Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. 25 haziran 2017 lgbt onur yürüyüşü

    yahu gerizekalı mısınız numara mı yapıyorsunuz?

    insanlar cinsel yönelimleriyle veya kimlikleriyle onur duydukları için yürümüyorlar, sizin gibi davarlara farkındalık yaratmak için yürüyorlar.

    ben heteroseksüelim ve hiç yürüme ihtiyacı duymadım bıdıbıdıbıdı. e duymazsın tabi öküz kim sana heteroseksüelsin diye hakaret etti, saldırdı, yaşama hakkını kısıtladı, dövdü, hastalıklıymışsın gibi baktı? bu insanların tek derdi onlara karışmamanız o kadar?

    ben hiç heteroseksüel olduğumu kimsenin gözüne sokmuyorum diyen mal var yahu? sevgilinin elini tutmuyor musun sokakta olum salak mısın? bu adamlar da örneğin bunu yapınca kimsenin gözüne sokmuyor, sevgilisinin elini tutuyor mesela sadece. ama el ele tutuşmuş iki erkek görseniz en anlayışlınız ayı gibi bakar 100 saniye gözlerini ayırmadan. ki ibne diye laf atılıp dayak yemeleri daha olası.

    yani kimsenin derdi bir şeyleri göze sokmak, marjinal olmaya çalışmak, hava atmak değil. kapalı kapılar arkasında ilişkilerini yaşamak bu ortamda daha mantıklı ve hayatta kalma açısından daha tercih edilebilir seçenek ama doğrusu bu değil. doğrusu onların da toplum içinde saklanmadan yaşayabilmeleri.

    çocukları anne sevgisini nereden alıyor diyen arkadaş da maşallah anasından aldığı sevgiyle ne kadar da anlayışlı tatlı sevgi dolu olmuş gözlerim yaşardı. bu adamlar zaten annesiz babasız çocukları evlat edinebilirler ancak gerizekalı? onlar olmasa ne anne ne baba sevgisi görür bu çocuklar. ayrıca anne sevgisi baba sevgisi çok da farklı şeyler değildir, önemli olan sevgidir. bu sevgiyi verebiliyorlarsa sıfatların hiçbir önemi yok. al da sevgi gör;

    https://www.instagram.com/p/bvgepwyhnjb/

  • 2. nuriye ve semih'in açlığına ses ver

    kafamın almadığı eylem. ben şu dakikadan sonra artık pes ederdim yav, belli ki bu ülkenin insanları yeterince vicdanlı değil, çözmeye çalışmıyor problemi. kendine niye zarar veresin?

    ve işte tam da bu nedenle devletin vs tepkisini de kafam almıyor. yahu açlık grevi zaten yapandan başka kimseye fiziksel bir zarar vermeyen bir eylem. bir insan yemek yemeyi bırakıyor. bütün eylem bundan ibaret. lan bunu niye yasadışı, tutuklanması/eleştirilmesi gereken bir şey gibi görür ki insan? yürüş yapsan illegal, açlık grevi yapsan illegal, e ne illegal değil yani o zaman? insanlar tepkilerini nasıl gösterecekler?

  • 3. ateistlerin ahlak temeli olmadığı gerçeği

    bak şimdi benim canım felsefe yapmaya çalışan, caner taslaman hayranı genç kardeşim. hani bu uzun uzun yazdığın giriler var ya, kimse okumuyor biliyor musun?

    ateist, deist, agnostik tayfa zaten sizin nasıl ad hominem ci, kavramların içini işine geldiği dolduran/anlamlandıran, manipülatif ve dezenformasyon eğilimli olduğunuzu çok iyi biliyor. misal ben şöyle bir ilk paragrafı okudum, sonra hızlıca aşağı inip rastgele yerlerde durdum bir iki satır okumak için yetti bana.

    neden böyle peki?

    çünkü geneliniz ekseriyetle cahilsiniz ve cehaletinizin farkında değilsiniz. oradan buradan duyduğunuz şeyleri kendinize göre yorumlayıp yazarak felsefe yaptığınızı sanıyorsunuz.

    bak misal demişsin ya,

    "olgu, bir gerçeklik ifade ederken; değer, “o gerçeklikten çıkarılacak anlam”ı ifade eder. bir denklem kurmamız gerekirse,

    1) ahlaklı olmak güzeldir (olgu)
    2) ahlaklı olmalıyım (değer)

    ama sorun da burada ortaya çıkmaktadır. neden birinci cümleden, kendime yeni bir “vazife” çıkarmak zorunda kalayım ki?"

    evvela duvara çarptığın nokta, "ahlaklı olmak güzeldir" bir olgu değildir, önermedir. olgu herkes tarafından gözlenebilir, doğrulanabilir, yargı içermez. ahlaklı olmak kimine göre güzeldir kimine göre güzel değildir. ayrıca burada hangi ahlaktan bahsediyorsun? hangi kültüre ait bu ahlak? bir isveçli için ortadoğu ahlakı leştir ama bir orta doğulu için isveç toplumunun ahlakı -itiraf et senin içinde- cennetin yer yüzündeki yansımasıdır. batı demokrasilerine yaldır yaldır kaçan şeriatçı dayı ve yengelerin goygoyuna hiç girmeyeceğim merak etme.

