Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. evet dediğimiz için arda ve beni bitirdiler

    maalesef klasik akpli mağduriyeti demeci olmuştur. "bitirme" işi evetçilere özgü bir harekettir. insanları işinden kovarlar, hapse atarlar veya ölmesine sebebiyet verirler.

    öte yandan hayırcılar protesto eder, izlemez, ürününü kullanmazlar. buna rağmen işini iyi yapana hakkını verirler.

    rıdvan fenerbahçelilerin çoğunluğu tarafından sevilen bir spor figürüydü. ne zaman kendini futbol değil siyaset ile ilişkilendirdi, kendi kariyerini bitirmiş oldu. bundan öte insanların kalplerindeki yerinden oldu.

    sen taraf oldun sevgili rıdvan. taraf olan biri yüzüstü bıraktığı diğer tarafın sevgisi ve desteği için ağlamamalı.

    şahsen ben memleketi bu hale getiren hükümete destek veren hiç bir ünlü şahsiyeti affedemem.

  • 2. 8 haziran 2017 gs warriors cleveland cavs maçı

    durantin son dakikada 2 lik yerine doğrudan soğuk kanlı şekilde 3 lüğe gitmesi yalnızca "açılın piçler maçı almaya geldim" demektir. adam tereddüt etmedi amk.

  • 3. bursa metrosunda kadınlara özel vagon uygulaması

    "bu vagona binmeyen kadına tecavüz müstahaktır." anlamına da gelebilen ilkel ötesi uygulama. bir belediye ancak bu kadar sığ, ancak bu kadar geri kafalı olabilir. böyle bir uygulamanın yan etkilerini düşünmekten aciz olmaları bir yana, bunu düşünüp uygulayacak gücü nereden buluyorlar? tüm erkekler potansiyel tecavüzcü demek değildir de nedir bu? ah benim davar ülkem, vah benim manyak ülkem.

  • 4. 7 haziran 2017 gama ışını patlaması

    kenarıya patlasaydı keşke.

  • 5. 7 mayıs 2017 ales

    e-ales'e yol yapiyorlar sanirim. default, premium, gold vs tipi uyelikler olusturup devletimize yeni gelir kapilari acabilirler. premium uyelerimiz sinavi iki gun sonra, gold uyelerimiz su gun su saat ogrenebilir tadinda hos olmaz mi. devlet buyuklerimiz bunu bi degerlendirsin.

  • 6. meb'in okullarda tekne orucu uygulaması

    milleti araplaştıran değerlerin gelecek kuşakları da zehirlemesi için güzel bir yöntem.

  • 7. okuduğun üniversiteyi söylemeden anlat

    acaba neyin virali bu. hangi ajans burda yazan sazanlar uzerinden slogan uretip reklam kasacak.

  • 8. vatanım sensin

    leon'un iç çatışmasının çok güzel işlendiği dizi. annesine direkt olarak söylemese de, aklındaki soru: "ne yani, babam, 20 yıldır yanında olan oğlu için, yunan ideallerinden ve görevinden vazgeçmedi de, hiç görmediği ali kemal için mi tüm bunları feda etti?" boran kuzum, o kıskançlıkla karışık hayal kırıklığını, gerçeği reddetme sosuna bulayıp, çok güzel yansıtmış.

  • 9. babaların kıskanılan özellikleri

    lise yıllarımdayken bana o zamanlar yeni yeni ülkeye gelen levis kotu alıp, kendisinin tek ayakkabısı olan, belki 4 senedir giydiği siyah makosen ayakkabısının altındaki deliğe denk gelecek şekilde sert bir mukavva parçası yerleştirmesidir.

    geçen sene babam ziyaretime gelmişti. ayağındaki yepyeni spor ayakkabılarına bok atıp, soktum o meşhur mağazaya ve canavar gibi bir kış botu aldım kendisine. bana küçük bir servete mal oldu ama sikeyim öyle serveti. o mukavva parçasının parayla karşılığı yok çünkü...

    bir sürü canvas pantalon almıştım bir kaç vakit evvel ama giymiyor. vazgeçemedi 25 liralık waikiki pantalonlarından . benim aldıklarım adamlıkmış, her güne giyilmezmiş. canım babam.

  • 10. türk futbol tarihinin en çirkef ilk 11'i

    bir çoğunun hocası fatih terim . tesadüf mü?

  • 11. 7 haziran 2017 katar'a 5.000 asker göndermek

    ekonomik gorusuyle beni her zaman gulduren aktroll yine basliga damlamis ve buyurmus ki, o 5000 asker orayi 50 sene korur.

    aynen karsim, o adamlar orayi 50 sene de korur, 100 sene de korur, 1500 sene de korur. yanliz soyle bir durum var, biz neden once bu adamlari kendi milletimizi korumak yerine bu araplari korumaya gondermeyi seciyoruz? ben burada bir turk askerinin canini dusunurken adam hala borsa diyor. sacmaliga bakar misin?

    arkadas siz ne kadar satilmis adamlarsiniz? ulan kendini sat, sesim cikmaz. senin vucudun, senin kararin, etrafindakileri satma ulan. kalkmis bir de diyor ki, gidecekler profesyonel adamlar. he 5000 profesyoneli gonderelim, sonra isidle, pkk ile, tak ile, sacma sapan teror orgutleriyle yumruk yumruga kavga ederiz. arkadas boyle bir vatan hainligi var mi? bir insan kendi milletini nasil boyle satar?

    herifcioglu gelmis demis ki, turk askeri oradan tas vermez. vermesin de. bu adamlari zaten destekleyin ki, pkk gibi organizasyonlar buradan tas alamasin. e siz ne yaptiniz? vesayet var diye, diye; aglaya, aglaya orduyu bitirdiniz.

    kalkmis bir de mal mal diyor ki borsa cikacak. yahu arkadas hangi mahsulun urunusunuz? sizi hic mi nadasa birakmadilar? ordu dedigin sey devlet hazinesinden aldigi parayla yurur. bu para nereden gelir? senden ve benden. borsa isterse insin isterse ciksin, bu adamlar bizim verdigimiz vergilerle besleniyor. ki sizin gibi hayirsever ve alni secdeye degen adamlarin ne kadar vergi verdigi ortada. adam anlatiyor ki borsa % 200 kazansa bizim ucaklar upgrade edilecek.

    biliyorum burada cok kufur etmemi istedin, o rahatligi sana vermeyecegim. kufur etsem yine magdur olacaktin ama yetti artik sizden de magdurlugunuzdan da. bes sene once turk oldugunu soylemekten utanan adamlar kalkmis simdi milliyetci kesiliyor. yersen.

    orada bir tane mehmetcigin burnu kanasin, vebali uzerindedir. cakma musluman, cakma turk, cakma insan musveddesi seni. istersen ozele gel, ama uzerim. sonra buralarda haykirirsin bu yazar bana boyle yapti diye.

