Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. otur adam gibi cumhurbaşkanlığını yap

    kemal kılıçdaroğlu'nun bugün yaptığı aciklamalar sonrası cumhurbaşkanı erdoğan a söylediği söz. tam olarak şöyledir.

    ne hakkın var senin, tarihine ihanet etmeye kimsenin hakkı yoktur. cumhurbaşkanı'ysan otur adam gibi cumhurbaşkanlığını yap, tarih bilmiyorsan çağır tarihçiyi anlatsın. cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan ülkesine ihanet edemez, ülkesini satamaz. dün "lozan tapu senedimizdir" diyeceksin, bugün "lozan ülkeyi sattı" diyorsun, nasıl bir şey bu? şimdi çıkıp "kılıçdaroğlu yenikapı ruhunu sattı" diyecek. eğer sizin anladığınız yenikapı ruhu buysa biz buna karşıyız."

  • 2. şehit eşinin rüzgar çetin şikayetinden vazgeçmesi

    demek ki, bu olay bize koyduğu kadar eşine koymamış!

  • 3. ak parti ile cemaatin barışması

    son birkaç yıldır öğrendiğim bir şey varsa o da bu ülkede hiçbir şeye olmaz dememek gerektiğidir. mavi marmara örneğini hatırlayın. yarın öbür gün cumhurbaşkanı cemaatle anlaşıp, 15 temmuz'da hayatı pahasına direniş gösterenler için "biz size sokağa çıkın dedik ama siz de çok şaaptınız yahu. o kadar kasmasaydınız, boşu boşuna öldünüz" falan derse şaşırmam.

  • 4. trendyol'da 59.99 liraya satılan gelinlik

    dunyanin en guzel gelinligi olsa bile ucuz oldugu icin hanim kizlarimiz giymez.

  • 5. tayyip lozan'da olsaydı olabilecekler

    tayyib olsa olsa sevr masasında olabilirdi. muadilleri oradaydılar çünkü.

  • 6. 30 eylül 2016 milli takım aday kadrosu

    düşünsenize size koskoca ülke futbolu ile canınız ne isterse, ne çekerse onu yapmanız için herhangi bir başarı şartı, başarısızlık yaptırımı uygulanmadan ayda 962 bin tl ödeniyor.

    böyle bir hayatı en postmodern yazar bile hayal edemezdi.

  • 7. ilber ortaylı kocaman bir balondur

    ilber ortaylı cv:

    -1969 yılında ankara üniversitesi siyasal bilgiler fakültesi'ni ve ankara üniversitesi dil, tarih ve coğrafya fakültesi'nin tarih bölümünü bitirdi.
    - viyana üniversitesi slavistik ve orientalistik bölümü'nde öğrenim gördü.
    - yüksek lisans çalışmasını chicago üniversitesi'nde yaptı.
    - ankara siyasal bilgiler fakültesi'nde "tanzimat sonrası mahallî idareler" adlı tezi ile 1974 yılında doktor, "osmanlı imparatorluğu'nda alman nüfûzu" adlı çalışmasıyla 1979'da doçent oldu.
    - 1982 yılında devletin akademik politikalarına tepki olarak görevinden istifa etti. bu dönemde viyana, berlin, paris, princeton, moskova, roma, münih, strazburg, yanya, sofya, kiel, cambridge, oxford ve tunus üniversitelerinde misafir öğretim üyeliği yaptı.
    - 1989'da türkiye'ye dönerek profesör oldu ve 1989-2002 yılları arasında ankara üniversitesi siyasal bilgiler fakültesi'nde idare tarihi bilim dalı başkanı olarak görev yaptı.
    - 2002 yılında galatasaray üniversitesi'ne, iki yıl sonra ise bilkent üniversitesi'ne konuk öğretim üyesi olarak geçti.
    - şu anda galatasaray üniversitesi hukuk fakültesi ve bilkent üniversitesi hukuk fakültesinde türk hukuk tarihi derslerini vermektedir.
    - galatasaray üniversitesi senato üyesidir.
    - uluslararası osmanlı etütleri komitesi yönetim kurulu üyesi ile avrupa iranoloji cemiyeti ve avusturya-türk bilimler forumu üyesidir.
    - ilke eğitim ve sağlık vakfı kapadokya meslek yüksekokulu mütevelli heyeti üyesidir.
    - 2005 yılında topkapı sarayı müzesi başkanı oldu.

    ortaylı; türkçe;
    ileri seviyede almanca, fransızca, ingilizce, italyanca ve rusça;
    orta seviyede kırım tatarca, slovakça, romence, sırpça, hırvatça, boşnakça, arapça, farsça, latince, ibranice, bulgarca, antik yunanca, ve yunanca bilmektedir.

    serkan inci cv:

    1987 mayıs ayında istanbul da doğdu. ilk, orta ve lise öğrenimini istanbulda tamamladıktan sonra umut kullar ile bulgaristan da mühendislik ve denizcilik eğitimi almaya gitti.
    bu sırada inci sözlüğü kurdu.

    ve ikincisi birinci hakkında balondur diyecek özgüveni kendinde buluyor.yazık bu ülkeye yazık, kimler ünlenliyor kimler toplum önderi gibi açıklamalarda bulunuyor.

  • 8. peres'in cenazesinde askerin tevrat okuması

    "e adamlar zaten israil devletinin din temelleri üzerine kurulu olduğunu kabul ediyorlar ve laik olduklarını söylemiyorlar, hayırdır kardeş israil askerine hayran kaldınız da dönüp buradaki laiklere saldırarak mı kendinizi aklayacaksınız?" şeklinde fikirlere sebebiyet veren ritüeldir

  • 9. google science fair 2016'da ödül alan türk kızları

    ilayda sırbaş, 15

    ezgi tezer, 15

    sabah sabah ülke ile ilgili umutlarımı hafiften kıpraştıran kızlarımızdır. ikisini de gözlerinden öpüyorum.

    "güçlendirilmiş beton binaların patlama ve darbeye karşı direncini artıracak yeni ve doğa dostu bir yöntem" projesiyle katılmışlar.

    "harici duvarların içine enerji emme özellikleri nedeniyle alüminyum içecek kutuları yerleştirerek binaların dirençlerini artırıyoruz." demişler.

    güzel ve ilginç bir proje, daha detaylı okumak isteyenler projenin dökümanına bakabilir: tık

    google science fair sayfası: tık

    ek-1: community impact award almışlardır. bu ödül çevre, sağlık veya kaynaklarla ilgili bir sorunu ele alarak içinde bulunduğu toplum açısından önemli bir fark yaratan beş projeye verilir.

  • 10. otur adam gibi ana muhalefet liderliğini yap

    (bkz: egzama)

    pek çok farklı nedenlerle ortaya çıkan ve deride kızarıklık, şişme, kaşıntı gibi belirtilerle görülen ve daha çok psikolojik nedenlerden ortaya çıkan önemli bir deri hastalığıdır. egzamanın toplumdaki yaygınlığı oldukça yüksektir ve pek çok alt türü bulunur. tıpta dermatit olarak isimlendirilen hastalık çocuklarda yaygın görülen bir cilt hastalığıdır. dermatoloji kliniklerine başvuran hastaların %10-20’si bu hastalıktan muzdariptir. yaygınlığına rağmen egzamanın sebepleri ve kesin tedavisi ile ilgili tıp dünyasının bugüne kadar verdiği net bir cevap bulunmamaktadır. egzamanın daha çok kalıtsal olduğu düşünülmektedir ve hastaların çoğunda ortak belirtiler gözlenir. bu nedenle hastalığın belirtilerinin iyi bilinmesi erken teşhis ve daha iyi tedavi başarısı için önem arzetmektedir. kesin tedavisi bulunmamasına rağmen hastaların hekimin önerdiği uyarı ve önlemlere uyması egzamadan kaynaklanan sorunun ağırlaşmasını azaltmaktadır.

    egzama hastalığı nedir

    egzama; çeşitli iç ve dış faktörlere derinin iltihaplı cevabı olarak ortaya çıkan durumun genel ismidir. egzama (dermatit) en yaygın cilt hastalıklarından biridir fakat aynı zamanda, sebepleri ve kesin tedavisi ile ilgili de tıp dünyasının net cevaplayamadığı bir rahatsızlıktır. hastaların çoğunda ortak belirtiler gözlenir. en çok görülen türleri sinirsel, alerjik, yağlı deri, temas egzaması gibi egzama türleridir. en yaygın türü, ‘atopik dermatit’ olarak da bilinen, alerjik egzamadır ve daha çok kalıtsal olduğu düşünülür.

    atopik kelimesi farklı anlamına gelir. bu durumda derideki farklılık kastedilmektedir ve kalıtsal alerjik egzama türünün tanımında kullanılmaktadır. bazı egzama türleri, örneğin temas egzaması tek bir sebepten kaynaklanabilirken, diğer egzama türleri pek çok faktörün bir araya gelmesiyle oluşabilir. çocuklarda görülen egzama zamanla kendiliğinden iyileşebilir ancak yetişkinlerdeki egzamanın kesin tedavisi yoktur. hastalığı tetikleyen etkenlerden uzak durularak, egzama kontrol altına alınabilir. egzama, kronik yani uzun süreli veya kısa süreli ataklar şeklinde akut olabilir ve bir çok hastada yazın iyileşen egzama kışın yeniden ortaya çıkarak kötüye giden bir tablo gösterebilir.

    egzamanın kronik hali, kaşıntılı döküntü şeklinde kendini gösterir. egzamalı bölgenin kaşınmasıyla birlikte çabukça çatlayan kalın deriler oluşmaya başlar. akut egzama durumunda ise, deride, sıvı dolu kabarcıklarla birlikte, kızarıklık, şişkinlik ve kaşıntı en yaygın belirtilerdir. egzama durumunda vücudun savunma mekanizması enfeksiyonlara karşı güçsüzdür bu sebeple enfeksiyonlardan ve mantar hastalıklarından dolayı kolayca iltihaplanma oluşur.

