Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. 16 temmuz 2017 camilerden sela verilmesi

    gerçekten "yazık" bir ülkede yaşıyoruz.

    dini; siyasete, devlet işlerine işine geldiği gibi kullanmanın en güzel örneği.

    iki oluşum savaşıyor olan yine halka oluyor sonra ver selayı.

  • 2. 15 temmuz cep aramaları rte konuşması

    adam resmen delirdi. her kulvardan saldırıyor.. resmen ego problemi var.

    yav bilader seni sevmiyoruz, sesini telefonumuza hangi hakla getiriyorsun. senin sesini biz kullanıcılarına zorla dinleten operetörlerin amına koyim.

  • 3. izmir marşı söylemediğiniz için teşekkür ederim

    eksik kalan açıklamadır.

    devamında "işid'in katlettiği insanlar için yapılan saygı duruşunu ıslıkladığınız için de ayrıca teşekkür ederim" demesi gerekiyordu.

  • 4. fethullah gülen

    kendisini ilk tanımaya başladığım (videolarından, söylemlerinden, müridlerinin hakkındaki söylemlerinden) 10 sene önce de şerefsiz bir şarlatan olarak görüyordum, bugün de aynı şekilde görüyorum. sırf bundan dolayı bile kendimle gurur duyuyorum.

  • 5. uzman sözlük kadrosu

    farklı konularda bilgi almak için 5 yazara mesaj attım sadece bir tanesi cevap verdi. ego mu tatmin ediyorsunuz nedir, başlığın amacı bilgi paylaşımı zanneden bir saf ben miyim ya da?

    bon boş forklo olondo bolgoloyom !!!

    okul öncesi eğitimi, çocukta davranış problemleri, engelli çocukların eğitimleri, drama, aile danışmanlığı/çift terapisi konularında yardımcı olabilirim.

  • 6. egzozuna tişört tıkayınca çalışmaz hale gelen tank

    bu cümleyi sana bana söylemedi sayın cumhurbaşkanı. bak, o meydanın yarısından fazlasının cinsiyeti kadın, yani askerlik hakkında bilgisi asgari düzeyde olan bir seçmen kitlesi. çoğuna göre tank, üzerine roket atar yerleştirilmiş araba. dolayısıyla egzozu da oralarda bir yerlerdedir. tişört ile de tıkarsın, patates ile de. yeter ki inandırıcı ol.

    erkek seçmenler de "yaptık tabii kızım" deyip bozuntuya vermeyecek kahraman koca/sevgili olmaya devam edecek elbette.

    eve geç gidecek nice çapkına güzel bahane veren tanktır. don gömlek sorulursa tank egzosu tıkadık deyin. olm hala adamın seçmen etkileme yöntemine şaşırıp mantık içinde değerlendirmeye çalışıyorsunuz ya pes doğrusu.

  • 7. 15 temmuz 2017 köprüdeki çöpler

    temizliğin imandan geldiğini gösteren resimlerdir.

  • 8. fatih terim dayağı yedi kaçtı

    https://twitter.com/…omtr/status/886297704028147712

    agzim acik izledigim roportajda gecen cumle. sadece bu da degil, adam gordugum yerde de dovecegim, sizin araciliginizla soyluyorum, araya da adam koyup yalvariyor, bana yalvarmasin diyor.

    simdi adamin tam bir gereksiz, comar oldugu ortada lakin, fatih terim, arda, emre, volkan, burak gibi adamlarin boyle baltayi tasa vurmalarina bayiliyorum.

    oyle isinde gucunde egitimli sessiz sakin adamlari tehdit etmekle olmuyor iste bu isler. el yumrugu yemeyen kendi yumrugunu balyoz zannedermis. oyle dayagi yiyip kacarsiniz iste. son olarak da;

    (bkz: yiyin birbirinizi ete para vermeyin)

  • 9. yeliz koray'ın gözaltına alınması

    hıza bak anasını satim, artik nasıl vurucu yazmışsa daha yazısı sol framede * dururken gidip tutuklamışlar kadını. ulan ben geçen polisi aradım yolda bonzai içmiş biri var, gelin bakin ölüyor galba çocuk diyeceğim 1 saat meşgul çaldı telefon. sonra bi sekil ulaştım ama 2 saat daha geçti aradan. ekip gelene kadar da bonzaili çocuk kendine gelip kalktı üstünü silkeleyerek gitti. polis geldi el salladım balkondan. sen mi aradın, hani nerde çocuk dedi. evet dedim siz gelene kadar çocuk ayıldı, sonra imana gelip tövbe etti, tövbe edince de hacca gitti, şimdiye 2 tur bindirmiştir dedim. sen gelsene aşağıya karakolda şakalaşırız dedi. yani böyle yeliz hanim gibi mualif yazarlara karşı da polis nasıl böyle batman gibi oluyorlar insan ona hayret ediyor iste . iple çatıdan sarkıp camdan girmişlerdir almak için. resmen korku imparatorluğu oldu ülke. konuşursan ayvayı yiyiyorsun.

  • 10. kültürlü ve zeki erkeklerin en büyük problemi

    kibar oldukları için genelde ezik zannedilmeleri.

  • 11. türkiye'de milli gelirin 25 bin dolara dayanması

    benim payımı kim alıyorsa anasını sikiyim.

  • 12. 15 temmuz'da bira içen insan

    4 tane kırmızı tuborgun etanölleri en asil damarlarımda dolaşıyor şu anda. o yüzden oldukça kısa, dobra ve dürüst bir beyanda bulunacağım:

    sanıyorum ki türkiye'de feto ve müritlerinin müslüman olmadığına gerçekten inanan milyonlarca cahil insan var. gerçek islam (gerçek arap dini) darbe yapma pahasına iktidarı ele almaktır dostlarım. islama göre samimiyetle "ben demokratım" diyen kişi küfürdedir, islam ile demokrasi "adeta ters mıknatıslanma" yapar. takiyedir o demokrasi olsa duramazdın. feto 15 temmuz 2016'da islama ters en ufak bir hareket bile yapmamıştır: islam tarihinde hiç bir sünni halife iktidarı demokrasi yolu ile eline geçirmemiştir. fetullah gülen'in iktidara oynama anlamında abbasi halifesi harun reşit'ten çok bir farkı yoktur hatta feto harun reşitten daha hoşgörülü biridir, harun'un paşa keyfi öyle istediğinde tecavüz ettiği ve ırzına geçtiği bir ton sabi sıbyan masum ve mazlum kölesi vardı.

    tayyip'in yaptığı da fetullah'ın yaptığı da arap dinine sonuna kadar uygundur. arap dini demokrasi ile ilgilenmez, tarihte hiç ilgilenmemiştir. arap dininin derdi dört imamın ve hiyerarşik olarak onların altında kalan diğer müçtehitlerin içtihatlarının hukuk sisteminin omurgası olup olmadığıdır. dört imamı hak ve mutlak otorite kabul ettikten sonra ister darbe ile al iktidarı ister en demokratik seçimle. eğer demokrat ve hoşgörülü iseniz gerçek bir müslüman olma şansınız yok, islam bunlara asla müsaade etmez.

    bugün "tekbiiiiiiiir, allaaaaaahu ekbeeeeer" diye bağırarak demokrasiyi ve cumhuriyeti kurtardığını iddia eden herkes ya apaçık aptaldır ya da aptal rolü yapan sahtekardır, üçüncü bir ihtimal yok.

    arap dini işte en fazla bu yüzden bu ülkeye ve halkına zararlıdır.

  • 13. rakının yurtdışında tutmamasının sebebi

    adamlar üşengeç hocam , yemegi bile aceleye getiriyorlar, rakinin yanina meze mi yapacaklar.bir de adamlar ne dinleyecek raki icerken , bir zeki murenleri , neset ertaslari mi var? belki adele olabilir ama.