  • 12. aşırı kilolu insanların ortak özellikleri

    hayatlarındaki insanları hiçe saymaları.

    bu yazıyı ömrü boyunca hep aşırı kilolu olmuş bir babanın kızı olarak yazıyorum.

    babam benden 26 yaş büyük. babamı onun otuz yaşındaki zamanından beri hatırlıyorum. her zaman şişmandı ve her zaman hunharca yerdi. yaşadığı sağlık problemlerini şuradan yazmıştım: #68110364

    peki o bu sağlık problemlerini yaşarken, biz ailece ne yaşadık.

    lise yıllarımın sonuna kadar ben de aşırı kiloluydum; çünkü evimizde yok yoktu. her öğün için ağır et yemekleri, yemek sonrası ağır ağdalı tatlılar, her çeşit hamur işi, her akşam yemeği için mutlaka tereyağlı pirinç pilavı. salata arada kaşıklanmak için vardı, zeytinyağlılar da öyle. ıspanak yemeğinin içine bile kıyma katılırdı, çünkü babam içinde et olmayan bir şeyi yemezdi.

    beslenme alışkanlığımı düzeltmem yıllarımı aldı diyebilirim. üniversiteye gidip o evin düzeninden ayrılınca bir yılın sonunda doğrudan bir diyet yapmamama rağmen tam 14 kilo verdim, 74 kilodan 60 kiloya indim. sonradan diyet de yaparak 50-55 kg arası bir yerde kendimi sabitlemeyi başardım. ama çocukluğumdan getirdiğim kötü beslenme alışkanlıklarımla halen boğuşuyorum. an itibariyle otuz bir yaşımdayım ve şekere bağımlıyım. kilomu kontrol altında tutmaya çalıştığım için usturuplu yesem de önüme bir kilo ağır ağdalı tatlı koyun, tıkanmadan yiyebilirim. samimiyetle günün her anında içimde yeme isteği var. 6 yıl sigara kullanıp "of" demeden bıraktım; ama şeker düşkünlüğümden kurtulamıyorum. bir gün bir evlat sahibi olursam onu şekerle tanıştırmamaya yeminliyim. deneyimlerimle çok iyi biliyorum ki, damak tadı çocuklukta gelişiyor ve sonradan değiştirmek de hiç kolay değil.

    ben bunları yaşarken annem ne yaşadı ona bakalım. o hep 50 kg civarındaydı. özellikle çiğ yeşilliği ve meyveyi çok sever, tatlıdan nefret ederdi. bizim evin yeme çılgınlığında sağlığını muhafaza etmeyi bu şekilde başardı. şu an 50 yaşında, inanılmaz atletik ve güçlü. enerjisine hayran kalmamak imkansız. ben de onun beslenme alışkanlıklarını benimsemeye çalışıyorum.

    babam 40 yaşından itibaren, felç, gut, damar tıkanıklığı ve diyabet gibi hastalıklarla boğuşmaya başladı. hiçbir doktorun tavsiyesine uymayarak berbat yeme alışkanlığında ısrarcı oldu. haliyle yaşam kalitesi yerlerde. vücut sağlığını geçtim, artık mantıklı düşünüp davranamaz da oldu. nasıl anlatayım bilmiyorum, gerçekten aptallaştı. geçirdiği felcin de muhakkak etkisi var. önemli bir karar almamız gerektiğinde babama danışamıyoruz. annem bu yükü de omuzlamış durumda. hem bir sürü hastalıkla boğuşan hem de inatçılıkta çığır açan kocasına bakmak da anneme kaldı. kız kardeşim tıp doktoru, babamın en iyi tıbbi bakımı almasını sağlıyor. ben yanlarına sık gidip geliyorum; ama annem babamla birlikte yaşayan kişi olduğundan derdin en büyüğünü o çekiyor. ömrü babama bakmakla geçiyor. evlilik dediğin insanların birbirine destek olması gereken bir kurumdur. annemin hiç de iyi bir evliliği olmadığını düşünüyorum. çok güzel, çok zarif bir kadın. çocuklarını okutmuş, iş güç sahibi etmiş, hayatın ona yüklediği sorumlulukları savdıktan sonra tamamen kendi için yaşaması gereken yıllarını hasta bakmakla geçiriyor. gerçekten üzülüyorum.

    tabi işin bir de maddi boyutu var. babamın felç geçirmesi benim üniversite 2. sınıftaki zamanıma denk gelmişti. annem o sırada çalışmıyordu, sadece babamın geliri ile yaşıyorduk. felç ile beraber büyük maddi yıkım yaşadık. üniversite yıllarımda hem çalışıp hem okumak zorunda kaldım. çok zor zamanlardı.

    bütün bunları görmüş yaşamış biri olarak, şişman insanları gördükçe içim buruluyor. onların bu yeme aşkları yüzünden çocukları aileleri ne çekiyor diye düşünmeden edemiyorum. insan sosyal bir yaratık. benim hatalarımdan, en yakınlarım da etkileniyor, bile isteye hata yapmaya hakkımız yok.

    babam çok yemeseydi de alkolik olsaydı mesela, hemen hemen aynı sıkıntılardan geçerdik. aynı maddi manevi acıları yaşardık. babam çok yediği için kimse ona kızmıyor, "hasta oldu adam, vah vah" deniyor. alkolik olsa herkes onu suçlardı, ama çok yemek toplum nezdinde yanlış değil. oysa netice itibariyle aralarında çok da bir fark yok. babam da kendini bununla savunuyor, "içkim, sigaram, kumarım yok; sadece yemeye düşkünüm, ne olmuş yani?" diyor rahatlıkla.

