Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. 22 şubat 2017 fenerbahçe krasnodar maçı

    tüm kasımpaşa maçında ve bu maçtaki gol dakikasına kadar "yönetim istifa" diye bağıran fenerbahçe taraftarı, atılan ilk golde life is life'a eşlik etti. şimdi de "bizler inandık siz de inanın"ı söylüyolar.

    ben de aziz yıldırım olsam ben de bırakmam amk. ilk golde her şeyi unutan taraftarım olduğu sürece.

  • 2. tsk'da başörtüsü yasağının kalkması

    fakat onbes senede ne guzel iran olduk hakikaten ya, insan gercekten hayret ediyor.

    bi de iran gibi referandumda evet dedik mi tamamdir bu is.

  • 3. ölürken çalması istenen şarkılar

    dokumacı kızlar. cenazemde de un helvası dağılsın. çok severim.

  • 4. kedi sahiplenmek

    kediyi vermeyin,
    kızını alın,
    bu iş huzur içinde çözülsün.

  • 5. en ucuz sigara 30 tl olsun kampanyası

    "70'lik rakımız 70 tl olmasın" diye bi facebook sayfasına üye olmuştum üniversitenin ilk senesinde falan. şimdi keşke 70'lik rakımız 70 tl olsa.

  • 6. çayı şekersiz içen insan iticiliği

    (bkz: hay sikicem çayınızı)

  • 7. evlenilecek kadın burcu

    dağınıksanız başakla evlenin hayatınızı toplasın...

    yatakta yorgunsanız ikizlerle evlenin size çaktırmadan başının çaresine baksın.

    duggusalsanız oğlakla evlenin tüm duygularınızı disipline soksun

    derli topluysanız yay ile evlenin dünyanız şaşı beş olsun....

  • 8. üniversitedeyken hiç sabahlamamış insan

    üniversitede uykusunu alan insan var mıydı ki?
    4 sene ben sürekli esnedim.
    kim uyudu fosur fosur çıksın ortaya.

    tanım: çok şey kaçırmış olan insandır. yazık maviyi de görmemiş. hüzünç.

  • 9. malı mülkü satıp sahil kasabasına yerleşme isteği

    mal mülk olsaydı da ben de aynı isteğe haiz olabilseydim.

    o mal mülk dediğiniz zıkkımı nasıl bulsak?

  • 10. çayı şekersiz içmek

    ben küçük bardak çaya 3 şeker atan adamdım. sonra hayatimdan elimden geldiğince şekeri çıkartma kararı aldım. ilk başta tabi müdahale edebildiklerimi çıkarttım. çayda önce tek şekere indim. bu arada siyah çay içmem. yeşil çay ve diğer bitki çaylarını içerim. tad olarak ilk başta çok kötü gelse de zamanla güzel gelen şeyin aslında şeker olduğunu ve asıl tadı gizlediği fark ettim. bir süre sonra herhangi bir sorun kalmadı. normal gelmeye başladı çayların tadı. hatta bazen tek şeker atıp denedim ve bu sefer şekerli hali kötü geldi. diyeceğim o ki şeker bir bağımlılıktır. vücuda onu unutturabilirsiniz. bunu başarırsaniz hem sağlığınız hem damak zevkiniz için faydalı bir şey yapmış olursunuz.

  • 11. ekşi itiraf

    ben ölsem o kahrolurdu ama şuan onsuz yaşadığım icin kendimden soğudum.
    hayata devam ederken de kendimden soğuyorum.
    yogun bakımda beklerken ona bisi olursa intihar ederim dedigim kalan ailem icin hayata tutunurken, nefes aldigim icin utaniyorum.
    her seyi diri diri yasadik; ne sigara ne alkol ne antidepresan. ve suan agir geliyor her sey.
    kafami dagitacagim hicbir unsur yok. rahatlamak icin bi yol yok sadece o suan acısız demek disinda.
    kalbim acıyor. " cok güçlüsün sen" diyenlere , bu günlerde güçlü kalayim diye mi beni boyle güçlü yetiştirip veda ediverdin sen ah benim bebeğim ha? minik , son ana dek naif ve kibar annem.
    --
    yazıyı okuyan kim varsa annesi yanındaysa gitsin sarilsin, sabah kahvalti hazırlasin, öpsün sıcacik once benim yerime. şanslıyken hala.
    benim ışığım gitti. gözlerimin parıltısını yavas yavas sönerek yitirdim. tek dayanak annem boyle isterdi diye devam ettiğim hayat.
    --

  • 12. ateistsen neden arkadaşının cenazesine geliyorsun

    konu ölen arkadaş ile ilgili olduğu için.

    agnostik olarak ben; ölen arkadaşım müslüman ise cenaze namazına, hristiyan ise kiliseye, ateist ise gömülmek/küllerini serpmek her ne ise isteği onu yerine getirmek. kısacası ölen arkadaşıma değer verdiğim için inanışına saygı göstererek hareket ederim.

  • 13. çocuklar için okunması en uygun kitaplar

    jules verne'in bütün kitaplarıdır. okutun da çocukların hayal gücü gelişsin biraz.

  • 14. bisikletli kızı taciz edenlerin hazin sonu

    aferin kız. içimin yağları eridi.

  • 15. sevgilisi için hayatını değiştiren insan

    insan çok bencil bir mahlukat, kendimden de biliyorum işime gelmeyen durumda illa suçlayacak birini bulurum. sesli söylemesem de içimden geçer "senin yüzünden hayatımı ne hale getirdim, neler çektim amk" derim.
    "neler çektin ya, çok merak ediyorum" dese kalırım öyle tavşan gibi.

    sevgili deyince biraz daha özel bir ilişkiden bahsedildiğini düşünerek yazıyorum, zaten o kişinin varlığı hayatını değiştirmiyor mu? gri sandığın her şey rengarenk olmuyor mu? ne güzel değişmiş işte, rutin dediğin şey zaten çok sıkıcı değil mi?

    ha diyorsan ki ben işimi, şehrimi, ülkemi değiştirdim. derim ki "eee? yapmasaydın"
    düzen dediğin şey bozulur, tekrar kurulur. öldüm sanırsın da eskisinden daha güçlü olursun veya tam tersi. ama nihayetinde büyürsün. bu yolda da öğrenirsin, tecrübe edinirsin.(bak bu önemli, bunu koy cebe)

    sevgili için yaşamakla, sevgiliyle birlikte yaşamayı, hayatı paylaşmayı karıştırmayalım. başkasına bağımlı olmak insan benliğini paramparça eden bişey. ama paylaşmak çok acayip, umut verici, mavi-yeşil bir şey.

    bir de kabul etmek gerekiyor ki, kafamıza silah dayanmadıysa kimse içinden gelmeden başkası için istemediği bir hayatı yaşamaz. yani sen de istedin, senin de işine geldi aslında, sen de mutluydun, kabul et. dert çekmiş, hep haksızlığa uğramış, kıymeti bilinmemiş insan rolünü yemiyor artık kimse.

