Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. istanbul'a yapılacak dönme dolaba isim önerileri

    15 temmuz demokrasi dönme dolabı

  • 2. 22 ağustos 2016 migros rezaleti

    bugün başıma gelen rezalettir. bu entry'i girerken tamamen sözlük yazarlarının başına böyle bir olay gelmemesi için bilgilendirme amacı gütmekteyim. bugün ankamall migrosa gittim biraz dolaştım içeride, diş fırçası reyonunda kızım için bir ışıklı bir diş fırçası çarptı gözüme etiketine baktim 13.90tl.
    (bkz: http://i.hizliresim.com/1nyrmj.jpg)
    diş fırçasını alarak kasaya geldim ve kasada ürünü okutup 15,90 tl olduğunu söylediler, parayı verip fişimi aldım. tam kasadan ayrılırken ürünün etiketinde 13,90 tl olduğunu hatırlayıp tekrar içeri girdim. diş fırçasının fiyatına bakarak doğru hatırladığımı farkettim.
    (bkz: http://i.hizliresim.com/znan2r.jpg)
    şimdi 2 lirasında değilim ürünün fakat tek bir ürün için ben bu olayı farkettim ama migrosa gidip bir çok ürün aldığınızda bu karşılaştırmayı tek tek yapmanız mümkün değil ve bu arada 1tl 2tl bize çok pis geçiriyor olabilirler.

    edit: tekrar söylüyorum mesele 2tl değil normal bir alışverişte küçüklü büyüklü 100-150 çeşit ürün aldığınızı düşünün hepsinden olmasa da yarısından 1tl 2 tl soksalar her alışverişten 50tl-100 tl fazla para ödemeyi normal karşılamanız çok garip gerçekten. siz sikilmeyi hak ediyorsunuz arkadaş. o kadarcık da siksinler ne olacak değil mi? ondan sonra bu şirketler niye hep bizi sikiyor sen böyle sikilmeyi alışkanlık haline getirirsen herkes seni siker kusura bakma da.

    edit2: bir müşteri olarak ve diğer markalara nazaran migrosu tercih etmemden mütevellit yaptıkları yanlışları dile getirmenin en büyük hakkım olduğunu düşünüyorum. migros diğerlerinden daha iyi diye yaptığı hata/üçkağıt neyse bunu dile getirerek çözebiliriz. sessiz kalırsak böyle gitmeye devam edecek. arkadaşlar niye haksızlıklar karşısında sesinizi çıkartmadığınız gibi çıkartanı da susturmaya çalışıyorsunuz. zihniyetinizi gerçekten anlamıyorum. burda bir müşteri memnuniyetsizliği var ve migrosun bunu çözmesi gerekiyor bana karşı değil kimseye karşı bir daha böyle bir hata yapmayarak bu sorunu çözmeleri gerekiyor fakat siz adamlara hak veriyorsunuz anlayamıyorum.

    edit3: anlamak mı istemiyorsunuz bilmiyorum ama olay 2 tl değil arkadaş. uğraşsam o 2tl yi alacağım fakat bir sürü insan fark etmiyor bu durumu ve fazladan para ödüyorlar. benim derdim bu durumu fark etmeyip para ödeyenleri korumak. kesinlikle 2 lirasında değilim ama aylık alışverişini yapan insanlardan bu yolla ne kadar fazla para aldıklarını hesap bile edemiyorum. benim tek derdim sizi uyarmaktı dikkat edin diye hala 2 lira için başlık açmış goygoyu yapan adamlar var.

    edit4: insanları dolandırıp, dolandırıldığını fark edenlere ücreti geri iade etmek müşteri memnuniyeti değildir. kimse o faturalardaki fiyatlarla reyonlardaki fiyatları karşılaştırmaya uğraşmak zorunda değil. gidip söyleyip 2 liramızı geri alacakmışız. ya fark etmeyenler ne olacak onlara girsin mi?

    edit5: şu ülkede haksızlıklara ses çıkartanlara mesaj atarak hakaret eden insanların varlığına da şahit oldum ya her şeyi hak ediyoruz yemin ederim.

  • 3. 22 ağustos 2016 gecesi yaşanan uykusuzluk

    "çok ürpertici"
    "aman allah'ım ben de uyuyamadım."
    "sevgilimin de başına gelmiş."
    "ninem de uyuyamamış" yorumlarının yazıldığı durum.

    arkadaş iyi misiniz siz? buna bu kadar anlam yüklerken gerçekten ciddi ve samimi misiniz? şaka mı la bu?şu an ben buraya "22 ağustos günü başımın ağrıması" diye başlık açsam en az 3000 kişi "benim de başım ağrıdı, alla alla" diye entry girer.
    kendinize gelin.rahat olun.civarda olun.

