Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. aziz yıldırım'ın motosikletli ile tartışması

    (bkz: ne sinyali kardesim memleket elden gidiyor)

    tipik bir aziz yıldırım hareketi, şaşırdık mı?

  • 2. game of thrones

    saçmasapan ilerleyen, saçmasapan hale gelen bir dizi.

    bunun nesi beğeniliyor, nesine bayılıyor insanlar, anlamak imkansız. bildiğin rezalet bir senaryo. öyle böyle değil, büyük kepaze hem de.

    ben bu kitabın yazarı olsam, çoktan hbo senaristlerini tokat manyağı yapmıştım.

    bundan sonrası spoiler ile karışık. ona göre okuyun.

    --- spoiler ---

    1. dorne kepazeliği

    geçen sezon hikayenin dorne kısmının içine sıçmışlardı. zamanında targaryenlere bile boyun eğmeyen, diğer bütün bölgeler targaryen işgaliyle "krallık" adını alırken kendin, prenslik olarak koruyan (bkz: principality of dorne) ve targaryenlerle ittifak evlilikleri yapacak kadar büyük olan koca martell hanedanlığını oberyn'in sevgilisiyle sevgilisinden olma 3 tane piç kızına peşkeş çekip piç ettikleri yetmedi, şimdi onlar yakalanınca bütün dorne ve sunspear dize gelmiş oldu. targaryenlerin bile ejderhalarla dize getiremediği dorne ordusunu 3 tane sand soyadlı piç kız ve yine soylu olmayan anneleri ölünce mi dize getirmiş oldu lannisterlar? koca martell ailesinden dorne'u idare edecek kimse geçmeyecek mi oberyn'in piç kızlarından sonra? bi' siktirin gidin ya.

    2. euron greyjoy

    dağ taş kayalık ve çorak olan demir adalardan 1000 tane gemi yaptırdıkları yetmediği gibi euron greyjoy'a, üstüne bir de saçmasapan bir saldırı sahnesi yazdılar. hbo senaristlerinin yazdıkları fantastik dünyanın coğrafyasını bilmedikleri kepaze bir saldırı.

    haritaya bakıyoruz.

    king's landing şehri devasa bir körfezin içinde. blackwater körfezi, nam-ı diğer karasu körfezi. bu körfezin girişinde de bölgeye hakim dragonstone adası var.

    http://awoiaf.westeros.org/…ng/350px-crownlands.png

    westeros'taki duvar 300 mil. buna göre bir ölçekle hazırlanan westeros haritası da şu:

    http://www.sermountaingoat.co.uk/…eculative_map.jpg

    bu haritaya göre, karasu körfezi'ne giriş 100 millik bir aralıktan gerçekleşiyor, bu aralığın da ortasında iki tane ada var. bu adalar körfeze girişi driftmark ve the gullet olarak ikiye ayırıyor.

    yani euron greyjoy'un 1000 gemisinin geçmesi gereken boşluk, 50 mil, yaklaşık 80 kilometre.

    isteyenler başka haritalardan da king's landing ve dragonstone'a bakabilir. dragonstone'un dibinden geçmeden king's landing'e kimse giremez.

    şimdi daenerys'in mereen'e saldıran köle sahiplerinden çaldığı, üstüne tyrell, martell ve greyjoy hanelerinin de eklendiği filosuna bakıyoruz.

    https://www.thewrap.com/…-fleet-game-of-thrones.jpg

    bu filo geldi, dragonstone'a demir attı. daenerys karaya çıktı, shall we begin? dedi.

    7. sezon 2. bölümde daenerys'in arkasında, fonda filoyu görüyoruz.

    https://www.youtube.com/watch?v=gh6-k3t-jgq&t=3s

    üstüne bir de daenerys'in üç tane uçan ejderhasını ekliyoruz. yani hem dragonstone açıklarındaki bu filo, hem de ejderhalardan habersiz dragonstone çevresinden kuş uçmaz.

    harita belli.

    sonra bir de euron greyjoy'a bakıyoruz. 1000 tane gemiyle king's landing'e geliyor.

    https://4.bp.blogspot.com/…gl/s1600/euron+fleet.png

    yetmiyor.

    king's landing'den geri çıkıyor, eliyle koymuş gibi yara greyjoy'un filosunu buluyor, kimseye görmeden götüne kadar yaklaşıyor ve yara'nın filosunu darmaduman ediyor. bunu yaparken bir giriş, bir çıkış olmak üzere iki defa dragonstone'un dibinden 1000 tane gemiyle ve açık havada geçiyor. ejderhaların filan burnunun dibinden geçiyor.

    yetti mi, yetmiyor. yara'yla sand kızlarını alıp tekrar dragonstone'dan geçerek king's landing'e geri dönüyor ve sand kızlarını cersei'ye teslim edip yara'ya el koyuyor.

    sonra üstüne bir de casterly rock'a ışınlanıp lekesizleri getirmiş olan gemileri yakıyor.

    bu nasıl bir rezillik ya? aranızda hiç mi akıllı adam yoktu, lan 1000 tane gemiyi king's landing'e sokup çıkartırsak dragonestone'dan geçmeleri gerekecek diye.

    bu adam king's landing'den çıkıp da yara'yı nasıl yakalar? dragonestone'un dibinden 1000 tane gemiyi nasıl geçirir, yara'nın dragonestone'dan çıkıp highgarden ve sunspear'a gideceğini nereden bilir? 1000 tane devasa man of war tipi gemiyle 100 tane küçük ve doğal olarak daha hızlı gemiyi nasıl yakalar? üstüne bir de king's landing'e dönüp tekrar casterly rock'a nasıl varır?

    ama yok. geri zekalı hbo senaristleri kafaya koymuş. lannister-targaryen kavgasını eşitlemek için hiçbir şey işlemeyen kalın pullu ejderhaları cersei'nin boktan scorpionlarına bile öldürtürler bu yavşaklar.

    3. highgarden-lannister savaşı.

    gelelim 7. bölüm 3. sezon itibariyle hbo senaristlerinin durumu eşitlemek için yaptığı son soytarılığa.

    westeros'ta ordu sayılarına bir bakalım.

    http://awoiaf.westeros.org/…x.php/military_strength

    http://www.zimbio.com/…gf/biggest army game thrones

    https://www.reddit.com/…esteros_army_size_season_7/

    doğrudan alıntı yapıyorum.

    "more recently, at the start of the war of the five kings, the westerlands gathered two armies: one of twenty thousand strong under the command of lord tywin lannister,[50] and another of fourteen or fifteen thousand strong, commanded by ser jaime lannister.[22] meanwhile, stafford lannister is raising a third lannister army, with an unknown amount of men.[55][56] the army is later attacked, and thousands are slain.[57] ıt is currently unknown how many men of this army still remain. meanwhile, lord tywin has retreated with his twenty thousand men to harrenhal,[58] fights with them in the battle of the fords in the riverlands,[24] and next marches them to king's landing.[59] all but some three thousand later return to the westerlands.[60] of the soldiers remaining, two thousand sail to dragonstone for the siege, while less than a thousand accompany jaime lannister into the riverlands to aid with the siege of riverrun.[61]"

    (dizide anlatılan 5 kralın savaşında iki ordu topladılar. tywin lannister 25 bin kişi, jamie lannister 15 bin kişiyi yönetti. staffor lannister'ın topladığı 3. bir lannister ordusu var ancak bu ordu zaten binlerce kayıp verdi. ardından jamie lannister robb'a yenilip ordusunun büyük kısmını kaybediyor. riverrun kuşatmasına da birkaç bin kişiyle gidebiliyor. tywin lannister'ın ordusundan kalan 20 bin kişi de harrenhal'a çekiliyor. yani red wedding ve 5 kral savaşının sonunda aşağı yukarı 20-25 bin kişilik kuvvetleri var.