  • 16. 16 nisan 2017 referandum sonucu tahminleri

    2'si kararsız 6 kişiyi "hayır"a ikna ettiğimden beri pek de umrumda olmayan tahminler. evet'in savunulacak hiçbir argümanının olmaması, akp'nin bir fetö bir pkk arasında gelgitli politikaları ikna işini kolaylaştırıyor.

    şurada tahminle vakit harcayan arkadaşlar sadece bir kişiyi ikna etse karşımıza harika bir seçim sonucu çıkar...

  • 17. orgazmdan daha zevkli anlar

    tıkanan lavaboya lavabo açıcıyı döküp üzerine bir şişe kaynar suyu döktüğünüzde ortaya çıkan cosss sesi. içerdeki pisliğin bir süre dışarı fışkırması, sonra tekrar gidere geri dönmesi, sonra lavabonun açılması. anlayamazsınız...

  • 18. kanal tedavisi

    %90 ihtimalle dişin yerinde kalmasını sağlayan yararlı tedavi.

  • 19. coldplay ile radiohead arasındaki fark

    coldplay; (bkz: mainstream) < radiohead; (bkz: cult)
    coldplay; neşe < radiohead; hüzün
    coldplay; renkli t-shirt+spor ayakkabı < radiohead; deri ceket + bot
    coldplay; sporcu < radiohead; sigara
    coldplay; vejeteryan < radiohead; kahve
    coldplay; gece çıkmadan önce < radiohead; intihardan önce
    coldplay; içi boş aydınlık < radiohead; kabullenici gerçeklik.

    debe editi: #hayır

  • 20. erkeği kadının gözünde bir anda yücelten davranış

    hayatımın tartışmasız en kötü gününü geçiriyorum, bir bankta oturmuş neye üzüleceğimi şaşırmış bir şekilde ağlıyorum. detaya girmemin lüzumu yok ama şöyle izah edeyim;o gün öldüm. yaşamış olduğum hiçbir acıyla kıyaslanamayacak kadar çok canım yandı, muhtemelen diyorum ölümdü o gün yaşadığım. neyse bankta ağlıyorum işte- ha bir de güzel giyinmişim hem moralimi yüksek tutmaya çalışıyorum hem de keriz gibi hala güçlü falan görünme peşindeyim. herneyse işte bir devlet dairesinin bahçesindeki bankta elimden kayıp giden telefonum yerde, kusursuz makyajımın içine eder şekilde ağlıyorum. çaresizlik, hayalkırıklığı, yalnızlık yani her şey var o an adeta bir hüzün kokteyliyim. uzaktan halk arasında keko diye tabir edilen, facebook profili uluyan kurtlardan geçilmeyen, telefonu sibel canın adını dağlara yazdııım yariiim şarkısıyla çalan bir memur göründü. üç sene kadar önce bir evrak götürmüştüm, işlemlerini yaparken bilgisayarı bozulmuştu, bana da otur düzelene kadar demek zorunda kalmıştı. çay da söylemişti yanılmıyorsam. orda tanışmıştık ama selamlaşmak haricinde bir diyoloğumuz olmamıştı bir daha. gözgöze geldik. ben toparlanmaya çalıştım gözümü filan sildim ama nafile tabi. burnum kızarır ben ağlarken genelde. geldi yanıma oturdu noldu dedi hemen ama ben sesi duydum şıp şıp damlıyor gözlerden lanet damlalar durduramıyorum. shvdjsdhjdhdjs lan yazarken yine damlamaya başladı djdbdjdhd. neyse işte ben avcumun içini filan çimdikliyorum ki acıdan dikkatim dağılsın ağlamayayım. neyin var noldu dedi tekrar. ne dedim tam hatırlamıyorum da galiba çok üzülüyorum falan demişimdir. sonra kafayı kaldırdım da yüzüne baktım. abi adamın yüzünde üzüntüyü gördüm ya. yani nasıl anlatayım. ben de hiç beceremem böyle şeyleri de dedi. konuşmayı falan hiç beceremem ama istersen oturalım böyle dedi. kimse yalnız üzülmemeli dedi. ulan allahın yedi kat yabancısı adam. geldi benimle orda yarım saat oturdu. ben ağladım o da yanımda oturdu. sonra ben sustum artık. ne yaşadın bilmiyorum ama geçecek dedi. bi tane peçete verdi. sonra arkadaşlarımdan biri geldi falan o da gitti.
    merhamet, şefkat. muhtemelen normal bir günde otursak konuşacak hiçbir ortak konu bulamayız. bambaşka hayatlardan, sosyal çevrelerden geliyoruz. ama o adam hiç tanımadığı birini, sırf ağlarken gördü diye yanına gelip, yarım saat oturup, teselli etmeye çalışacak kadar iyi yürekli biriymiş. biraz ahmet kaya introsu tadında olacak ama ben orada yaşadığım o zor günde, bir dakikacık bile olsa yüzünü görmeye ihtiyaç duyduğum, ama o bir dakikayı benden esirgeyen hatta sırtını dönen insan yerine beni hiç tanımayan birinin tesellisiyle kendime geldim. erkek kadın fark etmiyor bence. bir insanı yücelten onun yüreğinin güzelliği oluyor.

