Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. darbecilerin helikopterle vodafone arena'ya inmesi

    hibrit çime bastınız ve birazdan fikret başgan ananınızı laciverte boyayacak.

  • 2. türkiye'den isveç'e kaçan genç

    ----- ön edit -----
    arkadaşlar aşağıdaki hikaye alıntı. başlık formatı, entry'nin kendi yazdığım kısmı ve hikayenin tırnak içinde buraya aktarılmasından anlaşılır diye düşünüyordum ama anlaşılmamış demek ki bu edit'i girme ihtiyacı hissettim. lütfen bana hikayenin kahramanı benmişim gibi mesaj atmayın. saygılar.
    ----- ön edit ----

    interrail türkiye grubunda kaçış hikayesini paylaşan genç. insan ister istemez helal olsun diyor.

    "herkese merhaba, isveç'e kaçak gelerek iltica ettiğimi söylemiştim, artık isveç'te couchluk yapabilirim, akşam yemekleride benden tamamen ücretsiz! :) bugün helsingborg'da tek kişilik bir odaya yerleştirildim, benim için uzun bi süreç başlıyor, ancak türkiye'deki olaylardan ötürü burada bulduğum avukat büyük ihtimalle vatandaslık alabileceğimi belirtiyor, gelelım hıkayeme.. ukrayna havayollarından lvive bilet almıstım, turkıyedekı olaylardan 3-4 gün önce.. lviv'e geldim, trene bindim, uzhgoroda geçtim, taksiciye elimdeki haritayla burayı geçmek istediğimi söyledim, bana daha iyi bi yol bildiğini fakat fazla ücret alacağını söyledi, bende kabul ettim, sabah 3 gibiydi sanırım, ukrayna slovakya sınırna gelmiştik gümrük ışıkları gözüküyordu, aynı anda 2 türk ve 1 pakistanlı daha gelmişti, 4 kişiydik, taksiciler bizi bıraktı geri döndü, önümüzde 5 kmlık bi alan vardı, sessizce eğilerek bu yolu pek zahmetlı geçmeye başladık, ukrayna'nın gümrük ışıklarından git gide uzaklaştığımızı görünce içime bi ferahlık geliyordu,ikinci hayatıma başlayacağımı hissediyordum, 5 kmlık alana geldiğimizde risk kalmamıştı, sabah güneş doğmaya yakın geldiğimiz için slovak polisleri yoktu, otostopla kosice'ye kadar geldim, kosice'de 2 gün kaldım, çünkü sınır kontrollerine yakalanırsam isveç hayalim suya düşecekti, çekya'ya tren bileti aldım, sınır kontrolü yoktu çünkü sürekli sağlamasını yapıyordum, çekya'ya geldiğimde buraya sığınmayı düşündüm, sonrası tehlikeydi, ama kararlıydım, çekya'dan taksi tuttum, almanya sınırına kadar geldim, pasaport kontrolu olduğunu almanyadaki çok yakın arkadasım öğrenmişti, sınırına 10km kala taksiden indim, kendimi resim çekmeyi seven doğa meraklısı biri olarak tanıtmıştım, elimde telefonla resim çekiyormuş gibi yaptım, o kmler benim için ömür gibi geldi, ama mutlu sona ulaşmıştım, yürüyerek çekya almanya sınırını geçmiştim :) ve şimdi en zoru kalmıştı, almanya danimarka sınırı, bu sınırı geçmenin tek yolu danımarka plakalı bir aracın içinde gidebilmek, çünkü kontrolleri alman değil, danımarka yapıyordu, hemen facebooktan danımarka grubuna üye oldum, durumu ızah ettım, bulgar türkü bir arkadaş 500 euro karşılığında benı alıp geleceğini söyledi, kabul ettim, danımarkaya sıkıntısız geçtim, artık herşey tamamdı, danımarka'dan isveç'e geçtim, direk malmö sınır polisine sığınma başvurusunda bulundum, şuan çok mutluyum, henüz 24 yaşındayım. her günüm şu aralar boş, dil kursuna gidiyorum ingilizce isveççe ama bir şekilde başarmam gerek, dediğim gibi, isveçte'de bir eviniz var, muhakkak bekliyorum :) teşekkürlerimle.."

  • 3. 22 temmuz 2016 fethullah gülen demeci

    hayatta 3 şeyden çok korkarım;
    1. yüzüme gülenden,
    2. arkamdan gülenden,
    3. fethullah gülen'den..

  • 4. 22 temmuz 2016 kılıçdaroğlu'nun verdiği ayarlar

    türkiye için umut vaktini gösteren

    • istihbarat zaafiyeti varsa bir yerde yönetimde zaaf var demektir. liyakat olabilseydi, işi ehline verebilseydik bu darbelerin çok öncesinden haberdar olur ve bunların belki de hiçbirisi olmazdı.

    • biz yıllar yılı fethullah gülen’in ne kadar tehlikeli olduğunu söyledik ama anlatamadık sizlere. yargıtay’a 150 militan atıyorsunuz dediğimde eleştirilen ben oldum. şimdi haklı çıktık. devlete bütün bu atamaları kim yaptı. ben mi yaptım. bütün bunların yanlış olduğunu ben söyledim.

    • ergenekon balyozun yanlış olduğunu söyledik. ben suçlandım. benim hakkımda fezleke düzenlendi. bugün ben gidiyorum mahkemelere hesabını veriyorum.

    • bakanlıkların cemaatler tarafından paylaşıldığını da biliyoruz. ben kişilerin inancına saygı gösteririm ama benim inancım benim yükselmeme gerekçe olmamalı.

    • tsk bu tür yapılanmalara izin vermek istemedi. ama 2002’den başlayarak, üzülerek söylemek istiyorum, belli yapılanmaları ordunun dışına çıkarmak istediler.

    • ordular, cemaat etnik belli kimlik yapılanmaları değildirler. orduların amacı devleti korumaktır. ne yapıldı yaş’larda? bu askerleri atamazsınız diye kararlara muhalefet şerhi konuldu. bu muhalefet şerhlerini ben mi koydum? bu darbeden hepimizin çıkaracağı dersler var. bütün siyasi partilerin oturup özeleştiri yapması lazım.

    • asker dedi ki, “bunlar fethullah gülen cemaatindedir.” dönemin cumhurbaşkanı başbakanı dedi ki “hayır bunların kalması lazım.” başbakanlığa bu dönemde genelkurmay bağlıydı. sıcak siyaseti kurumların içinde sokmama lazım.

    • bürokraside olduğum dönemlerde başbakanlık konutunda sayın özal ile, sayın çiller, sayın demirel ile tartışırdık. bu yanlıştır derdik. doğrusu budur derdik ama siyasi tercih size ait derdik. ama benim görevim neyin yanlış olduğunu siyaset kurumuna anlatmaktır. bürokrasi siyaset kurumuna ayrıntıları anlatacak.

    • tabandan da miting talebi geldi. arkadaşlar bize ilettiler ben de “tamam yapabiliriz” dedim. cumhuriyete ve demokrasiye sahip çıkma anlamında miting yapacağız. bizim geçmişi bir tarafa bırakıp toplumun sakinleşerek geleceği birlikte bakmamız lazım. mustafa kemal ve arkadaşlarının kurduğu türkiye demokrasinin tam anlamıyla taçlandırıldığı bir türkiye olmalıdır. yine mazlum ülkelere tüm islam dünyasına örnek olabiliriz. bu fırsatı kaçırmamalıyız.

  • 5. ücretsiz ulaşım uygulamasının taksicilere zararı

  • 6. mit başkanı kim olacak

    (bkz: enişte)

  • 7. mustafa kemal atatürk

    şu konuşmasını canlı dinleyebilmek için herşeyimi feda ederdim.

    “işittim ki bazı arkadaşlar yoksulluğumuzu bahane ederek memleketlerine dönmek istiyorlarmış. ben kimseyi zorla milli meclise davet etmedim. herkes kararında hürdür, bunlara başkaları da katılabilirler. ben bu kutsal davaya inanmış bir insan sıfatıyla buradan bir yere gitmemeye karar verdim. hatta hepiniz gidebilirsiniz. asker mustafa kemal mavzerini eline alır, fişeklerini göğsüne dizer, bir eline de bayrağı alır, bu şekilde elmadağı’na çıkar, orada tek kurşunum kalana kadar vatanı müdafaa ederim. kurşunlarım bitince bu aciz vücudumu bayrağıma sarar, düşman kurşunlarıyla yaralanır, temiz kanımı, kutsal bayrağıma içire içire tek başıma can veririm. ben buna and içtim.”

    kendi götünü kurtarmak için halkı sokağa çağırana korkak, halkın götünü kurtarmak için canını ortaya koyana lider denir.