  • 14. ekşi itiraf

    bugün çalıştığım katta az hasta kalınca 'mufredattayok onkolojiye desteğe gider misin?' dediler, gittim.

    7 yaşında bir kız, lösemi, adı mariam. türkçe bilmiyor. odasına girdim, beni ilk defa gördüğü için dehşetle baktı. kocaman kocaman gülüyorum korkmasın diye ama yüzümde maske var anlayamıyor sanırım. tansiyonunu ölçmek için manşonu yerleştirdim koluna. ağlamaya başladı. hemen kendi koluma da başka bir manşon bağladım. aynı anda tansiyonlarımızı ölçtük. o kömür gözlerindeki dehşetin yerine bir gülücük geldi ki size anlatamam. eve geldiğimden beri o duygu değişimi, saniyesinde bana güvenişi, o güzel gülüşü aklıma çakılmış vaziyette.

    ben bugün bir çocuğu güldürdüm, yetti bana.

    sen yaşa mariam, sen hep gül.

  • 15. 16 temmuz 2017 marin cilic roger federer maçı

    federerin cevikligine ithafen "robot gibi" seklinde densiz bir yorumun yapildigi mac

    (bkz: hicbir tenisci robot degildir)

  • 16. türkiye iran olur mu

    iran'dan beter olduk lan.

  • 17. 15 temmuz anmalarına katılanların genel profili

    ankara kızılay meydanında demokrasi nöbeti ndeyim an itibari ile.

    - kadınların %85'i başörtülü. gençler de epey fazla. 17-18 yaşındaki genç kızların başı açık, annelerinin ise başı kapalı. liseli eli yüzü düzgün körpe delikanlılar mevcut. yolda görsen yolunu değiştiricen tipte kara kura sakallı 20'lik erkekler mevcut.

    - yer yer sakallı cübbeli kişiler mevcut.

    genel kitle muhafazakar. çoğu akp seçmeni. %20 oranında ülkücü bir kesim var. mustafa yıldızdoğan ve adını bilmediğim ülkücü sanatçıların şarkıları çalınıyor. bol bol şehit, millet, vatan soslu şarkılar.
    recep tayyip erdoğan'a yazılmış şarkılar da epey bir çalınıyor.

    inanmış bir kitle mevcut. bu kitlenin mayasında milliyetçilik-muhafazakarlık sosu var. yüzlerden ve kıyafetlerden anlaşılıyor ki çoğu orta-alt sınıfa mensup bir kitle.

    gözlemim odur ki; bu inanmış kitle var olduğu sürece erdoğan seçim kaybetmez. burada düşünen-sorgulayan bir kitle yok. senin eşitlik, özgürlük, adelet, demokrasi haykırışlarının bir tesiri olmaz. inanç. işte tüm mesele bu.

  • 18. fatih terim

    fatih hocamız, mekan basmaya giderken gene yanlış kadro seçimi, gene yanlış taktik, gene 90 dakika mücadele etmeden 3 puanı orada bırakıp dönmüştür.

    sevgili hocam yıllardır söylüyoruz, rakibi küçümsemeyeceksin. bak bunu (bkz: izlanda) maçında gördük. kebapçı deyip geçmeyeceksin. önce yardımcı hocanı gönderip rakibi izleteceksin.

    sonra yıllardır söylüyoruz milli takıma (bkz: gençlik aşısı) yapmak gerek diye , ama sen hala ilk on bire (bkz: damatları) alıyorsun. bak bu damat işi siyasette tutar ama sahada tutmaz. forma kimin hakkı ise ona teslim edeceksin. iki koruma ile değil yanına (bkz: yıldırım demirören) ve'(bkz: spor bakanı akif çağatay kılıç)ı alıp iddialı bir kadro ile mekana gideceksin .

    ha son olarak kebapçıdan 2 yumruk yedin . sinmeyeceksin, teslim olmayacaksın ülke milli takımı sana emanet; bizleri yılgınlığa sürüklemeyeceksin.

    yapacaksın basın toplantısını. yediğin dayağın sebebi her ne ise özeleştiri yapacak , hatalı kadro seçiminin sorumluluğunu türkiye futbol direktörü olarak üstleneceksin.

    sen uefa kupası kaldırmış büyük bir hocasın. sakın üzülme. lig uzun bir maraton. daha çok kebapçı , pardon daha çok maç var , 3 puanlı sistemde her an herşey olabilir, bu yolda asla yalnız yürümeyeceksin.

  • 19. neden pahalı olduğu anlaşılamayan şeyler

    nescafe xpress.
    soğuk suya üçü bir arada değil mi lan bu?

  • 20. osmanlı'dan bize kalan en büyük miras

    cumhuriyetin kurucuları olan ve başında atatürk'ün bulunduğu subay kadrosu.

  • 21. 16 temmuz 2017 sedat peker'in açıklamaları

    ağır abimiz yine sert konuşmuş savcılar mustafa altıoklar'a gözaltı kararı verirken, her açıklamasında alenen kendisi gibi düşünmeyen insanları tehdit eden bu mafya bozuntusu hakkında neden işlem yapmamaktadır?

    hukuk devleti deyip duruyorsunuz. hukuk devleti, sizin gibi düşünmeyen insanlara karşı işlem yapıp, yandaşlarınızı kayırmanızsa batsın böyle hukuk devleti yazıklar olsun.

  • 22. game of thrones

    madem yeni sezon kapıya dayandı, olaya yavaş yavaş ısınmak için yeni bir şeyler yazasım var. geçen sene diziyi ilgilendiren ana teorilerin çoğuna değinmiştim (#5072698), bu sene artık dizi kitaptan tamamen ayrılacağı için sadece kitap kaynaklı diğer teorilere çok fazla giresim yok. bunun yerine, kafamdaki yüzlerce soru işaretlerinden anlamlı bir yazı çıkarma denemesinde bulunacağım. bunu yapmak için de, önce white walkerlardan girip sonra jon ve daenarys ile ilgili biraz geveleyip en son da bu 3 güç odağının nereye doğru gittiğine bakacağım. ortaya daha önceki yazılar gibi anlamlı bir teoriden daha çok spekülasyon çıkacak. o yüzden hiç sevmesem de en sona bir tl;dr koydum, benim zırvalaramı okumak istemeyenler direk oraya atlasın.

    (yazacaklarım tamamen spekülasyon olsa da, eğer bir kısmı doğru çıkarsa dizinin ve kitabın geleceği hakkında spoiler olma ihtimalleri var. 7. sezon ile ilgili haberlerden tamamen uzak durdum ve basına ne sızdı, ne sızmadı hiç bir fikrim yok. o yüzden olası bir spoiler, kazayla olmuş olacak, kusura bakmayın)

    --- spoiler ---

    en son yazacağımı en başta söyleyeyim, kitabı ilk defa okuduğum günden beri inandığım bir şey var ki, o da white walkerların beyinsiz buz zombileri olmadığı. bu inancımın temelinde, george rr martin’in, tolkien ve klasik fantezi edebiyatındaki kötü adamlara olan eleştirel bakışı var. martin, çok büyük bir tolkien hayranı ama orta dünya’daki iyi/kötü ayrımının çok siyah/beyaz oluşunu hep eleştirmiştir.