    highgarden westeros'un lannisterlar'dan sonra, belki casterly rock altındaki altın madenlerinin de bitmesiyle en zengin hane oldular.

    bu hane, kral renly için tamı tamına 100 bin kişi topladı. bunlardan 20 bin civarı renly baratheon'undu, onlar da renly ölünce stannis'e katıldı.

    tyrell ordusu, dizinin başından beri neredeyse hiçbir savaşa girmedi. tek girdikleri savaş lannisterlar ile bir olup stannis baratheon'un ordusu'nu darmaduman ettikleri blackwater savaşı idi.

    exactly how many men from renly's host were from the reach, and how many from the stormlands, is unknown, but as house tyrell is later stated to be able to field seventy thousand men.

    bu kısma göre highgarden ordusu 60 - 70 bin civarında.

    lannister ordusu dizinin başından beri, robb stark'a defalarca yenildi. orduyu ikiye böldüler. jamie'nin yönettiği kısım darmaduman oldu, tywin'in başında olduğu kısım lannister ordusunun yarısıydı. tywin bile savaşı kazanamayacağını anlayınca starkları düğünde öldürme kararı aldı ve uyguladı. defalarca dizide de savaşı kaybediyor olduklarını bizzat dile getirdi red wedding'e kadar.

    peki 7. sezonda ne oluyor.

    tahmini kuvveti 60-70 bin kişi olan, neredeyse hiç savaşa girmeyen highgarden'daki tyrell ordusu, toplasan 20 bin, hadi bilemedin 25 bin kişi ancak olabilecek, burnuna kadar borca batmış, altın kaynakları tükenen lannister ordusuna saatler içerisinde yeniliyor. hem de kendi evlerini savunurken. hem de highgarden kalesini savunurken. üstelik lannister ordusunun bir kısmı da kalmış, casterly rock'ı savunuyorken.

    sonra da highgarden'ın bütün altınını ele geçiriyorlar ki, iron bank'e borçlarını ödesinler.

    aynı ordu freyler'in günlerce kuşatıp alamadığı riverrun kalesi'ni kuşattı daha geçen sezonda. ancak başlarında blackfish bulunan 3 bin kişilik tully ordusuyla başa çıkamayıp pazarlık yaptı. 3 bin kişiden riverrun kalesi'ni kayıp vermeden alabilmek için pazarlık yapan lannister ordusu, westeros'un en zengin ailesi tyrellerden highgarden'ı birkaç saatte alıyor.

    game of thrones 6. sezon 7. bölüm. riverrun kalesi'nin kuşatılması:
    https://www.youtube.com/watch?v=ymtdjmyu1yi
    https://www.youtube.com/watch?v=hb7rq6laefg

    ikinci videoda, jamie ile blackfish brynden arasında geçen konuşma:

    jamie lannister - edmure ile bitmeyecek. kaleye hücum edeceğiz. yüzlercesi ölecek.
    brynden "blackfish" tully - yüzlerce bizden, binlerce sizden. o da eğer duvarları geçebilirseniz.

    bazı mesajlar aldım. "tarly bağlılık değiştirdi, ordusu lannister ordusuna katıldı," diye. yahu diyelim ki öyle olsun. tyreller ordularının yarısını kaybetsin, 35-40 bin kişi kalsın. 40 bin kişinin savunduğu bir kaleyi 50 bin kişi (20 bin lannister+30 bin tarly ve bannermanları) saatler içerisinde zapt edemez. kuşatma, aylar, yıllar sürer. saatler içerisinde highgarden zapt etmek ne? tarly hanesinin taraf değiştirmesi buna yeter mi? saçmalık değil mi bu?

    e bi' siktirin gidin ya. yazdığınız dizinin geçtiği dünyadan haberiniz yok, götünüzden uydurmadığınız element kalmadı. targaryenler çok güçlü oldu, durumu eşitleyelim diye dizi mi yazılır?

    dayanamadım. 4.yü ekliyorum.

    4. bin yıl tedavisi bilinmeyen, ölümcül olan greyscale hastalığını bir gecede tedavi eden efsane sam.

    bu nedir ya? dalga mı geçiyorsunuz bizimle? kitapta hastalığa yakalansaydı eğer, jorah mormont kesin ölürdü. bizim bildiğimiz game of thrones'ta jorah mormont o hastalıktan kurtulur mu allah aşkına? ama muhteşem sam, bir gecede jorah mormont'u en ölümcül hastalıklardan olan, tedavisi olmayan greyscale hastalığından kurtarıyor.

    bu mu game of thrones? bu mu çatır çatır adam harcayan o sağlam dizi?

    bir gecede greyscale hastalığından kurtulan jorah mormont ve onu kurtaran müthiş sam. çünkü oldtown'daki yüzlerce maester'ın yapamadığını yapabilen bir efsane kendisi. kurtulan olmayan hastalıktan 2. defa adam kurtaran kişi. e bildiğin klişe hollywood senaryosu bu. bu mu game of thrones?

    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    targaryen - lannister savaşında durumu dengelemek için neresinden tutulsa elde kalan, saçmasapan bir senaryo. üstelik arkasından atlı koşturuyormuş gibi pata küte olan savaşlar. 6 sezonda 9 bölüm olmayan savaşı 3. sezonda 2 bölüme sıkıştırmak. daha yazsam, sayfalarca senaryo hatası yazarım.

    bunların hiçbiri yok kitapta şöyleydi, dizide böyle oldu itirazı değil. hepsi dizinin kendi içerisinde tutarlılığına vurulmuş darbeler. rezil kepaze. geri zekalı olmak gerek şu senaryoyu yazarken.

    madem öyle, vermeyecektiniz o kadar gücü targaryen kızına. öyle 6. sezonda gaza getirmeyecektiniz. mesela sikko bir ateş muhabbetiyle 100 bin kişilik dothraki ordusunu taptırmayacaktınız eski bir khaleesi'ye.

    --- spoiler ---

    e hakikaten bi siktirin gidin ya. böyle saçmalık mı olur?

    dip not: aklıma geldikçe editliyorum, aklıma geldikçe beni delirtecek yeni detaylar yakalıyorum. bu kadar nasıl saçmaladınız ya?

  • 3. şenol güneş

    koyu fenerbahçeliyim öyle böyle değil lakin gerek ulusal basın gerekse sosyal medya vb. platformlarda şenol güneş'i zorla milli takımın başına getirilmesi için yürütülen kampanya çok iğrenç ve etik dışı. kaldı ki hoca "sözleşmem var, şu anda düşünmüyorum ve hem milli takım hem de klüp aynı zamanda çalışılmasını doğru bulmuyorum." gibisinden açıklamalar yapmasına rağmen. fikret orman ve şenol güneş bjk de en haz etmediğim en itici gelen kişiler olmasına rağmen bunları açık yüreklilikle söylüyorum. severiz sevmeyiz başkanı ve teknik direktörüyle iyi bir uyum ve başarı yakaladılar ve devamı gelecek gibi de gözüküyor. kimsenin bunu yok "cumbaşkanımız isterse?" yok "milli görev den kaçılmaz!" gibi saçma sapan argümanlarla bir nebze dahi olsa yıpratmaya hakkı yoktur. afedersiniz ama sokmuşum milli takıma, kiminiz takip ediyor artık bu paragözleri allasen? kiminiz bir heyecan duyuyor izlanda milli takımının oynadığı oyunun 10 da 1 i dahi etmeyecek ruhsuzlukla oynayan "çakallarla dolu" bir topluluğun maçlarından. geçiniz efendim rahat bırakın adamı artık.

