Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. volkan demirel'in madencilerin borcunu ödemesi

    helal olsundur ayıya.

  • 2. atatürk'e hakaret eden hocanın öldürülmesi

    "ölümüne sebep olduğu düşünülen görüntü" nasıl bir ithamdir aq.

    ulan bu ülkede hangi atatürkçü'de keleş var?

    keleş ya pekakali pustlarda, ya dinci şerefsizlerde var. besbelli birbirlerini gebertmişler..

    tanım: ihalesi atatürkçülere yikilmaya çalışılan cinayet.

    ayrıca atatürkçülerin silahla saldırı düzenlediğini, suikast yaptığını nerde gördünüz amcık herifler.

  • 3. kadın eli sıkmak haramdır

    merkel'in elini sıkarken iyi ayten bacına gelince haram!

    işte tek taraflı oluşturulmuş din algısı bu.

  • 4. mültecilerin açtığı arapça tabelalı iş yerleri

    son yıllarda türkiye'de mantar gibi çoğalan, restoran, giyim mağazası, telefoncu, kuyumcu, berber gibi envai türde iş yerleridir. adamlar savaştan kaçıp geliyorlar ve yabancı bir ülkede iş yeri açıp kendi dil ve alfabelerinde tabela asabiliyorlar. hatta bazıları lütfedip de altına türkçe bir iki kelime yazmaya bile tenezzül etmiyor. kendi elleriyle kendi ülkesinin demografik yapısını bozmak, elin yabancısının kendi vatandaşının iş hakkını gasp etmesine müsaade etmek basiretsizlik ve hatta enayiliktir . ne diyelim, her toplum layık olduğu şekilde yönetilir.

    http://i.hizliresim.com/ejzoen.jpg
    http://i.hizliresim.com/qm4qg3.jpg
    http://i.hizliresim.com/vygdgr.jpg
    http://i.hizliresim.com/6nloq7.jpg
    http://i.hizliresim.com/gzpvv2.jpg
    http://i.hizliresim.com/l3yrpj.jpg
    http://i.hizliresim.com/pmy9q9.jpg

    edit: öncelikle almanya'da iş yeri açan türkleri örnek gösteren arkadaşlara, sığınmacı, mülteci, göçmen, oturma izni, çalışma izni, vatandaşlık gibi kavramlar arasındaki farkları öğrenmelerini tavsiye ediyorum.
    almanya, fransa, isviçre vb. ülkeler belirli ihtiyaçlar ve belirli planlar dahilinde bu tür şeylere müsaade ediyorlar. senin amcan almanya'da inşaat işçiliği yaparken alman inşaat işçisi işsiz kalmıyor. ama türkiye'de kayıtsız kuyudatsız bir şekilde ülkeye girmiş, ne idiğü belli olmayan bir suriyeli işçi, türk işçinin yarı yevmiye ücretine çalışarak o işçiyi işinden ediyor. o avrupa ülkeleri sosyoekonomik olarak bizim fersah fersah ilerimizdeler. bizimki gibi işsizliğin tavan yaptığı, gelir dağılımındaki eşitsizliğin had safhada olduğu, eğitimsiz ve vasıfsız kitlelerin olduğu bir ülkede, avrupa ve iskandinav ülkelerine bakıp tatlı hülyalara dalmak komik oluyor. kaldı ki o ülkelerin mülteciler konusundaki tutumu da belli.

    edit2: bazı akbaşlar durumdan oldukça memnunmuş gibi yazıp durmuşlar. ulan, en rahatsız sizsiniz amk. en rahatsız olan o dükkanların komşusu olan esnaflar. en rahatsız olan antep'te, kilis'te o dükkanları yıkan diğer esnaflar. iş arkadaşım bir çomar. tam bir ak trolldür. akp ile ilgili her şeyi canı pahasına savunur. suriye politikasını da mülteci yığınlarının kontrolsüz şekilde ülkeye yığılmasını da savundu. geçenlerde memleketine gitti geldi. suriyelilerin kendi mahallesine kadar geldiklerinden, iğrenç insanlar olduklarından, mahallede problemlerin çıktığından bahsedip durdu. trajikomik bir durum. bu adamlara "al bir suriyeli aile bir hafta allah rızası için bak" desen topukları kıçlarına vura vura kaçarlar.