    tolkien’in kötü adamları, sürekli kötülük yapmak isteyen, siyahlara bürünen, çirkin görünen karanlık lordlardır ve iyi adamlar da sütten çıkmış ak kaşık olan genelde güzel/yakışıklı iyilik melekleridir. yani, tolkien’in karakterleri ya siyahtır, ya beyaz. tolkien’in hikayelerinde “gri” diyebileceğimiz, boromir, feanor gibi karakterlerin sayısı bir elin parmağını geçmez. oysa, martin’in evreninde hemen hemen bütün karakterler gridir. hatta, %100 iyi gibi gözüken (ama aslında daha derin bir karakter olan) ned stark’ın başına gelenler, martin’in daha ilk kitaptan bu kalıpları kırmak istediğinin kanıtı gibidir. durum böyle olunca, bu adamın yazdığı kötü adamların da, tolkien’kilere benzemesi bana biraz düşük bir ihtimal gibi geliyor. bana göre, white walkerlar dünyayı yok etmek isteyen kötü adamlardan ibaret değil. harekete geçmelerinin mantıklı bir sebebi var ve ulaşmak istedikleri nokta da, gezegeni domine etmek değil. yani night’s king, sauron değil; onun ordusu da orklar değil.

    her ne kadar kitapta henüz yer almamış olsa da, dizide geçen sezon white walkerların nasıl ortaya çıktıklarının anlatıldığını gördük. westeros’un insanlardan önceki sakinleri olan children of the forest, white walkerları, insanların işgalini durdurmak için büyü kullanarak yaratıyor. yani temelinde, bu kardeşler büyüyle upgrade edilmiş insanlardan başka bir şey değiller. konuya yüzeysel bakarsak, white walkerlar, cotf tarafından yaratılıp kontrolden çıkmış ölüm makineleri gibi gözüküyor ve bunun martin’in savaş karşıtı görüşleriyle örtüştüğünden daha önce bahsetmiştim. ancak, nedense ben bu adamların dünyayı yok etmek isteyen beyinsiz kötü adamlar olduğuna bir türlü inanamıyorum. büyüyle upgrade edilme sürecinde ne olduğunu ve bu adamların insanlıklarının ne kadarını kaybettiklerini pek bilmiyoruz. kitapta bu konuyla ilgili hemen hemen hiç ipucu yok ve dizide de, şu ana kadar white walkerları sadece kuzeyde terör estirirken gördük. dizinin, zaman kısıtlamalarından dolayı, white walkerları “beyinsiz zombi işgal ordusu” seviyesinde tutması olası ama kitapta kesinlikle bundan daha fazlasını öğreneceğiz.

    bilmeyenler için kısaca hatırlatmak gerekirse, white walkerlar ile ilgili kitapta öğrendiklerimizin tamamı winterfell’deki yaşlı dadının anlattığı kocakarı hikayeleri yoluyla oluyor. o yüzden, onlar hakkında bildiğimiz her şeye şüpheyle yaklaşabiliriz. dadının hikayelerinde anlatılana göre, binlerce yıl önce white walkerlar westeros’u işgal ediyorlar ve beraberlerinde uzun geceyi getiriyorlar. bu işgal, “son kahraman” olarak anılan birisi tarafından durduruluyor. (bu kişi azor ahai ile aynı olabilir, olmayabilir de). white walker istilası durdurulduktan sonra kuzeye bir duvar örülüyor ve bu duvardaki büyünün white walkerların güneye gelişini engellediğine inanılıyor. duvarın yapılışından kısa bir süre sonra night’s king karakteri ortaya çıkıyor. kendisi aslında duvarın 13. lord kumandanı ama “bembeyaz tenli ve masmavi gözlü” olarak tasvir edilen bir kadına aşık olup onu duvara getirdikten sonra, duvardaki nightfort kalesine yerlesip krallığını ilan ediyor ve kuzeyde terör estirmeye başlıyor. night’s king’in sonunu “king of winter”, brandon the breaker ve “king beyond the wall” joramun’un ittifakı getiriyor (tanıdık geldi mi?).

    başta dediğim gibi, bu hikayelerin hiç birisi “resmi tarih” değil ve hepsini bildiğin bir kocakarının ağzından duyuyoruz. belli ki, grrm, hikayenin bu kısmıyla ilgili çok fazla ipucu vermek istemiyor. şu ana kadar gördüklerimiz, bizde, bu kitabın kuzeyden gelen buz zombileri istilasına karşı kahramanca savaşan dany ve jon'un hikayesi olacağı izlenimini yaratıyor, ama böyle bir hikaye yüzüklerin efendisi 2.0 olmaktan öteye gidebilir mi sizce? tolkien sonrası klasik fantezi türünde eser veren yazarları, "tolkien'in ucuz kopyaları" olarak tanımlayan bir adam, kendisi de aynı hatayı yapar mı? eğer white walkerlar, dünyayı yok etmek isteyen orklar değilse, nedir bu adamların amacı? neden şimdi harekete geçtiler?

    "the cold gods. the ones in the night. the white shadows”
    – gilly

    bana göre, white walkerların şu anki amacı, yaradılış amaçlarıyla paralellik gösteriyor. children of the forest, white walkerları, westeros'u işgale gelen insanları durdurmak için yaratmıştı. peki, white walkerların şu an harekete geçmelerinin sebebi yine aynıysa? mesela, bu amaç, westeros'u işgalcilerden korumak ise? daha spesifik olarak, westeros'u daenerys targaryen'den ve onunla beraber güçlenerek gelen ateş büyüsünden korumak istiyorlarsa?

    (geçen sene yazdığım daenerys incelemesinde, dany'nin isteyerek veya istemeden westeros'u yok edecek bir güce dönüşmesi ihtimalinden bahsetmiştim. bu konuyla ilgili daha fazla bilgi isteyenlere o yazıyı okumalarını tavsiye ederim. #61315739)

    ”there are no gods but r'hllor and the other, whose name may not be said.”
    moqorro

    eğer daenerys'in westeros için bir tehlike olduğu varsayımını doğru kabul ederseniz, white walkerların neden herekete geçtiği sorusuna da cevap vermeniz mümkün oluyor. bana göre, westeros'a büyüyü ve ejderhaları tekrar getiren olay ve white walkerları tekrar harekete geçiren şey aynı ve bu olay deanerys targaryen'in doğumundan başka bir şey değil.

    ateş tanrısı, ateş büyüsü, lord of light, r'hllor... adını ne koyarsanız koyun, büyünün ateş tarafının dany'nin doğumuyla beraber tekrar ortaya çıktığını ve onun ejderhalara hükmetmesiyle zirveye ulaştığını söyleyebiliriz. öyle ki, ateş tanrısının melisandre ve thoros of myr gibi takipçileri, ölen insanları diriltebilecek kudrete bile ulaşmış durumda. dany, essos'ta gücünü arttırdıkça, white walkerların da kuzeyden yavaş yavaş duvara inmeleri paralellik gösteriyor. belli ki, buz büyüsü (tanrısı), ateş büyüsünün (tanrısının) karşısına çıkmaya hazırlanıyor.

