Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. 2 nisan 2017 anayasa değişikliği referandumu

    hayır-lısı.

    debe edit: olası bir referandumda tek temennim; milliyetçi hareket partisi'ne gönül vermiş ülkücü dostlarımın, milliyetçilik kavramına da aykırı olan, bu anayasa değişikliğine "hayır" diyerek, devlet'in artık meyve vermeyen bahçeli meclisine de "dur" demeleri yönündedir.

    (bkz: başkanlığa hayır)

  • 2. tbmm'deki haç işaretlerinin kaldırılması

    yetmez. bence alfabeden t harfi de kaldırılmalı. takdir edersiniz ki o da haça benziyor.

  • 3. başkanlık 600 yıllık geleneğin sonucudur

    yalnız saltanat yıkmak bizim ata sporumuz, onu bilin de...

  • 4. şirinler köyünü akp yönetse olacaklar

    bütün köy sabahtan akşama kadar şirine'nin nasıl giyinmesi gerektiği, nasıl yaşaması gerektiği, kimlerle nasıl konuşması gerektiği, nasıl oturup kalkması gerektiği, neyden hoşlanıp neyi sevmemesi gerektiği gibi mühim olayları tartışır, kimse kalkıp şirine'ye sormayı akıl etmediği için günler aylar böyle geçerdi.

  • 5. çocuklar için okula kar getiren belediye başkanı

    erdemli belediye başkanı mukerrem tollu'dur.

    mersin'in bir ilçesi olan erdemli'ye coğrafi şartlar nedeniyle kar yağmaz. bir ilköğretim okul öğrencilerinin, erdemli'ye kar yağmıyor diye üzüldüğünü duyunca mükerrem tollu'nun aklına okulun bahçesine bir kamyon dolusu kar dökmek gelmiş...

    http://scontent.cdninstagram.com/…44296212480_n.mp4

    (bkz: mükerrem tollu)

  • 6. inanç siyasetine benim kadar karşı çıkan var mı

    1984'ü yaşatıyor bize. olan şeyleri olmamış gibi gösteriyor. tarihte sanki olmamış gibi.

    kendisine karşı verilecek en büyük mücadele ve direniş, akıl sağlığımıza sahip çıkmaktır.

  • 7. 4 ocak 2017 debe rezaleti

    (bkz: engelli rampasına parkedenlerin bu başlıkta toplanması)

    debedit : olm beni niye debe'ye soktunuz.

    bir sonraki başlık için (bkz: 5 ocak 2017 debe rezaleti)

  • 8. binali yıldırım'ın aslında iyi biri olması

    binali yildirim sevilecek veya nefret edilecek herhangi bir ozellik sahibi degildir. genel olarak herhangi bir ozellik sahibi degildir, o yuzden basbakan zaten.

  • 9. chp'nin 30 soruda anayasa değişikliği kitapçığı

    taze cikandir. "ama akp'liler bunu okumaz, cok uzun"... sanki 2 kelime yazsan okuyacaklar amk...
    chp'nin en azindan "okuyan kesim icin" hazirladigi, bilgilendirici sey. sen, ben, biz okuyacağız anlayacağız öncelikle, okumayana da gerekirse anlatacağız.
    (bkz: eksi sözlük baskanlik sistemi anketi)

    kopyala-yapistir:
    soru 1) bu teklifle amerika’daki gibi bir başkanlık sistemi
    mi öneriliyor?
    hayır. başkanlık sistemi sert kuvvetler ayrılığına dayanır. yasama,
    yürütme ve yargı birbirinden tamamen ayrıdır. birbirlerini
    denetleme mekanizmaları vardır. önerilen sistemde ise bütün
    yetkiler bir kişinin (cumhurbaşkanının) elinde toplanıyor. bu sistem
    bir başkanlık sistemi değildir. açıkça, diktatörlük, tek adam
    rejimi önerilmektedir.

    soru 2) yapılmak istenen bir hükümet sistemi değişikliği
    mi, rejim değişikliği midir?
    yapılmak istenen bir rejim değişikliğidir. egemenliğin tek bir
    elde toplandığı otoriter rejime geçiştir. türkiye’de siyasal rejim
    demokrasi eksikleri olmakla birlikte demokratik cumhuriyettir.
    bu değişiklik demokrasi eksikliğini gidermeye dönük yapılmıyor.
    tam tersine eksik demokrasiyi de sonlandırıp, otoriter-totaliter bir
    diktatörlüğün anayasal zemini oluşturuluyor. cumhuriyet rejimi, kurulduğu günden bu yana egemenliği saraydan alıp halka verme ve demokratikleşme çizgisini benimsemiştir. bu ise açık bir karşı devrim hareketi olarak,egemenliği tekrar halktan alıp saraya (bir kişiye) verme girişimidir. demokrasiye yönelen gidişin kesintiye uğrayıp, diktatörlüğe
    yönelmesidir. bu nedenle yapılmak istenen basit bir hükümet değişikliği değil, rejim değişikliğidir.

    soru 3) cumhurbaşkanını halk seçiyor. o halde egemenlik
    neden halktan alınmış olsun?
    egemenliğin halka ait olması için seçim tek başına yeterli bir
    mekanizma değildir. egemenliğin yansıması olan erklerin (yasama,
    yürütme, yargı) kullanılma biçimi de en az o kadar önemlidir.
    cumhurbaşkanı geçerli oyların çoğunluğuyla seçilir. bu, milletin
    %51’inin altındaki bir temsil oranıyla dahi seçilebileceği anlamına
    gelir. ayrıca partili sıfatı ve yürütme organının başı olması nedeniyle
    milletin tümünü değil, belirli bir siyasi görüşe sahip kısmını temsil
    edeceği açıktır.
    türkiye büyük millet meclisi, iktidar ve muhalefetiyle her zaman
    milletin çok daha büyük bir kesiminin iradesini temsil eder. bu
    çerçevede milletin egemenliğini en geniş şekilde yansıtabilen ana
    organ meclistir.
    ayrıca egemenliğin millete ait olmasının bir diğer güvencesi,
    egemenliğin kullanımının (erklerin) dağıtılmış olmasıdır. yasama,
    yürütme ve yargı erkleri birbirini denetleyecek şekilde ayrılıp,
    anayasal zeminde birbirini denetleyebildiği ölçüde egemenliğin
    tek elde toplanması önlenir. bu da egemenliğin millette olmasının
    güvencesidir. yapılan teklifl e tek elde toplanan egemenlik, artık
    millete ait değildir. şahsa aittir.

    soru 4) güçler ayrılığı korunuyor mu?
    bu rejim, güçler ayrılığı rejimi değildir. güçleri bir kişinin
    (cumhurbaşkanının) elinde toplayan bir rejimdir.
    cumhurbaşkanının hem yürütmeyi, hem yasamayı, hem de yargıyı
    eline geçirdiği bir dikta rejimdir.

    soru 5) denge ve denetleme mekanizmaları var mı?
    önerilen rejimde denge ve denetleme mekanizmaları yoktur.
    sistem cumhurbaşkanında toplanan yetkilerin hiçbir şekilde
    sınırlanmaması üzerine kurgulanmıştır. başkanlık sistemlerinde
    denge-denetleme mekanizması olarak çalışan, meclisin onama
    yetkileri, meclisle başkan seçimlerinin ayrı tarihlerde yapılması,
    fesih yasağı, bağımsız yargı gibi kurumlar, sistemin tıkanma sebebi
    olarak görülüp yok edilmiştir. (teklif m.4, m.6, m.7, m.12, m.17,
    m.19/a; anayasa m.77, m.87, m.89, m.98, m.116, m.146, m.154,
    m.155, m.159)

    soru 6) yürütme yetkisi kimde?
    cumhurbaşkanı yürütmeyi tek başına temsil ediyor. (teklif m.9;
    anayasa m.104)
    bugünkü sistemde yürütme yetki ve görevi cumhurbaşkanı ve
    bakanlar kurulu (başbakan ve bakanlar) tarafından paylaşılıyor.
    hükümet etme sorumluluğu ise bakanlar kurulunda.
    getirilen sistemde ise hükümet etme yetkisi cumhurbaşkanına
    veriliyor. devletin yönetimi tek başına cumhurbaşkanına
    devrediliyor. (teklif m.19; anayasa m.8)

    soru 7) başbakan ve bakanlar olacak mı?
    bu sistemde başbakanlık kalkıyor. bakanlar kurulu da kalkıyor.
    bu günkü anlamda bakanlıklar kalmıyor. (teklif m.19/e; anayasa
    m.109, m.113)
    cumhurbaşkanı istediği kişileri cumhurbaşkanı yardımcısı olarak
    atayabilecek. ayrıca hangi bakanlıkların kurulacağına kendisi karar
    verecek ve bakanları da kendisi atayacak. istediği zaman bunları
    görevden alabilecek. (teklif m.9, m.11; anayasa m.104, m.106)

    soru 8) cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar kime
    karşı sorumlu olacak? meclisin bunları onaylama ya da
    denetleme yetkisi olacak mı?
    cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar, sadece
    cumhurbaşkanına karşı sorumlu olacaklar. atanmaları ve
    görevden alınmaları tamamen cumhurbaşkanının yetkisinde
    olacak. tbmm’nin bakanların atanmalarında hiçbir onama yetkisi
    yok. ayrıca görevden alınmalarını isteme, düşürme ya da başka bir
    şekilde denetleme yetkileri de yok. (teklif m.11; anayasa m.106)
    meclis, cumhurbaşkanını da denetleyemeyecek, hesap da
    soramayacak. cumhurbaşkanı hiç kimseye karşı sorumlu değil. kimseye hesap vermeyecek. ayrıca denetlenmeyecek.