    ve tabi en başta yazmam gereken şey, ateizmin ahlakı yoktur. evet ateizm inançsızlıktır sadece, her hangi bir ahlaki tavsiyede bulunmaz. nasıl bulunabilir ki? bir ırkçı ateistle, bir sosyalist ateistin ahlak yapıları aynı olabilir mi? olamaz tabi ki çünkü ahlakı belirleyen şey felsefi ve politik duruştur. ateizmin her hangi bir ahlak önerisi yoktur güzel kardeşim, zaten olamaz da, ateizmin görevi dünyaya ahlaki bir düzen önermek değildir. bunu yapsaydı her hangi bir dinden farkı kalmazdı. ateizmi benimseyen bireyler ve gruplar kendi düşünce yapılarına, politik duruşlarına, felsefi görüşlerine göre kendi ahlaki kurallarını yaratır, benimser, uygularlar.

    artık ne kadarını anladın bunların bilmiyorum lakin sana verebileceğim ilk tavsiye olgu nun ne demek olduğunu öğrenmen. paragraflarca yazı yazıp bir şeyler anlattığını sanırken eğer daha ilk önermende fikirlerin patlıyorsa bu senin sadece felsefe yapmaya özenen bir demagog olduğunu gösterir.

    haydi hayırlı tırrraşlar cümleten.

  • 4. survivor 2017

    alp orada saçma bir laf etti adem onun ağzından "kıbrıs'ı garantileyen ikinci isim adem'i tebrik ediyoruz" tadındaki anonsu duymak istedi büyük olasılıkla o söylemeyince de kendi altını çizmek istedi durumun.

    alp'in ağzından yine garantileme konusunda tek laf çıkmadı üstüne tuttu 'hayır kardeşim garantilemedin' dercesine 'bir oyun daha var adem' dedi. oysa bahsettiği oyun yarı final oyunu ve adem kazansa da kaybetse de kıbrıs'a gidecek 4 kişiden biri olmayı garantiledi.

    ayrıca alp ne ya? sinir bozan o kasıntı anlatımı ve sunumuyla eminim bu sene çoğu kişinin yarışları izlenmesine neden olmuştur. semih falan anlatsın şu yarışları seneye mümkünse acun yokken.

  • 5. içerde

    manage the door
    minigi thi diir
    minig di diir
    minigdidir
    minig
    minik
    minik
    minik

  • 6. manisa 40 derece bir şey yemesen de hasta olursun

    o zaman adana, antep, antalya gibi güneşin anavatanı olan illerimizdekilerin direkt ölmesi gerektiğini anladığımız açıklama.

    ben ikna oldum.

  • 7. efsanevi cimrilik hikayeleri

    benim babama ait hikayeler de bu başlığın altında listelenebilir. bu arada hem annem hem babamın çalıştığını ve ekonomik durumumuzun hiç de kötü olmadığını belirtirim.

    çocukluğum boyunca asla tatile gitmedik. denizi üniversitede gördüm, o derece.

    her market alışverişinde kavga çıkarıp eşini, çocuklarını küstürmek suretiyle sadece ihtiyaçları alıp çıkması.

    hiç ailecek pikniğe gitmedik (piknikte et pişer)

    tüm çocukluğum üşüyerek geçti. torunu oldu, yine kalorifer yakmadı, onu da hasta etti.

    ilk kol saatim, laptopum, arabam hepsini kendim çalışıp aldım. hiç birine para vermedi. çocuklarına hiç hediye almadı. doğum günlerini kutlamadı.

    arabamız varken otobüse bindik hep. o arabayı hiç kullanmadı. karda, kışta, soğukta...

    ekonomik durumu olmayıp veremese takılmazdım sanıyorum. ama varlık içinde yokluk çok başka birşey. ömrümüz geçti, ailecek mutlu anımız yok, hep babamın cimrilik anıları var.

    o zamandan kalma herhalde, sevmem cimri insanları.

  • 8. 9 nisan 2017 koru hastanesi rezaleti

    konuyu bilmeyenlerin surada yazilan ve hizli bir sekilde sozluk tarafindan silinen konuyu okuyabilecekleri skandal.

    unutmayacagim ki.

  • 9. ilişkiyi bitirme cümlesi

    benim bir kedim var. öyle kaprisli ev kedilerinden değildir. sizi görür görmez yere atar kendini, açar karnını ve bekler. ister ki sevilsin, okşansın.
    bazı günler bakar ki gelip onu yerde seven yok, kalkar oturduğum koltuğa gelir. önce boynumun arkasına burnunu sürter, saçlarımı koklar ve hoppp diye kucağıma atlar. çok da güzel mırlar, açar motoru tor tor tor...
    severim ben de kedimi, o kadar zahmet etmiş, ayıp olmasın derim. ama o sırada başka bir odaya gitmek isterim. karnım açtır mutfağa gitmek isterim, hava sıcaktır duş almak için banyoya gitmek isterim. isterim de isterim!
    peki kediyi o mutlu, huzurlu ortamdan çıkarmak onu üzmeyecek mi derim içimden. daralırım, kalbim sıkışır.
    düşünürüm ve sonra yavaş yavaş sevginin şiddetini arttırırım. dokunulmasını sevmediği yerlerine dokunur, koltuktaki yerini daraltırım.
    önce bir afallar, sonra bana kızar, bazen pati atar hatta dişlerini de kullanıp şiddetin dozunu kaçırır ve bir hışımla kucağımdan atlatıp kaçar.
    "gitme" derim ama gider.
    ilişkileri bu tek kelimelik cümle ile bitiririm ve benim bitirdiğimi kimse anlamaz. bana kızan olmaz.
    bu yöntemi ben keşfetmedim, bir zamanlar keşfedenin kedisiydim.