    tanım: bjk futbol takımı teknik direktörü

  • 4. yayaya sen niye aynaya bakmıyorsun diyen motorcu

    haklıyı haksızı geçtim de bir çok motorcu haklı bile olsalar tiksindiriyorlar kendilerinden. adama gerizekalı diye bağırmak nedir ya?
    bu öfke nedir onu anlamıyorum, insan kendisi iyiyse yaya için panik yapar. geçenlerde aynı şey arabayla giderken başımıza geldi. bir kadıncağız, belli ki bir yere yetişmeye çalışıyor, sola bakmadan pat diye atlayıverdi. çok da hızlı gitmiyordum ama hemen farkedip durdum. kadın eliyle tuttu kaportayı. acaip panik yaptık iyi misiniz diye. kadın ben hatalıyım, hakkınızı helal edin dedi. hayır o kadına bir şey olsa da ben haklı olsam ne olur? evet yasal olarak haklı bile olsan bir insana bir şey oldu mu diye korkmamak nasıl bir ruh hali acaba?

  • 5. sabire meltem banko

    periskopta osurarak uyuyan avukat.

  • 6. yunanistan'a 850 bin türk turist gitmesi

    kendi ülkende kendi vatandaşın mustafa kemal heykellerine, istediğini giyen kadınlara, hakkını arayan yurttaşlara saldırıyor ama yunanistan'a giden hain he mi? vatanseverlik denilen maske her zaman alcaklarin en son sığınağı oldu olmaya devam ediyor.

    harcadığı paranın karşılığını almak isteyen bilinçli bireyin eylemi gerisi çomar havlamasi.

    suna emin olun. çomar kadar kimse türkiye cumhuriyeti düşmanı değildir. ne rum, ne ermeni, ne rus, ne amerika. bizim en büyük düşmanımız çomarlarımız. bunlara kuyrukculuk yapan kemalistler bir nutuku okusam görecek telgraf tellerini ateşe veren kim. cumhuriyet direnişine baş kaldıranlar içerde idi.

  • 7. haşema giydiği için havuzdan çıkarılan türk

    bu bocekler her gittikleri yerde hal ve hareketlerine, kilik kiyafetlerine, yasam tarzina saygi adi altinda tahammul edilmesini isterler de, kendilerinin mutlak cogunluk oldugu yerlerde insanlari yasaklar altinda bogmaktan utanmazlar.

    sen islami-muhafazakar otel adi altinda hizmet veren bir tesise gittiginde, bikinini giyip esinle-sevgilinle beraber havuza girebiliyor musun? helal tesis adini verdikleri o sacma sapan yerlerde, alkolunu yudumlayip yemegini yiyebiliyor musun? birakin oralara gitmeyi; hatirlayin, daha bir sene once, islami otel denilen ve yamac parasutu guzergahinin uzerine yapilan tesisin uzerinden ucan parasutculeri sikayet edip yasaklanmasini istemediler mi? o konunun devami ne oldu bilmiyorum ama eminim istediklerini almislardir...

    bu siyasal islamcilar hosgoru gosterilecek tipler degil. bunlar icinde olduklari sistemi, virus gibi ele gecirip, kendi hegemonyalarini kurma derdindeler. eger beseri bir ortamda bunlar azinliksa, magduriyetin dibine vururlar, cogunlugu ele gecirdikleri anda da igrenc yuzlerini gosterirler.

    bu gibi nedenlerden dolayi ilgili tesisi kutluyorum. umarim avrupali humanizmi denen o salak hummaya tutulup bunlardan ozur falan dilemezler.

  • 8. şenol güneş'in yıldırım demirören'le görüşmesi

    "sayım cmrbaşkınim" demenin de bir bedeli var fiko. saraydan gelen bir karar vardır.

  • 9. şaka maka polis memurunun 4.201 tl maaş alması

    amerikada 25k dolar ile 50k dolar arası değişir yıllık maaşları, bulunduğu şehirdeki tehlikeye bağlı olarak, orada mühendis maaşları da 40-100k arasındadır belli yerlerde 100k dan başlar. tr de ise mühendis maaşı yaklaşık 3000-4000 arası, kendini kurtaranlar 7-8k ya çıkabiliyor (2000-2200$).

    acillerde nöbet tutan, sürünen yeni mezun doktorlar 5.600 civarı almaktadır.

    kısaca ülke polis devletidir, üretim ve katmadeğer katan meslekler, önemli meslekler değer görmemektedir.

    ek olarak yoksulluk sınırı = 5000tl

  • 10. halkın %59'unun pepsi'yi seçmesi

    125 bin kişiye bu test yapılıyorsa, her testte, her markanın tadımı için 200 ml'lik (0,2 lt.) bardak kullanıldığını düşünelim;

    mesela coca-cola için;

    125 bin x 0,2 lt. =25 bin litre eder.

    pepsi'nin bu iş için, her sefer 2,5 lt. lik coca- cola aldığını varsayalım;

    25 bin lt / 2,5 lt. = 10 bin şişe 2,5'luk coca-cola almışlar demektir.

    migros'ta 2,5 lt.lik coca-cola'nın fiyatı = 3,95 x 10 bin adet şişe= 39 bin 500 tl.lik coca-cola satın almış demektir pepsi. kazanan yine coca-cola.

  • 11. 1 yıl evli kalıp ömür boyu nafaka ödemek

    konuyla ilgilii kendi yaşadıklarımı aktarıyorum:

    ikinci evliliğimi yapmıştım ve eşimin de ikinci evliliğiydi. aradan 1 ay sonra bana karşı davranışları değişti. baştan beri gözümün tutmadığı, oynak bir kadın arkadaşının başka şehire* iş başvurusu yapacağını aynı gün akşamüstü döneceklerini belirtip onunla gitmek istediğini söyledi. ben tabi kabul etmedim. bu kadın arkadaşı bizzat gelip akşamüstü olmadan döneceklerine dair söz verdi. ben de izin verdim. ancak akşamüstü olunca çeşitli bahanelerle geri dönme işinin uzayacağını falan söyledi ve o akşam gelmedi. ertesi akşam döndü ve hiç açıklama yapmadan gitti yatak odasına yattı.

    ertesi gün konuşmak istediğimi söyledim ama tartışma çıkarıp polisi aradı. gelen polise durumu açıkladım. adam kapı eşiğinde karıma bakıp: "19 yıllık polis memuruyum ve çok değişik illerde görev yaptım. kocanızın bahsettiklerinin yüzde birine bile cinayetler işlendiğini gördüm. bence yaptıklarınızı bir daha düşünüp değerlendirin" dedi.

    ben yine insan gibi konuşup bu yaşananlarda benim ne gibi sorumluluğum olduğunu öğrenmeye çalıştım. bu iyi niyetim meyvesini verdi ve bana olan biteni anlattı.

    başka şehirde* yaşayan ilk eşi benimle evlendiğini duyunca bunu sürekli telefonla aramaya, benden boşanıp onunla evlenmesi için yalvar maya başlıyor. konuşmaları gece ben uyuduktan sonra başlayıp sabaha kadar sürüyor. ilk eşi "boşan benimle gel evlen sana 1 ev 1 araba vereceğim" diyor.