  • 4. türk otomobil sürücülerinin en çok yaptığı hata

    çok sık şerit değiştirmek.

    net. iddialıyım.

    bir çok trafik kazasının sebebi bu bence.

    antalya'ya kepez rampasından otomobiliyle inenler bilir. dik ve virajlı bir iniş vardır. 5-6 dakika sürer. burası benim için bir turnusoldür. sürücüler sadece hızını belli oranlarda sabitleyip, 5 dakika sabredip şerit değiştirmese hiç bir sorun olmayacak. ama nerede bizde öyle sürücü? 40 km ile iniyorum rampayı, adam 45 km ile beni sollamak için sol şeride geçiyor, eyvallah sollasın ama virajı alamıyor hooop tekrar benim önüme kırıyor, hızını alamayıp tırsıp en sağ şeride geçmeye karar veriyor, bakıyor ki yok o kadar tehlikeli değilmiş tekrar gaza basıp aynen sol şeride.

    sık şerit değiştirmemeyi bir süre siz de deneyin... hem araç kullanmaktan daha fazla keyif alıyorsunuz hem de emniyetli şekilde yolda ilerliyorsunuz. ilk başlarda sıkıcı gelecektir. ben polonya'da alıştım mesela. hala türkiye'de sürdürüyorum bu alışkanlığı.

    çok ciddiyim 3 gün deneyin.

  • 5. rte açıklama yaparken bilal erdoğan'ın gülmesi

    padişahımız en sonunda boğduracak şehzademizi ama bakalım artık ne zaman.

  • 6. istanbul'a yapılacak devasa dönme dolap

    sanki ülkede özel firma kalmamış gibi gene devlet tarafından yaptırılacaktır. biniş ücreti 90 dolar olacak olup işletecek şirkete yılda 15 milyon kişi binme garantisi ile verilecektir.

  • 7. fg harfli araç plakalarının toplatılması

    - oku bakalım evladım alfabeyi.
    - a, b, c, d, e, f, g ...
    - al bunu al al al al!

    edit: ç yi unutmuşuz ya la! tüm çorumlulardan özür dilerim.

  • 8. tıp fakültesinde öğrenilen en kıymetli öğretiler

    noktalama işaretinden önce boşluk bırakılmaması gerektiğinin bulunmadığı öğretilerdir.

  • 9. kalpazankaya

    dövdüler bizi demiştim dün gece. *

    başımıza gelenleri anlatmak niyetindeydim ancak ne kadar şaşkın halde olduğumu farkedince kısa kesmeyi yeğledim. sabahın 6'sına kadar ifadeler ve darp raporları ile cebelleştikten sonra gidilecek mesailerimiz vardı. hem kafayı biraz toparlamış hem de sorumluluklarını sırtından atmış olmanın hafifliğiyle anlatacağım şimdi.

    öncelikle biraz eski entryleri okudum mekanla ilgili. yaşadıklarımıza benzer şeyler ima eden de olmuş, kalamarın, karidesin mükemmelliğinden bahseden de. biz, 3 kadın 4 erkek, ahtapotlu karidesli klişelerden sıyrılıp şefin spesiyali ödenmiş hesabın dayağını yedik burada. çiğ geldi.

    twitter'da da sorulmuş, mesajla soran da oldu, kaç kişi ne kadar hesap geldi de itiraz ettik diye merak edilmiş. zaten meseleyi hala kavrayamayışımızın, hala telefonda "abi biz bir şey yapmış olabilir miyiz bak emin misiniz neden dayak yedik lan?" diye birbirimize yanlayışımızın sebebi de bu. biz hesaba itiraz etmedik. hesap ödendi. bir yandan kartlardan hesap çekilirken bir yandan da türkiye'de yaşıyor olmanın gereği adisyona göz gezdiren arkadaşımız, şifresi taze girilmiş pos cihazı elinde slipin çıkmasını bekleyen şef'e "burada şalgam mı yazıyor?" sorusunu yöneltti. masaya şalgam hiç gelmedi. çünkü kimse şalgam istemedi. şef beklenmedik bir çeviklikle suratını kasıp oldukça sinirli bir şekilde "ya ne bileyim ben de okuyamıyorum, ne olmuş?" diye çıkışınca "ne ne olmuş abi siz bize başkasının hesabını mı getirdiniz?" diye sordum. neden sordum bunu? çünkü hesap şişirmenin adabı vardır. bizim hesabımız ilk defa şişirilmedi dün gece, ama yaş ortalaması 32 olan o masada herkes hayatında ilk defa dayak yedi. şimdi sakin kafayla düşününce aslında şefin neden celallendiğine dair fikir sahibiyim artık. masaya hiç gelmemiş bir şeyi adisyona yazarak aklınca hesap şişiren bir iş arkadaşı onu karşımızda çok zor bir hale sokmuştu diye düşünüyorum. çünkü bu sinir katsayısı tırmanma hızının başka izahı yok. yukarıdaki diyalog şef'in "sen dalga mı geçiyosun benimle ya ne yazıyorsa ödeyin gidin lan buradan!" narasıyla taçlanıyordu çünkü. benimse gözüm hala bızıt bızıt uzayan kredi kartı slipinde: "zaten ödedik ya lan!"