    soru 9) güvenoyu ve gensoru olacak mı?
    hükümetin kurulması ya da göreve devam etmesinde meclisin
    onayı anlamına gelen güvenoyu kurumu ile başbakan ve
    bakanların güvensizlik oyu ile düşürülmeleri imkânını sağlayan
    gensoru kurumu yok. meclisin hükümeti (yürütmeyi) en güçlü
    denetim yolları olan güvenoyu ve gensoru kaldırılıyor. (teklif m.7,
    m.19/e; anayasa m.98, m.99, m.110, m.111)

    soru 10) cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanı yardımcıları ve
    bakanlar suç işlerse ne olacak?
    cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanı yardımcısı ve bakanların suç
    işledikleri zaman yargılanabilmeleri için önce meclisin 301
    milletvekilinin (üye tamsayısının salt çoğunluğu) soruşturma
    açılmasını istemesi gerekecek. sonra meclisin 360 milletvekilinin
    (3/5 çoğunluk) soruşturma açılmasına karar vermesi gerekecek.
    daha sonra da yüce divana sevk için meclisin 400 milletvekilinin
    (2/3 çoğunluk) karar vermesi gerekecek. bu oranlar sağlanamazsa
    işlediği suç nedeniyle cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanı yardımcıları
    ve bakanların yargılanması mümkün olmayacak. (teklif m.10, m.11;
    anayasa m.105, m.106)

    soru 11) cumhurbaşkanının mevcut anayasaya göre
    neredeyse sorumsuz olduğu, bu düzenleme ile sorumlu
    hale getirildiği söyleniyor. bu doğru mu?
    doğru değil. öncelikle mevcut anayasadaki cumhurbaşkanı
    ile değişiklikten sonra ortaya çıkacak cumhurbaşkanı aynı
    cumhurbaşkanı değil. bu nedenle sorumluluklarını, kullandıkları
    yetkiyle orantılı olarak ele almak gerekir.
    mevcut cumhurbaşkanı’nın yetkileri sınırlıdır. siyasi sorumluluk
    hükümettedir.
    getirilmek istenen cumhurbaşkanı ise bütün yürütme yetki ve
    görevini elinde toplamış, parti genel başkanlığı yapabilecek,
    yasama ve yargıya müdahale edebilecektir. şu andaki başbakan ve
    bakanların kat kat üstünde yetki kullanabilecek, ama sorumluluğu
    onlardan daha hafi f olacak.
    karşılaştırma yapılacaksa bugünkü hükümet üyelerinin
    sorumluluğuyla karşılaştırılmalıdır. şu anda başbakan ve bakanların
    işledikleri iddia edilen suçlar nedeniyle meclisin 55 milletvekilinin
    (%10 imza) imzası ile soruşturma açılması istenebiliyor, basit
    çoğunlukla (139 bile olabilir) meclis soruşturması açılmasına
    karar verilebiliyor ve 276 oyla (salt çoğunluk) da yüce divana sevk
    edilebiliyor. (teklif m.19/e, m.11; anayasa m.100, m.106)
    teklifte ise, çok daha fazla yetki verilen cumhurbaşkanının
    sorumluluğunu sağlamak ve denetlemek nerdeyse imkânsız
    hale getirilmiştir. yüce divana sevk için sırasıyla 301, 360, 400
    milletvekilinin oy vermesine ihtiyaç vardır. parti genel başkanı
    sıfatıyla meclis gurubunu da kontrol eden cumhurbaşkanını yüce
    divana sevk için bu oyları bulmak neredeyse imkânsızdır. (teklif
    m.10; anayasa m.105)

    soru 12) bakanların sorumlulukları mevcut anayasadan
    farklı mı?
    evet farklı. onlar da işledikleri suçlar nedeniyle neredeyse
    yargılanamaz hale getirilmişlerdir.
    şu anda bakanların işledikleri iddia edilen suçlar nedeniyle
    meclisin 55 milletvekilinin (%10 imza) isteği ile soruşturma açılması
    istenebiliyor, basit çoğunlukla (139 bile olabilir) meclis soruşturması
    açılmasına karar verilebiliyor ve 276 oyla (salt çoğunluk) da yüce
    divana sevk edilebiliyor.
    getirilen sistemde ise aynı cumhurbaşkanı gibi yüce divana sevk
    için sırasıyla 301, 360, 400 milletvekilinin oy vermesine ihtiyaç var.
    (teklif m.11; anayasa m.106)

    soru 13) cumhurbaşkanı önerilen yeni rejimde neler
    yapabilecek?
    bütün yönetim işlerini yapabilecek. bugün başbakan ve bakanların
    kullandığı bütün yetkileri kullanabilecek. bakanlıkları, kamu
    idaresinin tamamını istediği gibi kararnamelerle düzenleyebilecek.
    bakanlıkları, devlet dairelerini, kurumları kuracak, kaldıracak,
    görevlerini belirleyecek, atayacak, azledecek, soruşturma yapacak,
    disiplin işlerini düzenleyecek, ihale yapacak, üniter yapıyı bozacak
    idari düzenlemeler yapabilecek, ne kadar devlet yetkisi varsa
    kullanacak. (teklif m.9, m.14, m.15, 19/b; anayasa m.104, m.123)
    partili cumhurbaşkanı sıfatıyla milletvekili adaylarını belirleyecek,
    meclisin oluşumuna müdahale edecek, meclisi fesih edebilecek,
    cumhurbaşkanlığı kararnameleri ile yasama yetkisine ortak olacak,
    kanunları veto edebilecek. (teklif m.8, m.9, m.12; anayasa m.101,
    m.104, m.116)
    yüksek mahkemelere, hâkimler ve savcılar kuruluna üye atayacak,
    yargıyı belirleyecek. (teklif m.17; anayasa m.146, m.154, m.155,
    m.159)
    bütün bunları yaparken hiçbir şekilde hesap vermeyecek, sorumlu
    olmayacak.
    herkese dokunabilen ama kendisine dokunulamayan bir kadir-i
    mutlak kişi olacak.

    soru 14) cumhurbaşkanı parti genel başkanı olabilecek
    mi? partili olmasının ne sakıncası var?
    cumhurbaşkanı hem parti üyesi hem de isterse genel başkan
    olabilecek. parti genel başkanı olarak milletvekili listesi yapabilecek.
    partisinin meclis grubunun başkanı olacak. bu şekilde meclisi
    istediği gibi şekillendirme ve etkileme imkânına sahip olacak. parti
    başkanı olarak aynı zamanda yüksek yargıçlar atayabilecek. yargı
    siyasetin emrine girecek.
    ayrıca parti başkanı sıfatı cumhurun başkanı olmasına engel
    olacak. sadece kendi partililerinin başkanı olacak. milleti temsil
    etmesi söz konusu olamayacak.
    partili olması nedeniyle tarafsız olması mümkün olmayacak.
    (cumhurbaşkanının yemin etmesini düzenleyen 103.madde aynen
    duruyor. orada tarafsızlık üzerine yemin edecek (!), ancak partisinin
    genel başkanı sıfatıyla parti yönetecek.)
    devlet düzeninin parti düzenine, devletin de parti devletine
    dönüşmesine anayasa ile izin verilmiş olacak. (teklif m.8; anayasa
    m.101)

    soru 15) cumhurbaşkanı seçimi ile tbmm seçiminin aynı
    gün yapılmasının ne sakıncası var?
    cumhurbaşkanı seçimi ile milletvekili seçimi aynı gün yapılırsa parti
    genel başkanı olan cumhurbaşkanı adayı, aynı zamanda partisinin
    milletvekillerini de belirleme imkânı bulacak.
    burada hem aday gösterme yetkisi nedeniyle milletvekillerini ismen
    belirleme imkânı olacak, hem de aynı anda yapılan seçimlerde
    seçmen, cumhurbaşkanı ile onun partisine oy vereceğinden
    siyasi olarak da meclis çoğunluğuna hâkim olacak. böylece
    seçilen cumhurbaşkanı fi ilen yasama organının da çoğunluğunu
    belirleyip, kontrol edebilecek.
    meclisin cumhurbaşkanını denetleyebilmesi fi ilen mümkün
    olmayacak. bu da güçler ayrılığını yok edecek.
    oysa, seçimlerin farklı zamanlarda yapılması, milli irade denetiminin
    işletilmesini de sağlar. meclisin cumhurbaşkanı ve yürütme
    karşısındaki bağımsızlığını güvence altına alır. cumhurbaşkanını
    seçen irade, aradan bir süre geçtikten sonra yönetimden memnun
    olmaz ise bunu meclis seçiminde sandığa yansıtıp iktidarı
    denetleyecek bir meclis seçerek denge kurabilir. aynı anda seçim
    denetim yolunu ortadan kaldırır. getirilen düzenleme bir anlamda
    bir dayatma düzenlemesidir. millete “kimi cumhurbaşkanı
    seçiyorsan onun partisinin milletvekillerini de seç ve beş yıl onlara
    katlan” demektir.
    demokratik başkanlık sistemlerinde başkan seçimi ile meclis
    seçimleri ayrı tarihlerde yapılır. (teklif m.11, m.12, m.20; anayasa
    m.106, m.116, geçici madde 21)

    soru 16) cumhurbaşkanlığı kararnamesi nedir?
    cumhurbaşkanı bu yolla yasama yetkisine ortak mı
    oluyor?
    teklife göre cumhurbaşkanı, kişi hak ve ödevleri ile siyasi hak ve
    ödevlere ilişkin temel haklar hariç, yürütmeye ilişkin her konuda
    kararname çıkarabilir.
    olağanüstü hallerde bu sınırlamalara da bağlı kalmadan tek
    başına her konuda kararname çıkarabilir. (anayasa komisyonunda
    eklenmiştir. teklif 13; anayasa 119)
    bu kararnameler kanun gibidir. bu yetki bir anlamda tek başına
    kanun yapma yetkisidir. yani padişah fermanı gibidir.
    evet, cumhurbaşkanı bu yolla yasama yetkisine ortak
    edilmiştir. anayasada yasama yetkisi tbmm’ne verilmişse de,
    cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarmak suretiyle cumhurbaşkanı
    meclisin yasama yetkisine ortak olmaktadır. (teklif m.9; anayasa
    m.104)

    soru 17) meclis aynı konuda kanun çıkarırsa kararname
    hükümsüz olacağına göre, meclis isterse kararname
    çıkarmayı engelleyemez mi?
    hayır engelleyemez. çünkü meclisin çıkardığı kanunu
    cumhurbaşkanı veto edebilir. veto ettiğinde meclis bunu ancak
    salt çoğunlukla (301 oyla) tekrar kabul edebilir. aksi halde kabul
    edilmez. partili cumhurbaşkanı, kontrol ettiği mecliste aynı
    kanunun salt çoğunlukla geçmesini engelleyip, fi ilen yasa çıkarma
    yolunu tıkayarak, kararname yolunu açacaktır. bu kanunlarla değil,
    kararnamelerle türkiye’nin yönetileceği anlamına gelir. bu durum
    açıkça milli irade gaspıdır. (teklif m.19/c; anayasa m.89)

    soru 18) veto yetkisi şimdi de var. olmasının sakıncası
    ne?
    şimdiki veto yetkisi elinde yürütme gücü yoğunlaşmamış, nispeten
    sınırlı yetkiye sahip cumhurbaşkanına verilmiş bir denge-denetim
    mekanizmasıdır. ayrıca vetodan sonra meclis aynı kanunu basit
    çoğunlukla (katılanların çoğunluğuyla) yeniden kabul edebilir.
    getirilen değişiklikle diktatörlük yetkilerinin verildiği bir tek adamın
    elinde veto yetkisi olması, yasama organını tamamen sembolik
    hale getirir. özellikle bu yetki; vetodan sonra aynı kanunun ancak
    salt çoğunlukla (301 oyla) kabul edilme şartı ve cumhurbaşkanının
    kararname çıkarma yetkisi ile birleşince, meclisi tamamen işlevsiz
    bırakacak bir suiistimal aracına dönüşür.