  • 10. alevilik

    anadolu'nun kadim inanışı .
    eski türk inanç ve öğretilerin günümüze kalmış mirası . yavuz sultan selim öncesi anadolu'da yaşanılan kültürün sahibi.
    sünni islam anlayışından çok çok farklılık var .
    cennete açılan kapının ibadet ile değil güzel ahlak ile mümkün olduğuna inananlar topluluğu .
    bundan 1000 yıl önce ,1000 yıl sonra da dünya' da var olan her inançla uyum içerisinde yaşayacak kapasitede .
    eski türklerde olduğu gibi sözlü sanat başrol oynuyor ve sonraki nesillere öğretiler bu yolla aktarılıyor .
    aleviliğin gizli tarihi , alevilerin gerçeği gibi modern dönemin aldatmacısı kitaplardan çok daha farklı .
    namaz kılmıyorlar . yani bundan 50-100 yıl öncesinde köylerinden başkası olmayan eski aleviler kılmıyor .
    şehire göçüp baskılar sonucunda aslında kılıyoruz ama 3 vakit veya kılıyoruz ama camiye gitmiyoruz tarzı cümleler üstlerinde ki baskıyı kaldırmak için söylenen yalanlar .
    arapça sure ezberlemiyorlar .
    sünnilerdeki gibi inancımı kime ne kadar iletirsem o kadar sevap anlayışı yok ve misyonerlik faaliyetlerinde bulunup doğru olanın alevilik olduğunu ve herkesin alevi olması gerektiğini diretmiyorlar
    islam konusunda ise ehlibeytin soyunu kurutup hz ali'nin mezarını açarlar diye korkup taşınmasını , hz hüseyin'in vücüdu ve başını ayrı yerlere götüren canilerin . hz hasan'ı zehirleyenlerin bu dine zarar vermeden gelip gittiğine inanmıyorlar . günümüzdeki islam içerisinde ki tüm pisliklerin sorumlusu olarak geçmişteki bu soysuzların dine yaptığı müdahaleleri gösteriyor.
    peygamber soyunu kurutan canilere ses çıkarmayıp onların dine hiç bir zarar vermediğini düşünenlerden çok daha mantıklı.
    ailelerde alevilik sıkı öğretilmiyor .
    ebeveynler çocuklarına ibadeti dayatmıyor .
    bunun sonucunda kimi alevi gençleri sünnileşiyor fakat asla tam olarak sünnileşmiyorlar .
    diğer grup ise ateistlik, deistlik veya agnostikliğe kayıyor.
    bir kaç yüzyıla ibadetten kopuş tamamlanabilir ancak aleviler bunu dert etmiyor .
    alevilik için aktarılması gerekilen yegane şey güzel ahlak .
    mazlumun yanında olmak , güce ve otoriteye karşı durmak olduğu gibi görünmek taraftarılar .
    bu genlerden gelen bir özellik olamaz ancak anadolu islam önderlerinin miras bıraktığı bir huy .
    aleviliğin tamamen silinmesi , güçsüz durumda olması , inanç özgürlüğünün tam yaşanmaması üzücü fakat dert değil .
    bir başka topluluk bu ihlaller karşısında çok daha kinci tavır sergileyebilirdi ancak aleviler bu yaşanılan herşeyin geçici olduğunun farkında . güçlü olmak gibi bir amacı yok .
    yavuz sultan selimden sonra toplumun tamamen araplaşmasının tek bariyeri aleviler oldu ve hala da öyle .
    7 kutlu ozan diye bilinen anadolu islam önderlerinin , zamanın popüler dilleri olan farsça ve arapça dilini kullanmayıp eserlerin tümünü türkçe bırakmaları , kadının toplumda ki yeri , semahın kökeni gibi örnekler türk inanışı olduğunun en somut örnekleri .

  • 11. şehirlerarası yolda kırmızı ışık şovu yapan ilçe

    (bkz: manisa)
    (bkz: akhisar)

  • 12. abd'de 3 milyon dolara satılan kasaba

    bir ömür yaşayabileceğim kasabadır.
    -mis gibi orman havası.
    -yanından ırmak geçiyor, şırıltısı,şıpırtısı falan da vardır. hatta minik bi şelalesi de varmış.
    -tek katlı şirin evler.
    -okyanus yaklaşık 180 km batısında kalıyor. canın sıkılınca al çantanı, çadırını bin arabana 2,5 saat sonra pasifiktesin.
    -doğusunda 130 km'lik mesafede krater gölü ulusal parkı var. mis gibi göl manzarası dibin düşer ayrılmak istemezsin.
    -canın büyük şehir mi görmek istedi. hani isterse. kuzeyde 350 km sonra portland var. çık otobana yapıştırdın mı 4 saate ordasın.
    -kışın biraz soğuk ve karlı olabilir ama benim gibi zaten sıcak sevmeyen bünyeler için birebirdir.yakarsın şömineyi cayır cayır.

    ulan hayali bile çok güzel be. yemin ediyorum betonarme şehirlerde, yeşilsiz binalarda gökyüzü görmeden çürüyor ömrüm.

  • 13. 2017 yılında istanbul'a bir türlü yazın gelememesi

    kemal kılıçdaroğlu rahat rahat yürüsün diye olduğunu düşünüyorum.

    (bkz: ramazan gelince havaların serinlemesi)

    bu kafa acayip iyi lan(:

  • 14. mesleklere özgü yalanlar

    çocuğunuz zeki ama çalışmıyor.

  • 15. östersunds fk

    transfermarkt'ta değeri 7 milyon euro olan takım. dursun başkanım bunlara da elenerek çıtayı daha da yükseğe çeker diyorum.