    ”ıf the wall should ever fall, all the fires will go out.”
    qhorin halfhand

    bu noktada, white walkerların güneye inmesini engellediği düşünülen duvardan da bahsedeyim. westeros'taki genel inanış ve yukarıda bahsettiği resmi olmayan tarihin bize öğrettiği, bu duvarın, white walkerların mağlup edilmesi sonrası, children of forest ve devlerin yardımıyla brandon the builder tarafından yapılmış olduğu. bu hikaye bana hep garip gelmiştir çünkü white walkerları durduracak son şeyin buz olması gerekir gibi geliyor bana. tamam, belki buzun kendisinden daha çok children of forest'ın büyüsüdür engelleme işini yapan ama yine de gerçekten yaşananın bu kadar basit olmadığını düşünüyorum. bana göre, kıtayı işgal eden ilk insanları durdurmak için westeros'a inen white walkerlar, bu insanlar tarafından savaşta yenilerek durdurulmadı. insanlar ve white walkerlar bir anlaşma yaptılar ve bu anlaşmanın sonucunda, walkerlar tekrar kuzeye dönmeye razı oldu ve o duvarı da bir sınır oluşturması için kendileri oraya koydu. yani ortada, hezimete uğrayıp duvarın arkasına püskürtülen bir ırk yok. walkerlar, insanların dünyayı yok etmeye kalkışmamaları koşuluyla, kuzeye dönmeye razı oldular ve insanlar şu an ateş büyüsüyle ittifak yaparak yine dünyanın sonunu hazırlıyorlar. insanlar, anlaşmayı bozdular ve buna karşılık white walkerlar onları durdurmak için tekrar geri geliyor.

    binlerce sene önce böyle bir anlaşmanın yapılıp yapılmadığını ve böyle bir şey olduysa olayın detaylarını bilmiyoruz. ancak, bana kalırsa günümüz olayılarında antik tarihin bu izleri yankılanıyor. jon snow'un, yabanilerin işgal tehlikesini savaşarak değil, onlarla anlaşarak ve hatta onlardan birisine aşık olarak çözmesi, hem geçmişteki olaylarla paralellik gösteriyor, hem de gelecekte yaşanacaklara ışık tutuyor. daha önce anlattığım night's king hikayesini hatırlarsanız, ortada yine iki ırk arasındaki bir aşk var. bu ırksal karışım, sadece efsanelerden de ibaret değil, nasıl targaryenler ateş büyüsüyle bağlantılıysa, starklar da buz büyüsüyle aynı şekilde bağlantılı gibi gözüküyor. dany, nasıl ateş büyüsünü tekrar geri getirdiyse, ned stark'ın çocukları da kuzeyin büyüleriyle donanmış bir şekilde doğuyorlar. hepsinde warg yetenekleri var ve bran bu konuda özellikle aşmış bir kardeşimiz. starkların taptığı "old gods" ile white walkerlara hükmeden "the great other" aynı güç kaynağıysa çok da şaşırmam açıkçası. çünkü, eski tanrıların ortadan kalktığına inanılıyor ama white walkerlar için de aynı şey söyleniyordu. belki, eski tanrılar geri geliyorlar. night's king'in aslında bir stark olduğu ve starkların white walkerlar ile genetik bağları olduğu da sık sık karşımıza çıkan söylentilerden birisi. "winterfell'de her zaman bir stark bulunmalı" sözü, acaba bu eski anlaşmanın maddelerinden birisi olmasın, starkların winterfell'den ayrılışı white walkerları hızlandırmış olmasın mesela? belki, starkların "kış geliyor" mottosu, herkesin tercüme ettiği gibi bir uyarı değil ama bir övünme sözüdür. kış, yani biz, geliyoruz gibi? konuyu fazla dağıtmadan, şunu söyleyebilirim, bana göre white walkerların istilasını durdurmak için yine bir "anlaşma" yapılması gerekecek ve bunu yapacak kişi de bir stark olacak.

    yine kesin olarak bildiğimiz bir şey olmasa da, benim %100 inandığım bir konu, white walkerların jon snow'un peşinde oldukları meselesi. (alakalı teori #60453136) jon snow, bildiğiniz gibi ned stark'ın kız kardeşi lyanna stark ve targaryen veliaht prensi rheagar'ın oğlu. yani, damarlarında hem ateş, hem de buzun kanı dolaşıyor. kitabı ilk okuduğumda, jon'un targaryen kanının onun ileride kral olmasını sağlayacağını ve white walkerları böyle yeneceğini düşünüyordum, ama grrm'in felsefesini anladıktan sonra böyle aragornvari bir kaderin, buz ve ateşin şarkısına pek yakışmadığını düşünmeye başladım. daha önce dediğim gibi, jon'un yabanilerle yaptığı barış, onun ilerideki arabulucu rolüne işaret ediyor olabilir. hatta, onun bu barış çabaları, white walkerların gözünde bir nevi geçtiği bir test bile olabilir. çünkü, ben white walkerların, duvarın kuzeyindeki yabanilerle bir derdi olduğunu sanmıyorum. binlerce yıldır bu insanların kendi bölgelerinde yaşamasına izin veriyorlar sonuçta. ne zaman walkerlar, güneye inmeye başlıyorlar, o zaman mance rayder ve yabaniler, duvarın kuzeyinin artık çok tehlikeli olduğuna karar verip, güneye yöneliyor. kuzeyden gelen ilk istilacılarla anlaşan jon, ikinci istilacılarla da bir şekilde anlaşabilir. bunu yapacak stark kanı, damarlarında mevcut.

    "he has a song. he is the prince that was promised, and his is the song of ice and fire"
    -rhaegar targaryen

    biraz uçuk gelebilir ama, dany'nin westeros için bir tehlike olacağını ve onun tetikleyeceği white walker istilasını durdurmak için bir stark'a ihtiyaç olacağını tahmin eden belki ilk biz değilizdir. kitabın en gizemli karakteri rhaegar targaryen, bu sebepten dolayı, bir stark ile çocuk yapma konusunda ısrarcı olmuş olabilir mi acaba? rhaegar - lyanna ilişkisine hep iki tarafın da istediği bir yasak aşk olarak baktık (#60313222) ama belki de ortada gerçekten bir kaçırılma var. kendi kardeşi daenerys doğduktan sonra, belki de rhaegar büyünün ve ejderhaların geri dönüşünü ve bunun ileride yaratacağı yıkımı ilk tahmin eden kişi oluyor. kehanetlere ve tarihe çok düşkün olan rhaegar'ın, ateş büyüsünün yükselişini durdurmanın yolunu, ortaya buz ve ateşin şarkısı olacak birisiyle mümkün olacağına inanması çok mu garip olur?

    daha da ilginç olan, olası bir white walker istilasını engellemeye çalışan bir başka grup daha var: "maesterlar". citadel ve onun yetiştidiği maesterların, westeros'u ateş büyüsünden arındırmak için targaryenleri yok etmeye çalışan bir grup olduğu teorisi, oldukça saygı gören ve bir çok kanıta dayanan bir teoridir. detaylarına girmek istemesem de, bu teori, robert'ın isyanına ve targaryen hanedanının çöküşüne giden olayların, measterların yardımıyla planladığına dayanır. öyle ki, o güne kadar hep kendi bölgelerinden birisiyle evlenen hanedanlar, robert's rebellion öncesi, farklı hanedanlar arası evlilikler yaparak, targaryenlerin karşısına güçlü bir ittifak ile çıkarlar (stark-tully, tully-arynn, baratheon-stark) yani, ateş büyüsünün geri dönüşünün yaratacağı sonuçları aynı rhaegar gibi, maesterlar da öngörmüş olabilirler.