    soru 19) yasama tekelinin mecliste olmasının önemi
    nedir?
    milli egemenliğin şartı olmasıdır. egemenliği halka ait kılan en
    önemli unsur, kanun yapma tekelinin milletin meclislerinde
    olmasıdır. egemenliğin krallardan halka geçmesi sürecinde en
    önemli kavşak noktası, yasama tekelinin milletin (halkın) seçtiği
    meclislere verilmesidir. demokrasiler egemenliğin saraydan,
    krallardan alınıp halka verilme sürecidir. bu bir anlamda fermandan
    kanuna geçmeyi ifade eder.
    tbmm’nin yasama tekelini kaldırmak, tek adama kararname
    çıkararak buna ortak olma yetkisi vermek, kanundan fermana, milli
    egemenlikten krallığa geçmektir.

    soru 20) cumhurbaşkanının meclisi fesih yetkisinin ne
    sakıncası var? şu anda da bu yetkisi yok mu?
    cumhurbaşkanı da, meclis de halk tarafından seçiliyor. meclisin
    halkı temsil oranı (tüm partiler temsil edildiğinden) her zaman
    cumhurbaşkanından daha yüksektir. milletin seçtiği meclisi
    yürütmenin başı olan cumhurbaşkanın fesih etmesi, yürütmenin
    yasama üzerinde tahakküm kurmasına neden olur.
    cumhurbaşkanı hiçbir gerekçe göstermeden meclisi fesih etme
    yetkisiyle donatılıyor. bu, hoşuna gitmediği anda meclisi ortadan
    kaldırma yetkisi demektir.
    örneğin işlediği bir suç nedeniyle (zor da olsa) 301 imzayla
    hakkında soruşturma açılması istenen cumhurbaşkanı henüz
    soruşturma açılmadan önce meclisi fesih edip soruşturma
    açılmasını engelleyebilir. ya da vetoya rağmen 301 oyla kanun yapıp
    kararname çıkmasını önleyen, cumhurbaşkanının istediği gibi
    hareket etmeyen meclisi, cumhurbaşkanı gerekçe göstermeden
    fesih edebilir.
    cumhurbaşkanının fesih yetkisi parlamenter sistemlere özgü
    bir mekanizmadır. belirli şartlara bağlıdır. şu anda bizdeki yetki
    sadece hükümetin kurulamaması halinde verilmiş, şartları da
    anayasada gösterilmiş bir yetkidir.
    tarihimizde, büyük atatürk’e dahi bu yetki verilmemiştir.
    atatürk bütün milli mücadeleyi ve sonrasındaki devrimleri milletin
    meclisi ile birlikte yapmıştır.
    demokratik başkanlık sistemlerinde başkana bu yetki tanınmaz.
    başkanlık adı altında bozulmuş sistemlerde ise bu tip yetkilerin
    verildiği görülmüş ve hepsinde de rejim otoriterleşmiştir. (teklif
    m.12; anayasa m.116)
    cumhurbaşkanı meclisi tek başına vereceği kararla fesih
    edebilirken, meclis cumhurbaşkanının görevine ancak 3/5
    çoğunlukla (360 oy) son verebiliyor. yani işlemesi meclis açısından
    son derece zor, cumhurbaşkanı açısından ise çok kolay bir sistem
    getirilmiş.

    soru 21) cumhurbaşkanının iki dönemden fazla seçilmesi
    kesin olarak engellenmiş mi?
    hayır. kural olarak iki dönem seçilebilir. ancak partili cumhurbaşkanı
    ikinci döneminin sonuna yaklaştığında, meclisin 3/5 çoğunluğunu
    yönlendirebilirse seçimlerin yenilenmesi kararı aldırarak bir dönem
    daha seçilebilir. (teklif m.12; anayasa m.116)

    soru 22) başkomutanlık yetkisi tbmm’den alınıyor mu?
    başkomutanlık türkiye büyük millet meclisi kurulduğu günden
    bu yana tartışmasız ve mutlak olarak meclise ait olmuştur. milli
    mücadele döneminde gazi mustafa kemal atatürk’e dahi geçici ve
    meclisi temsilen verilmiştir.
    mevcut anayasada cumhurbaşkanının tbmm adına
    başkomutanlığı temsil yetkisi bulunmaktadır. teklifi n ilk şeklinde
    “tbmm adına” kısmı çıkarılmış, sadece “başkomutanlığı temsil
    eder” denmiştir. tepkiler üzerine anayasa komisyonunda bu ibare
    yeniden eklenmiştir.
    yani önce başkomutanlığı meclisten alıp doğrudan
    cumhurbaşkanına bağlama teşebbüsünde bulunulmuş, tepkiler
    üzerine komisyon aşamasında vaz geçilmiştir. (teklif m.9; anayasa
    m.104)

    soru 23) bu değişiklikle nasıl bir meclis yaratılıyor?
    yetkisi ve etkisi sıfırlanmış, aciz bir meclis yaratılıyor. güvenoyu ve
    gensoru gibi denetim mekanizmaları olmayan, yürütme üzerinde
    hiçbir etkili denetim imkânı kalmayan, yasama tekeli elinden
    alınmış, yasama yetkisi sınırlanmış, fesih tehdidi altında aciz bir
    meclis yaratılıyor.
    bu türkiye büyük millet meclisini tabuta koyup üzerine son çiviyi
    çakma projesidir.

    soru 24) yargının, yasama ve yürütmeyi denetleme
    imkânı yok mu?
    yok. yargı tamamen siyasetin emrine girecek. güçler ayrılığı ve
    denge-denetleme mekanizmalarının en önemli unsuru olan
    bağımsız yargı denetimi fi ilen imkânsız hale gelecektir.
    tüm yüksek yargıçlar ve yüksek yargı kurulu doğrudan ya da
    dolaylı cumhurbaşkanı ve onun hakim siyasi anlayışına göre
    şekillenecektir. bu nedenle denetim imkânı da kalmayacaktır. yargı
    tümüyle cumhurbaşkanının emrindeki bir organ olacaktır. adalet
    dağıtmayacak, cumhurbaşkanının sopası olarak kullanılacaktır.
    (teklif m.17; anayasa m.146, m.154, m.155, m.159)

    soru 25) hakimler ve savcılar kurulu nasıl oluşacak?
    hakimler ve savcılar kurulu 13 üyeden oluşacak. cumhurbaşkanı
    kurulun 6 üyesini (adalet bakanı, adalet bakanlığı müsteşarı ve
    dört üyeyi) doğrudan belirleyecek. kalan 7 üyeyi de parti başkanı
    sıfatıyla kontrol ettiği meclis aracılığıyla seçtirecektir. bütün yargı
    örgütünün başı olan kurul, böylece cumhurbaşkanı ve onun siyasi
    anlayışına uygun oluşacaktır. (teklif m.17; anayasa m.159)
    teklif metninde 12 olan sayı anayasa komisyonunda 13’e çıkarılmış,
    adalet bakanlığı müsteşarı da kurulun doğal üyesi yapılmıştır. bu
    şekilde kurul üzerindeki yürütme hakimiyeti (siyasi hakimiyet)
    daha da pekiştirilmiştir. cumhurbaşkanının altı üyeyi doğrudan
    belirleme imkanı muhafaza edilmiştir.

    soru 26) anayasa mahkemesi üyeleri nasıl seçilecek?
    cumhurbaşkanı 15 üyeli anayasa mahkemesinin 12 üyesini bizzat
    kendisi, 3 üyesini de partisi aracılığıyla kontrol ettiği tbmm eliyle
    belirleyecektir.
    bu anayasa mahkemesi yarın yüce divan sıfatıyla kendisini seçen
    cumhurbaşkanını, yardımcılarını ve bakanlarını yargılayacak(!..)
    (teklif m.19/d; anayasa m.146)

    soru 27) cumhurbaşkanının yüksek yargıda başka seçim
    yetkisi de var mı?
    danıştay üyelerinin dörtte biri ile yargıtay cumhuriyet başsavcısı ve
    başsavcı vekilini seçme yetkisi de var.
    cumhurbaşkanının seçtiği danıştay üyeleri, cumhurbaşkanının
    temsil ettiği idarenin eylem ve işlemlerini denetleyecek(!)
    ayrıca yargıtay ve danıştay’ın kalan üyelerini de cumhurbaşkanının
    belirleyeceği hakimler ve savcılar kurulu atayacak. (anayasa m.154,
    m.155)

    soru 28) şu anda da cumhurbaşkanının anayasa
    mahkemesi, danıştay, yargıtay ve hsyk’na atama yetkisi
    yok mu?
    var. ancak mevcut anayasada tanımlanan cumhurbaşkanı başka,
    teklif edilen anayasal değişiklikteki cumhurbaşkanı başka… bu
    cumhurbaşkanın yetkileri parlamenter sisteme göre fazla dahi
    olsa, getirilen sisteme göre yok denecek kadar sınırlı.
    değişiklikte tarif edilen cumhurbaşkanı, bütün yetkileri elinde
    toplayan bir kişi olacaktır. dolayısıyla gerçek bir yargı denetimi
    için, cumhurbaşkanının yargı alanında hiçbir yetki kullanmaması
    gerekir.

    soru 29) üniter devlet tehlikede mi?
    evet. cumhurbaşkanına, kararname çıkararak merkezi idare
    alanında geniş düzenlemeler yapabilme ve sınırsız şekilde kamu
    tüzel kişilikleri kurabilme yetkileri tanınmıştır. böylece idari alanda
    sınırları belirsiz örgütlenmeler oluşturma yolu açılmıştır.
    tepkiler nedeniyle komisyon aşamasında her ne kadar teklif
    metninden 14. ve 15.maddeler çıkarılmışsa da, anayasanın 104
    ve 123. maddelerindeki değişiklikler cumhurbaşkanına yetkilerini
    kullanarak üniter yapıyı değiştirecek idari düzenlemeler yapma
    imkanı vermektedir. bu federasyona geçiş hazırlığıdır. (teklif m.9.
    19/b; anayasa m.104, m.123)

    soru 30) bu anayasa değişikliği geçerse ne olur?
    1. anayasayla bir diktatör yaratırız. her şeye dokunan ama
    kendisine dokunulamayan bir diktatör ortaya çıkar.
    2. demokratik rejimden tamamen ayrılıp otoriter bir rejim kurulur.
    3. hiçbir vatandaşın, can, mal ve hukuk güvenliği kalmaz. her kişi,
    kurum ve kuruluş tek bir kişinin, bir diktatörün vicdanına terk
    edilir.
    4. yönetimi denetleyecek hiçbir güç kalmaz. devlet yönetiminde
    ve ülkede zorbalık hakim olur.
    5. bir kişi hem hükümet, hem meclis, hem mahkeme olur. yasama,
    yürütme ve yargı tek bir elde toplanır.
    6. etkisiz, yetkisiz, aciz ve sembolik bir meclis ortaya çıkar.
    7. meclisi mezara, demokrasiyi tarihe gömeriz.

