Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. 14 aralık 2016 milli seferberlik ilan edilmesi

    milli olduğuna göre vatandaşlara da iş düşüyor demektir de ben üzerime düşen görevi pek anlamadım açıkçası. yakınımda pkk'lı ışid'li intihar bombacısı falan görürsem kafalarına piknik tüpüyle vururum tamam.

  • 2. nişantaşı'nda durduk yere adam yakan tinerci

    ya adam cayır cayır yanıyor, etrafında seyreden bir mal sürüsü var. aptal mısınız arkadaş; ya çıkar kabanını sar adamın üstüne; daha mı değerli insan hayatından?
    yemin ederim cümleten geri zekalıyız ya!

    allahın belası tinerciye de laflarım var! o insanları sokağa mahkum eden sistemin ve sebeplerin ben ta içine edeyim, orası ayrı da; ya arkadaş bu insanlar hayatımız, can güvenliğimiz, sağlığımız için aleni tehdit oluşturuyorlar yıllardır. istanbul'un en işlek semtlerinde aniden arabanın önüne atlayıp haraç keseni mi dersin, yolda yürürken çevirip insanı soyanı, gasp edeni mi...
    korkuyorum ya!

    halkın güvenliğini sağlayamayacaksanız, niye varsınız abi?

    edit: bu yıl bebek sahilinde iki tinerci gündüz vakti, herkesin gözü önünde resmen gaspetti beni. sorsanız, şiddet uygulamadılar, sadece rica ettiler ben verdim paramı tabi; 1 km boyunca beni takip etmiş olmalarının, paramı korkudan vermiş olmamın önemi yok.

    şikayete gittiğimde polisin söylediği de buydu zaten bana: aman avukat hanım, soymak değil bu; gelenden geçenden istiyorlar işte, ne yapalım... vermem deseydiniz keşke.

    tabi; götün yiyorsa gel sen de. beyinsiz.

  • 3. itü daha mutlu bir türkiye için saatleri sabitledi

  • 4. 14 aralık 2016 fed faiz toplantısı kararları

    "faiz döviz ne alaka?" diyen vardır eminim. şu şekilde oluyor.

    amerikalı coni walker kardeşimizin yatırım yapabileceği 10bin doları var diyelim. bunu abd bankalarına yatırmayı seçerse banka bir yıl sonunda %4 garanti kazanç vaadediyor. ($400)

    yok türkiye'deki ahmet ustanın dönerci açması için borç olarak verirse, ahmet usta bir yıl sonunda %10 kazanç vaadediyor. ($1000)

    şimdi arada $600 fark var. tabi ahmet usta abd bankasına kiyasla daha riskli bir yatırım. dönerci batabilir, insanlar döner yemeyebilir, dönercinin üstüne f16 veya tayyip düşebilir vs vs vs.

    risk almayı gözü yiyen coniler yine $10000 ını, abd'ye değil ahmet ustalara veriyor. ülkeye döviz giriyor, "çok olan şey az olana göre daha kıymetsizdir" hesabından dolar 3.3 lira oluyor.

    fed çıkıyor diyor ki. "ben bu yıl %4 değil %4.25 vericem" hop havadan $25 geldi. bir kısım coni "ya yemişim ahmet ustayı, azıcık aşım kaygısız başım" diyor. parasını ahmet ustalardan geri istiyor. "azalan şeyin kıymeti artıyor" dolar 3.4 lira oluyor. bir kısım risksever coni hala ahmet ustaya destek oluyor.

    fed daha da üstüne "2017 de 3 kere daha arttırıcam coniler" diyor. "$425 değil belki $500 verecem" diyor. yine bir kısım coni "eh tamam attığım taş vurduğum kuşa değmez" diyor. onlar da parasını çekip nebraskadaki bankasına yatırıp verandada buzlu çayını yudumluyor. ülkede dolar azaldıkça kıymetleniyor. dolar 3.5 lira.

    bu coniler, fed'in yaptığı güzellikler, ahmet ustalara ve ahmet ustaların seçtiği yöneticilere olan güvensizlik, dönercilerde bomba patlaması gibi sürreal olaylara baktıkça "yav ne işim var ahmetle mehmetle" deyip piyasadan çekildikçe dolar artıyor

    (tabi ki yatırımın şekli, şemali, yöntemi bu kadar basit değil ama psikolojisi bu diye biliyorum)

  • 5. halep'e yol açın konvoyu

    teroristleri destekleme cagrisi yapan konvoydur.
    9 yasindaki cocugun bile kafasini kesen bu canavarlarin halep'ten atilmasi bazilarina dert olmus. istediginiz kadar çamur medyasiyla propagadandanizi yapin, kim ne herkes biliyor. gotleri sıkıştığında nasil da yavru kediye donuyorlar.

  • 6. hayatında hiç karı görmeyenleri şaşırtan fotoğraf

    yine beyin yakan, muhteşem bir onedio içeriği. anlamadığım şey bu saçmalığa procter & gamble projesi olan kadinlarbilir.com'un sponsor olması. adamlar "karı" kelimesi üzerinden clickbait kafasında içerik hazırlıyorlar, içerik leş, espri ilkokul seviyesinde, hedef ve yorum yapanlar leş erkek kitle, hatta onedio "komik" ve "erkek" tagleriyle tanımlamış içeriği, sponsoru kadınlar bilir markası altında procter & gamble. dünya devi marka türkiye'de nasıl temsil edildiğinden haberdar mıdır acaba?

  • 7. 15 temmuz şehitleri anısına basılan 1 tl

    paradan atatürk'ü kaldırmak için ilk adım.
    tepki çekmezse yavaş yavaş önce madeni paralardan sonra kağıt paralardan atatürk'ü kaldıracaklar, bu da bunun nabız yoklaması.
    nasıl olsa şehitler ayağına kimse ses çıkaramaz diye istediklerini yapıyorlar.
    demişti dersiniz.

    edit: saçma sapan hatıra parası kavramıyla gelmeyin bana. 70milyon basıp piyasada kullanılabilen bir para hatıra parası falan olamaz, amacı farklıdır.
    yiyorsa git darphanenin sitesinde satılan diğer hatıra paralarıyla alışveriş yapmaya çalış, ondan sonra konuşalım.

  • 8. üsküdar belediyesi'nin halifemizi seçelim çağrısı

    şöyle bir video paylaşmış chp milletvekili aykut erdoğdu. burda resmen din üzerinden istismarla algı yönetimi yapılmaktadır.

    not; neden üsküdar belediyesini sorumlu tutuyorsun diye mesaj atan insanlar var, haklısınız, araç üsküdar belediyesine ait olduğuna göre bu çağrıyı komünist partili ovacık belediyesi yapıyor olmalı...

    bu bir rezalet, bu bir çağdışılık, bu artık türkiye'nin metropol şehrinin önemli bir ilçesinde gericiliğin, ortaçağ kafasının açıkça vücut bulduğunun ilanıdır...

    * videoda görüldüğü üzere araç üsküdar belediyesine ait resmi bir araç. bu araçtan yapılan çağrıya bir kulak veriniz, tek kelime ile korkunç, türkiye cumhuriyeti'ni islamcı bir ortadoğu kabilesine çevirmek isteyen gerici zihniyetin artık uluorta sesinin iyice yükseldiğini bize gösteren bir durum var ortada.

    * halep'in islamcı terör örgütü şarlatanların elinden kurtarılmasına kin kusan ülkemizdeki islamcılar toplumu ayrıştıran ve huzur bozan bir üslupla kendi propagandalarına başlamışlarıdır. sanırım maksatları dinle beyin yıkayıp cihadcı devşirmek.

