Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. ramil guliyev

    dünya şampiyonu oldu ama asla arda'nın milli takıma dönüşü kadar konuşulmayacak şampiyon.

    ne kadar rezil bir ülkeyiz amk. futbolunuzu sikeyim.

  • 2. arda turan'ın yazacağı kitabın adı

    (bkz: el barzo)

  • 3. onur ünlü'nün recep ivedik hakkında sözleri

    müthiş saçmalamış. kusura bakmasın.

    insanlar hangi hakla eleştiriyor ne demek yahu?
    reyizi de eleştirmeyelim o zaman, hele önce bi ülke yönetelim ondan sonra haddimiz olur buna.

    alkollü görünüyor olmasına girmeyecektim, sanki oradan vurmak ister gibi olmamak için, ama sanırım biraz da alkol kafası ile sivri laflar edeyim derken sıçmış.

    yoksa ben severim kendisini yine de.

  • 4. 400 kg'lık caretta'nın saldırısına uğrayan kadın

    --- spoiler ---

    "...bodrum’a 8 mil mesafedeki orak adası’nda denize giren..."
    --- spoiler ---

    1 mil 1.6 km.

    8 mil 12 küsür km.

    kıyılarda denize girin efendim. siz sayfiyede denize gireceksiniz diye denize ağ atalım toplayalım ne varsa oldu olacak.

    ----------------------------------------------------------
    edit: yukarıdaki entry'e dokunmadım.

    bakmayalı 800 tane mesaj gelmiş.

    1-) mil deniz mili kara değil diyerekten. yahu kardeşim arasında 200 metre var zaten neyine takıldınız.

    2-) orak adasına 8 mil değilmiş bodrum merkez'e 8 milmiş sanırım. google maps'ten baktığım kadarıyla bodrum kıyısına 3 km civarında bir ada imiş. haberi hazırlayan sanırım yanlış aktarmış.

    3-) bazısı orası ada, adanın kıyısında denize girilmiş denmiş.

    bu sebepler sizin doğal alana dalıp istediğiniz gibi hareket etmenize neden olmamalı. o denize giriyorsan oranın bir formu olduğunu unutmamak gerek. orada yaşayan hayvan şey mi demeli "burada yüzenler var ben dönüyüm buradan" mi demeli.

    kendinize dikkat etmeniz gerek. yüzme işi böyledir. yok caretta caretta gelmesin yok yengeçler sıraya geçsin falan demek biraz abes.

  • 5. bikini ile namaza duran kadın

    namaz kılmıyor. dalga geçiyor.

  • 6. milletvekili maaşı çok az gelin hallerini görün

    gelemiyorum çünkü gelecek param yok.

  • 7. arda turan'ın milli takıma geri dönmesi

    milli takımı bırakmadı, fatih terim'in çalıştırdığı milli takımı bırakıyorum dedi. şimdi de fatih terim gittiği için geri dönüyorum dedi.

    şimdi, federasyon başkanı şunu demeliydi (her 100 başkanın 99'u derdi): çocuğum sen 2 ay önce milli takımı bıraktın mı bıraktın nereye dönüyorsun s*ktir git. ha yeni hoca mı istiyor? sayın hocam bu adam milli takımı 2 ay önce bıraktı burası çocuk oyuncağı değil ha illa alacam diyorsan sen de s*ktir git.

    bunları yapması gereken başkanın arda turan tarafından 'seni bu uçağa alanın anasını avradını s*keyim' küfürünün gizli öznesi olduğunu da belirtelim.

    imla editi.

  • 8. kadıköy pehlivan çalışanlarının kadına saldırması

    edit: dayanamadım restaurantı aradım. müdür ahmet beyle görüştüm.
    ahmet beyin söylediklerini madde madde aktarıyorum.
    1- burada 13 sene, istanbul genelinde 45 senedir hizmet veriyoruz.
    2- personelimi alırken hitabeti düzgün, saygılı ve terbiyeli insanlardan alırım. her personelime sonuna kadar kefilim.
    3- her cuma günü cuma namazı için dükkanımızı 10-15 dakika kapattığımız doğrudur.
    4- hanımefendi bu süreçte yalnızca benimle muhattap oldu, kendisiyle görüşen tek kişi benim.
    5- hiç bir şekilde farklı bir personelle muhattap olmadığı gibi, tarafımızca itme-kakma, hakaret, saldırı gibi bir psikolojik veya fiziksel saldırı gerçekleşmedi. nihayetinde müşteridir, başımızın üstünde yeri vardır. olayın tüm kamera kayıtları mevcuttur. yaptığımız suç duyurusu ardından polis az sonra gelip görüntüleri alacağını söyledi.
    6- aksine maalesef hakarete maruz kalan biziz. tartışma anında bana bağırarak telaffuz ettiği "burası türkiye cumhuriyeti, allah'ını da al git" söylemi sonrasında ben kendisine tek kelime dahi etmedim. tartışma o an benim nazarımda sona erdi.
    7- olay hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundum ve yaklaşık 5-10 dakika önce dükkanıma geri döndüm.
    8- hanımefendi olayı farklı bir noktaya çekme gayretindeydi. biz kendisine ne söylesek karışılığını hakaret ve aşağılama olarak aldık. hiç bir şekilde kendisine bir müdahalemiz veya kötü bir tek kelimemiz bile bulunmamaktadır.
    9- hanımefendi içebilir, buna kesinlikle karışmaya hakkımız olmayıp bugüne kadar kimsenin ne yediğine-içtiğine karışmadık. fakat o kadar da alkollü değildi, hafif çakır keyf durumundaydı.

    hayatımda ilk defa bu gibi bir olayda bir yeri aradım ve sıradan bir vatandaş olarak bilgi rica ettim. çünkü kadının yazdıkları gerçekten çok absürt, üst üste oturmayan taşlar var.
    belki haddime değil ama hepsinden de önemlisi mekanın kendisini ifade etme, koruma ve açıklama hakkı olduğunu düşündüm.

    *************************************

    atatürk büstüne saldıran cahil faşistlerden bir farkı olmayan kişi eylemi.
    insanlar ibadetini yapabilir, buna saygı duymak lazım. insanlar istediğini giyebilir, buna da saygı duymak lazım. etrafta 40 tane yemek yenilebilecek yer var, bir başkasına gidebilirdi ama gürültü çıkartmayı tercih etmiş. ve gerçekten çok gereksiz bir şey yapmış.

    her zaman inandığım;
    ateist birinin tüm camileri yıkıp yerine park yapması da faşizm'dir, dindar birinin tüm parkları yıkarak yerine cami yapması da faşizmdir.
    ateist birinin herkesi içki içmeye zorlaması da faşizmdir, dindar birinin herkese içkiyi yasaklaması da faşizmdir.
    ateist birinin namaz kılanları aşağılaması da faşizm'dir, dindar birinin ateist olanları değerlerini aşağılaması da faşizmdir.
    yani sorun ne din ne ateizm'dir. bizim için sorunun esası faşizm'dir.