  • 8. darbe şüphelisi kaymakamın intihar notu

    üzülmediğim not.
    adam giderayak bile tayyip'e, yani onu harcayana aşkını ilan ederek gitmiş.

    ne diyelim? sevgililer arası olur öyle şeyler.

    edit:
    intiharının ana teması şu; ""madem beni bir tehlike olarak görüyorlar o zaman ben de kendimi öldürerek bu tehlikeyi bertaraf etmeliyim"

    biatta gelinebilecek son nokta budur herhalde.

    halbuki ona dokunulmadığı zaman her şey çok güzeldi değil mi?
    ortaya dökülen yolsuzlukları bile savundun. çünkü güçlünün yanında olmak daha önemliydi senin için.
    bu darbe girişiminde bile ağzına "çapulcular"'ı dolayan tipik akp'li.

    link

  • 9. fetö darbesine karşı askeri öğrencilerden açıklama

    darbe girişiminde bulunan cemaatçi gruptan bazı subaylar, harp okulundan yıllardır eziyetle ayrılan binlerce askeri lise kaynaklının başında bulunan isimdi. yıllar boyunca binlerce askeri lise kaynaklı öğrenci ayrılmaya zorlandı ya da atıldı. yerimize ne idüğü belirsiz, öss'de biraz puan almış, çoğunlukla kendi adamlarını yerleştirdiler.

    2003’te girdiğim ışıklar askeri lisesi’nden 2007 yılında başarıyla mezun olmamın ardından, kara harp okulu intibak kampında bu insanların işkenceleri nedeniyle ayrılmak zorunda kalmıştım ben de. orada yaşadıklarım, darbe girişimi sırasında halka yapılan katliamın faillerinin ne denli vicdansız olabileceğini görmemi sağlamıştı. darbe gecesi yaşananlar ülkenin büyük çoğunluğunda şoka neden olsa da, binlerce mağdur askeri öğrencinin aşina olduğu vahşiliğin sonucuydu bu. feto’dan aldıkları emri harfiyen yerine getirmek için bürünebildikleri kimliği bizzat görmüş insanlar, darbe emri sonrası halka yaptıklarını pek de yadırgamadılar.

    9 yıl önce kampa giriş yaptığımız günün ilk saatlerinde güler yüzle karşılamışlardı bizi. hatta “askeri öğrencinin onurunu zedelediği” için sürünmek bile yasaktı. “ulan hiç de gözümüzde büyüttüğümüz gibi değilmiş” dedik. ancak yatmaya gideceğimiz anlarda kazın ayağının öyle olmadığnı anlamıştık. daha ilk günden bazı kişilere (biri de benim) ayrılmaları için baskı başladı, “boşuna direnmeyin, yemin törenine kadar bekleseniz dahi törene çıkartmayacağız sizi” tarzı söylemler yeterince moral bozucuydu. günde 20 saat ağır hayat şartları sürdürüp, lise kampındayken yüzünü bile yıkamaya iğrendiğin musluktan akan arıtılmış deniz suyunu kana kana içtiğin bir ortam düşünün. öğlen yemeğini işkence edilerek geçirdiğim için yemek yemesi için kısa süre verilen arkadaşların kendi yemeklerinden uzattıkları şeylerle karın doyuracak durumdaydık, doğal olarak çok çabuk tükeniyor insan. o yaz kamp için bayağı çalışmış olmama rağmen insanın gücüm bitiyor ve tüm bölüğün senin çekemediğin sonsuz + 1. şınav ya da komando dansı için eziyet görmeye devam etmesi insana koyuyor. takım komutanının, senin her çektiğin şınav veya komando dansı için tüm bölüğe ceza verdiğini ilan etmesi, bunun ayrılana kadar da devam edeceğini söylemesi… cemaat arkadaşları yunan ordusuna kaçan tiplerin seni “bunlar sizi düşman ordusuna satar, karısını kızını koruyamaz" ithamlarıyla eziyet görmek istemez kimse.

    bu sırada kalbinden sorun yaşayan arkadaşlar aldıkları rapor yüzünden hakarete uğrayıp daha ağır eziyetlere uğruyor, bayılanlar serumla ayıltılıp eziyete kaldıkları yerden acilen devam ediyorlardı. bunları yaparlarken çok büyük zevk alıyorlardı. yere yığılanlara hakaret ederken, verdikleri süre en arka sıralardaki çadırlarımıza gidip dönmemiz için bile yetmezken zamanında giyinemeyenleri (özellikle yetişebilmek için çadır aralarından koşarken iplere takılıp yüzünü yaranları kanlı kanlı işkenceden geçirirlerken) ezerken duydukları hazzı unutmam. yanımızdaki bölük 10 dakika süreye sahipken giyinmek için, bizim 2 dakika 13 saniye gibi komik, maksatlı sürelerde giyinmemiz bekleniyor, denizden çıkıp kuma yatırıldıktan sonra kızgın izmir güneşinde yanmaya başlamış asfaltta süründürülüyorduk çıplak halde. avucumda izleri hala durur bu sapıklığın.

    diğer bölükler yat saatinde yatmaya giderlerken, biz yok yere ayakta, bölük komutanının gelmesi için hazır saatlerce bekler, sabah da herkesten 1 saat erken kalkardık. bu arada kalan 3-4 saatlik süreyi de idari bilgi girişi gibi saçma görevleri, her nedense çok ağır işleyen şekilde yapardık ki sonraki geceler de uyumayalım.

    son 3 gecemde hiç uyumamıştım, zevk için çadırlarını bozdurup bozdurup tekrar kurduruyordu başımızdaki komutan demeye bin şahit şahıslar. her yerdeki çamların döktüğü iğneleri elle toplatıyor ve bunları birkaç yüz metre ötedeki çöplere döktürüyorlardı. sürekli dökülen iğneleri gördükçe yerde niye iğne olduğunu soruyordu. bu gibi saçma ve yorucu işlerle sabahı ediyordum. lan o kuru sıcakta çam iğnesi niye dökülmesin?
    tüm bölüğün silahlarını biz çatardık birkaç gariban olarak. her gece, zaten vakti kısıtlı olan arkadaşların gelişigüzel 4’lü 5’li çattıkları silahları 3’lü olacak şekilde hassas olarak çatardık. çok hassas bir şekilde yüzlerce silahı çatmak büyük risk, çünkü devrilmeye çok müsait ve biri devrildi mi hepsi devriliyor. o yorgunlukla ne kadar yapabilirsen. bir rüzgar eser ve yıkılma olursa şapa oturdun ki olmama ihtimali yok.

    ayrıldığım gün esas duruşta dururken uyuyordum. öğleden sonra bir intikal sırasında verilen direktifi, yürürken rüya gördüğüm için duymamıştım. türlü baskılar sonunda, yine benim adıma bölük eziyete uğrarken ayrılmaya karar vemiştim. kimdi hatıramıyorum, takımdan bir arkadaş çok içten bir şekilde “yapmaaa” demişti, ayrılıyorum ben diye bağırdığımda. insan öyle bir psikolojiye giriyor ki “ben gidersem arkadaşlar eziyet görmeyecek” zannediyor. ama o yapma diyen arkadaşın psikolojisi, biz gittikten sonra başkalarının aynı şekilde hedefe alınacağını, zaten kimsenin halinin olmadığını bilecek kadar yerindeydi, ama ben bunları düşünemiyordum.

    ayrılık işlemlerimi yaparken bile üzerimden diğer arkadaşlara eziyet ediyorlardı. "bakın arkadaşınız ayrılıyor, siki taşşağına denk. siz de ayrılın. dershanesini ayarlamış, sivil hayata karışıyor. yarın bir gün beni görünce 'vay abim eğlenelim, bağıralım çağıralım abim' diyecek ama siz diyemeyeceksiniz" gibi söylemlerde bulunacak kadar insafsızdı bu insanlar.

    işlemler sırasında, o güne kadar 0 lira harcadığımı farkettim. yanıma aldığım tüm para duruyordu, erat kantininin orada takılıyorduk. eğitim sırasında hiç tatlı su içemediğimi, önümüzden geçip eğitime giden arkadaşların perişan halini hatırlıyorum. kantinden dolaptaki 1.5 lt’lik tüm suları alıp geçen arkadaşların sırtındaki torbaya atıyorduk, teşekkür etmeye nefesi kalmayan arkadaşların gözleriyle teşekkür etmeye çalıştıklarını dün gibi aklımda. bu kansızların insanları bu hale getirmelerine karşı çaresizliğe hala öfke duyarım. kansızın biri oradakilere su verdiğim için ağzıma sıçmıştı. su lan su. şerefsiz, o bir yudum tatlı suya muhtaç kal da gör şimdi ebenin amını. foça’dan komando getirenler şu eziyeti foça’da görmediklerini söylüyordu şoka girmiş gözlerle.

    bunlar özetin özeti, daha sayfalarca şey var. foseptiğe yatırma vs artık normal gördüğüm için bahsetmiyorum. tek söyleyeceğim, 3-4 saatlik nöbetimi, ayrıldığım için bir başka arkadaşa vermişlerdi, benim yerime nöbet tutacağı için çok mutluydu, binlerce kez teşekkür etti. sonuçta eğitime gitmektense nöbette saatlerce çapraz tutuşta silah tutup kolunu çürütmeyi daha çekilir görüyordu arkadaşlar.

    bu sırada ne oldu? yalan dolan darbe planlarıyla yüzlerce, binlerce asker orduda tasfiye edildi. harp okuluna devam eden yürekli arkadaşlar yok yere disiplin cezalarıyla sindirilmeye çalışıldı. psikopatçasına tüm kurallara özen gösterip ceza almamaya çalışanlar iftiralarla cezalandırıldı. cezalarla atamadıklarının sınav cevaplarını silmeye çalışarak dersten atmaya çalıştılar. bunu da başaramadıklarını sahte sağlık raporlarıyla atmak istediler.