    şef'in lanlı lunlu konuşması masadaki hiçkimsenin umrunda değildi gerçekten. lan man, san, unvan umursamayacak, hem hayata karşı hem de birbirlerine karşı referansı granit gibi sağlam 7 arkadaştık oğlum biz. sabahtan akşama kim olduğu ne olduğu belli olmayan bir dünya insana getir götür yaparak evine ekmek taşıyan bir adamın lan deyişiyle masa devirecek kadar çiğ insanlar olmadık hiç. velhasıl, o lanlı lunlu savaş narası beklenen etkiyi yaratmış ve masamıza yaklaşan 2-3 kişilik mekan çalışanı kadronun fitilini çoktan ateşlemişti. çok sonraları fark ettim ben, dayağı tam bu saniye yemiştik aslında.

    -n'oluyo abi
    -bi' şey olmuyo, burada şalgam mı yazıyo diye soruy..
    -sen dalga mı geçiyon olum?!
    -ne diyon sen ya?!
    -hesabı ödeyin gidin lan!
    -siz artislik mi yapıyonuz ya?!
    -hesabı ödeyin gidin.

    -hesabı ödeyin gidin...

    hesabı ödedik aga biz. ama o hesabın 20 katını havaya saçıyor olsak koşup gelemeyecekleri bir süratle geldiler bizi dövmeye. başında aşçı şapkasıyla ocakçısından tut, yaklaşık bir on dakika kadar sonra ortalık durulduğunda "abi siz gayet iyi, kibar adamlardınız; niye böyle yaptınız?" minvalinde bir şeyler sayıklayan komisine kadar geldiler. 20 kişi dövdüler bizi.

    ben bu yaşımda ilk defa dün gece anladım ki dayak yerken yapılması gerekenlere dair zerre fikrim yokmuş. kavga çıkmasına mahal vermemeyi öğrenirken "bir gün dayak yersek ne bok yeriz"'i es geçmişiz malesef. 20 kişi üzerimize saldırılırken yapma kardeşim dur diye diye arkadaşımı kollarından tutmuş bir halde buldum kendimi. hal böyle olunca bir beş dakika kadar itiş, kakış, arbede, masa, sandalye; bir hayli tepindiler üstümüzde. mekan da oldukça doluydu bu arada, ben diğer müşterilerden herhangi birinin kılını kıpırdattığına şahit olmadım. sabahın 6'sına kadar karakol-hastane dolanırken bir yandan da kritik yaptığımız arkadaşlarımdan da işitmedim böyle bir şey. sanırım sadece oturdular.

    polis de gelip ortalık iyice yatışınca aramızda iki adet avukat olduğunu da duyan mekan çalışanları 4-5 kişi civarında bir sayı ile sütün döküldüğü yerin az ötesinde miyavlıyorlardı.

    karakol, ifade, masayı değil zıplayıp tepinen bir kalabalığı uzaktan çeken bir kamera kaydı, darp raporları, karakol önünde yeniden yirmili sayılara ulaşan mekan çalışanları, içeri girip yanımıza ulaşma çabaları, bir kadını "ben de iki masa arkanızda oturuyordum..." diye başlayan tiratlarla yanımıza yollayan uzlaşma çabaları, en sonunda avukat arkadaşlarımızdan birinin ya dışarıyı dağıtacaksınız ya bizi götüreceksiniz serzenişi üzerine büyükada polis merkezine geçişimiz ve sabah 6 gibi ana kara'da bir hastaneden alınan raporla son bulan geceye dair anlatılabilecek daha çok detay var. ne yenilen dayak, ne ezilen cep telefonları ne moraran kaş göz; hiçbirisi 20 yıldır tanıdığım insanlarla geçirdiğim şahane bir geceyi daha güzel anılarımın arasına ekleyememek kadar canımı acıtmadı.

    en kısa zamanda, ama bir daha asla bu ve benzeri mekanlarda olmamak kaydıyla bir araya yeniden gelir, bu geceyi kahkahalarla yad edecek kafa dinginlğine yeniden ulaşırız diye umuyorum hala.

    velhasıl onlar vurdu, aslında bize pek de bir şey olmadı.

  • 10. 22 ağustos 2016 galatasaray karabükspor maçı

    muslera biliyorum çok oluyoruz ama allahını seviyosan bi gol at be.

    :(

  • 11. esenler otogarı'nın boşaltılması

    buyuk ihtimalle harry poter ve zumrudu anka yoldasligi kitabinda grimmauld meydanindaki evin temizligine benzeyen sahneler olusacaktir. o dehlizlerde ne tur yaratiklar yuvalandi kim bilir.

    edit: lav silahlari ile girin.

  • 12. 22 ağustos 2016 tsk'nın pyd ve ışid'i vurması

    an itibariyle son dakika haberi olarak bildirilen..

    vurduğunuz gol olsun aslanlar..

