Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. saldırıda yaralanan çocuğun ambulanstaki fotosu

    allah belanızı versin. dünyanın derdi ne yeter artık, yeter... amına koduğumun sonsuz uzay boşluğunda bir hiçiz işte. neyi paylaşamıyorsunuz. inandığımız dinler öldürme derken öldürüyorsunuz. o varile dönmüş midelerinize birkaç lokma fazla sokmak için, daha büyük evlerde oturup, daha büyük motorlu arabalara binmek için bu çocukları öldürüyorsunuz. sizin refahınızı, medeniyetinizi, insanlığınızı, içinizdeki hırsı, gücünüzü, vicdanınızı, vatanınızı, toprağınızı her şeyinizi sikeyim. beni mahveden, beynimin köşesini yiyen, kalbimi titreten çocuk...

  • 2. recep tayyip erdoğan bu ülkenin puk kodudur

    davutoğlu internet bankacılığı şifresidir. 6 ay sonra değiştirirsin.

  • 3. gaziantep'te kovalanan turistler

    ışid'in fahri başkenti olan kentte gerçekleşmiş barbarlık.

    rakka ile yarışıyor kodumun yobazları.

  • 4. ismet berkan'ın askeri liselilere attığı iftira

    biliyorum başlığın haber değeri yok.
    kabataş yalanının başrol oyuncusu ismet berkan için sıradan bir köşe yazısı, 17 ağustos 2016'da yazdığı.
    köpek insanı ısırınca değil, insan köpeği ısırınca enteresan bir şey olmuştur. ama binlerce aktif subaya; yine binlerce, askeri okullarda fetöcü subayların işkencesiyle ayrılmak zorunda kalmış insana iftiradır, hakarettir bu.

    http://sosyal.hurriyet.com.tr/…e-ele-gecti_40196965

    beyim buyurmuş ki 2000-2007 arasında askeri liseye girenlerin tamamı fetöcü. bu kanıya nereden varmış?

    dikkat!
    2000-2007 arasında askeri liseye girenlerin sbs sonucu yokmuş. öyleyse bunlar yurtdışında okumuş 6. sınıfı.
    ismet, 2003'te ışıklar askeri lisesi'ne girdim, orta 1'i 2000-2001 eğitim öğretim yılında ankara çankaya rauf orbay ilköğretim okulu'nda okudum. evet sbs sonucum da yok. 2007 öncesinde değil askeri lise kazananların, türkiye cumhuriyeti vatandaşı 1 kişinin bile sbs sonucunu bulursan taksim meydanında ben orospu çocuğuyum diye bağırırım.

    bak, seni hala nasıl tuttuğuna şaşırdığım gazetenden vereyim haberi.
    http://mobil.hurriyet.com.tr/…ezi-sinavlar-24650666
    2004'e kadar biz lgs'ye girdik, sbs 2007 veya 2008'de gelmiş. git sonucuma bak, bulamazsan yine orospu çocuğuyum diye bağırırım.
    gelelim yurtdışında altıncı sınıfı okuma mevzusu başka bir bilgiye dayanıyor olma ihtimaline.
    bakın 2000-2007 arası sınavı kazananların tamamı yurtdışında okumuş, yani cemaatçi deniyor.

    2003'ye ışıklar askeri lisesine giren 149. dönem 4. kısımla 4 yıl geçirdim. 25 kişi arasında 1 tane bile yurtdışında orta okul okumuş kimse yoktur. 220 kişi devrede ise en azından 100 kişiye kefil olabilirim. diğerlerini de yeterince tanımıyorumdur.
    düşünüyorum da ne gariban insanlar vardı, ismet çıkıp desene yüzlerine, sen amerika'da orta okul okumuşsun diye.

    tamam bu adamlar soruları hep alıyordu, ama 2000 sonrasında girenlerin %97'sinin fethullahçı olduğu iftirası nedir yahu? bu kadarına da pes. en azından verdiğin sınav sonuçlarına bak be adam, 2004'e kadar sınavda ful çekenlerin sayısı çift hanede iken, 2004'ten sonra üç hanelere (2010'da 4 hane) olmuş. sınav mı kolaylaştı yoksa bu kadar fazla kişi kopya çekip ful mü yaptı orasını bilemem, 2003'teki sınav hiç de lgs kadar kolay bir sınav değildi.

    ismet berkan'ın fethullah gülen'i entelektüel bulduğu dönemde biz köstebek'i, din baronunun kazları'nı vs okuduğumuz için fişlenmiş, harp okulunda işkenceyle ayrılmaya zorlanmıştık. hikaye gibi geliyor, değil mi ismet? fethullahçı olmadığımızı ispat etmeye çalıştığımız adama bak, ismet berkan. hani soner yalçın, nedim şener falan olsa içim yanmayacak.
    hep devlet okullarında okudum. orta okulda 1 yıl arı dersanesi, harp okulundan sen fetö'ye göz yumduğun sırada onların baskısıyla ayrıldıktan sonra da üniversite için yerel mat-fen dersanesine gittim. ömrümde ne gazete, ne dergi, ne de test kitabı manasında 1 kez fethullahçıların yayınına para vermedim; dersanelerde bu yayınları alanları da uyardım, istediğin kadar şahit çıkarabilirim.

    aynı günlü soner yalçın yazısı okunmalı:
    http://www.sozcu.com.tr/…n/mesele-vasatlik-1354703/
    sıvı yağ gibi üste çıkıyorsun ismet. şu an bu ithamlara maruz kalması gereken biz miyiz, sen misin be?
    etrafımda senin yazdığın sayfayı sofra altı yapacak insan bile yok da, ola ki bir yakınım bu yazdığını gördü ve ola ki sana inandı; ulan onların gözünde ben ve benim gibi binlerce insanın durumu ne olacak ve vicdansız adam?

    bu hata düzeltilmezse davalara da hazır olsun, çünkü binlerce kişiye zaten icat edilmemiş sınava girmediği için cemaatçi iftirası atmıştır.

    ek: ulan yıllardır, özellikle 2006'dan sonra daha da artan bir trendle binlerce askeri öğrenci, fetullahçı olmadığı için okuldan ayrılmak zorunda kaldı veya atıldı. bunlar belirtilen tarihte girdi okula. yani bahsedilen tarihlerde binlerce askeri öğrencinin fethullahçı olmadığı sabit. bir de çıkmış yazıyı onaylıyor cahil herif.

    ek 2: hürriyet çağrı merkezinden şikayet bıraktım, dönüş bekliyorum. ismet berkan'ın da mail adresini alıp iletişime geçtim. yayınlanan şekilde gazete kapağı ve iç kısımda yeterli düzeltme yapılmazsa suç duyurusunda bulunacağım.

  • 5. 18 ağustos 2016 budget rent a car dolandırıcılığı

    bir arkadaşımın yaşadığı iğrenç bir durum olup, rezalet boyutunun çok üstünde ve tam kelime anlamı ile dolandırıcılıktır. mevzunun içinde kanuni zorunluluk olan e-fatura gönderilmemesinden tutun da, koç grubuna bağlı bir şirketin pespaye müşteri ilişkilerinin olması ve hatta provizyon alınan kart üzerinden, sahibinin onayını almadan yapılan bir ücret çekimi bile bulunuyor. ekran görüntülerini ve yazışmaları entry sonuna ekledim.

    bu arada mevzuya başlamadan önce ufak bir açıklama eklemek istiyorum buraya. maalesef ülkemizdeki tüketici kanunu o kadar zayıf ki, insanlar ekşi sözlük olmasa karşılarında muhatap dahi bulamıyorlar. burası türkiye'nin ek çok hit alan sitelerinden biri olduğu mecburen çözüm üretmek zorunda kalıyorlar. yoksa kimsenin umrunda değiliz gerçekten.

    arkadaşımın ağzından aynen aktarıyorum;

    "bayramda aile büyüklerimize ziyaret maksadıyla bir ordu-erzincan taraflarını gezmek istedik. uzun araç yolculukları pek cazip gelmediğinden istanbul’dan gidiş ve geri dönüşümüzü uçakla yaparak orada araç kiralamak daha mantıklı geldi. 2 mayıs günü budget internet sitesi üzerinden 2 temmuz’da ordu ofisinden teslim alınarak 7 temmuz’da erzincan havalimanı ofisine teslim etmek üzere bir araç kiralayıp ücretin tamamı olan 664,67 tl’yi kredi kartım ile ödedim. (rezervasyon onay maili ekran görüntüsü aşağıdadır). işaretlediğim teslimat noktaları da aynı şekilde rezervasyon onay mail'inde görünmektedir. yani doğru seçerek satın almışım gelen mail'e göre.

    uçakla ordu’ya varıldı, araba sorunsuz bir şekilde teslim alındı, bayram gezmeleri yapıldı.aracı teslim alırken her ihtimale karşı prosedürel olarak kredi kartımdan 300 tl provizyon çekildiğini de belirteyim. bunu her rent a car yapar hgs-ogs kaçak geçiş veya ceza için. 7 temmuz günü de yine sorunsuz bir şekilde erzincan havalimanı ofisine teslim edildi ve biz istanbul’a döndük.