    ne yazsam bitmiyor bu yazı, öyle doluyum ki bu konuda. babamı affedemiyorum, hastalıkları nedeniyle acı çektiğinde ona üzülsem de tam bir merhamet hissedemiyorum. yazımı okuyan aşırı kilolu biri varsa, lütfen şu sitemimi kabul etsin: inanın sadece sizin bedeniniz sizin kararınız değil. sizinle birlikte sizin yeme düşkünlüğünüz ve hastalıklarınız yüzünden acı çekecek yakınlarınızı düşünün, onlara bunu yapmaya hakkınız olmadığını kabul edin ve yeme isteğinizle yalnız baş edemiyorsanız mutlaka profesyonel destek alın. bu bir diyetisyen olabileceği gibi bir psikiyatr da olabilir. yediklerimizin uyuşturucu etkisi yapabildiğine dair şu yazıyı bırakıyorum.

    amacım kimseyi kırmak yaralamak değil, aşırı kilolu insanların yakınlarının neler yaşadığını aktarmaktı. üzdüğüm, kırdığım varsa affetsin lütfen.

  • 13. 17 yaşındaki öğrencisiyle aşk yaşayan öğretmen

    boyle haberlerde ilgili kisinin calistigi okulu ve bransini harfi harfine acik acik yazip, ismini ise sadece bas harflerini yazarak sansurleyen editorler beni benden aliyor. yillardir boyle. ezberlemisler onceden gelenlerden gorduklerini, kimse de demiyor ki aga bu ne? cunku ismini yazmayinca o lisede hic kimse anlamayacak muzik ogretmeni l.k. kim. ayni lisede ismi l.k. olan yuzlerce muzik ogretmeni var ya..

  • 14. tc nüfusunun yüzde 33'ünün ateist ve deist olması

  • 15. uzun boylu az yağlı hafif kaslı mühendis erkek

    peynir mi bu amk.
    tam yağlı olsun usta, taze mi?

  • 16. veterinerler ücret almadan hizmet vermeli

    üç kuruş parayla yaşayan veterinerlere bok atacağınzıa çıkıp devlete yapın giderinizi.
    "devlet niye düzgün veterinerlik hizmeti veremiyor, oraya niye hayvan bırakmaya korkuyoruz" de, hıyar.

    veteriner her 5 sokak hayvanı karşılığında 1 tane ücretli hayvan bakarsa akşam eve kurtaramadığı hayvanların etlerini mi götürecek yemek için? veterinerlerin kullandığı aşı, ilaç, iğne, narkoz beleş mi geliyor o adamlara?

    kirasını sen mi ödüyorsun? vergisini sen mi veriyorsun hıyar?

  • 17. ekşi itiraf

    sabahın köründe uykusuz işe gidersin, akşama kadar eşşek gibi çalışıp yorgun argın eve dönersin, sonra evdeki minik insan sana koşup "babacığım babacığım" diye sarılıp minicik dudakları ile seni kocaman öpmeye çalıştığında bütün yorgunluğun birden gider ya, hah işte bende gitmiyor amına koyim ya. nasıl bir yorgunluk bu arkadaş.

  • 18. arda turan'ın pilotlarla yaşadığı kabin gerilimi

    merak ediyorum kokpit'e girip kuleyle mi haberleşecekti?

    -alo kule merhaba. piste doğru gideyim mi yoksa kenarıyada bekleyeyim mi?

  • 19. survivor 2017

    ilhan mansız'ın duygusallığa tepki olarak doğduğunu kanıtladığı yarışma.

    sevgilisi: nasılsın?
    ilhan :koşullara göre gayet iyi, sol dizimin iç kısmında bağlarda bir zedelenme var.

  • 20. lebron james

    2016: "back to igoudala....ohh blocked by james!"

    2017: "james...blocked by igoudala"

    zevkten dört köşe izledim finallerin 3. maçını valla. yalnız yorumların çoğuna katılmıyorum. bebelerin "hater" muhabbetini zaten boşver de, maçları bireysel hikayeler üzerinden yorumlama meyili çok yaygın:

    "lebron son dakikalarda yine çöktü, çünkü winner değil, bak kobe olsa alırdı maçı. hele jordan olsa hakemler aşka gelir, bunu iki galibiyet sayarlardı..."

    <el insaf>
    adam 39 sayı atmış, 11 reb, 9 da assist eklemiş. bunu %55'le yapmış. adamın finaller ortalaması triple double, tarihte bir ilk. durant ve curry'nin istatistikleri lebron'la -kısmen- kıyaslanabilir ama kimin etkisi fazla, kim en değerli oyuncu konusunda yakın bile değiller: finaller boyunca adamın sahada olmadığı o ufacık zamanda, cavs -8 yerine -45.
    </el insaf>

    ***

    ilk 45 dakikada atılan sayılarla, son 3 dakika atılanlar eşit sayılmıyor mu? nedir bu clutch fetişi arkadaş? oyundan anlayanı da anlamayanı da son 2-3 dakikaya bakıp hikaye yazmayı becerebiliyor, sanırım o yüzden.

    bir de diyorsunuz "adam winner olsa son topu korver'a atmaz, kendi kullanırdı". yahu herif iyi savunulurken %50-60 ihtimalle iki sayı mı denesin, zinde olan ve bomboşken %50+ üçlük atan korver'a mı versin? doğru kararı verdi, olmadı. kobe mal olduğu için kendi atardı tabii, 10 kere denesin 8'inde batırırdı, ama biz kalan ikisini hatırlayıp onu kahramanlaştırırdık.