  • 13. darbe gecesi tek başına 5 zırhlıya kafa tutan adam

    müsadeniz olursa, ağzıma sıçmayacaksanız ben bunu cesaret olarak değil, inanç ve aidiyet olarak tanımlamak istiyorum.
    annesini, eşini, kızını,oğlunu düşünmeden kendisini bir tankın önüne atabilmenin altında yatan tek neden cesaret değildir.
    umutsuzluktur,şu hayatta kayda değer birşey olmamak, birşeyi olmamasıdır. daha doğrusu buna inandırılmış olmasıdır. dininden başka, vatanından başka birşeyi olmadığına inandırılmış olmasıdır.
    bu nedenle o bir birey değildir,
    o yeri geldiğinde bir oy,
    yeri geldiğinde bir silah,
    yeri geldiğinde bir tanksavardır.

    gerçekten ülkenin geleceğini kurtarmak için darbeye karşı koyan bireyin amacı gerçek anlamda o tankı durdurmak olur.
    kendi hayatını riske atacaksa bunun sonucunda o tanklar ilerlemeyi durdurmalıdır. annesi babası ve 20-30 yıllık bir hayatın karşılığında kazanacağı şeyi bilinçli şekilde planlamalı, sadece ama sadece başka seçenek kalmadıysa hayatını riske atmalıdır.

    kısaca hiçbir halta yaramayan, sadece bazı manevi unsurlar barındıran bu video cesareti değil, trajik, acınası bir adamın buhranını konu edinmektedir.

    geleneksel edit:
    -cihangir solcusu değilim. buraları kim olduğumla doldurmayacağım.
    -video'da geçen şahıs üzerinden saygısızca değil, sizin alışılagelmiş saygı standartınızdan biraz daha farklı bir dilde "teknik" olarak bir eleştri sundum.
    -dini değerlerinizi paylaşmamam, vatan ve bayrağa aidiyeti sizin yöntemlerinizle benimseyememiş olmam, ülkemin siyasi yapısı ile problemlerim olması ve bunu dile getirmem, düşüncelerimi sizinle paylaşmam beni terörist yapmaz. suçlamalarınızın değil düşüncelerinizin arkasına sığının; bunları dile getirin.
    özel mesaj ile saygılı tartışmalar yürüten veya benim bakış açımı anlamaya çalışan herkese teşekkür ederim. diğerlerini boşverin kayda alındıkça iletişimden uzaklaşıyorlar.

  • 14. türkiye'de alkolün çok pahalı olması

    neden çünkü imamların maaşlarının helal parayla ödenmesi lazım.

  • 15. müşteri memnuniyetinin sıfır olduğu şirketler

    metro turizm diyenler olmuş. kesinlikle katılmıyorum. adamlar cinsel heyecana kadar yaşatıyor. bunun yanı sıra insanın hayati tehlikesi olduğu zamanki adrenalin seviyesi de cabası. her an dayak yeme endişesiyle de yolun nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. daha ne istiyorsunuz namussuzlar?

  • 16. türk insanının hayattan zevk alamaması

    az once bir program seyrettim. genc bir dalgic, soyle bir sey soyledi "ailemin en buyuk hayali dunyayi gezmekti, ben cocukken evimizi satip bir tekne aldilar ve ben denizi o zaman sevdim."

    dusundum sonra, biz asla boyle ailelere sahip olamayiz ve bir gun aile oldugumuzda biz de boyle aileler olamayiz. hayallerimiz "gelecegimizi garantiye almak" uzerine kurulu.

    hayallerimiz "evlenmek, ev almak, arabayi degistirmek, daha cok para kazanmak, pirlanta yuzukler almak, koltuklari degistirmek" ekseninde donup duruyor. ıcimizden gercekten hayal kurabilenleri de "akli bir karis havada" diye diye el birligiyle vazgecirebiliyoruz.

    hayattan aldigi keyif "hep daha fazlasi" uzerine kurulu olan insanlar olarak dogmuyoruz ama boyle yontuluyoruz, sekillendiriliyoruz ve ne yazik ki cocuklarimiz da boyle sekilleniyor.

    gercekten hayal kurmuyoruz, hayal kuramayan insan hayattan keyif alamaz. biz gelecegimizi garantiye almaya calisirken kendimizi unutuyoruz ve bence bize cok yazik oluyor.

  • 17. kadınlarda ayak kokusu olmaması

    temizlikle alaka kuramadığım olaydır.

    sabah duş al, işine git, akşam eve gel, ayaklar kokmuş. hayır yani gün içinde ayak mı yıkıyorsunuz? temizlikle bağlantısı ancak böyle kurulabilir de.

  • 18. araç plakasındaki sayıların toplamının tam çıkması

    (bkz: 34 drdnskym 57)

  • 19. volkswagen scirocco

    apaçi arabasıdır.