    - yüklü bir tazminatın altına girdi binlerce insan, on binlerce lira tazminat ödemek durumunda bırakıldılar hiç hak etmedikleri halde.
    - yıllarca kapanmayacak bir psikolojik travmayla karşı karşıya kaldı insanlar; 9 yıldır, haftada ortalama 3 gece hala kabusunu görürüm bu kansızların işkencelerinin. kaldı ki bu travma sadece kabuslardan ibaret değil, toplumsal bakıştan da kaynaklanıyor. bugüne kadar sesimizi duyan olmadı, askeri okuldan neden ayrıldığımızı bilmeyenler türlü düşünceler geçirdiler kafalarından.
    - kaybedilen yıllar kesinlikle yerine koyulamaz. harp okulunu bıraktıktan sonraki yıl mecburen boş geçiyor. lisede öss’ye de girememiş olmamız nedeniyle bir yıl beklemek gerekiyor. bu da yetmiyor okul kazanmak, okumak, mezun olup iş bulmak ve bu sırada on binlerce lira tazminat ödemek zorunda olmak, hayata otomatik 3-0 geride başladı bu binlerce insan.
    - öss'ye girmeyen liselerimiz nedeniyle ortaöğretim başarı puanımız da düşük geldi. öss'den ful çeksek bile 5-10 bin kişinin gerisine düşeceğimiz zorlu bir sürecin altına girdik. şahsen öss 2008’de 25000. olurken, okul puanımızın düşüklüğü nedeniyle önüme 10000 kişi geçti. itü inşaat’a girecek sıralamalarda olmam gerekirken, anadolu üniversitesi’nin inşaat mühendisliği bölümüne girdiğim için göbek atar haldeydim.
    - hayat planımızda sivil dünyada bir yol yoktu, müfredatımız zaten öss’ye yönelik değildi. rakiplerimiz test çözüp kariyer planlamasını çok baştan yaparken, aileden biraz şanslı olanlar dershaneler yardımıyla bir miktar bu açığı kapatırken, şanssız olanlar çok daha büyük zorluklar çekti.

    sonucunda halen daha şiddetle devam eden hayata tutunma savaşını, geriden gelerek yapmak zorunda bırakıldı bu insanlar. şimdi bu mağduriyeti yaşamış insanlar olarak, bize bunları yaşatanların amaçları resmen ortaya çıktığına göre mağduriyetimizin giderilmesini talep etmek en doğal hakkımızdır.

  • 10. darbe gecesi kktc'ye saldırabilirdik

    adana'dan yuzerek gelirler diyerek önermediğim olay. manyak mısınız lan? karşı kıyınızda dünyanın en psikopat insanlari yaşıyor.

  • 11. bhh'nin 24 temmuz chp mitingi açıklaması

    saçma sapan bir hareketin gezinin adını değiştirip sahiplendiği yetmezmiş gibi bir de miting yapan başka bir topluluğun ne konuşacağına karar verme çabası.

  • 12. 364. dönem askere gidecek sözlük yazarları

    askerlik sırasında tatbikat var boğaz köprüsünü kapatacağız derlerse inanmayın.

  • 13. darbe olacağını bir gün önceden bilen astrolog

    (bkz: hanımefendiyi merkeze alalım)

  • 14. çatıdan f-16'nın üzerine atlamak

    sesten hızlı uçan uçağın üzerine atlamayı düşünmek güzel mizah. uçağı uzaktan görüp havaya zıplayarak üzerine konmayı düşünen vatandaş küçük bir zamanlama hatası ile adını tarihe "havada jet çarpan ilk insan" olarak yazdırabilirdi.

  • 15. kimse 11 eylül'ü abd yaptı diyor mu

    sayın cumhurbaşkanımızın reuters'e yaptığı konuşmada geçen bir cümle, bir soru.
    pek uygun bir örnek olmamış sanki. *

    çeşitli yorumlarda bizden kanıt istiyorsunuz, dünya sizden 11 eylül'ü siz yaptınız yapmadığınıza kanıt gösterin dedi mi anlamında söylendiği yazılmış, onun için bunu da not olarak düşüyorum.

  • 16. gezi darbe girişimi fetö'nün eseriydi özür dileriz

    (bkz: ren geyiği)

    ren geyiği geyikgiller familyasından arktik ve subarktik bölgelerinde yaşayan bir geyik türüdür.

    yaşam alanı: ren geyiği dünyanın kuzey bölgelerinde birçok bölgede yayılmıştır: norveç, izlanda, isveç'in kuzey bölgeleri, finlandiya, rusya'nın avrupa bölümündeki kuzey bölgelerden büyük okyanus'a uzanan bölümü, alaska, kanada ve grönland. ren geyiği doğal olarak 10. yüzyıldan beri soyu tükendiği iskoçya'ya 1952 yılında yeniden getirilmiştir. ayrıca ilk evcil hayvan olma özelliği vardır.

    evcil ren geyiklerine daha çok kuzey iskandinavya ve rusya'da rastlanır, doğada serbest olarak yaşayan ren geyikleri ise kuzey amerika, grönland ve 18. yüzyılda insanlar tarafından getirildiği izlanda'da rastlanır. avrupa'da doğada serbest olarak yaşayan son ren geyiklerine norveç'in güneyinde rastlanır. doğal yaşam alanı yaklaşık olarak 62° enlemin içinde kalır.

    fiziksel özellikler: dişi geyiğinin ağırlığı 60 ile 170 kg arasında değişir. ren geyiğinin kimi alt türlerinde erkek dişiden çok az büyüktür, diğerlerinde ise 300 kilograma kadar varabilir. erkeğin de, dişinin de boynuzları bulunur. iskandinavya ren geyiklerinde yaşlı erkeklerde boynuzlar aralık ayında düşer. genç erkeklerde ilkbahar başında, dişilerde ise yazın boynuzlar düşer. boynuzlar genellikle aşağıda ve yukarıda olmak üzere iki ayrı öbek hâlinde çatallaşır. evcil ren geyikleri doğada serbest yaşayanlara oranla daha kısa bacaklı ve ağırdır. kuzey amerika ren geyikleri saatte 80 km hızla koşabilir ve yılda yaklaşık 5.000 km yol alabilir.

    kışları genel olarak likenlerle özel olarak da rengeyiği likeni adı verilen cladonia rangiferina ile beslenir. aynı zamanda söğüt, ve kayın yapraklarıyla birlikte sazlık ve otlarla da beslenir. ayrıca kimi durumlarda yaban sıçanı , alp alabalığı ve kuş yumurtaları ile beslendiğine ilişkin birtakım kanıtlar bulunmaktadır.

    ren geyiği boynuzları her yıl kadife adı verilen yumuşak bir deri katmanının altında büyür. yukarıdaki ren geyiğinin boynuzlarından biri üzerindeki kadife katmanı kalkmak üzere.
    ren geyiklerinin burunlarının içinde bulunan özel kemikler yüzey alanını oldukça artırır. soluk alınırken gelen soğuk hava ciğerlere girmeden önce hayvanın vücut sıcaklığı ile ısınır, soluk verilirken çıkan havadan da su yoğunlaşarak burunda kalır ve içeri giren havayı nemlendirmek için kullanılır, aynı zamanda büyük olasılıkla mukus dokudan emilerek kana geçer.

    ren geyiklerinin toynakları mevsime uygun olacak şekilde değişir. yazları, tundra yumuşak ve nemli iken toynakların altı süngerimsi bir yapı kazanarak ek bir çekiş gücü sağlar. kışları ise toynakların altı büzülerek sıkışır ve toynakların sert olan uçları buzu keserek hayvanın kaymasını engeller.

    ren geyiğinin iki katmanlı bir kürkü vardır. altta yoğun, yüne benzer bir katman bulunur ve bunun üzerinde de daha uzun içi boş ve hava dolu kıllar vardır. ren geyiği oldukça kolay ve hızlı yüzer. göç eden sürüler geniş bir gölü ya da akarsuyu yüzerek geçmekten kaçınmaz.

  • 17. ak parti'lilerin büyük i kullanmaktan kaçınması

    uzun zamandır gözüme çarpan ancak bir türlü sebebini anlayamadığım ilginç olay. sadece i değil kimi zaman ü ö gibi diğer noktalı harfleri de küçük yazmayı tercih ediyorlar.

    bu durumun en basit örneği ak parti logosunda görülebilir
    ak parti logosu

    fonttan dolayıdır diye düşünebilirsiniz ama değil.

    sabah.com.tr'den güncel haber manşet görselleri
    'öldürüp yerine geçecekti' (hepsi küçük)
    'mühimmatında yok' (bir öncekisinde ü küçük yazılırken burada ü büyük yazılıyor, i harfi yine küçük)
    'pilavları' (daha önceki örneklerde i hep küçük yazılırken burada büyük yazılıyor, bu da durumun fontla bir alakası olmadığını tekrar kanıtlıyor)

    aynı durumun gözlemlenebileceği farklı ak parti afişleri
    daima ileri
    hep birlikte yeni türkiye
    asılı afiş

    bu durumu diğer partilerde görmek ise mümkün değil.
    mhp
    chp
    chp2

    son olarak siz yollamadan yapayım
    (bkz: derdini sikeyim butonu)

    edit : imla
    edit2 : başlıktaki hatayı moderatörlerden biri düzeltirse sevinirim, yanlışlık olmuş.