    ***

    karakter çözümlemesi yapıp hikayeler yazmak yerine, sistemleri kıyaslamalı. çok basit aslında: lebron ve irving 45 dk sahada kalmışlar. warriors'un üçlüsü ise 40'ar dakika. bu tempoda o 5 dakika fark, 20-22 ekstra posession demek. lebron ayısı da bir insan. bu bir.

    ikincisi de, dakika başına harcadığı enerji de daha fazla. irving, muhtemelen hayatımda gördüğüm en zor 50 layup'ın 5'ini tek başına bu gece atmıştır. çıldırdı resmen. ama hepsinde de dayak yedi, yoruldu. cavs'ın "sistemi" bu sonuçta, elinde iki tane mükemmel iso oyuncusu var, tepede perdeleme yapıp onlara mismatch yaratıyorlar, sırayla yükleniyorlar. boş kalanların üçlükleri girerse ne ala. kevin love kaçırdıklarından birini atmış olsaydı, şimdi lebron'a methiyeler düzülürdü.

    warriors ise kardiyo idmanı yapar gibi... toptan uzakta koştur, boyalı alanda perde üstüne perde, sonra boşa kaçana çat üçlük veya içeri kaçan adama kolay sayı. hem kendileri az dayak yiyor, hem de savunmayı koşturuyorlar. dinlenemiyorsun oyundayken.

    lebron'la irving 3.5 çeyrek boyunca insanüstü oynadılar ama warriors, bu verimli sistemi ve derin benchi sayesinde hep maça ortak kaldı. ve sonda da durant denen hile kodunu kullandı.

    tabii işin ilahi adalet kısmını anlıyorum. bu superteam furyasını başlatmasa da popülerleştiren lebron. ektiğini biçiyor. keser döner sap döner, gelir götüne girer. o yüzden aynı anda hem "beter olsun" diyorum, hem de şapkamı çıkarıyorum. adam beni çiftkişilikli yaptı.

    -kevindurantsinsiyılanspor

  • 21. suudi arabistan'da türk mallarına boykot çağrısı

    bize de hurma bıçaklatacaklar bu gidişle.

  • 22. hülya avşar'dan arda turan'a destek açıklaması

  • 23. amerika'ya karşı birlik çağrısı

    önce kahkahayı sonra eksiyi bastım. yazarın sesini duyurmaya çalıştığı kitle aşağıdaki sözlerinden alsın yürüsün, abd'nin cehennemine kadar yolları var.
    1-) "en azından şu durumda hükümete muhalif olmayı bırakın"
    2-) "herkes özgürce kendini ifade edebiliyor zaten"
    3-) "size mi kaldı lan bizim iç işlerimize karışmak"

    milletin toprağını parçalamaya gidip lider devirmeye çalışan adamlar "size mi kaldı lan iç işlerimize karışmak" diyor. bütün muhalifleri susturup hapse atan, açlığa mahkum eden adamlar "herkes özgürce kendini ifade edebiliyor" diyor. şimdi zulmün yanında saf tutup zulme karşı direneceğiz öyle mi? abd sizsiniz zaten. abd ile ortak olan, trump umutlarımızı yeşertti diyen, abd'nin ayağına kadar giden bunla da yetinmeyip o ülkedeki yasaları çiğneyen sizsiniz. kadın tekmeleyen sizsiniz. korumalar protestoculara tekme indirdikçe burada "içimin yağları eridi" diyen adamlarla birlik mi olunurmuş? herkesi kendiniz gibi ilkesiz mi sandınız?

    abd ile ortak olup cezaevlerindeki tutsakları diri diri yakan da sizlerdiniz. niye ses etmediniz? sizinle ortak olacağız, bir de size muhalefet olmayı bırakacağız he? ooldu oldu. biz kendi içimizde birlik oluruz. yanardöner siyasetçiler gibi "evet diyenler de vatandaşımız hayır diyenler de" diyeceğimizi mi sandınız? 100 yıl da geçse akpli, ülkücü ve referandumda evet veren tarafla ortak slogan geliştirmeyeceğiz. kusura bakmayın. faşizme karşı faşizmle birlik olmayacağız.

    utanmadan bir de "entryim arada kaynamasın diye başlık açtım" demiş. nasıl dehşet ül vahşet entry girdiyse artık arada kaynaması hepimiz için çok üzücü olacaktı iyi ki kaynamadı.

    o zaman edit: beş para etmez sefil eğitim sisteminin dayattığı sınavda üç türkçe beş matematiği fazla yaparak türkiye şartlarında gayet iyi bir fakülte kazanabiliyorsun. kıytırık olanı ile kıytırık olmayanı arasındaki ince çizgiyi fazladan yapılan birkaç soru belirliyor. nasıl gözünde büyüttüysen o sınavı; anlaşılan çok zorlanmışsın. senin kıytırık fakülte dediğin yerde denizlerin ayak izleri var. bana pkk'li diyen yazar da pkk'li yahut pkk sempatizanı olduğumu ispatlasın bir zahmet. yok öyle bol keseden sallamak. yurtdışından da yazmıyorum arkadaşlar, yurtdışı hesabı değil hesabım. siz herkesi kendiniz gibi korkak ve tutuklama tehditleriyle siner, susar, pusar sanmışsınız. yanılmışsınız.

    başlık sahibi duygusal yazarın ricası üzerine kendisine çiçek (bkz: küfür işçi sınıfının ağzında çiçektir) gönderdiğim yerde küçük bir düzeltme yaptım. böyle duygusal adamlara başlık açtırıyorsunuz ondan sonra biz ettiğimiz laflar sebebiyle vicdan azabı yaşıyoruz, kalbi kırılmış mıdır diye düşünüyoruz, üzülüyoruz; yapmayın.

  • 24. leyla ile mecnun'dan akılda kalanlar

    ismail'in leyla'yı aramak için dağa çıkma hazırlıkları esnasında "ismail sen ne anlarsın dağcılıktan?" diyen erdal'a ismail'in flashback le cevabı geliyor aklıma:
    "söylediğin şeye bak erdal abi, benim halamı dağa kaldırmışlar, dağcılık genlerimde var!" dan sonra gelen görüntüde , zorla götürülmeye çalışılan bir teyze (ismail abinin halası yani- kendisi tabi) ve harika cümlesi : " ayy lütfen beni dağa kaldırmayın!" ...

    aklıma geldikçe gülüyorum...

  • 25. yardım lütfen 4 yıldır devam eden ağız ağrısı

    up. ulan adam naif bir şekilde yardım istemiş ota boka yardım edersiniz buraya bir entry yazmamışsınız. geçmiş olsun.