    edit: (bkz: eksi sözlük baskanlik sistemi anketi)

  • 10. 30 bini baba oğluna vermez ama tayyip bize verdi

  • 11. insan vücudunda yeni bir organ keşfedilmesi

    türkiye'de çoğu insanda keşfedilmeyi bekleyen bir organ daha var.
    (bkz: beyin)

    edit: örneklerden biri ektedir.

    http://i.hizliresim.com/adng44.png

  • 12. sözlükçülerin ölüme en çok yaklaştığı an

    eski kayinpeder, kizim ve ben sofradayiz. kayinpeder habire bir seyler anlatiyor, anlatiyor, anlatiyor. dinlemek istemiyorum, nefret ediyorum ondan, sesi bile beni delirtiyor -ki o donem bizimle yasiyor; yaslidir diye ben cagirmisim ustelik. sesi kesilmek bilmiyor. yemek yiyoruz ve onun soyledigi bir seye itiraz etmek icin agzimi aciyorum. once derin nefes alip sakinlesmek ve oyle konusmak istiyorum; ama...

    nasil oldugunu anlayamadigim bir sekilde hık diye kaliyorum, lokmam bogazimi kapatiyor. nefes alamiyorum, veremiyorum, panige kapilmamaya calisiyorum. kizim karsimda korkmasin istiyorum, ama yok. bogulmak uzereyim. kendimi yere atiyorum, kollarimla gogsume, sirtima vurmaya calisiyorum. fayda yok. en son allah'a sigindigimi hatirliyorum, "noolur kizimin gozleri onunde olmeyeyim."

    sonra birden nefes almaya basliyorum. sakinlesince kalkiyor ve yerime oturuyorum. bu sure icerisinde, kendimi yere attigim an dahil, kayinpeder kipirdamiyor bile yerinden. ben oturunca anlatmaya devam ediyor, sormuyor ne oldugunu. kizim kalkip kucagima geliyor, onu opuyorum.

    ben bu yuzden pek buyuk lokma yiyemem, hap vs yutamam cok.

  • 13. bakara suresi'nin boşanmayı engellemesi

    başlığı okuyunca boşanmanın bakara suresinde yasaklandığını zannettiğim beyandır.

  • 14. kamyoncuların mazot zammından ötürü eylem yapması

    vatan hainliği ve ülke bütünlüğünü tehlikeye atan harekettir. ayrıca halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçuda işlenmektedir. yaşasın ohal lol

  • 15. dövme yaptıranların genelde boş insanlar olması

    bende de var, yürüyecek olan varsa boşum.

  • 16. reina saldırganının yakalanma anı

    yine yanlış kişiyi dövmüşler ve yakalamışlardır.

    yanlış kişiyi dövmek milli sporumuz oldu.

  • 17. mhp'nin alabileceği maksimum oy oranı

    mikro olarak incelersek kendi ailemden örnek vereceğim.

    2015 haziran ve kasım seçimlerinde 4 kişilik çekirdek ailemizin tamamı mhp'ye oy verdi. (haziran seçimlerinden sonra koalisyon kurulmasının önünde engel olup, akp'yi tekrar tek başına iktidar yapmasına rağmen)*

    ancak şu anki durumumuzda hiçbirimiz mhp'ye oy vermeyi düşünmüyoruz.

    ümidim o ki mhp seçmenlerinin bir çoğu bizim gibi düşünür ve sayın bahçeli'ye akp'nin stepneliğini yapmanın bir bedeli olduğunu göstermiş oluruz.

    edit: ekleme (*)

  • 18. norwegian'ın sen türksün uçağa binemezsin demesi

    olay özetle yılbaşında ailesini görmek için meksika-istanbul yolculuğundaki uçaklarını norveç havayolları'dan alan arkadaşımın, sadece türk olduğu için miami-stockholm aktarmasında uçağa alınmaması üzerinedir. norveç havayolları olayı incelemeye başlamış ama bilginiz olsun, türksünüz diye miami'den stockholm'e gitmeniz engellenebiliyor. rotanız istanbul yani eviniz, ülkeniz olsa bile.

    edit: facebook paylaşımı:
    en https://www.facebook.com/…6071791032259?pnref=story
    tr https://www.facebook.com/…6052753516333?pnref=story

    bire bir tanıdığım bir abimin başına gelen olay. yazısını aynen yapıştırıyorum. kendisinin meksikalı eşi var, meksika'da yaşıyor ve abd vizesi var.

    2 kısım var, birincisi genel paylaştığı, 2. si bana özel yazdığı

    1.
    bu yazıyı ırkçı saldırıyı gerçekleştiren firmaya karşı türk halkının dikkat etmesi ve aynı sıkıntıları yaşamaması için bir açıklama olarak bildiriyorum.
    meksika da yaşıyorum eşim meksikalı. yıl başını ve evlilik yıldönümümüzü kutlamak için türkiye'ye biletimizi aldık. uçağımız meksika-miami . miami-stockholm . stockholm-istanbul olarak düzenlendi. 27 aralıkt tarihin de miami ye geldik ve bir sonraki uçuşumuz için norwegian seyaatte check-in işlemleri için yerimizi aldık. orada pasaportuma bakan afrika kökenli amerikalı bey bizi insanlardan ayırarak pasaportumun ve vizelerimin sahte olduğunu söyledi. şaşkınlıkla birlikte "eğer böyle bir düşünceniz varsa lütfen polisi buraya çağırın" dedim. ben böyle söyleyince bu seferde şengen vizemin olmadığını dile getirdi. vizeden muaf olduğumuza dair konsolosluk belgelerini yazışmalarını gösterdik. ırkçının kaçacak yeri olmayınca bu sefer "uçağa almak istemiyoruz çünkü sen türksün seni uçağa almak istemiyoruz bu uçağa binemezsiniz" denildi. uçağın kalmasına çok az bir süre kalmıştı bavullarımız uçağa yüklenmiş ve ailelerimiz türkiye'de bizi bekliyordu bir karar verdik ve eşim ve kızımı bu uçakla stockholm e gönderdim. ben de thy nin 28 aralıkta ki 22.45 uçağına bilet alarak türkiye'ye geldim. gelene kadar da daha başka birçok sıkıntılar yaşadım. bu süre içerisinde miami konsolosluğu benimle ilgilendikleri için onlara teşekkür ediyorum. bu ırkçı saldırısı birtek bana yapılış bir olay değil tüm türk milletine yapılmış bir saldırıdır. bunun için yılbaşından sonra gerekli girişimleri yapacağız. bize , milletimize ve tüm insanlığa karşı yapılan bu ırkçı saldırıyı şiddetle kınıyoruz. yanımızda olan miami türk elçiliğine ve dostlarımıza teşekkür ederiz.
    saygılarımızla. aydemir &armida

    2.kısım

    eşim üvey kızım ve ben. meksika dan miami ye uçtuk ordan da stockholm e gideceksin uçağımız için chek in işlemleri için norwegian fly in orada yerimizi tuttuk sıra bize geldiğinde pasaportlarımızı verdik afrika kökenli amerikalı bir bayan vardı karşımızda. eşimden sonra benim pasaportuma sıra geldiğinde biraz duraksadı pasaportu inceledi ve başka bir afrika kökenli amerikalı bir adamı çağırdı oda pasaportumu inceledikten sonra bizi kenara insanlardan uzak bir bölgeye cekti ve beklememiz söyledi. sonra bana "senin pasaportun vizelerin kimliğin sahte" dedi. bende "neye dayanarak sahte olduğunu söylüyorsun. eğer sahteydi lütfen polisi arayın buraya gelsin" dedim. ben böyle diyince bir yere telefon actı. bir bayanı yanına çağırdı ve ardından bana "senin şengen vizenin yok" dedi. bizde "transit geçiş yapacağımızı isveç büyükelçiliğinin transit geçişler için vize talep etmediğini söyledik" ve konsolosluğunun bize gönderdiği belgeleri ve yazışma kayıtlarını hem belge hem de mail konuşmalarını gösterdik. ve bu kisi bize asıl niyetini belli ederek "türk vatandaşısınız sizi bu uçağa almak istemiyoruz " dedi. eee bunu duyunca eşim başladı ağlamaya. "29 aralıkta evlilik yıldönümümüz. ben eşimi bırakıp gidemem. lütfen anlayış gösterin. " vs vs . adam hiç oralı olmadı. "izin vermiyoruz türkleri uçağımız a almıyoruz" dedi ve daha fazla birşey dinlemeden oradan gitti. uçağın kalkmasına 50 dakika kadar kalmış eşim kızım ağlıyor. anne baba memlekette bizleri bekliyor ve eşime kızımızı da alıp uçağa binmesini bende bir bilet bulup türkiye'ye gelecepimienta yine birlikte olacağımızı anlamaması söyledim ve güçlükle uçağa uğurladım. benim çantam uçağa yüklenmiş eşimin çantası bende kalmıştı. malum miami çok sıcak bizde türkiye sıcak diye üstümüze kıçımıza kışlık içlikler üstlükleri geçirdik. güç bela diğer havaalanına geçip thy yine bulup adamlara durumu izah ettim. yılbaşına 2 gün kaldığı için bilet fiyatları malum katlanmış. biletimi 1182 dolara ertesi gün gece 22.45 e satın aldım. haliyle eşime de para bıraktığım için kart ve nakit olarak param kalmadı. sabah ilk iş mesai saati civarlarında miami türkiye konsolosluğu nu aradım ve durumu anlattım. gece aradığımızda ulaşmamıştık. razı olsunlar geldiler beni dinlediler çay yemek ısmarladılar. eşim stockholm e cardığında internet üzerinden konuştuk. bu norwegian şirketi uçuş boyunca yemek vs hiç birşey vermemiş bizimkilere. ve bir sonraki aktarma uçağına da yetiştirememiş. eşim de bilet aldığı şirletle diyaloğa geçmiş. ınlar bir otele gidip yerleşmelerini otel faturasını da kendilerine göndermelerini nöylelikle otel masrafını geri ödeyecwjlerini söylemişler ve yeni bir uçuş ayarlayacaklarını bildirmişler. eşim bana zaman darlığından ve iletişim zorluğundan dolayı farklı birkaç uçuş bilgisi gönderdi. ben uçağa bindiğimdw ilk bilgi kiev aktarmalı bit uçuştu. türkiyeye indiğimde varşova aktarmalı başka bir uçuşun bilgileri elime ulaştı. her iki uçuşuda takip ettim uçakların inişleri olduğu halde 2 saate yaklaşan bekleme süresi ve telefonlarımızın türkiye de çalışmamasından dolayı endişelenmeye başladım. atatürk havaalanında polislere durumu izah edip yardımcı olmalarını istedim. hiç bir kimse hiç bir şekilde yardımcı olmadı. danışmadan da sorduğumda yolcu kayıtlarını benimle paylaşamayacaklarını belirttiler. bende dış hatlar gelen yolcu terminalinde kapısındaki polislerin yanına gidip tekrar durumu izah ettim. endişeli olduğumu eşimin bu uçakların birinde olup olmadığımı öğrenmek istediğimi söyledim. sert bir üslupla dışarı çıkmamı istediler. ben de yardımcı olmak zorunda olduklarını bilgi almadan ayrılmayacağız dile getirdim o sırada 4.5 polis çıkıp bana saldırarak bir odaya soktular ve küfür ve vurmakla birlikte saldırdılar anlamsız bir şekilde. kendimi savunabildiğim kadar savundum. o arbede ben de kendimi savununca içlerinden beni öldürmekle tehdit etti. bir kişi bütün polisleri odadan çıkarttı. sakin olmamı ve ne olduğunu anlatmamız istedi. miami'de ve bu polislerle olan olaya kadar herşeyi anlattım. polis olan bu kişi bana saldıran polislerin amirleriymiş. bana yardımcı olacağını söyledi. polislere kızdı benide yanına alarak thy bürosuna götürdü yolcuların kayıtlarına baktık eşim kızım o uçakta olduğunu öğrendik. pasaport kontrolünden geçtiğini barajların bilgisini de aldığını öğrendikten sonra rahatladım. bana tekrar bu saldıran polislerin amiri olduğunu onlara gerekli uyarıyı yapacağını eğer istersem yasal girişimde bulunabileceğimiz bilgisini verdi. ama eşin kızın sağ salim gelmiş git onları bul buradaki olayına unut gitsin zor bir süreçten geçtin ailenle ilgilen dedi. ben de aileme bir an önce görmek istediğimi yardımcı olduğu için teşekkür ettim. sonra eşimi kızımı bulup evimize geldim. ilk önce bu norwegian şirketine mail gönderdim sıkıntı şikayet kısmında ama hiç bir dönüş yapmadılar. yılbaşından sonrada yasal haklarımızı arayıp gerekli girişimlerde de bulunacağız.