  • 18. özel üniversitenin kazanıldığını zanneden gençlik

    puanı iyi devlet üniversiteleri ile aynı olan paralı okullar dışında, metrobüs durak şeridinde kadıköy den avcılar a 8 adet bulunan market maması kıvamında üniversitelere yeten, bu üniversitelere girdikten sonra da üniversiteyi kazandım havası ile gezen gençliktir.

    mahallede bir ablamız var, iki evladı sevimli bir eşi mutlu mesut yaşıyorlar.
    kocası da kendisi de işçi emeklisi.bir evleri bir arabaları hayal ettikleri her şeye kavuştukları hayatları.
    oğulları 10 sene önce sınavlara hazırlanmış.tek tercih xx. xx bölümü büyük şehir ünv.tutmamış.puan kötü değil sadece o bölüme yetmiyor.
    düşünmüşler taşınmışlar kıbrıs a göndermeye karar vermişler.
    çocuk iyi derece ile mezun olmuş şimdi başarılı bir xx.

    bu ailenin küçük kızlarının bu sene sınav zamanı gelmiş.özel hocalar dershaneler vs.
    kız ailesine özel ünv.abisi gibi okuyacağını iki sene önce bildirmiş.rahat bir şekilde sınavlara hazırlandı.rahat diyorum zira hepimiz çalıştık az veya çok, öyle girdik üniversite ye.kızımız saftirik ve iyi niyetli annesini kandırıp dersaneye gigiyorum diye kafelerden çıkmadığı gibi, çok ders çalışıyorum stressliyim döngüsü ile kadını yedi bitirdi.
    sınav bitti açıklandı, aldığı puan 250 civarı istediği bölüm, iyi diyebileceğimiz hiç bir özel ünv.de tutmuyor.aileye göre iyi bir puan yada değil okul okuyacak başarıda.
    bana tercih için akıl sorduklarında, kızın özel okul okuyamayacak akranlarına davranış şekillerini görüp çıldırıyorum.annesi depresyona çok yatkın bir kadın, kızına çok değer veriyor, çekip bu kız sana yalan söylüyor desem arkadaşlığımız bozulacak.
    ukala tavır ,aileye eziyet,
    kendisini başarılı olarak nitelendiriyor ve aileyi inandırmış.yoldan geçen herhangi bir insanında sınava girip o puanı alıp özel okulda ünv.okuyabileceğini söyleyemiyorum.
    mahallemizin garson çocuğu dışarıdan lise bitirerek 360 puan aldı.8 kardeşler, çocuk aldığı puanın düşük olduğunu düşünüp üzülüyor.
    bu özel okula giden çocuklara dünyanın hiç bir yerinde bu kadar kolay ünv.mezunu olamayacaklarını anlatamayacak duruma gelmişiz.

  • 19. 22 temmuz 2016 münih alışveriş merkezi saldırısı

    hic kimse bana hikaye anlatmasin.

    isid ortadogudaki eylemlerine baslamadan önce 2 yil köln ün en merkezi konumunda haftanin 6 günü stand kurup kurani kerim dagitti. aynen simdiki logosuyla falan hersey ayni. kendilerini selefiler olarak adlandiriyorlardi.

    bundan bu kadar emin olma sebebim ise, kendileriyle o alani belediyeden kiralamak icin ne tür bürokratik islemlerin yapildigi, alan icin ödenen aylik ücret vb. konularda uzun uzun konusmam oldu.

    ben kim olduklarini ögrenene kadar hayret etmistim, kurani kerim dagitmak icin kendilerine müsade ediliyor olmasina ama kim olduklarini ögrenince hemen konusmayi kisa kesip uzaklastim.

    bu standlar araciligiyla yüzlerce gencin kanina girdiler.
    allah samimi olarak inananlari korusun, 16-17 yasinda genclerin beyinleri yikandi.
    alman devleti de bu adamlara ücretsiz bakin altini ciziyorum ücretsiz yer verdi.
    20 den fazla sehirde 2 yil yaptilar bunu, bu adamlarin kim oldugunu bilmiyorlar miydi?

    daha fazlasi var da burada aciklamak ciddi risk olusturur o sebeple susuyorum.
    kaynak isteyenler olmus, uydurdugumu düsünenler olmus, buyrun.
    2014 yili express haberi.

  • 20. karpuzun %88'inin su olduğu yalanı

    esaslı bir yalandır.

    karpuzu ters çevirin; bakalım akıyor mu? akmıyor. öyleyse karpuzun %88'i su değildir.

  • 21. yaya geçidinde bekleyen yayaya yol verilen ülkeler

    türkiye değildir.

    dün gayet yolda yaslı adam köpeği ile bekliyordu durdum geçmesini bekledim. ardından yediğim küfürün kornanın haddi hesabı yok. amk çocukları. döndüm arkamdaki 3 arabaya baktım. abartmıyorum, beyaz şahin. esenyurt minibusu, bordo doblo...

  • 22. aydoğan vatandaş

    vaaay...

    bence bu herif fuat avni'nin av kısmıdır sadece... hani tek kişi değil diyordu ya herkes... yani bir adet fu, bir adet at ve bir adet ni var daha yakalanacak...

    fu---?
    at---?
    av---aydoğan vatandaş
    ni---?

    komplo teorisiyse komplo teorisi...

  • 23. 23 temmuz 2016 ekşi sözlük darbesi

  • 24. 15 temmuz 2016 darbe girişimi

    fon: https://www.youtube.com/watch?v=o0hwdzkoxrg

    1* 11 eylül 1919... sivas'ta toplanan kongre kararını yayınladı. karara göre "her türlü yabancı işgal ve müdahalesine karşı millet top yekün kendisini savunacak ve direnecektir." ve hemen altında başka bir karar bulunuyordu "manda ve himaye kabul edilemez." nasıl?

    2* güneyde ingiltere ve fransa, akdenizde italya ve egede yunan işgaline uğrayan anadoluyu kurtarmak için bir araya gelen kongre hem memleketi kurtarmak için top yekün direniş kararı alıyor, ardından mandayı mı tartışıyor? belki reddediyor ama ciddi bir biçimde manda ve himaye kongrenin tartışma konusu olabiliyor. nedeni basit. memleketi kurtarmak için atatürk'ün etrafında bir araya gelenler arasında mandacılar var. sadece mandacılar olsa iyi. saltanatçılar, hilafetçiler, islamcılar, türkçüler, ve cumhuriyetçiler...

    3* her birinin memleket hakkında birbirine temelden karşı olan farklı fikirleri var. ve fakat düşman işgalinden kurtulmak için bir araya gelebiliyorlar. en önemlisi bu iş yapılırken "sen saltanatçısın, senin padişahın yüzünden başımıza bunlar geldi" diyerek saltanatçıları dışlamıyorlar. yahut "sen islamcısın, islamcılık yüzünden memleket geriledi ve çöktü, sizin yüzünüzden" diyerek islamcıları suçlamıyorlar. mandacılara "memleketi ingiliz idaresine bırakmak istiyorsunuz, sizinle bir araya gelemeyiz" demiyorlar.

    4* islamcılık, saltanatçılık, mandacılık... tümü için bir memlekete ihtiyaç var ama memleket işgal altında. bu yüzden bir araya gelip top yekün direnişe geçmek farkındalığına varıyorlar. tüm karşıt fikirleri ve düşmanlıkları bir kenara atarak bir oluyorlar. işte 15 temmuz 2016 akşamı ve devamında yapılması icap eden şey de budur. ne sokaktaki sarıklılar ne okunan selalar bahane edilemez. memleketi müdafaa için sokağa inilmeli ve hep birlikte bu darbe girişimine karşı durulmalı. neden mi?

    5* cemaat, diğer yazılarımda da belirttiğim üzere 2013 yılından itibaren etkin olmak üzere 2011 yılından bu yana akp karşıtı bir oluşumdur. her şeyin 7 şubat 2012'de yaşanan mit krizi ile başladığı düşünülse de mesele daha eski. daha 2011 yılından itibaren iran'la yapılan altın ticareti kayıt altına alınıyordu. 2013'te yaşanan 17-25 aralık operasyonları ise herkesin malumu.

    6* bunların darbeyle ilgisi ne diye soranlar olabilir. var. hastalığa teşhis koyabilmek için öncül etkilerini izlemek zorundayız. cemaat ne oldu da akp ile ters düştü. bunu daha önce uzun uzun yazdım. tek cümleye indirgersek: akp'nin abd ile olan ilişkilerinin bozulması.

    7* bakalım, 2002'de akp batı'nın da umutlu desteğiyle iktidara geliyor. destek 2007'ye dek aralıksız sürüyor. cemaat kadroları devlete yerleşiyor. türkiye'ye yabancı sermaye yağıyor. karşılığında türlü tavizler veriliyor. 2007'nin nisan ayında tsk hükümete muhtıra veriyor. abd şüphe etmeden akp'nin arkasında durduğunu açıklıyor. tehlike geçtikten sonra ise ergenekon operasyonları başlıyor. cemaat akp'nin yanında olmanın ötesinde bizzat operasyonları yönetiyor. yüzlerce asker ordudan atılıp hapsi boyluyor. bu arada, boşalan mevkilere kimler getirildi dersiniz?