    egzama belirtileri
    egzamanın dönemine göre farklı döküntüler oluşabilir. akut dönemde kızarıklık, şişlik, minik su toplayan kabarıklıklar ve sulantı ön plandadır. hastalar şiddetli kaşıntı ve yanmadan yakınırlar. bazı hastalarda kızarıklık ve kepeklenme olmaksızın sadece kaşıntı ve yanma yakınması olabilir. subakut dönemde minik yakacık şeklinde kepeklenmeler ve kabuklanmalar görülürken kronik dönemde deri kuruyup kalınlaşır ve renk değişikliği oluşur. deride çatlamalar meydana gelir.

    egzamada iltihaplanan deri bölgesinde kızarıklıklar meydana gelir ve egzamanın en tipik belirtilerinden biri olan kaşıntı başlar. aynı zamanda iltihaplı bölge kurur ve üstünde sivilceye benzer oluşumlar meydana gelir; yer yer su toplanır. egzamalı bölge kaşınırsa, enfeksiyonlu bölge genişler ve yayılır, deri kanar ve iltihaplanıp ağrıya sebep olabilir. kaşımakla meydana gelen çatlaklardan giren mikroplar egzamanın daha hızlı yayılmasına ve bu bölgenin diğer hastalıklara da açık hale gelmesine neden olur.

    kaşınarak tahriş edilmiş bir egzama bölgesi özellikle çocuklarda çok rahatsızlık verici olabilir. egzama önce daha hassas olan yüzde ve baş derisinde çıkar, ardından kollara ve bacaklara yayılır, özellikle derinin katlandığı eklem bölgelerine ve giysilerin sürtündüğü tahriş olmaya daha açık bölgelerde kendini gösterir. hastalığın verdiği rahatsızlığın başlıca nedeni daha çok kaşıma ile oluşan çatlaklardan giren mikropların yaptıkları enfeksiyona bağlıdır.

    egzama bulaşıcı mıdır?
    egzama bulaşıcı bir hastalık değildir daha çok elerjik bir reaksiyondur fakat çeşitli sebeplerle vücudun farklı bölgelerine hızla yayılabilir veya iyileşmiş hastalık yeniden tekrarlayabilir.

    egzamanın türlerine göre resimler
    aşağıdaki resimleri incelemeniz egzamanızın türünü teşhis etmenizi kolaylaştıracaktır.

    editmal entrysi gördün affetmeyeceksin, okunur bu başlık belli. niye ? seviyoruz polemiği, gereksiz yere gündem değişikliğine , önümüze atılan gereksiz konularla zaman kaybetmeye bayılıyoruz amk. onlara ayar falan veriyoruz sözlükte. gerçek hayatta da televizyonlara ekranlara makalelere , gazeteciler köşesine falan taşıyor. biz de sosyal medyada olayı dallandırıp budaklandırıp asıl odaklanılması gereken şeyleri esgeçiyoruz...
    oluyo öyle bazen heyecan bazen sinir bozukluğu falan ama yemeyelim. uğraşmayalım, entry bile girmeyelim. ulan zaten bi giriyoruz, 50 entry. 45 i aynı ayarın farklı şekilleri. ilk gören yazmış işte aga, gerek yok ki aynı şeyi süsleyip püsleyip aynı ayarı vermeye?

    naçizane fikrimdir, okuyunca insanların bir işini görecek keyifli bir hikaye bile olsa olur. yazın anasını satayım, insanlar onu okusun.

    haydi eyvallah...

  • 11. 15 temmuz'da meclis bombalanırken sütüm kesildi

    boğazı kesilen askerin yanında hiçbir önemi yoktur.

  • 12. bastonla fransız uçaklarını düşüren evliya

    (bkz: dragon ball z)

    ayrıca akla aşağıdaki fıkrayı getiren evliya.

    --- yaran fıkra ---

    85 yaşında bir adam doğumhane kapısında beklemektedir. doğum odasından çıkan hemşire şöyle bir bakındıktan sonra yaşlı adama sorar:
    - içeride doğum yapan kadın yakınınız mı?
    - evet, eşim!
    - ama bayan 25 yaşlarında...
    - tamam işte, eşim o. niye şaşırdınız, baba olamaz mıyım yani?
    - yok... aklıma benim dedem geldi de!
    - nesi varmış dedenizin?
    - kendisi av meraklısı idi. sürekli ava çıkardı. ancak yaşlanınca zorlanmaya başladı. bir gün ava çıkacakken onu uyardık ama kendisi ısrar etti ve hazırlandı. e... tabii yaşlılık, çıkarken tüfek yerine baston aldı eline. ben de kendisiyle gittim. ormanda epey yol yürüdükten sonra bir geyik gördük. dedim ya, dedem yaşlı. bastonu omzuna koydu, doğrulttu ve geyiğe bastonla ateş etti. geyik o anda vurulup yere düştü...
    yaşlı adam:
    - olur mu, başkası vurmuştur onu!
    hemşire:
    - işte demiş. ben de tam olarak onu anlatmaya çalışıyorum!...

    --- yaran fıkra ---

  • 13. seviştiği kadını arkadaşlarına anlatan erkek

    bu tip erkekleri hayatım boyunca anlamadım, anlamam da. 3 çaktım, 5 çaktım, 7 çaktım sanki tarlaya kazık çakıyor ibneler. sürekli hava peşindeler. beni bilmeyen bilmez bu tür şerefsizleri hayatta sevmem. bu gavatlar toplumdan dışlanmalıdır. öyle de bi anlatıyorlar ki zannedersin brezzars'ın baş aktörü. jonyy sins'in hocası sanki. hiç susmazlar. hülasa her ne kadar anlatmasını ve dinlemesini sevmesem de geçen iş yerindeki mesai arkadaşla da böyle bi diyaloğa girdim. mecbur girdim. adı engin.

    engin 45 yaşında hafif cahil, şivesi tuhaf bir abimiz. beni çok sever. bunu elinde bi evrakla dışarı çıkarken gördüm. hayırdır engin abi nereye dedim. duktora gidiim nejmi dedi. geçmiş olsun ne oldu dedim. prostatmış. gece 7-8 defa tuvalete çıkıyormuş, çişinin çok geldiğini sanıyor ama çok az siyiyor, siyerken de hafif ağrılar oluyormuş.

    neyse, bu gitti doktora geldi. gel otur abi, ne dedi doktor dedim. gülerek oturdu. bu gülünce '' hayırdır prostat değil misin, iyi mi haberler ?'' dedim. yuk nejmi çok şukür prostatım, tuktor çay içimicen, kahve içmicen, baharattan uzak durcan falan dedi.
    iyi de ne sikime gülüyon o zaman abi dedim. ahuhahu ya boş ver nejmi dedi. abi noldu söyle dedim. ahuhahe dedi. abi merak ettim söyle dedim.

    - bol bol seks yapacakmışım tuktor öyle dedi. ahuhahu damarlara iyi geliimiş.
    + bunda ne var abi, evli değil misin yaparsın işte?
    - 23 senelik evliyim nejmi
    + e nolmuş.
    - bak sen gardeşim sayılırsın. en son geçen sene temmız ayında filan yaptım.
    + e rica et yengeden, doktor reçeteye seni yazdı de. bi zahmet 2 dakka sıksın dişini.
    - ahuhaheha
    + abi 1 dakka mı yoksa
    - ahuheaha nejmi evli değilsin, evli olsan anlarsin.. bu garılar ölsen de vermez. 23 seneyi devirdik diyim.
    + abi bak, ne yap biliyon mu? bi çiçek al, güzel bi pasta al, otur durumu anlat akşam, hayat arkadaşın o senin, o vermeyecek de ben mi vercem.
    - ahuhehahe senden ümidim var ama garıdan yok.
    + abi başlıcam ama şakana. ciddi bir şey konuşuyorum. yap dediğimi ne kaybedeceksin.
    - pasta gül kaybedecem. ahuheha

    neyse, konuşuk konuştuk ertesi gün oldu geldi bu. yüzü gülüyor şerefsizin. dinlemesini sevmesem de, mecbur hatır sormak için '' ne iş engin abi, taktik tuttu mu? '' dedim. ahuheha dedi. ya gülme, tuttu mu? tutmadı mı? dedim.

    - dutdu dutdu dedi.
    + yok çilekti anasını satim.
    - ne çileee
    + ya şivene sıçayım, anlat sen. o iş tamam mı?
    - e dutdu dedik ya. işte aşam oldu gittim yengene, büle büle dedim. prosatatım, arada bi seviş dedi tuktor dedim.
    + o ne dedi?
    - arada bi sevişiyiz ya zaten dedi. ahuheha seneden seneyi arada bi diyii.
    + sen ne dedin?
    - öyle deel garı, ayda 5-6 kez yapcaz dedim. e tabi garı bunu duyunca '' o zaman ben öleeemm '' diye çığlık attı.
    + nası yani
    - ahuheha evli olsan anlarsın. garılar hep bülee
    + nolcak şimdi?
    - bilmiim

    aradan 2-3 hafta geçti engin abiyi yine gülerken gördüm.. çok takılırım kendisine . gittim kulak memesini okşadım yumuşaktı. çoğu erkek bilir bu muhabbeti. eğer erkeğin kulak memesi yumuşaksa geceden sevişmiş demektir. bi söylentidir gitmiş işte. neyse, okşarken '' uvv çok yumuşak, pamuk gibi olmuşun engin abi '' dedim. ahuheha dedi. hayat sana güzel he, aman sabahlar olmasın artık dedim. ahuheha nejmi ne sevişmesi 31 çektüm dedi.

    pat diye bunu söyledi anasını satim. dondum. kendime geldikten sonra başladım bu sefer ben gülmeye. özetle sözlük, engin abi gördüğüm en saf ve en temiz kalpli adamlardan biridir ve bu canım adamı bile eline mahkum edenler var. adam ölüyo karı vermem diyor. vay anasını keşke dinlemeseydim derdini adamın, aklıma geldikçe bu sefer sinirden ben gülüyorum.. ahuheha.