    .........
    işte en ince ayrıntısına kadar olanlar bu kardeşim.
    ahí ayrıca para iadesi istediğimizde hiç bir iade yapamayacakları söylediler. bu yaptıklarının ırkçılık olduğunu söyledik. ve bu kişi bu sizin probleminiz dedi.
    son nokta bu kardeşim
    herkesin desteğine çok ihtiyacımız var

    kişisel not:

    zenci bir denyonun abd'de daha transit geçişin ne olduğu bilmeden, şengen falan sorarak bir aileyi bu kadar zor duruma sokup, umrumda değil triplerine girmesi şahane. keşke abim ilk bu olay denildiğinde çıkarıp telefonu çekmeye başlasaymış.

    (zenci dedim diye lölö yapanı yerim, zenc farsça kökenli, arapçada siyahi anlamına gelen bir kelimedir, siyahi demektir. gereksiz not ama kesin trip atan çıkar. http://www.tdk.gov.tr/…?option=com_gts&kelime=zencİ)

    uzuun edit 2: birkaç dökümantasyon ve mailleşme ve ek bilgiler

    bilet alımları https://www.kiwi.com/ üzerinden yapılıyor. stockholm-istanbul uçuşu pegasus ile. uluslararası alandan çıkılmadan yapılıyor tüm bağlantılar, yani isveç'e giriş yapıp geçmeye gerek yok. türk vatandaşının da hakkı bu.

    abd asıllı çalışan, norveç havayollarına bağlı olan ekiptenmiş. havaalanının değil,

    eşi meksikalı olduğu için isveç konsolosluğu (swedish migration agency) ile olan ispanyolca yazışması ve cevapları, sadece aktarmalarda bir kez daha (yani toplamda 2) şengen bölgesi üzerinden geçilecekse (yani stocholm sonraı bir de münih'e inip, ordan istanbul olması gibi durumlarda) transit vize istendiğini gösteren ve belirten durumlar. sonuçta vize istenmemiş yani, basit bir "telefonda sorduk, gerek yok dediler, kapattık" olayı değil.

    ayrıca lazım değil ama norveç de istemiyor. (sırf norveç havayolları diye diyorum)

    alttakiler linkler, es-tr çeviri çok kötü olduğu için es-en çeviri koyuyorum. kabaca "hayır vizeye gerek yok" diyor :)
    https://www.facebook.com/…0004597593&type=3&theater
    kötü google translate meali;
    mrs. garcía,
    >
    > ın the email that we sent to you on september 27, we replied that
    > your husband would not ask for you to vısa always and when
    > swedısh terrıtory. ıf the transit is by another schengen state,
    > eg germany if you will be asked for a transit visa.

    https://www.facebook.com/…0005117606&type=3&theater

    dear armida:
    >
    > ı have obtained the formal document listing the countries that
    > request turkish citizens to present a transit visa:
    >
    https://www.nyidanmark.dk/…5d5c38a9d/0/annex_7b.pdf
    > [10]
    >
    > ı confirm that this is not the case in sweden, this country does not require
    > turkish citizens present a transit visa but if they travel to
    > via czech republic, germany or switzerland if they ask for it.
    >
    > ıf there is any problem with opening the link or something is not clear,
    > let me know.
    >
    > greetings,
    >
    > _dulce_

    tr'ye vize isteyenler, görüldüğü gibi isveç yok. x'ler istiyor
    https://www.facebook.com/…0002597543&type=3&theater

    ayrıca miami havaalanında latin amerikalılara ayrımcılık yapılıyormuş. bunla ilgili başka birinin yaşadığı sıkıntıyı paylaştı

    es una desgracia lo que le ocurrió a nuestro amigo aydemir taşova, de turquía, perteneciente a birta topos azteca, en el aeropuerto de miami: en un acto de discriminación, la compañía norwegian airlines, con racismo, no lo dejaron abordar el avión. después de perder un avión y pagar de su bolsillo otro boleto, a precio de oro, pudo regresar a su país. cabe señalar que está casado con una mexicana y viven en méxico. les comento que hace poco viajé por esta misma aerolínea. no tuve problemas pero, ahí viene el pero... el aeropuerto de miami es altamente racista. en mi caso, a todos los latinos nos hicieron formar en una fila de 2 horas, muchos perdieron el vuelo. a quienes tenían ojos azules, los ponían en filas sin gente y su proceso llevaba a lo más 10 minutos. comparto esta información, viene en turco, pero le pueden poner ahí mismo la traducción, y de todos modos, copio abajo la traducción al inglés de la historia (hecha con google translator porque tiene algunos errores de traducción). saludos y ojalá que aydemir taşova y su esposa puedan celebrar su primer aniversario de casados.

    ıt is unfortunate what happened to our friend aydemir taşova, from turkey, belonging to birta topos azteca, at the airport in miami: in an act of discrimination, the company norwegian airlines, with racism, did not let him board the plane. after losing a plane and paying out of his pocket another ticket, at the price of gold, he was able to return to his country. ıt should be noted that he is married to a mexican woman and they live in mexico. ı commented that ı recently traveled by this same airline. ı had no problems but, here comes the but ... miami airport is highly racist. ın my case, all the latinos made us form in a row of 2 hours, many missed the flight. those who had blue eyes, put them in rows without people and their process took at most 10 minutes. ı share this information, it comes in turkish, but you can put the translation right there, and anyway, ı copy below the english translation of the story (made with google translator because it has some translation errors). greetings and hopefully aydemir taşova and his wife can celebrate their first wedding anniversary.

  • 19. 1 yılda köprüye %105 zam yapmak

    olay tabi ki sadece köprü değil. son 1 yılda gelen zamlar kısaca bunlar.

    - istanbul'da köprü geçiş ücretleri 3.40'idi, bugün 7 tl, fark tam %105.
    -mazot 3.20 idi, bugün 4.60, fark %50'ye yakın.
    - en uzak mesafe 14 tl idi, bugün 20 tl otoyol geçişlerinde. ankara'ya gidip gelmek sadece otobana 40 lira vermek demek.
    - aylık otopark ücretleri ortalama 200 tl idi, bugün 300 tl.
    - ortalama c sınıfı bir araç 75 bin tl idi, bugün 100.000 tl.
    - ortalama premium d sınıfı bir araç için 140 bin tl normaldi, bugün 200 bin tl.
    - istanbul'da karşıya yeni yapılan yerlerden geçmek istesek gidiş geliş 3. köprüden 50 tl, avrasya tünelinden 32 tl oldu, insanlar geçemeyince diğer köprülere zam yapılarak oradan gelen kaynakla durum kotarılmaya çalışıldı.
    - ortalama bir bakım ücreti 500 tl idi, bugün 700 tl.
    - bir takım lastik 800 tl idi, bugün 1.000 tl.
    sadece otomobillerle ilgili olan kalemleri yazdım, diğer yerlere de girersek hiç çıkamayız. varı yoğu araç kullanan kişilere yüklediler, işe arabayla gitmeyi bıraktım ve bunu yapan bir tek ben değilim.
    karşıya arabayla geçmeyi yarıya indirdim ve kesinlikle yalnız değilim. yakın şehirlere arabayla gitmeyi seyrelttim ve yalnız değilim. bu yüzden ne kadar zam yaparlarsa yapsınlar gelirleri artmayacak.
    mesela geçen yılki %39'luk zamma rağmen kgm'nin köprü gelirleri artmadı, çünkü insanların geçişi azaldı.
    böylece hem insanlar köprü kullanamadı, kullanmak zorunda olanlar da fazla ödeyerek refahını düşürdü, kaybeden vatandaş oldu, kimse de bir şey kazanmadı.
    gerçekten anlamak mümkün değil bu kadar basiretsizliği. ama oluyor yavaş yavaş, aynı osmangazi köprüsünde olduğu gibi, insanlar tepki koyup kullanmadıkları için değil, paraları yetmediği için araçlarını kullanamıyor artık ve bu yüzden gelirler iyice azalıyor.
    belki çok yakın zamanda olmaz ama böyle devam ederse öpe öpe bir şeylerin değişmesi gerekecek diye umuyorum, umut ediyorum.
    zayıf bir ihtimal olduğunu biliyorum, belki kendimi kandırıyorum ama iyi olsun istiyorum lan, bu yüzden de umut ediyorum işte.
    insanların refahının düşmesinin bir işe yaramasını umuyorum resmen, bakalım.

  • 20. 4 ocak 2017 erdoğan'ın döviz yorumu

    az önce haşmetli reis'ül cumhurumuzun; döviz hakkındaki beyanatlarıdır.

    kendisi "içinden geçtiğimiz dönem döviz alınacak değil; döviz satılacak dönemdir" buyurmuştur.

    aranızda hala döviz bozdurmamış hayvanlar var. ayıptır; günahtır. büyük oyunda piyon olmak hoşunuza mı gidiyor?

    bozdurun lan.

