Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. 657'nin tarih olması

    657 ya da genel olarak memuriyette iş güvencesi, bir devletin değişen her iktidarda yazboza dönmemesi için, devlet memurları siyasi partilerin elinde oyuncak olmasın diye, tarafsızlıklarını korusun diye yapılmış bir yasadır, sayın amınoğlu.

    sen şimdi memuriyette iş güvencesi kalkıyor, memur artık yatmayacak diye götün trampet çalıyor da, o yatan memur iktidar partisinin borusunu çalıyorsa zaten yatmaya devam eder, kimse de bir şey yapamaz. ama maliyeciye iş güvencesi verirsen, hangi parti iktidara gelirse gelsin seni işinden edemez garantisi verirsen, işte o memur kimseden korkmadan vergi denetlemesi yapabilir, o polis hiçbir milletvekilinden korkmadan alkol denetlemesi yapabilir vs vs...

    ama sen mal gelip mal gidecek olduğundan "devlet memurları yatıyor yae.." demeye devam edeceksin.

  • 2. sıla'nın istanbul konserlerinin iptal olması

  • 3. tecavüz zanlısını baba kurbanı oğul savunması

    menfaat catismasini hukuki boyutunu bi kenara koyalim. su basliga bakip da anlayana tum servetimi bagisliyorum.

  • 4. ntv'nin google arama sonuçlarını yanıltması

    süper zeki ntv haber sitesinin marifeti.

    önce olayı anlatayım

    sosyal medyada olimpiyatlarda yarışan mete gazoz arkadaşımızın fotoğraflarına denk geldim, atıcılıkta olimpiyatlarda türkiye'yi temsil etti fakat elendi diye yazmışlar. merak ettim olimpiyat karşılaşmasında çekilen videosu var mı, google amcaya aşağıdaki linkteki gibi sordum "varmı böyle bir video amca?". var dedi google, ikinci sırada "mete gazoz, alkışlarla rio'ya veda etti" diye haber çıktı, video ekran görüntüsü falan da var sonuçlarda, dedim budur tam aradığım haber. açtım sayfayı bir de baktım haberde video yok. nasıl olur ki bu dedim ve kurcaladım biraz nasıl oluyor bu iş.

    https://www.google.com.tr/…bhp#q=mete+gazoz&tbm=vid

    taktik şöyle işliyor.

    google arama sonuçlarında haber sitelerine büyük önem veriyor. hele bir de bu haber sitesinin detay sayfalarında video içerik de varsa amanın bayıla kalıyor google. bunu keşfeden ve etik davranışlar hakkında bilgi sahibi olmadığını tahmin ettiğim yayıncı kuruluşumuz ntv de bunu avantaja çevirip video olmamasına rağmen arama sonuçlarında üst sıralarda çıkabiliyor.

    nasıl mı? tabii ki sahte 1 (yazı ile bir) saniyelik videolar ekleyerek.

    örnek:
    https://www.google.com.tr/…bhp#q=mete+gazoz&tbm=vid

    ntv'nin 1 saniyelik video koleksiyonu:
    https://www.google.com.tr/…#tbm=vid&q=olimpiyat+ntv

    bu da ekran görüntüsü:
    http://imgur.com/rvfrbfq

    edit:
    /* komplo teorileri mode: on */
    nasıl yaptıkları ile ilgili teorim ise şu. her tarayıcının olduğu gibi her arama motorunun da user agent stringi vardır. google'a ait bu string ise googlebottur. sayfa kodunu yazıp googlebot a farklı kaynak kodu gösterilebilir, ve bu koda video linki eklenir. google da bunu sayfada video var olarak algılar.
    /* komplo teorileri mode: off */

    edit 2:
    teoriye gerek kalmadı. şöyle yapmışlar.
    (bkz: #62274940)

    debe editi:
    google'a spam içerik bildirme yöntemleri ile ilgili aşağıdaki entrylerden yardım alabilirsiniz.
    (bkz: #62268171) bu yöntem için google hesabınız olması gerekiyor
    (bkz: #62271036)

  • 5. sıla gençoğlu

    açıklamasının arkasında olduğunu açıklayan sanatçı.

    helal olsun yan çizmedi, yanlış anlaşıldım filan demedi acıklamamın arkasındayım dedi.