  • 26. uğur meleke

    beklenen yazısı gelmiş.
    bugün arda-terim krizi hakkında bir makale yayınlamış.
    böyle milli takıma böyle kaptan adı altında.

    yazının linki: [http://www.hurriyet.com.tr/…a-boyle-kaptan-40483237 http://www.hurriyet.com.tr/…a-boyle-kaptan-40483237]

    --- spoiler ---

    böyle milli takıma, böyle kaptan…

    geçen cuma akşamı işten eve dönüyorum, köprü girişinde lüks bir araç aniden sıkıştırdı beni. şans eseri kurtulduk büyük bir kazadan. arabamdan indim, söz konusu aracın şoför mahallindeki yaşlı adama bir yumruk salladım. araya girenler engel olduğu için tam da isabet ettiremedim yumruğu. adama hak ettiği küfürleri edip, kuş gibi hafifleyip döndüm arabama. sonradan öğrendim ki, yumruk salladığım yaşlı adam, arda turan’ın 60 küsür yaşındaki babasıymış. olsun. bunlar gibi 3-5 tane var trafikte zaten. bir daha karşılaşayım, bir daha yaparım aynısını...

    sonra arda aradı beni. sporcu-gazeteci saygısı çerçevesinde hukukumuz var on yıllık. “abi” dedi. “ister sen haklı ol, ister babam olsun. bunun bir önemi yok. ama allah aşkına, baban yaşında adama yumruk sallamaktan utanmadın mı?”

    kem küm ettim arda’ya. ama utanmaz mıyım, çok utandım tabii. yerin dibine girdim. hâlâ utanabiliyorum neyse ki. bir insan parasını pulunu, işini gücünü, eşin dostunu her şeyini kaybedebilir. hiçbir şeysiz ve hiç kimsesiz kalabilir bazen. ama bir insanın esas kaybettiği an, utanma duygusunu kaybettiği andır bence. neyse ki utanabiliyordum hâlâ. özür diledim arda kardeşimden. değerli babası adnan bey’i de aradım, bin bir özürle aldım gönlünü. ne de olsa eski toprak. şeker adam, çok kızdıysa da dayanamadı affetti beni...

    ***

    yukarıdaki öykü hayali. adnan bey’e saygım sonsuz. böyle bir hikâye hiçbir zaman yaşanmadı, yaşanmayacak. aynen, milli takım uçağında 30’luk arda’yla 60’lık bilal meşe arasındaki hadisenin yaşanmaması gerektiği gibi. aynen geçmişte emre’nin basın tribününe hareket yapmaması, volkan’ın vedat danacı’yı evinden aldırmakla tehdit etmemesi, gökhan töre’nin silah çekmemesi, başakşehirlilerin muhabir dövmemesi gerektiği gibi. bu tarz hadiselerin artık süreklilik arz etmesinin ve sıradanlaşmasının basit bir sebebi var: yumruk, vuranın yanına; tehdit, edenin yanına kâr kalıyor. bir ay önce muhabir döven volkan babacan, pazartesi akşamı milli takımın kalesini koruyor. tff başkanı’nın ve türkiye futbol direktörü’nün ülke futbolunu yönetmekten anladığı bu. daha önce bu durumu birkaç kelimeyle özetlediğimde çalıştığım kurumdan kovulmuştum. ama maalesef acı gerçek bu: “böyle federasyona böyle hoca. böyle hocaya böyle milli takım. böyle milli takıma böyle kaptan”
    ne bir eksiğiz, ne bir fazla. ülke futbolunun özeti bu.

    ***

    üstelik bu havalı futbolcu jenerasyonumuz, son derece de başarısız. son 6 turnuvanın sadece birine gitmişler, 2004-2006-2010-2012-2014’ü ıskalamışlardı. 24 takımla düzenlenen, gitmeyeni dövdükleri, arnavutluk’un, k.irlanda’nın, macaristan’ın katıldığı euro 2016’ya mucizevi biçimde gittiler. 31 yaş ortalamalı italya 120 km. koşarken, bunlar 102 km. koşabildiler. doğal olarak da son 16’ya kalamadan döndüler. yani kabaca 10 yıldır avrupa’nın son 16’sının içine giremiyorlar. ama hâlâ başarılı olduklarını ve haksızlığa uğradıklarını iddia ediyorlar!

    bu ülke terim’e 3 kez milli takım, 3 kez galatasaray antrenörlüğü vermiş. türkiye futbol direktörlüğü pozisyonunu icat edip hizmetine sunmuş... arda’ya genç yaşında hem 10 numara, hem kaptanlık teslim edilmiş. ismi sokaklara, caddelere verilmiş. sevgiyse sevgi. saygıysa saygı. kazançsa kazanç. ama hâlâ mağduru oynuyorlar. hâlâ ülkenin onların değerini bilmediğini iddia ediyorlar! daha ne verebilir ki bu ülke size allah aşkına? eflak’la boğdan’ın anahtarını mı?

    ***

    şu prim kavgasını da en başından beri anlamadım. anlamak da istemiyorum. euro hesaplarında 8 haneli paralar olan bu adamların kendi içlerinde halletmeleri gereken üç beş kuruş konusunu, kamuoyunun önüne taşıyıp bir yıldır sündürmeleri artık affedilebilir bir konu olmaktan çıktı, tadı kaçtı. tff, kendi milli takımını kurtarmak, halk nezdinde saygınlığını korumak istiyorsa, şu prim konusuna dahli olan herkesle yolları ayırmalı. bu konunun direkt aktörleri fatih terim, arda turan, burak yılmaz en başta, mevzunun parçası her kim varsa ulusal takımla ilişiği kesilmeli. tff bu hamleyi yapıp milli takımı sterilize edemiyorsa, demirören yönetimi de istifa etmeli. ay-yıldızlı formaya artık bayrampaşalılığı, kasımpaşalılığı, karagümrüklülüğü, adanalılığıyla filan değil; medeniliğiyle, bilgisi ve görgüsüyle övünen sporcular, spor adamları hizmet etmeli. burası yolun sonu artık. bu, benim milli takımım değil. sokaktaki vatandaşın da çoğunluğu aynı görüşte. milli takım tehdit, kavga, kabadayılık yeri olmaktan çıkmalı artık. yeter.
    --- spoiler ---