    1 dolar = 3,40'tan bozulur; millet sevdalıları yeşillendirsin.

  • 21. recep tayyip erdoğan

    başlığına yazmaya ciddi ciddi tırstığımdır..

    kenan evren'i hatırlıyorum..çocuktum..geç.

    turgut özal'da kesinlikle böyle bir şey yoktu..ki muhafazakardı.msp milletvekili adayıydı..

    kendisi hakkında yazılanlar..karikatürler..aman allahım..emin çölaşan'ın turgut nereden koşuyor kitabı..gittiği genelevden bile bahsediliyordu..dava falan oldu ama o kadar..

    yıldırım akbulut dönemi..başka bir başbakanla bu kadar kafa bulunmuş mudur? bilmiyorum..

    mesut yılmaz..tansu çiller..demirel..ve ecevit..

    haklarında neler yazılmadı ki.neler söylenmedi..

    sırf levent kırca'nın jet ski skeci bugün yapılsa... aman tanrım didim

    ecevit ya ecevit..karaoğlan..bir apartman dairesinde ömrünü geçirmiş adam..döneminde abdullah öcalan yakalanıp getirildi..şimdi fetö nün getirildiğini düşün..o derece önemli..

    ne oldu peki?

    adam için "altını tutamıyor" bile dendi..hastalığıyla bile dalga geçildi..

    kimse hapse atıldı mı bu yüzden? bilmiyorum..

    bir de recep tayip erdoğan..yemin ediyorum hakkında tek kelime yazmaya korkuyorum.

  • 22. steam

    oyun oynayanlara hayatsız diyen çomarları göstermiş başlık.

  • 23. alevilerin olmadığı bir türkiye

    alevilik bu topraklarda nasıl doğdu:islamı anadoluda yaymak isteyen pirlerin türk kavimleri ile tanışması sonucu ortaya çıkan bir mezhep değil bir islam geleneği haline gelmiştir.

    bu türk kavimleri içselleştirdiği geçmişi ile islam öğretisinin şerri kanunlarını ve kuran-ı kerimin rehber görmüş ve 4 kapı 40 makamdan geçip bu dünyada kamil insan olmanın aşkıyla yaşamışlardır.

    hiçbir zaman devlet işlerine bulaşmamış pirleri ile dedeleri ile gerçek islamı yaşamak istemişlerdir.dönemin baskın rejimi bu allahtan başkasına secde etmeyen hesap vermeyen islam anlayışının yayılmasını engellemek için her dönemde katliamlar yapmış ve neticesinde anadoluda türk islam anlayışı yerini arap transferi olan emevi inancına bırakmıştır.

    şu anda yaşayan alevi dediğimiz bireyler gerçek aleviliği bilmiyor yaşayamıyor aleviliği bir mezhep ve ideoloji olarak görüyor daha doğrusu islamiyet düşmanları bu dünyanın maddi manevi yaşantısına önem verenler, batılı hristiyanlarda aynı şekilde tüm dünyanın bu islamiyet anlayışını görmesini bilmesini istemiyor ve popüler kültür ile bir kültür dönüşümü yaşatmak istiyorlar.

    kısacası aleviler olmasaydı;hakkı bu kadar iyi anlatan aşkla anlatan beyitler, deyişler olmazdı, türkler islamiyet ile tanışmazdı.

    bu islami gelenek bu topraklarda hiçbir zaman baskın iktidar tarafından istenmemiş çünkü allahtan başkasına biat etmeyen bu toplum iktidar için bir tehtit oluşturmuştur.

    şu anda alevileri bir oy potansiyeli olarak gören islamiyet düşmani ateist olarak görenler önce islamiyetin geçmişini öğrensin, kuranın sırrına erişmeye kalksın daha sonra hak mezhep ve doğru müslümanlık neymiş tartışalım.

    hipotez: bu topraklardaki gerçek türkler alevilerdir.

    edit: üzerine bir ampirik araştırma yapılsa bu topraklardaki türklerin kökeninin alevi inancında olduğunu görürdük.burada sünni kesime bir ayrıştırmada bulunmuyorum kendilerini türk hissetmek başka birşey orta asyadan göç eden kavim olmak başka birşey.fakat çıkıpta rusyadan, arap topraklarından göç etmiş atalarınızın gerçek türk ve gerçek müslüman olduğu yalanına inanmayın.zaten bu topraklardaki iktidarlar hep bu göçmen köken inancı hristiyanlık olan keaime yatırım yapmış ve emevi inancını hak inanç olarak göstermiştir.

    vücudun evini seyran eyledim
    bir köşenin yetmiş iki yolu var
    evvelinde altmışına uğradım
    on ikinin türlü türlü hali var

    yedi kapı açılır arşın katında
    dördü zahirinde üçü batında
    bir kulu var kendi iradetinde
    üç yüz altmış altı yeksen kulu var

    bir bedestanı var kırk da dükkanı
    bin alıcı bir sarraftır satanı
    dört direk üstünde on iki nişanı
    cevher satar türlü türlü lalı var

    kimse bilmez o gevherin kıymetin
    bir kalesi vardır yapısı metin
    kalenin kapısın açması çetin
    bir kilidin otuz iki dili var

    destur olmayınca ben açamadım
    ağlayup güleni ben seçemedim
    kıldan köprü yaptın ben geçemedim
    daha bundan gayrı müşkül halı var

    baykuşun deveyi sağdığın gördüm
    karıncanın göğe ağdığın gördüm
    bir anadan beş kız doğduğun gördüm
    bir babanın doksan dokuz oğlu var

    doksan dokuz oğlan ne yedi içti
    beş kızın lebinden kuvveti geçti
    oğlanın birisi deryaya düştü
    hâlâ yüzer oynar şimdi gölü var

    birinin on eri var daha kızım der
    birinin beş babası var ben öksüzüm der
    bir koyunun on kuzusu var yozum der
    o koyunun memesi yok südü var

    o koyunun südü ne tatlı, acı
    anın da ana göre vardır muhtacı
    firdevs bahçesinde üç gül ağacı
    her birinin on altışar gülü var

    ol gülün birine elim uzattım
    alma diye çağırır bir boz atlım
    bülbüllerin feryadını gözettim
    her birinin ayrı ayrı dili var

    noksani bu sırra ereyim dersen
    çârdeki masumu göreyim dersen
    îmanla cennete gireyim dersen
    cem evine diri varma ölü var

    aşık noksani

  • 24. sevgiliden ayrıldıktan sonra yapılan saçma şeyler

    anlam verilemeyen hareketlerdir. tanıştığımızda, flört dönemimizde vs. hiç twitter, instagram kullanmayan kadın ayrıldıktan ertesi günü instagramda kahvaltı sofrası çekip günaydın bugün çok mutluyum yazmış. yahu zorla mı sevgiliydik, neye mutlu oldun noldu esaret dönemin mi bitti terhis mi oldun savaştan sağ mı çıktın kadın noldu sanki akp mi gitti malum adam mı öldü piyango mu çıktı neyine mutlusun alt tarafı ayrıldık. arkadaş hiç bu kadar rencide olmuş hissetmemiştim kendimi. neyse sakinim.

  • 25. zaman kaybı şeyler

    geri dönen sevgiliyle tekrar başlamak.

  • 26. porno sitesinde kavga eden türkler ve kürtler

  • 27. torununa bakan büyükanneye devletin maaş ödemesi

    esitlik ilkesine aykiri oldugunu dusundugum aciklamadir. buyukannesi hayatta olmayanlar bu katkıdan yararlanamayacaktır.

    bunun yerine ucreti anneye yatirsalarda kime guveniyosa ona emanet etse cocugunu.

  • 28. finlandiya'nın temel gelir deneyine başlaması

    finlandiya sonunda yeni bir sosyal güvenlik formu olan temel gelir (basic income) deneyine başlamış.

    temel gelir, tüm vatandaşların masraflarını karşılamaları için devlet tarafından düzenli, koşulsuz bir şekilde para aldıkları bir sosyal güvenlik biçimidir.

    finlandiya sosyal sigortalar kurumu 2017-2018 yıllarında 'temel gelir'i test eden bir deney yapacak. bu deneyde 2016 aralık ayında rastgele seçilen 2000 vatandaşa aylık 560 euro karşılıksız şekilde verilecek.

    finlandiya bu deney ile aşağıdaki sorulara cevap aramaktadır;
    -sosyal güvenlik sistemi, işin değişen doğasına hitap etmek için nasıl yeniden tasarlanabilir?
    -sosyal güvenlik sistemi, aktif katılımı teşvik edecek ve insanlara daha güçlü bir çalışmaya teşvik edecek şekilde yeniden şekillendirilebilir mi?
    -bürokrasi azaltılır ve karmaşık faydalar sistemi basitleştirilebilir mi?

    deneyde temel gelir verilen grup ile verilmeyen bir kontrol grubu karşılaştırılacak.

    çalışmanın amacı, temel gelirin farklı nüfus gruplarındaki etkisini incelemektir. incelenen konulardan bir diğeri ise, temel gelir alanlar ve almamış olanlar arasında istihdam oranlarının farklı olup olmadığıdır.

    https://www.youtube.com/watch?v=8xpalekt0kk

    kaynak:
    http://www.kela.fi/…e-objectives-and-implementation

  • 29. aboubakar'a ebubekir diyememek

    ebubekirin zencisine abubakar, çok açık tenlisine ibübikir denir.

  • 30. red hot chili peppers californication

  • 31. pierre-emerick aubameyang

    akli varsa ve bahsedilen para gercekten teklif edilmisse almanya'dan cin'e kosarak gitmelidir.

  • 32. ilk defa trafik kazası yapacaklara tavsiyeler

    (bkz: ilk defa prezervatif alacaklara tavsiyeler) başlığı dahil hemen her konuda sözlük ahalisinin engin bilgileriyle dolup taştığımız bu mecrada, trafik kazası adlı bir gün herkesin tadacağı o acı olguyu ele alalım biraz da.

    peşin not: aramaya inandım, mamafih bu doğrultuda bir başlığa denk gelemedim.

    1) öncelikle soğuk kanlı olunuz. çok şiddetli bir çarpışma gerçekleştiyse, önce kendinizi ve ardından araçta bulunuyorlarsa eğer diğer yolcuları kontrol ediniz.

    2) tamamen suçsuz dahi olsanız çarpıştığınız araç sahibinin bir şehir magandası olma ihtimaline karşı hışımla araçtan inip karşı tarafı tahrik edecek el kol hareketleri ve söylemlerden kaçınınız. zira bu hayatınızı kurtaracak bir hamle olabilir. kazadan kurtulup hırbonun tekinin kurşunuyla ölmek istemezseniz, alttan alınız.

    3) karşı tarafın medeni bir insan olduğuna ve aracından inen ilk taraf olmasına dikkat ettikten sonra sakince araçtan ininiz. gergin ve asık suratlı olmanıza gerek yok. kendinizi ve karşı tarafı suçlamanın bir anlamı da. olan oldu bir kez. biz yapılması gerekenlere odaklanalım.