  • 5. 5 yıldızlı otellerde ucuza kalmanın yolu

    keşke 1500-2000 lira verseydim de okumasaydım amk, okurken resepsiyonistin baskılarından gerim gerim gerildim:(

  • 6. cengiz inşaat'a 60 tane silahlı koruma verilmesi

    artvin cerattepe' de çıkarılması planlanan maden ile ilgili, halkın tutumu gözönünde bulundurularak alınan karar

    50 adet silahsız özel güvenlik alınıp, yerine uzun namlulu silahlardan tut tabancaya kadar bir çok silah ile donatılmış itler ile cerattepe bölgesindeki maden alanının etrafında koruma kalkanı kurulacakmış!

    emeği geçen valilik iç işleri bakanlığı, tsk da dahil olmak üzere alayınızın ben ta a....!

    bir halk, yeşili, doğayı, toprağı kimlerden ne şekilde korumaya çalışırken karşılaştıkları tutuma bak!

    tarihe not düşülsün, halk ormanlarını devletten korurken, devlet silah ile top ile tüfek ile halkın karşısına çıkıyor ve kimin için?

    " bu milletin amına koyacağız " diyen herifin kazancı için...

    bunla hep tarihe notlardır...

    edit: düzeltme...

    bu haber üzerinden , devleti, hükümeti ve yeşilin düşmanı tipleri eleştireceğine bana "pkk" yakıştırması yapan amın evladı arkadaşım,

    --- spoiler ---

    bugün toplanan artvin valiliği özel güvenlik komisyonu, artvin ticaret ve sanayi odasının itirazına karşın, il emniyet müdürlüğü, ////il jandarma komutanlığı//// ve eti bakır a.ş. murgul işletmeleri [cengiz holding iştiraki] yetkililerinin ////lehte//// oylarıyla silahlı özel güvenlik talebi ////kabul edildi.////
    --- spoiler ---

    şimdi anladın mı sayın amına koyduğum ?

  • 7. gelin adayını görünce kendinden geçen damat adayı

    (bkz: wuuuuu karı)

    yapmacıktır.

  • 8. game of thrones

    --- 6x5 spoiler ---

    hodor meselesiyle ilgili ufak bir anektodu da aktarayim,

    3 yıl önce, michael ventrella diye bir eleman, bir konferansta george r. r. martin ile tanışır. konferansın yapıldığı yerde, martin ile birlikte aynı asansöre binerler. martin, asansörün düğmesine kendisi için basar ve diğer kişilere de hangi katı istediklerini sorar. sonra, ventrella'ya dönüp "hep bir asansör operatörü olmak istemişimdir" der. birlikte gülerler ve odalarına giderler.

    bir süre sonra, martin ile venrella tekrar asansörde karşılaşır ve aralarında şu diyalog geçer.

    + ben sanırım kitabınızdaki bir karaktere neden hodor adını verdiğiniz buldum.
    - öyle mi?
    + asansör operatörü olmak istediğinize dair sözleriniz üzerinde düşündüm. bence, hodor'un "hold the door" lafının kısası olduğu çok bariz.
    - (martin gülmeye başlar) gerçeğe ne kadar yakın olduğunu bilmiyorsun.

    bu da, ventrella'nın 2 yıl önceki blog postu.
    https://ventrellaquest.com/2014/04/20/got-got/
    --- spoiler ---

  • 9. türkiye seni istemiyoruz

    lan ben türkiye'de yaşadığım halde türkiye'yi istemiyorum adam napsın bizi. haklı.

  • 10. survivor 2016

    yarışmadaki en mide bulandırıcı, en itici karakterin serkay olduğu konusundaki fikrim değişmeye başladı. bu yarışmanın en basit hesapçısı, en hakkaniyetsizi, en iticisi acun!

    serkaç denen bebe kalkıp semih'e "karaktersiz" diyor, acun efendi uyarma ihtiyacı duymuyor. semih "kötü kalpli" deyince "karşı tarafın kişiliğine laf etme" diye çıkışıyor. bunun üzerinden 3 dakika bile geçmeden bebe "adam ol, adam" diye böğürüyor; acun yine sus pus.

    velet ikinci kez söz alıp yine laflarını saydırıyor, semih ikinci kez söz isteyince "sende son söz hastalığı var, daha ne kadar söz vereceğim" diye çocuğu bozuyor.

    ve bütün bunları "hah artık acun'un bile canına tak etti, ciddi bir uyarı yapacak" dediğin anda yapıyor. tamamen karşı tarafın gazını alma amaçlı "serkay yapma tamam mı evladım"la başlayıp yine oradan semih'e sektiriyor.