    * dün hüsnü mahalli, bizimkilerin özgürlük mücadelecisi diye vasıflandırdığı, biri suudi diğeri çeçen iki adet terör örgütü mensubu şarlatanı ifşa etmişti. "bunlar mı özgürlük mücadelesi veriyor?" demişti ve akabinde devlet büyüklerine hakaretten gözaltına alındı. hüsnü mahalli hiçbir iktidar yetkilisinin ismini anıp hakaret etmedi ama bu iki islamcı teröriste şarlatan dedi, hem de pek çok kez. meğersem bizim devlet büyüklerimiz bunlarmış. ilgili video

    * hüsnü mahalli'nin halep'teki terör örgütleri ile ilgili önemli açıklamalar yaptığı ve sonra gözaltına alındığı videonun tamamı

  • 9. cem boyner'in şirketlerine gönderdiği yazı

    edit: soranlar oluyor. şimdilik elimde sağlam kaynak yok. bana da birinden geldi.
    edit 2:
    http://sosyal.hurriyet.com.tr/…kardessiniz_40278818
    krem peynir nick'li yazara teşekkürler. 16 kasım hüriyet'te yayınlanmış yazıymış. cem boyner'e ait olup olmadığı muamma
    edit 3: anlatanadam imzalı yazı
    edit 4: konpi uyardı. cem boyner twitter adresinden yazıyla ilişiği olmadığını duyurdu

    cem boyner'in sirketlerine yolladigi yazi: ????

    herkeste bir gitme arzusu. dolar uçuşa geçmiş, başkanlık tartışmaları canını sıkıyor, sınırımızda savaş, içeride terör belası, biliyorum...
    ama, nereye gideceksin ki zaten?

    memleketin içinde debeleneceksen, git. şehirden sıkıldıysan, trafikteki kornalar ruhunda çalıyorsa, asansördeki selamsız adam yüzüne bön bön bakıyorsa, damızlık bir tip omuz atıp geçiyorsa sokakta, masandaki dosyalar çalıştığın plazanın maketi gibi yükseliyorsa önünde, yürüyen bantta gibi hissediyorsan hayatta kendini; git.

    küçük bir kasabaya git, yerleş. küçül, kalabalıktan uzaklaş, ruhunu temizle. ama sıkılırsan, gel.

    *

    artık amerika’yı falan unut bir kere. bu seçimden sonra oraya gidip anca beyaz amerikalıların çimlerini biçersin. amerikalılar kanada’ya kapağı atmak için başvuru sitelerini çökertiyorlar yoğunluktan, senin orada ne işin var?

    meksikalılar, kübalılar, el salvadorlular, porto rikolular işgal etmiş zaten memleketi. ingilizcen yetmez, ispanyolcayı ana dil yapman lazım. hintliler, çinliler neredeyse bir avrupa ülkesi kadar kalabalıklar. sen işini gücünü bırakacaksın da, amerika’ya yerleşeceksin cıbıl cıbıl. kendine türk arkadaş arayacaksın. sonra sorgulayacaksın kendini, bu arkadaşımla türkiye’de olsak arkadaşlık eder miyim?

    *

    almanya’ya da gitme mesela. büyük şişersin. saat dokuz dedin mi sokakta adam bulamazsın. oranın düzeni bizim insanı ruh hastası yapar. karınca gibi planlı, düzenli, analitik olamazsın sen. illaki kaytarmak isteyeceksin, bir kısa yol bulmaya çalışacaksın hayatta. almanya’da yemez bunlar. burada almancı, almanya’da yabancı olacaksın. kapını bir kez çalmayacak hiç bir alman komşun. anca fazlaca gürültü yaparsan ‘polizei’ gelecek kapına, ona dert anlatacaksın.

    *

    uzak yerlere gitme. avusturalya misal. ya da dünyanın en yaşanılası yeri falan diye yeni zelanda’yı hedefleme. arkanda kimse bırakmadın mı? birine bir şey olsa, dönüp gelemezsin. dünyanın bir ucu dedikleri yer oralar işte. çok medeniymiş, çok mutluymuş insanlar. evet öyle. ama sen onlardan değilsin ki? yanında kafanı da alıp götürdüğün için, sydney’de bir kafede mutlu mutlu oturup ilkokul arkadaşın samet’in facebook sayfasına bakacaksın.

    *

    çok soğuk yerlere de gitme. herkesin medeniyet rüyası kanada’ya sakın gitme mesela. tam on bir yıl orada kalıp dönen arkadaşıma ‘neden döndün oğlum, manyak mısın?’ deyince, on bir yılını şöyle özetlediydi: ‘çok soğuk oğlum!’

    soğuk yere alışamazsın sen. bizim bünyeler güneş ister. bazen günün ortasında felekten bir saat çalıp, güneşin alnında malak gibi duralamak ister bizim bedenler. bir de çay oldu mu yanında. hele bir de senin gibi işsiz güçsüz bir dost, ömre bedel...

    kapının önündeki 3 ton karı küremezsin sen kanada’da. ellerin plaza eli, bedenin akdeniz bedeni. birine yaptırayım desen, türkiye’deki genel müdür maaşını isterler. sinirlenip kürek takımı alırsın, iki kürer, sonra bakakalırsın.

    *

    çok medeni, mekanik avrupa’da bir yer seçme almanya dışında da. ırkçılık almış başını gidiyor. birinci sınıf vatandaş olamayacağın bir memlekette nasıl huzur bulacaksın? kara kafalar diyorlar bizim gibilere iskandinav dostlar, bilir misin?

    - ben çipil sarışınım arkadaş, kendimi aryan ırk arasına yediririm,

    - gider orada bir türk mahallesine yerleşirim, brüksel’de burdurlular kahvehanesinde takılırım,

    - biz zaten italyan’a benziyoruz milletçe, aralarına karıştım mı kimse anlamaz, gibilerinden bir diyeceğin varsa sen bilirsin.

    ama gittiğin yerde hep yabancı kalacaksın, unutma. türk kahvesinde bir euro’ya içtiğin ince belli çay bile hasret kokacak.

    *

    ingiltere’yi hiç düşünme. çünkü ingiltere deyince londra’yı düşlüyorsun biliyorum. gofret kolisinden hallice bir apartman dairesine, türkiye’deki yıllık maaşının yarısını vereceksin bir ayda. o da londra’nın merkezinde falan değil ha, trene binip şehre gideceğin mesafede. hesabını baştan yap. londra’nın merkezinde oturman için ya bir prensle evleneceksin, ya da chelsea’de top oynayacaksın. ikisi için de geç değil dersen, bilemem. bence para biriktireceğine antrenmanlara başla, daha büyük bir olasılık var.

    sürekli yağan yağmurunu, hep kapalı havasını saymıyorum. bizi bozar. sütlü çayını içer, içinden bir ege türküsü söylersin.

    londra dışını hiç düşünme sakın. adanın diğer bölgelerinde misal bir pub’a girsen gece yanlışlıkla, kırmızı burunlu holigan abilerin bakışlarından öyle tırsarsın ki, bırak ingiltere’de kalmayı, çorum sungurlu’daki halanın evine yerleşmeyi tercih edersin.

    *

    sayacak yer de çok, her birine takacağım kulp da.

    aslında demek istediğim şu:

    gitmeyin güzel insanlar, biz kardeşiz. gittiniz mi birbirimizi özleriz. yılda bir gelinen tatille falan da geçmez hasretimiz.

  • 10. 14 aralık 2016 ilk amazon prime air teslimatı

    yurtiçi kargo için değişen bir şey olmaz.drone şubede kaldırılır indirilir müşteriye de geldik evde yoktunuz diye mesaj atılır.

  • 11. devlet bahçeli'nin dalıp gitmesi

    çay bekliyordur.