    sonunda bana bunları anlattı ve ben kendisine iyi düşünmesini, yapacağı seçime saygı duyacağımı söyledim. kendisi bana sms yoluyla eski eşine dönmek istediğini, onun imkanlarının ve yaşadığı şehrin kendisine daha uygun olduğunu yazdı. ben de medeni bir şekilde aradan çekileceğimi belirttim.

    ancak bir engelle karşılaştık. evlilik 1 yılını doldurmadan anlaşmalı boşanma mümkün olmuyormuş. avukat olan eniştem, tek çözüm yolu olarak eşimin aile mahkemesinde beni ilk eşiyle aldattığını itiraf etmesi ve bu yola boşanabileceğimizi , aldatmanın tck ya göre suç olmamakla birlikte boşanma sebebi olduğunu söyledi. ilk eşine (ev+araba) acilen dönmek isteyen karım bu öneriyi kabul etti. sabah hepbirlikte buluşup aile mahkemesine müracaat etmeyi kararlaştırdık.

    o gece karım "son gece istersen birşeyler yapabiliriz henüz boşanmadık" dese de ben salonda yatmayı tercih ettim.

    sabah uyandığımda pantolonun bembeyaz cebini dışarda görünce birşeylerin ters gittiğini anladım. yatak odasına baktığımda, cebimdeki paralarla birlikte nikahlı eşiminde uçup gittiğini anladım.

    kendisini defalarca aradım açmadı. mesaj attım ve sonunda o da mesajıma cevap yazdı: cebimden paraları aldığını, çünkü bir avukata danışma ihtiyacı hissettiğini, danıştığı avukatında kendisine beni aldattığını kabul etmemesini, yoksa aldattığı ilk eşiyle birlikte bana yüklü miktarda tazminat ödemek zorunda kalacaklarını yazdı. ilk eşine gitmek için yolda olduğunu, 8 ay sonra sonra dönüp anlaşmalı boşanacağını, başka yolunun olmadığını yazdı.

    ilk eşiyle turistik yerlerde fotolar çekilip facebook ta bile paylaştı. ilişki durumunu 'evli' den 'ilişkisi var' a çevirdi. ortak arkadaşlar sayesinde bunların da görüntülerini alıp boşanma davası açıldı. her ikimizin cep telefonuna el konulup, mesajlaşmalar bilirkişi trafından incelenip rapor halinde mahkemeye sunuldu. vodafone dan mesajlaşmalar yapılrken telefonların konum bilgileri istendi.

    benim şahitlerim yukarıda yazdıklarımı doğrular ifadeler verdi. onun şahidi hakime kadının sıkıştırmasıyla, istanbul a iş görüşmesi diye gittiklerini, 1 gece orada kaldıklarını ertesi gün döndüklerini söyledi. geceyi nerede geçirdiklerini sorunca muğlak cevaplar verdi.

    bu davalar sürerken bunun ilk eşi bununla evlenmekten vazgeçmiş. bana geldi ve "sei seviyorum, boşanmayalım" falan dedi. ben kabul etmeyince o da karşı boşanma davası açtı. 50,000 maddi, 50,000 manevi ve 1000 tl de yoksulluk nafakası talep etti.

    karar duruşmasında her zaman kadın tarafını tutmasıyla ün salmış hakime hanım eşimin maddi, manevi tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerini evlilik birliğinin temelden sarsılmasında ağır kusurlu olması nedeniyle reddetti ve boşanmamıza karar verdi.

    herkes burada mutlu son beklerken 1,5 yıl sonra temyizden kısmi bozma kararı geldi. boşanmış olduğum eşim çalışmadığı için yoksulluğa düşeceğinden 400 tl yoksulluk nafasının ödenmesi gerektiğine hükmetmiş.

    yerel hakime hanım buna uymayarak kusurlu olan kadın tarafı, kesin hüküm açıklandıktan sonra aylık 200 tl ödenmesi gerekir diyerek dosyayı yeniden temyize yolladı.

    eski eşimin uyanık avukatı sanki yargıtay 400 tl yoksulluk nafakası bağlamış gibi göstererek icra mahkemesine beni verip 8000 ana para + masraflar 10,000 tl diyerek maaşa haciz koyuyor.

    karşı mahkeme açıp böyle bir mahkeme kararı yoktur deyip haklı çıkana kadar 3 ay boyunca maaşın 1/4 ünü iç ettiler. geri almak için dava bile açamıyorsun çünkü ne maaşı ne de malı var.

    6 ay kadar sonra yargıtay 200 tl nafakayı onadı. avukat hemen maaşıma aylık 223 tl nafaka kesintisi koydu. bu parayı yaklaşık 4 yıl ödedim. sonradan öğrendim ki ilk eşiyle evlenmiş. sadece bir dilekçe ile icra müdürlüğüne müracaat edip kesintinin durdurujlmasını ve mal müdürlüğüne bildirim yapılmasını belirttim. anında e devletten bakıp evlendiğine dair yazının çıktığını icra dosyama koyup kesintiyi durdurdular.

    bütün bunlardan şunu öğrendim ki sürekli işi olmayan biriyle kesinlikle evlenmeyin. adliyeler kesinlikle artık gözüme kumarhane gibi gözüküyor. o kadar şahitler, deliller, yazışmalare, bilirkişi raporları falan hepsi hikaye. en başta taraflara zar attırılsın. büyük atan kazansın. böyle yapılmış olsaydı eğer, beni göz göre göre aldatan eşime karşı belki kazanma şansım olurdu.

    edit: imla

  • 12. köpeksiz sokaklar istiyoruz

    bir doktora öğrencisi kız vardı, köpekleri beslemeye gittiği yerde köpekler tarafından parçalanıp yenmişti. keşke o da panik yapmayıp sevseydi köpekleri der şimdi bu hayvanseverler. köpekler açsa çocuk gördümü affetmez, daha geçen gün 5 yaşındaki oğlumun arkasından sinsice koşa koşa yaklaşan köpeği yetişip zor durdurdum. o da oyun oynayacaktı değil mi? işyerimin olduğu sokakta 1 haftada 3 yaşlı kadını ısıran bir köpek de vardı. o da yanlış anlama. sokak köpeklerini ben de severim hatta beslerim. ama işi mantık sınırları dışında fanatizme dönüştürenlerin ciddi anlamda ruh hastası olduklarını düşünüyorum. başı boş köpeklerin olmadığı bir şehir hepimiz için daha güvenli özellikle çocuklar için.
    edit: köpekler çocuklara saldırmazmış...

  • 13. milli vazifenin beşiktaş'tan üstün olduğu gerçeği

    evet milli vazife üstündür. o nedenle aykut kocaman fenerbahçe'yi bıraksın derhal milli takımın başına geçsin. katılıyorum.

  • 14. başörtülü generaller de olacak

    - generalim başörtünüz kaymış saçınızın perçemi gözüküyor. söylediklerinize konsantre olamıyoruz.