  • 20. yazarların engelledikleri yazar sayısı

    2336'dır. yazarları engellemek onların ağzını bantlamak değil, kendi kulağını tıkamaktır. ben bunların her yazdığı pisliği okumak zorunda değilim. siz okumak istiyorsanız engellemezsiniz. bari bu konuda duyar kasmayın.

  • 21. darbeyi yaptıran üst akıl abdullah gül'dür

    fatih tezcan'dan sonrasını okumadığım iddia.

  • 22. vajinasının üstünde tuğla kırdıran kadın

  • 23. fransa'da haşemalı kadınların plajlardan atılması

    islam dininin egemen olduğu ülkelerde: ateistler terörist ilan edilip asılırken, dinden dönen idam edilirken, kadınlar araba kullanamazken, eşcinseller katledilirken ve hatta kendi dininden olmayan kutsal kentine bile sokulmazken: avrupaya gidip orada demokrasi ve hoşgörü sevdalısı kesilen müslümanları üzmüş olaydır.

    ikiyüzlülük mü dedi birileri?

    ek: belli bir kitlede tahammülsüzlük ve baskı/şiddet/terör isteği ve yönelimi artıyorsa, hoşgörüye devam etmek mevcut düzenin ve hoşgörünün yıkılması anlamına gelir. fransa'nın şeriat ülkelerinden farkı da burada zaten. nasıl nazi sembolleri ile almanya'da gezemezseniz; terör/şiddet ve hoşgörüsüzlük ile bulanmış bir yaklaşımın simgesinin de yasaklanması kaçınılmaz olur.

  • 24. dünyanın en samimiyetsiz cümlesi

    kesin görüşelim kardeşim.

  • 25. ali türkşen

    geçmişin kürt açılımcısı akplileri pırtlatmış komutan. yine iftira atmışlar. adamların ibadet şekli azizim şaşırtmıyorlar.

    akpli kişi dedi ki ordu devlet tamamen siyasi iradenin emrine amade olmalı. gık dememeli.

    ali reyiz de dedi ki bu kişiye, olur da bir gün hdp iktidar olursa o zaman da bu devlet hdp dolayısıyla pkknın emrine amade mi olacak?

    siyasetin istismar edilebilir olduğunu ve %100 güvenilir olmayabileceğini söyledi. bu sığırlar anlamaz ama yazalım yine de.

  • 26. samuel eto'o

    38 yaşında değil 48 yaşındadır. malum kulakları az işitiyor, bu sebeple ancak transfer ettik, ne yapalım; küçük takımız ya sonuçta. bazıları gibi her dicke derman olamıyoruz.

    tanım: şanlı beşiktaş'ımın yeni gol makinesi.

  • 27. rio 2016'da istiklal marşını 1 kez okutabilmek

    akit yazarı ahmet gülümseyen: bayan güreşçilerimiz 2016 rio olimpiyatlarında boy gösterdi. müslüman türk kadınına mayo giydirip, güreşçi diye milyonlarının karşısına çıkarıp, bir kez daha kirli emellere alet ettiler.

    böyle korkunç zihniyetlerin olduğu ülkede, sporda başarı elde edemezsin.

  • 28. adında united geçen kurumların başarılı olması

  • 29. 2016-2017 yılı beşiktaş'ın şampiyonlar ligi grubu

    beşiktaş 3. torbadan girer, 4. torba takımı olarak almanya şampiyonu wolfsburg'u çeker.

    galatasaray 3. torbadan girer, 4. torba takımı olarak astana fc'yi çeker.

    her şey çekilir de galatasaray taraftarı asla çekilmez.

  • 30. 22 ağustos 2016 3.dünya savaşının fiilen başlaması

    veliahtımız öldürüldü sandım heyecan yaptım bir an.

  • 31. green card

    abd göçmenlik bürosu yetkililerine yalvarıyorum. başlığın altında 20 kere yazılan başvuru tarihlerini okumaktan aciz, dvstate.gov adresinden bakmaktan aciz, google a yazıp 5 saniyede bulmaktan aciz insanları green card çekilişine almasınlar. bu insanlar çekilişi kazansa da abd'ye yerleşirse ülkenin iq seviyesini düşürmekten başka bir işe yaramaz. allah rızası için şu çekiliş için bir eleminasyon sistemi getirilsin. duyun sesimi.

    abd'ye turist vizesi ile gidip gelip credit historysi oluşturmak için çabalayıp 13 senedir green card çekilişinden kazanamazken hayatında abd'ye gidecek parası veya cesareti olmamış onu bırak türkiye'de yaşadığı yerden memnun olduğu halde laf olsun diye ilk katıldığı çekilişte green card'ı kazanıp sonra da yok ya ne bırakıcam ülkemi diye hakkını yakanlar var. yetti artık canıma cidden.

  • 32. yüzüklerin efendisi'ni izlememiş insan

    ilk defa izleyeceği için şanslıdır.