  • 21. 21 şubat 2017 manchester city as monaco maçı

    falcao inanılmaz bir gol attı.

    edit: izlemeyenler için hagi'nin rapid wien'e attığı aşırtma golünün benzeri.

    not: yalnız farkettim de, verdiğim örnek golün üzerinden 20 sene geçmiş amk. sanki geçen hafta atıldı, herkes hatırlar gibi demişim. 20 sene lan oha amk yaşlandık valla.

  • 22. genelkurmay'ın nagehan alçı'ya geçmiş olsun demesi

    (bkz: hulusi akar kim yahu)

    edit: ozel kalemi tarafindan boynuna kemer gecirilerek rehin alinan, recep erdogan'in pesinden miting meydanlarina ve umreye kosan arkadasmis.

    edit2: basina silah dayamislar, bogazini kemerle sikmislar, boynundaki morluklar o sirada olusmus...yanlis anlasilma olmasin.

    edit3: bir de 'dere geçerken at değiştirilmez'deki iki attan biriymis. peygamber devesi uyardi sagolsun.

    edit4: ayrıca yildonumunde kardak kayaliklarina giderken de yunan botu tarafından kendi sahilimize geri yollanmisligi da vardir diye baska bir uyari geldi bir yazar arkadastan.

    edit5: hulusi beyin askeri/nizami selam vermeyi bilmeyen bir genelkurmay başkanı olduğunu hatırlattilar colorblind ve ampute karinca cok sagolsunlar.

    edit6: hulusi bey şu sözleri de ergenekon sanıklarına söylemiş; “arkadaşlar hapiste übd döngüsüne girmeyin. nedir übd döngüsü? üzülmeyin-büzülmeyin-düzülmeyin. üzülürseniz büzülür, büzülürseniz düzülürsünüz. sonra ne olur? yine üzülürsünüz.” uyari olurolmazadam'dan geldi.

    edit7: hulusi paşa'nın radikal islami gorusleri ve ataturkun kurdugu laik turkiye cumhuriyetini elestirileriyle taninan ve ayriyetten "islamiyet'in hükümlerini egemen kılmak için devrim yapmak gerektiğine inanıyorum" diyen nuri pakdil'i de evinde ziyaret etmiş oldugunu hatirlatti werascus.

    edit8: bazi arkadaslar hulusi bey hakkinda bir takim asaglayici komplo teorileri yolladilar fakat medyaya yansimamis veya teyit edilmemis bu iddialari tabiki de paylasmayacagim.

    edit9: tsk'daki son radikal degisikligin (bkz: tsk'da başörtüsü yasağının kalkması) oldugunu beyan eden arkadaslar olmus. konuyla alakali olabilecegi icin paylasiyorum.

    edit10: feto diye adlandirilan ihanet sebekesiyle amansiz mucadelesiyle taninan hulusi akar hakkinda fetöcü mümtaz'er türköne'nin, genelkurmay başkanı olduğunda, yani 17-25 aralık'tan sonra, övgü dolu, kimsenin bilmediği matematik sevgisinden filan bahsettiği bir güzelleme yazısı yazdığını oci arkadasimiz hatirlatti.

    edit11: amk yazmamdan rahatsiz olan bazi sozde degil ozde tsk sevdalilari kardeslerimin ricasini kirmayarak (bkz: hulusi akar him yahu) diye editlemis bulunmaktayim. turk silahli kuvvetleri hepimizin sahip cikmasi gereken bir kurum, onu yipratacak bir harekette bulunmayi ben de yanlis buluyorum. musluman kardeslerime de su ayeti tekrardan gozden gecirmelerini tavsiye ediyorum "hiç şüphesiz allah size, emanetleri ehline teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. allah size ne güzel öğüt veriyor. şüphesiz allah işitir ve görür" (nisa-58).

    edit12: caylak yazarlari unutmak tabiki de olmaz. biseydenicem adli caylak yazar "yemin ediyorum ülkenin geldiği noktayı düşününce bazen oturup ağlayasım geliyor. bizi daha ne kadar rezil edeceksiniz?" diye fikirlerini beyan etmis. katilmamak elde degil.

  • 23. ekşi sözlük yakıt tüketimi veritabanı

    bu basliga kurus/km yazanin aklini sikeyim. memleketteki benzin fiyati sabit mi duruyor kodumun yerinde? oldu olacak arap dinari/deniz mili olarak verin amina koyim. biz nasil olsa o tarihin kuruna bakip buluruz di mi?

  • 24. ömer seyfettin'in çocukların psikolojisini bozması

    suç ömer seyfettin'de değil, ömer seyfettin'in yangın yerine dönmüş bir coğrafyada yaşayan milliyet bilincinden yoksun insanlarını uyandırmak için yazdığı, dolayısıyla "büyük"lere hitap eden hikayelerini çocuk seçkisine koyan izansızlardadır.

    netice itibariyle ömer seyfettin balkanlar'da türklerin uğradığı vahşeti yazmıştır. sanatçı olarak yaşadıklarını hikayeleştirme taraftarı olmuştur. sanatsal tavrını ve seçimini kimse eleştiremez.

    lakin eyy çocuk hikayesi derleyicileri! siz kimsiniz ya?

    düzeltme: "taraflısı" ney la?

  • 25. 2017 ekonomik krizi

    yıl 2013. kafe açmışım. badanası boyası, masası sandalyesi, mutfağı... sağdan soldan aldıklarım ve kendi iş gücümle ve arkadaşların da yardımıyla hayırlısı olsun diye başladık.

    yer eskişehir odunpazarı. 2011'de yıllık 5 milyon turist çeken tarihi kent.

    ben açtığım zaman henüz ekonomik buhran bu kadar hissedilmiyordu. çok mu zengindik ? hayır. çok mu para kazanıyorduk ? hayır. ancak kendini döndürüyordu.

    şimdi size biraz kafe restoran işletmeciliğinden bahsetmek isterim.

    bir kafeye gittiğinizde menü önünüze gelir. menünün genişliğine ve sirkülasyona göre o kafenin içerideki stok maliyetini aşağı yukarı hesaplayabilirsiniz.