  • 6. acıbadem fulya hastanesi rezaleti

    başlıkta bahsedilen durum eşim ile benim doğum amacıyla kalitesine güvenerek gittiğimiz hastanede çapa acil muamelesi görmemizi anlatmaktadır.
    öğretmen orta sınıf bir çift olarak eşim hamile kaldığında sağlık sisteminin çökmüşlugu sebebiyle kendimizi ve çocuğumuzu güvenceye almak adına doğum sigortası yaptırarak ( maddi durumumuzu oldukça zorlayarak) bu hastanede doğum yapmaya karar verdik. eşime doktor olarak da doçent ve perinatolog kimliği olan derya eroglu nun seçtik iyi bir doğum deneyimi yaşamak adına.
    yaşadığımız anlamsız deneyimler muayeneler ile başladı. doktor hamilelik süreci ile ilgili hiçbir bilgi vermemeye yemin etmiş gibi davranıyor ve her soru sorduğumuzda bizi çok gereksiz bir şey yapmışız gibi hissettiriyordu. hatta bir muayenede ' bugün kolum ağrıyor çok bakmayacağım, bir dahaki gelisinizde bakarız demişligi bile var. d vitamini diyoruz endokrinoloji ye randevu alın diyor, tetanoz aşısı diyoruz dahiliye ye sorun diyor, eşim beslenme ile ilgili soru soruyor diyetisyen e git ben bilmem diyor. yine de iyi bir doktordur herhalde sabredelim önemli olan doğum diyoruz.
    eşimin suyu geliyor, hastaneye gidiyoruz ve o saatten itibaren 18 saat doğum bekliyoruz ve kendisi sadece 15 dakikasında yanımıza geliyor. 18 saat bekleme sebebi ise kendisinin normal doğum istatistiği yapma isteği, eşim acı çekiyor 15 saat geçti 4 kere hızlandırıcı işlem yapıldı ve sadece 1 cm açıldı acı çekiyor diyorum " oooo çekecek tabi, daha çok acı çekeceksin, bilmiyor musunuz bunu diye bana ve eşime bağırarak gidiyor ve bir daha da geri gelmiyor. o esnada ebe hemşire yeter artık diye doktoru ikna ediyor ve sezeryane diyoruz ve bu haberi bize kim veriyor; hastabakici! hadi gel seni sezeryane götürüyorum diyor. açıklama veya bizim fikrimizi sormak tabi ki gereksiz.
    neyse artık bitecek diye seviniyoruz ve ameliyata giriyorum ben de esimle; ameliyat sırasında duyduğum cümleler sunlar;
    - bıçak kesmiyor, bu nasıl bıçak,
    - sedye mi sallanıyor, elim kayıyor sürekli,
    - ışık yok burada ne yaptigimi göremiyorum,
    - kordon dolanmış, açsana sunu ( bu olayı hiçbir rapora yazmıyor ve bize veya çocuk doktoruna söylemiyor)

    tüm bunlardan sonra çocuğum sağlıklı doğuyor çok şükür bu sefer eşimin çıkmasını bekliyorum normalde 20-30 dakika sürmesi gereken kapama işlemi 1 saat sürüyor ve eşim korkudan titreyerek ve ağlayarak çıkıyor; içeride kimse onu rahatlamak için konuşmamış.
    doğumdan sonra öğreniyoruz ki eşimin demir seviyesi kritik seviyenin altına düşmüş çünkü doktorumuza göre demir takviyesi zorunlu değil. eşimin bugüne kadar hiçbir tahlilini takip etmediği gibi bunu da etmemiş ve eşime demir takviyesi başlamamış ki aynı şekilde devam vitamini seviyesini de takip etmemiş.
    doğum sonrası ayrı bir eğlence. hemşirelerin her saat gelip eşim ve bebeğim ile ilgilenmesi ve bebeğimin sağlığına bakması gerekirken gecede bir kere geliyor; daha önemli ne işi var peki makyaj, saç düzleştirme ve diğer hemşireler ile erkekleri nasıl elinde oynatırsin sohbeti. ciddi ciddi karım içeride çocuğuna bakamadigini düşünerek ağlarken hemşireler dışarıda düğün, nişan haftasonu gezileri üzerine kahkahalar atarak ve rezil ifadeler kullanarak sohbet ediyorlar.
    bitti mi bitmedi; 3 gün sonra çocuğumun kontrolü var, sarılık seviyesi elektronik bir aletle 16.6 ölçülüyor ki kritik seviye birçok doktor için 15; en yüksek 18 ama doktorumuz çok normalmiş gibi eve yolluyor bizi. o gece darbe oluyor ve eşimle hayatımızın en kötü gecesini yaşıyoruz çünkü sabah gece kötüleyen çocuğumuzu hastaneye götürüp goturemeyecegimizi bilmiyoruz. sonradan öğreniyoruz ki ölçtugu aletin en az 3 derece düşük gösteriyor ki bunu acibadem in diğer doktorları söylüyor yani çocuğumun sarılık seviyesi aslında geldiğimiz gün kritik seviyenin üstünde.yani çocuk doktoru özlem eryavuz çocuğumun hayatı ile kumar oynamış ve bizi uyarma zahmetine bile girmemiş.
    o günden beri çocuğumuza her an bir şey olacak diye bakıyoruz bir türlü rahatlamiyoruz, ilk çocuğumuz ile ilk ebeveynlik deneyimimiz büyük bir travmanın altında eziliyor.
    çok teşekkürler acibadem!

    edit: birçok arkadaşın yazdığından öğrendiğim kadarıyla insanların güvendiği hastaneler var veya hala devlet hastanelerine gidebiliyorlar. tüm cahilliğim ile soruyorum devlet hastanelerine her gittiğimde ya ortalık mikrop kaynıyordu, ya suriyeli istilası vardı ya da o kadar kötü davrandılar ki insanlığımdan soğudum. bunlar değişti mi bu yıl içerisinde? ayrıca bir arkadaşın savunduğu çapa da az daha annem ölüyordu yanlış teshisten kadını zor kaçırdık.
    özel hastanelere gelince ben amerikan, memorial hakkında bile berbat şeyler duydum ve bugüne kadar gidip de memnun kaldığım bir orta sınıf hastane olmadı. tamamen çaresiz bir şekilde evime yakın diye bir ton para döküp gittim buraya kendi yeme içmemden kısarak yani lüks olsun diye gitmedik.