    8 temmuz günü budget ordu ofisi çalışanı beni arayarak hesabımızı kapatmaya çalıştığını ancak sistemde bir yanlışlık olduğunu söyledi. aracı oradan teslim alıp başka bir ofise bıraktığımız için ekstradan 295 tl bir ödeme yapmamız gerektiğini, ancak biz aracı teslim alırken bunu söylemeyi unuttuğunu belirtti. "nasıl böyle bir ödemem olduğunu söylemeyi unutursunuz, ayrıca web sitesinde ben böyle seçtim ve extra bir ödeme çıkmadı" deyince, yapacak bir şey olmadığını bu tutarı 300 tl’lik provizyonumdan çekeceğini söyledi. bu ödemeyi kabul etmediğimi ve şikayet kaydı oluşturacağımı kendisine söyledim tabiki. aracı internetten alırken teslim noktalarını doğru seçmişim, ödeme de seçtiğim noktalara göre çıkmış ama extra bir ücret daha isteniyor. şark kurnazlığının dik alasına bak sen!! provizyonu ceza kaçak geçiş v.b sebeplerle alıyorsun kardeşim sen. böyle bir sebeple benden onaysız şekilde hangi kanuna dayanarak çekiyorsun.

    konu ile ilgili budget firmasının cs@budget.com.tr mail adresine şikayet şekline yazdım ve hiçbir geri dönüş olmadı(ekran görüntüsü mevcut aşağıda) ve sosyal medyanın gücü adına twitter’dan yardırdım. hemen ertesi gün müşteri ilişkileri departmanı çalışanı arayarak;
    ‘’neler oldu bir anlatın’’ dedi. konuyu aktardığımda bana cevabı "siz aracı ordu’dan alıp ordu’ya teslim etmeyi seçmişsinizdir, eğer erzincan’ı seçseydiniz zaten internetten ödeme yapılırken 295 tl otomatik eklenir" oldu. bu işlemi internetten doğru şekilde yaptığımı, eğer yanlış yaptıysam rezervasyon onayında nasıl ekran görüntüsündeki gibi doğru gözüktüğünü sordum tabiki. rez. numaramı vererek kontrol etmesini istedim, ‘’ben burdan göremem ama’’ dedi. ya sabır çekerek bana gelen konfirmasyon mailini kendisine tekrardan mail attım. ‘’tamam, araştırıp ilgileniyoruz, size geri dönüş yapacağız’’ cevabını aldım. güya teslimat noktalarını yanlış seçmiştim ya, rezervasyon mailini görünce kal geldi tabiki arkadaşlara. üzerinden bir hafta, 10 gün geçti, hala geri dönmediniz, bakın tüketici hakem heyetine gidicem dedim. yine dönüş yok tabiki.

    bu arada tüketici hakem heyetine kredi kartı ekstrelerimi de alarak başvuruda bulundum. konu hakkında %100 haklı olduğumu ancak fiş/fatura olmadığından maalesef bir sonuca varamayacağımı söylediler. tekrardan budget’a geri dönerek bana aldığım hizmete ait 664,67 tl’lik ve sonradan çekilden 295 tl’lik ücretin e-faturalarını göndermelerini istedim. otokoç otomotiv’den fatura istemem gerektiğini söyleyerek beni oraya yönlendirdiler ancak otokoç otomotiv’den de hiç bir yanıt ve geri dönüş alamadım. hesabımdan çekilen paralara ait faturalarımı alamıyorum resmen yani "koskoca" otokoç'tan.. ( fatura talebine dair mail'in ekran görüntüsü aşağıdadır)

    özetlemek gerekirse, budget tarafından çok güzel dolandırılmış bulunmaktayım, hem de faturasız bir şekilde. aracı bıraktığım ofis aldığım noktadan farklı bir yerde olunca bu şekilde bir muameleye maruz kalmak, insanı resmen ayar ediyor. teslim noktalarını seçip, müşteriye beyan edilen ve çekilen tutar ile hizmet verip "ay pardon cnm ya unutmuşuz" diyerek nasıl kartımdan onaysız para çekilebilir? kredi kartı bilgilerimi kopyalamış ve para çekmiş bir dolandırıcıdan ne farkınız var sizin? çok şükür ki 300 tl ödeyemeyecek durumda değilim, ve tüketici olarak yapılması gerekenlerin de farkındayım. ancak bu şekilde kimbilir kaç kişiden onaysız kesinti yapıldı ve bu nasıl bir denetimsizliktir ki ne e-fatura ne de bir açıklama var ortada. en sıkıntılı olan durum ise benden habersiz kartımdan ücret çekilmesi. """""

    arkadaşımın aktardığı durumu aynen yazdım. insanlar sözlüğe sığınacak ve ancak buradan bir muhatap bulacak kadar çaresizler. seslerini duyurmanın başka bir yolu yok malesef. o yüzden rezalet başlıklarına irite olan arkadaşlar lütfen bu şekilde değerlendirsin olayı.

    rezervasyon onay maili

    şikayet maili

    fatura istenmek için atılan ve cevap verilmeyen mail

    edit: evilator nickli yazar arkadaşımızın uyarısı ile yazım hatası düzeltildi.

    mutlu son editi: budget bu başlık sonrasında arayarak yapılan hatayı kabul etmiş ve faturayı nihayet 1 buçuk ay sonra mail atmış. ücreti de iade edeceğini bildirmiş.hepinize arkadaşım ve kendim adıma teşekkürler sevgili yazar arkadaşlarım. destek mesajlarınız ve konuyu gündeme taşımanız olmasa lütfedip geri dönmezdi kimse. iyiki varsınız hepiniz.

    iade maili..

    nedense anca bugün gelebilen fatura

    son söz budget'a: insanları mağdur etmeden çözüm bulmayı öğrenin bir an önce. global bir markayı insanların gözünde ne hale getirdiğinizi umarım anlamışsınız ve önlem almışsınızdır. yukarıda anlatılanlardan 1 tane elle tutabileceğiniz bir şey yok görüldüğü üzere. illa başlık açılması mı gerekiyor ? illa sosyal medya'dan duyurmak mı gerekiyor ? illa belgeleri çarşaf çarşaf yaymak mı gerekiyor ortaya ? illa kamuoyu mu oluşturmak lazım ? normal prosedürler ile o kadar ızdırap oluyorsunuz ki insanlar çaresizlikten ne yapacağını şaşırıyor. bir yazar arkadaşımızın dediği gibi keşke faturayı size gelen ilk mail şikayetinde atsaydınız, keşke iade sürecinizi 1 ay önce başlatsaydınız da insanlar samimiyetinize güvenseydi. binlerce şikayet arasından 1 tanesi ekşi'ye düşüyor tüketicinin tanıdığı varsa ya da kendi yazarsa. anca o zaman bir çözüm bulunuyor. ya diğerleri ??

  • 6. şişman kızla sevgili olan erkek

    beyin kıvrımları olmayanların, beden kıvrımları üzerinden fikir ve tespit kastırdığı yahut kastıracağı başlık.

    gün geçmiyor ki bir nefret suçu daha işlenmesin şu mecrada.

  • 7. iki müslümanın savaşında hangi taraf şehit olur

    averaja bakılır.

  • 8. her kürt bir türk ile evlendirilsin

    asla yapılmaması gereken eylemdir.
    sonra bunlar kalkar "türkler bizi sikiyor" diye ortalıkta molotof atarlar.

  • 9. 27 mayıs 2016 akbank dolandırıcılık rezaleti

    olayın üzerinden zaman geçmiş olmasına rağmen hukuki anlamda bir ilerleme kaydedilmediği için mevzuyu sözlüğe taşımak durumunda kaldık. üniversiteden sınıf arkadaşımın başına gelmiş. benden de buraya yazmamı rica etti. belki sesimizi duyurabiliriz, çünkü olay 3-5 bin değil 85 bin liralık bir dolandırıcılık. arkadaşımın bana attığı mesajı aşağıya yapıştırıyorum;

    27.05.2016 tarihinde 02124442525 numaralı telefondan arandım.
    arayanlar akbank müşteri hizmetlerinden aradıklarını söylediler.
    (baştaki 0212 istanbuldan arandığım için var sandım. akbank beni
    4442525 harici 02626860000 ve 0262 6877000 nolu numralardan arayarak da daha önce işlemler gerçekleştirmiştir.)
    kredi kartımdan yurtdışı bahis sitelerinden işlemler yapıldığını bilgim olup olmadığını sordular.
    bilgim yok dedim . kart bilgileriniz çalınmış olabilir dediler.
    hala daha para çekilmeye devam ettiği için güvenliğiniz için acil olarak kartınızı kapatmamız lazım dediler.
    bundan sonra zaten telaşa kapıldım maalesef...
    müsteri hizmetlerinde çalan akbank müziği , konuşan robot ses ve bir çok düzgün diksiyonlu müşteri temsilcisi ayarlamışlar.
    çeşitli birimlere (güvenlik birimi vs) aktarıyoruz diyerek bi kaç farklı kadınla konuştum.
    bilgilerimi daha önce ele geçirmişler , benden hiç bi şekilde kart bilgisi istemediler çünkü.
    sadece klasik bi kaç güvenlik sorusu sordular,annenizin kızlık soyadının 2 . 4. harfi gibi..
    en son kartın kapatıldığını telefona gelen onay smsini aktaracakları sisteme girmemi söylediler.
    denileni yaptım.1 2 dk içinde işlem tamam deyip kapattılar. meğerse o sms internet bankacılığıma giriş sms'ymiş...