    örneğin; 2013'te menüdeki 'ızgaralar ve tavalar' bölümünden yola çıkalım.

    bir köfte tabağının fiyatı 6 adet köftesi yanındaki garnitürü ile 15 tl idi. kıymanın kilosunu 19 tl ye alıyorduk ve bir kilo kıymadan 24 adet köfte çıkıyordu. bu şu demek;

    bana 4 adet köfte tabağının maliyeti yaklaşık 30 tl oluyor, 60 tl kazanıyordum.

    kırmızı ette durum 1 e 2 ya da en fazla 2.5 kazanmak yönündeydi.

    tavuk göğsünün paketi 8 tl idi. 4 porsiyon göğüsten 48 tl para kazanırdık. maliyeti 15-20 tl arasında olurdu. kırmızı ete nispeten daha iyi bir kazanç bırakırdı.

    menümdeki maksimum fiyat 30 tl. bu iki kişilik kahvaltı fiyatıdır. maliyeti 17 tl idi 2013'te. sizlere bu rakamları veriyorum ki, dışarıda yediğiniz içtiğiniz şeyler konusunda birazcık algınız açılsın. şahsen ben artık dışarıda bir şey yerken iki kere düşünüyorum. zira yediğiniz ürünlere gelen zamlar sizin beslenmenizi ne yönde etkiliyor bilmeye hakkınız var.

    yıl 2017. şuan da kafedeyim. içerisi boş. 2013'te 6 kişi çalıştırıyordum. şuan içeride sema abla bulaşık yıkıyor. dünden kalan patlıcanları patatesle kavurup geri dönüşüm yapıyor. akşam onu yeriz.

    saat 14:00. 9:00'da açıldı ve bir çay dahi satılmadı. yan kafeden müjgan abla geldi suları kesilmiş ödeyememişler. bulaşık yıkayacaklarmış suları yokmuş, yarım damacana su istedi binbir bahaneyle. 45 yaşında kadın. sorun değil abla al ne olacak allahsen diyorum. ama üzülüyor işte o da. emekli.

    2015 in başlarında başlayan bunalım 2017'de büyüyerek artmakta. unutmayın eskişehir öğrenci şehridir. turistte çeker. bu şu demek, aileler kriz yaşasa dahi, evlatlarının parasız kalmasını istemezler. yani bir şekilde burdaki öğrencilere para gelir.

    1 hafta içinde 8 tane öğrenci çalışmak için başvuru yaptı. saatlik 5 tl veriyorum. ki bu eskişehir standartlarında yüksek bi rakam.

    verebiliyor muyum ? tabiki de hayır. dün sema ablanın parasını verdikten sonra bana 5 tl kaldı.

    kafeyi açtığım anda yakıt, elektrik, su, kira, eleman ve genel gider toplamı 200 tl. günlük 200 tl kazanırsam ay sonunda buranın tüm giderleri karşılanır. ve devran döner.

    2013'te aynı fiyatlar ile 300-350 tl arası ciro yapardık, bende kişisel masraflarımı ödeyebilirdim.

    vergi borcum var ve tabi ki ödeyemiyorum. 4 senede 14 bin tl vergi borcum var. neden ödeyemiyorum peki ?

    hemen açıklayayım.

    şuan etin kilosu 38 tl. 2013'ün 2 katı. 24 adet köfte çıkıyor. 4 porsiyon köfte 60 tl. fiyatları artırmayı denedim ve bu kez stok elimde kaldı. o yüzden porsiyon fiyatı 15 tl de sabit kaldı.

    4 porsiyon köftenin tabak maliyeti şuan 50 tl. 60 tl kazanıyorum.

    tabak başına kazancım 2.5 tl :)

    fiyat artıramıyoruz, alım gücü yok.

    ben yıllık 5 milyon turist çekebilen, türkiye'nin en güzel semtlerinden birisinde 60 kişilik bir dünya mutfağı restoran sahibi mukemmelermis.

    söyleyeceklerim bu kadar.

    ah yolunuz düşerse beklerim. (bkz: rasta cafe)

  • 26. ak parti başkanlık referandum reklamı

    bir parti ve şahıs düşünün ki halkına kılıç, savaş, kan, işgal, fetih, gözyaşı üzerinden propaganda yapsın. bunu da devlet televizyonundan yapsın. geleceğe dair bir çiçek bile göstermesin, bir güzel umut, bir kardeşçe yaşam için hiçbir iddiası olmasın. lanet olsun.

    bu yüzden kaybedeceksiniz. bugün değil, yarın değil, belki 16 nisan'da da değil, ama kaybedeceksiniz. bu halka layık gördüğünüz şeyler yüzünden kaybedeceksiniz.

  • 27. mit'e sordum yok bir şey dedi

    gün geçmiyorki akp kurmaylarının fantastik beyanları'na bir yenisi eklenmesin.

    efenim sayın başbakanımızın bugünkü açıklamalarından bir kesit,

    "başbakan yıldırım, mhp lideri bahçeli'nin "fetö'nün siyasi ayağı ortaya çıkarılsın" yönündeki çağrısına ilişkin olarak, "mit'e sordum, 'siyasetçi, milletvekili ne varsa getir' dedim. 'yok bir şey' dedi. benden bilgi mi saklıyorlar. eğer öyleyse bedelini öderler" diye konuştu."

    kaynak

    yani referandumdan hayır oyu çıksın diye ellerinden gelenimi yapıyorlar,yoksa oy aldıkları kitleye "ne söylesek yiyorlar zaten lan" diyerek saçmalama çıtasınımı yükseltiyorlar anlayamadık.

  • 28. eşcinsellik hastalıktır

    öncelikle spekülatif fallacy ağzından çıkıp da siyasi dengesizlikteki güçler dengesinin yaptırımını hayırlarsak, ki yanlış hatırlamıyorsam world health organization'un kuruluşunun ilk yıllarında politik bazı sebeplerden dolayı eşcinselliği hastalıklar listesine aldığını bilelim, salaklığın ya da aklı çalışmazlığın da hastalık olma potasına kafadan girdiğini söylemeliyiz.

    kısasa kısas, kısa kısa gidelim gari;

    - hastalıkları; curable( iyileştirilebilir. ) ve treatable( tedavi edilebilir. ) olarak ayırabilir miyiz?