  • 7. 11 ağustos 2016 melih gökçek'in istifası

    (bkz: intihar eder istifa etmez)

    edit
    -----------------------------------------------------------
    debeye giren, herkesin bildiği klasik @2 entryleri artık bir işe yarasın bari;

    (bkz: #62282223)

    komplo moplo aga, okuyunca, bay hıamınaaa! şeklinde hayretlere düşüp, cevaplamakta zorlanacağınız bir sürü soru var.. biraz uzun ama başlayınca gerisi geliyor. değişik bir bakış açısı...

  • 8. ümit özat

    fenerbahçe slim fit olan durumunu xxl olarak değiştirdi.

  • 9. fethullah gülen'in gs'li futbolculara verdiği vaaz

    ooo bakıyorum bir kısım arkadaşın ağzını şapırtdatmış 'silin dört şampiyonluğu' falan.

    milli takımın dünya 3.lüğünü de silelim mi beyler?

  • 10. gelmiş geçmiş en iyi klip

    nez-sakın ha

  • 11. ülker'in bayrak asan amcalı reklamı

    amcanın sonunda bu işten para kazanması adına sevindiğim reklam.

    not: reklam leş.

  • 12. vegan çocuk yetiştirenlere hapis cezası verilmesi

    italya parlementosunda görüşülen kanun teklifi. meclisten geçtikten sonra çocuklarını vegan beslenmeyle büyüten ailelere 4 yıl hapis cezası verilecek. zamanla bütün avrupada ve diğer ülkelerde de bu cezaların yaygınlaşacağını düşünüyorum.

    vegan beslenerek yani taurin, b12, omega3(dha-epa), kaliteli protein yapıtaşları(özellikle bcaa), demir, karnitin, koenzim q-10 gibi bir çok besin unsurundan eksik bir beslenme biçimiyle yetişkin insanlar kendilerine istediği zararı verebilir kimsenin umrunda değil fakat seçme şansı olmayan ve beslenmesi çok kritik olan bebek ve çocukları bu şekilde beslemek cinayetle eşdeğerdir. çoğu vegan da beslenmeden bihaber oldukları için "biz mercimekten de protein alıyoruz cevizden de omega 3 alıyoruz, b12 için de hap kullanıyoruz" derler. bütün proteinleri aynı zannederler, balıktaki omega 3 ile cevizdeki ala'yı aynı zannederler vs.

    cerrahpaşa tıp fakültesi çocuk hastalıkları ve metabolizma bilim dalı eski başkanı prof. dr. ahmet aydın kitabında vegan beslenmenin çok sağlıksız olduğunu ve uzun yaşamalarının mümkün olmadığını belirtiyor. (bkz: taş devri diyeti)

    http://www.ntv.com.tr/…bilir,zl7jxlczqu-dixgwdwonfw

  • 13. topunuz gelin geleceğiniz varsa göreceğiniz de var

    (bkz: daş yok mu daş)

  • 14. herkese kardeşim deyip sürekli nargile içen genç

    her üç dört cümlesinin birinde "sıkıntı yok" der.

  • 15. hulusi akar ve necdet özel düz liseden

    ben de diyorum ki kendi makamında derdest edilen on saat öncesinden kalkışmayı haber almasına rağmen ordusuna hakim olamayan akar paşa bir an bile niye istifa etmeyi düşünmedi.

    sebebi bu olabilir.

    malum askeri lisede muhtemelen ilk ders askerliğin temel kanunu anlatılıyordur :

    (bkz: kontrol edemediğin birliğin komutanı olamazsın)

  • 16. f. gülen sonrası gs'nin 14 kere şampiyon olması

    bu anlayışa göre feto'dan sonra en büyük cemaatçi aziz yıldırım'dır. o da başkan olduktan sonra 9 defa galatasaray şampiyonluğu gördü.

  • 17. vitor pereira

    "ahmet özal: babamı pereira öldürdü."

  • 18. vitor pereira'nın kovulması

    resmi açıklama gelmeden meydanları boşaltmamak lazım. tehdit hala geçmiş değil.

  • 19. süper lig'de deplasman yasağının kaldırılması

    kadıköy'e vapurla geçmeyi, inildiği anda turistmişsiniz gibi gözlerin size dönmesini, yaşanan tatlı gerginliği, bir avuç olsanız da birlik olmanın önemini, özgüven sahibi olmayı, istiklal caddesi'nde galatasaraylı arkadaşlarınızla bira içip maça birlikte geçmeyi, yeri gelince 50 bin kişinin sizi dinlemek zorunda kalmasını, o anda takımımıza olan aşkımızın daha da perçinlendiğini hissetmemizi, sıkıcı hayatlarımıza bir atraksiyon gelmesini çok özlemiştik.

    vodafone arena'da hemen yan tribünümüzde rakiplerimizi ağırlamaktan şeref duyacağız.

  • 20. recep tayyip erdoğan

    rte demiş ki: "yani niçin biz askeri liseleri bu kadar abartıyoruz ki şu anda? hulusi paşa düz lise mezunu. necdet özel paşa düz liseden geldi. demek ki oluyormuş."

    evet tsk tarihinin en başarısız iki genelkurmay başkanı askeri liseli değil. demek ki o kadar da olmuyormuş.