    8* 2009 yılında kürt açılımı başlıyor, abd hükümeti alkışlıyor. cemaat o kadar akp'li ki, artık muhalefetin bile hedefinde. hakkında yazılan kitaplar basılmadan toplatılıyor. hükümet cemaati koruyor. 2011 yılında arap baharı patlak veriyor. işte o yıl tüm senaryo değişiyor.

    9* akp'nin abd ilişkileri bozulunca cemaatle de arası açılıyor dedik. bunu nereden anlıyoruz? akp ırak'ın işgali olsun, neo-liberal ekonomik reformlar olsun, özelleştirmeler ve en nihayetinde kürt açılımı olsun, daima abd ile ortak hareket etmiştir. 2011 başlarında da öyleydi. çünkü arap baharı ile devrilen arap diktatörlerin yerine akp'nin de desteklediği müslüman kardeşler örgütü yerleşiyordu. batı buna zamanla müsaade etmedi. önce ırak'ta, sonra libya'da, mısır'da ve en nihayetinde suriye'de...

    10* erdoğan'ın bakışı, tüm o mutlu ittifak yıllarına rağmen dostu abd'nin müslüman kardeşleri mimlemesiyle değişiyor. öyle ki, en son 2013'te mısır'da yaşanan darbe ile devrilen dostu mursi'ye hiç bir erdoğan dostu batı ülkesi yardım etmiyor. işte erdoğan zamanla batı'nın gerçek yüzünü gördüğünde, kendisine biçilen kostümün dışına çıkmaya başlıyor. ilk olarak iran'a uygulanan ambargo deliniyor. tabi bu sırada akp'nin en büyük yol arkadaşı cemaat de dinliyor, takip ediyor, kaydediyor.

    11* akp aynı zamanda kürt sorununda uyguladığı batı'nın phillips raporu'nu da çöpe atıp yeni politika oluşturuyor. yeni politikayı kim icra ediyor? hakan fidan. onu da 7 şubat mit krizi ile ortadan kaldırmayı deniyor cemaat. sormak istiyorum, müslüman kardeşlerin mimlenmesine rağmen akp batı'nın gösterdiği çizgide gitseydi, cemaat ile akp'nin arası açılır mıydı?

    12* bunları neden anlatıyorum. şunu aydınlatmak için. cemaat dediğimiz, abd'nin kontrolünde ve onun refleksleriyle hareket eden bir kuruluştur. bir an için bunun gerçek olmadığını düşünelim. cemaat'in geçmişi neredeyse 40 yıl. 40 yıldır devlet içinde teşkilatlanıyorlar ve her hükümet neredeyse cemaatle sorunsuz çalışıyor. biri hariç: erbakan. ne tesadüf ki onun da arası abd ile hiç hoş değil. neyse, asıl mevzuya dönelim, abd türkiye'de 40 yıldır asker, polis, istihbarat kurumlarında teşkilatlanan bir yapıdan habersiz olabilir mi? bu mümkün mü? haberi bulunuyorsa, kendi kontrolünde olmayan böyle bir yapıya tahammül eder mi?

    13* beyler, bayanlar... ergenekon, balyoz operasyonları neden yapıldı? çok basit. anlattık. 2006 yılından itibaren abd beyin takımı türkiye'de amerikan karşıtı hava olduğunu beyan etti. morton abramowitz bunu bizzat yazdı. bu amerikan karşıtı hava dediğimiz şey kemalizmdir. zira kemalizm abd'nin devletin içinden söküp atamadığı yegane zihniyettir. en azından 2007'ye dek öyleydi. bu zihniyet, gerek tsk içinde gerek sivil toplum örgütlerinde ve bürokraside mevcuttu.

    14* 40 yıldır yapılanan cemaat dedik, abd'den habersiz peydah olmayacağı açık dedik. zaten öyle olmasa abd'nin biricik dostu özal döneminde böyle etkin olabilirler miydi? ee, o zaman abd'nin cemaat ile ilgili tutumu ne? biliyor muyuz? merak etmeyin biliyoruz. biliyorduk. ta ki 1990'lardan itibaren.

    15* abd kendisinden habersiz hiç bir yapının devlete sızmasını istemez. zira 1970'lerde, 80'lerde sovyet tehlikesi mevcut. türkiye ise abd'nin ortadoğudaki kalesi. yani, bir yapılanma devlete sızıp ele geçirirse, ileride türkiye'yi sovyet blokuna kaydırabilir. böyle bir tehlike var. abd buna imkan verir mi? vermez. demek ki abd cemaati biliyor ve cemaatten rahatsız değil, tahammül gösteriyor. bunun tek bir açıklaması var. cemaat bizzat abd'nin kontrolünde.

    16* peki abd neden türkiye'de devlete sızması için din tabanlı bir örgütü kullanır. herkesin aklına gelen ilk neden, memleketin büyük ölçüde müslüman olması. evet. ama asıl neden o değil. asıl neden başka: siyasal islam.

    17* haberlerde çarşaf çarşaf yazıyor, 1986-1990 arasında cemaat kadroları büyük ölçüde orduya sızmaya başlamış. kimin dönemi? özal. abd'nin biricik müttefiki.

    18* tam da o tarihlerde, graham fuller türkiye'de mülakat veriyor. kemalizm 1920'lerde gerekliydi ama artık değil diyor. islami metod yeniden düşünülmeli diyor. türkiye bu şekilde ortadoğu için önemli bir model olur diyor. kemalizm, islami metod, model...

    19* mesele gayet açık değil mi? iran islam devrimi'nden sonra ortadoğunun radikal islama kaptırılmaması için ılımlı islam dedikleri bir kavram oluşturuyorlar. batı ile dost, bağımsızlık hayalleri olmayan daha soft bir islam bu. ve bu modelin aksamadan uygulanması için de cemaati devlet kademelerine yerleştiriyorlar. akabinde bu yapıyla uyumlu çalışabilecek muhafazakar partileri destekliyorlar. ilk deneme erbakan'la oldu. ama erbakan gülen'i sevmezdi. devirdiler. üstelik bunu yaparken de önlerine kemalistleri kattılar. ne hazin. pekala ileride kemalistleri devirmek için de muhafazakarlar kullanılacaktı.

    20* erdoğan o zamanlar gülenci miydi? hayır. erbakan geleneği gülenci değildi. dolayısıyla erdoğan da değildi. hapisten çıktığı zaman bile gülenci değildi muhtemelen. zira o zaman avustralya'ya nakşibendi şeyhi mehmet esat coşan efendiyi ziyarete gitti. ama ne oldu? coşan ziyaretin ardından kaza geçirip vefat etti. erdoğan ise farklı bir yola girdi.

    21* muhafazkar iktidarlada cemaatin devlete sızması kolaylaşıyordu. ve fakat, devlette hakim mevcut zihniyet kemalizm buna müsaade edecek miydi? ankara dgm başsavcısı nuh mete yüksel önce gülen sonra da erdoğan hakkında dava açtı. gülen abd'ye gitti. daha sonra yüksel'in seks kasedi ortaya çıktı, istifa etmek zorunda kaldı. davalar sonuçlanamadı.

    22* yukarıda 2006 yılından itibaren abd beyin takımı türkiye'de amerikan karşıtı hava olduğunu beyan etti dedik. devlette hakim mevcut zihniyet buna müsaade etmemişti. ortalık karışacaktı. nitekim karıştı. pekala abd-cemaat ittifakı "devleti ele geçirmeye çalışıyoruz ama mevcut zihniyet müsaade etmiyor" diyecek değildi. asker darbe yapıyor dendi. bir de uyduruktan muhtıra verildi. muhtırayı veren sağolsun, bu hikayeye herkesi inandıran odur. o yüzden ona dokunmadılar. ortalık toz duman oldu. herkesi aldılar. "bunlar da darbeye destek çıktı" denilerek anti-amerikancı sivil toplum kuruluşu, muhalif medya, akademisyenler... kim varsa bertaraf edildi.

    23* peki o zaman abd basını nasıl tepkiler verdi? çok basit. türkiye'de demokrasinin kazandığını, darbecilerin perişan edildiğini ve memleketin demokratikleştiğini yazdılar. çünkü boşalan kadrolara olduğu gibi cemaat yerleşiyordu. ergenekon operasyonlarıyle kemalizm devletten koparılarak yerine cemaat yerleştiriliyordu. yukarıda anlattığım üzere cemaat devletin içine sızınca, bu kez hükümetleri kontrol edebilecek güce ulaşıyordu. zamanla akp'yi kontrol etmeye, hizaya gelmediği vakit kıskaca almaya başladı. 2011-2015 döneminde yaşananlar abd'nin cemaat eliyle akp'yi kontrol altına almaya çalışmasıdır.

    24* cemaat öyle güçlenmişti ki, hizaya gelmeyen bir hükümeti darbe ile devirebilecek gücü bile vardı: 15 temmuz 2016. işte, darbe girişiminin nedeni budur. akp 2011'den bu yana artarak süren abd karşıtı politikalarını sürdürmekten vazgeçmedi. bu dönemde cemaat etkin biçimde akp ile uğraştı. akp de bir yandan cemaat yapılanmasını devletten kazımaya başladı. polis ve istihbarat teşkilatında ciddi ilerleme katedildi. ama asıl yuvalanma ordu teşkilatındaydı.