    4) birbirinize geçmiş olsun dileklerinizi ilettikten sonra prosedürel işlemlere geçebilirsiniz. tabi eğer hatalı taraf siz iseniz öncelikle özür dileyiniz.

    5) kaza tespit tutanağını güzelce doldurunuz. iki tarafta da bu kağıt yok ise hem ios hem de android platformlarında bulunan mobil kaza tespit tutanağı uygulamasını indirebilirsiniz.

    6) karşı tarafın zorunlu trafik sigortasının süresi dolmuş olabilir. bu durumda diğer sürücü, muhtemelen sizden tutanak tutmamanızı rica edecek ve bu işi kendi aranızda halledip halledemeyeceğinizi soracaktır. cevabını net olsun : hayır.

    7) istiklal marşı ve kapanış.

    not: yukarıda yazılanlar medeni bir insan ile ve sizin de medeni, hoşgörülü bir tip olduğunuz varsayılarak listelenmiştir. aksi durumlarda farklı öneriler söz konusu olacaktır.

    ***

    düzenleme: kendimi bildim bileli her uzun ramazan yahut kurban bayramı tatilinden önce kafama dadanıp duran bir düşünceye sahibim, "bu bayramda yollarda ölecek minimum 100 kişi şu an hayatta."

    şu an yine aynı duyguya kapıldım. önümüzdeki ramazan bayramında aramızdan ayrılacak olan 100 küsür insanımız şu an hayatta. kimisi çalışıyor, kimisi dükkanı kapadı marketten yoğurt ve ekmek alıp evine dönecek, kimisi acıktığı için huysuzlandı, ağlıyor, annesinin meme vermesini bekliyor...

    bir diğeri televizyon seyrediyor, birazdan kanepede uyuyakalacak, öbürü cebindeki parayı düşünüp "yarın kredi kartının asgarisini nasıl yatırımın"ın derdinde, birisi haksız yere eşinin kalbini kırıyor şu an...

    lütfen o 100 kişiden biri olmayın. basit bir kadercilik - ecel edebiyatından lütfen vazgeçin. yollarda dikkatli olun, alkollü ya da uykusuz şekilde araç kullanıp hem kendinizin hem de başka masumların hayatı ile oynamayın.

    en önemlisi üzerinde oturduğunuz aracın sınırlarını iyi bilin ve yollarda ona göre seyirde bulunun. inanın yalnızca şu iki kurala uymak dahi sizi hem bir çok kazadan koruyacak, hem de kazanın kaçınılmaz olduğu hallerde hayatta kalmanızı sağlayacaktır.

    [caps lock açık]

    1) hız kurallarına uyun.
    2) takip mesafesi ve sollama kurallarına dikkat edin.

    tebrikler hayattasınız.

  • 33. asker kamuflajının trend olması

    görüyorsan iyi kamufle olmamış demektir.

    (bkz: iğrenç espriler)

  • 34. ışid'li olmayanlar sakallarını kessin kampanyası

    35 yaşında adamım, sakalımı kesince 15 yaşıma geri dönüyorum amk. disney bebelerine benziyorum nerdeyse. katılmıyorum arkadaş fsdjhg.

  • 35. her peçeteye selpak demek

    (bkz: jenerik marka)

  • 36. öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler

    fon

    http://baranbaa.blogspot.com.tr/…ileri-kayseri.html

    yaklaşık üç ay önce musul'da ışid'e yapılacak operasyon arefesinde türkiye ve ırak arasında diplomatik bir kriz baş göstermiş ve ırak türkiye'ye nota vermişti. 5 ekim'de olayı değerlendiren bir yazı yazmıştım. (bkz: #63315999). okuyacağınız yazı, aradan geçen üç ayda gerçekleşenlere yöneliktir.

    24* türkiye musul'da gerçekleşecek operasyonlarda ırak'ın itirazına rağmen yer almakta kararlıydı ve bu nedenle silopi'ye yığınak yapıldı. ırak başbakanı haydar el abadi 1 kasım 2016'da "türkiye, ülkemizi işgal ederse parçalanır" şeklinde tehdit savurdu.

    25* milli savunma bakanı fikri ışık 2 kasım 2016'da “her ihtimale hazırlıklı olmalıyız. sınırlarımızın berisinde beklemek zorunda değiliz. gerektiği takdirde ırak’taki başika kampına da ek birlikler gönderebiliriz” dedi. 3 kasım 2016'da dış basında musul'daki hadisenin türkiye-ırak savaşını tetikleyebileceği üzerinde duruldu.

    26* 7 kasım 2016'da ırak hükümeti türkiye'ye başika'daki askeri kampın denetlemesinin ırak tarafından yapılmasını teklif etti.

    27* 8 kasım 2016'da ırak cumhurbaşkanı baş danışmanı abdullatif cemal reşid "türkiye ırak'tan çekilmeli ve öcalan'ı bırakmalı" şeklinde ortalığı karıştıran bir açıklama yaptı. açıkça "pkk lideri abdullah öcalan ile halkların demokratik partisi eşbaşkanları selahattin demirtaş ile figen yüksekdağ ve diğer parlamenterlerin tutukluluk hallerinin son bulmasını istiyoruz." dedi.

    28* 12 kasım 2016'da ırak'ın ankara büyükelçisi hişam el alavi türkiye'ye beş maddelik bir teklif sunulduğunu açıkladı. en önemli husus türkiye'nin başika kampını boşaltmasıydı.

    29* 14 kasım 2016'da ırak parlamentosu'ndan muvaffak el rubai türkiye'yi tehdit ederek "ırak hükümeti, ankara'nın ülkenin egemenliğine yönelik tecavüzlerini caydırmak amacıyla askeri müdahalede bulunacak." dedi.

    30* 5 aralık 2016'da telafer'den göç eden sünni türkmenler türkiye'ye giriş yaptı. erdoğan'ın türklerindir dediği telaferli sünniler, şii milislerden çekiniyordu. ışid telaferi işgal ettiğinde şehirde yaşayan şii türkmenler kovulmuştu ve geri dönüp intikam almak isteyebilirlerdi.

    31* 10 aralık 2016'da binali yıldırım ırak başbakanı haydar el abadi ile telefonda görüştü. görüşme konusu ışid'e karşı ortak mücadeleydi. ortam gerginken yapılan bu görüşme neyin nesiydi?

    32* 15 aralık 2016 ırak'ta musul iline bağlı sincar kaymakamı mahma halil "işgal gücü pkk şengal'i boşaltmalı" şeklinde konuştu. tam da türkiye ile ırak arasında ilişkilerin tansiyonu düşmüşken yapılan bir açıklamaydı.

    33* 16 aralık 2016'da ırak'a bağlı şii kökenli askeri kuruluş olan haşdi şabi örgütü sözcüsü, "gerekirse türkiye ile savaşabileceklerini." açıkladı.

    34* 17 aralık 2016'da kayseri'de bombalı araçla intihar saldırısı düzenledi. 14 asker şehit oldu, 56 vatandaş yaralandı. eylemi pkk üstlendi.

    35* 23 aralık 2016'da kürdistan bölgesel yönetimi başbakanı neçirvan barzani pkk'ya "şengal'den çekilmezsen güç kullanırız." tehdidi savurdu.

    36* 24 aralık 2016'da türkiye'nin bağdat büyükelçisi faruk kaymakçı türkiye'nin ırak'taki birlikleri çekebileceğini söyledi. türkiye geri adım mı atıyordu?

    37* 26 aralık 2016'da pkk'nın silahlı kanadı hpg barzani'ye "kimsenin güçlerimizi zorla şengal'den çıkarmaya gücünün yetmeyeceğini tarih ispatlamıştır" şeklinde yanıt verdi.

    38* aynı gün cumhurbaşkanlığı sözcüsü ibrahim kalın abd önderliğindeki koalisyonun el bab'da üzerine düşeni yapması gerektiğini açıkladı. abd'nin üzerine düşen neydi? konunun ırak, başika ve şengal'le bağlantısı olabilir miydi?

    39* 27 aralık 2016'da ırak başbakanı haydar el abadi türkiye ile yaşanan krizin sonlandığını ve iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleştiğini söyledi. ne değişmişti? acaba türkiye başika'yı terk etmeyi kabul mü etmişti?

    40* 28 aralık 2016'da ırak dışişleri bakanı ibrahim el caferi "egemenliğimize zarar gelmemesi kaydıyla türkiye ile işbirliğinden yanayız" şeklinde bir açıklama yaptı ve ekledi: biz hala daha türkiye’den başika’yı terk etmesini talep ediyoruz.

    41* aynı gün içerisinde abd dışişleri bakanlığı sözcüsü mark toner "pkk'nin oradaki varlığı uzlaşmanın önündeki ana engel" şeklinde açıklama yaptı. toner'in bahsettiği uzlaşma ne olabilirdi? aslında cevap basitti. abd yönetimi türkiye ve ırak arasındaki sorunu çözmek için uğraşıyordu. türkiye'nin başika'yı terk etmesi karşılığında ırak'ın da pkk'yı şengal'den çıkarması söz konusuydu. hem kürt yönetimi hem de ırak hükümeti bu hususu kabul etmiş fakat pkk şengal'i terk etmeyi reddetmişti. kayseri'deki saldırı bu uzlaşmayı hedef alarak türkiye'ye mesaj veriyordu.

    42* 30 aralık 2016'da dışişleri bakanı mevlüt çavuşoğlu "uzun zamandan sonra çağrımızla dün el bab'da koalisyon deaş'ı vurdu" dedi. hava operasyonları tekrar başladığına göre kara operasyonları da hız kazanacaktı. ışid köşeye sıkışacaktı.

    43* 1 ocak 2017'nin ilk saatlerinde bir terörist ünlü gece kulübü reina'yı basarak 1'i polis 39 kişiyi katletti. teröristin ışid'li olduğu açıklandı. eylemin ardından alışılmışın aksine abd soruşturmayı birlikte yürütme teklifi ve baş sağlığı dileklerini beyan etti.

    44* 2 ocak 2017'de başbakan yardımcısı numan kurtulmuş ırak ile yeni bir dönemin başladığını ve başbakan binali yıldırım'ın ırak'ı ziyaret edeceğini açıkladı. ziyarette ırak'ın şehir şehir geleceğinin nasıl olması gerektiği ele alınacağını ifade etti.

    45* 3 ocak 2017'de ırak başbakanı haydar el abadi pkk'nın ırak topraklarını kullanıp türkiye'ye saldırılarda bulunmasını kabul etmeyeceklerini söyledi.

    46* ekim 2016'da türkiye ve ırak'ın yaşadığı diplomatik kriz ocak 2017'de dek bu şekilde sürdü. türkiye krize neden olan başika kampını boşaltacağını henüz açıklamış değil. ve fakat ırak'la başlatılan yeni dönem ve ırak'ın şengal'de bulunan pkk'yı hedef alan sözleri durumu doğruluyor.