    çok ucuz, çok adi hareketler bunlar.

  • 11. viski nasıl içilmelidir

    (bkz: robdöşambr)

  • 12. sevişme vaadiyle eve çağırıp perde taktıran kadın

    perde taktiran versiyonunu yasamadim ama ders anlattirdi horusbu.
    samimi bir arkadasim tanistirmisti, once inceden bana yurudu hos sohbet falan derken 1 gun kutuphanede ders calistik sonraki hafta da evine davet etti, gozlerimdeki isik anlatilamaz idi :)

    eve gittik dersimizi calistik neyse saat 1 falan oldu kapattik kitaplari dedim aha basliyoz, gozlerimdeki isik hic anlatilamaz idi :) sonrasinda bir kapi tiklamasi ve kizin erkek arkadasi iceri girdi selam dostum naberli konusmalar falan iyi geceler diyip odalarina gittiler :)
    simdiye kadar hic bu kadar got olmamistim.
    tabi sabaha kadar sinirden uyumadim sonra erkenden kalkip gittim.

    buda beyle kotu bi animdir

  • 13. sosyalizmin silkip attığı ülkeler

    cahiller sanır ki; sosyalizm balkan ülkelerini ve diğer ülkeleri fakirliğe sürükledi. cahillik işte ne yapsınlar.

    sosyalizm olan ülkelerde herkesin evi, arabası, işi, sosyal haklarının tamamı vardı... eğitimi, sağlığı her şeyi düşünülmüş ve uygulanmıştı.

    sonra ne mi oldu. kot pantolon ve coca cola içmek için "demokrasi isteriz" diye söylenmeye başladılar. kapitalistlerin oyunu başarılı oldu! sosyalizmi yıktı. "bir gecede demokrasi geldi"

    artık kot pantolon giyip coca cola içebiliyorlardı. şimdi sıra onlardaydı. önce herkes işini gücünü bıraktı. üretmeye gerek yoktu. çünkü ithal ediyorlardı. üretim bitti. çiftçiler de şehre özendi. taşındılar. tarım bitti. üretim ve tarım bitince fakirlik başladı.

    o da nesi. önce fahişelik başladı. batı bloğu avrupası ve balkanlardan insan eti ithal edilmeye başlandı. ve eski sovyetlerden...

    artık kimse okula da gitmiyordu, çünkü genç yaşta para kazanma hırsı bürümüştü gözlerini. reklamlarda özendirilen hayat buydu. dallas başları döndürdü. herkes ceyar gibi olmak istedi. eğitim bitince giderek daha da fakirleştiler. artık öğretmenler de fahişelik yapmak için "büyük ülkelere" gidiyordu.

    gelen demokrasi ile sağlık çökmüş, hastaneler bakımsızlıktan dökülüyor, doktorlar ilgisiz, hastalar perişan olmaya başladı.

    insanların hayat standartları git gide düşerken temel gıdalarını bile üretemeyen insanlar muhtaçlıktan ellerinde kalan topraklarını da "medeni ülkelerdeki" yatırımcılara satmaya başladı. artık birkaç kuruş paraları vardı. bazıları medeni ülkelere kaçtı. bazıları buna cesaret edemedi orada kalıp yarı aç yarı tok ama demokratik bir ortamda yaşamaya devam ettiler. hastaydılar, açtılar, cahildiler ama demokrasi vardı kardeşim. ne o öyle sosyal ülke falan...

    senede 15 gün yaz, 15 gün kış tatilinin zorunlu olduğu sosyalizm şimdi onlarda eski bir hicrandı. demokratikleşen ülkede artık doktorlar çöpçü, öğretmenler fahişe, gençler birer serseri oldu.

    ama suçlu kim? sosyalizm! çünkü insanlar kot pantolon giyemiyordu.

    bir gecede geçilen demokrasi ters etki yarattı ve sosyalist ülkeleri batırdı.