  • 12. 14 aralık 2016 arçelik rezaleti

    son edit: destekleriniz için, mesajlarınız için sonsuz teşekkürler. sizler sayesinde yaşadığımız mağduriyet belki de giderilecek, firma bir daha keyfiyet faktörüyle hareket etmeden önce iki kere düşünecek.

    edit: aynı dertten ne çok muzdarip insan varmış yahu. herkes kendi yaşadığı deneyimi aktararak sorunun çözülmesi için destek olmaya çalışıyor, ne kadar teşekkür etsek az.

    öncelikle mutfağın halini görün ki empati yapın, ne kadar müşkül durumda olduğumuzu görün:
    http://i.hizliresim.com/l3jolg.jpg
    http://i.hizliresim.com/9go6k8.jpg

    kafayı yemeden önceki son normal halimde de bu entry'i giriyorum gençler. evimizin onur konuğu, can simidi olan biricik buzdolabımızın anakartı yandığı için beş gündür evde peynir ekmek yiyoruz, komşular insani yardım paketleriyle bizi destekliyor, annem uzun süreli dayanımı olan ve aç-tüket nitelikli gıda takviyesi için kriz masası kurdu ve arçelik uyuyor, arçeliz sadece izliyor, arçelik "bize ne aga" diyor.

    şimdi içinde bulunduğumuz rezilliği gördüyseniz konuya giriyorum, bu mutfak beş gündür aynı şekilde duruyor.

    10 aralık gecesi buzdolabı aniden bozuldu, tesadüf eseri ekrandaki kırmızı uyarı imlecini görünce dolabı açtım ve baktım, dolap ısısı yükselmiş, buzluk ise çözünme olmadan yavaş yavaş ısınma belirtileri gösteriyordu. arçelik interaktif numarasını aradım ve durumu bildirdim, müşteri temsilcisi "üst dolabı 2 dereceye, alt dolabı da -24 dereceye ayarlayın, sabaha kendiliğinden düzelecektir" dedi. bunun üzerine dediklerini yaptım ve konunun kapandığı hissiyatıyla sabahı bekledim. ertesi gün (pazar) eşimle kahvaltı hazırlamak üzere mutfağa geçtik ve gördük ki hata düzelmemiş, daha da kötüsü derin dondurucu oda sıcaklığına gelmiş ve içindeki herşey çözülmüş. erkenden yine müşteri hizmetlerini arayıp durumu bildirdik ve dediklerine göre acil koduyla nöbetçi servis göndereceklerini, kısa sürede hizmet alacağımızı bildirdiler. tabi servis yaklaşık sekiz saat sonra geldiğinde dolaptaki şeylerin yüzde 75'i kullanılamaz duruma gelmişti. ilk aradığımızda bizi yanlış yönlendirmeseler, yan komşumuza dondurulmuş gıdaların büyük bir kısmını verebilir ve kurtarabilirdik ama yanlış bilgi yüzünden hepsi çöpe atıldı. hani sağlık olsun tabi ama evdeki çözülmüş et kokusunun, o etlerin sularının dolabın içine akması yüzünden yaşadığımız rezilliğin tarifi yoktur.

    ...

    neyse, servis akşam üstü beş gibi geldi ve ürünü teslim aldı. alırken de kompresörünün yandığını söyledi. kendilerine ürünün yeni olduğunu (1.5 yıllık bile değil, 16 aylık) böyle bir hatanın sebebini sorduk ve bize voltaj artması dediler. müşteri temsilcisi ile telefonla yaptığım görüşmede ürünün ayıplı olduğunu ve tamir edilmesi yerine yeni ürünle değiştirilmesini istedim. esas hikaye burdan sonra başlıyor,
    ürünün ayıplı olduğunu kabul eden servis, yenisi ile değiştirmeyi kabul etmiyor, düşünebiliyor musunuz?
    paşalarım tamiri sağlayacaklarmış, biz de o haliyle kullanacakmışız ki üç ay sonra yeniden bozulsun, bütün yiyeceklerimiz yine çöpe atılsın ve yine mağdur olalım.

    haliyle de kabul etmedik, evde 24 saat çalışır durumda bir kombi var, modem var, ekstra o an çalışır vaziyette bir televizyon var ama bütün bu ürünler dalgalanma yüzünden bozulmuyor, buzdolabı bozuluyor ve adamlar bu ürünü yenisiyle değiştirmekten imtina ediyorlar. hakkımız yahu bu, sizin bize hediyeniz ya da jestiniz filan değil!
    servisin değişim talebimizi reddetmesi yüzünden tekrar müşteri hizmetlerini arayıp durumu bildiriyorum, yeniden inceleme yapılacağı hususu belirtiliyor ancak teknik servis eşimi arayıp "eşiniz müşteri hizmetlerini aramasın, biz ilgileniyoruz" diye akıl veriyor. ben bu durumu da müşteri temsilciliğine bildiriyorum ve yapılanın yanlış olduğunu, şikayet talebimi işleme alacaklarını belirtiyor.
    ertesi gün uzman mühendis ürüne bakmaya geliyor ve yine aranıyorum; ürünün ayıplı olduğu ve ilgili parçanın değiştirildiği söylenip ürünü almam konusunda baskı yapılıyor, ben de seçimlik hakkımı kullanmak istediğimi bildirdiğim ve bu haliyle alamayacağım halde mühendis bey bana akıl veriyor, iade ve değişim için ilk 6 aylık süreçte işlem yapılabilirmiş, biz ürünü alalı 1.5 yıl olmuş.
    herşeyi anlarım da, müşteriyi saf yerine koymak nedir be arçelik? kafa mı buluyorsunuz bizimle?
    adama tane tane tüketici kanunu kapsamındaki seçimlik haklarımı anlatıyorum ve ürünü alamayacağımı ifade ediyorum ancak "siz bilirsiniz" diyorlar. ben dört gündür mağdur durumdayım, evde her yer her yerde ama adam hala pişkince siz bilirsiniz diyebiliyor.

    yeniden arayıp yeni bir şikayet kaydı oluşturuyorum, ertesi gün bölge müdürlüğünden aranıp yine aynı teraneleri anlatıyorlar bana. neden biliyor musunuz? çünkü buzdolabı zaruri bir ihtiyaç için en mağdur edilebilecek dayanıklı tüketim malı, çünkü ürünü kabul etmem için ellerindeki koz büyük. belki elektrik süpürgesi olsa bu kadar diretmeyeceklerdi çünkü elektrik süpürgesinde yiyeceklerimizi saklamıyoruz, evet.

    şu duruma düşürdünüz ya bizi, daha fazla kar marjı için, yazıklar olsun!

    edit: iki yetkili yazar sağolsunlar detaylı bilgi verdiler. birisi bu konuda yükseltilen sesin koç grubu tarafından ciddiye alındığını ve durumun düzeltilmesinin firmanın inisiyatifinde olduğunu, firmanın da çıkan çatlak sese göre düzeltildiğini söyledi.
    diğer yetkili arkadaş ise esaslı ayıbın tespiti konusunda sıkıntılar olduğunu, servislerin parça tamiri yazıp şirketten para almak için direttiklerini, her sorunun anakart yanması olarak tespit edildiğini ama alakası bile olamayabileceğini, firmanın bu konularda daha esnek olduğunu söyledi. bir de kompresör ile ilgili söyleyeceklerim var ama o konuda yetkili arkadaş daha fazla bilgi veremeyeceği (mesleği itibariyle) konusunda yardımcı oldu. umarım bizi müşteri olarak böcek gibi görüp her istediğinizi şirket olarak yapabileceğiniz yanılgısından bir an önce kurtulursunuz. destek veren herkese çok teşekkür ederim.

    edit: sözlüğün enerjisi öylesine büyük ki, yoksa neden gelip burada mağduriyetimi anlatayım, empati yapılmasını isteyeyim. allah aşkına bir an bizim yaşadığımız durum için kendinizi benim yerime koyun. sabah oldu ve dolap çalışmıyor, içerideki bütün ürünler çözülmüş ve et kokusu bütün evi sarmış. siz dolabın değiştirilmesini istiyorsunuz ve şirket mağduriyetinizi anlamıyor, anlamak istemiyor. bu iş çözülecekse ekşisözlük sayesinde çözülecektir, bu kadardır, ötesi de yoktur.