  • 14. recep tayyip erdoğan

    atatürk'ün yerine geçmeye çalışan adam, artık iyice belli etti bunu.
    atatürk'ü deli gibi kıskanıyor ve itibarsızlaştırıp yerine geçmeye çalışıyor.

    atatürk'ün adını dahi ağzına almaktan korkan, arkasından ayyaş vs. diyerek dedikodusunu yapmaktan çekinmeyen, kendisine binlerce odalı saray yaptırıp anıtkabir'e salıncak, kaydırak yaptıran tayyip...

    atatürk'ün milli mücadele yıllarında oluşturduğu milli birlik ve beraberliği darmadağın eden, ülkenin kurtuluşunda büyük rol oynayan ulus bilincini ortadan kaldıran, halkı birbirine ölümüne düşman eden tayyip...

    atatürk'ün kısa bir süre içinde ülkeyi ortadoğu batağından çıkarıp getirdiği modern, muasır medeniyet seviyesinden alıp hızla dibe çeken, yobazlaştıran, yetmezmiş gibi bir de ortalama bir avrupa ülkesi kadar ne idüğü belirsiz arap'ı ülkeye dolduran tayyip...

    atatürk'ün kalkınma adına attığı tüm adımları, kurduğu fabrikaları, milli tesisleri, savaşarak geri kazandığı toprakları, başta araplar olmak üzere yabancılara bir bir, karış karış satan tayyip...

    atatürk'ün işgalcilere karşı yıllarca direnişi ve savaşı sırasında sonuna kadar hak ederek kazandığı başkomutanlık rütbesinin üstüne hiç utanmadan ve sıkılmadan konmaya çalışan, yalakalarına kendine bu şekilde hitap ettirten tayyip...

    atatürk'ün savaştığı zihniyeti ülkeye baş tacı yapan, yıllarca birlikte kardeş kardeş güçlenen, sonra bu kendi elleriyle beslediklerinin giriştiği çakma darbeden paçayı kurtardıktan sonra bunları ya işten attıran, ya da hapse attıran, ama kendisi sadece bir "kandırıldık" ile işten sıyrıldığını zanneden delikanlı tayyip...

    atatürk'ün önderliğinde ülkenin kurtuluşunu simgeleyen, gururumuz olan milli bayramların kutlamalarını yasaklatan, ama kıytırık bir darbe girişiminden paçayı zorla kurtarmasını milli bayram ilan eden tayyip...

    atatürk'ün vefatının yıldönümlerinde hastalanıp ortalarda görünmeyen, ülkenin kurucusu hakkında tek kelime dahi etmekten kaçınırken, arap kabile reisi öldü diye ulusal yas ilan eden tayyip...

    atatürk vefat ettikten sonra, halkın kendisine olan sevgisinin tecellisi olan okullara, cadde ve sokaklara verilen isimleri kaldırtıp yerine, daha görevi devam ederken, üniversiteye, okullara, cadde ve sokaklara, hatta stadyumlara dahi kendi ismini verdirmekten zerre kadar arlanmayan, yakında paraya da kendi resmini bastıracağından zerre kadar şüphe duymadığım tayyip...

    atatürk'ün yerine geçeceksin, öyle mi?

    atatürk'ü, sen ne kadar uğraşsan da, itibarsızlaştırmaya çalışsan da, bu halk unutmayacak, ama sen öldüğün gün, bugün sana taptığını zannettiğin, aslında sadece paraya ve güce tapan yandaşların seni hemen unutacak.

    senden değil atatürk, o'nun tırnağı dahi olmaz. bırak bu işleri artık.

  • 15. 10 cm boyun uzaması vs 5 cm çükün uzaması

    7.5 , 7.5 ikisine de alamıyor muyuz?

  • 16. kilo vermek isteyenlere tavsiyeler

    biri de çıkıp pfofiterol ne bileyim tartolet yiyin yazmıyor.

    siz kalori dedikçe benim canım waffle istiyor, ekmek arası peynir istiyor, albeni, milka, damak, browni yemek istiyorum! anlıyor musun?

    domates soslu makarna istiyorum bu saatte, patates kızartmasını ranch sosa batıra batıra gömmek istiyorum! üstüne litrelerce kola ne bileyim gazoz filan içmek istiyorum.

    işte tüüüm bu isteklerimi bastırıyorum, neden? çünkü diyetteyim. :(

    bunları düşündükçe salatalık yiyorum, domatese tuz döküp ısırıyorum, karpuz dilimliyorum kendime şirin gelsin diye elmadan surat yapıyorum, litrelerce su içiyorum suyun damacanası 8 tl olmuş bu arada abv, neyse. çayı şekersiz içemiyorum diye yerine süt içiyorum. beş aydır çay içmedim beni anlıyor musun? sanırım geri kalan hayatımda da öyle pek içmeyeceğim zaten.

    şimdi bi albeni olsaydı karşımda, evet tam uzanabileceğim bir yerde bi albeni olsaydıı, "ört bacım üstünü" derdim ve ona hiç dokunmazdım.

    bence siz de öyle yapın, oluyor. 25 kilo verdim ben.

  • 17. tff'nin bjk'nin rize maç gününü değiştirmemesi

    bir bjk klasiğidir. ne olursa olsun mağduriyet hep vardır.

  • 18. mesleğini söyleyince verilen cevaplar

    -makina mühendisiyim.
    -ne makinası?

  • 19. apple store'a girip önüne geleni kıran adam

    4 tane imac, 11 tane iphone, 1 tane macbook kıran adamdır.

    eved işsizim.

  • 20. manu'nun olduğu grupta fener'in 1. olması

    bir fenerbahçeli olarak benim için gurur verici falan değildir, saçmalıktır. ikinci maç sonunda liderlik değil, maçlar bittiğinde ilk ikide olmak önemli. geçen sene 5. maçlar sonunda 9 puanla lider olup son maçta gruptan çıkamayan beşiktaş'a bakıp ders alın biraz.

  • 21. ayı ikiye bölüp savaşlarda kılıç kullanmak

    ayı oturduğu yerden ikiye bölebilen ancak en önemli savaşlarda bile kılıç kullanan insan eylemidir.

    asıl garip olan ise bunun normal karşılanıp kimsenin dikkatini çekmemesi. ayı ikiye bölüyorsan savaşlarda da gözlerinden falan ateş etmen lazım. ne demek kılıç kullanmak?

  • 22. profesörün sınavına itiraz edenlere verdiği cevap

    şeref ertaş adlı hukuk fakültesi profesörünün sınavlarına itiraz eden öğrencilere verdiği azar tadında cevaplardır.
    http://kisi.deu.edu.tr/seref.ertas/itiraz.html

    yazım hataları kendisine ait olup, türkçe karakterleri düzeltilmiş metin:
    (aşağıdaki metnin uzunluğuna itiraz edip, özet geç diyenler için gelsin:
    itiraza utanmıyor musun?)

    --- alıntı ---
    ydü hukuk fakültesi miras hukuku not itirazları

    not : verilen notlara itiraz eden ve itirazı haksız görüln öğrencilere bundan sonraki sınavlarda takdiren not ilavesi yapamyacağım için üzgünüm.
    2005 yılı fınal

    itirazı reddedılenler

    sayın özlem güven,000355

    itiraza utanmıyor musun ? klasiklerden 00 puan,testlerden 35 puan aldın. birinci zümreyle mirasçı olan eş nasıl 2/3 pay alıyor. iki kardeş 1/2 ve 1/2 şer pay alıyorsa,eşe ne kalıyor ?. okum yazma bilmeyen bir vatandaşın çözebildiği bir basit miras olayını çözemiyorsun ve hukuk fakültesi diploması almayı umuyorsun.

    sayın burak kandemir
    itiraza utanmıyor musun ? klasiklerden 00 puan, aldın. soru dışı bir yığın bilgi yazmışın. biz murisin anne-babasının miras payını mı sorduk ? iki kardeş 1/2 v 1/2 pay alıyorsa eşe ne kaldı. olayda birden fazla öbt mı var ki orantı kurmuşun ?

    sayın musa koç,

    itiraza utanmıyor musu ? klasiklerden 08 puan,testlerden 33 puan aldın..bu senin kaçıncı itirazın.devamlı itirazla başarı kazanacağını mı sanıyorsun. ?

    sayın ılknur köker,2000573

    itiraza utanmıyor musun ? klasiklerden 00 puan, aldın. birinci zümreyle mirasçı eş nasıl 1/2 pay alıyor. iki kardeş1/4 ve1/ 4 şer pay vermişsin,onlara yazık değil mi ,eşe bu torpilin nereden çıkıyor ?. . okuma yazma bilmeyen bir vatandaşın çözebildiği bir basit miras olayını çözemiyorsun ve hukuk fakültesi diploması almayı umuyorsun.

    sayın erkan bilican,970387
    itiraza utanmıyor musun ? klasiklerden 00 puan,testlerden 35 puan aldın.. okuma yazma bilmeyen bir vatandaşın çözebildiği bir basit miras olayını çözemiyorsun ve hukuk fakültesi diploması almayı umuyorsun. ınsanların en kötüsü bilmediğini bilmeyendir. sen o sınıftan mısın ?. mevlanının bilmediğini bilmeyenden uzaklaş sözünü sana hatırlatayım.tenkis davasının zamanaşımı sana soruldu mu da yazdın ? hem de yanlış olarak ?

    sayın emel berberoğlu, 20010230
    kızım senin aklından zorun mu var ? esasen kağıdın başarısız iken yanlışlılık sana geçer not vermişim. ama aldığınn iyi vize notu hatırına verdiğm notu geri geri almıyorum fakat sana helal da etmiyorum. yaptığın gerçekten ayıp . diğer arkadaşlarının geleceği ile oynuyorsun. seninle özel olarak görüşeceğim.