  • 16. fenerbahçe'nin artık üçüncü büyük olduğu gerçeği

    "uzun vadeli planları"

    "yepyeni stadı"

    "ateşli taraftarı"

    olum bunlar malatyaspor'da da var amk ahahahaha.

  • 17. devlet müsaade etse de biz etmeyiz

    lan bu ocakları ben en çok lgbt onur yürüyüşü sırasında duyuyorum. bunların başka misyonu yok mu arkadaş?

  • 18. yazarların gerçek olmasını hayal ettiği film

    (bkz: the matrix)

    başka türlü çıkış gözükmüyor şu anki memleket ortamından.

  • 19. video hakem uygulaması

    bu uygulamaya karşı çıkan kişi net gerizekalıdır, art niyetlidir.

    ulan cahil herif, senin futbolun zevki dediğin şey hatalı kararlarsa yürü git kendi mahallende gazozuna oyna. bir de demiş 2 cm ile ofsayt mı iptal edilir. yok yarım metreye kadar eyvallah mı diyecekler. oyunun kuralları bellidir, bu kurallarda değişiklik istiyorsan o konuda konuş, ama var olanlar düzgün uygulanacak, uygulanmalı.

  • 20. istanbul'un 1200 yılındaki hali

    sadece şu forum'u koruyabilseymişiz bugün turist sayısını 5'e katlardık.

    8 asır önceki iktidarın estetik anlayışı bizim orospu çocuğu çomarlardan 150 milyon ışık yılı ötedeymiş belli ki.

  • 21. ekşi itiraf

    telefonumdan nefret ediyorum. 3310'da kalmalıydık bence. telefonu bi köşede unutup, sadece çalınca hatırlamayı özledim.

    gerçekten kapatıp rafa kaldırmak istiyorum, sanal dünyayı istemiyorum. sanalda yoksan sana ölü muamelesi yapan insan artıklarından tiksiniyorum.

  • 22. boğaziçi köprüsü'nde 24 saat sela okutulması

    bırakın yapsınlar, millet iyice dinden soğusun sonra kökünden kurtuluruz bu illetlerden.

  • 23. mehmet barlas'ın omurgasının çıkartılması

    sağlık problemleri yaşayan mehmet barlas'ın omurgasının 2 parçasının alınması durumudur.

    http://www.medyatava.com/…-gunlerini-anlatti_146554

    ben hayatım boyunca hiç bu kadar hasta-hastalık uyumu görmedim. kendisine geçmiş olsun.

  • 24. türk kızıyla evlenmemek için en büyük neden

    türk kızlarının durduk yere hayatını karartmamak olabilir mesela. arkadaşım, çevremde kaç tane evli arkadaşım varsa hepsi arızalı. her gün şükrediyorum evli olmadığıma! o derece. şimdiden de yaftamı alıp çekileyim.. böyle atıp tuttuğuma göre kesin çirkin ve kezbanım ben!*

  • 25. kızını üniversiteye il dışına gönderen baba

    normal babadır. gerekirse kurdu da siker.

  • 26. 19 haziran 2017 ankara yağmuru

    eski türk filmlerinde sahte yağmur yağdırırlar ya hani böyle kovadan döküyormuş gibi. hah bildin aynı ondan. arabası,servisi olanlar altgeçitlere-battıçıktılara girmesin naçizane tavsiyem. melihin dizayn ettiği bir şehirde boğulursunuz alimallah.

  • 27. 184 cm 35 kilo metalci kaslı doktor golflü erkek

    35 kiloysa yok olmasına az kalmış erkek.

  • 28. türk erkeğiyle evlenmemek için en büyük neden

    yabanci bir erkekle evli bir kadinim. her gun ablamin, kuzenlerin, teyzelerimin yasadiklarini gorup sukrediyorum. bu bahsettigim insanlar da kucuk kasabalarda yasayan egitimsiz tipler degil, gayet istanbul, ızmir de egitimlerini almis, cekirdek aile kurmus turk orta sinifi...erkekler kadinlarina insan olarak saygi duymuyorlar... kadinlarin da beklentileri ona gore, kiskanilmayi sevgi zannediyorlar, beklentileri o kadar kucuk ki adamlardan.. hakikaten disardan izleyebilseler keske kendilerini

    edit: esim de ben de doktora seviyesinde egitim seviyesine sahibiz... gayet yakisikli, benim selulitlerim var..kisacasi sizin inanilmaz diye gordugunuz yasamlar o kadar gercek ki.. bu bile cok guzel bir ornek... dunyaniz minicik...
    edit 2: meselenin irkla hicbir alakasi yok, yetistirilme bicimi, kultur kastedilen....

  • 29. 25 haziran 2017 şerefli ensest yürüyüşü

    türkiye'nin %40'ının falan davetli olduğu yürüyüş.