  • 21. türk erkeğinin ömrünü mahveden üç şey

    1 türkçe
    2 dil
    3 bilgisi

    (bkz: mahv)

    edit: başlık ilk başta mafeden mi ne öyle bir şeydi, şimdi düzeltilmiş.

  • 22. obama ışid'in kurucusu clinton da ortağıdır

    bu trump dünya mahallesinin yeni delisidir. akla mantığa sığmayan, ırkçı ve saldırgan söylemlerinin arasında sağlıklı insanların dile getiremeyeceği hakikatler gizlidir.

  • 23. beşiktaş

    mustafa pektemek adlı haramzadenin doğum gününü kutlayarak içime şu serpmiş olan kulübüm.

    https://twitter.com/…status/763638604442771456?s=09

    en son ismail köybaşı'nın doğum gününü kutlamış, ertesi gün fener'e itelemişti.

    allam sen konuyu biliyosun, dinimiz amin.

    (bkz: ay hadi inşallah)

  • 24. galatasaray

    kurt dumanlı havayı sever. ortalık toz duman olunca şikecilerin sözlük neferleri yine başlığın altında çamur atmaya başlamışlar.

    bir de şike sürecinde canları yanmış gibi tavır takınmaları yok mu? yesinler. söyle bakalım, bırak şampiyonluğun elinizden alınmasını, küme düşürülmeyi; ülke içinde tek bir puanını dahi sildiler mi? aksine 4 senedir her sezon kurallar sizin takımın lehine olacak şekilde ince ince yontuluyor (play-off, yabancı sınırında kısıtlama, bruma'nın sakatlandığında sözleşmesinin dondurulmaması, yabancı sınırının kimseye sorulmadan 5+0+3'ten sırf diego alındı diye 5+3+1'e değiştirilmesi, fb'nin avrupa cezası bitince yabancı sınırının kaldırılması, vs.), yine de olmuyor... gücünüz yetmiyor... "rezalet" denen sezonda bile finalde kafanıza vura vura kupayı alıyor galatasaray elinizden, elinizi boş yolluyor.

    ortalık karışık ya, amaç galatasaray'a attıkları çamurun izinin kalması.

    araştırılsın be anam... araştırılsın. eğer cas'ın sizin şike davasında gerekçeli kararında ifade ettiğinin 10'da 1'i kadar kanıt bulunsun, ben razıyım galatasaray'ın cezasını çekmesine. biz sizin gibi adaletten kaytarmak için iktidara yanlayacak kadar karaktersiz değiliz. ama siz bundan 20 sene önce, 3-4 tane futbolcunun şarlatanın birinin sohbetini dinlemeye gitmiş olmasından medet umacak hale geldiyseniz, hakikaten çok çaresizsiniz.

    acıyorum size.

  • 25. maaşlardan 600 lira kesilecek

    kafaya gel iki otuzbeşlik az için olur biter.

    çoluğun çocuğun rızkını düşünen yok. kafalar milletin içtiği rakıda. hesabı rakı şişesine göre yapıyor adam. 1200 lira kesilse iki şişe yetmişlik içmeyiver diyecek. kafa o kadar çünkü. beyni bulgur tanesi kadar. amk madrabazları.

  • 26. melih gökçek

    hatırladığım kadarıyla 15 temmuz röportajından alıntılar.

    -biz ailecek bir gecekonduya gittik.
    -twit atamadım çünkü twitter durmuştu. sosyal medya durmuştu.
    -türk telekomu aradık düzeltin dedik düzelttiler.
    -sonra gece twittlere başladım.
    -bu sırada oğlum osman dışarı çıkıyordu.
    -gitme sen askerler için hedefsin diye uyardım.
    - o da bana "babaaa ! gün bugündür babaa ! ben dışarı çıkacağım babaa !! şehit olacağım babaa !! dedi ve gitti"

    ehe ehe
    tmm inandık başgan

  • 27. 2016-2017 sezonu fenerbahçe teknik direktörü

    bu vitor varken lig tv abonesi olmam demistim, ümit özat gelirse tv izlemem amk.

  • 28. 2016 ekonomik krizi

    bütün dünyadaki kapitalist sistem dönüşürken krizlerin çıkmayacağını düşünen andavalların inanmadığı kriz. sevgili sözlük eski iş modelleri büyük fiziksel mağazalar, yüksek kiralı iş yerleri, hantal iş modelleri bütün dünyada çöküyor. bu bütün dünyada 2008 yılından beri kendisini gösteren bir kriz. akıllı olanlar sistemlerini ve politikalarını buna göre yapılandırıyor.

    konum itibarıyla çok avantajlı olan ülkemiz bu durumda ne yaptı dersiniz, konum özelliğini kullanarak toprağa, binaya, ranta, yola gömdü paraları. kıyın kıyın yoksullaşırken, egonomi çoh eyi diyenlerle, orta gelirli plaza çalışanları pembe rüyalardan uyanmamak adına kabul etmediler.

    sonuç ne derseniz bütün mülkiyet ilişkileriyle birlikte topyekün bir değişme olacak. artık şehir merkezinde 2-3 tükyan sahip olduğu için o cafe enin bu mekan benim sürten, elde tespih vayy karşşiiiim, yakışırcı tayfa çok değil 10 seneye ortadan kalkacak. hacı amcaların şehir merkezlerinde o konut stokları götüne patlayacak.

    evet doblolu esnaf kardeşler, ve asgari ücretli işçiler, köylerin yolunu erkenden tutmaya bakın. çünkü bu özel değil genel genel. bu bütün dünyanın sorunu. ama en çok az gelişmişlerin sorunu.