    sayın pelin tuna akın, 2010002
    kızım senin aklından zorun mu var ? esasen kağıdın başarısız iken yanlışlılık sana geçer not (dd) vermişim. ama verdiğim notu geri geri almıyorum fakat sana helal da etmiyorum. vize notun da iyi değil yaptığın gerçekten ayıp . hiç mirası red edenin miras payı olur mu ? . bilmediğini bilmek en iyi erdemdir. maalesef sen de o yok. neye güvenerek itiz ettin diğer arkadaşlarının geleceği ile oynuyorsun. seninle özel olarak görüşeceğim.

    sayın mustafa iyibildiren,20011268
    itiraza utanmıyor musun ? klasiklerden 00 puan,testlerden 52 puan aldın. birinci zümrede iki kardeş 1/2 şer pay alıyorsa zavallı eşe ne kalır ? düşündün mü ? ne yazdığını hatırlıyor musun ? hocanı bu sıcaklarda bu şekilde meşgul etmekten mutlu musun ?

    sayın arif sargın

    itiraza utanmıyor musun ? klasiklerden 00 puan,testlerden 55 puan aldın. neye güvnerek itiraz ettin. vize notun bile yok.okuma yazma bilmeyen bir vatandaşın çözdüğü bir miras olayını çözememişsin . hangi yüzle hukuk fakültesi diploması istiyorsun.. en kötü insan bilmediğini bilmeyendir. tanrı bu gibilerden tüm insanlığı korusun .

    sayın mehmet tekeli,990746
    itiraza utanmıyor musun ? klasiklerden 05 puan,testlerden 35 puan aldın . geçme notunun 60 olduğunu bilmiyor musun ? olayda birden fazla öbt mu var ki orantılı tenkis formüllerine dalmışsın .

    sayı emel donat,2000217,
    itiraza utanmıyor musun ? klasiklerden 00 puan,testlerden 50 puan aldın . klasik puan barajını aşamamışın. biliyorun gerisi beyhude. basit bir miras olayını çözemeyene hukuk fakültesi diploması verilir mi ? bence lüzumundan fazla çalışmışsın rakamlarla kafan karman karış olmuş. iyi bir tatil yap,biraz çalış,başarılı olursun.

    sayın funda kuşadalı,200011265

    e’ benim devamlı,ön sıralarda oturan ,sempatik öğrencim. sana itiraz yakışıyor mu ? seni tanıdığım için kağıdını çok dikkatli değerlendirdim. klasiklerden 00,testlerden 50 puan aldn. basit bir olayı çözememişsin. ben sana ne diyeyim. kafanı çok fazla rakamlarla karıştırma,iyi bir tatil yap,gerçekten kuşadalı isen orası bunun için ideal bir yer. biraz çalış ,başarılı olabilirsin. ama lüzumsuz bu itiraz sana hiç yakışmadı.

    sayın sabiha bağlıer,20010135

    itiraza utanmıyor musun ? klasiklerden 00 puan,testlerden 45 puan aldın . iki kardeş 1/2 şer pay alırsa,eşe ne kalır. birden fazla öbt mu varki,orantıl hesaplar vs.

    sayın selahattin duru,97045

    itiraza utanmıyor musun ? klasiklerden 00 puan,testlerden 40 puan aldın . basit bir miras olayını çözemeyene hukuk fakültesi diploması verilir mi ? sana tenkis davası zamanaşımı mı soruldu da yazdın,hem de yanlış olarak. yaşın kemale ermiş .artık bu iş bitsin,biz de senin itirazlarından kurtulalım.

    sayın zarif aksoy,20000891
    itiraza utanmıyor musun? klasiklerden 00 puan,testlerden 35 puan aldın . basit bir miras olayını çözemeyene hukuk fakültesi diploması verilir mi ? eşin payı 1/4 ise iki çocuğun her birinin miras payı 1/2 olabilir mi ? sen 2 x 2 = 4 kuralını da bilmiyorsun. ben sana ne diyeyim. birden fazla öbt mi var,orantılı hesaplar vs.

    sayın cem kaptan, 980998

    itiraza utanmıyor musun ? klasiklerden 00 puan,testlerden 31 puan aldın . basit bir miras olayını çözemeyene hukuk fakültesi diploması verilir mi ? kağıdın tam bir rezalet.. ancak aileden olanlar tenkis davası açabilir bilgisini nereden edindin bilmiyorum. sana tenkis davası zamanaşımı mı soruldu,yazdın,hem de yanlış olarak..

    sayın zakire dündar,20010848
    itiraza utanmıyor musun? klasiklerden 00 puan,testlerden 55 puan aldın . basit bir miras olayını çözemeyene hukuk fakültesi diploması verilir mi ? eş altsoyla mirasçı olduğunda altsoyun miras payı nasıl 1/2 oluyor. gerisini yazmaya gerek varmı ? kızım sen ne yazdığını bilmiyormusun ? biri seni itiraz etmen için tehdit mi etti ?

    sayın ırfan hasbayram, 960897
    itiraza hazırsın her an.. bilmediğini bilmek en büyüm erdemdir sözünü sana da hatırlatayım . iki kardeş !/2 ve 1/2 pay alırsa eşe ne kalır yoksa 2x 2 = 5 mi ediyor. ne dersin.. ışkemben ,gerekçesiz atışlarla bu iş olmaz.. devamlı itirazlarla da bu iş olmaz. yarın devamlı dava kayıp edip,temyiz dilekçesi yazan avukat mı olacaksın ..aklını başına topla mantıklı şeyler yaz.. 10 senelik öğrencisin,durumuna üzülüyorum. artık bu iş bitsin.

    sayın fatoş basat,20010197

    fotoşcuğum ,testlerin iyi fakat klasiklerden 00 aldın. gerisi boşuna.. genel olarak saklı pay oranlarının 1/2 olduğunu ben senden öğreniyorum. bu bilgiyi nereden edindin. lütfen düşünmeden,hesap etmeden hiçbir şey, ne sınav kağıdına ne de başka bir yere yaz. bu sana ders olsun. birden fazla tenkisi gereken öbt mi var ? formüller vs. bir daha itiraz ederken biraz insaflı ol.

    sayın emel gürsel,20011106
    panterciğim,başarısız olmana ben de üzüldüm senin gibi,çalışkan,devamlı,hanımefendi bir öğrenciye bunu yakıştıramadım. testlerden 39,klasiklerden 5 toplam 44 puan aldın. geçme notu biliyorsun 60. elbette vize notunu unutmadım bütünlemede hesaba katacağım. geçer not alamayanların vize notunu dikkate almıyorum. ışallah bütünlemede yüksek bir not alacaksın. seni bütünlemeye bıraktığım için bana teşekkür edersin sana (dd) ile geçmek yakışır mı canım. önemli bir hata yapmamışsın,işkemden atmamışsın,seni kutluyor,iyi tatiller diliyorum. vermiş olduğun e'mail adresine posta gönderilemiyor.
    sayın emin başaren,20010802

    testlerden 52,klasiklerden 00 puan aldın. basit bir miras hukuku olayını çözemeyen hukuk fakültesi diplomasına hak kazanabilir mi? sonra vatandaşlar bana nasıl öğrenci yetiştiriyorsun,bir anne ile oğlun,miras payını hesap edemiyor demez mi ? bana da yazık değil mi,biz bu ünvanları sebze pazarından mı satın aldık.. lütfen itiraz hakkımızı da kötüye kullanmayalım. ailemize hoş görünmek için hocalarmızı kötülemeyelim. hiç mirası red eden kişinin miras payı olur mu ? bu basit kuralı bilmiyorsun. bilmediğini bilmekte büyük erdemdir,unutma.

    sayın ali sünbül, 980257

    itirazlarla bu iş olmaz. klasiklerden 00 puan almışsın.gerisinin bir değeri yok. basit bir miras olayını çözemeyenin hukuk fakültesinde ne işi var. birazda kendini sorgulasan. birinci zümrede eşin nasıl 1/2 miras payı 1/4 saklı payı alıyor. bunları yazmışsın. puan bekliyorsun. vermeyince mabut neylesin hocan mahmut ( prof.dr.ırfan buştuğ’un sözüdür )

    sayın berhat mavioğlu,

    itirazladan bıkmadın mı ? sınav cevap kağıdını,bu yıl en fazla gaf yapan sınav kağıdı olarak seçtim. örneğin miras bırakana da miras payı vermişsin.bu dünya literatüründe ilk defa oluyor.seni kutlarım. mirası red eden (a) ya zorla miras payı veriyorsun. daha yazayım mı ? verdiğimiz olayda mirastan feragat falan demedik,sen nereden çıkardın.? anlaşılan olayı ve soruyu okumadan cevap yazıyorsun. önce bu huyundan vazgeç ve bir pisikoloğa görün.

    sayın behçet gürçağ,2000393

    itiraza utanmıyor musun ? klasiklerden 000 testlerden 35 puan aldın . sınav kağıdın bir yorum yapılamayacak kadar kötü. güzel yazın için seni kutluyorum.

    sayın nurbanu güneş, 200021731
    klasiklerden 00,testlerden 54 almışsın. mirası red edenin miras ve saklı payı olabilir mi ? ben sana başka ne diyeyim. itirazını bir gençlik hatası olarak af ediyorum. iyi bir tatile ihtiyacın var.

    sayın tekin söylemz

    sen de ne yazdığını bilmeyenlerden sin. birinci zümrede eşin miras payı nasıl 1/2 ,saklı payı ¾ oluyor. gerisini yazmaya hacet var mı ?. böyle gidersen geleceğin iyi görünmüyor.