    daha sonra internet bankacılığına girince beni dolandıranların akbank adına arama yapan bu şahıslar olduğnu anladım.
    7150 tl'lik 12 aylık eft talimatı vermişler ve ilk 7150 tl aktarılmış(ücretlerle birlikte toplam 7500 tl kartımdan çekilmiş.
    akbankı arayarak hemen kartı kapattırdım ve harcama itiraz dilekçesi faksladım.
    (burda bankanın asıl kusuru ise onay sms'siolmadan ,şüpheli işlem diye teyit istemeden direk parayı aktarması.)

    ancak akbank dilekçeme 5. gün cevap verdi ve paranın şahıslara aktarıldığını söyledi.
    bundan sonrasını akbankın ilgilendirmediğini savcılığga gitmem gerektiğini söyledi.
    7150 tllik 12 aylık eft talimatı için benden onay smsi istemedi akbank , bilgilendirme smsi atmadı.
    aranmadım , yaklaşık 85 bin tlyi bulan işlemi direk onaylayıp parayı şahıslara aktarmış banka.
    ayrıca yaklaşık 350 tl işlem masrafı banka tarafından alınmış , o dahi geri ödenmedi.

    şikayet kaydım için yetkililer beni dolandıran çetenin çok profesyonel olduğunu kabul etti.
    arayan numaradaki baştaki 0212 nüansını bi çok kişinin bilemeyeceğini kabul ettiler.
    hatta direk 4442525 ile arayıp dolandırabilirler dedi yetkili.bunun bile yolunu bulabiliyorlar dedi.
    ben de nasıl kendimizi güvene alacaz o zaman deyince sorularım cevapsız kaldı.

    nitekim dolandırıldığımı anlayınca ilk konuştuğum müşteri temsilcileri ilk etapta 02124442525 numarasının akbank güvenlik birimi olduğunu
    söyledi, ben ısrar edince 2 3 dk telefonda bekletip ,birileriyle görüşüp , evet haklısınız akbank değilmiş dedi.
    akbankın hem de güvenlikten sorumlu müşteri temsilcisi bile 02124442525 akbankın güvenlik birimi diyor , ben nerden bilecem dolandırıcı olduğunu ?

    dolayısıyla kredi kartı kullandığım sürece güvende olmayacağımı ve bankanın da müşterisini korumayacağını anladım.
    kredi kartımı kapatmak istediğimi belirttim , akbank daha da ileri giderek daha önce iptal ettikleri kredi kartı aidatını da geri alacağını söyledi.
    dolandırılmamda ciddi ihmali bulunan banka hiç bir şekilde müşterisine sahip çıkmadığı gibi , müşteriyi mağdur etmeye devam etti.
    7150x12 yaklaşık 85 bin eder. hergün her müşteri bu kadar büyük meblağlarda işlem yapıyor mu ki , akbank onay smsi dahi göndermemiş,
    parayı hemen aktarmış , işlemden şüphelenmemiş ,bilgilendirmeye dahi ihtiyaç duymamıştır ?
    parayı neden hemen( murat kışla isimli şahıs , eftden sadece 3 dk sonra parayı çekmiş ) aktarmış , dilekçeme cevabı neden 5 günde ancak vermiştir ?
    bankanın müşterisine karşı sorumluluğu hiç mi yoktur ?

    daha önce hiç girilmemiş bir cihazdan ve konumdan giriş yapılmış neden bilgilendirme yok ?( maile face vs bile farklı cihazdan girince bilgilendirme geliyor)
    daha önce hiç girilmemiş bir cihazdan , daha önce hiç para gönderilmemiş bir hesaba eft yapılmış neden teyit yok ?
    daha önce hiç girilmemiş bir cihazdan , daha önce hiç para gönderilmemiş bir hesaba 12 aylık ve her ay 7150 tl lik eft yapılmış , neden onay smsi
    yok? neden bilgilendirme telefonu veya smssi yok. diğer bankalar şüpheli durumlarda hemen arayıp teyit istiyor...

    neden akbank kendi numarasının kullanılmasına müsaade ediyor ? neden kapattırmıyor ? neden tüm ısrarıma rağmen şebekeyle hukuki mücadele başlatmıyor ?
    nitekim daha sonra araştırınca bi çok insanın akbanka bu numarayı şikayet ettiğini ama akbankın numarayı kapattırmadığını öğrendim.
    benim gücüm nüfuzumla akbankın ki bir mi ? neden müsterisini ortada bırakıyor neden hukuki destek vermiyor ? neden dilekçelere cevap dahi vermiyor ?
    aylar geçti ve hala savcılık sikayetimle ilgili hiç bir işlem yapmamış , akbank devreye girseydi böyle mi olurdu ?
    ülkemizde hukuk malum , benim dilekçem bomboş dosyada öylece duruyor aylardır.
    akbank kurumsal olarak devreye girseydi eminim şu an şahıslar yakalanmış olurdu...

    hukuk yoluyla bir sonuç alırım sanmıştım ama son olaylardan sonra ümidimi tamamen kaybettim.çünkü şu ana dosyaya bakacak savcı bile yokmuş.
    yaptıkları hırsızlara kar kalacak.

    arayan numaranın akbanka ait olmadığını güvenlik birimindeki müşteri temsilcisi bile bilmiyor , hatta direk 444 2525 ile de aranabilceğimi ,
    hırsızların bunu başarabileceklerini ifade etti yetkili müşteri temsilcisi, bunun bile yolunu bulabiliyorlar dedi.. peki biz ne yapacağız ? nasıl korunacağız ?
    bu durumlarda mağdur olacaksak neden kredi kartı kullnalım ?
    neden bankada para bulunduralım ? kendi adıma tüm kredi kartlarını kapattım , hesaplarımı kapattım , maaş hesabımda bile para bulundurmuyorum.
    bankların tavrı yüzünden bu tutum yaygınlaşırsa ( ki herkese tavsiye ederim , ilk sorunda yüzüstü bırakıyorlar ) bankacılık sektörü asıl kaybeden olmaz mı ?

    arayan numara akbank gibi , müşteri hizmetleri kusursuz , normalde de müsşteri hizmetlerini arayınca sisteme kredi kartı şifresi vs giriliyor hızlı işlem için..
    yani hatam var ama dolandırıcılar aşırı profesyonel , bankanın güvenlik sistemi tırt , banka vurdumduymaz ...

    kaldı ki arayan numaradan şüphelenmeme nedenlerimden birisi akbankın da bi çok kez farklı nodan araması , hatta dolandırıldıktan sonra bilgi için
    arayan no bile 4442525 değildi. hatta kredi kartını kapatalım dediler kurumsal olmayan nodan ,tüm bu olanlardan sonra . dedim yok ben ararım 4442525'i.
    şaka gibi banka , kendisi her işlemi 4442525 harici numaradan arayıp yapıyor , sonra müşteriye başında 0212 olan 4442525 nolu nodan dolandırıldı diye sen suçlusun diyor.

    toplamda 85 bin tllik bir işleme , ilk defa girilen bir konumdan ilk defa girilen bir cihazdan , ilk defa para gönderilen bir hesaptan onaysız sorgusuz
    sualsiz , 3 dk içinde para transferi yapan banka bizi ilgilendirmez , ne yaparsan yap deyip işin içinden çıktı kısaca.

    ben o paradan da , hızrsızların hesap vermesinden de ümidi kestim.
    ama tüm sosyal medaya mecralarından bu olayı olabildiğince fazla kişiye duyurmaya çalışacam .
    hem insanlar dikkatlı olsun hem de akbankın diğer yüzünü görsün istiyorum. müşteriyi sadece para kazandırırken seven , ilk sorunda satan
    akbanktan haberdar olsun.
    bankacılık sektörüne güvenmeyin. herkes eninde sonunda bi şeklde dolandırılacak ve banka sizi satacak.
    kredi kartı kullanmayın, mecbur kalmadıkca hesap açmayın. hesapta para tutmayın. internet bankacılığı kullanmayın.
    çünkü dolandırıcılar mutlaka bi yolunu bulacaktır sizi soymak için.
    istediğiniz kadar dikkat edin , mutlaka bi açık bulacaklardır ve emeğinizi en zor zamanınızda sömüreceklerdir.