    (bkz: kuzenle evlenmek)

  • 30. 19 haziran 2017 kuzey londra terör saldırısı

    --- spoiler ---

    teravih çıkışı cemaatin arasına araba ile dalmışlar. ölüler varmış.

    bunca kamyonla terör saldırısından sonra aynısını müslümanlara yapacak insanların ülkesidir ingiltere. şahsen haklarının da olduğunu düşünüyorum. ayrıca ilerleyen günlerde daha fazla benzer karşılıklar bekliyorum.

    fransa, almanya filan neyse de ingiltere gibi bir ülkeye malum insanları mülteci almak hiç yakışmıyor.
    --- spoiler ---

    sana insan diyenin amına koyim. son 100 yılda ortadoğu başta olmak üzere dünyanın genelinde öldürülen insan sayısı 100 milyonun üzerinde. o çok meth ettiğin ingiltere başbakanı churchill "bir damla petrol bir insanın hayatından daha önemlidir" demiştir. çanakkale harbinde türklere karşı yasaklı gaz kullanıp savaş suçu islemistir. aynı avrupa rwanda katliamı için " biliyorsunuz o coğrafyalarda siyahi insanların birbirlerini öldürmeleri çok da önemli değil" demiştir. bir ırak'lı olabilirdin, ülken işgal edilip evin tarumar olabilirdi, gözünün önünde annene, kız kardeşine tecavüz edip öldürebilirlerdi. haysiyetsiz, uzaktan insana benzeyen yaratık insan ol.

  • 31. netflix'ten en çok izlenen dizilerin haritası

    (bkz: gömlek krallığı)

  • 32. kanada'da 600 dolara 2000 m2 toprak almak

    niye almam diyon kardeş alsana ucuzmuş.

  • 33. ilk önce hangi şehir orucunu açar

    -en önce neresi açar?
    +adana
    -neden?
    +01 plaka
    -en son neresi açar?
    +düzce
    -neden?
    +81 plaka

    gibi fantastik diyalogları içinde barındıran röportaj.

  • 34. ekşi sözlük fotoğraf meraklısı yazarlar veritabanı

    fotoğraflara bakınca, iyi ki fotoğraf sanatçısı dememişsin.
    fotoğraf sanatçılığının ekipman ya da maliyetle ilgisi yoktur. onun için öğrencilere okulda ilk sene pinhole denen iğne deliği kamera yaptırırlar .

    amaç; kompozisyon, ışık, renk, armoni, tasarım gibi belli temel öğleleri öğrenmeden iğne deliğinde çektiğinden bir fazlasını, istersen elinde orta format olsun çekemeyeceğindir.

    yukarıda yazdığım öğeleri bilen kişiler cep telefonu ile harikalar yaratırken, bilmeyen milyar dolarlar yatırsa km yaklasamayacaktir.