    sayın süreyya korkmaz,200010775

    malasef 51 puanda kalmışsın.. kağıdında önemli bir hata yok. iyi yolasın. biraz daha çalışırsan bu işi biter. iyi tatiller diliyorum.
    prof.dr.şeref ertaş

    ydü hukuk fakültesı miras hukuku

    itirazı haklı görülenler

    sayın yaşar yılmaz, 990734

    sen zaten 80 puan yani (bb) almışsın. her halde kağıdın yanlışlıkla(ff) lerin arasına karıştı be bu sebeple listeye yanlışlıkla (ff) olarak geçti .notunu bu sebeple (bb) olarak düzelttim. itiraz ettiğin için teşekkürler. başarılarının devamını diliyorum

    sayın hatice aklan, 990547

    sınav kağıdının yanlış grubun içine karışması nedeniyle hatalı şablonla okunmuş. notunu 60 puan (dd ) olarak düzeltiyorum.

    prof.dr.şeref ertaş

    ikincı grup
    miras hukuku itirazı rededılenler
    not. haksız yere itiraz edenler lehine bütünleme sınavında takdir hakkı kullanılamayacaktır. yapılan itirazlar : web. kisi.deu.edu.tr/seref.ertas dan itiraz dosyasından takip olunabilir.

    sayın önder şahin,2000252
    itiraz hakkını kötüye kullanıyorsun. . testlerden 40,klasikten 5 puan aldın.geçme notu 60 olduğunu biliyorsun. vizen yok ,ne umuyorsun.

    sayın ender yıldız,200010335
    basit bir miras olayını çözememişsin.hukuk fakültesi diploması almayı umuyorsun. birinci zümrede eşin miras payı nasıl 2/4 yani terekenin yarısı oluyor,iki çocuk 1/2 şer pay alıyorsa eşe ne kalıyor,yoksa 2x 2 = 10 mu oluyor .

    sayın mustafa emrah,20011174
    seni aklın başında mı ? mirası reddedenin (a)nın nasıl miras payı oluyor. soruları okumadan cevap yazıyorsun. testlerden 47,klasiklerden 00 puan aldın.

    sayın güldem özyalçın

    sana eşin zümrelere göre miras hakkı mı soruldu da yazdın. hariçten gazel okuma puan kazandımaz,kayıp ettirir.diğer taraftan okuma bilmeyen bir vatandaşın çözebildiği bir miras olayını çözemiyorsun.. abuk sabuk şeyler yazıyorsun. testlerden 46 ,klasiklerden 00 puan aldın. vize notun neden yok.?

    sayın musa sade,991110

    ne yüzle itiraz eder,geleceğinle oynarsın,bu senin kaçıncı haksız itirazın. oğlum sen testlerden 40,klasiklerde 00 puan aldığını anlamayacak kadar zeka fakiri misin.. eş ile atsoylar nasıl 1/+ er miras payı alıyorlar

    sayın kaan ölyalçın,98122
    oğlum aklın başında mı senin. eski öğrenci olman sebebiyle zamanaşımı ile dilomamı alacaksın.. eşin zilliyetlere göre 743 ve 721 sayılı kanuna göre miras payına ilişkin saçma sapan bir tablosunu yapmışsın. yazdığın şeyler hem soru dışı hem de saçma sapan. soruyu okumamışsın. okuma yazma bilmeyen bir vatandaşın çözebileceği bir miras olayını çözememişsin.hukuk fakültesi diploması almayı umuyorsun.yazıklar olsun. verdiğim emek haram olsun.

    sayın cevher cayan,2000888
    ne düşünceyle itiraz ediyorsun. mirası red eden (a) nın nasıl miras ve saklı payı oluyor. kendi saklı payını zar zor,kurtaran murisin zavallı eşi nasıl tenkis borçlusu oluyor. eşin aile konutu üzerinde zaten özel miras hakkı yok mu? . testleden 50,klasiklerden 00 puan aldın.

    sayın hakan arıcı,20010419
    oğlum sen zaten hakkını fazlası ile (69 ) almışsın . daha neye itiraz ediyorsun. belanı mı arıyorsun. aldığın not haram olsun.

    sayın mahmut kızılelma,20010894
    evladım klasiklerden 00 alıyorsun,sınav yönergesinin 12.m.si uyrınca diğer cevapların bir anlam ifade etmiyor. soru dışı cevaplar vermişsin. sana tenkis davasının zamanaşımı mı soruldu da cevap yazdın.. . basit bir miras olayını çözememişsin. hukuk fakültesi diplomasına talipsin.

    sayın aynur çetinkaya
    testlerden 40,klasiklerden 5 puan almışsın.geçme notu 60 olduğuna göre neden itiraz ettiğin anlaşılmamadı. kızım sen kendi notunu hesaplayamayacak kadar açiz misin. kağıdını iki defa hocana okutuyorsun. vize notun yok.. sana hakkımı helal etmiyorum.

    sayın ali rıza yaman,2000937
    testlerden 56,klasiklerden 00 puan almışsın. vize notun yok. lutfedip memnuniyet tercihini yazmamışsın.. mirası red eden (a)ya ise lutfedip miras payı vermişsin.. olmayan ölüm bağlı tasarrufları orantılı olarak tenkis etmişsin.daha ne yazayım.
    öğrencileri tarafından sınav kağıtlarını iki defa okumaya mahkum edilen prof.dr.şeref ertaş

    miras hukuku ikinci grup itirazı haklı görülenler
    .
    sayın çağıl vildan,20011142
    arayan mevlasını da belasına da bulur. ama sen belanı arıyorsun.kağıdın başarısız olduğu halde sana takdiren (dd) notu verilmiş. olayda murisin anne-babası mı var da onlara 1/4 pay veriyorsun altsoylara 1/2 pay verirsen eşe ne kalıyor murisin olmayan kardeşlerin de 1/8 pay vermişsin. evladım neden soruyu okumadan cevap yazıyorsun. bu saçmalılarınla sınav yönergesinin 12.m.uyarınca 00 puan alıyorsun ve (dd) notuna itirazını haklı bularak (ff) olarak düzeltiyorum.. itiraz etme cesareti gösterdiğin için teşekkürler.

    sayın mustafa korunan,2000335
    bir toplama hatası görüldü. testlerden 60,klasiklerden toplm 65 puan aldığn görüldü ve notun (dc) olarak düzeltildi. itiraz ettiğin için teşekkürler.

    sayın kemal yorgancıoğlu,2000456
    oğlum sen. geçer nota (cc) ye itiraz ediyorsun.. kağıdında bir hesap hatası görüldü notun 80 yani (bb) olarak düzeltildi.

    sayın yaşar yılmaz, 990734

    sen zaten 80 puan yani (bb) almışsın. her halde kağıdın yanlışlıkla(ff) lerin arasına karıştı be bu sebeple listeye yanlışlıkla (ff) olarak geçti .notunu bu sebeple (bb) olarak düzelttim. itiraz ettiğin için teşekkürler. başarılarının devamını diliyorum

    sayın hatice aklan, 990547

    sınav kağıdının yanlış grubun içine karışması nedeniyle hatalı şablonla okunmuş. notunu 60 puan (dd ) olarak düzeltiyorum.

    prof.dr.şeref ertaş

    --- alıntı ---

  • 23. facebook'ta mark zuckerberg'i engelleyememek

    (bkz: bunu neden denedin)

  • 24. fatih terim

    prim lobisini yine takıma almamış. iyi yapmış.

  • 25. 30 eylül 2016 istanbul depremi

  • 26. lozan'ı zafer diye yutturmaya çalışıyorlar

    özel ilgi alanım olduğundan bu konuda bir kaç kelam etmek isterim..

    bu cumhuriyetin en büyük hatalarından birisi, kendi yakın tarihini yazamaması oldu. maalesef 1935'ten 1950'lere kadar olan türkiye cumhuriyeti tarihi, o dönem ve sonrasında başa gelen sağcı/muhafazakar/devrim düşmanı hükümetler tarafından müfredata neredeyse hiç sokulmadı. sokağa çıkın, hatay'ın türkiye'ye 1939'da katılmasını bile halkın yarısından çoğu bilmez.

    bu "lozan hezimettir" palavrasını ilk ortaya atanlardan birisi barış heyetinde olan rıza nur.. rıza nur, bunu hatıratlarında dile getiriyor diye, azıcık mürekkep yalamış dinci müptezel takımı (başta fesli pezevenk) olmak üzere bu savın üstüne atlarlar.

    nedense bu arkadaşlar rıza nur'un aynı hatıratlarında
    - karısını tekme tokat dövdüğünü,
    - genç oğlanlarla oynaştığını,
    - hatta erkeklerle beraber olduğunu (günümüz şartlarında hadi kabul edelim)
    - ama bu arada mustafa kemal'i eşcinsellikle suçladığını,
    - imparatorluk zamanında arnavutları isyana memnuniyetle kışkırttığını,
    - aynı hatıratlarda hem hilafeti yerin dibine sokup hem de övgüler yağdırdığını
    - kadın'ın memur olamayacak özellikteki bir çocuk makinesi olduğunu

    yazacak kadar kafadan kontak olduğu gerçeğine hiç girmezler. keza lozan'ı hezimet olarak gösteren bu zat, sonrasında atatürk'e suikastin ardından paris'e topuklayacaktır.

    önce bilenen gerçekleri ve bazı tanımlamaları tekrarlayalım:

    - adalar, dediğimiz ege adalarının tamamı değildir. 12 ada denen ama 12'den çok daha fazla sayıda adayı kapsamaktadır.
    - osmanlı adaları, trablusgarp savaşıyla italyan'lara kaptırmıştır.
    - balkan savaşı çıkınca italya ile imzalanan 1912 uşi anlaşmasına göre italyanlar, 12 ada'yı balkan savaşı sonrası geri vereceklerdi, ancak hiç bir zaman vermediler. 12 adadan elde kalan tek ada meis idi, meis'i de italyanlar, padişah'ın imzaladığı mondros ateşkes anlaşmasının 7. maddesi gereği daha sevr bile imzalanmadan işgal etmiştir.
    - 12 ada, yunanlara lozan ile değil, ikinci dünya savaşı sonrası 1947 paris anlaşmasıyla verilmiştir.