    “you have more of the north in you than your brothers.”
    tyrion lannister

    aslında amacım, hikayeyi tersine çevirip “daenerys kötü, white walkerlar iyi adam” demek değil. başta da dediğim gibi, bu hikayede iyi ve ya kötü bir taraf olmak zorunda değil. george martin'i tanıyorsam, bu kitabın sonunda saf kötü olarak tanımlayabileceğimiz tek kavram 'savaş' olacak. benim demek istediğim her iki tarafında kendilerine göre bir amacı ve varmak istedikleri bir yer olduğu. white walkerlar açısından ilk amaç, jon snow'a ulaşmak gibi gözüküyor. bunu, onu öldürmek için mi, yoksa bir şekilde aralarına katmak için mi yapıyorlar bilmiyorum ama jon'un ölümden geri dönüşünün bu ilişkide kritik bir yer olabileceğine inanıyorum. nitekim, bana göre jon'u geri getiren güç, melisandre ya da onun tanrısı r'hollr değildi. zaten, jon ayaklandığında melisandre bu işe bizden daha çok şaşırdı. kuzeyin en kuzeyinde, kışın başladığı günlerde, white walkerların memleketinin başladığı yerde ateş büyücüsünün borusu gercekten öter mi? tam olarak bilmiyorum ama sanki jon'u geri getiren güç kuzeyin tanrıları olsa daha mantıklı olur gibi geliyor. bu güç white walkerlar mıdır, onları kontrol eden great other gibi bir tanrı mıdır, yoksa onlardan bağımsız olarak starkların tanrısı old gods diye bir şey var mıdır bilmiyorum. ama nedense, jon'un ateş tanrısının gücüyle geri geldiğine pek inanamıyorum.

    tabi böyle bir ihtimal, dizide işlenen white walker vs jon snow karşılaşmalarıyla çelişiyormuş gibi gözüküyor. eğer jon'u buzun ve kuzeyin tanrıları geri getirdiyse, white walkerlar neden onu öldürmeye çalışıyor diye sorabilirsiniz ve haklı da olursunuz. ama jon'un yabanilerle olan ilişkisi de benzer bir şekilde değişmişti hatırlarsanız. jon, önce onları düşman olarak görmüş ve yabanilerle savaşmış, daha sonra onlarla anlaşmış aralarından birine aşık olmuş ve sonunda onlarla yanyana savaşmaya kadar gitmişti. benzer bir sürecin, daha tehlikeli bir düşman ortaya çıktığı için tekrar yaşanmaması için bir sebep göremiyorum. belki, jon'un damarlarındaki targaryen kanı, dany'nin ejderhalarını durdurabilecek tek şey olacak. (bu arada bran'ın da "uçacağı" kehanetini hatırlamak lazım. uçmaktan kasıt tabi ki bir ejderhaya warg olmak ve bu da starkların, dany'e karşı savaşmak zorunda kalabileceği teorisini destekliyor) jon'un, onlara yardımcı olması, white walkerları, insanoğlunu dünyadan silme planını rafa kaldırmasını sağlayan şey olabilir.

    “the frightened child who sheltered in my manse died on the dothraki sea, and was reborn in blood and fire.”
    ıllyrio mopatis

    hazır, diriltme olayından bahsetmişken, biraz daha uçuk bir ihtimalden bahsedeyim. geçen sene incelediğim (#60590631) daenerys'in, ejdarha yumurtalarıyla ateşe yürüme ritüeli, göründüğünden çok farklı olabilir. bu olay, dany'nin ateşe yürüyüp ejderhalarda çıktığı bir doğum değil, dany'nin ateşte ölüp tekrar dirildiği bir ölümden geri gelme ritüeli olabilir. bu konuyu uzun uzun irdeleyen bir undead-dany teorisi de var ama ben detayına girmek istemiyorum. daenerys ve ejderhaların gücün ateşli tarafının araçları olduğu zaten kesin, ölümden geri dönmüş olup olmamasının pek bir önemi yok.

    (tl;dr)

    tüm bu yazdıklarımın ışığında söyleyebilirim ki, hikayenin sonu (en azından kitapta) dany'nin ejderhalarıyla gelip dünyayı buz zombilerinden kurtarması ve jon snow ile evlenip sonsuza kadar mutlu mesut yaşaması şeklinde gelmeyecek. benim tahminim, daenerys'in istilasının westeros'u yok olma tehditiyle yüz yüze bırakacağı ve white walkerların bir kez daha bu ihtimali önlemek için geri geldikleri yönünde. daha önce de, dünyayı insanların elinden kurtarmak zorunda kalan white walkerlar, bu sefer işi şansa bırakmak istemiyorlar ve insan ırkını komple yoketmeye kararlılar ve daenerys targaryen ve onun getirdiği ateşe karşı amansız bir savaşa başlayacaklar. bu savaşın sonunda, dany, westeros tahtına oturamadan can verecek ve white walkerlar, insanların kaderini ellerine almış olacaklar. onları insanlara bir şans daha vermeye ikna edecek kişi jon snow olacak. kuzeyin tanrıları, bir kez daha insanlarla barış yapıp, tekrar gölgelere çekilecekler. jon snow, ateş ve buzun savaşı yüzünden yok olmanın eşiğine gelmiş westeros'un kralı olacak ve belki de yaptığı barışı pekiştirmek için aynı night's king gibi white walker bir kraliçe alacak (ygritte?). evet, belki jon da, aynı aragorn gibi bir kralın dönüşü yaparak hikayeye noktaya koyacak ama oraya geliş biçimi ve devraldığı ülkenin hali bambaşka olacak.

    ***
    kafamda yüzlerce soru olduğunu ve tüm bunları bir araya getirmekte zorlandığımı en başta söylemiştim. bu yazı da, bir teoriden daha çok bölük pörçük düşüncelerimi bir araya getirme denemesi oldu zaten. daha önceki teorilerde olduğu gibi, bu yazı da olayların kitaptaki versiyonları düşünülerek yazıldı. dizinin, zaman kıtlığından dolayı olası teorilerin hangilerine zamanının kalacağını bilmiyorum. konuyu daha kolay bağlamak için 'dany, buz zombilere karşı' konseptini koruyup, olayı mutlu sonla bile bitirme ihtimalleri var. ama kitapta böyle bir şey olmayacağından emin gibiyim.

  • 23. rke

    diğer hesaplarıyla uçurulan başlığı altında yazmaya devam eden leyla. he la yedik biz, yazan sen değilsin, bi arkadaşın!!

  • 24. dünyanın düz olduğunun kanıtları

    bazen söyleyecek söz bulamıyorum.
    yemin ediyorum dinleyeceğini bilsem sana sayfalarca açıklarım dünyanın yuvarlak olduğunu.
    daralıyorum kardeş daralıyorum. daralıyorum sizi görünce. cehaletiniz dipsiz bi kuyu lan. dipsiz.
    ya elimde değil üzülüyorum lan. hayal kırıklığı yaşıyorum her seferinde. yapmayın yalvarırım yapmayın bu kadarını yapmayın.

    dayanamıyorum.
    * bak abi. çok yüksek bi yere çık. al eline teleskop mu dürbün mü ne istersen. çok uzaklara bak. ukrayna'yı göremediğini farket. şimdi çıplak gözle havaya bak. andromeda'yı görebiliyosun. 2.5 milyon ışık yılı uzaktaki galaksiyi gören şu gözler, götünün dibindeki ukrayna'yı göremiyor.
    * o up uzun bina var ya birleşik arap emirliklerinde. burj khalifa mıdır ne boktur. ramazan ayında o binanın alt katındaki adam, en üst katındaki adamdan 3 dakika önce oruç açıyor.
    * mevsimler.
    * etrafımızda dönen uydular. bak, iss'i biliyosun. international space station. ne zaman üzerimizden geçeceğini bildiren android-ios aplikasyonları var. hangi dakika hangi yönden gelip gideceğini söylüyo sana. ben sevgilimle oturdum izledim balkondan kaç kere. 400 kilometre yükseklikte saniyede 8 kilometre hızla gidiyo olmasına rağmen çıplak gözle çok net görüyosun, keisnlikle tavsiye ederim. bizim kullandığımız app "iss detector", ama hepsi iş görüyo tonla var.
    * yine iss'in 24 saat livestream'i var. 90 dakikada bir gündoğumunu izleyebiliyosun. aç izle güzel abim, kendi gözünle gör yalvarırım.

    ha bi de şöyle bişi yapiyim. eğer dünya düz ise lütfen aşağıdakileri açıklayınız:
    0. kutuplarda aylarca güneşin doğmaması/batmaması.
    1. dünyanın manyetik alanı
    2. atmosfer? atmosfer basıncı?
    3. gelgitler.
    4. coriolis etkisi. örneğin kuzey yarımkürede rüzgarların saat yönüne, güney yarımkürede saat yönünün tersine kıvrılması.
    5. türkiye'de yaz mevsimi iken avusturalya'da kış mevsimi olması.
    6. jeoloji ve newton fiziğinin tamamı........
    ......

    yatıcam şimdi.
    yazdığım entry'ye bak ya. utanıyorum bu entry'den.
    şimdi sessizce uyumaya gidiyorum.
    rabbim bu ülkeye bi daha istiklal marşı yazd- pardon o farklıydı amına koyayım.