    kredi kartını kapatırken tüm bunların üstüne hesap işletim ücreti isteyeceklerdir...
    sonra yazdığınız dilekçeye bile cevap vermeyeceklerdir.
    kurumsalmış , müşteri memnuniyetiymiş hepsi bi sorunla karşılaşana kadarmış.

    sözlükteki hukukçu arkadaşlardan yardım bekliyoruz. şikayet için ifade alan polis dahi "ben de olsam inanırdım" dedi. bu tür dolandırıcılıkların nasıl önüne geçeceğiz? elimiz kolumuz bağlı mıdır?

    sorular üzerine gelen edit: kaybımız 7500 lira, adamlar 12 ay boyunca 7150 eft talimatı vermiş, banka onay istemeden anında parayı yollamış. eğer mevzuya uyanmasak 12 ay boyunca para gidecekti. yani bankanın güvenlik zaafiyeti 85k'ya mal olabilirdi. arkadaş benim üniveristeden arkadaşım. yani biz üniveristeden beri arkadaşlık yapıyoruz. okulumuz bitti ama hala arkadaşlığımız devam etmekte. kendisi şu anda işinde gücünde birisi. ama bu bizim üniveristeden arkadaş olduğumuzu değiştirmiyor.

    edit 2: banka arayınca kapatıp ben arıyorum , kendimi güvene alıyorum diyen arkadaşlara şu örneği vereyim :
    http://www.mynet.com/…iralik-evi-sattirdi-2497593-1
    (dolandırıldığını anlayan sevinç aksoy, ankara emniyet müdürlüğüne giderek şikayette bulundu.
    adli makamlara giden aksoy’un satılan evine savcılık kararı ile el koyuldu. aksoy’u arayan numaralar ve savcı isimlerinin sahte olduğu ortaya çıktı.
    yapılan araştırmalar sonrasında aksoy’un 118 80’i hiç aramadığı ve dolandırıcıların hatta girdiği ortaya çıktı.)

    görüldüğü üzere şebeke çok profesyonelse ve illa kancayı takacaksa siz ararken bile bir şekilde çağrıyı kendilerine yönelndirip yine kendileriyle konuşturuyor.
    ben çok zekiyim ,uyanığım diye geçinenler umarım bi gün bu tuzaklara düşmez , çünkü dolandırıcılar sürekli kendilerini aşıyorlar.
    bankayı neden suçluyor diyenlere: en kızdığım nokta bankanın direkmen olayı doğru düzgün anlayıp dinlemeden savcılığa git,bizi ilgilendirmez demesi.
    sonrasında yaptığım başvurulara cevap dahi vermemesi, en azından olaya müdahil olmaması. birileri piyasayı senin adına senin markanla dolanrıyor,
    bununla ilgili defalarca şikayet alıyorsun bunu engellemeye çalışmıyorsun , acaba bu işten zararlı çıkan banka olsaydı ne yapardı ?
    ben adliyeye gittim , 3 ay oldu ,dosyada şikayet dilekçem harici tek evrak yok,davaya bakacak savcı bile yok.
    akbank kurumsal olarak avukatlarıyla şikateçi olsaydı dolandırıcılar şimdiye yakalanmış olmaz mıydı ? geçen 3 ayda başka insanların canı yanmazdı en azından..

    tekrar ediyorum bankanın asıl kusuru ise şudur :daha önce hiç girilmemiş bir cihazdan ve konumdan giriş yapılmış neden bilgilendirme yok ?
    ( maile face vs bile farklı cihazdan girince bilgilendirme geliyor)
    daha önce hiç girilmemiş bir cihazdan , daha önce hiç para gönderilmemiş bir hesaba eft yapılmış neden teyit yok ?
    daha önce hiç girilmemiş bir cihazdan , daha önce hiç para gönderilmemiş bir hesaba 12 aylık ve her ay 7150 tl lik eft yapılmış , neden onay smsi yok?
    neden bilgilendirme telefonu veya smssi yok. diğer bankalar şüpheli durumlarda hemen arayıp teyit istiyor.
    tamam internet bankacılığına girilmiş ama yapılan her transferde ,hele hele ilk defa ve yüklü miktardaysa diğer bankalar onay smsi ile kalmıyor telefon ile arayıp teyit ediyor.

    ve neden akbank kendi numarasının kullanılmasına müsaade ediyor ? neden kapattırmıyor ? neden tüm ısrarıma rağmen şebekeyle hukuki mücadele başlatmıyor ?

  • 10. ölüyü dirilten lüks yalova seyahat

    kahramanlarının hepsinin birer değişik olduğu hikaye.

    antalya'dan yalova'ya özel bahçesine gommek icin kedi leşi yollayan mı ararsın, kedinin taninmayacagini düşünüp sokak kedisini paketleyen mi ararsin...

    edit: türkçede herhangi bir av ya da başka bir şekilde öldürülmeyen hayvana leş denir. hayvan ölülerine naaş ceset ölü demek pek kullanılan tabir değillerdir. girdideki kedi leşi lafı bazı kediseverleri üzmüş, çok umurumda olmasa da bilgi vermek istedim...

  • 11. 18 ağustos 2016 esad'ın ypg'yi bombalaması

    pkk artıklarını çileden çıkartan olay.

    pkk maşası olarak hayatını devam ettiren arkadaşlara tavsiyem, bir hayat edinsinler.

  • 12. uzaya rengini veren siyah madde

    kacak cay

  • 13. 18 ağustos 2016 kimlik sorgulama rezaleti

    facebook'ta paylasilmasiyla haberdar oldugum olaydir:

    "bugün bir kiliseye gittim. pek fazla vaktim yoktu hatta. istediğim birkaç kaynağı alıp çıkıyordum yaklaşık beş dakika filan sürdü. kapıda bir polis durdurdu kimlik kontrolünüzü yapmadık çok hızlı içeri girdiniz, dedi. gayet normal bir şekilde bir şey demeden verdim kimliğimi bekliyorum ki işte cihazlarından vs tc kimlik numaramla bir şeylere baksın. kimliği evirdi çevirdi, öğrenci olup olmadığımı ve okulumu sordu. cevapladım sonra uzaklaştım. telefon faturamı öderken adımı soyadımı öğrenip ekleyen satış elemanları, yahut kredi kartı şifresi belirlerken ordan yine ad soyad öğrenen güvenlik görevlileri vs oldu ama şu olay kadar beni sinir etmedi. bu yapılanlar sadece bana yapılmıyor şimdi gelip ergen gibi ona yazan erkeklerin mesajlarının ss'lerini alan tiplerle bir tutmayın bu yazdıklarımı. burda bir insana verilen hakkı aleni bir şekilde kötüye kullanan bir polis var. bu ülkede kime bir polis yanaşsa çıkarır kimliğini gösterir. yani sen birini beğenince sevgili polis arkadaşım gidip kimlik isteyip sosyal ağdan taciz etme hakkına sahipsin öyle mi? biz tacize uğrayınca sana haber vereceğiz öyle mi? sanırım önce sana anlatmamız gerek taciz nedir ve nerede başlar? siz o kapı önlerine ya surdan '' karı kız '' geçsin beğendiğine kimlik sor diye oralarda değilsin.ha birde sana mümkünse eğitim sürecinde meslek etiği, kadın hakları vs mümkünse anlatılsın.ülkenin polisi seni taciz ediyor, ülkenin erkeklerinin beline mi kuvvet o halde. teşekkürler eril ülkem ama biz sizin erilliğinizi başınıza yıkacağız."

    ekran goruntusu

    not: arkadaslar olayi ben yasamis degilim. facebook'ta gordugumu zaten belirttim yazinin basinda. gecmis olsun mesajlari geldi veya benim yazarlik gecmisim uzerinden cikarim yapan oldu ama konuyla alakam facebook'ta gormemle sinirli. zaten iletiyi tirnak icinde aktardim.

    not2: hemen olayi yasayani ve burda bahsi gecen memuru asmaya kesmeye gerek yok. olayi yasayan arkadas yazilari okuyorsa neler yapmasi gerektigiyle ilgili yardimci olabilirsiniz, yol gosterebilirsiniz. cunku bence tehlikeli bir yaklasim basina gelen. fakat asiri tepkilerle olaydaki iki kisiyi de linc etmenin faydasini goremiyorum. memurun yaptigi yanlis ve yanlis oldugunu bilmeli gerekirse amiri mueyyide uygulamali ama muebbet hapis degil bunun karsiligi da lutfen sakin olun.