    + evet.

    - eşcinselliği hastalık olarak ele aldığımızda " tedavi edilebileceği "ni söyleyebilir miyiz?

    + hayır.

    - eşcinselliğin tedavi edilemeyeceğini; eşcinselliğin tedavi edilemeyecek kadar kompleks bi' " hastalık " olduğundan mı, yoksa tedaviye uygun bi' yapısı olmayan farklı bi' karakteristikte olduğundan mı?

    + tedaviye uygun bi' yapısı olmayan farklı bi' karakteristikte olduğundan.

    - eşcinselliği; iyileştirebilir miyiz?

    + " iyileştirmekten" kasıt heteroseksüel bi' kür tedavisi uygulamak mı?

    -evet.

    + o zaman cevabım; "hayır."

    - neden?

    + çünkü yakın geçmişe kadar; psikolojik rahatsızlıklardan biri olarak sayılarak, bilişsel ve davranışsal terapiyle birlikte yürütülmüş olan hormon tedavilerinin istisnasız hiç birinden sonuç alınamamıştır, üstelik "hasta" olarak tedavi sürecine kabul ettirilen "sağlıklı bireyler" psikolojik travmalarını kuvvetlendirerek bu sözde "tedavilerden" çıkmıştır.

    - peki eşcinselliğin doğada da var olması insanlarda da olmasını normal kılar mı?

    + doğada bulunan bitki ve hayvan davranışlarını baz alarak yapılan çalışmalar neticesinde eşcinsel, hermafrodit ve benzeri davranış sergileyen canlıların yapısı ele alındığında bunun insanlara uyarlanmış olması, insan davranışlarının "normal" yapısı ele alındığında "normal"dir.

    -hangi koşullarda eşcinsellik "normal" değildir?

    + dünya üzerindeki insanların ortalama üzerinde sayısal çoğunluğuna sahip kısmının oluşturmuş olduğu izafi yığını, ancak aynı izafi yığın tarafından karar verilmiş normatif koşullandırmaya tabi tutarsak "normal" olarak tanımlayamayız. fakat bu normatif gerçekliği; beklenmedik olarak değerlendirme ölçütüne sahip değiliz. tıpkı; spor yapmadan sağlıksız gıda tüketimi içerisinde olan bi' bireyin şişmanlığı normal ve beklenen olmasına rağmen, eşcinsel yönelimde olan birey yetiştirmenin de aynı bireyi eşcinsel kabul edersek bu yönelimden farklı bi' yöne döndürmek için "beklenen" bi' koşullandırmaya sahip olamayacağımız gibi.

    - peki ya üreme ve ırkın devamını sağlama gerekliliği konusu?

    + nesli tükenen uygarlıklar veya hayvanlar, miladını tanımlamış, sürdürülememiş gelenekler, artık kimsenin konuşmadığı diller, tedavülden kalkmış para birimleri; hasta oldukları için değil, öyle olması gerektiği için artık yoklar. insanlığın; insanlıktan beklentisinin kendi türlerinin devamını sağlamak olduğunun kararını kim verebilir ki? böyle bi' karar herhangi bi' kavim ya da entelektüel kesim tarafından verilse dahi hangi nihai gerçeğin altını doldurabilir? hayatın amacının; hayatın devamının sağlanması gerekliliğinde olduğu önermesi varoluşçu - romantik bi' bakış açısının altını çizmekten fazla neye yarar ki?

    + sayısal olarak çoğunluktaki normatif heteroseksüel toplumlarda etik olarak eşcinselliğe vurgu yaparsak bu yönelim kabul edilebilir mi?

    - ahlak bi' gün evrenselleşir de kanun haline gelirse her halde bu şiara göre davranacak ilk insan ahlaksız olarak anılacaktır. sorunun yanıtına gelirsek de; grroningen'de kabul edilebilir olanın, konya'da da anlaşılır kılınmasını beklemek "normal" olmaz. " her toplum kendini yaratır. " diyebiliriz. ahlakın var oluşu ya da çöküşü de bu toplumların varlığıyla belirginleşir.

    + sevişelim mi?

    - hayır.

  • 29. podolski'nin fenerbahçe'ye verdiği tarihi ayar

    taraftara hoş gözükmek için yapılan hareketlerden biri. tarihi ayar değildir. adama "siz niye avrupa'da yoksunuz" diye sorarlar bi' şey diyemezsin sonra.

    tiner : not.

  • 30. 21 şubat 2017 trt sınavı rezaleti

    arkadas iyi niyetli mi saf mi yoksa bizi mi yiyor anlamadim.

    trt en az 15 senedir binlerce personel fazlasi olan bir kurum. bir zamanlar o kadar adami bosuna aldilar ki senelerce alim yapmadilar dogru duzgun. zaten cogu devlet kurumu bu kafada oldugu icin personelin %70'i atilsa hic sorun olmaz. ornek verelim, turk telekom ozellesince kamyonla adam attilar gordugunuz gibi hic etkilenmedi hala da turk telekomda cok personel fazlasi vardir cogu aksama kadar yatar(beraber is yaptik gorduk).

    ıkincisi trt,thy tarzi bal kaymak kurumlara torpilsiz giremezsiniz bunu turkiye'de herkes bilir. birisi yazmis milletvekili torpili yetmiyor diye, bizim donemden birisi mv torpili denemisti bakan tanidigi olani ise almislardi :)
    hatta su foto cok dolasirdi bi ara
    http://cf.kizlarsoruyor.com/…-8753-089b82956bd8.jpg
    neyse bunlara bel baglayip geleceginizi buna gore planladiysaniz hayat sizi cok fena tokatlar ben soyleyim. benim 1 kere thy 2 kere universiteye girme durumum oldu(benim meslekten cok az var cunku), ne basvurdum ne basvurmayi dusundum. sirf memur olup 657'ye tabi olcam diye kendi gelecegimi boyle adamlarin eline birakip 2 sene sonuc bekleyemem, ozel sektorde 3 kurusa calisirim kafam daha rahat olur. size de tavsiye ederim.