    şimdi oradan çıkıp bi denyo diyor ki petrol zengini ülkede hamburger 170 dolar. 170000 dolar olmadığına şaşırırım. büyük baş kaç para isterse, petrole ne kadar ihtiyacı varsa hamburgerin fiyatı o kadar olur. ama sen denyosun ya. sen malsın ya. sosyalizm yaptı dersin.

    sscb yi bildin mi? büyük başın en büyük rakibi! hep o demokrat ülekeden 1 adım önde olan ülke hani. hani türlü dalavere ile sonu getirilen ülke. sonrasında kadınlarının "sen istiyor duj verecek 100 dolar daha" dedikleri ülke. hani o malum kadınların aslında ülkesinde eskiden doktor, mühendis, öğretmen olduğunu duyunca şaşıran varoş denyo var ya! işte o denyo diyor ki; "sosyalizm sizi bitirdi" ulan denyo, sosalizm bitince bu insanlar da bitti be hey sikik!

    çin halk cumhuriyetini bildin mi? şimdiki en büyük baş o oldu. nasıl oldu. önce köylü devrimi yaptı, sonra sanayi devrimi yaptı, sosyalizm ile ekonomisini büyüttü, demokrasiye adım adım bir geçiş yaparak dünyanın zirvesine oturdu hey öküz.

  • 14. 2016 turizm krizi

    marmaris'ten taze geldim, özet geçiyorum: şu anki görüntü normalde mart ayında yaşanan yoğunluk kadar. ki o da 19 mayıs'ı haftasonu ile birleştiren yerli turistler sayesinde.

    kulaklığımı unuttuğum için kapalı çarşıda akşam 17:00'de girdiğim dükkanın sahibi "bugün dükkana giren ikinci kişisin" dedi.

    marinaya giden sahil yolundaki mekanlar bomboş, hiç açmayanlar ya da erkenden mekanı kapatanların sayısı hiç az değil.

    meşhur "moon looking - aya bakmak 1 tl" ve "saturn for look"cu teleskop dayıların içi geçmiş. zaten sadece bir akşam görebildim, onda da teleskoplardan biri ay yerine kaleye inmişti amk.

    ben de bir turizm emekçisi olarak iki kelam etmek isterim. öncelikle eski türsab başkanı bahattin yücel'in yukarıda da linki verilen açıklamaları bugüne kadarkiler arasında en yalın ve gerçekçi olanı. durum gerçekten vahim. üstelik hep kıyı turizmi, resort oteller ve yan sektörler üzerine konuşuluyor ancak içinde bulunduğum şehir / iş otelleri ve kongre otelciliğinde de durum çok kritik seviyelerde. işten çıkarmalar epey yoğunlaştı. bir yakınımın canı yandığında içim bir anlık cız etse de, hatta belki bir gün bu gidişatın beni de vurabilme ihtimalini görsem dahi zerre üzülmüyorum. şöyle bir dibe vurmak farz oldu bu memlekete. bu turizm denen hede çomarların da canını yakacak, kaçış yok. biz zaten yıllardan beridir sopalanıyoruz. üşenmezsem bir ara şehir otelleri özelinde daha derinlikli bir şeyler yazarım. şimdilik izlemesi daha zevkli, konu oraya bir gelsin hele.

    not: yalnız marmaris resmen akp'siz hava sahası. öyle bir 19 mayıs coşkusu vardı ki tüylerim tepelendi. ki terörik atayizin tekiyim. ulan dedim, ulan kolay yere gelmez bu vatanı yürekten seven çocuklarının sırtı.

