de ihtiyaç var denmesi ondan)
    evet, erkek dahilerin sayısı çok daha fazla. öte yandan, erkek salakların sayısı da çok daha fazla. (tabi ki sen dahi olansın canımss)
    erkek beyni çalıştığında, çok iyi çalışıyor. *

    * seks konusunda yargılayacı olma (cinselliğini seninle özgürce yaşamasını yadırgama)
    kadınların işgücüne geçmeleri, seks, romantizm ve aile yaşantısı üzerine müthiş bir etki yaratıyor. öncelikle, kadınlar cinselliklerini ifade etmeye başlıyorlar. batı dünyasında, kadınlar sekse daha erken başlayıp, daha fazla eş deniyorlar, eşleri ile ilgili daha az pişmanlık yaşıyorlar, geç evleniyorlar, daha az çocuk sahibi oluyorlar, iyi evlilik için kötü evlilikleri bırakıyorlar. kadının cinsel ifadesinin yükselişini görüyoruz.

    *aşkı küçümseme, açık ol.
    aşkın yükselişini de görüyoruz. amerikalı kadınların % 91'i, amerikalı erkeklerin de % 86'sı eğer aşık değillerse, aradıkları özelliklerin her birine sahip olan biriyle evlenmeyeceklerini söylüyor. 37 toplumu kapsayan bir çalışmaya göre, dünyanın değişik yerlerinde insanlar, aşık oldukları insanla evlenmek istiyorlar. gerçekten de görücü usülü ve beşik kertmesi gibi tasarlanmış evlilikler ortadan kalkma yolunda ilerliyor. ( türk toplumu burada bahsedilene hala biraz uzak. biz henüz yıkım aşamasındayız, yeniden yükseliş için bir süre daha bekleyeceğiz gibi görünüyor.)

    viagra, östrojen replasmanları, kalça protezleri ve inanılmaz ilginç kadınlar arttıkça (bu gezegenin tarihinde, kadınlar hiç bu kadar eğitimli, bu kadar ilginç, bu kadar muktedir olmamışlardı.) mutlu ilişkilerin/evliliklerin çağını yaşayacağımız iddia ediliyor.*

    görülen o ki aslında ilişki iki kişilik olsa da kadının toplumdaki yeri ilişkinin zeminini çok etkiliyor. erkek genel sabit, pek değişkenliği yok. ama kadına yaklaşımı çok önemli. kadının güçlü, akıllı, ayağı yere basan, kendine yeten bir birey olması aslında erkeğin lehine bir durum. bizim toplumuzda bunu ne kadın ne de erkek henüz sindiremedi. sanıyorum bir kadını en mutlu edecek şey, her şeyiyle kabullenildiğini görmek ve hissetmek olacaktır. (iyi bağladım bence)

    kaynak: ted talks/ helen fisher tells us why we love + cheat?
    edit: kaynak için alternatif: why we love, why we cheat with helen fisher

  • 48. biranın yanında iyi gidenler

    mesai sonrasi hafif yorgun bir vucut.
    batmakla batmamak arasinda kalmis sarimtirak bir gunes.

    ve tabii biraniz bittikce tazeleyen, gerekmedikce konusmayan, 175 boyunda sarisin tuzsuz fistik.