  • 27. güllacın abartılmış balon bir tatlı olması

    bir gıdayı beğenmiyor oluşunuz onun abartılmış bir balon olduğunu gösteriyorsa şahsımca bunu yazan yazarı benim beğenmiyor oluşumda senin abartılmış bir balon olduğunu mu gösterir? bırakın bu salak ergen başlıkları artık

  • 28. suudi arabistan milli futbol takımı rezaleti

    "neden böyle oldu" diye sorulsa muhtemelen "abd'ye 350 milyar dolar yatırıp kısa bir süre önce silah aldık, pendik kadar filistin'i sizin insafınıza bıraktık, kralımız öldüğünde ispanya'nın küçük bir kasabasında yas ilan edildi çünkü kralımız her sene gittiği tatilde 350 milyon euro harcayıp mazlum araplar yerine küçük ispanyol kasabalarını abad ederdi. biz kendi coğrafyamızda birbirimizi öldürüyoruz zaten, bir de siz tüy dikmeyin ve aslında bu saygısızlık bizde doğuştan var, kusura bakmayın" diyebilecek bir kaç futbolcu içeren takımdır. neden suudi arabistan milli takımı'nın saygısız oyuncularını mazlum araplar gibi konuşturuyorsunuz ki? suudiler suyu bile senden almıyor, sen onların avukatı mısın?

  • 29. katar'a uygulanan büyük ambargonun gerçek sebebi

    eğer adım adım nereye gidiyor diye bakarsanız, işin sonu iran'a ulaşıyor.

    suud'lar iran'la can düşmanı. peki bunun kaynağı nerden geliyor ve başka kim düşman?

    israil'in iran'la bir meselesi olduğu herkesin bildiği bir gerçek.

    abd başkanı trump'ın sudi arabistanla yaptığı 300 milyar doları aşan silah anlaşması ve suud prenslerinden birinin yaptığı "iran yakında bedel ödeyecek" anlamındaki açıklamasından 48 saat geçmeden ışid iran'da ilk terör eylemini yapıyor.

    tam suriye'de barış görüşmeleri devam ederken, bir şekilde bölgede hassas bir stabilite sağlanmışken, birileri sönmekte olan ateşe benzinle gidiyor.

    bu çok açık bir gerçek.

    mısır'ın ve suud'ların bölgede güçlü olmak için israil ile yakın olmaları gerektiğini anlamaları zaten altı gün savaşı sonrası anlaşılmıştı.

    israil'in bölge'de yaşanan savaşlara hiç bir sesinin çıkmaması, adeta kendini unutturması, ışid terörünün o taraflara uğramaması, hatta uluslararası medyaya da yansıyan ışıd'in yanlışlıkla israil'a havan topu atıp özür dilemesine bakarsanız gün gibi ortada olan gerçek ortaya çıkar.

  • 30. katar'a gıda yardımı

    kişi başı geliri 145.000 usd olan bir ülkeye yapılan yardım.

    trajikomik!...

  • 31. 8 haziran 2017 akbank rezaleti

    ön edit: akbank genel müdürlükten bir hanımefendi babamla iletişime geçip, konuyu çözüme kavuşturmuş. iyi, kötü fikir veren, destek olan herkese teşekkür ederim.

    değerli sözlük yazarlarının fikir, öneri ve daha da önemlisi desteğini beklediğim bir dolandırıcılık ile karşılaştık.

    2 mayıs 2017 tarihinde babamın axess kredi kartı üzerinden bir dolandırıcılıağa maruz kaldık. nasıl mı?

    anlatayım, 2 mayıs 2017 tarihinde öğlen saat 13 sularında akbank görevlisi babamı arıyor, burası önemli! hesabınızda olağan dışı aktivite tespit ettik çin ip'leri üzerinden 1'er dolar tutarında art arda alışveriş yapılmaya çalışılmış, bunlardan şüphelendik, alışverişi engelledik, haber vermek istedik diye. babam da teşekkür edip, kart bilgilerinin çalındığını düşünüp, kartı tüm internet alışverişine kapatıyor. başka bir görevli 1 saat kadar sonra arayıp 450 dolar tutarında bir alışverişin yine çin ip'si ile gerçekleştiğini söylüyor. babam daha bir saat önce bu tür alışverişlere kartını kapattığını ve işlemi onaylamadığını, ücreti ödemeyi de kabul etmediğini söylüyor. telefondaki görevli zaten bu tarz girişimlere karşı güvencede olduğumuzu, bir dilekçe ile konunun kapanacağını, ekstrede harcama tutarında iade olacağını söylüyor. konu burada kapanıyor.

    bugün gelen ekstrede 450 dolar tutarının , tl karşılığı borcu kucağımızda bulduk. yalnız daha önce bahsi geçen, sözde bizi uyardıkları 1'er dolar tutarındaki harcamalar yok! acele ile müşteri hizmetlerini aradık, küstahlık seviyesini git gide artıran görevli ile babamın yaptığı görüşme ile öğrendik ki, harcamanın yükümlülüğü bizim üzerimize imiş 3 mayıs 2017 tarihinde verdiğimiz dilekçemizin incelenmesi gerekiyormuş ve süreç 180 günü(6 ay) bulabilirmiş. ve işin asıl kıllandırıcı tarafı, olayların gidişatından şüphelenen babam, müşteri hizmetlerini tekrar arayıp kredi kartının internet alışverişine açık olup olmadığını sordu ve 1 aydan daha önce ses kaydı ile sabit olan kapatma işlemi gerçekleşmemiş, kart hala açık.

    akbank kendi, belki de içinden, güvenlik açığının tüm maliyetini omzumuza yüklüyor. sonuç ise belirsiz. telefonda babamın bilgilerini vererek, yeterince kabalaşıp, sorumlu mercilere ulaşabilirim ama haklı olduğumu düşünürken haksız duruma gelmek istemiyorum.