    **************************************
    edit 2:
    hanımefendi benim yazımı almış, tweet atmış ve not eklemiş "şunlara ekmek yedirmeyin!"
    https://twitter.com/…emin/status/896011577559834625
    siz çok yanlış anlamışsınız hanımefendi. kimin ekmek yiyip yiyemeyeceğine ben veya burada ki yazarlar karar vermediği gibi, burada yazanlarında bu şekilde bir vasfı olduğunu düşünmüyorum.
    yazımda da belirttiğim üzere "faşist tavrın her türlüsüne karşıyım". kusura bakmayın ama siz ekşi sözlük yazarlarını tetikçi olarak mı algıladınız? burada sizce her yazar dezenformasyon gördüğünde balıklama atlıyor diye mi düşünüyorsunuz? ne büyük yanılgı! elbette araştıracağız, elbette sorgulayacağız. kusura bakmayın ama dünya sizin ekseninizde dönmediği gibi, dilediğiniz zaman istediğiniz yeri hedef gösteremezsiniz. bu çılgınca hatanızı bir an önce düzeltmeniz dileğiyle.

  • 9. en underrated müzik grupları

    (bkz: değeri bilinmeyen müzik grupları) şeklinde olamıyor mu bu başlık plaza ingilizcesine atladıklarım.

  • 10. ateizmin inanç olduğu gerçeği

    toriçelli'nin barometresi ortaya çıkana kadar dünyada havadan arınmış bir boşluğu hiç gözlemleyemedik. suya batmış barometre tüpünün tepesinde civa ile tüpün kapalı ucu arasında hiç hava yok; peki ne var orada? orası mutlak bir yokluk mudur?

    orada fotonlar, elektrik ve manyetik alanlar var. ve ayrıca sonradan keşfedildi ki kütle çekime olanak veren tanecikler var. bu yüzden mutlak yokluk ve boşluk arayışı atom altı dünyaya yani kuantum alanına geçti. "kuantum dalgalanma" denilen fenomen ile yoktan ve hiçten bir maddenin rastgele kendi kendine var olabildiği kanıtlandı. bu maddelere "virtual particles" diyorlar.

    necip fazıl'ın zehir isimli şiirinde geçer: sonum yokluk olsa bu varlık niye?

    necip fazılın materyalizme karşı yazdığı bu iddia henüz o yaşarken yerle bir olmuştu zaten. sabit fikirli ve yobaz bir müslüman olduğu için bu konularda kendini cahil bırakmıştı sadece.

    çünkü sen kendi varlığına anlam yüklüyorsun da herhangi bir virtual particle ın sonu hep yokluk oluyor ama o hiçten var olduğu kısacık an niye var o halde?

    demek ki fiziken yoktan rastgele var olmak ve yine rastgele yok olmak mümkün ve bunun için bir tanrıya ihtiyaç yok.

    kuantum üzerinden dini, islamı ve hatta ehli sünnet islamı ispatlamaya çalışan gerzekleri kale almayın. kuantumda bir gram din ispatı olsaydı kuantumcuların %80-90 ı dinsiz olmazdı. bu iddia argumentum ad populum değildir. zira kuantum fiziğinde profesör olmak her babayiğidin harcı değildir, müslümanın anlayacağı dille: kuantum alimleri dinsizlikte kuvvetle ittifak etmişlerdir. evrenin başlangıçtan itibaren tarihini biraz araştırırsanız karşınıza hep şu görsel çıkar:https://encrypted-tbn1.gstatic.com/…h5uz7_hwhlioogu

    işte bu görsel big bang öncesini de anlatan elimizde bulunan en tutarlı tezdir. yaşayan en büyük fizikçi stephen hawking bu görseli savunur: big bang öncesini açıklamak için tanrıya ihtiyaç yok, her şeyin rastgele bir quantum fluctuation ( kuantum dalgalanma) ile başlamış olması mümkün zira maddenin pozitif kütlesi ve enerjisi ile kütle çekimin negatif enerjisi toplamda hiçliği verebilir, herşey hiçlikten kendiliğinden başladı ve sonunda yine hiçliğe karışacak.

    insanların tanrı sandığı şey ve binlerce yıldır tartışılan kozmolojik argüman ın cevabı çok büyük ihtimalle kuantum dalgalanmadır.

    evreni tanrı yarattı ise tanrıyı kim yarattı?

    teist cevabı: tanrı yaratılmadan kendi kendine ve rastgele var oldu.
    ateist: demek ki bazı şeyler yaratılmadan kendi kendine ve rastgele de var olabiliyormuş. o halde kuantum dalgalanmanın zincirleme reaksiyonlarla hiçten ve yoktan bir evren ortaya çıkarması da mümkün.

    peki evrenin dışında ne var?

    toriçelli vakumundan fotonları, diğer tüm parçacıkları, elektrik ve manyetik alanları ve en son karanlık maddeyi de çıkarın, geriye ne kaldıysa o var: void, mutlak yokluk, quantum void. ( hayal edilip görselleştirilebilecek bir şey değil)

    tanrılar yok ve dinler uydurma. eğer tek bir tanrı olsaydı bütün dünyada tek bir din olmalıydı. oysa yazının 5000 yıllık tarihini inceliyoruz ve birbirinden muazzam farkta binlerce din var. hadi bunları sonradan nankör insanlar bozdu, başlangıçta hepsi aynıydı desen o da mümkün değil. aborjin, eskimo, türk, çin ve arap dinleri aynı kaynaktan gelen tek bir dinin zamanla bozulmuş hali olamaz. bunu gerçekten iddia edebilen kişi kimse kusura bakmasın da cahil bir ruh hastası falandır. her insan topluluğu varoluşunu anlamlandırmak için kendi efsanesini uydurmuş. her birinin kendine ait dini olmuş. kiminde kral tanrıdır kiminde öte dünya yok kiminde insanlar ağaçlardan türedi. bütün dinler insan üretimidir arkadaşlar, net bilgi, yayalım ve insanlığa faydamız dokunsun. yoksa çocuk gelinler, erkek ve kadın sünneti mezalimi, din adına savaş ve yağma, din yüzünden uluslararası düşmanlık, dört kadınla evlilik, deve sidiği ve hırsızın elini kesme, mirasta kadına daha az pay gibi saçmalıklar gelecek nesillerin de başına bela olacak.

    çocuklara dini inanç aşılamak suçtur ve din çocuk istismarıdır.