  • 15. 22 mayıs 2016 iş bankası hesabımın boşaltılması

    ben de sektorden birisi olarak yazayim.

    arkadasimizin parasi oncelikle bugun gun icerisinde kesinlikle iade edilmistir onu belirteyim. burada savcilik vs. gibi endiseler olmasin. haber verdigi anda hesaba bloke koyulmustur ve soz konusu islemlerin hepsi havale oldugu icin banka da gerekli aksiyonlari almistir ilgili sahislar hakkinda. zaten arkadasimiz 1500 tl cekilmis seklinde belirtmis. tum paradan 150 tl lik bir kayip gerceklesmistir sadece. bunun sebebi bankanin %100 bu fraud isleminden sorumlu olmamasi diyebilirim.

    oncelikle buradan tum kart kullanan arkadaslara belirtelim, bankamatik kartlari ile face to face denilen, pos uzerinden gerceklestirilen islemleri yapmayin. sanal pos kullanimlarinda bir sikinti yok ancak o manyetik o posta okundugu anda fraud islemlere %100 aciksiniz. fallback islem de (cipin okunamadigi durumlarda manyetikle islem gecmek) kabul etmeyin. cip okunmuyorsa islem yapmayin. emv standardi, her islem icin unique bir encryption olusturdugundan, ciplerin kopyalanabilmesi durumu soz konusu degil. ayni guvenlik standartlari manyetik kartlarda bulunmuyor.

    olan sudur: sevgili yazar arkadasimiz, bankamatik kartini bundan bir sure once posta bir yerlerde kullanmistir. kullandigi pos uzerinde bir manyetik kopyalama ekipmani vardir ve bilgiler kopyalanarak bu cihaza aktarilmistir. oradan da yeni bir fiziki karta yapistirilmistir. ısyerinin yapmasi gereken tek sey pin i gormek ve not almak. bu kadar basit. atmlerde bu kopyalama sistemi calismaz cunku bunun icin kart okunan yere aparatin yerlestirilmesi gerekir. bu hem zahmetli hem de risklidir. bunun yerine cakal bir isyeri sahibi ayni isi gorur. kim bilecek zaten?

    amerikada emv standardi olmadigi icin kart kopyalanma sayisi tum dunya standartlarinin kat be kat ustundedir. bu sebeple genelde bildirim de yapilmazsa, amerikada banka ve kredi kartlari ile gerceklestirilen ilk islemden sonra aninda kartiniz kullanima gecici olarak kapatilir zira kart bilgilerinin sikca cali digi gorulmustur turk musterilerde.

    bankanin kart bilgilerini kaptirmadaki sucu %99 dur. bu tarz islemler aninda fraud olarak sisteme duser ve kart kullanima "kopyalama"endisesi ile gecici olarak kapatilir. yazilimlar hem pahali hem de asiri gucludur ancak bu kurallar, musteri memnuniyetsizligi yaratmamak icin esnetilir. ayrica kart hamili, bankamatik kartini istedigi gibi kullanmakta ozgurdur.

    ben yine de yuzyuze alisverislerinizde daima cipli kredi kartlarinizi kullanmanizi tavsiye ederim. boyle talihsiz olaylar maalesef basa geliyor ancak 2016 yilinda, eger akp bankasi degilse, birkac ornekte onlatin bu gibi durumlarda paranin ustune konduklarini ve savciliga basvurulsa dahi sonuc alinmadigini duydum, banka paranizin ustune yatmaz, calmaz. her sartta o para geri verilir.

    cok gecmis olsun.

    edit: sektordeyim ancak herhangi bir bankada calismiyorum. tekrar belirteyim. :)

  • 16. chp'nin ihtiyacı olan karizmatik lider

    (bkz: ali koç)

  • 17. tolga zengin

    bu adamın beşiktaş'a vereceği zarar çok büyük. tarihi hezimetler, kupadan elenmeler birer travmadır, atlatabilirsiniz ki biri hakan arıkan diğer ikisi tolga zengin kaynaklı 3 travmayı iyi kötü atlattık, çok kayıp verdik ama atlattık.

    gelelim asıl mevzuya:

    olcay ve oğuzhan'la trt stadyum programında izleyene kadar sadece bir "yeteneksiz kaleci" sıfatıyla istemiyordum beşiktaş'ta. ama programdaki gevşek açıklamaları, hele akhisar maçında direkten dönen toptaki hatası ile ilgili "yeaa olur ya işte ehehe futbol" genişliğinden tek kelime ile "nefret" ettim. orada kalbimiz durdu, dünya üstümüze yıkıldı bizim 3-4 saniye, sen nasıl bu kadar utanmazca ekranda söylersin bunu? o top girse belki de şu an volkan demirel'in kupa ile pozlarına bakıyor olacaktık şu an.