  • 32. güneş yanıyorsa neden etrafı duman kaplamıyor

    cahil birinin sorusudur. lan hiç mi mangal yakmadınız oğlum? asıl yandığı için duman çıkarmıyor zaten. eğer yanıpla yanmamak arasında köz gibi kalsaydı o zaman solar sistemi duman kaplardı. ancak 13 milyar yıl önce hamdolsun alev aldı, sönmüyor. bugün bulutsu dediğimiz gök şeyleri, güneş'in alev almaya çalıştığı o dönemden kalan dumanlardır.

    güneş'in yakıtı bitmeye yakın yine duman çıkarmaya başlayacak. işte o zaman jüpiter'in rüzgarlarıyla yellemek gerekir ki tekrardan alev alsın.

    işte bunlar hep bilim.

  • 33. zeytinburnu'ndaki korkunçlu 1+1 daire

    oğlum siz istanbullular nasıl bir cehennemde yaşıyorsunuz lan?

  • 34. arda turan'a imajını kurtarma önerileri

    futbol oynamaktan vazgeçip diğer her şeyi yapmayı çalışmaktan vazgeçmesi. kabul et, futbol dışında her hangi bir konuda beceriksizsin arda. yandaş olmayı bile beceremedin.

  • 35. maliye bakanlığı'nın mavi marmara tazminat kararı

    sabır kardeşim sabır. hele bi 2071 seçimleri geçsin reis o zaman müdahale edecek.

  • 36. spotify

    840 tane playlisti takip ediyorum, bir kısmını kendim yaptım. albümden çok tüketicisini daha çok bu playlistleri dinlemeye yönelttiği, ve modunuza göre, mekanınıza göre, tarzınıza göre müzik dinlemenize öncelik verdiği ve buna yönlendirdiği aşikar. yani her şarkı ve şarkıcıya ulaşalım mevzusu ikinci planda kalıyor. en başından beri bu bilinçle uygulamayı kullandığım için burada sürekli hortlayan onun busu yok şunun şu albümü yok mevzusu hiç gözümü tırmalamıyor açıkçası.

    bununla bağlantılı spotifyda bulamadığınızı mp3 formatında bilgisayarınızda ya da telefonunuzda bulundurun çok elzemse, onları da spotifydaki listelerinizle harmanlayın.

    artık bu yok yeaa diye de bok atmayı bırakın. verdiğiniz paranın karşılığını her ortamda böyle savunsaydınız ekmeğinizi kahvenizi etinizi alkolünüzü bu kadar pahalıya almazdınız

  • 37. 1884 yılında istanbul'da çekilen kebapçı fotoğrafı

    şu fotoğrafa bakıyorum, ardından fotoğraf çekildikten hemen sonra oluşan görüntüyü falan hayal ediyorum. kişileri kafamda oynatıyorum yani. eski fotolar için yapınca çok keyifli oluyor. sahte bir zamanda yolculuk tadı veriyor nedense.

    fotomuz

  • 38. internet kafelerin internet kafe olduğu yıllar

    benim için 98 yılında başlayan süreçtir.

    seneler sonra memleketim olan edirne'ye tekrar taşınıyorduk, hatta kamyonda babamla beraber giderken, radyodan lady diana'nın öldüğü haberini almıştık. benim taşınacağımızdan önceden haberim olmadı, bizimkiler ev almışlar hatta içini falan yaptırmışlar, 2 3 ay geçmiş taşınmamıza 2 3 gün kala haberim olmuştu, çok mutlu olmuştum.

    edirne'ye taşındık, okullar açıldı, arkadaş çevresi edindim, derken bi gün arkadaşım gel internet cafeye gidelim dedi. nabıcaz olm orda, benim evde bilgisayarım var, internetimde var dedim. gel gel sen gidelim dedi gittik.

    internet cafenin kapıdan girdim ağzına kadar dolu, millet ne yapıyor diye baktım, deli gibi oyun oynuyolar, içimden ya bu oyunlar benim evdekilere benzemiyor falan dedim. sonra bi baktım adamlar birbirleri ile oynuyor, birisi bi program açmış yazı falan bişeyler yazıyor, böyle birden ufkum genişledi, mirc'in ne olduğunu ilk defa öğrendim.

    ulan 96 yılından beri evde internet vardı, kendi bilgisayarım vardı, ben sadece tv de gördüğüm web adreslerine girip bakmasını biliyordum. nba.com'a girmiştim, baktım zenci zenci adamlar çıkıyor, sonra tv de ford.com gördüm, gittim baktım arabalar var, derken babam bi sefer yurtdışından dönerken, telefon rehberi gibi, internet adresleri rehberi getirmişti. oradan rasgele adresler seçip giriyordum, karşıma tesisatçılar ve çeşitli tamirciler çıkıyordu. arama motoru olarak bi tek altavista'yı biliyordum, onda da bişey bulamıyordum.

    eve geldim, 3 gün 3 gece uyumadan chat yaptım, hayatımda böyle eğlenceli bişey görmemiştim daha önce. ondan sonra her akşam internet cafeye gitmeye başladım, age of empires, half life, tribes gibi oyunlar oynadık. bi başkaydı internet cafeler, blue cat, uygar net, yanında ki gold, sistem hepsinin farklı bi müşteri kitlesi farklı bi havası vardı. güzel günlerdi.

    sonra piçlikler öğrenmeye başladım, netbus indirip arkadaşın oturduğu makinın cd sürücüsü açıp kapamalar, yazdığı şeyleri silmeler*, mirc sayfasını okumalar, tuvalete yada sigara içmeye dışarı çıktığı zaman onun ağzından abuk sabuk şeyler yazmalar derken, çok gülmüşüzdür.

    sonra mircte kendimize kanallar kurduk, op kavgası, + kavgası başladı. op isterim vermezler, sigara isterler ben vermem. hepimizin icq numarası vardı, o online olunduğunda öten vapur düdüğü hala kulaklarımdadır. tabi bu arada internet cafelerde takılırken,evde de chat olayına da kendimi iyice kaptırmıştım, babam derslerim kötüleşecek diye yasak koymaya kalkmıştı. bende 146 dan bağlandım , bir ay bir fatura geldi akıllara zarar, aslına bakarsanız benimde suçum yok, babamın bilgisayarı 24 saat açık ve internete bağlı olduğu için öyle girerdim. bi gün baktım babam bağlantı penceresine 146 yazıp girdi, böyle oluyormuş demek deyip bende tekrarladım. meğerse normal hatlarda yoğunluk olup bağlanamadığı zamanlar girermiş 146dan.