  • 11. giuliano victor de paula

    iyi fenerbahçeliyim. hiçbir zaman şu takımın taraftarı şu takımdan iyi diye bir kıyaslama yapmadım. çünkü her takım taraftarının kendi takımına farklı katkıları var.

    ama şunu açık,net, emin bir şekilde söyleyebilirim:

    -hayatımda beşiktaş taraftarı kadar salak bir taraftar kitlesi görmedim.

  • 12. izmir

    türkiye'de daha seküler bir yaşam tarzına sahip bireylerin az-çok mutlu olabileceği nadir şehirlerden birisi.

    altyapısı, ulaşımı, trafiği gerçekten büyük sorun. merkezi bir yerde yaşıyorum, 20 dakika park yeri aradığım oluyor. çevreyolu bazen o kadar tıkanıyor ki 10 dakikalık yolu 1.5 saatte alabiliyorsunuz. elektrik ve su kesintileri eskisi kadar çok değil bak, o var. ulaşımı da geliştireceğim diye daha da b.k ediyorlar, bunların hepsi doğru. lakin bu haliyle bile izmir'den çok çok daha düzgün, düzenli bir şehir olan konya'ya göre çok daha mutluyum burada.

    konya şehir planlamacılığı açısından türkiye standartlarının çok üstünde bir yer. caddeler geniş, ulaşım izmir'den çok daha iyi, en son elektrik/su kesintisini ne zaman yaşadıklarını kendileri de hatırlamıyordur belki. üstelik ülkenin deprem açısından en güvenli yerlerinden birisi. üstelik konya'ya yerleşecek olsam izmir'deki hayat standartlarımın çok daha üstünde yaşama fırsatım var. lakin yerleşmeyi geçtim, aile ziyareti için birkaç günlüğüne gittiğimde bile mümkün olduğunca dışarıya çıkmadan gelmeye çalışıyorum. işte asıl fark burada yatıyor.

    çok alkol tüketen bir insan değilim mesela, ama izmir'de arkadaşlarla birer bira içmek istediğim zaman rahatça ulaşabileceğim, nezih, pislik muamelesi görmediğim/etrafta gerçekten pislik insanların olmadığı birçok yer var. konya'da öyle mi? şehrin alkollü mekanlarını tek bir yere toplamışlar, bir kere araçla önlerinden geçtim gece vakti de dışarıya pislik akıyordu resmen. hayatta adım atmam. ya da izmir'de bir markete/dükkana girdiğim zaman ufak bir selamlaşma faslı yaşarım her zaman. konya'da dönüp suratınıza bakmaz çoğu esnaf, özellikle de onlar gibi dini jargon kullanmıyorsanız. izmir'de bir cafede saatlerce takılırsın yeri geldiğinde, konya'da yarım saatte bir başına dikilirler "sipariş alalım" diye. izmir'de demlendikten sonra evine gitmeye çalışan adamlar görürsün gece saat 2'de, çoğunun en büyük zararı lafa tutup zamanından çalmaktır. konya'da gece saat 2'de sokakta gördüğün adam ayık haliyle ters baktın diye seni dövmeye çalışır. izmir'de karşı cinsten biriyle konuştuğun zaman ilk saniyede sapık yaftası yemezsin, konya'da ise senden yaşlı kadın güya erkeğe saygı ve mesafe belirtme ifadesi diye sana "abi" diye hitap eder. izmir'de bir kadın senden hoşlandığı zaman bunu belli eder, yeri gelir ilk adımı atar, konya'da ise senden çok hoşlanan kadın bile -en azından dışarıya karşı- sana köpek çekmeye çalışır. izmir'de sana saçından, sakalından dolayı laf söyleyecek, dövmeye çalışacak insan azınlıktır, konya'da en iyisi bile olmayan aklıyla sana nasihat, olmayan estetik algısıyla "hiç yakışmış mı, bak şöyle yapsan ne kadar güzel olacak" diye moda tavsiyesi vermeye çalışır. izmir'de ülkedeki sürekli kötüye giden trendden nispeten daha az etkilenirsin, konya'da reisleri ne yapsa hayatlarıyla savunacak bir çoğunluğun içinde nefes almaya çalışırsın. ben 10 yıldır izmir'de yaşıyorum, bu 10 yılda bile ciddi bir kötüye gidiş gördüm, eskiler daha da iyi olduğunu söylüyor, ama izmir'in en kötü hali buysa, konya'nın medeniyete en yakın olduğu 2002-2003 yıllarından yine katmer katmer iyidir.

    türkiye'desin işte. gönül istiyor ki hem altyapısıyla, hem insanıyla medeni standartlarda olunsun ama ben ikisini bir arada göremedim buralarda henüz. bu herkesin anlayıp empati yapabileceği bir şey değil, lakin insan seçim yapmak mecburiyetinde kaldığında kötü altyapıyla daha insani bir ortamda yaşamayı iyi altyapıyla kendisini boğan bir şehirde yaşamaya tercih edebiliyor. şahsen benim izmir sevgim bundandır, yoksa yemişim chp'sini de belediyesini de, aziz kocaoğlunu da olgun atilasını da. hayır burada yazdıklarıma bakıp da marjinal, buzlu bademli yaşadığımı sanma, eskiden biraz öyleydi ama görsen, son yıllarda o kadar da memur gibi yaşıyorum ki hayatı... ayda içtiğim 3-4 bira, onda da dostlarımla güzel bir yerde muhabbet edemeyeceksem, 50 yaşında konsomatrislerin olduğu mekanlar dışında alternatifim kalmayacaksa yemişim öyle altyapıyı.

  • 13. borla çalışan araba 2018'de yollarda

    baslikla ilgili tanım filan yapmayacağım hic, trolluk konusunda yazıp gidecegim musadenizle...

    saçma sapan ve anlamsız bir ilgi çekme isteği var insanlarda, hic utanmadan yalan dolan şeyler yazabiliyor önüne gelen, hatta daha da ötesi iyi niyetleri suistimal edip milleti dolandiriyor son zamanlarda ekşi sözlük bünyesinden insanlar.
    artık içim almaz oldu bu olanlari, basit bir komiklik şakalar trollukler gözüyle bakamıyorum.

    bu tür başlıkların "kutsal bilgi kaynagi"mottolu bir internet sitesinde yer alıyor olması en büyük rezalet aslında. yanlış bilgi iceren başlık açılması yasak olmalı, bunun bir yaptırımı olmalı, burası zaytung değil.
    baslik ve ilk entry troll amaçlı yazılan ifadelerden oluşuyor, neden troll oldugunu uzun uzun açıklama gereği de duymuyorum aslında, su anda sanayi bakanının kim olduğunu bi saniyenizi ayırıp googlelasanız anlaşılacak her şey...

    son zamanlarda gördüğüm türlü çeşitli troll başlıkları için birşeyler yazmak istiyordum ama hem üşeniyordum hem de trolle trol olmaya gerek duymuyordum. kismet bu başlığa imiş. benim derdim, trolluk mrolluk derken yanlış bilginin gitgide yayilmasi, buna tahammül edemez oldum artık.