  • 29. 30 yaşında hala anne babayla yaşamak

    anam hasta, kardeşim ergen, baba ölü.

    evet, ana evinde kalıp ortama akınca karizmatik olamıyorum. bu sebepten bu akşam annemi kovarım muhtemelen evden. başının çaresine baksın, nihayetinde ortamlarda yarak kürek bi insan olmaktan iyidir.

    haa bu arada kendi başıma bi sik yapamam evet. uvvv özgürlük bebeyim diye evden fırlamalıydım 20'li yaşlarda.

    hayatı değişkenlerden bağımsız, ceteris paribus sananlar arasında yaşamaktan yoruldum.

  • 30. inim inim inledi'nin ingilizcesi

    (bkz: my cave my cave he/she moaned)

    not: yds notum 28.

    debe editi: aslında 91.25 aldım yds'den. çalışmadan. şaka yapmıyorum. şaka olan verdiğim komikli bkz.

  • 31. dindarın karşıtının laik zannedilmesi

    "devletler laik olur, kişiler değil" diyenler, aynı şeyi sosyalistler veya kapitalistler için de düşünüyorlar mı?

    bir insan tek başına sosyalist bir düzen oluşturacak değil herhalde. birine sosyalist dediğimizde, "sosyalizme inanan, ilkelerini destekleyen" biri olmasını kastediyoruz.

    tdk'ya göre haklısınız da, "laikliği savunan insan" etiketine, tedavülde sadece iki alternatif var: laikçi ve seküler.

    ilkini kullananı sorgusuz sualsiz dövmeniz gerekir, onu es geçiyorum.

    ikinci terim ise türkiye'ye yabancı. doğrudan ingilizce anlamı da çoğunlukla "dinsiz", "dinle alakasız" manasında kullanılır. günlük hayatta "ben sekülerim" diyen biri, bunu "devletlerin laik olmasını savunuyorum" manasında kullanmaz pek.

    kısacası dilde bir ihtiyaç var. laik kelimesi bu ihtiyacı dolduruyor. herkes aşina, "seküler" kadar yabancı gelmiyor.

    bu kavramın dinciler tarafından zehirlenmesinden çekinenler, laikliği "dini özgürlük, dine özgürlük" olarak yeniden paketleyebilir ve anlam kaymasını dengeleyebilirler. ("dinden özgürlük" kısmıysa bizde pazarlanacak bir şey değil elbet)

  • 32. şort giyemeyen erkek

    "ben gıyemıyorum abi yaa" dedikten sonra uzerinde dusunelecek bisey yoktur, utanilacak bisey de yoktur sevmiyor olabilir, aliskin olmayabilir...sana ne amk

    giyenlere laf ediyorsa bir nebze kulağından cekilebilir.

  • 33. 5+6=11'dir fakat 11 5 ile 6'nın toplamı değildir

  • 34. 25 yaşından sonra kızların değerinin düşmesi

    bizim bi komşu var adam üç seferdir yaşlısını boşayıp gencini alıyor. ve bu adam öyle dinci yobaz falan değil. geçip karşısına 4 evlilik haktır desen ağzını yüzünü dümdüz eder ama gel gör ki bu da başka yobaz.
    ilk eşi 8 yaş küçüktü.
    ikinci eşi 14 yaş küçüktü.
    yenisi tam 17 yaş küçük.
    78'li adam gidip 95'li kız ile evleniyor.
    şimdi kabahat kimin?
    üçüncü sefer evlenen bir sapığa kız veren babanın mı, mal gibi daha 21 yaşına yeni giren nerdeyse babası yaşında adamla evlenen kızın mı, yoksa okul önlerinde toy kız arayan kart zamparanın mı?
    bunun ile evlenen kızlar da okumuş veya hali hazırda okuyor olan kızlar. hiç birinden çocuğu yok, yapmayı da düşünmüyormuş.
    en büyük fobisi aldatılmak ve bakire olmayan kadına tahammülü yok.

    erkeklerin toy kadın peşinde gezmesinin alt metni bu aslında.
    egoları o kadar büyük ve o kadar benciller ki kadınlar onlar için bir meta sadece.

    kadının değeri düşmüyor aslında. sadece genele yayabileceğimiz bu örnekteki erkek gibi metalaştırmak derdindeler. o yüzden sürekli "kadın, kadın" diyorlar.

  • 35. müdürlerin hiç sıçmaması

    altında çalışanların ağzına devamlı sıçtıkları için tuvalete girmeye gerek duymamalarındandır.

  • 36. eşcinselliğin moda olması

    hala özenerek cinsel "tercih"te bulunabilineceğini sananlar var. vay be

  • 37. bjk ilk 11'inde 7 adet 30 yaş üstü oyuncu olması

    takımın genç futbolculara verecek bonservis parası olmadığı için nispeten bonservisi olmayan veya düşük bonservisli futbolculara yönelmesinden kaynaklıdır. 2017-2018 sezonunda futbolcu satmadan da bonservise para verebileceğimiz için en azından bu sene ve bence bir iki sene daha bu sistemle devam edilebilir.

    adettendir; ozan tufan gibi genç futbolcum olacağına 35 yaşına kadar atiba'yı oynatırımsporluyum.