  • 31. suriyelilerin konya'da 2 türkiyeliyi bıçaklaması

    türkiyeli ne amk...

    türkiye türklerindir. vatandaşına da "türk" denir.

  • 32. dick advocaat

    fenerbahçe 22 şubat 2017 fenerbahçe krasnodar maçı'nda turu kaybetti. dick advocaat topal-josef'i bozmadı.

    tüm sezonun özetidir heralde bu. bozmadı. planlamaya küfrettik. oynatacak adam yok dedik. adama hak verebildiğimiz kadar verdik. ama o topal-josef'i bozmadı.

    maç başlamadan önce 2 gol lazımdı tur atlamak için. baskılı bir ortasaha lazımdı. ama o topal-josef'i bozmadı.

    yediğimiz gol her ne kadar skrtel'in hatası gibi gözükse de, golün özeti krasnodar'ın yaptığı pres. o topu ordan çıkaracak bi adam lazımdı. ama yoktu. çünkü advocaat topal-josef'i bozmadı.

    gol yedik. 3 gol lazım. baskı lazım. ozan-alper'in yapacağı iş. ama advocaat topal-josef'i bozmadı. devre oldu. bozmadı. dakika 70'e yaklaştı. 3 oyuncu değişikliği yapıldı. ve tahmin edin ne oldu? advocaat topal-josef'i bozmadı.

    ismail'in defansın solunda olduğu 3-5-2 mi diyeyim, 2-6-2 mi diyeyim artık saçmasapan bir sistem yaptı ama topal-josef'i bozmadı. fenerbahçe'nin 2 gole ihtiyacı vardı ama sahada hala 2 ön liberosu vardı. bozmadı.

    bu maç sonunda muhtemelen gidecek. istifa edeceğini düşünüyorum. etmezse de, fiili olarak bitmese de mental olarak bitmiş olacak fenerbahçe macerası. ve eminim kafasında yine topal-josef'i bozmayacak.

    yönetime inat olarak mı yapıyor, bilmiyorum. vitor'la birebir kıyaslama da yapamıyorum çünkü vitor'un elinde çok daha iyi bir kadro vardı. ancak tıpkı vitor gibi o da topal-josef'i bozmadı.

    artık fenerbahçe spor klübüne ait tek isteğim topal-josef'in bozulması. içimde ukte kaldı. gözüm açık ölücem bakın. ikisinden biri cezalı değilken, topal ya da josef'i yedek görmek istiyorum. bi yaptırın noolur. valla şampiyonluğu falan her şeyi geçtim.

    neyse, hoşçakal sevgili advocaat. fiziksel olarak yakınında olsam, üşenmez sana minik bi topal-josef heykelciği yaptırırdım veda hediyesi olarak. eminim çok severdin.

  • 33. 3.88'den dolar alın diyen süper zekalar

    5 ay sonra
    4,11'den dolar alın diyen süper zekalar

    12 ay sonra
    4,25'den dolar alın diyen süper zekalar

    18 ay sonra
    4,50'den dolar alın diyen süper zekalar

    24 ay sonra
    4,65'ten dolar alın diyen süper zekalar

    .
    .
    .
    .
    .

  • 34. 1.4 m çocuğun açlıktan ölme riskinde bulunması

    milyon yazmak bu kadar mı zor ? 1.4 metre diye okudum ben onu.

  • 35. ilham aliyev'in eşini yardımcısı yapması

    ilham aliyev " bana diktatör diyorlar. diktatöre diktatör diyebilir misiniz. diyemezsiniz. "

  • 36. izmir'i görmüş biri olma duygusu

    (bkz: övmek için yaşayanlar)

    ...

    iki kere gördüm. herhangi bir duygu değişikliği yaşamadım. izmir'de herkes konak'ta, alsancak'ta, mavişehir'de yaşıyor sanki. kırsalı gayet herhangi bir anadolu şehrinin kırsalından farksızdır. cahili, köylü kurnazı çoktur. bir adet dişi ve bir adet erkek birey olmak üzere, izmir'in iki farklı küçük ilçesinden tanıdığım iki kişi var; hayatımda bunlardan daha çok "izmirliyim ulan" geçinip sike sürülecek faydası olmayan insan daha tanımadım... aydın insanlar da var elbet. onları tenzih ediyorum. ama mesele atatürkçülükse; atatürkçü olan herkes kıymetli bu devirde. iki kere hacı olmuş dedem ufaktan alzheimer emareleri göstermeye başladı. malum şahıs televizyona çıkınca "bununla aynı odada durmam" diyip odadan çıkıyor. arnavut. bir kere bile memleketiyle övündüğünü görmedim. bunlar gereksiz ayrıntılar. önemli olan ve baki kalacak olan tek şey atatürkçülük. şehirlere, küçük insanlara misyon yüklemeye bir doymadınız.

  • 37. 22 şubat 2017 san marino andorra maçı

    (bkz: le clasico)

  • 38. ömer halisdemir'in telefonunda bylock bulunması

    (bkz: ileri sürüldü iddia edildi tarzı habercilik)

    buna bir de kulislerde konuşuluyor'u da ekleyin. kaynak mı? soran olursa kaynak kıçım dersiniz.

  • 39. ırmak bebeğin babasının cinnet geçirmesi

    bir pedofili yüzünden koca bir aile yıkılmıştır.

    anlık bir cinnet olmadığı, kızının ölümünden sonra hiç toparlayamadığını düşünüyorum. çünkü müge anlı'nın programında tek şüpheli himmet denen cani'ye herhangi bir tavır almamıştı. olay kesinleştiğinde bile ben burada durmak istemiyorum diyerek ayrılmıştı.