  • 14. 8 ağustos 2017 türkiye atom bombası arıyor haberi

    çoğu ülkeyi nükleer kullanıyor diye girip siktiler bizi ise arıyor diye sikecekler.
    herhalde bu mallar bir siki üretemeyecek abi biz başka bi bahane bulalım bunlara girmek için dediler dediğim olay.

  • 15. şişli iett şoförünün yolcu varken namaza durması

    bu ülkede olacak herhangi bir şeye şaşırmam artık diyorum ama hep yanılıyorum. böyle bir şey yok lan, yok. namazını evde kılacaksın arkadaş, gerekirse camii de. ama otobüste değil. eğer zamanını kaçırıyorsan kaza diye bir şey var. kaza namazı kılacaksın ama bunu yapmayacaksın. kaza değil zamanında kılmak istiyorum dersen o zaman çalışmayacaksın. çünkü benim seni beklemek gibi bir zorunluluğum yok.

    çok mu istedin. yallah arabistan'a.

  • 16. ekşi itiraf

    sevinçten uyuyamıyorum. kızımın ilk sözcüğü 'anne' oldu. çok mutluyum ama bir yandan da çok korkuyorum annem gibi bir anne olmaktan. biliyorum yaptığı şeylerin çoğunu elinde olmadan yaptı. yine de korkuyorum. umarım boşa çıkar bu korkum.

  • 17. travestiye iş vermek

    inşallah bir işyeri açabilecek kadar durumum olur da o zaman bütün çalışanlarını travestilerden seçerim, sorun olmaz.
    bu arada maaşım 3.000 bile değil sayın amuğa koduğum!

    tanım: normal bir eylem. yapmayanlar utansın.

  • 18. pkk'lıların trabzon'da bir çocuğu katletmesi

    ismi (bkz: eren bülbül), daha 15 yasında.

    (bkz: pkk sivil öldürmez)

    (bkz: pkk terrorist grup değildir)

    (bkz: yaw he he)

  • 19. 2017-2018 sezonu süper lig sıralaması tahminleri

    16- konyaspor
    17-osmanlispor
    18-basaksehir

    bu şekilde olduğu sürece şampiyonluk için yukarıda kimin birbirini yediğinin benim için önemi yok.

    inşallah...

    edit: tahmin değil temennidir.

  • 20. caddebostan plajında cankurtaranların adam dövmesi

    cankurtaran bile eline yetki geçtiğinde adam dövüyor ülkede, makam sahipleri neler yapmaz ki?

  • 21. kadınların evlenirken aşırı gelenekçileşmesi

    disaridan bakildiginda gelenek, gorenek, tore vb. seyler takmayan, ipini koparmis, ozgur, sehirli, modern gorunumlu kadinlarin evlenirken koyden kalma en olmadik geleneklere sıkı sıkıya baglanmasidir.

    dugunune gittigim ve sosyal medyadan dugunune tanik oldugum kadin arkadaslarimda ve akrabalarimda/tanidiklarimda hep bunu gordum ve hayret ettim.

    "sevgilisiyle sahildeki kayaliklara inip iki bira icip nikah salonuna gider, dugun mugun yapmaz" diye dusundugum kisiler bindallilara burundu, baldiz yuzugune, sut hakkina varana dek isteklerde bulundu.

    bana da bakip sasirmak kaldi.

  • 22. rte'nin tr'de gelmiş geçmiş en büyük lider olması

    flamingolar, uzun ve ince bacaklara, yine uzun, eğri bir boyuna ve rosa rengi tüylere sahiptir. belirgin özelliklerinden biri kıvrık bir gagasının olması ve bunun üst kısmıyla daldırıp da yiyecekleri su ya da çamurdan çıkarırken filtre vazifesi görmesidir. tüylerindeki kırmızı renk tonları, yedikleri yiyeceklerin içerdiği karotin miktarına göre değişir. esaret altındaki genç kuşlar, çok az karotin içerikli besinler aldığından beyaz tüylere sahiptirler.

  • 23. antalya'da köpeği ezip kaçan adamın son hali

    insanı derin düşüncelere sevk eden bir hal.

    https://twitter.com/…olat/status/895722436620103680

    zorla güzellik olmaz ama zaten kim güzel olsun istediki?

    edit: arkadaşlar, resmi inceleyince şunlar gözüme takıldı.

    fotoğraf tarla gibi bir yerde çekilmiş, acaba oraya kendisi gitmiş olabilir mi?
    arabasının camı kırıkken oraya gitmesi mümkün değil, demekki camı orada kırmışlar.
    plakayı göstermek yeterli mi? arabada başka hasar var mı?
    kolundaki takılı olan şey nereden geldi? adam dayağı tarlada yediyse arabayla hastaneye götürüp muayene mi ettiler? kim gezdiriyor bu adamı?
    yüzünde neden hiç bir iz yok? döven kişi özel bölgelerine mi çalıştı acaba?
    elbisesindeki yırtıkların anlamı ne? yerden yere mi sürüklendi?

    aklımda deli sorular.

    edit2: videoyu izleyince daha bir kafam karıştı.
    kaza ise, bu adam neye çarpmışta ön camı böylesine darbeler almış?
    kaza sonrası hastaneye gidip koluna aslı taktırmış ki baya bir süre alır ol, üstünü başını değiştirmeden olay yerine geri dönüp döndüğünde yanında iha dan habercilerimi çağırmış?
    çok kolpa olmuş bu çekim. verdiği bu röportaj dikkatli okunduğunda adamın akıl sağlığı ile ilgili bilgiler içermekte. belli ki bu işten kolayca sıyırılabileceğini düşünen br çakal. bu adam daha dayak mayak yememiş...

  • 24. 11 ağustos 2017 bim'e gelecek iphone usb kablosu

    hepsiburada'da kargo bedava etiketiyle daha uygununu bulmama rağmen, sırf "bim'de sıradan bir cuma sabahı" aktivitesini deneyimlemek için aldığım bağlantı kablosudur.

    allahım ilk defa bi aktüyel ürün sırasına girdim!!! hemide üçüncü sıradaydım, son kaployu kaptığımda arkadaki çomarların kasiyerlere "ayırtıyosunuz şerrefsizler" dalaşlarını izlemek için tereyağ reyonunda on dakka bekledim, çok keyifliydi.

  • 25. arda turan

    uzunun kisasidir.

  • 26. ojedeki yastık izi

    yeni haberimin olduğu izdir.

    kadınlar ne tatlı lan.