  • 38. erkek çoraplarının giderek kısalması

    her yıl giderek kısalıyor. en son babet çoraba kadar geldi dayandı. bu işin sonunda baş parmağa bir takke giydirip adına çorap demesinler.

  • 39. isveçli kızların beyin bronzlaştıran ip atlamaları

  • 40. japonya'daki kürt mülteciler

    1200 olan nüfuslarının on yılda 1 milyon 200 bin olması ve akabinde japonya'dan toprak talep etmeleri ihtimal dahilindedir.

  • 41. 4 eylül 2016 istanbul boyun eğmiyoruz mitingi

    lan durun komünistler zaten ortalık karışık amk

  • 42. 100 km/s hızla giderken gidemez olmak

    konu o kadar saçma ki başlığı da ancak böyle oldu.

    not: bana çok ayıp olur hiç fikir vermezseniz. o kadar da yazdım bak.
    özet: otoyolda 100km/s hızla giderken araç göstergeleri hiçbir uyarı vermeden motor aniden durdu. 6 ay önce otokoç'ta motor sökülmüştü, parça değişmişti. 52bin km'deki bir aracın böyle bir arıza vermesinde otokoç'un hatası olduğunu düşünmeden edemiyorum ancak onlar ihaleyi bana yıkıyor. gidip döver misiniz lütfen? ve de mangalda mısırı mı daha çok seversin mantarı mı deseler mantarı derim.

    geçen cumartesi bagajda 4 mısır, 12 patlıcan, 20 mantar, 8 yeşil biber, 1 salkım üzüm, köpek topu ve diğer kamp malzemeleri ile istanbul'dan kartepe'ye doğru gidiyoruz. araba 52bin km'de 2012 model ford fiesta. içinde koruma amaçlı origami turnalar var.
    60 km filan gittik, bana böyle değişik bir ses geldi. değişik dediğim arabanın normal sesi vardır ya asfaltta gittiğinde çıkar. vınn vınn diye. işte o ses normalden yüksek geldi. hemen klimayı kapattık, camları açtık, ses bizden mi geliyor yandaki kamyonlardan mı onu anlamak için. tabii o arada ben hemen göstergeleri kontrol ettim, araba hiçbir uyarı vermiyor. el freni vites filan aklıma gelen ne varsa baktım, her şey normal. çekiş gücünde filan da sorun yok. kamyonu geçtik, ses kesildi. tamam dedik kamyondanmış.
    azıcık ilerledik, en fazla 200 metre. hafif bir yanık kokusu geldi, o kadar hafif ki arkadaşım almadı kokuyu. yine göstergelere baktım, hiçbir şey yok. dedim içim rahat değil ben şunu sağa çekeyim. bunlar 30 saniye içinde oluyor. hemen sağa yanaşıp frene bastım ve araba tekleyip durdu. bir daha da çalışmadı. biz tabii arabayı tam sağa çekememiş olduk, otoyolda, kamyonların vızır vızır geçtiği bir yerde dımdızlak kaldık.
    yanık kokusunu alıp yavaşlamasam, sağa yanaşamasam, 100km/s hızdayken aniden dursak yolun ortasında, ne hale geleceğimiz belli. araç takla atmasa üstümüzden kamyon geçerdi, araç takla atsa, kamyon yine de geçerdi. biber salçası gibi bir şey olurduk. acısız.

    sonra motor kapağını açtım içeriden. baktım arkadaşım kapağı tersinden kaldırmaya çalışıyor tamam dedim bir çekil. burada otomobil ustası ablan var. motoru açtım. hafif bir duman. çılgıncasına hararet yapmış bir araçla yolda kalma tecrübem olduğu için hararet nedir biliyorum. bu öyle değil. motor sıcak evet, olmaması gereken bir sıcaklıkta ama motor su kaynatmış denemez. çünkü motor suyu yok:/ motor suyu olmuş çamur. arabanın altına baktık, bildiğin ishal. kahverengi cıvık bir şey yapıyor. motorun içini inceledim ışık tutarak, o çamur ta motor su deposunun yanından, radyatörle ikisinin arasından akıyor. yağ çubuğuna baktık, yağ filan kalmamış. motor yağı ve suyu sevişmiş ve gezmeye dışarı çıkmış anlayacağınız.

    arkadaşım korktuğu için yol yardım çağırdık. arabanın patlayacağını düşünüyordu, bana daha fazla kurcalatmadı. öğlen güneşinin altında bekle ki yol yardım gelsin. o üçgen uyarı levhaları da amma dandikmiş bu arada, rüzgarda hemen uçuyor, salladık onları, 5 litrelik su koyduk uyarı olarak. neyse yol yardım geldi. dedi ki "motor gitmiş". 120 lirasını verdik, gitti. o olmasa ne yapardık bilmiyorum. sonra otoyol yardım geldi. arabayı oraya buraya itti, yerleştirdi sağ kenara iyice. çekici çağırdık, onu bekliyoruz. başka otoyol yardım geldi, arabayı çekelim burası tehlikeli dedi, çektirmedik ama 30 dk konuştuktan sonra ikna oldu. 2 tamirci geldi, abla tamir edem mi dedi. neyse yani gelen giden gırla.