  • 15. 31 temmuz 2017 kobani harekatı

    sözlükte bordo klavyeliler ve biji pkklılar karşılıklı mastürbasyonu bitirdiyse ben değerlendirmesini yapayım.

    mevcut ekonomik durumda abd'ye kafa tutmak çok ciddi sıkıntılara yol açacaktır. ekonomiyi kaybetmek seçimi kaybetmek olacağı için hükümet asla büyük bir operasyona girişemez.

    ha amaç muhtemelen milliyetçi.avi veya vurdunuz ama acımadı meselesi. bakın azıcık gerçekçi olun rica ediyorum.

    bu yaşadığınız kafayı en son enver paşa yaşıyordu. sonuç malumunuz. patlak tekerle uzun yola çıkılmaz. ekonomi bu haldeyken büyük operasyonlara girişemeyiz. abd'yi karşımıza alamayız. opec'i karşımıza alamayız.

    ekonomiyi dışa bağlayıp, borçlanıp, almanı amerikanı şirketlerine patron yapıp sonra bu adamlara atarlanmak saçma.

    savaş vermek istiyorsan önce ekonomik bağımsızlık savaşı vermen gerekiyor. ekonomiyi kurtarırsan vatanı kurtarırsın

  • 16. papa alioune ndiaye

    insanların bu kadar akılsız olabileceğini görmek o kadar acı verici ki. sabahtan akşama kadar yıllarca aynı sporu takip edip, sonra bu kadar abuk konuşabilmek çok yazık ya. farklı farklı insanların kafalarındaki düşüncelere bak:

    1) "2 sene önce bakambu 7.5 milyon euro'ya galatasaray'a geliyor haberleri çıksa burada yazılanların aynısı yazılacaktı yine."

    cedric bakambu ispanya'ya gidince zenci nihat kahveci'ye döndüğünü zanneden bu arkadaş bakambu'nun performansını sorsak hık mık bir şeyler saçmalar heralde.

    15/16 ---> 34 maç 12 gol
    16/17 ---> 26 maç 10 gol

    türkiye'ye gelmiş ama değerini bilemeden gönderildiğini düşündüğün sözde isimsiz topçu fransa'nın genç milli takım seviyelerinden beri avrupa çapında tanınan ama istenilen gelişmeyi gösterememiş bir oyuncuydu. türkiye'de parlayıp gitti sandığın adamın performansı ortada. 2017 yaz itibariyle transfermarkt'te değeri 16 milyon euro yazıyor diye bu adamın bonservisine birilerinin o kadar para vereceğini düşünmek mallıktır. hadi belki dursun diye espri yapalım, kalbin kırılmasın.

    2) "bu adamı beğenmeyenler ya futboldan anlamıyor ve hayatında ayağına top almamışlardır yada son 2 senede osmanlının toplamda 10 maçını izlememişlerdir."

    geçen sezon osmanlıspor'un ilk turdan itibaren tüm avrupa maçlarını 90 dakika izledim. oynadığı maçlarda kötü oynadı demem ama ne skora direkt etki eden bir oyunu oldu, ne de ortasahada dominant bir performansı vardı. mustafa reşit akçay'ın o dönem osmanlıspor'u oynattığı taktik dahilinde kontra ataklarda fişek gibi çıkması haricinde dikkatimi çeken tek özelliği yoktu.

    3) "aynı taraftar niasse'yi kaçırtmıştı bize, sonra o sezon patlayıp epl'ye gitmişti."

    sanki gittiği yerde oumar niasse yeni bir romelu lukaku olmuş da, ardından dövünüyor. lukaku'yu bırak, yeni bir victor anichebe bile olamadı.

    16/17 ---> 17 maç 4 gol

    balık hafızalı olduğunuzu biliyorum zaten ama bu kadarı güldürüyor. gittiği yerde yapamayınca "galatasaray beni alsın." diye zırlayan adam bu arkadaştı.

    4) "bu ligden sanki hiç geremi, lima gibi oyuncular çıkmadı zaten."

    tabii canım, niye çıkmasın ki? verdiğin örneklerin tarihine bakalım.

    francisco lima

    1996 gaziantepspor
    1998 fc zürich
    2000 u.s. lecce
    2000 bologna
    2001 as roma
    2004 lokomotif moskova

    bizim ligden ayrıldığında kesin stardı zaten, o yüzden kapı kapı küme düşmemeye oynayan italyan takımlarında dolaşmış. 3 sene roma'da oynadıktan sonra kariyeri fail bir oyuncu olmasına hiç girmiyorum bile. ligimizden geldi geçti dediğin adamın o dönem ne oynadığını bilmeden boş boş konuşmana ayrıca ayarım.

    geremi

    1997 gençlerbirliği
    1999 real madrid

    hiç "acaba john benjamin toshack'ı real madrid'in başına getirmeselerdi bu adamın kariyeri yaşadığının onda biri olabilir miydi?" demeyeceğim. çirkefleşmeden bunu kabul edeceğim ve bir soru soracağım.

    verdiğin 2 örneğin üzerinden 20 yıl geçmiş olması sana hiç bir şey ifade etmiyor mu? eğer bir şeylere örnek verilecekse, şunları sırayla örnek vereceksin.

    (bkz: yaw preko)
    (bkz: souleymane youla)
    (bkz: augustine ahinful)
    (bkz: rodrigo tabata)
    (bkz: noureddine amrabat)
    (bkz: emmanuel emenike)
    (bkz: dany achille nounkeu tchounkeu)
    (bkz: jose fernando viana de santana)
    (bkz: hugo rodallega)

    şu listeyi yapmam 30 saniyemi aldı. bunların türk versiyonu da var ama 100 tane futbolcu ismini alt alta koymam gerekir, çok istiyorsanız yapayım? özetle demeye çalıştığım şu, anadolu takımından transfer yapılmaz. yahu, hem boru gibi bonservis ödüyorsun, hem de alınan oyuncu geldiği yerdeki gibi kontra atak futbolu oynanmadığı için maymuna dönüyor. boş alanda at gibi koşan adamlarla mı akhisar'dan, konya'dan, sivas'tan puan alacaksın? kim sana verecek o kadar alanı? ya adamın bir skills video'sunu paylaşmışsınız, adam tüm video boyunca ya standart bir futbolcunun atacağı pası atıyor ya da davar gibi teptiği topun peşinden koşup kaleye abanıyor.

    https://www.youtube.com/watch?v=z97as6ppl5u

    galatasaray'da davar gibi koşup, topu vuracağı alanı ya da pozisyonu nerede bulacak anlatsanıza ya? galatasaray'ın teknik direktörü mustafa reşit akçay olsa bile tutmaz yahu. bu adam sözde premier league'e gidiyordu hani, sözde 10 milyona anlaşılmıştı.

    http://www.milliyet.com.tr/…or-2466185-skorerhaber/

    1 ay sonra

    http://www.fanatik.com.tr/…tti-39-milyon-tl-1306232

    adam 2 aydır 10 milyon euro'ya imzalayıp duruyor. büyük resmi görelim adamı hiç değilimdir ama şunların menajer dürtüklemesi olduğunu fark etmek zor olmasa gerek.

    (bkz: armindo tue na bangna)

    bu adam yalvar yakar 15 milyona satılmışken, 27 yaşında osmanlıspor'da 2 tane kontraya çıkıp gol attı diye ndiaye'ye 10 milyon verilir mi? 10 milyonu da geçtim, 5 milyon euro verilir mi? üçüncü kez soruyorum bilaller için, bu adam galatasaray'da neyin kontra atağını yapacak? 20 yıldır aynı hikaye arkadaş ya, hiç mi ders almayacak bu aptal taraftarlar, yöneticiler? yukarıda art arda verdiğim bakınızlardaki oyuncuların çoğu hangi büyük takımın ne işine yaradı?

  • 17. trafikte sağımdan geçen motorcu istemiyorum

    trafiğin kuralları belli arkadaşım, sen de her araç gibi şeritte kal, yoldan git. sağdan sağdan gidip vay efendim dönerken beni görmediler diye ağlama. dalyarak.

  • 18. ekşi itiraf

    "biz, büyüklerimizin bizi hakkında uyardığı insanlarız."