  • 35. tayyip erdoğan'ın başarısının sırrı

    özellikle istanbul ve ankara gibi kentlerdeki shp'li belediye yönetimleri 90'larda o kadar berbattı ki, ilk seçimde yönetimler erbakan'ın partisi ile el değiştirdi.
    ve bu belediyeler eskisine kıyasla çok daha etkili ve iyi yönetim gösterdiler.
    tayyip'in belediye başkanlığı da bu dönemdedir malum.
    bu refah partisi başarılı belediye yönetimi anlayışı bu işin başlangıcı ve bu yolu açan faktördür.
    sonra zaten erbakan koalisyonla iktidar ortağı oldu.
    o ortaklıkta, tarikat şeyhleri başbakanlıktaki iftar sofralarına mercedes'leriyle geldi, tanklar falan yürürdü ve filmin ilk yarısı bitti.
    yıllardır süren esasında bağnazlıkla tarif edebileceğim bir kısım chp, biraz ordu ve biraz da laikler kafası, üniversitelere ve devlet kurumlarına türban girdiği an iran oluvereceğiz diye muhafazakar halkı çok baskıladı. bu ve buna benzer baskılamalar, dindar halkta bir reaksiyona dönüşmek için fırsat kolluyordu zaten.
    sonra ecevit başkanlığında üçlü koalisyon dönemi.
    yıllardır enflasyondan bitap düşmüş ekonomi nihayetinde nefes alamayacak hale gelince anayasa fırlatma hadisesi neticesinde bomba gibi patladı. 680'lerde seyreden dolar 900 küsurlara çıktı halk 1 günde 1/3 oranında fakirleyivermiş oldu. sonra ortaklar ecevit'in abiliğine inandılar ve kendi iplerini çekme pahasına çok acı bir reçete uygulandı, kemal derviş transfer edildi, dalgalı kur politikasına geçildi.
    şöyle diyeyim bu ekonomik darboğaz eğer 54. hükümet olan refahyol ortaklığına rastgelmiş olsaydı, akp oradaki son çare arayışından ekmek yiyemeyecekti.
    neyse işte, üçlü koalisyon olan 57. hükümet ülkeye büyük bir sıkıntı yaşatan ekonomik açmazları çözecek reçeteyi bir biçimde formüle etti lakin sonraki ilk seçimde, dsp yanlış anımasmıyorsam %1'lere kadar düşecek bir oy oranıyla, dyp ile birlikte artık politika arenasından silinecek raddeye geldi, mhp ise kemik milliyetçi oyları sayesinde varlığını sürdürebildi.
    bu sırada tayyip, uzun yıllar peşinden gittiği lideri olan erbakan'a sağlam bir manevra çakarak akp'yi kurdu ve seçimlere öyle girdi.
    seçenek ve çare arayan halk, öncesinde belediye başkanlığı referansı iyi, ağzı direkt halka konuşan, becerili hitabetli, türk halkının huyunu suyunu en iyi okuyan liderlerden biri olan tayyip'i iktidara taşıdı.
    ama şu parantezi açacağım, özellikle taşra, şehir varoşları ve anadolu'da, daha muhafazakar ve eğitim seviyesi daha altta olan halk, kendine yukarıdan bakan, türbanına dinine karışan diğer tarafa karşı bir sıçrama yapıyordu orda. ve dönem, kendi dönemlerine dönüşüyordu böylece, sermaye, rant ve özgüven el değiştiriyordu. bu devirden vazgeçmekten korktukları için ve zaten yıllar boyunca da yapılamayacak yok muhalefetten ötürü seçenek bulamayacak ve akp'yi yukarda tutmayı sürdürecekti.
    diğer esas sebeblerden biri de, muhafazakar ama ılımlı görünen erdoğan figürü, amerika ve yahudi lobisinden ortadoğu için destek ve onay görüyordu.
    sonra işte, acı reçetenin acılıktan çıktığı süreçte bu yeni iktidar aynen menderes dönemindeki gibi ülkenin öz varlıklarının kaynağını kullanmayı iyi becerdiler, bazı özelleştirmeler, yabancılara kapıların açılması, yap işlet devret ihaleleri, yollar, köprüler, tesisler, çok ciddi miktarda parasal giri. 2008 hadi bilemedin 2010 yılına dek, ekonomide başarı yakalandı, ab üyeliğiyle ilgili görüşmeler hızlandı, enflasyon düştü, büyüme hızı kuvvetlendi, bir anda bütün ülke inşaat ekonomisi haline döndü, bu arada hala açıklanamayan bazı milyar dolarlarla da araplardan destek.
    2010'lu yıllarda, tayyip başlangıçtaki ılımlı havasından çıkıp halkın en az %30 belki 40'ına bırak sırtını dönmeyi, durmadan itişecek bir hale evrişti. kendinden olmayan herkesi karşısına alıyordu artık, zerrece hoşgörü göstermeyen, taklidi yapılamayan, belki de tek başbakan ve sonrasında cumhurbaşkanıdır. diğer liderlerin hakkında hakaret davası belki de tayyip davalarının yarısı bile değildir. önceki bütün liderler soyisimleriyle anılırken halkın büyük çoğunluğu arasında artık soyadıyla değil adıyla anılan da ilk liderdir.
    2010'lu yıllara dönecek olursak, aslında başlarda büyük destek aldığı fettullah gülen, artık yargıda ordunun en üst seviyedeki yöneticilerini altı bomboş kanıtlarla yargılayıp orduya kendi adamlarını yerine koyacak hale gelmişti. bu arada eğitimde, hukukta, kamu kurumlarında vs ve düpedüz politikada etkili biçimde örgütlendiği sırada, bunu en iyi akp biliyor ve aslında farkında olmadan fosur fosur uyuyan halk yani biz oluyorduk. fetö, kendini belki de içten içe mehdi sanacak kadar büyük bir ego. amerika destekli. dünyanın dört bir yanında örgütlü. 30-40-50 milyar dolar belki daha fazla bir sermayenin de yöneticisi. tayyip, cumhurbaşkanlığı değil tek adam olmayı ve ömür boyu orada kalmaya isteyecek egoda biri. bu iktidar çatışması dersanelerle patlayıverdi ve aralık operasyonları, tapeler, içeri almalar derken ortalık bir anda fena karıştı. adamlar yüzyılın sansasyonel ses kayıtlarını yapacak raddede de derinleşebilmişlerdi.
    ha bu arada da, halkın belli bir kesimiyle zıtlaşmalar sürerken gezi patladı. türkiye tarihinde, bir başbakana isyan olarak bu boyutlardaki en büyük isyana dönüştü o gezi. ne 5 ağaçtı sebebi, ne örgütlerin provokasyonu ne de faiz lobisi. artık kendi özel yaşamlarındaki baskılamadan boğulmuş halkın patlamasıydı. ve halkın kutuplaşmasının da zirvesi oldu bu olaylar. gezi süreci külliyen yanlış yönetildi, kalkıp ey vatandaş tamam sakin ol kışlayı yapmayız, akm'yi yıkmayız seni de dinleyelim sen de bizim halkımızsın denseydi en başında tak der mesele biterdi. süreç boyunca didişme sürdü.
    fetö'ye dönersek, feto öncesi, örgütün devlet içinde dallanıp budaklanmasına müsade edilmesi, görmezden gelinmesi nasıl bir yanlış yönetimse meseleler darbe girişimine kadar vardığında, ki darbe zaten açık istihbaratlarıyla göstere göstere geliyordu, ben köprüde sabaha kadar araçlara yaralı vatandaş taşıdım neyse oraya girmeyelim sonrasın da da ak kaşık kara kaşık ayırdetmeden içeri almalar, kapatmalar ve arada mağduriyetler oldu ve meşhur deyişle it izi at izine karıştı.
    darbe girişimi öncesi yani son genel seçimlerden hemen sonra rusya ile başlayan ekonomik kriz yavaşça ivmelenirken içerde inanılmaz sayıda terör olayları yaşanıyordu, darbe girişimi sonrasında ise on milyarlarca dolarlık feto sermayesinin tökezlemesiyle ekonomik kriz, akp döneminin en büyük ekonomik krizine doğru evrişti.
    feto temizlemeleri, terörün halka nefes aldırmaz hale gelmesi, uluslararası ilişkilerde ve özellikle gelişmiş batıda gittikçe daha yalnızlaşmamız, durmadan uzatılan ohal falan derken, bu sorunlarla ilgilenmek yerine ortam uygun bulunduğu için küt diye başkanlık rejimi değişikliği önerisi çıktı. bahçeli daha dün, başkanlığa tüm şiddetiyle karşı çıkıyorken artık kaybetmek üzere olduğu koltuğuna çare olarak ikna edildi ve değişiklik mecliste bu sayede onandı.
    kampanya süreci, hayatımda gördüğüm en büyük ve neredeyse tek taraflı olan pahalı ve şatafatlı bir kampanyaydı. tv'lerde hayırcılar onda bir oranında dahi yoktu. sokaklarda, caddelerde, binalarda, devlet yapılarında her yerde evet propagandası yapılıyordu.
    hayırcılar terörist ilan edilecek raddeye gelindi.
    bu şekilde 16 nisan referandumu yapıldı.
    onca patırtıdan sonra en az bir %60-65 başarı bekleniyordu.
    ama hala açıklanamayan mühürsüz oylarla seçim şahibeli bir biçimde %1,5 gibi bir rakamla ite kaka geçti. ankara, fatih, üsküdar gibi yerlerde sürpriz hayırlar çıktı.
    ve aslında tayyip'in iktidarı döneminde, 2015'teki ilk seçimlerde akp'nin tek hükümet olacak oy oranını alamadığını saymıyorum, kazndığı halde belki de ilk büyük hayal kırıklığını burada yaşadı. bence mutsuz bir zafer duygusuydu o.
    şimdi 2019 dönemi geliyor.
    ekonomi dallanıp budaklanarak aşağı iniyor.
    bu 2 yıl içinde, ciddi bir nefes almanın olacağını da sanmıyorum.
    ama perde daha açılmadı, 2019 sonrasını hiç de parlak görmüyorum.
    tüm bu uzun uzun yazdıklarımdan sonra soruyorum.
    hangi başarı?