    ama daha önemlisi şu. bu adam "ağbi"ci. vıcık vıcık, gevşek gevşek bir yerli çetesi oluşturacak bu adam eğer kalırsa. selçuk-burak'ın prandelli'ye yaptığını, emre'nin bütün hocalara yaptığını yapacak. gomez'i sosa'yı atiba'yı o günkü röportajda bile beğenmiyorlar halleri tavırları ile. adamlar pektemek'i övüyor. olcay'ı, necip'i, ismail'i, serdar'ı toplayacak çevresine. oyuncu satmadan 2-3 takviye yaparsa 5 yıl şampiyonluğun en büyük adayı olacak takımı dinamitleyecek.

    bu adam kulüpte kalırsa maç kaybettirmekten çok daha fazla zarar verecek takıma, görürsünüz. bunu izin verirse şenol hoca da yönetime de yazıklar olsun.

  • 18. 23 mayıs 2016 oda tv'nin yavuz bingöl'e hakareti

    hakaret değil hakikattir.

  • 19. david cameron'un ikinci el otomobil alması

  • 20. erdoğan'dan çipras'a kravatın nerde fırçası

    ahahaha o ilk giriste direkt olarak olmayan kravata bakiyor ya, aklima lise müdürümü getirdi yemin ederim. kravatin nerde oglum?! ahahaha acip acip sesli gülüyorum hala *

  • 21. tanrının insanları imtihan etmesinin sebebi

  • 22. insanlığın hintliler üzerinden ilerleyecek olması

    evet. hintliler bilindiği üzere ceset, çöplük, pislik yuvası ganj nehri'nde yıkanıyorlar. suyunu içiyorlar vs. bu vesileyle her türlü virüse, bakteriye karşı bağışıklık kazanıyorlar. zayıf olanları da geberip gidiyor. en dayanıklı olanları yaşamaya devam ediyor. bir gün öyle bir bakteri ya da virüs ortaya çıkacak ki, hintliler hariç tüm insanlık göte gelecek ve insanlığın evrimi hintliler üzerinden devam edecek.

  • 23. hodor

    adam kapı tutmak için 6 sezonluk karakter yaratmış.

  • 24. türk tipi akademisyen

    istanbul'un güzide üniversitelerinden birinde araştırma görevlisi olan arkadaşımın doktora tez savunması olduğu gün, jürideki hocalardan biri, kendisi 2 gün öncesinden aranarak yer ve saat teyit edilmiş olmasına rağmen 1 saat gecikiyor. zor bela geldiğindeyse ilk olarak tezin ilk sayfasına ilişik olması gereken ve "davetiye" niyeliği taşıyan evrağın eksikliğinden yakınıyor. arkadaşımsa söz konusu evrağı haftalar öncesinden kendisine verdiğini ve orada da bir kopyasının bulunması gerektiğini söylüyor.
    hoca bu kez de tezle ilgili olumsuz ama alakasız bir eleştiri yapıyor. arkadaşım da "hocam, ben o konuyu çalışmadım ki" diyor şaşkınlıkla. neyse ki soğukkanlı davranıp durumdaki garipliği farkediyor ve hocanın önündeki tezin kapağına bakıyor. anlaşılıyor ki adam geç gelmekle kalmayıp arkadaşımınkinin yerine başka birinin tezini kapıp gelmiş. ortada tez bile yok anlayacağınız!
    işin en acı kısmı da, tüm bunlarla birlikte, arkadaşımın aylarca götünden kan gelerek, binbir emekle yazdığı tezi hocanın daha önce hiç okumamış olduğunu anlamak.

    ve bu adam arkadaşımın doktora yaptığı bölümün başkanı!

    türk tipi akademisyen tam olarak budur, dağılabiliriz.

  • 25. ekin olcayto

    onun bunun torpilleriyle bir yere gelmeye çalışmış, aşırı kültürsüz, aşırı zekasız, kafası üç beş konu dışında hiçbir şeye çalışmayan, kendini bir şey zanneden bir 'gazeteci' idi. gazeteci demek çok hakaret olur gerçi gazetecilere, bu kadının tamamen magazin sunucusu olduğu gerçeği ortada. başka bir sıfatı yok. magazin ile alakalı konular dışında ne bir ideali, ne bir planı, ne bir vizyonu olan, boş bir insan.

    cnnturk'te bulunduğu sürede de programlarda tüm gücüyle göstermiştir ne kadar boş bir insan olduğunu, torpille bir yere geldiği halde kendini 'oldum ben' görmüş olmasının hazin sonunu. buyurun, sizi beyaz tv'ye alalım.