  • 14. iç savaşta dincilerin laikleri ezip geçmesi

    ne olacak sonra arkadaş? ezdin geçtin beni aferin bravo. sonra? ülkedeki tüm yabancı sermayeli şirketlerin üst kademelerindeki adamlar senin laikçi dediğin tayfa. bilim adamların, sinemacıların, avukatların, bindiğin aracın distribütörü, seyrettiğin maçları yorumlayanlar, dışarda yemek yediğin sosyalleştiğin mekanları işletenler, dinlediğin müzikleri yapanlar, seyrettiğin dizilerde oynayanlar laikçi dediğin kişiler. çocuğunun ameliyatını yapan doktor, eczacın, çalıştığın işyerinde ekmek kazanmanı sağlayanlar.. bayıla bayıla tükettiğin tüm ürünleri yaratanlar, üretenler, pazarlamasını yapanlar..
    buraya gelip beynimizi sikmeni sağlayan ekşisözlük yönetimi, yazılımcısı, reklamcısı hepsi senin o hayali iç savaşında ezip geçtiğin aklı başında insanlar. ne yapacaksın bizler olmadığında? nasıl bir dünyada yaşayacaksın, nasıl para kazanacaksın? suudi'ler gibi petrolün de yok, ki bu gibi ülkelerle iş yapıyorum, yine tüm bahsettiğim pozisyonlarda modern, okumuş, batılı mantalitede mısır'lılar, ürdün'lüler ve avrupa'lılar çalışıyor. suudi'lerin bir bok ürettiği, geliştirdiği, dünya medeniyetine en ufak bir katkıları yok.. neyin peşindesin ki sen? iç savaşmış.. aç bak şeriatçılarla karşıt grupların iç savaş yaşadıkları ülkelerin haline.. bok çuvalı..

  • 15. hdp'ye oy veren gencin pkk saldırısında ölmesi

    (bkz: 15 ağustos 2016 diyarbakır patlaması)

    hdp'ye basılmış oy pusulasıyla poz veren mehmet sarı'nın pkk diyarbakır saldırısında hayatını kaybetmesi. bkz

    bu kalleş terör örgütü senin aydınlık geleceğini karartmak için var kürt kardeşim. ne olur anla artık bunu, daha kaç can gidecek?

  • 16. 18 ağustos 2016 fenerbahçe grasshoppers maçı

  • 17. 18 ağustos 2016 elazığ patlaması

    merhaba, elazığ'dan bildiriyorum. sabahtan beri 10'a yakın ameliyat yaptım. yeni ameliyattan çıktım. fırat üniversitesindeki hastaların durumu genel olarak iyidir. hastaların hemen hepsini topladık, ameliyatları bitti. bazılarının durumu daha zor gibi ancak inşallah başka kimseyi kaybetmeyiz.

    daha önce başka bir olayda yaralanan polis serkan bugün ikinci kere gazi oldu. serkan bunlar neden hep senin başına geliyor yahu?

    sonuç olarak terör bugün de elazığ'ı vurdu. çok üzgünüm.

    yazdıklarımı okudum. biraz garip geldi bana ama söyleyeceklerim bu kadar.

  • 18. siz erkekler neden sakal bırakmak zorundasınız

    çünkü erkekler sakal bırakmak zorunda kalmaz,sakalını kesmek zorunda kalır.

  • 19. türk kızının suratının genellikle asık olması

    siz nasıl tayt giyen, şort giyen, x giyen kızın asıl amacı üzerinde sayfalarca kafa patlatıp "galiba benim dikkatimi çekmek ve beni tahrik etmek istiyor yhaa" sonucuna varıyorsanız, bir alt katmanınızda olanlar da kamusal alanda gülümseyen kızın amacının kendisine "vermek" olduğunu düşünüyor. aynı bokun daha sineklisi.

    uzatmadan geçen yaz yaşadığım bir olayı anlatayım, o aralar bizim meslek odasında bir işim var, metrobüsten gayrettepe'de inmeye yakın ortağımla telefonda konuşuyorum, normalde böyle ortaya karışık yerlerde güneş gözlüğümü çıkarmam ve gülümsemem, fakat o an gözümde gözlük yok ve acayip gülüyordum ki, sadece birkaç saniyeliğine adamın tekiyle göz göze geldim. herif sanki bu anı bekliyormuş gibi o birkaç saniyeyi kaçırmayıp zart diye sırtarmaya başladı. çok takılmadım, inip minibüse bindim, ulan baktım yanıma oturdu sanki 10 yıldır tanışıyormuşuz gibi bir rahatlıkla, üstüme doğru eğilerek gülüyor, "eheheh mehehe ben abdülkadir bu civardaki şirketlerin bilmemneyini yapıyorum ben de" diyerek dev ekranlı telefonundan facebook profilini açmış yüzüme doğru tutuyor, "ekleyin hemen beni" diyor. elimle kolumla itiyorum, "ilgilenmiyorum" diyorum, hala telefon suratımın dibinde "ama bi bakın" diye bir şeyler geveliyor, yaşım şu, şurada oturuyorum minvalinden bir şeyler anlatıyor, hemen ofisteki erkek arkadaşlardan birini arayıp "şurada beni karşılar mısın ama acil çık ne olur" diyorum. adam hala "neden böyle yapıyorsunuz ki" diyor. çok şaşkın çünkü birkaç dakika önce metrobüste kendisine bakarak "güldüm". bu esnada minibüste kadın erkek kimseden çıt çıkmadığını bilmem belirtmeme gerek var mı.
    benden birkaç yüz metre önce iniyor, hala "ekleyin beni unutmayın" diye bağırıp leş leş sırıtarak. onca tepkime rağmen kendisini ekleyeceğime hala inanıyor çünkü güldüm lan güldüm. bense ineceğim yerden 500 metre sonra iniyorum ne olur ne olmaz diye, barbaros bulvarı'nın ortasında sinirden korkudan titreyerek bir kenara oturuyorum.
    birkaç gün sonra başka bir arkadaşımız ofise gelemiyor, çünkü önceki akşam bir kız arkadaşıyla evine yürürken konuşup gülmesini üstüne alınan güleç mi güleç, şeker mi şeker, kainatta eşi menendi olmayan bir türk erkeği o saatten beri apartmanın kapısında dikiliyormuş. "deli filan mı?" diyoruz, arkadaş "hayır ya arabasını alıp geri geldi" diyor. kendisine değil, ortaya bir yere "güldü verecek" düşüncesiyle adam geceyi elalemin evinin kapısında bekleyerek geçirmiş.

    türk kadını kendi ülkesinde gülme şansını kaybedeli 10 asır oldu, bu asla düzelmez, başka ülkelerde gülün kadınlar.

  • 20. rektör seçimlerinin kaldırılması

    akp az önce yök'ün belirlediği adaylardan cumhurbaşkanının seçim yapması yönünde önerge verdi.

    bence yök'ü aradan çıkaralım direkt istediği kişiyi rektör olarak atasın cumhurbaşkanı hatta öğretim üyelerini de cumhurbaşkanı atasın. hatta öğrencilerin hangi notu alacağına da cumhurbaşkanı karar versin, çünkü her şeyin iyisini cumhurbaşkanı bilir.

    http://www.milliyet.com.tr/…eri-ile-gundem-2297287/

    edit: ak parti'nin rektör atamalarındaki değişiklik için verdiği önergenin ardından chp tüm vekillerini meclis'e çağırdı. muhalefetle yapılan görüşme sonucu ak parti rektörlük sistemini değiştiren önergeyi geri çekti.

    http://www.milliyet.com.tr/…ri-ile-siyaset-2297287/

    tepkiyi görünce geri çektiler yavaş yavaş alıştırıyorlar daha önce defalarca yaptıkları gibi. 2-3 yıla bir yolunu bulup bu yasayı çıkarırlar. bakın bu başlığın ilk entrysi bu yılın başında yazılmış.

  • 21. tsk'ya yabancı subay alımı

  • 22. instagram'da ölümüne dans eden muhteşem türk kızı

  • 23. öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler

    az önce izlediğim bir videoda görüp, bence çok da komik olduğunu düşündüğüm bir olayı anlatıp videsunu da ekliyorum.

    deniz kabuğu içinde yaşamakta olan yengeç arkadaşlar zamanla kabuklarına sığmıyorlar. bir gün geliyor ve piyasada boş bir deniz kabuğu bulunuyor. büyükcene bir deniz kabuğu. küçük bir yengeç bunu görüyor ama ona büyük geleceğini anlıyor olmalı ki bekliyor. illa kendisinden büyük, bulduğu deniz kabuğundan küçük bir yengeç gelip kendi kabuğundan çıkıp bu yeni deniz kabuğuna girecek diyerekten. o da bu ara beden deniz kabuğuna çökerim umuduyla başlıyor beklemeye.

    birden fazla yengeç toplaşıyor kabuğun etrafında. birbirlerini ölçüyorlar. boy sırasına giriyorlar. muhahah. bildiğin boy sırasına giriyorlar. derken büyük bir yengeç geliyor. en öne geçip, boşta olan kabuğun içine giriyor. bir yarış başlıyor. onun çıktığı kabuğa diğeri, diğerinin çıktığı kabuğa diğeri ... ara bedenler ufaktan kapışıyorlar bu sırada. sabah sabah izlediğim bu tatlı mücadele kaçık keyfimi arttırdı. yengeçlerin deniz kabuklarını nasıl evleri yaptığını ve sahibinden.com gibi çakal satıcı dolu bir uygulama olmaksızın takasa girdiğini görmek oldukca masum geldi.

    kabuk takası sırası

  • 24. bedelli askerlik

    1 hafta önce af gündemimizde yok:

    http://www.hurriyet.com.tr/…nak-af-yok-ama-40189498

    bugün yine yeniden bedelli gündemimizde yok:

    http://sonhaber.istanbul/…elli-askerlik-aciklamasi/

    haftaya görüşmek üzere tüm bedelli bekleyenleri tebrik ediyorum şimdiden :))))))

  • 25. çimenlerde yuvarlanmamızı engelleyen şey

    köpeklerin oraya buraya yaptığı kakaları.

    keyif bırakmıyor.