    25* peki neden darbe? bir çok nedeni var. öncelikle, rus uçağı düşürdüler. o gün aklı başında hareket edip olaya farklı şekilde yaklaşılsaydı sonuçlar başka olabilirdi. fakat hükümet yanlış bir şekilde olayı sahiplendi. üstüne rus karşıtı propaganda başlattılar. türkiye abd'den uzaklaştıkça rusya'ya yakınlaşıyordu. rus uçağı düşünce rus ilişkileri paramparça oldu. böylece türkiye'yi ne batı ne de doğu blokuna yakın olan bir konum yerleştirmiş oldular. fakat erdoğan yanlışı görüp rusya'yla sorunları çözmeye başlayınca işler değişti.

    26* en önemlisi, hükümet cemaati tamamen tasfiye edebilmek için tsk içinde yuvalanan subayları tespit ederek yaş toplantısında görevden almayı düşündü. ayrıca ergeneko operasyonları döneminde görüşen izmir casusluk davası'nı kovuşturan hakim ve savcılara kovuşturma izni verilmişti.. bu dava ile yargıda da tasfiye başlayacaktı. onca yıllık girişimin yok olma tehlikesi belirince derhal harekete geçildi. 16 temmuz 2016 günü sabaha karşı darbe planlandı. başka çare kalmamıştı.

    27* fakat hiç olmayacak bir şey oldu. darbe planı için başlatılan hareketlilik 15 temmuz günü saat 16:00 civarında mit'in kulağına gitti. bir iki saat içinde genelkurmay ile temasa geçildi. sorulması gereken soru. mit sahiden hareketliliği görüp mü anlamıştı, yoksa birileri durumu mit'e fısıldadı mı? sorulması gereken ikinci soru, mit darbe istihbaratını aldıktan sonra konuyu neden doğrudan hükümetle paylaşmak yerine darbeyi yapacak kurum olan tsk ile paylaştı? son olarak, hükümet neden saat 20:00 civarında haberdar edildi.

    28* mit'in darbe hazırlığını fark etmesi, hükümet yerine önce tsk'yla temas kurması ilginç. öyle ya, tsk'nın komuta kademesi de planın içinde olsaydı, istihbaratın hiç bir kıymeti kalmazdı. komuta kademesini geçtik, komuta kademesiyle paylaşılan bu istihbaratın ardından derhal birliklere yollanan uyarı faksları var. bu fakslar da darbecilerin eline geçmedi mi? bu hırsızı arsıza şikayet etmek gibi bir şey oldu. ve en önemlisi neden en son hükümetin haberi oldu. peki bu süreci kim kontrol etti?

    29* hükümetin bu süreçte bir etkisi olsaydı erdoğan "istihbarat zafiyeti var" demezdi. en önemlisi haberi eniştesinden aldığını açıklamazdı. demek ki, hükümetin bu trafikte rolü yok. cemaati darbeye teşvik edenler aynı zamanda mit'e haber uçurmuş olabilir miydi? sanmıyorum. hem darbeyi tezgahlamak hem de başarısız olmasını sağlayıp erdoğan'ı tek adam yapmak... pek manasız olurdu.

    30* en başında söylediğim gibi. mustafa kemal mandacısıyla, saltanatcısıyla, islamcısıyla beraber direnmek zorundaydı ve öyle de yaptı. peki bugün neden beraber direnmeliyiz? çok basit. mustafa kemal atatürk'ün kurduğu bu devlet, onun ilkeleri ışığında hareket edecek biçimde tasarlandı. bu ilkeler anayasa ve kanunlara işlendi. devlet kurumları bu şekilde dizayn edildi ve ordu hepsinin bekçisi oldu. abd, cemaat eliyle bu zihniyeti devletin sinirlerinden koparıp atabilmek için uzun süre çalıştı. büyük ölçüde başarılı oldu. fakat trajiktir ki, cemaat yapılanmasının devlete sızmasına karşı çıkanlar da eski dostları oldu. darbe gerçekleşseydi sadece erdoğan devrilmeyecekti, abd güdümlü cemaat yapılanması kemalist devlet anlayışına tamamen çökecekti. 60 ve 80 darbelerinin, 71 muhtırasının, 28 şubat sürecinin kemalist devlet yapılanmasıyla sorunu yoktu. onlar hükümeti değiştirmeyi amaçlıyorlardı. ama 2016 darbesi hükümetin yanında kemalist devlet düzenini yok edip cemaati devlet aygıtına yerleştirmek niyeti taşıyordu.

    31* akp, chp, mhp... partiler seçimler gidebilir. demokrasinin gereği budur. fakat devlete çöreklenmiş cemaat gibi yapıları atmak için seçimler ve darbeler yetmez. düşünün, 40 yıldır çabalamalarına rağmen başaramadılar. darbe başarılı olsaydı ve cemaat devlet aygıtına çökseydi, onu oradan söküp atmak kaç yıl sürerdi?

    32* bunu tsk içindekiler de biliyor. zaten bunu bildikleri için paralel olmayan paşa/subaylar darbeye onurlu bir şekilde direndiler. cumhuriyetimizi kökü dışarıdaki bu örgütten önce ordumuz kurtardı. istihbarat ve sokaklar ikinci sıradadır.

    33* son olarak, bunların dışında darbeden haberdar olup da tsk bünyesiyle temasa geçip hükümeti habersiz bırakacak başka hangi güç olabilir? aslında... neyse... ya da şöyle bir ipucu bırakalım. ne demişti fuat avni? "mit ve askerin içindeki derinler asıl büyük oyunu kendisini en büyük oyuncu olarak gören narsist'e oynadı." kim bu derinler?

    devam edecek...

  • 25. fethullah gülen

    son demeçleri takdire şayan,

    darbe karşıtıymış !

    sızıntı dergisinde 21. sayıda 1980 darbesine methiyeler düzen, "hızır gibi" yetişti diyen, kenan evren'in "cennetlik" olduğunu söyleyen muhterem bir darbe karşıtıdır kendisi.

    ve işin ilginci bugün sızıntı arşivine girerseniz (internet ortamında) 21. sayıda darbecilere methiyeler düzen "son karakol" yazısının kaldırıldığını görürsünüz.

    dahası 22. sayıda merhamet adlı yazısında, darbecilere halka merhamet etmeyin çağrısı yapmış, bir sağdan bir soldan olayını desteklediğini vurgulamıştır.

    şimdi sızıntı dergisi internet arşivinde yok ama elde olan sayılarda bu darbe methiyeleri var.

    aynı şekilde 15 temmuz darbe girişimi sırasında "halka ateş" açılması, helikopterle taranması, tankların hanımların üzerinden geçme talimatı ile geçilmesi de bununla alakalı.

    "askerin süngüsü yüz defa iniltimizi dindirdi" diyecek kadar darbe karşıtıdır kendisi.

    12 eylül darbecilerine seslenerek halka merhamet etmeme yönünde çağrıda bulunan hatta "hem deli hem de kanlı"ya merhametin "mazlumlara" karşı korkunç bir merhametsizlik" olduğunu deklare eden yazıları pek uzak tarihli değildir.

    şimdi ayılıp/bayılıp, darbe karşıtı olduğunu savunmakta.

    sanki evren'e gönderdiği mektubu da bilmiyoruz.

  • 26. cam duvar

    bence gerçek adı cam duvar deyil kim olduğu anlaşılmasın diye sahde isim kullanıyor.

  • 27. 1.85 boyunda zeki esprili yakışıklı kültürlü erkek

    1,85 - check (tam hem de)
    zeki - check (nobel beklemiyorsan tabii)
    espirili - check (bir cem yılmaz olamam elbette)
    yakışıklı - check (yani bir brad pitt değiliz tabii ama elimiz yüzümüz düzgün)
    kültürlü - check (seneye doktora bitiyor çok şükür)

    hepsi tamam. hatta fazlası var. 140 kiloyum ve evliyim.

  • 28. c.başkanlığı muhafız alayının gözaltına alınması

    duşakabinoğlu da mı darbeci çıktı yani?

  • 29. sekülerlerin temmuz 2016 darbesine yaklaşımı

    tl; dr: eksini bas geç. darbeyi hükümetin eski partneri yapar, 15 senedir sekülerizmin esamesi okunmayan ülkede sorumlu yine 'sekülerler' (nasıl bir sıfat ise) olur. hı evet, dışarı çıkıp canımızdan olmadık diye suçluyuz.

    (bkz: kafan güzelmiş canım güle güle kullan)

  • 30. akın öztürk'un polo yaka çizgili tişört'ü

    (bkz: mal mısın?)

  • 31. güvenilir sahiplenici mert dürüst kişilikli erkek

    parası yoktur.