  • 36. bikinili kız görünce yüzüne takke örten sporcu

    (bkz: ekşi sözlüğe bir daha gelinse alınacak nickler)
    gülüyoruz filan ama çok iğrenç bir dünyada yaşamıyor muyuz hakikaten? spor turnuvasında çıplak kıza ödül taşıtmak nedir ya?

  • 37. 13 yaşındaki oğluna araba kullandıran müteahhit

    cehalet ve para yanyana gelince sonuc hep aci aciyor ne yazik ki..

  • 38. para yediğini göstermek için viskiyle yıkanan adam

    adamın profiline, konuşmalarına bir de antep plakalı jipe bakılınca "kaçakçılık yaparak, illegal işlerle uğraşarak" para kazanan bir hıyar olduğu açıkça belli olmaktadır.

    böyle kolay yoldan para kazanan davarlar, üç beş sene böyle yaşayıp sonrasında illa ki bir yerde patlayıp, sefil ve yalnız bir şekilde, hayatını bir devlet hastanesi köşesinde sonlandırmaktadır.

  • 39. ramazanda açık alanda yemek içmek yasaklanmalı

    hamd olsun çocukluğundan beri oruç tutan bir kul olarak desteklemediğim öneri. senin oruç tutman, başkasının hayatına karışma hakkını sana vermez. biri karşımda birşey yiyip içerse canım çekiyor olayını da çok çocukça bir iradesizlik olarak görüyorum kimse kusura bakmasın. evet, oruçluyken mesaiye de giderim, kendime bir ayrıcalık da talep etmem ve oruç tutmayanların çay filan içtiği ortamda onlarla bulunurum. hiç sıkıntı değil benim için.
    benim anlamlandıramadığım asıl mesele başka birşey ve bu konuda aydınlatılmaya ihtiyacım var. bakın, ilk başta da söyledim kimin oruç tutup tutmadığı beni gerçekten ilgilendirmiyor da bu ramazan ayında kamuya açık alanda misalen avmlerde, göstere göstere yiyip içen türbanlılar ne ayak? türbanlı olmak, günümüz şartlarında üst düzey bir dini hassasiyet simgesi taşımak anlamında değil mi? ramazan ayında kamuya açık alanda göstere göstere oruç tutmadığını ve oruç tutanları da önemsemediğini ilan edebilecek kadar bu idrakten uzaksan türbanı ne diye takıyorsun, bir moda ikonu olarak mı, neee?

  • 40. kanuni viyana'yı fethetseydi olabilecekler

    istanbul'da birkaç gün gezin, cevabını fazlasıyla alacağınız sorudur.

    istanbul'un elyevm ahvali ortada; olmayan bir mi'mari, çarpık kentleşmenin artık kentleşmenin kendisi hâline gelmesi, haddinden fazla kalabalık ve niteliksiz nüfus, korkunç bir trafik ve her yönden kirlilik, bir yanda muazzam bir tarih bir yanda korkunç gökdelenler diğer yanda kenar mahallelerde sersefil yaşayan insanlar... istanbul'u anlatmak güç. yalnız o denli içine sıçmamıza rağmen hâlen çok güzel. hele ki boğaz...

    viyana ise oldukça muntazam ve temiz. istanbul gibi viyana'nın da her köşesi tarihten bir kesit sunuyor insana fakat aralarındaki fark şu ki viyana tarihini korumayı bilmiş. hem modern olmak hem de tarihî değerlere, mi'mariye, sanata ve kültüre saygılı olmak böyle bir şey. bir boğazı yok belki fakat şehri ortadan bölen tuna nehri var. az nüfüs şehri âlâ kılan özelliklerinden. maalesef ki uyuşturucu bağımlısı oldukça fazla -ki bu istanbul ile kıyaslanacak bir nitelik değil- ve şehir oldukça pahalı.

    iki dünya şehrini de görmüş biri olarak şunu söyleyebilirim ki istanbul'u viyana'nın muhafaza edildiğinin dörtte biri kadar muhafaza etsek yetermiş. bizde varsa yoksa kentsel dönüşüm. sonra evlad-ı fatihân diye gurur duyuyoruz olmayan şeylerle. fatih bugünkü istanbul'u görse pişman olur eminim. kaldı ki kendisi yalnız türk hükümdarlar arasında değil bütün dünya hükümdarları arasında en entelektüel hükümdarlar arasında yer alır.