  • 25. dini konuları ekşi sözlük'te tartışmayalım çağrısı

    millet aydınlanıyor yoksa :))) tartışmayın tabii.

  • 26. aşkım regl olmadım

  • 27. selanın şirk içeren bir söylem olması

    kuran'da tevhid ile ilgili olarak ifade edilen temel ilkeler dikkate alındığında, açıkça görülebilecek olan gerçek. şöyle ki;

    - selada, ölmüş ve allah'ın onu yeniden var edeceği güne kadar yok olmuş bir insana "ey allah'ın resulü" diye doğrudan seslenilmektedir, sanki o hala yaşıyormuş da, sanki bizim seslenişimizi duyacakmış gibi... oysa bunlar, bir insanın değil ancak bir "ilah"ın özellikleri olabilir. kuran'a göre ise muhammed, tıpkı bizim gibi bir insandı (kehf/110) ve allah'tan başka bir ilah da yoktur (bakara/255)!

    - kuran'a göre allah ve melekleri hem muhammed'e hem de mü'minlere salat eder/destek olur (ahzab/43 ve ahzab/56). bu ayetlerden -ilkini değil- ikincisini "salavat getirir" gibi anlayıp, allah'ı bir kenara koyarak muhammed peygamberi sürekli övüp durmak; "hamd (övgü), alemlerin efendisi olan allah'ın hakkıdır." (fatiha/2) ayetine aykırı davranmak olur.

    - kuran'a göre, allah'ın tahtı (kürsüsü) yeri ve gökleri kapsar (bakara/255) ve yerin ve göklerin nuru allah'tır (nur/35). oysa sela okunurken, muhammed'den allah'ın arşının (tahtının) nuru olarak bahsedilmektedir.

    - selada, muhammed, "öncekilerin ve sonrakilerin efendisi (seyyidi)" olarak adlandırılmaktadır. oysa kuran'a göre, her şeyin rabbi/efendisi allah'tır ve o'ndan başka bir rab/efendi arayanlar, din adamlarını ve peygamberlerini efendi edinenler kuran'da kınanmaktadır (enam/164 ve tevbe/31).

    - yine sela okunurken bazen muhammed'den "mevlamız (mevlana)" diye söz edilir. bu hitap şekli de kuran'a açıkça aykırıdır (bakara/286, tevbe/51).

    not: müslümanım. kuran'ın gösterdiği yol dışında, herhangi bir başka mezhebim yok; ne vahhabiyim ne de şii... kuran'ı başından sonuna kadar defalarca okudum. arapça biliyorum. konuyu tartışmak isteyen herkesle ister bire bir, ister halka açık ortamlarda tartışmaya hazırım.

  • 28. aşmış'ın ingilizcesi

  • 29. doctor who

    yarın bu saatler itibariyle tardis'in yeni sahibinin kim olduğunu öğrenmiş olacağımız dizi.

    13'üncü doktor için adaylara son bir kez daha bakalım.

    phoebe waller-bridge: ajansı da kendisi de reddetse de çoğu kaynağa göre artık ilk time lady'miz oldu bile. hollywood'da da birer ikişer projelerde yer almaya başlamasıyla yine 2 ya da 3 yıllık bir doktor olacağını ve nispeten 7. ile 9. arası bir tipleme ortaya koyacağını tahmin ediyorum, yani yer yer salakça bir optimizm ve melankoliyle süslü bir duygusallık.

    kris marshall: açık ve net bir şekilde şu listede "gallifrey aşkına bu adam olmasın!" dediğim tek aday. death in paradise dışında hiçbir referansı yok ve bana çok fena colin baker'ı anımsatıyor. uzunca bir süre yeni doktorun kendisi olduğu hep yazıldı ama son günlerde o kadar kesin konuşamıyor kimseler. dilerim yeni doktorumuz kendisi değildir.

    rory kinnear: sözlükte de yazılmış; gerçekten de 5. doktor tadı verebilecek bir aktör. hem hızlı, hem şakacı, hem sorun çözücü, hem de sıkıcı. kendisini tanımayanlar için söyleyelim, black mirror'ın pilot bölümünde domuz ile tenasül eden başbakanı oynayan arkadaş kendisi. güleç ama tersi pis bir imaj çizebilir tardis'te.

    richard ayoade: lafı uzatmaya hiç gerek yok. kendisi siyahi matt smith olacaktır. karaktere capaldi döneminde epey azalan ama tennant ve smith dönemlerinin alamet-i farikası olan overreacting'i geri getireceği kesin gibi. donna tarzı aralarında seksüel bir çekim olmayacak bir companion ile uçar gürler bu abimiz.

    richard madden: game of thrones evreninden bilinir, sevilir, sayılır. üçüncü ve dokuzuncu doktorlar gibi aksiyonu bol ve 14'üncü doktor valeyard olacaksa, o dönüşümü yaşatabilecek olay döngülerine girmesi mümkün bir rol alabilir. moffat-capaldi döneminde azalan reytingleri yükseltmek anlamında belki de listedeki en güvenilir isim de kendisidir. lakin, içimden bir ses kendisinin tardis için fazla kaba kalacağını da söylüyor.

    olivia colman: michelle gomez olmuyorsa ilk time lady'miz kendisi olsun dediğim broadchurch'ün yıldızı. kendisini the eleventh hour'da kısa bir rolle de hatırlayabilirsiniz. dizinin yeni yapımcısı chris chibnall ve david tennant ile olan bağlantılarını da düşününce bence en yüksek ihtimalli aday kendisi. eğer yapımcılar tardis'in anahtarlarını eline verirse birinci doktorun asabiliği, savaş doktorunun acımasızlığı ve onikinci doktorun gözü karalığının harmanlandığı bir doktor olacaktır elimizde. izlemesi pek de keyifli olur diye düşünüyorum.

    rupert grint: doktorun ginger olma takıntısını düşününce kendisinden daha ideal bir aday aklıma gelmiyor. bahis şirketlerine göre şansı yok denecek kadar az olsa da bbc'nin enteresan sürprizleri sevdiğini biliyoruz. ola ki rolü kaptı, patrick troughton reloaded olur kendisi.

    jodie whittaker: yine bir broadchurch oyuncusu ve chibnall ile de arası oldukça iyi. colman, waller-bridge, hatta uzaktan da öte bir ihtimal olsa da tilda swinton filan varken kendisi ilk time lady olarak tercih edilir mi, soru işareti. listede marshall ile beraber en ışıksız oyuncu gibime de geliyor. reytinglerin durumu ve yepisyeni yazar ve yapımcı kadrosu düşündüldüğünde o riski almazlar diye düşünüyorum. doktor olarak ne yapar derseniz de tam bir kapalı kutu.