  • 13. türk halkının osmanlı'ya özlem duyma sebepleri

    eğer eğitim ile beyin korteksinde nöron iletimini yeterli sayıda arttırmazsan, devreye beynin hayatta kalmayı ve yaşamı devam ettiremeye programlı bölgesi olan "amigdala" girer. amigdala, "oku, öğren, müzeye git, müzik dinle, sinemaya git, işe gir çalış, üret" diyen bir bölge değildir; amigdala "sana tehlike olabilecek canlıyı yok et, senden olmayanı yok et!" diyen beyin bölgesidir. eğitim ile beynin ön korteks- prefrontal bölgeni geliştirmezsen, al sana devreye amigdala bölümü girer, şu an ülkemizde ve coğrafyada olanların bilimsel yanıtı budur!
    dr. bora küçükyazıcı
    nöroterapi uzmanı tıp doktoru
    uzman klinik psikolog & aile danışmanı

  • 14. jan olde riekerink

    zamanının efsane ajax alt yapısının "efsane" olmasını sağlayanlardan biri olduğu, porto gibi yine alt yapı konusunda dünyada parmakla gösterilen takımlardan birinde görev aldığı için, galatasaray'ın alt yapısının başına gelmesi sneijder'in jor'a değil, galatasaray'a kıyağıdır.

    kendisinin a takımın başında olması ise, kimsenin bu galatasaray'ı, bu bütçe ve böyle bir sezon sonra yönetmek istememesi, herkesin (kıçı kırık denizli dahil) ardına bakmadan kaçmasından sonra olmuştur.

    unutanlar olmuş, abdullah avcı bile kendisinden çok kazanırken, şenol güneş ve dick advocaat bu adamın maaşının 3-4 katını almaktadır.

    sezon başında "bu sene geçiş senesi, bu seneden bir şey beklemiyorum" diyenler, devre arasına girmek üzere olduğumuz bu günlerde zirveden 3 puan uzakta olduğumuzda kendisine yemeden,içmeden, sistematik olarak, açıktan ya da alttan alttan hakaret etme derdindeler.

    işte bunlar, şerefsiz basının elinde top gibi oynadığı taraftar kitlesidir. basının her lafına, rakiplerin her gazlamasına koşarak giderler. bizim ahmak yönetim de bunları dinlediği sürece galatasaray iki adım ileri gidemez.

    her sene teknik direktör kovmaya devam ederseniz, yakında alt yapınızın başına geçecek adam bile bulamazsınız.

    edit: kimilerinin dedigine gore senol gunes 1.5 aliyormus. ben 2.5-3 arasi diye biliyordum, yanlis biliyormusum demek ki... neyse, 3-4 degil de 2-3 kat yazdigini dusunun karsilastirmada. yazinin tek cumlesi nedeniyle hesap soranlar falan var ozel mesajla... ben bu entry'yi diger takimlara satasmak icin yazmadim. bunu da biraz beyni olan herkes anlar diye dusundum. bu entry'nin hedefinde kendisinin boyle kaduk bir sezonda gonderilmesi icin sabah aksam hakarete varan yazilar yazan sozde galatasaray'lilar var.

  • 15. barda sevgilin var mı diye soran kıza var demek

    - selam
    + selam
    - sevgilin var mı?
    + war..
    - pardon?
    + war never changes... the end of the world...

  • 16. yumurtaya %100 zam gelmesi

    %300 de zam gelse, enflasyon %5 olarak kalır oğlum, siz daha neyin derdindesiniz.

    abi bir enflasyon oranı hesapladık fiyat hareketlerinden zerre etkilenmiyor(:

  • 17. aydınoğulları beyliği'ni diriltiyoruz

    osmanogullarinin egemenlik haklarini gasp etmesine cok sinirlenen aydinoglu beyligi kokenlilerden bekledigim sivil toplum hareketi.

    ey dunya aydinogullari, birlesin!

  • 18. halep olayının aslı

    özgür suriye ordusunun başını çektiği ayrılıkçıların en büyük başarısıydı halep'i ele geçirmek. aslında bu ayrılıkçılar halep'i tam olarak da ele geçiremediler. daha çok doğu halep etrafında kaldılar, ki şu anda da orada köşeye sıkıştırıldılar.

    türkiye hükümeti öso ya verdiği destek sebebiyle, rusya oyuna girdikten sonra hep halepteki insanlık dramına dikkat çekerek aslında batı kamuoyunu öso leyhinde harekete geçirmeye çalışıyordu. aslında insanlık dramı komple bütün suriyede yaşanıyor, ama herkes kendi işine geldiği gibi yorumluyor. bu sene içinde ise rusya hava kuvvetleri destekli suriyeli ve iranlı askerler halepi ele geçirmek için harekete geçtiler. muhtemelen amaç hem psikolojik üstünlük kazanmak, hem de suriyenin en büyük şehirlerinden birini geri almak. rejimin kuvvetleri harekete geçtikten sonra bizimkiler çok uğraştılar halepteki militanları kurtarmak için, hatta birleşmiş milletler ile ortak olarak rejimden saldırıları durdurmasını ve doğu halepteki militanların geçişine izin vermesi istendi. haliyle esad da militanların kaçmasına izin vermeyeceğini, isterlerse rejim güçlerine teslim olabilieceklerini söyledi. alenen öyle bir şey olmayacak dedi aslında.

    gelgelelim rejim güçleri yaka yıka bu militanları tokatladılar. bu esnada da bizimkiler ve artık batı basını da destek verince, rusya türkiyeye jest için esadı ikna etti ve bu sabah itibariyle ateşkes ilan edildi. halepin şöyle de bir önemi var, rusya normalde hava kuvveti ile destek verdiğini iddia ederken, halepte rus kara kuvvetleri de çatır çatır çatışıyorlar. rusya, iran ve suriye askerleri birlikte savaşıyor halepte. neyse, ateşkesin öso lehine şartları ise, hafif silahları ile doğu halepten çıkmalarına izin vereceklerdi. aslında bugun akşam 9a kadar militanlar çıkacak, sonra kalan mahallelerdeki yaklaşık 100bin civilin çıkması beklenecekti. adı ateşkes ama sabahtan beri sürekli çatışma haberleri geliyordu. ancak iplerin koptuğu nokta bir miktar civilin (militan muhtemelen) öğle vakti iran askerlerinin bulunduğu bir kontrol noktasında bekletilmesiyle başladı. rejim güçleri kolay kolay bırakmayacaktı belli ki, aslında bence yapması gereken halepin dışında gruplaşmalarını bekleyip öylece indirmekti. sonuç olarak bu güvenlik noktasında çatışma başladı ve ateşkes mateşkes kalmadı. herkes yine başını sokabileceği bir yer aramaya başladı ve akşam üzerinden beri yine rus uçakları bombalamaya, militanlar da intihar saldırırları yapmaya başladılar. ki akşam vakti militanlar rejim güçlerinin konvoyuna saldırıp bayağı bir hasar vermişler.