  • 27. evrim doğruysa bugün maymunlar neden insan olmuyor

  • 28. develi fenerbahçe'nin büyük ayıbı

    dün benim bahçedeki sipalar kavga ediyordu. ayırdım. olay cikarani kucağıma alıp uzaklaştırırken duvardaki kanlısını fark etmemişim. bu ondan korkup ters döndü bir anda kucağımda ve gözüme geçirdi. gözümün altındaki adını bilmediğim o torbasal alana tırnağı takıldı. iki çizik ve ufak bir kanama oldu da neyse ki gözüm çıkmadı, tırnağı içeri denk düşmedi. hemen essolosu diyip arkadaşı yere bıraktım ki kendisi zaten atılıyordu aynı anda. eve girdim, yüzümü bol sabunlu soğuk suyla yıkadım ve baticon sürdüm. aradan bir kaç dk sonra bu geri geldi, oturduk konuştuk. özür diledi, sırnaştı. dedim git sinirliyim sana şimdi. ancak akşam öpüştük barıştık.

    bu da böyle bir anım.

    kardeş kuyruğuna basmissin hayvanın. onlarca çizik yedim, isirildim benden öyle kan akmadı. sen bir doktora git bir baktır pıhtılaşma sorunun olabilir. maazallah bak ölürsün çok önemli. gerçi kocisin doktor. ona bir sor.

  • 29. beşiktaş

    manifesto süreci ve öncesinde biraz transfer dönemini boşladık. gerçekleşen transferleri ve gerçekleşme ihtimali olan transferleri masaya yatıralım.

    alvaro negredo sanchez takıma 2,5 m. € bonservisle katıldı. bu para 6 ayda bir 7 taksit olmak üzere ödenecek. önceki bonservis bedeli 26 m. € olan bir oyuncu için muazzam transfer oldu. bonservis talebinin bu kadar düşme nedeni, valencia'nın geçirdiği dar boğaz. oyuncunun maaşından kurtulmak için bu seviyelere kadar indiler. hayırlı uğurlu olsun.

    jeremain lens transferi ffp'den dolayı kiralık gerçekleşti. ama satın alma opsiyonu 4 m. € gibi düşük bir seviyeye konuldu. oyuncunun satın alındığını, ama bonservisinin seneye ödeneceğini söylesek yanlış olmaz. toplamda 5,5 m. €'luk ücrete oyuncuyu takıma katmış olduk. seneye ffp'nin kesin olarak biteceğini de başkandan duymuş olduk.

    lig bittiği gibi fenerbahçe oyuncuya talip oldu. sunderland 7 milyon € bonservis, oyuncu da 4,5 milyon € yıllık ücret istedi. bundan sonra fenerbahçe masadan kalktı. beşiktaş masaya kiralama amacıyla oturdu, ama lens'in beşiktaş'ta kalmayı çok istemesi nedeniyle bonservise döndü iş. 4,5 milyon €'luk yıllık ücret talebini 2,5 m. €'ya indirdi. beşiktaş'ın bir cazibe merkezi haline geldiğini anlıyoruz bundan artık.

    ve gary medel. beşiktaş her futbolcu için çekici bir kulüptür evet. ama ben bu oyuncu kadar beşiktaş'ı isteyen başka bir oyuncu daha görmedim. çocukluğunda beşiktaşlıymış gibi bir arzu vardı. beşiktaş yönetimi henüz düşünme aşamasındayken sürekli olarak transfer komitesiyle diyalogdaydı. can attı desek yeridir. bu kadar isteyen bir oyuncunun verebilecekleri tartışmayı sonlandırdı. 2,5 m. € civarı bir ücrete renklerimize katıldı. pazar değeri 7-8 m. € civarında bir oyuncu. önemli transfer kesinlikle.

    oyuncu hem stoper, hem ön libero. öne çıkmasında atiba hutchinson'ın hazırlık ve süper kupa maçlarındaki düşük performansı da etkili oldu. beşiktaş'ın eksiği olan iki gediği kapatmış oluyor.

    beşiktaş'ta transfer bitti mi ? bence bitmedi. opsiyonel olarak 3 mevki daha var akıllarda. uygun durum oluşursa biri veya hepsi gerçekleşebilir.

    transfer döneminin bitmesine hala 1 aya yakın zaman var. ilk haftalarda takımın performansına bakılacak. bu mevkilerde aksama olup olmadığı konusunda ilk 2 hafta çok belirleyici.

    gündemde olan ilk mesele, bir stoper daha transfer etmek. medel'i ön libero rotasyonuna kanalize edip pepe'nin yanına bir stoper daha alma düşüncesi var. bu düşünce yoktu. ama matej mitrovic'in gönderilme ihtimali gün yüzüne çıktı. talibi var oyuncunun. ayrıntıları bilmiyorum. ama hoca, "gönderin gitsin" kafasında. hiç randıman alamıyoruz çünkü. matej mitrovic giderse stoper rotasyonu "pepe, transfer, medel, tosic" şeklinde olacak. beklenmeyen durumlarda medel geri çekilecek. ben yapılması taraftarıyım.

    ve dolmabahçe birilerinin gözünde tütüyor. beşiktaş'ın takviye yapmayı düşünmediği mevkide. jose ernesto sosa gitmek için yırtındığının iki katı kadar çaba sarf ediyor dönmek için. ama yönetim, sosa'nın gidişi öncesi yaptıklarından dolayı oyuncuya mesafeli. fakat sosa gururunu boşvermiş durumda, çünkü aksi takdirde futbol hayatı bitecek. ac milan'da forma görmesi mümkün değil. geçen yıl da şans bulamadığı için talibi yok. milan'ın tavrı da bu şekilde. beşiktaş istediği takdirde bedavaya yakın bir fiyata takıma katar. oyuncu da maaşta kolaylık yapar. ama sonuçta maaş verilecek. yönetim sonraya bırakmış durumda bu işi. iki yıl önce gözbebeğimiz olan oyuncu, şimdi kadroya giremeyeceğinden düşünülmüyor. beşiktaş'ın gelişimine iyi bir örnek bu da.