    david harewood, ben whishaw, james mcavoy, tilda swinton, tom hiddleston, michaela coel ve reece shearsmith gibi mevcut olarak çok daha yoğun projeler içerisinde olan ya da atlantik'in öte yanında beyaz cam ya da perdede belli bir şöhreti olan isimlerinse iddialara rağmen bu rolü düşündüklerini zannetmiyorum.

    kanaatimce marshall, colman ya da whittaker üçlüsünden biri olacak doktor, ama eğer sence kim olmalı derseniz de colman, kinnear ve ayoade arasında gider gelirim işin doğrusu. bekleyelim de görelim.

    edit 1: ciddi şekilde vicky mcclure ismi dillendirilmeye başlandı pek çok çevre tarafından. kendisi de chibnall ve listedeki diğer birkaç aday gibi broadchurch referansına sahip. eğer tardis'e kendisi gelirse, david tennant'ın rolü aldığı yaşta bu işi üstlenecek. ilk time lady'miz olarak da biraz 7'nci doktor biraz da 11 gibi hem manipülatif hem eğlenceli hem de yer yer optimist bir karaktere cuk oturur gibime geliyor.

    edit 2: bahis sitelerinde bu sabah üçüncü sıraya kadar yükselen tom rosenthal, kesinlikle yeni doktor olmayacağını duyurdu. son 24 saat içerisinde de michaela coel ve idris elba da diziyi çok sevdikleri, ancak mevcut projeler varken doktor olabilmelerinin mümkün olmadığını belirttiler.

    edit 3: bir mucize olmazsa ya da bbc büyük bir sürpriz yapmayacaksa, kris marshall veya jodie whittaker neredeyse kesin oranlarla yeni doktorumuz olacak bahis sitelerine göre. ikisinin de oranları 1'e 1.40'lara inmiş durumda.

    edit 4: galli aktör richard mylan, şu anda kris marshall'ı geride bıraktı ve bahis sitelerine göre jodie whittaker'dan sonra en büyük olasılık kendisi. mevcut adaylara göre belki de en az tanınan kişi kendisi ve en bilindik rolü de coupling'in son sezonunda jeff murdock'ın yerine getirilen ve dizinin bitirilmesinde en önemli sebeplerden biri olarak gösterilen oliver morris karakteriydi. kendisinin, açıklamaya saatler kala bahislerde bir baffle etkisi yaratmak için ismi ortaya atılmış bir aktör olduğunu düşünmek istiyorum, zira matt smith bile ilk doktor olarak açıklandığından kendisinden yüksek bir profildeydi (11'inci doktoru sever sayarız ve matt büyük iş yapmıştır, ancak ilk seçildiğinden herkesin "noluyo lan?!" dediğini de anımsamak lazım).

    edit 5: sekizinci doktor paul mcgann, bahis sitelerinde whittaker, mylan ve marshall'ın ardından dördüncü sıraya yükseldi. wtf?!

    edit 6: bazı doctor who fanlarının twitter hesapları, yeni doktorun kesin olarak kadın olacağını ve büyük ihtimalle de jodie whittaker olacağını belirtiyorlar. bu çıkarımı da iki gün önce yayınlanan tanıtım videosundaki 13 yazılı tüm öğelerin kadınlarla doğrudan bağlantısı olmasına bağlamış durumdalar. iddialar o ki, downing street *, özgürlük heykeli *, dover * ve sahra çölü * gibi göndermelerde hep bir dişilik olgusu göze çarpıyor ve yeni doktor da kesinlikle kadın.

    edit 7: enteresan şekilde açıklama saati yaklaştıkça ben whishaw'ın oranları düşüyor. dün 1'e 60, bu sabah da 1'e 20'lerde olan aktörün şu anda yeni doktor olma oranı 1'e 7'lere kadar indi. muhtemelen mylan ve mcgann gibi onun bu hızlı yükselişi de bahis şirketlerinin bir baffle stratejisi ama kendisinden muhteşem bir doktor çıkar, olacağına zerre ihtimal vermesem de.

    edit 8: billie piper *, karen gillan * ve david tennant yeni doktorun mutlaka kadın olması gerektiğini düşündüklerini söylemişler birkaç saat evvel. olivia colman da chris chibnall ile çalışmanın harika olduğunu ve yeni doktor seçiminde kesinlikle hata yapmayacağına inandığını söylemiş ve bir şekilde çaktırmadan yeni doktor olmayacağını da belirtmiş olmuş. giderek jodie whittaker'a doğru ilerliyoruz sanki!

    edit 9: wimbledon finalinin de sona ermesiyle gözler artık bbc'ye dönmüş durumda!

    edit 10: daniel rigby, rupert grint ve martin freeman son dakikalarda öne çıktılar bahis sitelerinde. kris marshall ve phoebe waller-bridge iyice arkalara düştüler. bu üçlü ya da jodie whittaker'dan birine dönmüş durumda işler eğer bahis sitelerine güveneceksek.

    edit 11: evet, bildiğiniz martin freeman. watson olan, bilbo olan!!! ay hadi inşallah!

    edit 12: açıklama birazdan gelecek. kris marshall, jodie whittaker ve ben whishaw için bahis alımları durdurulmuş vaziyette. büyük ihtimalle üçünden biri olacak yeni doktor.

    edit 13: jodie whittaker yeni doktor olarak bbc tarafından tanıtıldı!

  • 30. 3 yaşındaki çocuğun kediye taş atması

    içgüdüsel veya genetik bir durum olabilir. anne-baba da öküz olup çocuğu terbiye etmeyince böyle oluyor. sen o çocuğu bi hötlet gör bakalım bir daha yapıyor mu bunu?

  • 31. 17.00'de işten çıkıp 17.30'da evinde olan insan

    bir keresinde iş yerimin arka sokağından ev tutmuştum. 18:00 de işten çıkıp 18:05'de evde oluyordum. çok kar yağdığı bir kış iş arkadaşlarım evlerine gidememişti de hepsi benim evde gecelemişti.

    en büyük hatayı da patronumla pencereden dışarı bakarken evimi göstermekle yapmıştım. (evet patronumla pencereden dışarıyı seyrederdik. )
    ondan sonra pazar günleri, resmi tatillerde, geceleri, pijama ve terlikle şirkete bir koşu gidip kah bir dosyaya bakıp bilgi vermek, kah bir evrakı kontrol etmek zorunda kalıyordum.

    gerçi iyi yanları da vardı, evde kahve çay bitince şirkete gidip içerdim ve o zamanlar daha eve internet bağlatamadığım için de canım sıkıldıkça gene şirkete gidip oğlanlarla chat yapardım.
    bekçi de alışmıştı artık.
    karışık kuruşuk günlerdi...

  • 32. kızını kaçırmak isteyen genci öldüren baba

    kızına yaptıklarından dolayı sürekli şikayet ettiği suç makinesine karşı önlem alınmayınca çareyi kökten temizlemekte bulmuş babadır.

    baba gibi babadır. tecavüze uğradı diye kızını öldürenlerden değil, her durumda kızına sahip çıkan, korumaya çalışan bu uğurda kendi hayatını karartan babadır..

    serbest bırakılması dileğiyle..

  • 33. konya'ya atom bombası atılsa dünya ne kaybeder

    mevlana celaleddin rumi diyen yanılır.
    celaleddin rumi dünyaya bir kez geldi ve artık kaybolmaz.
    kaşarlı etliekmeğe mevlana adını verip satan, gündüz ağzından din lafını düşürmeyip, gece her haltı yiyen bir yığın canlı nesne kaybolur.