  • 26. kemalettin özdemir

    bana soru sormayın, ben bildiklerimden sizin bilmenizin yeterli olacaklarını anlatayım diyen vatan haini.

    bu adamlar tutuklanıp, tutukluluk hali içerisinde sorguya çekilmeliler. böyle tv ekranlarında itiraflarla kendilerini aklayarak değil. bu adamların hepsi atatürk ve modern türkiye cumhuriyeti düşmanı, irticacı, şeriatçı orospu evlatları.

    hadi açsın bana dava da, mahkemede görüşelim. tipini siktiğimin şakirti. vatanın, devletin anasını siktiniz şimdi de kendi davanızı satıyorsunuz. ciğeri beş para etmez adamlarsınız.

  • 27. kerimcan durmaz

    kazandığı para yüzünden kendisine çemkirenleri anlamıyorum. kazanana değil, kazandırana bakacaksınız, nefretinizi bu insanları yaratanlara yönelteceksiniz. mesela acun ılıcalı'ya karşı hiçbir duygum yok benim, ama bu kadar para kazanmasına vesile olan, programlarını izleyen, kurguları hakkında yorum yapan kimseyi yakınımda tutmam, muhatap olmaktan hicab duyarım. kutu açma kapama, ıssız bir adada verilen senaryoyu oynama gibi şeyleri zevk alarak izleyen insanların suçlusu acun değil. o sadece kullanıyor bu zavallılığı.

    kerimcan denen çocuk da aynı. 1 ay önce bir yere gidiyordum, önümde de iki kız yürüyor, saçlarının uçları turuncumsu kahvemsi, tepeleri koyu kahve, bence gözünüzün önüne geldi. biri diğerine "gidelim de ben kır pidesi yicem gankaa en ucuz şey o" dedi ve aşırı taşlanmış kotunun arka cebinden telefon çıkarıp kafasını gankasının kafasına dayayıp "ablan star bebeğimm" diye bağırıp gülerek snap attı. birkaç gün önce de asgari ücrete yakın bir paraya çalıştığını bildiğim bir kız gittiği tatil beldesinde kerimcan'ın sahne aldığı mekana gidip kendisiyle fotoğraf çektirip "ablan star bebeğimm :)" diye instagram'da paylaşmış.

    şimdi burada suçlu kerimcan denen arkadaş mı, ay sonunu zor getirdiği, götüne don alamadığı halde bu parayı kazandıran, kır pidesine talim edip "ben neden bu haldeyim" demeden dimağını faydalı bir şey yerine kerimcan'la dolduranlar mı, 3 kuruş nakiti olmadığı için karttan çektirip kerimcan'ın çaldığı mekanda foto paylaşarak like tatmini peşine düşenler mi?
    mutluluk, başarı, tatmin kavramları bu kadar sakat bir milletin hatta bizim milleti geçtim dünyanın para kazandırdığı kerimcan'a, zuhal topal'a, esra erol'a, kardashian ailesine, acun'a, falanla filana kızmak olaya çok yanlış bir yerden bakmayı gerektiriyor.
    ben mesela kylie jenner'a kızmıyorum, çıkardığı sikimsonik ruju alınca "omg bunun için 1 aydır aç geziyorum!" diye paylaşan salak kıza kızıyorum. tek yaptığı acun'a çocuk doğurmak olan bir şeyin lüks içinde yaşamasına kızmıyorum, sosyal ağlarda onu yalayanlara, sponsoruna para kazandıranlara kızıyorum. elle tutulur bir bok yapmadığı halde para içinde yüzenlere değil, yüzdürenlere kızacaksınız.

    yol kerimcan yol, senin devrin geçene, yüzün eskiyene, senin üzerinden toplanan like sayısı düşene, jargonun bayatlayana, yerine halimcan gelinceye dek yol, çünkü yolunan sonuna kadar hak ediyor kardeş. kazandığını boş boş şeylere değil gayrimenkule yatırmanı da tavsiye ederim.

  • 28. miroslav stoch

  • 29. kavgaya çağrılabilecek dizi karakterleri

    oo anket.

    harun sinanoğlu. tartışmam.

  • 30. 18 ağustos 2016 fındıkkale turizm rezaleti

    özet geçiyorum: otobüs yolcu ve fındık çuvalı almak için zırt pırt durmuş. daha çok fındık çuvalı için ama.

    olm firmanın adı fındıkkale...

  • 31. zuhal topal'ın günde 100 bin tl kazanması

    yalan haberdir. haftasonlarını çıkarsan yıllık 24 milyon tl yapar ki ne sneijder, ne gomez ne de van persie bu parayı kazanmıyor türkiye'de..

  • 32. şenol güneş

    ''mustafa kemal atatürk'ün çocuklarıyız.''

    bu motivasyon yeterli benim için.

  • 33. ak parti hayranları'nın darbe dezenformasyonu

    ak parti hayranları adlı sayfanın yaptığı garip iştir.

    1
    2
    3

    karalamak istediğin ünlüyü seç, bir fotoğrafını koyup aynı yazı ile paylaş, kenara çekilip şenliği izle. ne güzel memleket. bir de ele verme mevzusuna takmışlar, değişik bir bilinçaltı. yazının aynı olması dışında altına düşülen "paylaşın bu alçağı herkes görsün" notu bile aynı.

  • 34. ilber ortaylı

    ben bu yasimda dun ne yedigimi hatirlayamiyorum, adam 1982 yilindaki mısırın iran sefirinin adını hatırlıyor, ya ben malım, ya da ilber hoca da zehir gibi kafa var, korkarım ki her ikisi birden.

  • 35. fransa kraliçesine kayan osmanlı padişahı

    (bkz: saltanat kayığı)

  • 36. bütün padişahların tipsiz olması

    açılın belgelerle geliyorum!

    1- minyatürü, tabloyu bırak bir kenara. bırak bırak. "dönemin güzellik anlayışına uygun çizmiş" diye zırvalayanlar çıkıyor çünkü sonra ortaya. e salak, kendi ağzınla söylüyorsun, dönemin mönemin, bir ressam her zaman sultanı, kraliçeyi olduğundan daha güzel çizer! (holbein namlı ressamlar silsilesini bildin mi? okumuyorsun hadi, aç tudorsı izle bari!) hiç olmadı cildini daha pembe, gözünü daha iri, omuzlarını daha geniş yapar falan. çünkü işin ucunda kellenden bile olmak var! ama sana kalsa "dinimin gizillik ınlıyışı, pıdışıhımı lıf siylitmim!"

    2- şimdi git, "hanedan ve kamera" diye bir kitap var, bulabilirsen ondan al gel. (baskısı tükendi, artık koleksiyonerde mi bulursun, nadirkitap.com mu eşelersin bilemem, bende var nasılsa.) hah, işte o kitapta osmanlı hanedanı üyelerinin çekilmiş bütün fotoğrafları var. hepsinin, yani sadece padişahın değil, padişahların çocuklarının da, kız kardeşlerinin de... bak resimdi minyatürdü demiyorum, fotoğraf diyorum. ha bugün alıştığın gibi şoplu, vscocam filtreli değil tabii, normal fotoğraf. incele onları, iyi incele. çekinme. bak bakalım bu fotoğraflarda totalde göreceğin şey ne olcak? hiçbir dönemde böyle bir güzellik anlayışı yok, kandırma kendini.

    3- burada umursadığım şey güzellik, çirkinlik de değil aslında. arkadaş bu nasıl bir baskın gen ola ki, gerçekten bunca nesildir beyaz beyaz ve dahi sarışın-kızıl ağırlıklı insanların bulunduğu coğrafyalardan öbek öbek cariye getirirsin de hâlâ böylesine esmer kalırsın? yani baskın geni hepimiz biliyoruz eyvallah da, "okoldo sözö nö öğrötöyölör lööön" diye böğürenler de inşallah her cariyeden doğan çocukta, baştaki mevcut genlerin yeni gen havuzu içinde ancak azalan oranda kaldığını biliyorlardır? ilk şehzade full orta asya geniyle bile doğmuş olsa, her padişah başka coğrafyaların kadınlarıyla sevişe üreye baskın gen mi kalır? ama bir bakıyoruz, bir tek sarı selim var, al işte, ona da lakap olmuş "sarı"lık. niye? çünkü değişik.