  • 32. öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler

    aşık veysel'in "güzelliğin on para etmez bu bendeki aşk olmasa" lafını neden ve nasıl kullandığını öğrenmek paha biçilmez.
    kendisi evli olduğu zamanlarda, karısı başka bir adama aşık olur ve kaçmaya karar verir. gece uyumak için yataklarına girdikten sonra karısı kalkar, bohçasını da aldıktan sonra pabuçlarını giyer ve ardına bakmadan kaçmaya başlar. biraz sonra ayağına bir şeyin vurduğunu fark eder. pabuçlarını çıkardığında gördüğüne inanamaz. aşık veysel’in tüm parası oradadır. kaçacağını anlayıp sahip olduğu her şeyi eşine bırakmıştır. ayrıca parayla beraber bir kağıt da bulur ve o kagıtta şu yazılıdır :
    "al bu para ananın ak sütü gibi helâl olsun, gittigin yerde kendini ezdirme. bir de güzelliğin on para etmez bu bendeki aşk olmasa..."

  • 33. whatsapp

    end to end encryption yaklaşık olarak 3 ay önce gelmiş ve fbi ile apple'ın kavgası sebebiyle milyar dolarlık şirketlerin aldığı önlemlerden sadece birisidir. kimse bir üçüncü dünya ülkesindeki başarısız bir darbe girişimi için abd'yi ve düzinelerce milyar dolarlık şirketi karıştırmaz. bu şirketlerden iki tanesinin mal varlığı toplamının türkiye'nin bütçesinden daha fazla olduğunu düşünürsek teorimizin ne kadar mantıksız olduğunun rahatlıkla farkına varabiliriz.

  • 34. 22 temmuz 2016 ankara semalarındaki helikopter

    az önce altına gidip korna ile dat yaptım sen hayırdır manasında. uzaklaştı hemen.

  • 35. steam

  • 36. pokemon go

    bu oyun için göztepe parkına giden arkadaşlar,

    parkın amına koymuşsunuz müdürüm afedersin. ulan çocuklar yanıbaşınızda oyun oynamaya çalışıyor 150 kişi toplanmışsınız fosur fosur sigara içiyosunuz. sigarana bişey dediğimiz yok da yerler hep sigara izmariti. kardeş iki dakika götünü kaldır da bi zahmet oyun alanının dışına çık. tamam o arada yine boş durma yukardaki gym'e git, pokestoplara falan uğra sigaranı yine iç. bi de akşam 10'da çocukların hala oyun oynamaya çalıştığı saatlerde içki içme sayın beyinsiz. olm biz de içtik parklarda da ailelerin, çocukların ortasında içmedik. o telefondan bi kafanı kaldır da nerde olduğunun bi farkına var amk .

  • 37. akın öztürk

    partizanlik ve devlet geleneğinin arasındaki farkı gösteren komutandir.

    apo alcagina tek bir fiske bile vurdurmayan şey devlet geleneğidir, bu adami bu hale getiren şey ise partizanliktir.
    hiç bir parti rejimi yoktur ki 50 yıl yaşasın. elbet silinip giderler bir gün. eğer bir parti ayrıştırıcı politikalariyla iki arkadaşı birbirine kusturuyorsa, iki sevgiliyi ayiriyorsa, babayı oğula düşman ediyorsa artık o parti meşruiyetini kaybetmiştir.

    bugün bu adama yapılan işkence ve hakaret türk silahlı kuvvetlerinin orgeneral makamina yapılan bir hakarettir. tıpkı tayyip erdoğan cumhurbaşkanlığına seçildiği gün edilen küfürlerin aslında cumhurbaşkanlığı makamina edildiği gibi.

    bugün bu adama oh olsun demek, oturduğumuz apartmanin temel taşıyıcı kolonlarına balyoz vuran adama kolay gelsin usta demektir.

    toplumun tümü çıldırıp huni ile dolaşsa bile, devlet sağlam olduktan sonra hiç bir şey olmaz. ancak partizan duygularla devlet kademelerinde hesap vermemezligin sorumsuzluguyla hoyrat hareket edilirse, geçmiş olsun kapatalim dükkanı.

    kendisi suçlu yada suçsuz, benim derdim uniformaya yapılan hakaret.
    bu adam suçsuz ise bunu bile bile millete yem eden rejim dibine kadar suçludur.
    bu adam suçlu ise daha vahim, memleketin anahtarlarını burnunun ucunu dahi goremeyen adamlara vermişiz demektir, malligimiza doymayalim.

  • 38. adriano correia claro

    ben bunu barcelona'da parlamayı bekleyen genç oyuncu sanıyordum, adam 31 yaşına gelmiş amk.

  • 39. hakan fidan

    erdoğan tarafından kurtların ortasına atılmıştır akar ile birlikte. hadi akar'ı anladık adam işkenceye uğruyordu ama bu eleman fır dönmüş ankarada. muhtemelen erdoğan ile de görüşmüştür son bir hafta içinde.

    şimdi malum sayın cumhurbaşkanımızı en çok ben seviyorum. ama bence burada doğru söylemiyor. çünkü görüştüğü hakan fidana sorar. lan telefonlarıma neden çıkmadın neden beni bilgilendirmedin. o da der ki çatışıyorduk. telefonumuzu da kesmişler . erdoğanda o zaman. canım benim der. öpüşür barışırlar. çıkar tvlere izahat verir.

    ama öyle yapmadı. kendisini hiçbirşeyden haberi olmayan, darbe sırasında darbecilerle çatışan, canı pahasına milletine koşan lider olarak göstermesi gerekiyordu. zira çıkıp ben olayı enişteden akşam 8 de değil 4 te aldım deseydi. soruları soracaktık. sen son üç senedir ülkeyi demir yumruğunla yönetiyorsun. üç beş saatlik canı olan darbecileri 4 saat önceden haber almana rağmen otelinde susup oturdun mu diyecektik. oradan da bir sürü goygoy yapardık. ama ihaleyi fidana yıkıp işin içinden sıyrılmış aklıyla.

    sanki biz salağız. fidana ulaşamamış hem de 8 de. genelkurmayda fır dönen fidana. o sırada bütün cb ekibi beştepe darbeci askerlerle konuşuyorlar. yani telefonlar sağ salim yerinde. güzel bir bilgi akışı var. yani şurada uzunun ve de ekibinin darbeyi saatler öncesinden haber almasından sonra, darbecilerin küçük bir grup olduğunu öğrenip, bırakın insanları katletsinler. sonra toplarız kellelerini. buradan yürürüz dediğini çıkarmak zor mu. adamlar bütün ekibiyle birlikte gk içinde. gk darbeci subayları durmadan uyraıyor. hem de havada olanları. teslim olmaları için. yani o saatlerde kim darbeci, kim değil belli.

    soruyorum şimdi benimki komplo teorisi mi ? ne güzel demiş cengiz çandar. darbeyi uzun yapsa bu kadar güzel yapamazdı.

  • 40. recep tayyip erdoğan

    havarilerinin salaklığı artık kendisine destek ya da oy vermediğini iddia edenlerde de sirayet etmeye başladı. yok cemaate karşı verdiği savaş ne kahramancaymış, sevseniz de sevmeseniz de destek olmak gerekliymiş, yok bir telefonla darbeyi durdurmuş bilmem ne. ondan sonra neden aziz nesin...

    arkadaşım hooopp, aloo, kendine gel artık ya!

    cemaat denen boku bu ülkenin başına kim sardırdı bu kadar? kim palazlandırdı? el ele verip birlikte tüm devlet kadrolarına sızan, her türlü ahlaksızlığı ve rezilliği teşvik eden, ülkenin vatansever ve aklı başında insanlarına bu toprakları dar etmek için her türlü alavereyi döndüren kimdi senelerce? sanki nurcular kılıçdaroğlu ya da bahçeli'nin yarattığı kötü masal kahramanları da boz yeleli rte'm gökten indi bunlarla savaşıyor ha, herkeste öyle bir hava. ne kadar tu kaka oldukları, çıkarları paralel gitmeyi bırakıp birbirlerini kesmeye başlayınca akıllarına anca gelen insanlardan bahsediyoruz, farkında mısınız? aynı takımın oyuncuları, aynı bedenin iki kolu bunlar; bugün gülen cemaati'nin yediği her halttan rte birinci dereceden bizzat sorumludur. mücadelesi de ne tatlı ne iyi ne kahraman olduğu için falan değil, çıkarları artık uyuşmadığı içindir.

    şu darbe girişiminin her yerinden sapır sapır dökülen kötü bir mizansen olduğunu da hâlâ iddia ediyorum. gülen cemaati ya da örgütü ne derseniz deyin bu kadar salak ve beceriksiz değil.

    yapıp yapıp ondan sonra özür dileyen insanlara benziyor zavallılığınız cidden. kablonun ucuyla oynamaya çalışıp kabloyu kimin tuttuğunu görmeyen kediler gibisiniz.