  • 40. 22 şubat 2017 nasa basın toplantısı

    nasa'nın bildiğinden çok daha azını açıkladığı basın toplantısıdır. anlayan için heyecan verici, "anlamayan için ee daha önce de bulmuşlardı dünya gibi gezegenler"dir.

    dostum, daha önce de gezegenler bulundu, ama tek bir yıldızın etrafında 7de 3 goldilock's zone da olan, kütle hesapları su içeriyor olmalarının çok yüksek olduğunu, atmosferik ışık saçılımlarından hesaplanan hidrojen ve helyum içerikleri kayalık olma ihtimallerinin yüksek olduğunu söyleyen böyle bir sistem bulmamıştık.

    sistem incelemek için o kadar mükemmel ki;
    -yıldız çok soğuk, yaydığı ışığın çok büyük bir kısmı kızılötesi bantta. bu sayede yıldızın parlaklığını çok daha hassas ölçmek mümkün oluyor çünkü kızılötesi sensörlerimiz satüre olmuyor.
    -gezegenler yıldıza o kadar yakın ki en yakın olanın yörüngesi 2 dünya günü, en yavaş döneninki 20 dünya günü sürüyor. goldilock's zone dakiler 6, 9 ve 12 günde yörüngelerini tamamlıyorlar. bu, daha önceki keşiflere göre o kadar sık ki, onları incelemek için o kadar fazla fırsatımız olacak ki anlatmak zor.
    -en az bir gezegen gelgitsel takılı. yani yıldızına hep bir yüzü dönük, tıpkı ay ve dünya gibi. böyle bir yerde sıvı su ve diğer yaşamsal gerekliliklerin var olma ihtimalini incelemek ilginç olacak.

    haberler çok güzel.

  • 41. selin sayek böke

    aktrollere fazla mesai yaptırmıştır.

    lan oğlum tamam para karşılığı yapıyorsunuz bu işi de bari orjinal birşey yazın. aynı entryi farklı kullanıcılara yazdırarak komik oluyorsunuz.

    troll 1
    troll 2

    paraphrasing yapmışlar bir de canlarım

    edit: haha bir tane daha geldi

    troll 3
    bu da profili maaşallah tertemiz
    silmiş entryi :) yo dostum yo yakalandın. gitti maaş

  • 42. akp'linin uzun namlulu silahla gözdağı vermesi

    akp küçükçekmece ilçe başkanı mustafa korkut'un yaptığı eylem.

    siz oy verin. onlar silahlanıyor.

    (bkz: referandumu kaybedersek iç savaşa hazırlanın)

  • 43. 2016-2017 sezonu galatasaray aleyhine hakem hatası

    hala ve hala federasyon başkanının beşiktaşlı olduğu ve beşiktaş'ın kollandığı söyleniyor utanmadan. kardeşim, demirören döneminde galatasaray'ın kaç kupası var, beşiktaş'ın kaç kupası, fenerin kaç kupası... yaz da bilelim hele. sırf son 4 maçta beşiktaş aleyhine atılan 3 gol, lehine verilmeyen 2 penaltı var. ama beşiktaş bunlara rağmen kazanabildiği için gözünüze görünmüyor değil mi?

    her takım kötü hakem kararlarına maruz kalıyor. ama siz takımınızın kötü performansını hakemlere yıkarak içinizi rahatlatmaya devam edin. gerçeklerle yüzleşmemeniz bizim işimize gelir.

  • 44. 22 şubat 2017 dolar kuru

    muazzam düşüşleri, yükselişler kadar sözlükte prim yapmayan kur.

    düştüğü için sevinenlerdenim, inşallah daha da düşer de daha insanca yaşayabiliriz.

  • 45. recep tayyip erdoğan diye bağıran japon

    akp seçmeni olunca japon bile olsanız zeka bu seviyede görünüyor demek ki.

  • 46. selahattin demirtaş'ın 5 ay hapis cezası alması

    bu kadar olaydan sonra hala kürt-türk çatışması yaratmaya çalışan ve gizliden gizliye milliyetçiliği hiç bırakmamış yazarların çoğunlukta olduğunu göstermiştir. sizin bu milliyetçi damarınız, bu ülkenin sonuna getirecek arkadaşlar... sizin bu yazdıklarınızdan güç alıyor bu iktidar hala anlamadınız...

    hadi haklısınız diyelim...
    istiyorsunuz ki bütün karşıt düşünceleriniz aynı an da ölsün. yok böyle bir olay aga...

    şu an ve ya geçmişte, bu ülkede önümüzde ki referandumdan daha önemli bir olay yok. emin olun yok. siz sanıyormusunuz şehitler hdp kapanınca rahat uyuyacak? o şehitler akp'nin iktidarda olduğu her gün mezarlarında tekrar tekrar ters dönüyor. kendinize gelin. şu salak oyuna gelmeyin..

    bana hdp'li diyen de salaktır baştan söyleyeyim. alakam bile olmadı ideolojileriyle ama gerektiğinde gittim oyumu bastım onlara. neden? bi düşünün neden? siz beğenseniz de beğenmesiniz de bu adamlara ihtiyacımız var. saadet partisine bile ihtiyacımız var ulan! allah aşkına yapmayın artık. bırakın ırkçılığı. bırakın tarih kitaplarının yazdığı şeyleri... yaşadınız büyüdüğünüz ülke elden gidiyor..

  • 47. reddedileceğini bile bile çıkma teklif eden erkek

    durumu olan arkadaşların okuyabileceği biraz uzun ama bende derin etkiler bırakan bir anımı anlatmak istiyorum size sözlük ahalisi

    sene 2003 liseye yeni başlamışım kafam çok karışık ve neler yapmam gerektiğine karar veremiyorum ders aralarında basket oynayıp rap müzikler dinleyip gömleğimin içine south park t-shirtlerimi giyiyorum ve kravatımı takmadan okulda gezmeyi peşimde binlerce polis varken hepsini atlatmak gibi bir şey sanıyorum :)

    tabi bu arada okulda ki kızlarında ilgi çekicilik seviyelerine göre onların olduğu ortamlarda farklı davranmaya çalışıyorum. bir gün ders arasında dolanırken bir kız gördüm ama hani o kadın olarak tasvir ediliyorsa diğer kadınlar bambaşka bir şey benim için :) kızıl saçlı koyu lacivert gözlü elf kızı resmen hatun. benim için o gün diğer bütün kızlar öldü ve macera başladı.