    halepin bizim açımızdan önemi, ösonun kısmen elinde bulunan en büyük şehir olmasıydı. tabi bir de bizim varlığımız önemli, zira türk askeri el-bab'a kadar girdi. el-bab ise halep'e komşu. türkiye'nin suriye'ye girmesindeki amaç gerçekten de toprak filan değil, kürtlerin kantonlarının birleşmesini engellemek. türkiyenin kuzey suriyeye girmesiyle birlikte kürtlerde de bir telaş başladı ve el-bab'a doğru onlar da yürüyüşe geçti. ancak götü bok gundilerin ateş gücü tabi ki türk askeri kadar değil, ama onlar da hatırı sayılır derecede yol katettiler. türkiye'nin 2 seçeneği vardi, ya membiçi alıp bu bağlantıyı imkansız kılacak ya da el-bab'ı. membiç'e giremedik çünkü gundiler amerikalı abilerine sığındılar. öyle ki binalarının üstüne abd bayrağı asarak, o binalarda abd özel kuvvetlerinin olduğunu gösterdiler. muhtemelen abd askeri var zaten o binalarda, abd ise bunu yalanlamadı gibi bir şey. membiç'i almak demek abd ile karşı karşıya gelmek demekti, o yüzden de el-bab'a yöneldik. çünkü el-bab işid'in himayesindeydi ve abd işid'e dokunma diyemezdi. el-bab'ı almasına aldık da bu sefer de şöyle bir kriz çıkacak, rejim güçleri ile sınır komşusu olacağız. muhtemelen rusya bu ilişkiyi iyi idare edecektir ama en ufak bir kıvılcım çok vahim olaylara yol açabilmekte.

    ben suriye meselesini takip etmeye çalışan sıradan bir vatandaşım, umarım daha bilgili birileri gelir işin özünü daha detaylı anlatabilir. bütün bunları financial times'tan ve http://syria.liveuamap.com/ 'dan takip ettim hep.

    not: halep'te dram var mıdır? bence vardır, zira militanlar aslında yerleşim yerlerinde savaşıyorlar. rusya da yalan yok gaddarca saldırıyor, şehiriçini uçaklarla bombalatıyor gibi bir şey. bu kadar sert olmasa da ülkemizde de sivil halk mağdur oldu, mahalleler yıkıldı. muhtemelen halep olayındaki kadar sivil kayıp olmadı bizde ama ne olursa olsun teröristlerle savaşırken siviller de zarar görüyor. sadece hatırlatmak istediğim iğneyi başkasına batırırken, çuvaldızı da kendimize batırmamız gerektiği.

  • 19. yurtdışında yaşamak istenilen şehirler

    lan oğlum sözlüğün anasını nasıl bir sikmişseniz, şu tip bir anket başlığa bile doğru cevap veremeyen adamlarla doldu. başlık şehirler diyor, adam gidip koskoca kıtanın ismini yazmış amına koyayım.

    ben de boş geçmeyeyim bari: (bkz: samanyolu galaksisi)

  • 20. 11 aralık 2016 3x3 rubik küpü dünya rekoru

  • 21. bursa'daki alışveriş merkezi eksikliği sorunu

    daha fazla sayıda avm yapılması için oyunu recep başkan ve akp'ye vermesi gereken yazar saçmalığı. adam demiyor ki yeşil bursa'da yeşilin y si kalmadı heryer beton oldu, daha da çok avm yapılsın diye ağlıyor. araştırılsın kesin yıldırım'da oturan ak çomarlardan biridir.

  • 22. fed'den skandal faiz kararı

    (bkz: fedö)

  • 23. kısıklı üsküdar fatih'te tinerci olmaması

    kısıklı'da ben de hiç tinerci görmedim; ama kısıklı'da bir tane hırsız var ki, hepiniz yakından tanıyorsunuz zaten.

  • 24. kış saati uygulamasının kaldırılması

    sabah ezanındaki "namaz uykudan hayırlıdır" kısmının da bir mantığı kalmadı. çoğu insan yolda duyuyor ezanı. ya bu kısmı "namaz işten hayırlıdır" yapsınlar veya eski düzene dönelim.

    tanım: sabahları tüm istanbul çorbacıya gidiyor gibi bir hava oluşturan saçmalık.

  • 25. kadınların samimiyetsiz arkadaşlıkları

    etrafımdaki kadınlardan gözlemlediğim kadarıyla edindiğim tecrübe şudur ki: kadın, arkasından etmediği lafı bırakmadığı kişinin yüzüne karşı gülebilip, canım, cinim diyebilen bir tür.

  • 26. he ve she yerine ze

  • 27. arapça tabela

    suriyeliler resmen bizim arapça öğrenmemizi bekliyorlar. biz arapça değil siz türkçe öğreneceksiniz.

    almanya kabul ettiği 1 milyon civarı suriyeli'ye almanca öğretip, birkaç yıla disiplinleriyle kendilerine benzetecek. biz de birkaç yıla suriyelilere benzeyeceğiz. büyük devlet farkı.

  • 28. 14 aralık 2016 24 erzincanspor galatasaray maçı

    arada bir şak şak şak sesler geliyor. umarım alkış sesidir.

  • 29. viyana havaalanında alıkoyulan peynirim

  • 30. 15 temmuz'un demokrasi savaşı olduğu yalanı

    21. yüzyılın en büyük üç yalanına rahat girecek yalandır.

  • 31. alevilerin ingilizce klavye ile entry girmesi

  • 32. 15 aralık 2016 dolar kuru

    işsizim. üç kuruşluk anaparamla geçimimi sağlıyorum üç aydır. forex ve usdtry sağolsunlar.

    kurdaki bu oynaklık devam ettiği sürece zaten iş bulamasam da olur. sıcacık evimde kucağımda laptop'la günde 2-3 saat yetiyor.

    ekonomimiz çok iyi olmasa ben böyle evde yattığım yerden para kazanabilir miydim?

  • 33. 14 aralık 2016 beşiktaş kayserispor maçı

    beşiktaş'ın yine topu kaleye kolay bir şekilde getirmesine rağmen gol pozisyonu üretmekte zorlandığı maçlardan biri.

    kerim frei ve aboubakar sabaha kadar oynasa, karşılarına da bir tane kaleci versen yine gol atamaz. umarım bu işkence ocak ayında son bulur, ne diyeyim.

    edit: kerim beni göt etti. ama gol şuttan, yine organize bir atak yok.

    edit2: olm çok acaip bi totem buldum :)

  • 34. recep tayyip erdoğan

    bugün muhtarlara yaptığı milli seferberlik açıklamasıyla önderimiz atatürk'ü deliler gibi kıskandığına kanaat getirdiğim zat.
    eminim ki, evde kalpak giyip, mavi lens takıp ayna karşısında kendisini kesip "emine nasıl karizmatik oldum mu? meh meh" diye hoşuna gidiyordur.

  • 35. türk ordusu halep'e girsin

    4 milyon halepli bize girmeden bu işten yırtarsak öpüp de başımıza koyalım bence.