  • 41. 15 haziran 2017 chp güvenpark yürüyüşü

    (bkz: kemal kılıçdaroğlu'nun adalet yürüyüşü)

    sanki parkta gezintiye çıktı chp. başlık neresinden baksanız içeriğin çok uzağında. 15 haziran'da güvenpark'ta bir yürüyüş yapılmış bitmiş algısı var. tabii ki insanlar ne olduğunu biliyor ama böylesi büyük bir olayı ifade eden bir başlık olmadığı da kesin.

    bu olayın en önemli tarafı, söz konusu yürüyüşün hukuksuzluklara ve baskılara isyan niteliğinde bir adalet yürüyüşü olması. içeriğe dair başlıkta dile getirilmesi gereken asıl husus bu. ana muhalefet lideri tarafından gerçekleştirildiğini de hesaba katarsak bu bir ilk.

    içerik meselesi bir tarafa en azından bu eylemin öznesine ve amacına saygı gösterilerek başlığın değiştirilmesi lazım.

  • 42. fatih istanbul'u fethetmeseydi olacaklar

    şehir zaten 1204'te latin haçlıları tarafından fethedildiği için ve ondan sonra tekrar kurulan bizans sadece kağıt üstünde var olan bir şehir devlet olduğu için alınamaması gibi bir ihtimal yoktu zaten.

    fetih sırasında büyük bir savaşta olmamıştır sadece 3 kat sur vardır ve onların aşılması 53 gün sürmüştür.içeride savunacak asker yoktur. yaklaşık 100.000-200.000 kişilik osmanlı ordusuna karşı şehri savunan 5-6 bin bizans askeri vardır.

    edit fatih'in aldığı istanbul 1918'de elden çıkmış ve 3.5 yıl ingiliz hakimiyetinde kalmıştır. 2. kez fetheden ve geri alan kişi atatürk'tür.

    edit 2: 1204'te haçlılar fethettiğinde şehrin nüfusu 400.000'dir. 250 yıl sonra ise fatih 20-40 bin aralığında nüfusu olan bir şehri fethetmiştir.

  • 43. türk ligi'nin kalitesini düşüren detaylar

    nispeten genç futbolcuların yaşça büyük olan takım arkadaşlarına "abi" çekmesi.
    bu yüzden genç futbolcunun özgüvensiz olması ve kendini büyüklerle eşit görememesi.
    26-27 yaşına kadar kendini "genç futbolcu" gibi hissetmesi ama işin işten geçmiş olması.

  • 44. suudi arabistan'ın 3 iran askerini esir alması

    iran'in tarihi ve modern mimarisinden, sanat, edebiyat ve muzik anlayisindan zerre haberi olmayan adam puhahah diyor. evet, konusurken kullandigin dilin icerisinde bile binlerce farsca kokenli sozcuk de var puhahah bey.

    devrim ve korfez savasini takiben yasanan ekonomik yaptirimlara ragmen herifler egitimde, bilimde teknolojide turkiye'yi uce katladilar.

    biz halen puhahah.

  • 45. peçemden dolayı lys sınavına alınmadım

    şeriata göre kadın hakları (eğitim, miras, eş durumu vs.) malum. peçeyle gezdiğine göre sen de şeriatçısın. neyin kafasını yaşıyorsun anlamadım ki. yallah arabistana... :d

  • 46. nusret'in çok konuşmayan gizemli bir tip olması

    konuşursa ne kadar boş beleş bir insan olduğu ortaya çıkacaktır dediğim tip.

  • 47. pixelcanvas'da türk bayrağını koruyoruz kampanyası

    evet bence de bu çok önemli kampanyaya katılalım ki en çok işsizin bizde olduğu belli olsun.

    (ara: akıl fikir)

  • 48. beşiktaş kadrosunu dövme yaptırmak

    bir beşiktaşlı olarak ziksen yapmayacağım şey. kadronun yarısı kiralık amk, 1 yıl sonra nanay olacak dövme

  • 49. kadın garsonun müşteriye özel sosisli servisi

    yoğunluktan servis gecikmiş ve sosis soğumuş olabilir.
    mikrodalga da bozuksa sosisi ısıtmak için böyle bir yol bulmuş.
    önemli olan müşteri memnuniyeti.
    ama bazı kalbi fesat şahıslar bu iyi niyetli davranıştan edepsiz edepsiz çıkarımlar yapmışlar çok ayıp.

  • 50. wesley sneijder

    her türlü medya alanında bu adamın için çok kötü sezon geçirdi, çok kötü oynadı ve takımdan gönderilmesi lazım gibi bi taarruz başlatıldı...

    evet çok kötü bir sezon geçirmiştir. ama en kötü sezonunda da ligi asist kralı olarak tamamlamıştır. en kötü zamanında asist olan bir futbolcudur kendisi onu da bi kenara not etsin bazı paralı kalemler...

    soktumun selçük'ünün 2019'a kadar ki sözleşmesini, alacağı maaşı konuşmayan, 2019'daki yaşını konuşmayan, 3 yıldır yattığını konuşmayan insanlar bu selçük, muslera'yla aynı kefede tutanların bu adam için iki kelime olumsuz eleştiri yapmaya hakkı yoktur.

    tutarlı olsun insanlar artık.