  • 34. alkollüyken çok daha fazla tadına varılan şeyler

    (bkz: 15 temmuz demokrasi bayramı)

  • 35. zidane'ın abartılmış bir futbolcu olması

    (bkz: materazzi sen misin)

  • 36. 100 yılın destanı 15 temmuz

  • 37. yabancı dil öğrenmenin toplumsal bütünlüğü bozması

    (bkz: bir cahilin günlüğü)

  • 38. istanbul trafiğinin gereğinden fazla abartılması

    15 gündür antalya'da yaşıyorum, 25 km 'lik yolu max 30 dakikada gitmek tarif edilemez bir hayat konforu. bir yere giderken trafik var mıdır diye düşünmemek. sana nasıl anlatırım bütün bunları bilmiyorum. üzgünüm ama istanbul'da gerçekten trafik hayattan çalıyor. bir yere gitmek istediğinde çıkmak istemiyorsun ve tek neden bazen trafik oluyor be abi.

  • 39. trendyol mankeninin vulva görünümlü kol altı

  • 40. balayında prag'a giden fakir çift

    halbuki 10 bin tl falan bayılıp, antalya'da animatör seyredip,otelin tuvaletinde üretilen birayı içmeleri gerekiyordu. zenginlik bunu gerektirir.

  • 41. ömer halisdemir

    çok da doğru bir şekilde yansıtılmadığını düşündüğüm gerçek kahraman. kendisini kahraman yapan ne korkusuzluğu, ne de emirleri sınırsız bir itaatle uygulamasıdır. bu vasıflara sahip darbeci askerlerin tamamı hain olarak yargılanmaktadır nitekim.

    kendisini kahraman yapan taktik üstünlüğünün bulunmadığı bir konumda az zaman ve kaynakla muhtemel sonu şehadet olan bir operasyonu olağanüstü bir şekilde yürütmesi kadar sadakatini karanlık bir terör örgütü yerine al sancağa ve vatana sunmuş olmasıdır. ve vazifesini kusursuz bir biçimde yerine getirmiştir. vatan kendisine minnettardır.

    bir gülüşü 550 milletvekilinden değerlidir benim gözümde.

  • 42. çaresizliği anlatan en iyi cümle

    en güzellerinden biri queen tarafından bohemian rhapsody adlı şaheserde dile getirilmiştir.

    "ı don't wanna die,
    but sometimes wish ı'd never been born at all"

  • 43. ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı

    abazanların buluştuğu bi başlık olmuş. tek derdiniz sikiş mi la sizin?

  • 44. üniversite tercihi yapacaklara tavsiyeler

    dini, dili, ırkı, cinsel tercihi veya sosyoekonomik düzeyi farklı olduğu için insanları sevmeyen; fakir olduğu için insanlardan iğrenen; insanların sevinçlerine üzüntülerine ortak olamayan; en önemlisi de empati yapmayı bilmeyen insanlar asla tıp yazmasın. yazarsa 6 senenin son 3 senesi hem kendine hem hastalara hem de iş arkadaşlarına çok yazık ediyor. ayrıca insan görmeden bu işi yapmaya devam edebilmesi için 2 sene tüm sosyal hayatını bırakıp sadece tusa çalışarak biraz olsun mutlu olabileceği bir bölümü kazanabilir. bunun dışında hayatı boyunca mutlu olamaz hem kendine hem çevresine acı çektirir. eğer ki insanları seviyorsanız, bir insanın acı çekmesi yüreğinizi yakıyor bir çocuğun gülümsemesi içinizi ısıtıyorsa tıp fakültesi yazın. hayatınızın en doğru kararı olacak.

  • 45. 656. kırkpınar yağlı güreşleri

    gerçek bir antalyalı olarak finalde iki gerçek antalyalının mücadelesiyle gururlandıran güreşlerdir. ismail balaban elmalılıymış sanırım. baba tarafından toprağım olur.

    chp'lilerin ilgisi saçma diyen lavuk milyonlarca seçmeni olan partiyi nişantaşı, bağdat caddesinden falan ibaret görüyo herhalde. ege'nin, akdeniz'in, trakya'nın köylerine gitse binlerce şalvarlı, fistanlı chp'li görecek ama lavuk olmak daha kolay bir tercih tabi. çomarlık köylülük değil zihniyettir amk sığırı.

  • 46. recep tayyip erdoğan

    - cumhurbaşkanınız olarak
    - reisicumhur olarak ben
    - ben başkomutanım
    - başkomutanınızım
    - bu ordunun başkomutanı olarak
    - milletin başı
    - bu milletin cumhurbaşkanıyım

    şeklinde sürekli !!!! bir hatırlatma hissediyor her dakka.

    neden acaba ?

    az biraz sakin diyesim var kendine.

    bu dünya ne sultan süleymanlar ne sezarlar gördü. sakin olun biraz anladık.

  • 47. ateist olma nedenleri

    tanrıyım, doğmadım ve doğulmadım, tüm evrensel yasaların, metafizik kurallarının mantığına sığmayacak kadar ulul ve yüce birisiyim, sonsuz kudrete sahibim, yerden göğe her şey benim eserim. ama işte hobi olsun diye evrenin milyardda biri kadar bile etmeyecek minnacık bir noktada, kendimden kat kat aciz yaratıklar yarattım ve bunları gene benim tasraldığım bir "oyun" sürecine soktum sonra da yine benim belirlediğim kurallara göre oynamayanları cezalandırı... ya kardeş hadi başka kapıya hadi

    edit: inançlı arkadaşlardan rica ediyorum benle burada iman davası yapmayın ve sure mure atmayın lütfen. birincisi 5-6 yıldan fazladır çok çok çok fazla araştırdım oukudum, emin olabilirsiniz. ikincisi de umurumda değil. ben kimseyi ateist yapmaya çalışmıyorum, siz de beni inançlı yapmak için uğraşmayın. bu entry'm ile hemfikir değilseniz, devam edin abi bekleme yapmayın

  • 48. bir kadın için bütün kadınlardan vazgeçmek

    bekar kalıp alayına gideriz diyenlerin alayı elizabete giitiğinden rasyonel insan hareketidir.

  • 49. fetocuların devlete sızmasına izin verenler

    der untergang filminde güzel bir replik vardır:

    nazi subayı: sivil halk ölüyor artık teslim olalım.
    hitler: bu, onların tercihiydi. bizi onlar seçti, elbette ölecekler!

    yarın suçlu halk ilan edilir ama yine birileri en suçsuz olur.

  • 50. roger federer

    kendisi değişmeyen klastır. seneler boyu bir sürü tenisçiyle karşılaştırıldı, nadal ve djoko'nun öne çıktığı zamanlarda bunlar insanlık dışı federer geçmişte kaldı dendi. bu adam da sakatlık yaşamasına rağmen hep geri geldi.
    ben 2007'de başlayan takibimden beri bir kere olsun bu adamın agresif ve lüzumsuz bir açıklamasına hareketine rastlamadım.
    venus-serena williams'ın raket kırmalarının ayyuka çıktığı zamanlar oldu, sharapova men edildi, nadal sakatlandı ve doping kullandığı söylentisi yayıldı, djoko'nun çetnik selamı yapması zaman zaman tepkiyle karşılaşıldı;

    ama bu adam bir kere olsun böyle bir şey yaşamadı, sadece nadal'a finalde kaybettiği sene ağlaması garip karşılandı ve ayıplandı. federer'in eleştirilen en mühim hatası ağlamasıydı kort dışında, düşünebiliyor musunuz ?

    federer nereye gitse nezaketiyle gitti ve herkesi etkiledi; amerikadan istanbul'a başardı bunu.

    bu adam tenisin en büyük ismidir, tarihe çoktan adını yazdırmıştır ama her şeyden önce bu adam olup olunabilecek en nezaketli en ahlaklı sporcudur.

    eminim ki atatürk kendisini çok severdi

    çok yaşa federer !