    ben önce bir istihbarat çalışması başlattım elf prensesinin adı nedir nerede oturur hangi sınıfta kimlerle arkadaş ve sevgilisi varmı ? bütün bu bilgileri öğrendikten sonra ister inanın ister inanmayın tamı tamına 2 sene ben bu kızı hayranlıkla seyrettim ve bir türlü konuşamadım cesaret edemiyorum abi kız elf diyorum elf

    bu arada tabi kızın sınıfının olduğu katta ki herkes beni tanıdı çünkü kendi sınıfımda durmuyorum asla ve her zaman onların olduğu katta onu görmeye çalışıyorum nöbetçi öğrenciyken onların sınıfına derse giren hocalara bir ihtiyacınız var mı hocam diye soruyorum ve sen ne ayaksın evladım bakışlarına maruz kalıyorum.
    onlar okuldan kaçınca bende kaçıyorum onlar bir yere gidiyorsa bende gidiyorum.

    neyse tabi gel zaman git zaman 2 sene oldu düşünün benimle takılan tayfanın yarısı onların kattan sevgili yaptı hani o kadar çok oralardayız :d

    işin sonunda herkes bana baskı uyguladı ve ben 2. sınıfın yarıyıl tatiline gireceği gün cesaretimi topladım ve sabahtan 06.30'da temizlikçi teyzemize yalvardım yakardım okula girdim. sırasına çiçek bıraktım ve yakında oturan bir arkadaşımla prenses gelene kadar pusuya yattık resmen okula girdiklerinde karne mevzusu falan olduğundan bizim elf annesiyle gelmiş karnesini alıp tatile gideceklermiş ılgaza ben tabi kabuğuna çekilen kaplumabağa hızıyla içime kaçtım ve yok oldum resmen.

    böylece tüm planım alt üst oldu ve konuşamadık tabi ki bizim elf gülleri görmüş ama kimden geldiğini anlayamamış benim olduğumu tahmin etmişler ama ortada olmayınca olay karanlık sulara gömülmüş.

    neyse ben durum böyle olunca kısmet deyip 3. sınıfın nisan ayına kadar bir hamle yapamadım ve sonunda arkadaşlarımında desteğiyle şapkamı önüme aldım içine biraz cesaret sevgi, umut ekleyip gittim bizim elf prensesiyle konuşmaya. (not: bu 3 sene boyunca her ikimizin de sevgilisi olmadı ikimizle de ilgilenen insanlar oldu ama ikimizde bu süreçte kimseyle sevgili olamadık )

    ben gidince yanına tabi elim ayağım birbirine karıştı kaç senedir sevdiğin ve bir türlü konuşamadığın kız karşında olunca işler biraz zorlaşıyor.

    ben konuya girip anlatmaya başladım 3 senedir onu çok sevdiğimi ama bir türlü konuşamadığımı türlü türlü şekillerde ona yakın olmak için neler yaptığımı anlatıyordum ki beni durdurdu ve benim bile hatırlamadığım tüm şebekliklerimi tek tek anlattı benim yaptığım her şeyin farkındaymış ve 3 senedir ikimizde birbirimizi seviyormuşuz meğerse. öğlen 1 gibi konuşmaya başlamıştık anlatmayı ve dinlemeyi bitirdiğimizde 3 farklı mekan değiştirmiş ve saati de akşam 10 etmiştik.

    lise son sınıf boyunca sınava giriş ve açıklanış süreçlerine kadar birlikte zaman geçirdik sonrasında ben kazandım oda kazandı ama babasının görev değişikliği nedeniyle kanada ya gitmeleri gerekti buraları hızlı geçeceğim. tabi bizde inanılmaz bir hüzün gitmek zorunda olduğunu anladığım an dedim ki ben hep seni elf prensesim olarak hatırlamak istiyorum hiç kavga etmeden mesafeler bizi birbirimizden uzaklaştırmadan bir şeyler yarım kalmadan sen gitmiş ol ki bu hikaye ne zaman aklımıza gelse küçük bir tebessüm ve mutluluk hissettirsin dedik bitti.

    ilk sene bir kaç kez görüştük ve ara ara görüntülü konuştuk "msn'den" :) sonrası herkes kendi hayatına baktı ve daha zor hale getirmemek adına birşey söylemeden birbirimize iletişimi sonlandırdık. yıllar sonra bir facebook talebinde gördüm prensesi arkadaş olarak eklemişti kabul etmemin akabinde bir mesaj geldi bana

    gelen mesajlar : keşke... ( tek kelime o kadar şey anlattı ki bana )

    keşke ilk gördüğüm gün gidip konuşsaydım ve onu sevdiğimi söyleseydim belki durumlar değişir ve gitmezlerdi kanadaya !

    keşke ilk an gidip konuşsaydım belki gene giderdi ama koskoca üç yılı birlikte geçirmiş olurduk

    keşke giderken bitti demeseydik belki hiç kavga etmez beklerdik birbirimizi ve buluşurduk bir yerlerde...

    keşke keşke keşke keşke işte arkadaşlar bu keşkeler hayatınızda var olsun istemiyorsanız siz siz olun gidin konuşun sonuç ne olursa olsun bir keşke kadar uzun süre sizi etkilemeyecektir.

  • 48. hamza hamzaoğlu

    fenerbahçe'ye çağ atlatır.

    misyon, vizyon, analiz, sentez, değerlendirme... hepsi var.

  • 49. survivor 2017

    dominik'te sembol oyunu sonrası
    oyunu kazanan volkan: elli gün önce vefaat eden anneme gelsin!!!

    o sırada cennet'te
    - hayriye hanım bugün size ne gelmiş?
    + ay hatim indirmişler, kıyamam canlarıma!
    - mevhibe hanımcım size ne göndermişler?
    + üç kulhuvallah bir elham var bende de =))
    - nazife hanım ya size?
    + sembol.....

  • 50. bütün işsizleri memur yaparak işsizliği bitirmek

    (bkz: işsizleri öğrenci yaparak işsizliği bitirmek)
    şu an yapılıyo zaten..

    ha sen memur yaparsan, emekliliği, ölüm parası, kalanlara dul ve yetim aylığı, yetiminin çeyiz parası, kızı bekarsa ömür boyu maaş... bi daha düşün derim.