  • 33. orgazm taklidi

    "bir kadının bedenini elde etmeden önce zihnini elde etmelisin. berrak bir zihinle kendini sana bırakan bir kadının o yataktan mutsuz kalkması neredeyse imkansızdır. "

    her şey yatakta başlamıyor yani. yatağa gidene kadar konuşulan, yapılan, paylaşılan her şey kadın için önemlidir.
    sevdiği adamla bile birlikte olurken "bitsin" diye taklit yapan kadının mutsuzluğunu tasvir edemiyorum bile. en mutlu olması gereken yerde sahte bir mutlulukla anca kendini kandırır insan. bunu yapan bir sürü kadın olduğunu düşününce ilişkilerin ne kadar sahte ne kadar mutsuz ve umutsuz olduğunu, insanların birbirini aldatmak için neden fırsat kolladığını daha net anlayabiliriz.

    kadınlar takılır. telefonuna gelen bildirim sesine, eski sevgilinin fotoğrafını beğenmene, iş yerindeki aslı ile öğlen yemek yemene, "sen biraz kilo aldın bu ara" demene, gönderdiği mesaja geç cevap vermene, ufak bir yalanına takılır.
    kafası bir yerlere takılmış bir kadını süper güçlerin dahi olsa mutlu edemezsin artık.

  • 34. babasıyla sorunlu yeni boşanmış işsiz güzel kadın

    acaba duvarları, araba lastiklerini sikmeye ne zaman başlayacaz. yaptığa tesbite bak herifin.

  • 35. anderson talisca

    bayılıyorum bu fikret orman'a. sinegin yağını hesaplıyor adam.

    eğer talisca 25m üstü bir paraya satılırsa, benfica beşiktaş'tan aldığı kiralama bedelini iade edecek :) :)

    nasıl bir adamsın sen ya, şu maddeyi koydurtmak için benfica yöneticilerine neler söyledigini izlemek isterdim :d

  • 36. oğluna dick diye isim koyan insafsız ebeveyn

    richard'ın kısaltması olarak kullanılan dick ismi, penis/sik/yarro anlamına gelen kelimeden yüzyıllar önce kullanılmaya başlanmış.

    richard > rikharthu > ricohard > richeard > richard

    13. yüzyılda da popüler bir isim olan richard'ın kısa versiyonları halk arasında ric ya da rich olarak yazılıp/söylenmeye başlamış. bu da richie, rick, ve ricket gibi kısaltmaların önünü açmış. daha sonra yaratıcılıktan götleri masmavi olmuş olan halk, bu takma isimlere kafiyeli olan adlarla seslenmeye başlamışlar. mesela rich, hitch olarak da çağırılmış falan. bu şekilde richard > ric > rick gibi takma isimler de dick ve hick olarak evrimleşmiş 13. yüzyılda.

    bir sonraki entrymizde robert'ın nasıl delirip, "bana bundan sonra bob diyeceksiniz lan topaçlar" demesini inceleyeceğiz.

  • 37. sözlükçülerin 400m koşu dereceleri

    devlet elimden tutsa 2-3 dakikada kosarim.

  • 38. para gönderirken açıklama kısmına himmet yazmak

    gicik olunan kisiye odeme yaparken aciklama kismina ''himmet parasi'' yazmamak icin zor tutuyorum kendimi.

    kamikaze saldirisi.

  • 39. hayata dair gülümseten detaylar

    babamın doğum gününü kutladım. bana "benim doğum günüm 3 gün önceydi oğlum" dedi. başta "nasıl unuturum ya" diye o kadar utandım ki. ama sonradan fark ettim. babam 21 temmuz'da doğmuştu, ben 18 temmuz'da. adamdaki zarafet dolu cevaba bak.

  • 40. istanbul trafiği

    planlanamayan ulaşımı değil, şehrin kendisidir. orta boy bir şehre, orta boy bir ülkenin nüfusu kadar insanı doldurursanız olacaklar tam da böyledir, niye şaşırılıyor ki?

    sanki başka şehir kalmadı. kalan 80 ile haksızlık, ayıp bu muamele. adamdan saymamaktır onları. ağzımızdan vatan güzellemeleri düşmüyor, böyle mi yapılır vatana? bir şehir ülkenin yükünün yarısını çeker, kalan iller de ıssızlığa mı terk edilir?

    akılcı bir planlamayla niçin diğer illerin potansiyeli kullanılmaz ve böylece istanbul da rahatlatılmaz? yoksa istanbul'un rantı tatlı mı geliyor?

  • 41. 111'in 3'e tam bölündüğünü öğrenince şok olmak

    3'e bölündüğü, bölünebilme kurallarını bilen birisi tarafından anında görülebildiği için (1+1+1=3) yaşayanın sosyalci olduğunu belli eden durumdur.