    üçüncü forvet için kimsenin tatmin olmadığı isim: mustafa pektemek. talipleri var ama çok ciddi değiller. ciddiyete binmesi bekleniyor. eğer gitme durumu olursa demba ba gündeme gelecek. çin kulübü bedavaya yakın bir fiyata verir. sakatlıklardan bıkmış durumdalar onlar da. demba ba'nın sağlık durumuna yan gözle bakıyor beşiktaş, çok çaktırmadan. testler olumlu geldi. bu konumda pektemek talibini bulduğu takdirde demba ba'ya kesin gözüyle bakabiliriz.

    denys boyko konusunda hareketlenmeler başladı. paok işi resmiyete dökecek ve teklifini yapacak gibi. bonservisli şekilde gitmesini bekliyorum bu sene artık. 2 m. € civarı bir gelir bırakır beşiktaş'a.

    denys boyko, pedro franco ve alexander milosevic'e lisans çıkarılmadı. öyle ya da böyle yeni sezonda takımda olmayacaklar. satılacak veya kiralanacak yer bakılıyor her oyuncuya. boyko dışındakiler için son çare fesih olacak.

    beşiktaş'ın şuanda silme 14 yabancı oyuncusu var. fabricio ramirez, adriano correira, pepe, gary medel, dusko tosic, matej mitrovic, andreas beck, ricardo quaresma, jeremain lens, ryan babel, atiba hutchinson, anderson talisca, alvaro negredo sanchez ve aras özbiliz. bundan hareketle transfer sezonunun devamında olacakları kestirebiliriz.

    bir yabancı stoper transferi halinde matej mitrovic veya aras özbiliz gönderilmek zorunda. jose sosa'nın gelmesi için aras özbiliz'in gönderilmesi şart. demba ba'nın gelmesi için hem mustafa pektemek gitmeli, hem de aras özbiliz gitmeli.

    şu günlerde bir oyuncunun alınması gündeme gelmeden önce, bir oyuncunun gitmesi gündeme gelmeli. bambaşka bir plan da, türk stoper almak. o daha çok yeni bir fikir. sonraki entry'lerde bu konuya yine değiniriz.

    beşiktaş şuanda gary medel'i de dahil ettiğimiz takdirde 500 bin € artıda. boyko'dan gelmesi muhtemel parayla birlikte 2,5 m. € gibi bir bütçemiz olduğunu söyleyebiliriz. bence böyle bir para eldeyken beşiktaş transferi kapatmaz. bekleyip görelim. tanımımızı da yapalım bitirmeden. pfdk'nın verdiği haksız bir cezayla lige başlayıp, şampiyon olarak bitirecektir.

  • 30. bu vatan robert kolej mezunlarının değil

    robert kolej mezunlarının tümü bu sene doğrudan yurtdışına okumaya gitti zaten. (bu rakam 10 sene öncesinde mezunların sadece %30'uydu)dünyayla rekabet edebilecek beyinleri burada tutmayın ama kızları ayrı okutun, çok lazım.

  • 31. ekşi galatasaraylılar etkin whatsapp grubu

    maksadı ingilizler gibi toplu bir halde oynamak, bir renge ve bir isme malik olmak ve türk olmayan takımları yenmek olan takım taraftarlarının oluşumu.

  • 32. gary medel

    yiğidi öldür hakkını yeme valla on numara transferdir.

    gerçekçi bir gsli olarak söylüyorum, bu adam takip ettiğim kadarıyla bizim belhanda ile gomisi üst üste koyup öper.

    bu arada bir konuda anlaşalım, hem pepe hem bu aşırı penaltı yapan oyuncular. o nedenle ağlamak yok çünkü penaltıların muhtemelen yüzde 95i buz gibi penaltı olacak. azıcık kırmızı sayınız da artar bu sene gs ve fb deplasman maçlarında o atmosferde bu ikiliden en az biri atılır

    ayrıca bir dost olarak eleştiri yapmak isterim. 3 kulvar için yaş ortalaması yüksek kaldı. bjk bu sene rakiplerden çok yorgunluk ve sakatlıkla uğraşabilir. bu büyük bir dezavantaj

    edit: ulan dursun n'diaye alana kadar bunu alsana dursun amacın ne oğlum senin

  • 33. ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı

    not 6: bence bu entry, bu başlık tarihinin hem en ciddi hem de en ciddiyetsiz entrysi olabilir gibi. çünkü neden olmasın.

    merhaba.

    uzun zaman sonra ilk entry. yeniden bir şeyler yazmak için neden bu başlığı seçtim hiçbir fikrim yok gerçekten ama sonuçta bir şekilde burada ve bu başlıktayım işte. başlayalım.

    haliyle uzun zamandır bu başlığa da bir şeyler yazmıyordum. bu başlığın klişeleşmiş kalıpların dışında farklı entrylere ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. yani aslında üzerinde esaslı olarak düşünmüyorum tabii ama şu an bunu söylüyorum. her neyse. en azından bu gece farklı bir giriş yapılmış olsun. bahsettiğim farklılık bu entrynin iyi ya da kötü olması değil tabii asla, öyle bir şey demiyorum. alışılmışın biraz dışında olması, içerik olarak birbirinin kopyası onlarca entryden biraz farklı olması, en azından biraz daha özgün ve özgür olması ve aynı zamanda da belli başlı sıkıcı kalıpların dışına çıkması. yoksa zaten hepimiz biliyoruz, başlık geyik bir başlık, yazılanlar da öyle. özel ya da özel olmayan anlamlar yüklenmeyesi. yüklemeyelim.

    ayrıca kalıpların dışına çıkmak güzeldir bazen. çıkalım.

    aslında olay pek dertleşmek de değil. mesela aşağıdaki konulardan biri veya birkaçı veya hepsi (ama yine de hepsi olmasın lütfen) hakkında doğaçlama sohbet etmek, müzik falan dinlerken öylesine zaman geçirmek ya da hiç tanımadığı bir yabancıyla bilgi ve fikir paylaşımında bulunmak isteyenler bir merhaba diyebilirler. unutmayalım ki merhaba klasik olmasına rağmen gayet iyi ve temiz bir başlatıcıdır ve merhabalar güzeldir. ayrıca bir merhabanın kimseye bir zararı olmaz. yani galiba, en azından çoğu zaman. olmamasını sağlayalım.

    evet, şimdi. örneklendirecek olursam, doğaçlama bir sohbet başlatması amacıyla seçtiğim ve bu gece iyi hissettiğim konu başlıkları;

    - gece
    - karıncayiyenler, testraller, koalalar ve ejderhalar
    - gökyüzünün yalnız gezen değil de el ele gezen çapkın yıldızları ve keşfedilmeye hazır hiperaktif gezegenler
    - doğaçlama seyahatlerin güzel yanları ve insana kazandırdığı şeyler
    - prefrontal korteks, köprücük kemiği, mor göz altları ve mikroorganizmalar (özellikle en sevdiğim olan bakteriler elbette)
    - renkler, oyun hamuruyla yapılabilecek en ilginç şeyler, legolar, bardak altlıkları ve okaliptüs
    - pineal bez (epifiz), sarı bez ve pez
    - tabii ki de genel olarak harry potter ve yine genel olarak hogwarts*
    - tütün ve alkol ürünleri (özellikle biralar)
    - görsel ve işitsel sanatlar
    - londra, floransa ve edinburgh
    - çimenler, filler ve fillerle de güzel olan bütün çimenler ve yabancı dizilerin saçma sapan filler bölümleri
    - mavinin ve yeşilin en çok yakıştığı yerler/şeyler
    - antimadde, kara delikler, solucan delikleri, kedilerin saçma sapan hareketleri ve delilikleri
    - 1, 3, 6 ve 9 rakamlarındaki gizemler
    - hipokampus, hipotalamus, amigdala ve andre iguodala
    - kalem ve kağıt
    - tenten, justice league, peanuts ve happy tree friends
    - rüzgar eserken yapılabilecek aktiviteler ve yağmur yağarken yapılamayacak aktiviteler
    - gökyüzü, müzik, karaciğer ve su döngüsü
    - tanrılar, pizzalar ve peynirler
    - leyla ile mecnun, süper baba, kaygısızlar ve tabii ki behzat ç.
    - böcekler, müzik aletleri, bulutlar ve mikrobiyoloji
    - kinder surprise oyuncak koleksiyonları, pokemon tasoları ve karanlık sanatlar
    - interpol (müzik grubu olan) ve two steps from hell
    - gecenin sessizliğine ve gece yapması daha keyifli olan şeylere karşılıklı övgüler
    - trilobitler, dinozorlar, efsane abur cuburlar ve masa lambaları (masa lambaları çok ama çok güzeldir, öyle demeyin)
    - gece