    şimdi bunlar ana gerçekler..

    şunu sürekli tekrarlamak lazım çünkü başta fesli müptezel olmak üzere bu dinci orospu çocukları anlamamakta ısrar ediyor. lozan barış anlaşması, istiklal savaşını veren türklerin galip devlet olarak oturdukları bir anlaşma değildir. lozan barış anlaşması, birinci dünya savaşının bir anlaşmasıdır, ve ankara hükümeti o toplantılara mağlup devlet sıfatıyla oturmuştur. hoş, fesli müptezel aslında istiklal savaşını da kazanamadığımızı, öyle bir savaş da olmadığını söylüyor, "be bunak pezevenk ne başarısı bekliyorsun o halde lozan'dan, yok galip devlet olarak gittiysek hani istiklal savaşı yoktu?" diye soran yok kendisine.. neyse.. konu dağılmasın.

    biz lozan'a mağlup devlet sıfatıyla oturduk, ve tek başına, elde yok avuçta yok bir ülke olarak emperyalistlere karşı masa başında mücadele verdik. inönü'nün envai çeşit hatıratlarını, şevket süreyya'nın ikinci adam'ını, ve bilumum cumhuriyet dönemi hatıratlarını okuyanlar, o dönemki ülkenin halini, ismet paşa ve barış heyetinin görüşmelerde giyeceği takım elbiselerin bile üç beş kuruş denkleştirilerek diktirildiğini görür, okur.. böyle bir halde ve muhtaçlıkta o masaya mağlup devlet sıfatıyla oturup, kaybedilen bir savaşın ardından tam bağımsız bir devlet olarak masadan ayrılmaya "zafer değil" demek, tam bir cehalettir.

    bu arada dün şuna da rastladım, belirtmeden edemeyeceğim..

    "efendim, tamam adaları italyanlara bıraktık, ama ikinci dünya savaşı sonrası paris barış konferansında adaları yunanistan'a niye bıraktık, türkiye o konferansa davet edildi ama gitmediği için adaları yunanlara kaptırdık"..

    bu zırdeli sıçmığının kaynağı da wikipedia, dangalağın birisi oraya böyle birşey yazmış..

    bir kere türkiye 2.dünya savaşına katılmamıştır ve dolayısıyla bu savaşın bir tarafı değildir. son dakikada göstermelik savaş açmak, sizi ancak gözlemci olarak görüşmelere davet ettirir, ki gene öyle olmuştur. türkiye'de gözlemci olarak (yani herhangi bir söz hakkı olmadığı) bu görüşmelere üst düzey katılım sağlamamıştır.

    işin daha ilginci yunanistan da bu anlaşmanın bir tarafı değildir. anlaşmanın tarafları müttefik galipler (abd, birleşik krallık, fransa ve sscb) ile savaşı kaybetmiş yancı avrupalı mihver devletleri (italya, macaristan, romanya, finlandiya) arasındadır.

    adaların yunanlara verilmesi olayı da zaten paris barış görüşmelerinden çok önce, müttefik dışişleri bakanları konseyinin toplantılarıyla karara bağlanmıştır; burada da ana eksen savaş sonunda üstünde almanların bulunduğu adaların italyanlarda mı kalacağı, yoksa ingilizlere mi verileceği tartışmalarıdır; nihaiyetinde de orta noktada adalardaki nüfus yoğunluğu olan yunanlara verilmesine karar verilmiştir. yani paris konferansına gitseydik de zaten ortada tartışacak bir durum kalmamış idi.

    gerizekalılık parayla değil ki, "üstünde müslümanların olduğu adayı yunanlara verdik" diyeni bile gördüm dün; 1923-1930 arası mübadele sonucunda adaların bir çoğunda neredeyse türk-müslüman nüfus kalmadığını bilmeyen sığırlar var..

    işte tarihi fesli bir zırdeliden, şizofrenik bir tabipten falan okuyup öğrenenler, okumayan öküzlere bilgi satınca, ortalık palavradan geçilmiyor..

    muhtar olmak için, ilkokul mezunu bile değil, türkçe okuyup yazmanızın yeter olduğunu biliyor muydunuz?..

  • 27. 30 eylül 2016 kemal kılıçdaroğlu açıklamaları

    içimin yağlarını eriten açıklamadır. bu ülkede göte göt denir.

    özellikle şu kısımları:

    ''o koltuğa cumhuriyet sayesinde oturduğunu unutmayacaksın arkadaş. o koltuğa cumhuriyet’in ve lozan’ın sayesinde oturduğunu unutmayacaksın arkadaş. kim oluyorsun? nasıl böyle konuşabiliyorsun. ne hakkın var senin. tarihine ihanet etmeye kimsenin hakkı yoktur. cumhurbaşkanıysan otur adam gibi cumhurbaşkanlığı’nı yap. tarihi bilmiyorsun çağır tarihçiyi konuş. böyle bir konuşma olamaz. cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan ülkesine ihanet edemez. ülkesini satamaz böyle bir şeymi olur. dün diyeceksiniz ki lozan tapu senedimizdir. bugün diyeceksin lozan ülkeyi satmaktır. ne demek nasıl bir cumhurbaşkanı, nasıl bir anlayış. şimdi yine diyecekler yenikapı ruhundan vazgeçti kılıçdaroğlu eğer sizin anladığınız yenikapı ruhu bu ise biz bu ruha karşıyız. bu ülkemizi seviyoruz. tarihimizi seviyoruz. tarihimizle gurur duyuyoruz. cumhuriyetimizle gurur duyuyoruz. kendi tarihimize ihanet etmedik, etmeyeceğiz.''

    o uyuz bozkurt hala tek kelime etmedi farkındaysanız lozan olayı ile ilgili.

  • 28. para tuzağı olan şeyler

    organik adı altında satılan yiyecekler.

    doğayı önce yok et sonra da zaten insanın olması gereken hakkını insana 4 kat fiyatlarla gıdım gıdım ver.

    hiç bilmiyorsun tabi gerçekten organik mi değil mi diye. gerçekse hadi bir nebze ama bir anda etiketlerin "organik" diye çevrilmesi hiç inandırıcı değil.

  • 29. ped verirken torbacıya dönüşmek

    yanında pedi olmayan arkadaşa ped verirken adeta torbacıya dönüşme durumu. gözler etrafı keserken pedin olduğu yerden avuç içine alınması, pedi olmayan kadının çantasına, kitabına, tişörtünün altına ya da daha yaratıcı başka şeylerin içine sokuşturulurken hissedilen illegalite durumu. bir erkek bir kadının elinde parlıyan pembe şeyin ped olduğunu anlarsa eğer dünyanın sonu gelecekmiş gibi saçma bir his...

  • 30. 3000 yılında da şimdikiyle aynı olacak şeyler

    (bkz: makas)

    olabileceği en iyi formda ve bugüne kadar performansından kimse şikayet etmedi

  • 31. elon musk

    politik dogruculukla elon musk'i "cok da onemli biri degil yeaa" diye gostermeye calisanlar bitmiyor, durdurulamiyorlar. sevmiyorsan sevmiyorsun. adamin yaptigi ise saygi duymuyorsan yine tamam ama sacma sapan sekilde biyik altindan "bunu sevenler ergen" diyebilme sinsiligi nedir yahu?

    adamin yazdigina bakiyorsun bastan sona yanlis bir sey gorunmuyor ayri ayri okudugunda cumleleri. ama hepsini birlestirip okudugunda yani normalde oldugu gibi, bir niyet ve alt metin cikiyor karsina. yeni moda elestirmenlik boyle bir sey. futbol cahili futbol yazarlarinin yaptigi gibi bir sey yani. 5 milyar dolar devlet yardimi aliyor diyor ama abd cikisli diger tum otomobil ve uzay sanayi sirketlerinin de ayni sekilde yardim aldigini soylemiyor. bilimi paketleyip servis ediyor diyor da inovasyonun zaten bu demek oldugunu soylemiyor. genc dimaglara hitap eden dukkan sahibi diyor ama hedef kitlenin bu konulari merak edip arastirmasina katkida bulundugunu da ustune eklemiyor.

    en sinsi elestiridir bu. politik dogruculukla "etliye sutluye karismadan" alttan alta gecirmek. geciniz.

    dunyanin en iyi adami falan degil elon musk ancak su anda hayal satmasina ragmen bu hayallere de ulasabilecegini gostermeye calisiyor. sosyal olarak da garip bir adam. kafasinin icinde donen tilkileri sesli dusunerek disariya yansitangillerden.

  • 32. fatih portakal

    canlı yayında sürekli nutuk göstermesi bazı dangalakların zoruna gitmiş. erdoğan'ın kur'an göstermesi ihtimali ile karşılaştırılmış.

    varın yaşadıkları hezeyanı siz düşünün.

    nutuk'u yayında göstermek tarafsızlığı niçin ihlal etsin. yaşadığı ülkenin kurucusunun yapıtından bahsetmeyi taraflılık olarak gören kim ise, o kişi vatan haini bir köpektir.

  • 33. napoli'nin beşiktaş'a döşeyeceği boru

    şampiyonlar ligi'nde oynasaydınız da size döşeselerdi amk dedirten boru.

  • 34. ismail saymaz

    seversin, sevmezsin ama feto'nun en güçlü olduğu dönemde zilyon tane araştırmacı gazetecilik örneği vermiş, kitaplar yazmış adamla; sahte delil servis ederek algı operasyonu yapan bi orospu evladını karşılaştırmak en hafif tabirle aymazlıktır...
    tanım: fetoculeri her daim sikertmis araştırmacı gazeteci

  • 35. nuri bilge ceylan gibi film çekmek

    minimalist bir yaklaşımla insan doğasını ve gerçek hayattaki çatışmaları yakalamaya çalışın. bunları bir hikaye örgüsüne yerleştirin. fotoğrafçılık yönünüz kuvvetli olsun. ışık, renk ve kompozisyon bilin. oyuncu seçmeyi, yönetmeyi bilin. kurgu yapmayı bilin. sinemadan anlamayan insanların ukalalıklarına kulak tıkayın.

    görüldüğü gibi zor iş.