  • 36. erkeklerin aşk acısını daha kolay atlatması

    tomris tamer (henüz tomris uyar değilken yani) ülkü tamer'le evliyken aşık oluyor cemal süreya'ya. ikisi de evli aslında. sonra ikisi de ayrılıyor eşlerinden ve birlikte oluyorlar. yaklaşık üç yıl sürüyor bu aşk. o dönemin edebiyat çevrelerine göre de, aşk ki ne aşk hani.
    tomris uyar çok sağlam bir kadın. sizin aklınıza kadın gibi kadın dendiğinde kim gelir bilmem ama benim aklıma gelen üç isimden biridir kendisi. özgür, zeki, cesur, sosyal, komik, dilinin kemiği olmayan, okuyan, yazan, eleştiren bir kadın. hakkında en sevmediğim tanım ikinci yeni'nin gelinidir. (zaten türkçe'deki en çirkin kelimelerden biri de "gelin" bence. ne saçma sapan bir kelime)
    aşık olunacak kadınmış ki, ülkemizin sayılı edebiyatçı ve yazarları (ülkü tamer, cemal süreya, turgut uyar, edip cansever) kendisine aşık olmuş. ve muhakkak hepinizin hayatına dokunmuş en az bir tane şiirin/şarkının öznesi olmuş.

    cemal bey pek seviyor tomris hanımı. her akşam koşa koşa eve geliyor. tomris uyar o günleri şöyle anlatıyor;
    "evine bağlı, evinde olmayı seven bir adam -akşamları eve biraz geç gel yahu, bir erkek hiç dolaşmaz mı- dedim. ertesi gün altıyı çeyrek geçe geldi, sonraki gün altı buçuk. normalde altıda gelirdi. bir gün toz aldım, bezi silkelemek için pencereden eğildim ki kapının önünde oturmuş saatin dolmasını bekliyor" (şu tatlışlığa bakar mısınız?)
    tabi bu hikayeden tomris hanımın biraz otoriter olduğu anlamını da çıkarabiliriz. haliyle biraz fırtınalı bir ilişki yaşanıyor. bir ayrılıklarından sonra cemal süreya şu satırları yazıyor "daha nen olayım isterdin, onursuzunum senin!" (bana biri bunu yazsa, allahhhh allahhh nidalarıyla zafer turuna çıkardım.)

    ama gelin görün ki bu ilişkiyi bitiren de cemal süreya oluyor. bu konuyla ilgili tomris uyar şöyle diyor:
    "beni bıraktı ama rahat edemedi. ona göre bana sahip olunamazdı. senden ayrıldığım anda, senin hakkında, hikayen hakkında sevdiğimi belirtecek hiçbir şey söylemeyeceğim, benim ağzımdan kimse duymayacak, dedi ve doğrusu hiç yazmadı."

    şimdi gelelim asıl konuya. cemal süreya'nın söylediği gibi, tomris uyar için bir daha hiç yazmaması aşk acısını atlattığından mı, yoksa ölene kadar atlatamadığından mı?*

  • 37. akyazı stadının soyunma odaları

    evde giyip gelsinler maçlara. biz lisedeyken öyle yapardık. ayıp değil.

  • 38. babil.com

    eyvallah herkesin dusuncesine saygim var genel prensip olarak ama herkesin kendi dusuncesine gore yasamasini da isterim. a gorunup b seklinde yasamak veya a kitle icin mucadele edip b kitleye ticaret yapmasini kabul edemem.

    eger cihatciysaniz, muhafazarkasiniz sizin de ticari iliskiler kuracaginiz kisiler ayni kesim olmalidir. laik, cumhuriyetci bir insan olarak artik seninle tum iliskimi keserim babil.com. bundan sonra urunlerini seninle ayni dusuncedeki kitleye satarsin. tabi kendi kitlenin kitap icin para vermeyecegini de bilmen gerekir.

    ataturkcu, laik insanlar bu dusunceye para kazandirmasin. eminim 3 ay 4 ay kemalistlere kitap satamazlarsa batarlar. cunku bu ulkede kitaba para veren cogunlukla kemalistler ve sosyalistlerdir.

    hadi hepsini gectim; dusuncelerle hayat bulmus kitap isinden para kazanan adamlarin farkli dusuncelere, dusunce ozgurlugune tahammuleri yok. cidden garip.

    hele edebiyat sayesinde para kazanan bir adamin en favori kitabının "saatleri araştırma enstitüsü" olmasi cok komik. trajikomik!

    edit: elbet kemalistler ve sosyalistler haricinde kitaba para veren pek cok farkli gorusten insan vardir. ama genel gozlemime gore kitap alanlarin buyuk cogunlugu bu iki gruptaki insanlardir.

    edit 2: hala sırf görüşlerinden dolayı alis veris yapmama karari aldigimi zannedenler var. evet onun da payi var ve bu benim kisisel tercihim. lakin edebiyat sayesinde para kazanan bir adamin türk edebiyatının en önemli yapıtlarından birinin adını bile bilmeden "benim favori kitabım" diye ahkam kesmesi kişinin yaptığı işe saygısı olmadığını gösterir. bir ayakkabı satış mağazası zinciri ceo'su düşünün mesela "en favori ayakkabı markam abibas" diyor. ne kadar ciddiye aldığını gösterir yaptığı işi.

    işine saygısı olmayan adamın o işten para kazanıyor olmasına karşıyım. var mı itirazı olan?

    muhtemelen bu adama göre sabahattin ali meşhur kitabını şarkıcı "madonna" için yazmıştır.

  • 39. türkiye'den siktir olup gitmek

    baslik bildigin mal turnusolu amk !

    adam gelmis 2.sinif vatandas olmamayi onurun hebelo hobolo diye baslamis ataturk ve silah arkadaslarindan cikmis.

    olm salak misiniz siz? neden 2. sinif vatandas olacaginizi dusunuyorsunuz anlamiyorum, bu kadar asagilik kompleksi olan bir toplum daha yoktur herhalde. 2 senedir turkiyeden uzagim bir kere bile 2.sinif vatandas muamelesi yapan insanla karsilasmadim. aksine yabanci oldugumu anlayinca insanlar hep bir yardim etme moduna giriyor, devlet daireleri de dahil.

    siktirip gidiniz efendim. boyle sacma sapan irkci dusunceler sizin gibi kalbi ve dusunceleri pis insanlara ait.

    guzel soyluyorsunuz ataturk, ulke falan filan da, ben napayim amk ! ya da sen napiyorsun ki amk! ulken isgal altinda olur cikarsin savasirsin ama icinde bulundugumuz durum bambaska. sabah 8 aksam 5 ise gidip gelip haftasonu aileninle avm gezip akp disinda bir partiye oy vererek ulkeyi kurtardigini mi dusunuyorsun ? hem ulkeyi kimden kurtariyorsunuz allasen kuzum bana da soyleyin. en buyuk isgalciler icerde, karanlik cagi yasiyoruz resmen, kimi kimden kurtaracaksin, adamlar gayet hallerinden memnun.

    siktir edin ulkeyi filan, kendi hayatiniza bakin, zaten hayat kisa ve binbir cesit aciyla dolu kalan guzel zamanlarimi da tum dunyanin turkiye'ye dusman oldugunu dusunen comarlari kurtarmak icin kendimi niye tuketeyim lan, ya da hastanenin ortasinda ayakta sican insanlar icin niye harcayayim olm ben kendimi?

    insan illaki sever ulkesini,kendi dilini, dogup buyudugu topraklari ama unutmayin sokrates'i olduren de galilei' yi de oldurmek isteyen de kana susamis kendi toplumundan baskasi degildi.

    uzun lafin kisasi, gonul isterki insan dogdugu yerde, ailesiyle, arkadaslariyla beraber, huzurlu, mutlu yasasin, tatli ve keyifli bir hayat sursun, ama biz o asamayi geceli cok oldu gencler. kalip mucadele rerorororo filan hic baslamayin kalbinizi kirarim.

    tanim : bir eylem.

    edit : insan nerede sevemiyorsa artik, ordan gecip gitmeli.

    sozlukteki en cok sevdigim baslik bu sanirim lan...

  • 40. yaz saati uygulamasına röntgen

    batıyla aramızda en önemli fark; onların yapmadan önce bizim ise biz yapıp olduktan sonra düşünmemiz.

    onlar plan yapıp gerçekleşmenin planla uyumluluğunu kontrol ederken biz "ooo ulan heç akıl etmedik yaw" diyerek kendi üretimimiz olan sıkıntıyı çözmekle uğraşıyoruz.