    ay resmen konuya gelemiyorum heee.
    çekici gelene kadar ben gittim kenarda otlara oturdum, üzüm yedim turuncu oje sürdüm. otlar ojeye yapıştı, iğrenç oldu gerçekten ama sanat eseri gibi bir şey bence. sonra çekici geldi. dedik köpekler öne oturabilir mi? hayır dedi, arabada kalabilir. insan arabada kalabilir mi? hayır öne oturabilir. peki araba ya düşerse arkadan? düşmez. ya düşerse? düşmez. ben arabada oturabilir miyim? içim rahat etmez köpekleri bırakamam. olur tamam. sonra arabayı çekiciye bindirdim^^ buralar çok zevkliydi. dönmeyen direksiyonu döndürdüm böyle aşırı güçlü olduğum için. sallana sallana gittik. emniyet kemerimi de taktım tabii belli mi olur. bu arada istanbul'dan bir arkadaşımız bizi almaya geliyor. ayyy içim sıkıldı valla şurada bırakıcam entryyi hee.
    babaney bırakmıyorum.
    işte araba toplama kampına gittik. çay içtik, kedi sevdik, oturduk, arkadaş geldi, bizi aldı döndük. gariban arabam da gece otokoç istinye'ye bırakıldı. ford yetkili servisi oluyor kendisi.

    ben soruma geçsem şimdi olur mu?
    olur tabii çok isteriz zira daraldık.
    tamam^^

    şimdi bu araba aralık 2015'te önden, yandan, arkadan darbe aldığı bir kaza yaptı. otokoç tamir ettik tamam süper oldu deyip teslim etti bir ay sonra. alır almaz yolda kaldı. gelip aldılar, tekrar verdiler, araba su aldı çılgın gibi, götürdüm 1 hafta sonra verdiler, araba sırılsıklam, yine verdim 2 hafta sonra veriyorlardı ki gizli bölgeye baktım ıslak. gösterdim, orada bıraktım. 1 ay sonra verdiler. aldım. ne kadar iyi bir servis olduğunu siz anlayın artık.
    ilk büyük tamiri sırasında çekilen fotoğrafları almıştım. hepiciği bende. değişen parçaları da biliyorum tabii ki. açtım onlara baktım. motoru sökmüşler, soğutma parçaları var değişen. yani bu aracın motoruna hasar gelmiş kazada ve otokoç tamir etmiş. sonra da motor hiçbir uyarı vermeden aniden duruyor.

    en az 4 uyarı vermesi lazımdı.
    yağ seviyesi azalmış
    hararet
    motorda arıza
    motorda ciddi arıza
    hala durmazsan motorda arıza var göstergelerinin yanıp sönmesi

    araba otokoç'ta öylece duruyor şimdi. ben diyorum ki sizin hatanız olabilir, ben ne yapacağım da bu hale gelecek araba. 6 ay önce motor elinizdeydi. onlar diyor ki son bakımı aksamış. yav son bakımı mı kalmış, araç zaten bakımı geldiğinde sizdeydi, komple açılıp toplanmıştı, sonra da bende ne kadar kaldı zaten, dalga mı geçiyorsunuz?
    ford'u arıyorum, araç garanti kapsamı dışında, servis diyor ki son bakımı yaptırmamışsınız. tamam diyorum o zaman şunu söyleyin. bizim araçlarımız 2 yıl garantilidir. garanti dolunca hiçbir uyarı vermeden motoru aniden durabilir ve siz ölebilirsiniz, bizi bağlamaz. hayır böyle diyemem. bu araç 6 ay önce komple söküldü, motordan darbe almıştı motor incelendi, siz bana periyodik bakım filtre kontrol filan mı diyorsunuz? diyemezsiniz. işte biz detaylı inceleyip size dönelim. ok.

    otokoç arıyor, inceledik, motordaki arıza daha önceki hasardan kaynaklanmıyor. masrafları siz karşılayacaksınız. peki arıza nedir? tam tespit etmedik motoru sökemediğimiz için. peki kazadan olmadığını nereden biliyorsunuz. çünkü motorda. e motor kazada açıldı diyorum. zaten bu kesin sonuç değil ön tespit :s

    ya o kadar kötü anlattım ki sizlere bir şarkı armağan etmek istiyorum. çok seviyorum da bu ikiliyi.

    soru: bunlar beni kazıklar mı? haksızlığa uğruyorum ve nasıl ispat edeceğimi bilmiyorum. ford yardımcı olmuyor. otokoç'a güvenemiyorum, olayda onların hatası varsa söylerler mi? söylemezlerse ben nereden bileceğim? motoru otokoç'a açtırayım mı? açıp da bir şeyleri değiştirirler mi hataları anlaşılmasın diye? bir de ağaçlara 5 litrelik plastik şişeler asıyorlar ya, neden?