    evet. örnekler çoğaltılabilir ya da bir bakteri hızında kendi kendine çoğalabilir ama sonuç olarak bunlar bu gece doğaçlama bir sohbet başlatmak için falan gerçekten yardımcı olabileceğini hissettiğim şeyler diyebilirim. rahat rahat seçmenize olanak yarattım ve gördüğünüz gibi bol bol alternatif sundum. bunlar dışında da hemen her konuda sürdürülebilir bir doğaçlama sohbet yaratılabilir tabii ki de, ama bunlar biraz daha kolaylaştırır belki de, bilemedim şu an. en azından ben böyle hissediyorum diyeyim. öyle işte.

    yazabilirsiniz. her şey, dert değildir ve daima ayrı yazılır.

    ayrıca çaylak arkadaşlar da dilerlerse ve üşenmezlerse ulaşabilsinler diye alternatif iletişim şeysi: chogwartsc@gmail.com

    * cinsiyeti önemseyen ve daha önceki yazdıklarımdan cinsiyet çıkarımı yapamayıp ya da yapmaya üşenip ilk mesajda direkt cinsiyet soracak olanlar için; ben erkek bir karıncayiyenim arkadaşlar, haberiniz olsun o halde.

    not 9: bence bu entry, bu başlık tarihinin hem en ciddi hem de en ciddiyetsiz entrysi oldu gibi. çünkü neden olmasındı.

  • 34. beşiktaş'ın medel transferini açıklama videosu

    cok onemli bir pr calismasinin devam videosu. her seferinde guldurecek diye bir sey yok. besiktas isminin uluslararasi taninirligi icin gayet basarili. olm her seyi de sanat elestirmeni gibi izlemeyin lan. gulun gecin hayat kisa.

  • 35. fenerbahçe

    çok değil birkaç sene önce fetullah denilen bir piçin itleri tarafından bitirilmeye çalışan spor kulübü...

    küllerinden doğdu.

    türk bayrağını zirvelere dikti. basketbolda, voleybolda, masa tenisinde...
    şimdi de atletizmde...

    varol fenerbahçe!
    yaşa fenerbahçe!

    çok büyüksün fenerbahçe!

  • 36. 11 ağustos 2017 arsenal leicester city maçı

    yemin ediyorum premier lig kurtlar sofrası.

    bizim üç büyükler bu ligde 7. olsun kimse niye oldun demez. hatta ilk 10'a girseler şükrederler hallerine.

    chelsea, arsenal, man utd, man city, liverpool, tothenham (6 büyükler aq)

    leicester city, stoke,southampton,everton

  • 37. 4000 tl maaş alan bir erkekle evlenmek

    maaşa göre erkek seçen kadın gidip kendine vesika çıkarırsa, ortalamanın üstü hayat yaşayabilir.

  • 38. insansız yolcu uçağı

    2017 lys de pilotluk kazananlar şok

  • 39. ofiste klima savaşları

    komik savaşlar. bir de bilgisi olmayan insanların açıklama yapmaya çalışması daha komik.

    o klimayı 18'e getirince 18 derecede hava üflemiyor. ortam 18e gelene kadar çalışıyor klima. aynı şekilde 23 derece dediğin zamanda da aynı soğukluktaki havayı 23 olana kadar üflüyor. bilmeden bir de gelmiş açıklama yapıyor. benim çalıştığım ofiste klima ne kadar çalışırsa çalışsın, bilgisayarlar yüzünden 26-27 derecenin altını görmüyoruz o ayrı.

    ek: lan bir de orta okulu skip edip plazaya düşen mal demiş. malın hası.

  • 40. sofiane feghouli

    dün gelecektir.

  • 41. 2017 kurban bayramı tatilinin 10 gün olması

    ulan şunu yapıyorsunuz her sene, bir kere de deyin ki özel sektör de yararlanacak bundan, kapatıyorum ulan borsayı, bankaları falan. bak o zaman oy oranı nasıl % 70-80'e vuruyor.

    şaka lan şaka, ben bayramda da çalışmaya razıyım ama bizden size oy yok hacım(:

  • 42. ekşi sözlük yakıt tüketimi veritabanı

    2014 nissan note 1.5 dci.
    çoğunlukla istanbul içi otoyol, bazen şehir içi.
    klima açık 5.2lt

  • 43. rıza çalımbay

    mikrofon karşısında efendi, düzgün adam rolleri kesip gerçek hayatında katıksız şerefsiz olanlar gibi değildir rıza çalımbay. türk futbolunda karakter olarak zirvedeki adamlardan biridir.

    neyse o'dur. bilgisayar başında 31 çekmekten elleri nasır tutmuş ergenlerin boklaması normal.

    edit: beşiktaşlı falan değilim. kimi sevip kimi sevmediğiniz de umrumda değil. zira sizin sevilecek tek yanınız yok. tutturdunuz bir "şampiyon olmuyorduk sevimliydik başarı gelince antipatik bulursunuz tabii" diye. hah işte ergen dallama, benim gençliğim rıza çalımbay'ın elinde kalkan şampiyonluk kupası görmekle geçti ama bu adam her ne olursa olsun beyefendiliğinden taviz vermedi. iş ahlakı hep üst düzeydi hala da öyle. rıza kaptan dönemini hatırladığım zaman gönül rahatlığıyla "efendi beşiktaş" derim. sizin gibi zibidileri gördükçe bırak da tiksinelim bir zahmet.

  • 44. yazarların sevgililerini tavlama hikayeleri

    - merhaba
    +merhaba
    - 3 yaşındaki yeğenimden söz edelim mi?
    + ...... derhal yat şu masaya seni seksi şeytan!