    47* sonuç olarak türkiye başika'dan çıkmayı, ırak ise pkk konusunda türkiye'ye yardımcı olmayı taahhüt ediyor. pkk bu mutabakatı hedef alarak kayseri'de 14 askerimizi şehit ediyor. mutabakatın bir diğer tarafı olan abd ise anlaşma karşılığında el bab'da türkiye'ye yardım sözü veriyor. koalisyon uçakları el bab semalarına geliyor. bu kez de ışid mutabakatı hedef alıyor ve reina katliamı ortaya çıkıyor. abd ise mutabakatın etkisiyle derin üzüntülerini bildirmeyi ve ortak hareket etme teklifinde bulunmayı uygun görüyor.

    48* söz konusu gelişmeler türk medyasında asla yer almadı. olay asla bütünüyle anlatılmadı. oysa bilmek, öğrenmen halkın hakkıdır.

  • 37. favorileyen kişinin çaylak çıkması

    yazılan entrynin altındaki favori damlasının yanındaki rakama tıklayınca istemsizce hayal kırıklığına uğratan trajikomik hadise. misal bakıyorsun 58 favori var. rakama tıklayınca hepi topu 3 adet yazmaya ehliyetli akıl baliğ olmuş yazar favorilemiş entryi, geri kalanı ise çaylak. böyle olunca sanki kuru gürültüymüş gibi gelmiyor mu sizlere de arkadaşlar? tamam onlar da bir nevi yazar sayılır. bizler de pat diye yazar olmadık neticede hepsini kucaklamalıyız eyvallah ama insan da hani biraz şey oluyor tabi. yani.

    edit: yine çaylak favorilemiş bah yaa.
    http://www.reactiongifs.us/…013/10/lol_idi_amin.gif

    edit2: demin bir mesaj geldi lanetli çıksa daha mı iyi diye. yazara bi tıkladım harbiden lanetli çaylakmış. aynen şöyle hissettim. (korkunçlu gif içerir)

    https://media.giphy.com/…a/10h2cw82uvz6c8/giphy.gif

  • 38. bir laptop'ı beş seneden fazla kullanmak

    macbook'tur.

  • 39. ekimlikrandevu.nvi.gov.tr

    adres çubuğuna yazmaya üşenenler için: (bkz: ekimlikrandevu.nvi.gov.tr)

  • 40. berke ve pelinsu'nun yolda kalışı

  • 41. hamit altıntop

    adam siktirolup gitmek için 3 milyon tl almış ya la.

  • 42. türkiye'de toplu taşımada kitap okunmaması

    sosyal medyada ve sağda solda sürekli eleştirilen diğer ülkelerle kıyas yapılan durum. ya ah be güzel kardeşim benim, tamam diyelim ki ben toplu taşımada kitap okumak istiyorum ve o boş geçecek bir saati doldurmak niyetindeyim. peki bu mümkün mü? bunu düşünmeden beni neden eleştiriyorsun. toplu taşıma araçlarına binebilmek bile çoğu zaman mümkün değilken, bazen cama yapışık bir şekilde, bazen kapı zar zor kapanıp da son anda bir yere sıkışmışken, neredeyse egzoz borusu bile dolu iken ben nasıl kitap okuyacağım? bunları düşün ondan sonra bana deki kitap okumuyorsun. sonra da tartışalım. belki haklısındır.

  • 43. pelinsu ile starbucks soru cevap

    erkek milletinin sözcülüğünü üstleniyorum ve bu hanımkızımızla evlenecek olan aramızdaki o tek talihsiz için ailesine başsağlığı ve sabır diliyorum.

  • 44. lahmacunun ingiltere'de çok pahalı olması

    ingiltereye gidip, lahmacun yeme derdine düşenler serisi...

  • 45. tutunamayanlar'ın 43 tl olması

    kitap okuduğunu iddia eden insanların bu kadar saçma sapan konuşabilmesi çok ilginç yaa gerçekten. buyrun size başlıktan derlediğim sallamasyon ifadeler:

    - "ya yazar ölmüş zaten telif hakkı mı kalmış, yayınevine gidiyo paralar"
    bunu yazan suser ömründe miras hukuku diye bir şey duymamış. yazarların telif gelir hakları öldükten sonra miras olarak 70 sene devam ediyor.

    - "ya zaten iletişim, metis falan çok pahalı, bak iş bankası'na yapı kredi'ye, nası ucuz ucuz oohhh"

    hmm acaba bunun sebebi iş bankası ve yapı kredi'nin banka destekli yayınevi olması, diğerleri gibi kendi yağıyla kavrulmaması, bankaların bir prestij unsuru olarak çok da kârlılık gözetmeden kitap basabilmesi olabilir mi? yahut mesela bakın tübitak'a, ayakta kalma-kendini döndürme derdi olmayınca, bazı maliyetler ortadan kalkınca nasıl 10 liraya kitap satılabiliyor? haa, ama tübitak evrimle ilgili kitapları artık basamıyor di mi? ta taaam, bağımsız yayınevi olmanın önemini şimdi gördünüz! e bağımsız olmanın da bedeli var, o sübvansiyonlardan, desteklerden uzak kalınca onlarla rekabet edecek fiyattan kitap satılamıyor.

    - "ya bi kitap nası bu kadar pahalı olabilir ki ohooo / bilmem hangi kitap şu kadar lira"

    genel konuşuyorum, her kitabın telif maliyeti, (varsa) çeviri maliyeti vs. aynı olabilir mi? sizce çok ünlü bir yazarın telifiyle ilk kitabı basılan yazarın telifi aynı mıdır?

    - "yayınevi denen şeyin ne maliyeti var yeaaa"

    euro'yla alınan kağıt (seka kapatıldı hani, hatırladın mı? euro kaç olduydu en son hmmm?), vergi, çalıştırılan insanlar mesela? çeviriye, kapak tasarımına şuna buna ödenen paralar? ("telifi bittiği gün bu kitap 1 lira olacak" diyen arkadaş iyice uçmuş. sırf kağıdı, çevirisi, matbaa masrafı filan düşünülse gene 1 lira olamaz.) yayınevleri amme hizmet mi yapıyor sanıyorsunuz, yoksa devletten çuvalla sübvansiyon mu alıyorlar? yayınevi çalışanlarına memur gibi maaş mı ödüyor devlet? tabii ki kâr edecekler, yoksa kim niye hayrına kitap bassın? düşün bakalım, sen kendin hayrına kitap basıyor musun, sen bas o zaman, biz okuyalım? hmm, öyle olmuyormuş di mi? başka her konuda "e abi adam da dükkanını döndürecek sonuçta onlar da burdan ekmek yiyor" geyiği yapanlar konu kitap olunca birden "mülkiyet hırsızlıktır" kafasına giriyor, birden bir anarşist, bir sosyalist oluyor ki gülmem tutuyor!

    - "halk korsan okumasın da naaapsın kardeşim, kitaplar çok pahalı!"

    o halk bayaa yalancı yaa, kimse kusura bakmasın. kütüphane denen bir şey var ve onun önünden geçmiyor o halk, burada gelmiş "kitaplar pahalı olduğu için okuyamıyorum" diye ayak yapıyor. benim kitaplığımda yıllarca tek bir klasik olmadı, çünkü hepsini kütüphaneden alıp okumuştum. daha komik bir şey söyleyeyim, bu yaz ayrıntı yayınları'nın kampanyası vardı, sitesinde 2 liradan kitap sattı, 2 lira! kitaplar satmamış, depoda tutmak maliyeti arttırınca "astarı yüzünden pahalıya geliyor, geri dönüşüme göndereceğimize yok pahasına satalım" demişler. cağaloğlu'ndaki deposunda aylarca durdu o kitaplar, internetten aylarca tüketilemedi. birkaç tane aldım ben de, bayaa da iyi kitaplar, dandik bestseller olsa kapış kapış satılırdı. burada "kitiplir çık pıhılı" diye ağlayanların bu mantıkla onları saldırırcasına tüketmesi lazımdı. e hani? niye durdu o kitaplar onca zaman?

    bir de "internetten e-kitap olarak indirin" diyen aklıevveller var, basılı olmayınca "korsan" olmuyor sanıyorlar herhalde?

    bakın, en nihayetinde her şey bir tercih meselesi. kimin parasını nereye harcamayı seçeceği de bir tercih. gerçekten içkiye, sigaraya, dandik hamburgerlere ya da kıyafete ne kadar para verilebildiğini görüyorum, evet veren verir, karışmak haddime değil. ama onu yapan insan, karşıma gelip "kitaplar pahalı diye okuyamıyorum yeea" derse "bsg" derim. belki bir hafta boyunca okuyacağı kitaba 20 lira vermeye kıyamıyor bu insanların çoğu, siz kimi kandırıyorsunuz ya? 4 kişi birleşin, herkes 1 kitap alsın, değiştirerek okuyun, ayda 20 liraya 4 kitap okumuş olursunuz, bunu da mı düşünemiyorsunuz? bırakın allaseniz, işiniz gücünüz şekil.

    daha da sallamasyon vardır da bezdim. yemin ediyorum "kitap okuyorum" diyenin kafası bu kadar çalışıyorsa ülkeyi kapatalım gitsin.

    ekleme: kurmaca mesaj atıp dağıtımcıları da hatırlattı, atlamışım. ekleyelim, fiyatların hiç değilse %30-40'ı dağıtım maliyeti mesela.

    kitap okumak isteyen okur. "kitap okumak"la "kitaba sahip olmak" farklı şeylerdir. ben de isterim istediğim her kitaba "sahip" olayım, ama olmuyorsa ödünç de alır okurum, kütüphaneden de alırım. eminim o kütüphaneden aldığım klasikleri, raflarında sergileyen insanların bir kısmından çok daha fazla "okumuşumdur".

  • 46. mhp genel başkan yardımcısının istifa etmesi

    mhp'de dün kara dediklerine bugün ak diyemeyecek kadar izzet, şeref ve onur sahibi omurgalı vekillerin de var olduğunu göstermiştir. fakat maalesef sayıları iki elin parmaklarını geçmeyecektir.

  • 47. ışid'ci sanılan gence meydan dayağı

    hayatımda cami sordu diye bu ülkede adam dövüldüğünü duymadım gözümle görsem inanmam. bence atmasyonun tillahı

  • 49. 2050 yılı olası sözlük başlıkları

  • 50. 4 ocak 2017 reina saldırganının yakalanması

    yakalanma anının paylaşıldığı videoda vatandaşı linç eden çomarların yaraladıkları kişiyi polis otosuna bindirdikten sonra "inşallah odur yaa" diyerek tepki verdiği ilginç olay. önce döv, sonra o muydu diye sorgula. oh ne ala memleket.