  • 19. şanlıurfa'da atatürk heykeline saldıran çomar

    saldırdığı heykel türkiye cumhuriyeti'nin kurucusuna aittir.

    yani sadece bir kişiye değil, cumhuriyete ve ülkenin kendisine yapılmış bir saldırıdır. dolayısı ile direkt vatan hainliğidir.

    vatan hainlerinin de hak ettiği bellidir, kendisi hedef gösterilmeli ve afişe edilmelidir. düşmanı olduğu bu topraklarda yaşama hakkı yoktur.

    meczup falan değil, türk hiç değil, kendi ülkesine ve kültürüne yabancılaşmış bir arap artığıdır.

  • 20. bilimsel açıdan yanlış şarkılar

    "hani bir yağmur yağar ya bazen
    hani gök gürler ya arkasından
    hani şimşekler çakar peşinden
    işte öyle bir şey"

    ışık hızı ses hızından yüksek olduğu için önce şimşek çakması sonra gök gürlemesi olur halbuki.

  • 21. istifa etmedim kovuldum

    ula siz bu akp dönemini hiç anlamışsınız.
    fatih terim istese bile o 3.5 milyonu devlete bırakabilir mi sandınız?
    devletin kasasından 3.5 milyon euro çıkacak, tedavüle girecek, birilerinin servetine servet katacak ama fatih terim buna mani olabilecek öyle mi? o 3.5 milyon euronun aktarılacağı kanallar bellidir, fetih terim buna engel olmaya kalksa götünden kan alırlar.

    diyanet işleri başkanı mehmet görmez, ilk başta ne işim olur benim mercedesle ne gereği var dedi ama sonradan seve seve bindirmediler mi mercedese? allah korkusundan bile daha büyük bir korkuya sahip olduğu ayen beyan meydana çıkmadı mı?

    işte akp devri böyle bir devirdir, ne allah bilir ne gurur.
    devletin kasasından para çıkma imkanı varsa sen buna engel olamazsın, olmamalısın, yoksa bertaraf edilirsin. bu devirde her şey devletin kasasından milyon eurolar, milyar dolarlar çıksın, bir takım kanallara aktarılsın diye yapılır.

  • 22. periscope'u açık unutup osurarak uyumak

    bu başlıktaki entry'leri sildirerek, sabire meltem banko isimli avukat, kendisinin periscope yayını esnasında osurarak uyuyakaldığını kabullenmiş oluyor.

    kendisini tebrik eder, başarılarının devamını dilerim.

  • 23. ümit boyner'den barış atay'a efsanevi ayar

    patron boyner'in salağa yattığı tartışma. maçka parkındaki güvenlik görevlileri için “kim bu eşkiyalar? nereden bittiniz, bu gücü nereden alıyorsunuz?” diye sormuş sanki yurtdışından yeni taşınmış da kimden aldıklarını bilmiyormuş gibi adsfdwfjkljlsadas.

  • 24. aleyna tilki

    itiraf ediyorum yaklaşık 25 yıldır aleyna tilki fanıyım 8 yıl da doğmasını bekledim.
    bir itiraf.

  • 25. türk askerinin suriyeli mültecileri darp etmesi

    kolay gelsin gençler. nasıl güzel mi kendi askerinize ana bacı küfür etmek? buraya yazamıyorsunuz ama içinizden faşist türk askeri deyip de, askere ana bacı küfür ettiğinizi biliyorum. zira sizin gibiler açık bir şekilde twitter üzerinden ortalığı ayağa kaldırıp, askerlere saydırıyorlar. bu videoyu dolaşıma sokan ilk hesaplardan birisi el nusra sempatizanı bir zat.

    türk askeri, bu çöl bedevisi köpekler tarafından defalarca dövüldü. gidin google üzerinden aratın. buna tepki verdiniz mi ? yooo. hoşunuza gitti çünkü. benzer bir olay hatay'daki sınır kapısında da yaşanmıştı. sonrasında ne oldu? orda görev yapan askerimizin kafası, sizin o altına yatmak için yırtındığınız bir arap terörist tarafından kesildi. bu videodan hangi karakol olduğunu bilmiyorum. ama siz çabalayıp, bulun. karakolun ismini de sosyal medya üzerinden paylaşın, hedef gösterin. tamam mı lan? belki yine askerlerimizin kafasını keserler, siz de götünüze kına yakarsınız. kendi ordusundan nefret eden, arap lafı duyunca götünü açıp bekleyen başka bir millet daha var mı acaba? amk sınırı sanki norveç sınırı. terör örgütlerinin laboratuvarı bir ülke haline gelmiş olan suriye sınırı. neyse ya. siz slogan atmaya devam edin. onlar savaştan kaçtı, onlar mazlum, onlar bizim kardeşimiz. şimdi akp kurmayları izlemiştir bu videoyu. yarın giderler sınırı açarlar yine. gerçi açsa ne kapasa ne. giren girmiş zaten. hadi size iyi sövmeler.

  • 26. süperlig izlemenin senelik 960 tl olması

    ozellikle beş kuruşum gitmesin diye futbolla tüm ilgimi kesip belgesellere başladım. şu an 2. dünya savaşı uzmanıyım cephe cephe.
    o değil de severdim ben lan şu mereti ama her alışkanlık gibi zarar verdiğini görünce yavaş yavaş azaltmak mümkünse bırakmak lazım. yoksa kuru fasülye pilav üstüne ince belli bardakta çay cügara adamıydım fular benim neyime...
    başında tüpçünün olduğu dünyanın en sikik spor organizasyonlarından birine 960 tl mi? hasssssiktirin oradan... fakire fukaraya dağıtırım en olmadı rakı masasında ezerim... barzo heriflerin karıları ferrariye binecek diye... bak yine hassiktir diyesim geldi...

  • 27. üste para verilse binilmeyecek araba

    (bkz: fake taxi)

  • 28. sen olsan bari

    amina kodugumun sarkisini sol frame'de gordukce aklima takiliyor. 5 gundur gece gunduz kafamda sen olsan bağri diye dönüyor şarkı. baska sozunu de bilmiyorum zaten. yeter ulan indirin şu başlığı sol frame'den.

  • 29. gelmiş geçmiş en iyi türk doktor

    kutsi.

  • 30. rıdvan dilmen

    (bkz: algı fahişesi)

  • 31. çocuklar duymasın'da fetö propagandası yapılması

    diziyi izleyenler tutuklanmalı

  • 32. jeremain lens

    beşiktaş bu adamı alırsa, aziz başgandan geçen yıl yaptığı ismail köybaşı misillemesinin tekrarını yapmasını ve tolga zengin'i transfer etmesini bekliyorum. *

    not:alexspor

  • 33. şişli pendik otobüsünde mastürbasyon yapan adam

    bu video içi konuşmuyorum.
    bir duruma açıklık getirelim. erkek biyolojisi gereği bazen kontrolsüz bir şekilde erekte olabilir. erekte hali gözükmesin ve rahatsızlık vermesin diye de el yardımıyla düzeltme yapılır. bu düzeltmelerle karşılaşırsanız mastürbasyon demeyin. zira mastürbasyon bambaşka bir şey.