  • 36. 29 eylül 2016 fenerbahçe feyenoord maçı

    peşin edit :kocaelispor'luyum ve tarafsızım.

    zorua gibi adı duyulmamış sikik bir takımı yenememiş miş fenerbahçe.

    ulan o takım dün manchester united'ı sikecekti, puan alacaktı adamlardan.

    o sikik takım, senin evinde yenemediğin dinamo kiev'i deplesmanda kievde ölüsünü sikti bıraktı.

    e şimdi bu ne demek oluyor? sikik bir takım değil mi zorya ??

  • 37. yaran olaylar

    eskiden çalıştığım bir hastanede çok sevdiğim bir arkadaş vardı. çok düzgün, beyefendi, dünyanın en kibar adamı. hatta aşırı nazik, obsesif düzeyde..

    bir gün arabasıyla giderken, hatırlamadığım bir sorun oluyor. kenara çekip duruyor. az ileride de trans seks işçileri bekliyor. durduğunu görünce arabanın yanına gidiyorlar. pencereden kafalarını uzatıp arkadaşa fiyat veriyorlar.
    bizimki hayatında karşılamamış böyle bir durumla, panikliyor.

    başlıyor uzun uzun açıklamaya 'ben öyle bir şey için durmadım, şöyle şöyle sorun oldu, ondan kenara çektim, zaten erkeklerle ilgilenmiyorum' gibi şeyler söylüyor.

    trans 'aaa bizim neremiz erkek' diye çıkışıp gidiyor.
    arkadaş aşırı kibar demiştim. iniyor arabadan başlıyor transın arkasından koşmaya 'hanımefendi hanımefendi lütfen sizi kırmak istemedim' diye peşinden gidiyor. trans kıllanıyor tabi, muhtemelen 'çattık saykoya' dedi içinden. 'ya git' falan dedikçe arkadaş 'lütfen özrümü kabul edin' diyerek devam ediyor takibe. en son artık trans imdaat diye bağırınca korkup arabaya dönmüş.

    ertesi gün bize olayı 'ah kalbini kırdım kadının' diye üzüntüyle anlattı. biz de dayak yemediği için içimizden şükrettik.

  • 38. türkiye'deki kutuplaşmanın çözümü

    laiklik.

    devlet, kurumlar ve bireyler için geçerli topyekün laiklik anlayışının benimsenmesi ve uygulanması. benimsenmesi ve uygulanması diyorum çünkü bu iki eylem birbirinden bağımsız ve tek başına bir şey ifade etmeyecektir, ortaya konan laiklik de laiklik olmayacaktır aksi durumda.

  • 39. 15 temmuzun resmi tatil ilan edilmesi

    bu ülkenin akp döneminden kalma bir resmi bayramı mı olacak şimdi? insanlar 40 yıl sonra çıkar ilişkileri yüzünden birbirine düşen, ülkeyi de karıştıran iki heriften biri için sokağa dökülüp canından olmanın aptallığını mı kutlayacaklar? kabus gibi, şaka gibi bir olay.

  • 40. kadın erkek ilişkisindeki en önemli şey

    sağlam bir sevgiye eşlik edecek berraklıktır.

    şu aralar okuduğum kafka'nın felice'ye mektupları'nda gördüğüm kadarıyla, felice ile arasındaki ilişki ilgi çekici örneğin. çünkü düşünüldüğünde şu anki pek çok kadın-erkek ilişkisi örneğinden çok daha ileri düzeyde, tabiri caizse modern, bağımsız, özgür ruhlu.

    mesela, kafka kısa bir süre sanatoryuma yatıyor ve burada genç bir kıza aşık olduğunu, yazdığı mektupta felice'ye anlatıyor, anlatma zorunluluğu olmamasına rağmen. yaşadığı bu kısa süreli aşk ise, felice'ye olan hislerini hiçbir şekilde değiştirmemiş, hatta netleştirmiş oluyor.

    bir de felice'ye yazdığı şu sözler:
    "ben tam da seni, olduğun gibi, mektuptaki o korkunç paragrafla birlikte, öylece istiyorum. bu istemem de kendi tesellim ya da zevkim için değil, özgür bir insan olarak burada benimle birlikte yaşayasın diye."

    ya da şu:
    "sana duyduğum yakınlık o denli büyük ki, ruh halindeki, dış görünüşündeki değişiklikler bunu hiçbir şekilde etkileyemez."

    (bkz: felice'ye mektuplar)

  • 41. kalbi kırılmış bir kadının yapabilecekleri

    ben gunlerce duvarlara bakmistim.
    snapchat efekti ile kopek yaptim kendimi duvarlara bakmadigim zamanlarda. bes karis suratimi biraz sevimli hale getirmeye calisiyordum.
    cipralex. iyi bir sey. kafa seslerini susturuyor. biraz aptallastiriyor ama.
    36 saat uyudum. aralarda uyanip su ictim, kan sekeri icin kiraz yedim ikiser tane. sonra yine duvarlara baktim. evi boyamayi dusundum. her seyin nasil bu hale geldigini dusunmemek icin.
    uykudan kalbim aciyarak uyanip, ilac icip kalbimin acisinin gecmesini bekledim yine duvarlara bakarak.
    sarap icmek. kalp kirigina iyi geliyor mu bilmiyorum ama guzel aglatiyor.
    sustum. cok sustum hem de. konusarak bir seyler degistirilmedigi icin.
    insanlarin evlerinde uyurken agladim. gelip saclarimi oksadilar.
    insan uzuncayir duraginda aglar mi ?
    metrobuse bakip agladim.
    neyse gelmis gecmis olsun ^^

  • 42. lozan zafer mi hezimet mi

    musul süleymaniye için masadan sonra savaşı vardır. 1.dünya savaşı açıkça osmanlı'yı ve petrol kaynaklarını paylaşma savaşıydı.

    herhalde anadolu'yu geri aldın diye adam sana savaşı açma sebeplerinden olan musul'u geri verecek değildi. ingilizleri, şeref bey ilk çatışmada mağlup ettikten sonra ingilizlerin hava filosunca bombalanarak mağlup edilmiştir.

    daha sonra da türk ordusu musul için savaşacakken şeyh said isyan etmiştir.

    kıbrıs'ı veren abdülhamit'tir. almak isteyen abdülhamit'in donanmayı çürüttükten sonra adaları italyanlara, ingilizlere peşkeş çekmesini sorgulasa kafası çalışacak ama zaten o olsa adamda, buraya gelmezdik.

    ingilizler, 1.dünya savaşı'ndan sonra denizlerdeki hakim devlet olgusunu yitirme tehdidiyle karşılaşmış, abd ile bu ünvanı paylaşmak zorunda kalmışlardır.

    adam eski rakibine zaten savaş hamlesi olarak el koyduğu gemileri, kendi ihtiyacı varken vermezlerdi doğal olarak.

    trakya'yı bağışlamışsın desen, fransız ordusunun geçtiği, yunan ordusunun işgal ettiği doğu trakya'yı savaşmadan aldıktan sonra batı trakya'yı donanma olmadan nasıl alacaktık. bakın gene donanma eksikliği sorun. tazminat da karaağaç'tır.

    istanbul'u savaşmadan geri aldı türkiye cumhuriyeti, savaş için yerel örgütlenmesi de vardı. ancak ordularını donanma olmadan nasıl geçirecekti ve boğazlara egemen olacaktı? bunun açığı da 1936'da boğazlar sözleşmesiyle kapatılmıştır.

    abdülhamit'in darbe korkusu yüzünden osmanlı devleti ve devamı olan türkiye cumhuriyeti, 10 sene boyunca donanmasız savaş yapmak zorunda kalmıştır.

    zaten donanma dediğin nedir ki.

  • 43. mesajınız var yeşili

    (bkz: ahahah aynen)

    bir kişi de ya kardeşim nasılsın hayat nasıl paraya ihtiyacın var mi yazmaz. anca ahahahaha aynen abiii yazar. götler.

  • 44. kim kardashian'ın poposunu öpmek isteyen muhabir

    öptürürler mi lan sana o götü.

  • 45. lakin iyi yaşadık

    "lakin iyi yaşadık" son nefesim için bir ömürdür ilmek ilmek hazırladığım cümledir ve ilk kitabımın adıdır.

    80 darbesine doğdum. korkmuş, güvenlerini yitirmiş insanların dünyasıydı.
    sosyologlar bir travmanın 30 yılda atlatılacağını ön görüyordu, bizim ise 3 günümüz bile sorunsuz geçmiyordu.

    elde avuçta pek bir şey yoktu. insanlar genelde memur ya da çiftçiydi. işçi ve köylü sınıfı kocamandı. inşaat yürümemişti henüz, devlet eli ile üretim bile vardı.