    mp3 furyası da başlamıştı, hepimizin kendi sevdiği şarkılardan oluşan mp3 cdleri vardı, adeta hepimiz küçük bir tiesto edasındaydık, napsteri öğrenmiştim, çok manyak ötesi şarkılar indirdim. o zaman indirdiğim o şarkılar hala bilgisayarımda ve hala dinliyorum.

    enteresan günlerdi, gider rhpc cdsi alırdın, içinden acaip bişey çıkardı, metallica cdsi alırdın, bi bakardın içinde porno var :) , bi ara kola bardağı, tangledet toplamaya başladı millet, cep telefonları çok popüler oldu, benim 5110'um vardı, taaa istanbuldan krom nikel parlak kapak getirtmiştim kendime. herkesin ekran logosu farklıydı, zil sesleri farklıydı.

  • 39. sezaryenle doğurup kendine anne diyebilen kadın

    gayet normal bir şey söyleyen kadın.

    yalnız yukarıdaki arkadaşa söyleyin normal doğum çağ dışı bir olay değil adı üzerindedir.

    çok güzel doğurdum bağırmadan ve korkunç hikayeler anlatacak şeyler yaşamadan. kadın doğum uzmanı bile normal doğum yaptığımı vajinal muayene sırasında anlayamadı ama hala kalkıp sidik muhabbeti diyor.

    biz sizin bitmek bilmeyen ameliyat yeri sızınızla alay ediyor muyuz acaba? kadınlari ortadan boluverdi durduk yerde.

    korkuyorum cesaretim yok de kır dizini otur aşağıya bu neyin havası allasen? ben çocuğumu doğurduğum gün kendime elmalı turta yaptım eminim sen günlerce kendi başına yataktan dogrulamamissindir. bu mu normal afedersin?

    herkes sezaryen olabilir doğumda sıkıntı yaşanır yahut fiziksel yapı uygun değildir bu gayet normal, korkup da sezaryen istemek de oyle ama sezaryen doğumla övünüp normal doğum yapan insanlar hakkında bu şekilde konuşmak nedir ben çözemedim. kıskançlık olsa gerek.

  • 40. ekşi sözlük antik yunan klonundan başlıklar

  • 41. 7 haziran 2017 abd'nin türkiye'yi kınama kararı

    hatirlatmak isterim:

    abd japonya tarafindan pearl harbor'da saldiriya ugradiktan sonra savas ilani icin oylama yapildiginda dahi 1 karsit oy vardi.

  • 42. arda turan

    bu millet harbi mal.

    adam baştan aşağı megaloman bir ruh hastasına dönüşmüş hala suçlu biziz diyor. he biziz amk. arda' yı pışpışlayacaktık gönlünü hoş edecektik. efendiliginden ödün vermeyen onca dünya yıldızı var bunu donunda sallayacak. onlara birşey olmuyor ama arda beyin psikolojisi kaldırmıyor.adam bir halt etmis hataliyim diyecegi yerde hala emrecilik oynuyor. sanki adam daha ne kadar itici olabilirimin çabasında.

  • 43. fetocuların kullandığı 650 kiloluk helyum bombası

    herkesi ördek sesi ile konuşturur

  • 44. zeytin mi daha önemli yapılacak tesis mi

    üniversitede peşimi bırakmayan bi çocuk vardı. bir gün bankta oturmuş sınava çalışırken yine yanıma geldi. "müsade eder misin, sınavıma çalışıyorum." dedim, aldığım cevap enteresandı: "şimdi sınav mı önemli?"

    işte bu kafada, bu bencillikte, bu rahatsız edicilikte bir cümle bu da. tabi ki zeytin daha önemli.

  • 45. ferrari 458 italia kutu açılış videosu

    arabanın teslim masrafları bile benim arabanın değeri kadar.

  • 47. comey'in abd senatosu'na ifade vermesi

    - cumhurbaskani erdogan'in 15 temmuz darbe girisiminden gunler oncesinden bilgisi oldugu ve bu tesebbusu durdurmak yerine 200'un ustunde insan'in hayatina mal olacak sekilde yasanmasina izin verdigini dusunuyormusunuz?

    iste bu soru mıt baskani hakan fidan'a turkiye buyuk millet meclisi darbe arastirma komisyonunda sorulabilirse o 100 senelik arayi kismen kapatabiliriz.

  • 48. katar emiri'nin hoş geldin türk ordusu demesi

    babasının ordusu sanki amk. turk ordusu yukariya, turk ordusu assagiya.

    "ya hak" deyip ilk ok'u bilalin atmasini beklerdik oysaki.

  • 49. fethullan gülen'den öğrenilenler

    atatürk ilke ve inkılaplarının ne kadar değerli olduğu.

  • 50. golden state warriors

    buraya birazdan "abi bunlar çok itici yaa" tayfası gelecek. adamlar 3 sezondur tamamen aynı oyunu oynuyorlar ama nedense şimdi itici oldular. bu oyun ekşici kardeşlerimize başta sempatik geliyordu çünkü hafiften bir underdog gördü mü bunlar bırakmazlar romantikliği. bu her zaman böyle olmuştur bakın mesela seneye orlando magic final oynasın hepsi tapar orlando'ya, iki sene daha böyle devam etsin bu sefer de orlando'dan soğurlar. bir dönem borussia dortmund fetişi vardı, sonra sözlükteki leicester city taraftarı kardeşlerimizle tanıştık, ha malesef bu takımlar devam edemedi eğer edebilselerdi onlar da itici olarak tarihte yerlerini alacaklardı.

    sözün özü bu adamlar çok iyi, geçen sezon eğer harrison barnes denen kazma tüm seri boyunca bulduğu bir kamyon boş şuttan sadece 2 tanesini atsa veya green haksız yere ceza almasa zaten yine şampiyon olup bu sezonla birlikte three-peat yapmış olacaklardı sağlık olsun.