  • 34. beşiktaş

    son yıllarda, yaz transfer döneminde yaptığı önemli transferlerin kap bildirim tarihlerine bir bakalım.

    mario gomez : 30 temmuz
    gökhan töre : 8 ağustos
    jose ernesto sosa : 1 eylül
    anderson talisca : 25 ağustos
    vincent aboubakar : 29 ağustos
    caner erkin : 31 ağustos
    adriano correira : 29 temmuz
    atiba hutchinson : 31 temmuz

    bu tarihler beşiktaş'ın önümüzdeki ayına ışık tutuyor. telaş yapacak bir şey yok. beşiktaş'ın transfer mantalitesi hep aynı ilerliyor aslında ama biz unutuyoruz normal olarak.

    transfer sezonu açıldığı gibi, daha önceden belirlenmiş isimlere haber yollanır. kulüplere değil, oyunculara. "sana inceden yanığım ama acelesi yok" diye bi' twit var ya, o hesap işte. oyuncunun halihazırdaki takımından çıkmaya niyeti olup olmadığına bakılır. oyuncu bu süreçte beşiktaş'ı araştırır. haziran ayı böyle geçer genel olarak.

    temmuz ayında oyuncuların takımlarına olabilecek en düşük teklif verilir. buna verilen tepkiye göre hareket edilir. aynı zamanda oyuncuyla ilgilenen diğer takımların teklifleri öğrenilir. eğer beşiktaş'ın teklifi daha avantajlıysa yine acele edilmez. ama açık bir kapışma varsa anında yüzyüze görüşme yapılır. pepe'de olduğu gibi. pepe'yi psg'nin elinden, psg yönetiminin "2 yıllık teklif yapsak mı yapmasak mı" diye tartıştığı dönemde bağladık mesela. temmuz da genellikle pazarlıklarla geçer. talep ve teklif arasındaki fark eritilmeye çalışılır.

    ağustos sonuç ayıdır. bu ayda işlerin bitirilme nedeni, oyuncu sahibi takımların telaşıdır. oyuncuyu satmak isteyip, ne koparsak kardır diye ağırdan alan takımlar "tamam ne verirseniz verin" şeklinde çözülme dönemine girer. özellikle oyuncunun tek talibi beşiktaş'sa veya bizim verdiğimiz teklifle en yakın teklif arasında büyük fark varsa beşiktaş "tok alıcı" gibi davranır. farazi bir örnek vermem gerekirse; kadroda düşünülmeyen bir oyuncu için kulübünün talebi 10 m. €, beşiktaş'ın teklifi 5 m. € olsun. beşiktaş'a en yakın teklif 3 m. € seviyesindeyse yönetimin ustalık alanı devreye girer. önceden bizi reddeden kulüpler birden "oyuncuyu almayacak mısınız :))" havasına bürünür. bu durumda beşiktaş'ın verdiği teklifi "işler değişti" diyerek düşürdüğü bile görülmüştür. adriano correira transferi için beşiktaş'ın ilk teklifi 1 m. €'ydu. 600 bin €'ya indirdiğimiz gibi, bir de üç taksit yaptırdık. bu yüzden transfer ağırlıkla ağustos'ta bitiyor bizde. yönetim tatilini temmuz'da yaptı, şimdi onlar için sahalara dönme vakti.

    şuanda beşiktaş'ın takımlarına teklif yapmış olduğu 10'dan fazla oyuncu var. bazıları basına yansıyor, bazıları büyük gizlilikle saklanıyor. benim bildiğim; 5 santrafor, 4 stoper, 2 kanat, 1 ön libero teması oldu. bunlardan şartlara uyan oyuncular patır patır bitirilecek. kulüplerin çözülme aşaması ve dolayısıyla transferlerin bitmesi bekleniyor.

    basında ismi çıkmayanları buradan paylaşmayacağım. zira ligde beşiktaş'ın rakipleri için bu iş inada binmiş durumda. basında pepe çıktığı gibi pepe'ye, negredo çıktığı gibi negredo'ya ve transfer sezonu başladığı gibi vincent aboubakar'a teklif götürdü fenerbahçe. galatasaray'da da benzeri faaliyetler var. bu açıdan gizlilik üst düzeyde. santraforlardan biriyse asbaşkan'ın altındaki yönetim kademesinden bile saklanıyor. bu ismi her şeyden çok merak ediyorum açıkçası.

    sonuç olarak korkacak bir şey yok. bu takım transfer sezonunu eksik kadroyla kapatmayacak. bir santrafor, bir stoper, bir kanat transferini kesin görüyorum. ön libero için de hareketlenmeler geç de olsa başladı. müsterih olun.

  • 35. oturunca belinde simit yapılanması oluşmayan insan

    185 boy 93 kilo ile simit sarayı olarak ben değilim.

  • 36. sözlük yazarlarının yalnızlık dereceleri

    yalnızlık s plus.

    insanın yanında, yakınlarında vakit geçirmekten keyif aldığı biri ya da birileri olması en büyük hazinedir. yanınızda öyle biri varsa lütfen kıymetini bilin.

  • 37. sevgilinin söylediği unutulmayan sözler

    kimsesi olmadan çok zor şartlar altında büyümüş sevgiliden gelen:

    "allah sanki seni bana tüm yaşadıklarımın telafisi olarak göndermiş, bak bunları vermedim ama seni bununla tamamlıyorum demiş."

    umarım şimdi bulunduğun yerde huzurlu bir şekilde uyuyorsundur. ben acından hâlâ kıvranırken beni görmemeni umut ediyorum. seni hâlâ çok ama çok seviyorum.

  • 38. habire götten zarto

    mahkemeye başvuru dilekçesine eklenip eklenmediğini, eklendi ise dilekçeyi okuyan hakim ve katiplerin girdiği gülme krizlerini merak etmeyi sağlayan osurgaçlı insan eylemi.

  • 39. lazerle gözü tedavi eden doktorun gözlüklü olması

    şimdi sizin aklınızda iki soru var. bir miyop nedir, iki kimler tedavi edilir.
    miyop olan arkadaşlar uzağı iyi göremezler bu nedenle kalın çerçeveli gözlükle dolaşırlar lakin yakını görecekleri bi işlem yaparken gözlüklerini çıkarırlar veya gözlüğün üstünden bakarlar (bkz: türk sinemasında gazete okumaya çalışan dede figürü)
    lazerle miyop tedavisinden sonra ise insanlar kalın çerçeveli gözlüklerinden kurtulurlar fakat okuma yazma gibi yakını görecekleri işlemler için yakın gözlüğü kullanmaya başlarlar. o yüzden meslek icabı yakın görmeye ihtiyaç duyan kişilere lazerle miyop düzeltme önerilmez. neden önerilmez: çünkü bu adam yakın işleri yaparken zaten gözlüğü çıkarıyor ve rahat rahat işini yapıyor. şimdi buna uzağı gördüreceğiz diye iş hayatını ızdıraba çevirmenin manası yok o yüzden bunlara lazer önerilmez.

    meslek icabı ameliyat yapan yani yakın görmeye ihtiyacı olan doktorun kendisine lazer yaptırmaması yani gözlüklü olması bu sebepledir.

  • 40. beşiktaş'ın şenol güneş açıklaması

    resmi siteden yapılan açıklama.

    "öncelikle milli takım teknik direktörlüğü görevi için başarılı hocamız sayın şenol güneş’in adının geçmesinden tüm camiamızın onur duyduğunu bir kez daha dile getirmek isteriz. milli takım hepimizin milli takımı'dır. milli takımımız'ın başarısı hepimizin başarısıdır.

    türkiye futbol federasyonu tarafından başkanımız sayın fikret orman’ın bilgisi dahilinde hocamız sayın şenol güneş’e beşiktaş'taki görevi devam ederken, aynı zamanda milli takımımızı da yönetmesi için 4 maçlık bir teklif sunulmuştur. bu teklifle ilgili hem başkanımız hem de teknik direktörümüz ortak bir değerlendirme yaparak böyle bir çalışma modelinin hem hepimizin ortak gururu olan milli takımımıza hem de ülkemizi şampiyonlar ligi’nde temsil edecek olan beşiktaşımıza katkı sağlamayacağı konusunda hemfikir olmuştur.

    teknik direktörümüz sayın şenol güneş ve türkiye futbol federasyonu başkanı sayın yıldırım demirören arasında bugün başkanımız sayın fikret orman’ın bilgisi dahilinde gerçekleşen nezaket ziyaretinde de bu ortak karar tekrar ifade edilmiş, bu onurlu görev için yapılan bu kıymetli teklife teşekkür edilmiştir.

    dolayısıyla tüm kamuoyunun haklı takdirini kazanmış başarılı hocamız sayın şenol güneş, son iki sezondur olduğu gibi beşiktaşımızın yeni başarıları için çalışmaya devam etmektedir.

    kamuoyunun bilgilerine saygılarımızla sunarız.

    beşiktaş jk"

    ikidir arefeyi gösterip bayramı yaşatmıyoruz. size yine hüsran, size yine hasret var. size yine kupasız günler düştü.