    (bkz: türk tipi şehir plancılığı)

  • 41. chp'nin seferberlik ilanına cevabı

    la bi siktir git...

    sınıra duvarı çekmeden suriyeye cacık olan muhalefet mi?
    oralara gizli tırlar dolusu malzeme gönderen muhalefet mi?
    barış süreci akil adamlık oslo görüşmesi habur karşılamasını yapan muhalefet mi?
    fetöcüleri fetöcü yapan parsel parsel besleyen muhalefet mi?
    yenikapı ruhu diyip sonra biz ne dersek o işimize gelirse diyen muhalefet mi?

    alkolik kumarbaz dayı gibisiniz.
    siz sıçtınız siz temizleyin.
    muhalefetten de bir beklentim yok benim vatandaş olarak.

    seçime bile girmesinler.
    dün hayati yazıcı'nın konya altındağdaki anadolu imam hatip lisesi açılışı konuşmasını dinledim.

    ülkenin medeniyet açığını kapatacakmışsınız imam hatiplerle.

    kimse ellemesin görelim elinizden geleni...

  • 42. emlak balonu

    inşaat firmalarının çektiği krediler patlayıp bankalar inşaat işine girip borca karşılık el koydukları evleri satmaya başladığında patlayacak olan şeyin yanında mantar tabancasıdır şu an patlayan.

  • 43. öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler

    şimdi tak kulağına hafif, enstrümantal bir müzik, dinle hem onu hem beni. mesela bu listeyi dinle.
    dünyadaki en eski jeolojik şeyler gerçekten çok eskiymiş bunu öğrendim bugün.
    misal:
    en genci 2 milyon yaşında, sırayla gidelim.
    gezegenimizin yüzeyi bir çok yıpratıcı doğa olayı(iklim, tektonik ve volkanik hareketler, rüzgar ve su gibi) sayesinde biraz uzun da sürse sürekli bir değişim ve yenilenme halinde. ama israil'deki necef çölü öyle değil.
    ibranice "kuru" anlamına gelen ismi ile bu çölün yüzeyi tam 1.8 milyon yıldır aynı şekilde duruyor. çölün yüzeyi ne iklimsel ne de jeolojik herhangi bir olaya maruz kalmadığından milyonlarca yıldır aynı.

    bir diğer eski şey ise bir kaç milyon yaşındaki buz kütlesi.
    ilk bakışta antartika'nın kuru vadileri buzlarla kaplı dahi olmayan, mars yüzeyini anımsatan ürkütücü yerlerdir. ancak bu vadilerin altında milyonlarca yıldır uyuyan başka bir dünya var. gezegenin en yaşlı buz kütlesi burada uyuyor. tam 15 milyon yıldır. bunca süre hiç değişime uğramadan kalmış ancak son zamanlarda bazı kuru vadi derinlerindeki buzlarda ve buzullarda beklenmedik sıcak hava ve bunun sonucu olarak çözülmeler oluyor. garwood vadisindeki son buzul çağından kalma 7000 yaşındaki buzul, kütlesinin büyük kısmını kaybetti ve erimeye devam ediyor. henüz bunu nasıl engelleyebileceğimizi de bilmiyoruz(biz? duyan da araştırmacı ekiple buzulun üstünde kamp kurmuş sanacak beni) araştırmacılar güneş ışığının neden bu kuru vadiye son zamanlarda daha çok ulaştığı konusunda çalışıyor.

    bir başka çöl. adı nama dilinde " öyle böyle değil, çok acayip büyük çok" anlamına gelen namib çölü resmi olarak dünyanın en eski kum yığını. afrika'nın bu kurak çölü tam 55 milyon yıldır olduğu yerde ve yüzey milyonlarca yıldır neredeyse sudan yoksun. dünyanın en yüksek kum tepelerine sahip bu çölde bu kadar uzun süreli kuraklık olunca bölgede yaşayan az sayıdaki hayvanda da bizim x-men serisindeki gibi değişik özellikler gelişmiş. mesela, çöl ceylanı hava ne kadar sıcak olursa olsun terlemeyi durdurabiliyor. başka canlılarda beyin hasarına neden olabilecek kan sıcaklığı ile baş etmeyi becerebiliyor.

    peki daha yaşlı bir şey daha.
    okyanus altındaki yer katmanı desem?
    hint ve atlantik okyanusu değil, geriye sadece akdenizi miras bırakmış olan tethys okyanusundan kalanlar tam 340 milyon yaşında. amasya'nın dağlarında dolaşırken ayağımıza deniz kabuğu şeklinde bir taşın değmesi bundandır diye tahmin ediyorum.
    deniz tabanı katmanlarında 200 milyondan fazla geriye dönmek çok rastlanan bir durum değil çünkü gezegen sürekli eskiyi öğütme, yenileme, değiştirme derdinde. ama akdeniz bu döngüden kurtulmuş bir vaha gibi. dünyanın manyetik alanın değişimlerini kayıtlı tutan yer kabuğunu bu yönüyle incelediğimizde doğu akdeniz derin sularında 340 milyon yıllık kaya parçalarına bu sayede rastlıyoruz.( he bizzat ben daldım ben çıkardım ben yaşını hesapladım)

    peki resifler?
    en eski resif öyle sıradan bir ya da bir kaç mercan topluluğu değil. tam 7 km uzunluğunda ve afrika'da. ilk iskeletli canlı olan cloudina bu muazzam eserin bizzat sahibi. artık hangi yırtıcıya karşı bilinmiyor ama güvenlik amacıyla dip dibe giren, yanyana saf tutan ve duyanın geldiği dev bir kalbalık oluşturan bu canlılar böylece günümüzde 548 milyon yaşında bir resifin gerçek sahipleri.

    şu muhteşem fotoğrafta poz veren dağ yani roraima dağı 3 ülkenin, guyana, brezilya ve venezuella'nın sınırlarının çakıştığı noktada yer alan devasa kaya gezegenin kadim yerlileri arasında yer alıyor.
    sherlock holmes'un yazarı sir arthur conan doyle'un ünlü klasiği "kayıp dünya" romanı için esinlendiği, turistlerin akın ettiği, yoğun yağışlarda üstündeki platolardan metrelerce aşağıya dökülen ve aslında hiçbiryerden doğmayan muhteşem şelaleleriyle arzı endam eden bu güzellik tam 2 milyar yaşında.
    sen 2 milyar yıldır orada dur ve efsanevi şehir el dorado'yu arayan sir walter raleigh tarafından 1596 yılında bulun ve sessizliğin ve huzurun bozulsun. parayı ilk bulduğumda ben de yanına gelip az da olsa huzurunu kaçırma pahasına o güzelliğine bakmazsam ne olayım.

    neyse efenim, kendimize gelelim.
    su, hep bir döngü içerisinde milyarlarca yıldır dönüp duruyor biliyoruz. evet çeşmeye ağzımızı dayayıp içtiğimiz su sürekli form değiştirse de kim bilir kaç milyon yaşında. peki bu döngüden kaçabilmiş su var mıdır?
    kanada'da yerin 3 km altında bir maden sahasında keşfedilen bir su birikintisi "burdaaa!" diyor.
    bilimadamları, prehistorik dönemden kalma bu okyanus kalıntılarını incelerken suya dilini değdiren canıtın makfılay, "bu su beklemiş, tadı bozuk. içilmez" deyince araştırma yapılıyor ve şimdiye kadar bulunmuş en eski h2o bileşeni bulunuyor. tamamıyla su döngüsünden izole kalmış bu tip su cepleri bir kaç milyon yaşında olabiliyor ancak burada rekordan bahsediyorsak milyon yıl yetmez.
    bu su birikintisi tam 2.64 milyar yaşında. canlı oluşumu ve yaşaması için gerekli bütün kimyasallar mevcut üstelik, araştırmalar devam ediyor ve eğer mikrobik bir yaşam belirtisine rastlanırsa mars'ta hayat izleri bulmak kadar heyecan verici bir buluş olacak.