    4- "başka hanedanlar da çirkieeennn" bak bu mesela tipik aptal insan argümanı. evladım burada başka hanedanları mı konuşuyoruz? sizi aslında hiç mi hiç umursamayan bir hanedanı savunmak için saçmalama kapasiteniz gerçekten göz yaşartıcı. tıpkı "bak bu yaptığın yanlış" diyene "ama örtmenim o da yaptııııığğğ" diyen ispikçi ve mal ilkokul bebesi gibi davranıyorsunuz yemin ederim. the ultimate question: diğer hanedanların da çirkin olması, senin taptığın sevgili biricik osmanlı hanedanı'nın evlerinden yerlerinden koparıp günahına girdiği onca cariyeye rağmen basbayağı çirkin olduğu gerçeğini değiştirir mi? cevap: hayır!

    5- "adamlar üç kıtayı yönetmiş, siz çirkinliğini konuşuyosunuz yeaaaa" bunu diyen mal değnekleri de ömürlerinde onda birini yapamayacakları akademik başarılara sahip merkel hakkında "ya merkel de ne çirkin karı amk" diye konuşan adamlar değilse ben de hiçbir şey bilmiyorum. sorsanız herkes toplumdaki tüm bireyleri sadece akademik başarılarıyla, iyi kalpliliğiyle, ruh güzelliğiyle falan değerlendiriyor, di mi? hahahah, ya güldürmeyin insanı! ayrıca dikkatinizi çekerim, üç kıtayı yönetirken üç kıtadaki güzel kızları çalıp getiren esir tüccarlarına para ödeyen, üç gün istanbul yağmalatan bir henadanın bunca çabaya rağen fiziksel olarak bu kadar çirkin kalabilmesi üstün bir başarı olduğu için bunu gayet de konuşabiliriz bence, np. "onlar da çirkiieeennn" dediğiniz diğer hanedanlardaki kralların resmi nikahlı 1 eşi olabilirken (haydi birkaç da kortezan, odalisque/odalık diyelim, ki onlardan olan çocukları genelde tahtta hak iddia etmezdi, edemezdi) ve ancak o resmi eşten olan çocuklar tahta geçebilirken, kısaca gen çeşitlenmesi çok daha sınırlı düzeydeyken siz onların çirkinliğini konuşabiliyorsunuz da, biz osmanlı'nın bu gen çeşitliliğine rağmen iddialı boyutta çirkin kalabilmesini mi konuşamayacağız? ah siz hep bana rabbenacılar... sizin yaptığınız size yapılınca hiç hoşunuza gitmiyor di mi?

    6- başlığı açana yönelik "senin tipini görelim"ciler. bu mallar da mesela asla müzik yapıtlarını, resimleri, heykelleri eleştirmezler. çünkü kendileri daha iyisini yapamıyorsa söz söylemezler azizim, filhakika...dfjgdlfjgldf ya siz ne saçmalıyorsunuz allah aşkına? birinin bir şeyi eleştirmesi için ondan daha iyi olması gerekmez ki? dünya sizin mal mantığınızla yaşasaydı ne edebiyat eleştirmeni ne sanat eleştirmeni olurdu şu hayatta. çok şükür ki dünyada sizin seviyenizin çok üstünde insanlar da var da, böyle aptalca argümanlarla gelmiyorlar.

    7- al bir salak daha geldi, "tarih anlayışın çehrelerden, cinsel hayattan ibaret, boşuna okumuşsun o kadar tarihi" diyor dhfkdhk ya yemin ederim bu kadar akılsız olmak da ayrı bir beceri. bakın sevgili şapşikler, başlık o çehreler hakkında zaten. başlığı okuyun, idrak edin. bu başlıkta çehreler dışında konuşmak, ezik ezik "ama üç kıtayı yönettiler" demek salaklıktır. üç kıtayı yönetmediler diyen mi var? yoo. konu bu mu başlıktaki? hayır. konu ne? çirkinlik. dolayısıyla entry'm de bunun hakkında. ilkokulda "okuduğumuzu anladık mı? cevap verelim." kısımları olurdu ünite sonlarında. keşke onları yapsaymışsınız hepiniz. bu konuyla alakasız, korelasyonsuz laflarla gelenler, sınavda sorulan soruyu idrak edemeyip o sorudan alakasız beş sayfa cevap doldurup sonra "hocam ben niye sınavdan on aldım?" diyen tiplerle aynı insanlar yemin ederim.

    böyle salak argümanlarla konuşulduğu için, bu hanedan putlaştırıldığı için, inadına osmanlı'nın çirkinliğinden bahsedesim geliyor da, yoruldum. başka aptallıklar gördükçe editlerim.

    ayrıca başlığı açan kardeş, sana iki çift lafım var: şerefsizim aklıma geldiydi!

    ekleme: adını sabah hatırlayamamıştım, şimdi hatırladım, bahsettiğim kitapta gördüğüm tek güzel çocuk dürrüşehvar sultan'dı. internette kitaptaki fotoğrafına da rastladım hatta, aha bakın şu: https://tr.pinterest.com/pin/561683384752991524/ yalnız onun da büyüyünce soyudaki dev kemerli burun geni aktive olmuş: http://pamukipligi.tumblr.com/…ihtennotlar-paylaşıp

    ayrıca şunu da belirtmek isterim ki, çirkinlikten bahsetmek ayıp değildir, çünkü çirkin olmak ayıp değildir. "konuşa konuşa çirkinliği mi konuşuyorsunuz?" demek abesle iştigal o yüzden, evet çirkinlik de konuşulabilir. bunu bir tabuya dönüştürmenin alemi yok. yıllar evvel bu konuyla alakalı bir şeyler de yazmış idim zaten. (bkz: eli yüzü düzgün/@polly jean) benim fikrime gelirsek, ben insanları şahsen zor çirkin bulurum, daha doğrusu şöyle diyeyim, birilerini çirkin buluyorsam bu sadece fiziksel sebeplerinden ötürü değildir. şu entry'yi okuyup azıcık izanı olanlar anlar zaten niyesini, nasılını. (bkz: çirkin olmak/@polly jean)

  • 37. ehlisünnet tv'nin deist ile münazarası

    deist dayıya sesli güldüm:

    - ben de peygamberim bana da inan
    + heıı? ama senin özelliklerin olması lazım
    - onun özelliği ne?
    + (bak bak lafı nasıl koydum edasıyla) vahiy gelmesi
    - (gayet makul bir ifadeyle) bana da geliyo
    + nerden geliyo?
    - ona nerden geliyo? rüyadan. bana da rüyadan geliyo.

    dayının bunları söylerkenki soğukkanlı ifadesi beni benden aldı. yaradan seni kutsasın dayıcım djasjdhsjkah

  • 38. fetö'ye yapılanlar pkk'ya neden yapılmıyor

    çünkü fetö iktidarı hedef aldı.
    pkk ise karakolları.

  • 39. hande kader

    özgecan aslan kadar tepki gösterilmemesinin sebeplerini ben de anlatmaya çabalayayım kabaca, zaten yukarıda bir arkadaş anlatmış.

    özgecan aslan evine gitmeye çalışan bir üniversite öğrencisiydi her şeyden önce. sevgilisinin evine gitmiyordu, minibüs şoförü ile dolaşmaya çıkmamıştı. onu öldüren onu tanımıyordu yani, onunla ilişki kurmuş birisi değildi. aslında daha doğrusu özgecan aslan onunla ilişki kurmuş birisi değildi. burada hak etmiş’çilerden kurtulabildi.

    ikinci sebep tecavüze direnmesi ama bu da üstteki paragraftan bağımsız gitmiyor, aşağıda örneği var. tecavüze direndiğini biliyoruz, ek olarak katilinin suratında da gördük. aslında tecavüze direnen, tecavüze uğramasın diye kendini öldüren bir kadın var son günlerden: gülay bursalı http://www.haberturk.com/…ak-icin-olumu-tercih-etti bu kadın da tecavüze direndi, tecavüze uğramaktansa 10. kattan atladı. ancak gündeme gelemedi, çünkü sevgilisiyle günlük bir ev kiralamıştı, haliyle emlakçının saldırısı kimseyi ilgilendirmedi, çünkü orada ne işi vardı? okuduğu aydın üniversitesi de aynı sebeple anmasına izin vermedi: orada ne işi vardı? anmayı yapanlar okulu rezil etmemeliydi. http://www.cumhuriyet.com.tr/…yerek_engel_oldu.html

    tecavüzcülerini/ katillerini tanımadığı için, “gördüğü şiddete rağmen ayrılmamış, bence hak etmiş”çilerin yorumlarından da muaf kaldı. ya bu arada tekraren: siz ne yarrak kafalı insanlarsınız evladım? “bunu yaptığı için bence hak etmiş” ne lan?

    yani bunu söylemek iğrenç geliyor ama bunu yapmak size iğrenç gelmedi, yaptınız: özgecan aslan güzeldi. böyle güzelliklere kıyılmamalıydı. çünkü, hep diyorum: ikiyüzlüsünüz, yalancı duyarlılarsınız. inanmayan gitsin başlığı altında yazılan entry’lere baksın, internetteki yorumlara bir baksın.

    son olarak özgecan aslan vahşice öldürüldü, elleri kesildi, boğazı kesildi ve hala canlı kaldı, can çekişti, sonra okuduk ki yakılan yeri yüzü değil, çünkü o şekilde tecavüze de uğradı büyük ihtimalle, katiller özgecan’ın bacak arasını ateşe verdiler.