  • 41. mağazaların soyunma kabininde terlik olmaması

    o değil de ne iğrenç insanlar varmış lan, ekstra kıyafet alıp üstüne basıyomuş mikroplar. insan deneyecek onları insan, niye basıyosun boklu ayaklarınla üstüne, yerin pisliğini de çeker o. allah belanızı versin ya. pislikler.

  • 42. 6 aylıkken konuşmaya başlayan zehra melis bebek

    elimde bir adet 60 aylık olmasına rağmen konuşamayan bir yavruyla "umarım aile çok yorulmaz" diye düşünmeme sebep olan bebek.
    konuşma, dil becerisi gibi konularda gayet güzel yazılar yazılmış. zekayla ilişkilendirilmesi de çok mantıklı. istatistikler bunu gösteriyor çünkü. ancak benim hayatım bu tür çocukları izleyerek, onlara ve ailelerine tanık olarak geçiyor.

    bir süredir konuşma terapisi alan oğlum için terapistinin değerlendirmesi "kelime hafızası var, telaffuz sorunu yok, tüm sesleri biliyor, dilini çok rahat dışarı çıkarıyor (bakın bu bir veriymiş, dilini yarım cm çıkarabiliyorsa sıkıntı yok deniyor) ancak dikkati sıfıra çok yakın. yani dikkati toplayamazsak böyle tarzanca devam edeceğiz. konuşmanın nelere bağlı olduğunu anlatmaya çalışıyorum.

    buradaki bebek ise "normal" gelişimdeki bebeklerden farklı bir gelişim sergiliyor. bu aslında iyi bir şey değil. eğer beraberinde başka gelişim problemleri olmazsa sıkıntı yok. ancak varsa, özel eğitim gereksinimi duyan, çevresine uyum sağlayamayan, ülkemizde maalesef gerekli alt yapısı olmayan üstün zekalı eğitiminden mahrum kalacağından çok da mutlu bir insan olamayacak, ailesi de yıpranacak. tabi umarım ben yanılıyorumdur.

    burayı okuyan anne babalar vardır mutlaka. hatta eminim yakın yaşlarda çocukları vardır o nedenle merak etmişlerdir. naçizane, bu tür şeylere özenmemenizi, çocuğunuzu kimseyle kıyaslamamanızı ama gelişim basamaklarını sıkı takip etmenizi öneririm.
    bir de özellikle bu aylarda çocuğunuzun göz temasını kontrol edin. direkt size mi yoksa kulağınıza, alnınıza, burnunuza mı bakıyor? veya daha da farklı ışıklı bir nesneye...avrupa'da bu testler 3 aydan itibaren başlıyor ve çok hızlı yakalanıyor. bu kadar küçük bir kontrolü kendiniz de yapabilir ve otizmi çok erken yakalayabilirsiniz.
    niyetim içinize kurt düşürmek değil, tüm çocukların sağlıklı olması umuduyla bizim yaşadığımızı yaşamamanız.

  • 43. #vatanhainibesiktas

    maçlarını izmir maşı söylenmediği için taraftara teşekkür ettikleri konya'da oynayan, turkuaz renkte tişörtlerle sahaya çıkan, tekbirlerle desteklenen, taraftar tepkisinden çekinildiği, özellikle de izmir marşı duyulmasından öcü gibi korkulduğu için istanbul ve izmir'de sahaya çıkartılmayan, hani utanmasalar arap milli takımına dönüştürecekleri takımın adı milli takım ama armasında ay-yıldızlı, kırmızı türk bayrağı taşıma onuruna sahip tek takım olan beşiktaş vatan haini, öyle mi?

    affınıza sığınarak diyorum ki ananızın amına kadar yolunuz var.

  • 44. ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı

    (bkz: ekşi itiraf)

    üstüne tanımam.

  • 45. şeyma subaşı

    nasıl olsa ne derse desin zerre ingilizce bilmeyen takipçileri tarafından süper havalı bir şey demişçesine hayranlık toplayacağını bildiği için, ezberlediği bi kalıbı çok iyi ingilizce biliyormuş edasıyla konuşup video çeken kadın.

    halbuki söylediği cümlenin tam çevirisi şöyledir: "8 years later, i'm gonna get married" : "(bundan) 8 sene sonra evleneceğim."

    "after 8 years, i'm getting married" deseydi "(geçtiğimiz) 8 senenin ardından, evleniyorum" gibi bir anlam çıkacaktı.

    yazık lan, bi 8 sene daha mı bekleyecek yoksa?

  • 46. dibe vurmuş insanlara tavsiyeler

    geçen hafta, patronum, 4 yıldır çalıştığım, manevi emeğimin ve duygusal bağımın büyük olduğu iş yerimden en geç ekim ayında ayrılmam için ekonomik krizi gerekçe sunarak ihtar verdi. ertesi gün 2 yıl çıkıp, 5 yıl görüşmeyip, toplamda 7 yıl aptalca bir umutla sevdiğim adamdan geri dönüşümsüz red yedim. onun ertesi günü de en iyi arkadaşımı hiç hoşlanmadığım bir adamla evlendirdim ki o gün doğum günümdü.

    hayatımda hiç bu kadar çaresiz, bir o kadar da umutvar hissetmemiştim.

    kimsenin derdi küçük değil ama bazen bir dert görüp kendininkine imreniyorsun. o yüzden anlattım.

  • 47. fatih terim

    aşağılık düzenin overrated adamlarından. kerizi bol memleketimde bu adam imparatordur diye yedirildi hepimize.

  • 48. ilk kez bira içeceklere tavsiyeler

    içtiğinizin bira olduğunu bilin. ben meyve suyu sanarak tek bir yudum almıştım dünyam kararmıştı. çocuktum tabi, birdaha da içmedim.

  • 49. fatih terim'in alacağı tazminat helali hoş olsun

    o kadar parayı hak edecek naptı lan bu adam ki helal hoş ediyor yandaş kişi?
    kendi cebinden mi veriyor ki helal ediyor?
    kimin cebinden çıkıyor bu para?
    futbolla alakam yok bu adamın parası benim vergimle ödeniyor.
    topunuzla birlikte inleyerek ölün lan.
    haram zıkkım olsun, kendi payımı helal etmiyorum. gırtlağınızda kalsın hepinizin.

    edit: yumuşattım.
    edit2: şaka mı lan bu? 3.5 milyon € link
    çok fena küfür edecem ama. biri çıksın yalan desin.
    o kadar muhtaç insanımız var bu nedir lan? lütfen biri çıkaın yalan desin ve ispatlasın bunu yalvarıyorum.

  • 50. kırşehir denince akla gelenler

    tabiki neşet ertaş unutursak kalbimiz kurusun