  • 42. halka ikinci el araç alım satımını yasaklamak

    yasak değil düzenleme, bir vatandaş bir yılda 3'ten fazla araç alıp satıyorsa zaten o işin ticaretini yapıyor ve vergi kaçırıyordur. he zaten bunu yapan vatandaş araçları karısının çocuğunun üstüne yapıp da yine satıyor, daha sonra da gelip,"baştakiler çalıyor" diyor, sen nesin ki seni yöneten ne olsun...

  • 43. yatak dururken koltukta uyuyan insan

    babadır. televizyon da açıktır sesi yüksek şekilde. kısarsan ya da kapatırsan mızır mızır bir şeyler söyler kapatma diye. gözlüğü de bi tarafa kaymıştır onu almaya çalışırken de bir şeyler söyler. üstünü örtmeye çalışırken de bi uyutmadınız ya diye sinirlenip kapalı gözlerle yatağına gider.*

  • 44. selçuk inan

    tv'deki yorumcuların nedenini bilmiyorum ama eleştiremediği aksine övgüler dizdiği futbolcu.

    oyunun yönünü değiştiren tek isimmiş, dikine oynayabiliyormuş... josue, selçuk'u kesemezmiş, josue anca wesley'nin yerine oynayabilirmiş...

    şu adamın nasıl bi dokunulmazlığı var çözemiyorum ve sinir oluyorum artık. çin'den bi takımı bunu alsa da kurtulsak bari ne diyim.

    tanım; bu adam galatasaray'ın el frenidir. istatistik kasan, sağ sola pas atan ve de abartmıyorum iki senedir maldonado'dan farkı olmayan futbolcudur.

    hakkını teslim edeyim, yaptığı en iyi şey penaltı atmak o da ayrı.

  • 45. otuzluk abilerden genç sözlük erkeklerine öğütler

    34'lük abiniz olarak naçizane klasik öğütlerim olacak;
    - geçinme , kariyer yapma , para biriktirme endişesiyle hayatı ertelemeyin. şahsen para biriktirerek ev, araba aldım bir şekilde ama ne hayattan bişey anladım ne de birisiyle hayatı paylaşabildim.
    - sağlık çok çok çok acayip çok önemli, ailene, dostlarına, ülkene faydalı olmak istiyorsan önce kendi akıl ve beden sağlığını koruman gerek. spor yap, sağlıklı beslen, boğazına hakim ol.
    - sosyal medyaya çok önem verip moralinizi bozmayın, 1 birimlik kalitede yaşayan insanlar kendini 3 birimlik kalitede hayat yaşıyor gibi gösteriyor. ben dahil.
    - keşke sosyal medyadan uzak durabilsen, insanı hep tatminsizliğe itiyor, elindekinden daha iyisi, daha güzelini görüyorsun, daha çok seçenek görüyorsun, hep bir tatminsizlik geliyor beraberinde.
    - insanlar hepten kötü değil, hiç beklemediğin zamanlarda yardım edecek birileri çıkıyor, çok kontrollü gitmeyin her zaman, biraz da risk olsun hayatta.
    - siyasi veya geçici sebeplerle birbirinizi kırmayın, onlar geçip gittiğinde yine başbaşa kalan sizsiniz.
    - allah çalışana yardım ediyor, müslüman , hristiyan , ateist vs. , ne olursan ol, önce çalış.
    - herkesi ciddiye alma, insanları duymamaya çalış
    - buraya kadar okuduysan beni de çok ciddiye alma :) akıl ve yaş doğru orantılı artmıyor.

  • 46. gerçek basketbol

    set hücumları ve katı savunma yapıldığı için avrupa'da oynandığı iddia edilir. sorun şu ki, basketbolun temel amacı çemberi savunmak değil, topu çemberden sokmaktır. yani basketbol deyince insanların zihinlerinde alan savunması veya boyalı alanda gelenin geçenin tokatlanması gelmez. bir basketbol maçı 2-0 bile bitse sayı atıp öne geçme amacı doğrultusunda hareket edilir.

    55-57 biten bir maçtan keyif alınabilir elbette. seyir zevki ayrı bir meseledir ve tartıştılması da yersizdir.

    ancak öz hakiki basketbolun avrupa'da oynandığını iddia eden güruh tarafından nba'de oynanan basketbol hiçe sayılıp, orada oynanan gerçek basketbol değil deniliyor. sonra, dünya şampiyonası veya olimpiyat finallerinde bir avrupa takımı henüz hücum setini oturtmaya çalışırken gerçek basketboldan anlamayan amerikalılar uzak mesafeden peş peşe iki üçlük sokup bir de alley-oop bastıktan sonra henüz ikinci çeyreğin ortalarında final maçını bitirip, basketbolu gerçek yapan ünlü avrupalı katı savunmayla taşak geçiyor. adamlar aynı ciddiyeti korusa 60 sayı fark atacak, hala avrupa'da savunma var, işte gerçek basketbol diyorlar.

  • 47. behzat ç'nin atv de yayınlanacak olması

    yönetmen de tayyip olsun amk.