    özgecan aslan’a verilen tepkide yaşam hakkına destek yoktu, olmadı. özgecan aslan bütün bu şartların oluşumunda bile, eğer kafasına tek kurşun sıkılarak öldürülmüş olsaydı, bu kadar tepki verileceğini sanmıyorum.

    bunların birleşimi özgecan aslan’a toplu desteği sağladı, aynı gizem akdeniz gibi. daha önemlisi, erkek sesini öne çıkardı. erkekler, konu erkeklikse herhangi bir konuda örgütsüz varlıklarıyla çok rahat örgütlenebiliyorlar, bir araya gelebiliyorlar, siyasi, ırksal, dinsel, mezhepsel farklılıklara takılmıyorlar. erk önemli bir güçtür, herkes nimetlerinden faydalanmıştır, faydalanmaya devam etmek istemektedir. bu sebepten ötürü girebilecekleri en ufak oyuk, onların mağdura örgütlü saldırmalarına olanak veriyor. toplumsal durum nedeniyle sesleri de bol, nüfustan bağımsız. tahrip dereceleri de yüksek. neticede yaşama hakkına verilen duyarları ekstrem sahte. burada o oyuk olamadı, özgecan’a saldıracak bir nokta bulunamadı.

    hande kader bedenini satıyordu ama tabi bunların ötesinde transtı. erkek olsa bir nebze de, hande kadındı. ikiyüzlü çoğunluk eşyanın tabiatına uygun davranmakta, vahşete sıra gelmiyor, baştan iğrenmiş oluyor, sonra da erkek oluşuyla bedenini satmasını aşağılıyor. hizmeti talep eden tarafta olmasında herhangi bir sakınca gördüğünü sanmıyorum elbet. mesleki handikapları da düşünüp (iş tehlikesi) tiksintisiyle beraber konuyu geriye yolluyor. bu arada “ya neden bütün translar bedenini satıyor? trans olunca insanın bedenini satası default geliyor demek ki” filan diye düşündüğüne de eminim, nöron temasındaki sıkıntıları tahmin edebiliyorum çünkü.

    özgecan aslan’a verilen tepki fazla değildi. özgecan aslan'a oluşturulan kamuoyu herkese oluşturulmalıydı. olmadı. çünkü vahşete ulaşan şartların yeterliliğine bakan alçaklar sürüsünün yeri burası. yaşam hakkı ise, yukarıda da dediğim gibi hiç önemli olmadı.

    tekrar edeyim, ne hande’yi ne de öldürdüğünüz hiçbir kadını unutmayacağım.

  • 40. gece yatarken gaipten gelen dalga ve güneş sesi

  • 41. utanmadan esnaf lokantasına mini şortla giren kız

    okumuş bir yerle hasbel kadar gelmiş ve her nasılsa sözlükte bile yazar olabilmiş insanlar böyle tanımlar girebiliyorlarsa vay ülkenin haline.

    hava sıcaktır ve sağlığına dikkat eden kızdır.

    başlığı ilk açan hayvan;
    @susuz koye hamam

    entrysi;
    kaşarın önde gidenidir.

    insan da bir hayvandır. çok da alınma bence.

  • 42. murat eren

    çatır çatır konuşan adam. yahu, bu ergenekon, balyoz'dan içeri alınan adamların bir tanesi bile mi konuşurken kekelemez. hepsi üstün eğitimli olduğu belli tam bir subay. tam bir asker.

    resmen iyi olanları özellikle seçip elemiş adamlar.

  • 43. dick advocaat

    olum kötü bir sonuç aldığımızda bu adama nasıl kızacaz lan. tam bir tontiş adam. rahmetli aragones huysuz mahalle esnafından halliceydi allah affetsin. dick ise bayramda torununa gizlice harçlık veren dedelere benziyor. her an salih'i ya da ozan'ı yanına çağırıp "alın şu 50 kağıdı emenike görmesin .." diyecekmiş gibi bakıyor. nasıl da şen çocuklar gibi fırladı golden sonra kulübeden. koçum benim ya..

  • 44. beşiktaş

    küfür etmemek için resmen zor duruyorum şu anda!

    pfdk, 13 ağustos 2016 beşiktaş galatasaray maçında yaşayanan olaylar sonrası hem beşiktaş hem de galatasaray'a ceza kesmiş.

    beşiktaş'a, merdivenlerde oturmak, küfürlü tezahürat ve saha olayları sebebiyle 205 bin tl ceza kesilmiş,

    galatasaray'a ise merdivenlerde oturmak, küfürlü tezahürat ve saha olayları için 215 bin tl ceza + 1 maç ceza verilmiş.

    yani anlayacağınız, sahaya bir sürü meşale atıp oyunu 2 defa durdurmak ile sadece tezahürat yapmak arasındaki fark 1 maç seyircisiz+10 bin tl. kısacası maçın anasını sikmek sadece 10 bin tl fark ediyor.

    - sadece 10 bin liralık farkla maçın anasını sikmek ister misin?

    buna, açık ara: çifte standart, denir! tribünlerdeki holiganları, teröristleri caydırıp temizleyeceklerine, tribüncülük yapan insanları futboldan soğutuyorlar. yani şuan küfür etmemek, sayıp sövmemek için zor duruyorum. bu nasıl rezillik? adamlar maçın 2 defa ebesini belledi! bizim taraftar hiçbir şey yapmadı, sadece tribüncülük yaptı ve galatasaray ile -nerdeyse- aynı cezayı yedik. inanılmaz. gerçekten inanılmaz.

    adaletiniz yok sizin!

  • 45. dua ile himmet ile galatasaray'ı ayağa kaldırmak

    bir fenerbahçeli olarak;
    (bkz: açacağın başlığı sikeyim)

  • 46. en son alınan iltifat

    dün akşam üye olduğum spor salonunun soyunma odasında üzerimi değiştirirken, 17 yaşlarında spora yeni başlamış bir genç arkadaşın sözleridir:

    -abi aynı arnold schwarzenegger gibisin

    + terminatör diyorsun yani, yok be kardeşim abartma :)

    - yok abi ya şimdiki yaşlı haline benziyorsun..

    +lannnnn!!

  • 47. fikret orman

    sosa ve gomezden aldığı paralarla birlikte ingiltere dağlarına çıktığı ve transfer komitesi ile birlikte telsizlerini kapattıklarını belirtiliyor aynı zamanda yakın çevresine de "kurdun dişine kan deydi" dediği de iddialar arasında.

  • 48. şaka maka beşiktaş'ın avrupa'da ekol olması

    beşiktaş avrupa' da ekol olma yolunda ilerliyor mu ilerlemiyor mu bilemiyorum ama bu trollemeleri yapan arkadaşın sözlükte bir ekol olma yolunda ilerlediği kesin.

  • 49. kavgaya çağrılabilecek kitap karakterleri

    tanrı.
    en az 3 kitapta yer aliyor.

  • 50. doğurduğu bebeği poşetle odunluğa atan anne

    çok yakın bir arkadaşım ve eşi 8 senedir evli ve bebek sahibi olmak için çabalıyorlar. koca karı ilacı olarak tabir edilen garip karışımlardan yediler içtiler ama maalesef çare olmadı. maddi durumları zaten sıkıntılı ve ellerindeki para tüp bebek tedavisi için yeterli değil. bir hayırsever tüp bebek tedavisi için finansör oldu ama maalesef işe yaramadı.

    tüp bebek tedavisi için maddi güçleri yetmediği için tekrar deneyemiyorlar; zaten arkadaşımda canlı sperm sayısı sıfır. mecburiyetten deneyemediler ve sonunda çocuk esirgeme kurumu'ndan evlatlık edinme konusunda karar kıldılar. arkadaşımın ciğerlerinden yakın zamanda sorun yaşaması ve maddi durumlarının oldukça bozuk olması ve başka bazı sebeplerden dolayı çocuk esirgeme kurumu yetkilileri, evlat edinmelerine sıcak bakmıyor.

    dün gece bu arkadaşımla oturduk, koca adam hüngür hüngür ağladı. "hayatta tek beklentim bebeğimiz olmasıydı, hadi o olmadı en azından bir evlatlık edinelim istedik" diyemedi bile ağlamaktan.

    yukarıdaki haberi okuyunca bir kez daha üzüldüm. bir bebeğin tırnağına bile hasret bir çift var ve öz evladını odunluğa atan bir anne (!) var.

    tanım: öz evladını odunluğa bırakan organizma