    özal dönemi yaşadık sonra. birileri zengin oluverdi. onlar hiç ahbabımız olmadı.
    benim yoktu belki ama arkadaşlarımın, aileden ayrı, anneanne yanında okumalarının diyeti olarak ailelerinin alamanyalardan getirdiği barbie'leri oldu. bir kez bile saçlarına dokunmak çocuk hevesimize yeterdi.

    her şey azdı. aza bile sahip olmak pek değerliydi. internet yoktu, cep telefonu yoktu.mektup ve kartpostal gerçek iletişim araçlarıydı.
    yazardık.

    yatılıya giden arkadaşlarımıza yazardık, özlediğimizde kuzenlerimize, anneannemize.
    yazları ufak ege kasabalarına memur kamplarına gittiğimize, kartpostal atardık yakın arkadaşlarımıza.

    anket defterlerimiz olurdu. kendi kendimize anketler kurgular, hoşlandığımız çocuk kimden hoşlanıyor anlamaya çalışırdık.
    "bana kalbin kadar beyaz bu sayfayı ayırdığın için teşekkür ederim" ile başlayan onlarca sayfaya sahip hatıra defterlerimiz, günlüklerimiz ve okulda güzel konuşma ve yazma derslerimiz olurdu.

    bir şekil yazdık.

    ben kendime çok yazdım, aileme darıldım günlüğe yazdım, hocalara küstüm sıraya yazdım, devlete kızdım duvarlara yazdım.

    ben hep içim boşalsın diye yazdım.
    yazdıkça rahatladım.
    yıl 2004'tü. burayı keşfettim.
    geldim sözlüğe yazdım.

    ilk kez okunmak ne demek onu anladım. birileri beni anladı. birileri beni benden iyi anladı.
    en iyi dostlarımı buradan edindim.

    burası ile yıllarca dertleştim.

    bu kitaba sözlük vesile oldu.
    burada keşfedildim. bir kitap umuduna dair ilk mesajı buradan aldım.

    oturdum geçmişi yazdım.
    tasolar, renkli televizyona geçiş, leblebi tozu anlatmadım kimseye.
    ben o dönemin insanlarını özlüyordum.
    günler geçtikçe, biz kırıla döküle yeni toplumsal travmalara aktıkça, en çok eski sığınakları; eski dostları özlüyordum.

    içimde koca bir yük vardı. bende saklı tüm hikayeler artık kalbimi sıkıştırıyordu. anıları saklamak için eşyalara sığınır olmuştum. hikayelerin ağırlığında eziliyor, eşyaların çokluğundan hareket edemiyordum.

    bazı yeri doldurulmaz insanlar, hayatıma dokunup geçmişti, beni ben etmişlerdi.

    bir vefa borcu vardı üzerimde.

    bir nevi yazıp rahatladım.

    derde eleme vermedim yani kendimi. insanda ömür bir tanecik.
    elimizde olanla da iyi yaşadık. güldüğüm gün çoktur, çektiğim acıya sonradan güldüğüm de.
    bazı günler geldi çattı. ölsen ölünürdü, balına yaşadık.
    sevmekten ve paylaşmaktan geri durmadık. hayat da genelde güzel insanlar çıkardı karşımıza.
    büyük hikayeleri olan, pişmiş insanların sıcağında mayalandık.
    hasılı kelam; razıyız bu güne kadar yaşadığımızdan.

    anlattığım öykülerdeki olaylar ve kişiler, tamamen hayal dünyamın ürünüdür.
    bazıları size çok tanıdık gelebilir. bu hayallerimizin ve dünyalarımızın ne kadar benzer olduğunu gösterir ve beni çok mutlu eder.

    sözlüğe de bir vefa borcum var. beni ben edenler listesinde yeri özeldir.
    eski bir dosta, düğün dernek haberi verir gibi; bu havadisi buraya yazmam bundandır.

    sevgili sözlük,

    benim dar günlerimin sırdaşı, neşeli günlerimin kahkaha yoldaşı;
    sağolasın gözüm, bir nevi; sayende çıktı ilk kitabım.
    12 yıldır beraberiz.
    bakalım daha neler göreceğiz.

  • 46. arda turan

    o kadar formdayken üst üste 2. defa milli takıma çağrılmıyorsa yediği bok baya bir büyük anlaşılan.

  • 47. türkiye kalp hastalıklarında dünya birincisidir

    sebebi ne türk mutfağı ne hareketsizlik olan birincilik. sebebi tabi ki malum şahıstır.

  • 48. solcu kadıköy çomarı

    baktım ve cafcaf gibi dergilere kimlerin güldüğünü anladım. gerçekten daha yaratıcı bir şey beklemiştim, 70 iq'suyla kafasında yaşattığı masallar yüzünden hem kendisi rezil gibi yaşayan, hem de bizlerin hayatını zorlaştıran, gültepe'deki halıfleks kaplı güneş görmeyen evinde, yerde bağdaş kurup 28 taksitle aldığı plazmasından survivor'u izlerken bir yandan ağzına mandalina tıkan, boştaki eliyle de ayağının altını kaşıyan abdülkerim'in, reklam arasında bilgisayarının kaldırdığı tek çizim programı olan paintle sıçıverdiği bir eser.
    "laikçileri kudurttu!!11", "ahaha kemalistler çıldırdı!!".
    ne kuduruyor, ne de çıldırıyoruz. sadece acıyoruz, önce genleriyle beslenmesinin birleşiminden anca bu kadar mizah çıkabilene, sonra özgürlüğünden mimarisine bu zeka düzeyinin şekillendirdiği bir yerde doğmak talihsizliğinde olan kendimize.
    bu paint lorduna da bir önerim var: haftasonları kadıköy'e gelmeyin. elele yürüyen çift görünce içinden "tövbe tövbeeağh, herifi dövelim, karıyı da zikelim" diye geçiren mügmin abileriniz ablalarınızla dolu ilçelerinizde takılın. ne güzel yerler oralar, sokaktaki kokular filan şahane.

  • 49. sözlük erkeklerinin yakışıklılık dereceleri

    şu anda sahildeki en yakışıklı erkek benim. 12/10 veriyorum kendime.

    ikinci sırada komşumuz ahmet amca var, 65 yaşında. en gençleri o..

  • 50. kanser hastası aslı ablaya maaş bağlansın

    merhaba arkadaşlar,

    öncelikle çoğunuzun bu tür başlıklardan hoşnut olmadığı biliyorum; fakat bu tür bir durumu buraya yazmaktan başka bir seçeneğim yok; çünkü belki değiştirip hayatına dokunacağımız bir ablamız söz konusu ve olayın şahidi olarak ben bunu yapmak zorundayım.

    kısa bir şekilde anlatacağım:

    biraz önce eve doğru yürüyordum, kafelerin olduğu bir cadde vardır, yandan kuytudan giderken bir abla çarptı gözüme, çöp konteynerinin önünde maskesini takmış poşetlerden bir şeyler karıştırıyor, yanına yaklaştım ne yapıyorsun teyze dedim, çocuklarıma beslenme hazırlıyorum dedi. ciddi ciddi eliyle ekmek parçalarını, hani o bizim beğenmediğimiz fazlasını çöpe attığımız ekmekleri eliyle temizleyip temiz poşetine ayırıyordu, içim parçalandı be onu demesiyle. gün içinde beğenmediğimiz, burun kıvırdığımız ne varsa aklıma düştü, memnuniyetsizlik durumunu bir kenara bırakın, bir yanda ballı sütlerle büyüyen çocuklar, bir yanda atılan ekmeklere muhtaç olanlar, bir kez daha nefret ettim insanlığımızdan.

    her neyse teyzem dedim, onları boşver bir şeyler alalım marketten dememle dilenci değilim oğlum cevabını aldım, ve ikinci utanmamı yaşadım, neyse ikna ettim falan derken şu lafı çok ağırıma gitti:

    oğlum senden ricam peynir alır mısın, çocukların beslenmesi için dedi...

    bir yandan hayata küfür ediyorum, bir yandan yüreğim parça parça falan derken elimden geldiğince bir şeyler aldım falan sonra sohbet ettik biraz.

    meğerse kendisi göğüs kanseri ve koah hastasıymış, yüzde 80 olan engel durumunu yüzde 28'e indirmişler ve bu kişi devletten yardım alamıyor, engelli maaşı da alamıyor anladığım kadarıyla. ondan hastane raporunu falan aldım, umarım yardımımız dokunur diye ve siz geldiniz aklıma sayın sözlük yazarları, buradan tüm bilgileriyle bu raporu paylaşmak doğru mu bilmiyorum; ama eğer paylaş derseniz hemen ekleyeyim, ne yapmalı, nasıl sesimizi duyurmalı, nasıl gerekli yardım sağlanabilir? çocukları beslenmeleri yok diye günlerdir okula gidemiyormuş. dört tane de çocuğu var. telefon bilgilerini falan da aldım, yardımlarınızı bekliyorum, nereye başvuralım? ne yapalım? bir an önce tedavi de edilmeli? bir aydınlatın be duyarlı insanlar.

    ek bilgi: kendisinin kimlik bilgisi asıl yaşından 8 yaş küçük, babası kocaya kaçmasın diye geç almış kimliğini, asıl yaşı 38. işte sözlük herkes şanslı doğamıyor. cahiliyet hep bizi mahveden hep...

    edit 1: ilk eylem planım şu olacak, (bkz: jeru)'nun tavsiyesi üzerine öncelikle kendisinin önceden bir yerde çalışıp çalışmadığını öğreneceğim ki eğer çalışmışlığı varsa böyle bir durumda 18 ay malulen emeklilik hakkı veriliyormuş sgk tarafından, bir ikincisi valiliklere bağlı sosyal yardım vakıflarına başvuruda bulunu bilgi alacağım, gelişmeleri tekrar yazıyor olacağım, başlığı taze tutarsanız sevinirim.

    edit 2: telefonla konuştum, kocası hastalığından sonra terk etmiş, daha önce bir yerde çalışmışlığı yok, haliyle malulen emeklilik kısmından faydalanamayacağımızı düşünüyorum.

    edit3: ihtiyaç haritası'ndan ihtiyaç girişi yaptım, mod onayı bekliyor, onay geldikten sonra paylaşacağım. ayrıca bir hesap açmak gerekir mi bilemiyorum, bu konuda fikirleriniz neler? şu an için valilik ve yardım kuruluşlarını yönlendirip sonrasında yardım sağlayamazsak açmak daha mantıklı geliyor.

    edit4: durumun medyaya yansıması mümkün olabilir mi? ne bileyim şu show'da çıkan ihbar hatları falan işe yarar mı ki yetkililer için?

    edit5: bir arkadaşın tavsiyesi üzerine ombudsmanlığa başvuru yapacağım, ilgisi için kendisine teşekkür ediyorum.

    şimdilik iyi geceler, umarım güzel haberlerle uyanırız.