  • 45. jose ernesto sosa

    talisca'nın yedeği olurmuş, kılıbıkmış, bu adam bu ligde oynayan en iyi beş ofansif orta sahadan biridir, meziyet ve karakter olarak talisca'nın bir kaç gömlek üstü olup bize şampiyonluk yaşatmış adamdır. sosa'nın gitmek istediği dönemde ülke savaş alanı gibiydi, milan'dan teklif gelmiş adama niye gitmesin, bir de üstüne dünya para kazandırdı adam bize, neyin tribindesiniz siz.

  • 46. düşün ki o bunu okuyor

    dolmuşta ayaktayım, şoföre arkam dönük duruyorum. çantamdan 5 lira çıkarıp şoföre daha yakın arka çaprazımdaki gence uzattım "bi kişi mi" diye sordu. birden kanım çekildi, beynimden vurulmuş gibiydim. yıllardır duymaya hasret kaldığım sesin, tam orda kulağımda tekrar tekrar yankılandı. bişey diyemeden kafamı kaldırıp yüzüne baktım. para üstünü aldı uzattı bana. gözümü yüzünden alamazken elimi uzatıp teşekkür ettim. kafasını kaldırıp bakmadı bile yüzüme. bi haber bende yaşattığı acı dolu mutluluktan rica etti o da. emin olmak için bi kelime daha etmesini istedim, duymuştu sanki beni. "arkada boş yer var" dedi. gerçekten senin sesindi. buz gibi ter akmaya başladı sırtımdan. ne çok özlemişim bu sesi, ne çok güvensiz kalmışım sesini duyamadığım bunca zamanda.

    şaşkınım... değil 2 sene, bi kaç ay bile yaşayamam sanırken hayatın getirdiği başka sorunlara göğüs germeye çalışmak, başka başka mutlulukları tatmak çok tuhaf bi his. ama geçmiş mi oluyo böyle yaşayınca? her canım sıkıldığında seni hatırlayıp "daha zoruna göğüs gerebildim" demek, her güzel anımda seni düşünüp buruk kalmak, her şey geçmiş mi demek? hala sırtımda bi hançerle yaşıyorum. geçmedi ama artık kanamıyo. alıştım hayatın adınla sapladığı hançerle yaşamaya.

    ve hala seni seviyorum.

  • 47. istanbul'da insan gibi yaşamak için gerekli maaş

    istanbul ve insan gibi yaşamak? paradan bağımsız olarak istanbul'da insan gibi yaşanmaz. kıç kadar yere 20 milyon insan doluşmuş, nerede "insan gibi" yaşıyorsun? bu arada ekşicilerin mantığına göre insanca yaşamak = günde 3 oğün dışarıda yemek yemek, her hafta konserlere, aktivitelere gitmek, sürekli gezmek, tozmak, para harcamak, her hafta yeni kıyafetler almak, sürekli son model telefonla gezinmek, her yere arabayla gitmek, her sene arabayı yenilemek.

    sizin mantığınıza göre dünyada en yüksek refah seviyesine sahip olduğu söylenen isveç norveç izlanda gibi insanların ayda bir dışarıda yemek yediği, gereksiz yere para harcamaktan kaçındığı, işe giderken ofise evden öğle yemeği paketleyip getirdiği, 5-6 yılda bir telefonunu yenilediği, başbakanın bile işe metroyla gittiği ve vatandaşların her yere bisikletle gittiği ülkelerde kimse insan gibi yaşamıyor.

    başka başlıklarda kuzey avrupa ülkelerini öve öve bitiremiyorsunuz ama gerçekte hayal ettiğiniz hayat onların yaşam tarzının tam tersi. sizin mutluluğunuz tamamen paradan ve tüketimden geçiyor. en azından bunu itiraf etmişsiniz işte. paragöz araplardan ne farkınız var ki allasen?

  • 48. 11 ağustos 2017 dokuz eylül üniversitesi rezaleti

    dokuz eylül üniversitesi iktisadi ve idari bilimler fakültesi'nde meydana gelen ve yaklaşık 4 haftadır devam eden rezalettir. 10.07.2017 tarihinde yaz okulunun açılmasıyla ve dersliklerde ders yapılmaya başlanmasıyla birlikte okuldaki duvar boyama işlerine ara verilmemiş, tam aksine devam edilmesi konusunda da tüm çaba gösterilmiştir. gösterilen bu çaba; okulda görev yapan akademisyenlerin ve derse gelen öğrencilerin hiç abartısız uzun saatler hatta haftalar süresince boya kokusuna maruz kalmalarına ve yoğun bir şekilde baş ağrısı ve geniz bölgesinde yanma gibi sorunlar yaşamalarına neden olmuştur. çoğu öğrenci ve akademisyen durumdan rahatsız olduklarını ders esnasında belirtmişler ancak çok fazla ciddiye almamışlardır. ( sonradan bazı profesör ve doçent hocalar durumun ciddiyedini fark edip ders sürelerini azaltmak zorunda kaldılar. başka dersliğe geçin demeyin çünkü dersliklerin çoğu yeni boyandı. boyamak yerine duvar kağıdıyla kaplamak da göz önüne alınamaz mıydı hem zaman tasarrufu hem sağlık açısından ? )

    fakat bilindiği gibi içerisinde bol miktarda kimyasalın bulunduğu yağlı boya ve türevi kuvvetli kimyasalları uzun süre solumak kanser başta olmak üzere birçok hastalığa davetiye çıkarmaktadır. bu nedenle böyle konular ciddiye alınması gereken "önemli" konulardır.

    "okulda eğitim gören öğrencilerin ve görev yapan akademisyenlerin sağlıkları mı daha değerli ? yoksa duvarların bir an önce boyanması mı daha önemli ?" diye düşünmeden edemiyor insan. fakülte yönetiminin konuyla ilgili ayrıntılı açıklama yapması gerekmektedir.

    ayrıca (bkz: dokuz eylül üniversitesi/gökhan tenikler)

    edit: görüyorum ki hiçbir yetkili bizi ciddiye almayacak ve bizim sesimizi duymayacak. bu olayın gündemde yer alması için, haber ajanslarına düşmesi için ille de bir öğrencinin zehirlenip ölmesi mi gerekiyor acaba ? bu sorunun cevabını size bırakıyorum.

  • 49. yanağa iğneyle gamze yapmak

    videonun basinda benim gamzem yok o yuzden boyle bisey deniyorum demis ama gamzeden ziyade bence kendisinin beyni yok.

    tanim: tanim manim yok,bam bam bam...

  • 50. bir dakikalık olayı beş dakikada anlatan insan

    dinleyen kişiyi hayattan soğutur,
    canından can gider,
    pozitif enerjisi negatife döner ama karşı taraf anlatmaya devam eder...

    (bkz: yeter bi sus amk)