    daha da yaşlılara gidelim.
    gezegenimiz ömrü boyunca hep binlerce meteorun son durağı olmuştur. yere ulaşan her meteor krater oluşturur ama güney afrika'daki vredefort krateri 500 km çapı ile en büyüğü. araştırmacılar bu kratere neden olan meteorun yaklaşık 30 km çapında olduğunu hesaplamışlar ki bu büyüklükteki bir meteorun şu an dünyaya çarpması gezegende tüm canlıları yok olmasına sebep olurdu.
    3 milyar yaşındaki bu krateri oluşturan çarpışma o kadar şiddetli idi ki düştüğü yerde yüksek ısı nedeniyle kayalar eridi, çok çok yüksek sıcaklıklarda ortaya çıkabilecek k-feldspar gibi kristallere dönüştü, yer kabuğu 25 km derine kadar hasar gördü. o zamanlar bölgeyi kaplamış olan okyanus, çarpışmadan sonra kratere dolunca yüksek sıcaklık ile kaynadı ve buharlaştı. böylece etrafındaki tüm kimyasalları değiştirdi.

    daha da eskiye gidelim.
    tektonik plakalar, bildiğiniz üzere gezegenimizin yüzeyinde puzzle parçaları gibi hareket eden levhalar. ama grönland'ın güney batısındaki bir plaka yaşıyla diğerlerinin önünde.
    2.5 milyon yıllık bu katmanların arasında 3.3 milyar yaşındaki bu katman denizlerin oluşumundan dahi eskiye, dünyanın kendini şekillendirmeye ilk başladığı dönemlerden kalma.

    ve geldik en sonuncusuna.
    en eski dünya parçası?
    nası lan?
    bilimadamları, kanada buzullarındaki baffin adasında dünyanın daha kendi kabuğunu oluşturmadığı dönemlerden kalma kayalar bulduklarına inanıyorlar(inanmak?). çünkü bu volkanik kayalarda daha önce hiç bir yerde bir arada görülmemiş kurşun, neodimyum ve çok çok nadir görülen helyum -3 bir arada bulundu. bu kayaların oluşumu gerçekten yer kabuğu, su, kıtalar, dağlar oluşmadan öncesine dayanıyorsa yaklaşık 4.5 milyar yaşında olmalı.

    sonra bütün bunları düşünüp "ufff 3000 yıllık taş bina!" diye düşündüğüm şeyler, tüm insanlık tarihi filan çok taze ve tıfıl geliyor.
    toplumsal mesaj verme derdinde değilim ama bu kadar kısa sürede bu gezegene bu kadar ağır hasarı veren insanoğlu acaba kaç meteor gücünde merak ediyorum?

    aha en eski çöl
    aha en eski buz
    aha namib çölü
    aha akdeniz akşamları
    aha resif
    aha muhteşem roraima dağı
    aha beklemiş su
    aha krater
    aha tektonik plakalar

    edit: milliyet.com.tr editörleri! benim entriyi mi okudunuz lan ibneler? hemen haber başlığı yapmışınız?
    ilgili haber

  • 44. ismail saymaz

    hakkında koparılan yaygaranın içi tamamen boştur. 2-3 tane kadına yürümüş, gerisi de sıradan muhabbet. ulan adam ne kadar düzgünmüş ki o kadar özel yazışma içinde bir tane falsosu yok. "kılıçdaroğlu oğlunun ssk kaydını 2 sene erken yapmış!!" saçmalığı kadar içi boş bir saldırı.

    hayır bir de herifler çıkmış "ensar vakfı'na dil uzatan ismail saymaz'ı görün" falan yazmış. ulan gerizekalı, sen 8 yaşında çocukla 30 yaşında kadın arasındaki farkı göremiyorsan zaten git kendini at bir yerlerden. gerçi göremiyor değilsin çünkü sana göre arada fark yok, ama modern dünyada var. seni allah'ın beyinsiz şaklabanı, seni tecavüzcü köpek, zibidi seni.

  • 45. nevşin mengü

    ulan nasıl ezik, nasıl ilgiye aç, nasıl sürü psikolojisiyle hareket eden adamlarsınız olum siz? 1300'den fazla entry var hakkında, olur da 1300'de 1 ihtimal benimkini seçer de twitter'da paylaşır mı diye sayfalarca yalıyosunuz bu ne zavallılık lan?

    hayır diyelim seninkini de paylaştı, ondan sonra napacaksın ben söyliyim: (bkz: gülücüğe odaklan)

    tanım: sözlüğün en son moda görgüsüzlüğüne konu olmuş kadın, geçici fetiş nesnesi. diğerleri için (bkz: nutella) (bkz: ali türkşen) (bkz: özgür demirtaş) (bkz: ismail saymaz)

    artık bıkana kadar (bkz: nutella chp'nin başına geçsin) (bkz: nutella'yı başkan yapıyoruz) (bkz: nutella caps)

  • 46. alex de souza

    korkularına ananın amına kadar yolun var diyen adam.

    seviyoruz seni. benimde gözlerim doldu şerefsizim. çok özledik be baba...

  • 47. 14 aralık 2016 alex de souza'nın paylaşımı

    https://instagram.com/p/bn_2l4-gpp4/

    ananin amina kadar yolu var cumlesiyle yaran icerigi ile duygulandiran ve yine kralex'i ozleten paylasim.

  • 48. nevşin mengü'nün peugeot 206'ya benzemesi

    hayatımda gördüğüm en anlamsız benzetmedir.

  • 49. halep

    batı kaybetti abd yenildi ruslar müslüman öldürüyor vs diyen islamcıların yaptıkları doğal olarak puştluktur. islamcı kaypaklığı iki yüzlülüğüdür.

    savaşın sebebi katar doğalgazının avrupa ya satılması için suriye den geçecek boru hattıydı.

    rusya doğal olarak karşıydı esad da karşıydı.

    6 gün önce katar rusya nın en büyük doğalgaz şirketini satın aldı. rosneft.

    anlaştılar. konuyu kapattılar. esad katar parası ile katar doğal gazı için ülkeyi stabil hale getiriyor.

    kadın üzerindeki tahakkümü hariç allahı dahil herşey için her an pazarlığa hazır islamcı da satışın sebebi olan islamcı kaypaklığı ile gerçeği saklamak için atıp tutuyor.

    çok uzatmayın, halepe gitmeye gerek yok. rus büyükelçiliği önünde rus bayrağı yak yeter. onu bile yapmayacaksınız çünkü atıp tutmanıza rağmen asıl satışı yapanın türk siyasal islamcısı olduğunu, yani tayyip olduğunu onun şimdilik şu süreçte iktidarda kalıp ihaleyi sonuca erdirmesi için de 1 aydır türkiye'de doların katar ve suudi arabistan tarafından finanse edildiğini it gibi biliyorsunuz.

    başarısız olması en baştan planlı islamcı darbesinin kimi yola getirmek için yapılıp başarıya ulaşıp yola getirdiğini de böylece anlamış oluyoruz.

    geriye tek görevi kaldı tayyipin. mısır'a gidip sisi ile görüşmek. haftaya da o olur. siz de dört parmağı götünüze sokarsınız.

  • 50. türkiye'nin 500 ton domuz eti ithal etmesi

    havuz yandaşlarından birine moldova'da domuz çiftliği kurdurt. sonra ondan milletin parasıyla 500 ton domuz eti al. böylece para yabancıya gitmemiş olsun. ha bu arada da milleti sözde müslümanlık söylemleriylebi güzel kerizle. münafık herifler sizi, yatacak yeriniz yok lan!