  • 48. öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler

    fare yakalamanın çok pratik bir yolu.
    geçen gün ilaçlamaya gelen adam anlattı, ortalaması 30 saniyenin altındaymış, nasılmı?
    herhangi bir mekanda bir fare ile karşılaştınız, kendisinden kurtulmak istiyorsanız yapacağınız şey şu,
    bir adet ayakkabı kutusuna fare kardeşin girebileceği kadar bir delik açıyorsunuz.
    ilgili kutuyu iki duvarın kesişim noktasına koyup süpürge sapı gibi birşey ile ses çıkararak hayvanı korkutuyorsunuz.
    hayvancağız dosdoğru ayakkabı kutusuna giriyormuş.
    irrite oluyorsanız, kutunun ağzını koli bantı ile bantlayıp hayvanı uygun bi yere bırakabilirsiniz.
    (uygun yer neresi bilemiyorum)

  • 49. no man's sky

    madem istendi, oyunculara vaad edilen ama olmayan şeyleri sıralayalım tek tek, bazı bebeler de okur belki:

    gece-gündüz döngüsü: yok.
    gezegenlerin belli bir yörüngede dönüşü, gerçek bir uzay fiziği: yok.
    özel yapıdaki çöl - okyanus ve halkalı vb. gezegenler: yok.
    özel oynanışa sahip, farklı class gemiler: yok.
    gemilere isim verebilmek: yok.
    faction'lar, faction savaşları, faction'lara katılabilmek: yok.
    oyuncu ile etkileşimi yüksek npc: yok.
    diğer oyuncular ile etkileşim: yok.
    asteroid'e inebilmek: yok.
    uzay istasyonlarının ve donanmaların yok edilebilmesi: yok.
    dev donanmalar: yok.
    gezegenlere, istasyonlara inip kalkan, aktif ticaret gemileri: yok.
    oyuncunun katılabileceği büyük ölçekli savaşlar: yok.
    gezegen atmosferi içi gemi savaşları: yok.
    nehirler: yok.
    gezegenler üzerinde büyük yapılar/binalar, yıkılmış devasa gemiler: yok.
    trading post dışında yer alan npc: yok.
    çevreyle etkileşimi olan detaylı yaratık yapay zekası: yok.
    gezegenin güneşten uzaklığına/özel durumuna bağlı kaynak dağılımı: yok.
    sadece tüccar olarak veya sadece uzay gemisinde oynayabilmek: yok.
    gezegen yapısını, çevreyi değiştirebilen dev yaratıklar: yok.
    portal'lar: yok.
    hareketli parçalara sahip büyük yapılar: yok.
    sentinel sürüleri: yok.
    yürüyen sentinel'ler: yok.
    kapalı kapaları vs. açmak için hacking mekaniği: yok.

    görüldüğü üzere bu oyun "sevmiyorsan oynama" veya "almasaydın" diye savunulamaz: çünkü zaten insanlara vaad edien, doğrudan var olacağı söylenen ve insanların oyunu almasına sebep olan özelliklerin büyük bir kısmı oyunda yer almıyor.

    şimdi durum buyken buraya gelip de "bölüm sonu canavarı göremeyince zırlayan bebeler" diye zırlamanın manası yok. insanlar parasını verdi bir ürün aldılar ama ürün reklam edildiği özelliklerin çoğuna sahip değil. bu yüzden de bu kadar eleştiri topluyor. bunu anlamaya kapasiteniz yetmiyorsa gidin hype edilmiş başka bir oyun daha bulun onu alın, kafanızı kuma gömün.

    ek: unutmadan oyun hem playstation'da hem pc'de yarrak gibi çalışmakta, grafikler downgrade yemiş, draw distance kabul edilemeyecek kadar düşük, özellikle gemi ile gezerken texture'lar kumul gibi görüntüye geliyor siz dibine girdiğinizde, gezegenlerdeki yapıların yangın/patlama/duman efekti bug'lı, arayüz inanılmaz hantal ve çok temel kısa yollardan yoksun... teknik olarak da sıçmış bir oyun yani kenara yazmakta fayda var.

    edit: haberim olmayan bir kaç eksik daha varmış onları da ekledim.

  • 50. derin futbol

    rasim kardes, frank de boer 2003-2004 sezonunda galatasaray da oynarken ali lukunku'ya "f.kcng nigger" yani pis zenci demisti. gazetelere manset olmustu irkci portakal diye. kendi takim arkadasina bile cekinmeden irkcilik yapan bir heriftir kendisi. sonrasinda zaten toplamda 15 mac yapip postalamisti galatasaray. bu adam hollanda kaptaniydi. 15 mac oynadi gitti. ırkcilik yuzunden galatasaray kendine yarasir sekilde ustunu cizmisti de boer'in.

    edit: rasim okudun valla. helal olsun da kaynak gosterseydin keske. cunku bunu ben gotumden uydurmustum.

    edit2: okuruz.