  • 41. simge'nin kamera şarkısı için çektiği klip

  • 42. komutanların hep höy höy isimlere sahip olması

    beni çok da şaşırtmayan bir şey bu. insan olarak müthiş önyargılarla yaşıyoruz. isimlerin de insanların hayatlarına etki ettiğini kendi deneyimlerimden biliyorum. en basitinden adım evrim ve bu nedenle birçok farklı zamanda ailemin siyasal görüşü anlaşıldığı için çoğu yol bana kapandı. ama bir de soyisim mevzusu var tabii. bu konuda da hiçbirimiz masum değiliz.

    yıl 1998, tıfıl bir öğrenciyim. bir gün kantine bir adam girdi, büfeye gidip kahvesini aldı. sarışın, mavi gözlü, kılığından, duruşundan, kahveyi tutuşundan falan "var mı benden daha entelektüeli" diye bağıran bir adam.

    birkaç hafta sonra aynı adamı okulun düzenlediği bir panelde gördüm, sonra bir konserde, sonra yine kantinde. başka bir bölümde okuyan arkadaşıma gösterdim, "tanıyor musun?" diye, "hoca," dedi, "bizim bölümde de derslere giriyor, adı bilmem ne ama soyadını bilmiyorum."

    hangi konuda ders verdiğini öğrendim, kahvesini alırken hemen yanına gittim, "siz şu bölümde hocaymışsınız sanırım, size bazı sorular sormam gerekiyor ama derse geç kaldım," diyerek yanından ayrıldım. sonraki birkaç gün o soruları bulmakla, sonrasında da o soruları sormaya sebep bulmakla geçti. artık geçerli bir senaryom vardı elimde ama adamla hep rastlantısal olarak karşılaşmışım. aklıma dahiyane başka bir fikir geldi, okulun ders programına bakmak! gittim, adamın hoca olduğu bölümün ders programını inceliyorum, birkaç tane aynı isimde adam var. arkadaşımın bölümüne de bakmak geldi aklıma, ta-taaa! sadece iki aynı isimden adam var. baktım, bir tanesinin soyadı kararlıgermiyanoğullarından gibi kuvvetli bir şey. "kesin onun soyadıdır," dedim.

    ders programına uygun tesadüfi bir karşılaşma hazırıyorum ama adam ortada yok! 2-3 hafta gezindim! yanlış soyadını bulduğuma karar vererek tekrar ders programına baktım ve ikinci kişinin soyadına baktım. 4 harfli bir kuş ismiydi. birkaç dakika öylece kalakaldım. gerçekten de tanışıp, evlenip, çocuklarını doğuracağım adamın soyadı bu olabilir miydi? kendi çocuklarıma böyle bir fenalık yapabilir miydim?

    "cik!" dedim ama yine de gidip buldum adamı. sorularımı sordum, cevaplarımı aldım. sonra soracak başka sorular buldum. sonra kahve içtim. sonra yemeğe çıktım. birkaç ay sonra birlikte yaşamaya başladık, birkaç yıl sonra evlendik, birkaç yıl sonra iki çocuğumuz oldu, birkaç yıl önce de boşandık.

    ben kendi karizmatik soyadıma geri döndüm. elimde bir gün paşa ya da ağır herhangi bir mevkiye gelemeyecek iki tane cikcik var şimdi. bazen düşünüyorum, kazara kararlıgermiyanoğullarından soyadlı hocayla tanışsaydım hayatım ne yöne giderdi diye...

  • 43. fethullah gülen cemaati

    adamların kötülük potansiyellerinin herhangi bir sınırı yok. sahte davalarla hayat kaydırırken, kendilerinden olmayan herkesi düşman belleyip harcarken, 18-19 yaşındaki çocukların geleceğini sikerken muhtemelen bir an bile durup düşünmediler biz ne yapıyoruz diye. din denilen, cemaat denilen şeyin insanı nasıl bir hale getirebileceğinin kanıtıdır bu herifler.

    akla, bilime, yönteme, eleştirel düşünceye, vicdana ihtiyacımız var. mitolojiler müntesiplerine kalsın.

  • 44. fetullahçıların cebinden çıkan birer dolar

    kokain için pipet yapıyorlardır.

  • 45. kemal kılıçdaroğlu

    hayatları boyunca yalan söylemiş insanların ve yalandan dünya kurmuş insanlar, bir söylediklerini ertesi gün kendileri yalanlayanların ve böylelerini takip edenlerin çıkıp da yalancı dediği adam. darbelerden en çok chp çekmiştir diyerek de doğruyu söylemiştir. kontrgerilla'nın amacı türkiye'de bir daha asla kemalistleri ve sosyal demokratları iktidar yapmamaktır. okuyun ondan sonra gelin.

    sonra bir gün yüzünüze "bana mı sordunuz bunu yaparken?" derler göt olursunuz.

  • 46. sözlükçülerin başından geçen doğaüstü olaylar

    bizim aile o kadar çok badire atlattı ki bunun artık şans olmadığını, doğaüstü güçlerin müdahale ettiğini düşünmeye başladım.

    - 1995 senesi büyüm amcamın (büyükbabamın kardeşi) paris'te yaşadığı binada yangın çıkıyor. en üst katta olduğu için pakistanlı hapı komşusu kadını ve çocuklarını alıp tavana çıkıyor. tavandaki ufak yedek su deposunu patlatarak açık alanda kurtarılana kadar bekliyor ve hayatta kalıyorlar. apartmandan sadece giriş kattakiler ve tavandaki bizim güruh sağ çıkıyor.

    - 1999 depreminde dayımların kaldığı beş katlı bina yıkılıyor. evdekiler yazlıkta olduğu için evde yalnız olan dayım kolon zannederek sarıldığı halıyla birlikte balkondan düşerek burnu bile kanamadan kurtuluyor. diğer dört aileden sadece iki çocuk havalandırma boşluğuna düştükleri için kurtulabildiler.

    - 2001 yılında yukarıda bahsettiğim dayımın bir ufağı abd'de çalışıyordu. çalıştığı firmanın merkez ofisi dünya ticaret merkezinde ve tam da 11 eylül günü toplantı düzenleniyor. saat 9 civarı olacak toplantıdan önce gidip yakında bir kafeteryada kahvaltı yaparken toplantının iptal olduğunu öğreniyor. o yüzden acele etmeden yemeğini bitiriyor fakat hazır gelmişken merkez ofiste gözüne kestirdiği bir çıtıra selam etmek için sokağa çıktığında uçağın çarpışına kendi gözleriyle kanlı canlı şahit oluyor.

    - 2003 senesinde levent çarşıda bir firmada staj yapıyordum. hsbc binasının solunda tam çarşının girişindeki pastaneden börek alıp iki sokak ötedeki ofise gittim. ben daha ofis kapısına varamadan kamyon patladı ve o acı olay yaşandı. geri koşup olay yerine vardığımda gördüklerimi hala unutmadım. parçalanmış insanların görüntüsü yıllardır gözümün önünden gitmiyor.

    - 2015 paris saldırılarında yukarıda bahsettiğim büyük amcamın torunu saint denis civarında arkadaşlarıyla gezerken yakınlarındaki barda patlama yaşandı. kendilerinden önde giden bir grup arkadaşından yaralananlar var.

    - 2016 tbmm'de çalışan halam işten çıkıp eve giderken patlama yaşanıyor. patlama alanına bir kaç dakika uzaklıkta ve aracında olduğu için fiziki hasar görmüyor fakat o günden beri ağır paranoya içerisinde.

    - 2016 atatürk havalimanı saldırısı. kuzenlerimden birisi bir saat önce çıktığı için kurtuluyor ki normalde tam olay saatinde çıkması gerekiyordu. küçük kardeşi olan diğer kuzenim ise içeride mahsur kalıyor. mesai arkadaşı dışarı sigara içmeye çıktığı için hayatını kaybediyor. ikiside işi bırakıp antalya'daki evlerine geri dönme kararı aldılar.

    -2016 münih avm saldırısı. çocuklarıyla iki dakika önce parktan dönen kuzenim balkona çıkıp sigara içerken silah seslerini duyup içeri kaçıyor. şimdi hepsi evde korku içerisinde tehlikenin geçmesini bekliyorlar.

    nereye kadar sürer bu şans bilmiyorum fakat dünyanın neresinde olursak olalım çevremizde bir şeyler oluyor ve bir şekilde hayatta kalıyoruz sülalecek. çoğacayip.

  • 47. 15 temmuz 2016 beyaz türklerin makarna kuyruğu

    yana döne makarnaya koşan tipler ayrı bir mevzu ama kim, niye sokağa çıkmak zorunda anlamadım.

    yıllarca seni cemaate karşı uyaran ve senin bu uyarılar yüzünden dinsizlikle suçladığın da yine bu beyaz türkler değil miydi?

    o gün dinsizlikle, hainlikle suçladığın adamdan bir özür bile dilemeden bugün ne hakla tanka topa kafa atmasını bekliyorsun ki?

    (bkz: ben sıçtım beraber temizleyelim)

    yok öyle yağma.

  • 48. hastası olunan sözler

    aynı şeyleri tekrarlamayalım isterdim, ama görüyorum ki siz başlıkta arayamıyorsunuz bayım.

    franz kafka

  • 49. fethullah gülen'in pennsylvania'da olmaması

    (bkz: klimanın varlığından haberi olmayan salaklar)
    ayrıca nerede can veriyorsa versin kuddisi okkır , ali tatar ve ismini şu an sayamadığım kişilerin ölümüne sebep olan bu şerefsizin ölümünü merak ediyorum.
    nice parçaladığı ailelerin ahı üzerinde olsun.
    yıktığı ailelerin , çocuklarının mürvetini göremeyen paşaların , hayatının baharında hapisler de sürünen genç teğmenlerin ve nedim şener gibi olmayıp çıkınca onurlu duruşunu bozmayan diğer gazetecilerin ahı senin üzerineyken bir de darbe girişimin de bulunup tüm milletin ahını aldın.

  • 50. vodafone arena

    hibrit lan o çim kodumun darbecisi.