  • 43. 11 ağustos 2016 datça'da gördüğüm kız

  • 44. teoman annesine kavuşsun

    merhaba arkadaşlar.
    duyarlı kişilerden paylaşım yapmasını rica ediyorum. sözlükte ilk defa bu tarz bir başlık açtığım için tam olarak ne yazmam gerekir bilmiyorum. anladığım kadarıyla amaç, farkındalık oluşturmak; ayrıca imza kampanyası ile sürece hareketlilik kazandırmak.
    teoman' ın annesi gökçe hanım, benim üniversitede dersine girmiş olduğum hocalardan biriydi , duyunca paylaşmak istedim.
    imza kampanyası gereken sayıya ulaştığında, dış işleri bakanlığına götürülecekmiş . süreci hızlandıralım.

    konunun ayrıntıları ve ilgili sayfalar :

    " velayeti annesinde olmasına rağmen babası tarafından umman krallığı' na kaçırılan teoman annesine kavuşsun." *

    facebook sayfası:
    [http://www.facebook.com/teomanannesinekavussun/ http://www.facebook.com/teomanannesinekavussun/]

    twitter' da #teomanannesinekavussun etiketi ile paylaşım yapabilirsiniz.

    imza kampanyası:

    imza kampanyası linki

    ekleme:

    imza kampanyası metni:

    türkiye cumhuriyeti dışişleri bakanlığı'na,
    2007 doğumlu oğlum teoman kemal tekin, türk vatandaşı babası tarafından 17 eylül 2010 tarihinde türkiye’den umman sultanlığı’na kaçırıldı. nisan 2013’te türk mahkemesinin boşanma ve lehime velayet kararı kesinleşti, fakat türk mahkemesinin kararı umman mahkemesince tanınmadı ve oğlumun velayeti o ülkenin iç hukukunda eski eşime verildi. evliliğimde ve bu süreç içinde yaşadığım maddi manevi eziyet altında, eski eşimin hukuksuzlukla üç yaşında benden kopardığı oğluma kavuşmak için yaklaşık altı senedir adli ve idari her yolu denedim. oğlum şu an dokuz yaşında ve yıllarını anne sevgisi ve şefkatinden uzak geçirdi. eski eşim sağlıklı görüşme yolları sağlamadığı ve beni oğluma kötülediği için altı senedir oğlumla konuşamıyorum ve onu göremiyorum. oğlum yanımda ve güvende olmadan nefes alamıyorum. şu anda geçerli bir pasaportu ve vizesi olmadan umman’da bulunan oğlumun türkiye’ye iadesini istiyorum. senelerdir verdiğim mücadelenin sonunda oğlumla kavuşabilmemiz için desteğinizi bekliyorum.

  • 45. şekip mosturoğlu

    adnan polat'ın yaptığı en hayırlı iş sanırım takımı 2010-2011 sezonunda o kadar kötü yönetmek olmuş. ulan sayılan 3 takım taraftarı da o sezon gs kümeye diye bağırıyordu tribünlerinde.
    hadi onu geçtim ben galatasaraylı yöneticilerin şu an çoğu tutuklu veya kaçak olan savcı ve hakimlerle maç yaptığını hatırlamıyorum. kaldı ki fb cumhuriyet v.s. üzerinden kendine pay çıkaran bir kulüp ve maç yaptıkları adamlarda devlette ne kadar atatürkçü subay, hakim, savcı varsa içeri atmış adamlar.

    arsızlık, utanmamazlık gibi kelimelerin tanımı olarak artık aziz yıldırım, şekip mosturoğlu ve mahmut uslu'nun fotoğrafları konsun sözlüğe bence. koca kulübü isviçrelerde bile rezil ettiler hala laf kalabalığı yapıyorlar.

    bir daha yazalım, o sezon galatasaray şike yapsa sizce o sıralamada olurmuydu?
    o sezon galatasaray şike yapsa yöneticilerin şikeden değil geri zekalı olmaktan tutuklanmaları gerekmez miydi?

  • 46. 11 ağustos 2016 ssg'nin attığı tweet

    kanzuk'un 13 yıl önce girdiği şu entry'nin yanında pek bir önemi yoktur.

    başlık: küçük pipili erkek iyi sevişir
    entry: valla yalan, kendimden biliyorum.

  • 47. pokemon go

    niantic'in kırsal kesimdekilere piç muamelesi yaptığı oyun.

    krdş kusura bakma da bune amk?

    ilçede toplamda 3 tane pokestop merkezi var. yazıyla üç. hepsini teker teker gezmeye kalksan 5 km'lik yumurtaları tıkır tıkır açarsın. öyle de uzaklar birbirine.

    şuan bir cami avlusuna attım kendimi yarım saattir top bekliyorum. çocuğunu alan da gelmiş amk kafam sikildi bu nasıl cami avlusu?

    çocuklardan biri cenaze taşında ezan okuyo şuan. allahım sen büyüksün.

  • 48. gay dışarıdan anlaşılır ama lezbiyen anlaşılmaz

    doğru tespit. kim der bu lezbiyen diye? link

    edit: bu arada birkaç arkadaştan mesaj geldi. "kim bu?" diye. tabii ki benim hatam, taksim'in ünlü siması cenk'i herkesin tanıdığını düşünerek bu yorumu yaptım. binlerce videosu var ama bir örnek olarak na şurada

  • 49. 11 ağustos 2016 hala sela okunması

    bir de cahil diyenler olmuş. bu ülkede 10 yıl önce okunmayan sela bugün okunuyor, biz uzaydan mı geldik kardeşim?

    ek tanım: istanbul için de geçerli olan durumdur.