  • 26. boşanmış aile çocuğu olmak

    boşanamamış aile çocuğu olmaktansa, yüz bin kat tercih edebileceğim şeydi.

    bazen boşanmak daha hayırlıdır. kesin bilgi.

  • 27. arapların türkiye'yi işgal etmesi

    son bir yılda yaşananlar; ülkenin evlatları, donanımlı askerleri binbaşıları, yarbayları yüzbaşıları, subayları, gençleri güneydoğu'da toprağa düşerken, ülkenin kendi vatandaşları gün be gün yoksulluğa itilirken, arap ülkelerinden gelen bu çöl bedevileri, kıyı ege ve akdeniz de dahil olmak üzere, her yerde on binlerce gayrimenkul alıp ülkemizin tadını çıkarıyor. ülkemize yerleşiyor, vatandaşı oluyor.

    kısacası anadolu toprakları araplara açılıyor.

    özellikle son zamanlarda kıyı ege'de rus ve ingiliz yerleşimcilerin terör korkusuyla satıp gittikleri evleri araplar almaya başlamış.

    artık türkiye bir arap yurdu. ülkeyi kanlarımızla biz kurduk, hala da biz koruyoruz ama bundan sonra bize düşecek olan arapların güven ve huzur içinde yaşamalarını sağlamak bu topraklarda. biz ölürken, arıtk türkiye'nin tadını onlar çıkaracak.

    efendilerimiz oluyorlar yavaş yavaş. bizler ise köleleri.

    göreceksiniz..

    karadeniz'de fındık ve çay tarlalarını da aldıklarını söylemiş miydim?

    edit: alın size bir kaç adet, durumun vahametini belirten moral bozmalı resimler;

    http://i.hizliresim.com/l10n2q.png
    http://i.hizliresim.com/b2rlxl.png
    http://i.hizliresim.com/7vvrml.png
    http://i.hizliresim.com/819pmw.png
    http://i.hizliresim.com/aj0byq.png
    http://i.hizliresim.com/go4mln.png
    http://i.hizliresim.com/mjpqpk.png
    http://i.hizliresim.com/r9mp9m.png

  • 28. jelko obradoviç

    debe kıskançlığını yalanlarla göstermeye çalışanları gösteren koç. adam linas kleiza demiş. linas kleiza 2 yıl için 3.3 milyon euro'ya anlaştı. dolayısıyla yalanlar burada başlıyor. aldığı para 1.7 milyon euro yani. bugün datome fiyatı. aynı kleiza eurobasket 2013'un en iyi 5'ine seçildi, bojan ile beraber. daha sonra sakatlık yaşadı ve toparlayamadı. keza bo mccalebb başarısız olmadı. size koyduğu zamanı hatırlamıyor olabilirsiniz ama şampiyon yaptı takımı. maaşı çok yüksek olduğu için,2.3 milyon dolar, gönderildi. çünkü, kleiza ve bo ile aynı paraya hickman ve goudelock alındı.
    adam sekulic ve pj i saymış. ikisi de 3 aylığına geldi ve gittiler. takımı kurtarmaları beklenmedi. kadro doldurmaları beklendi.
    hazır goudelock demişken, eurocup oyuncusu olarak geldi ve all euroleague second team'e girecek kadar iyi oynadı. obradovic ile hiçbir şey öğrenemediyse savunma yapmayı öğrendi, double team üzerindeyken oyun kurdu.
    karşıyaka serisinde yaptığı hatalar yüzünden gönderildi.
    semih dediğin adamdan gergin katkı almış he mi? sorma ya. semih dengesiz ve katkı vermeyen bir oyuncuydu hep de öyle oldu. ha katkı arıyorsan, maccabi serisini alanlardan biridir semih. ama zaten istikrarı olmadığı için sürdürülebilir başarı için gönderildi. aynı şekilde emir.
    bunun yanında yıldız yaptıklarını zaten cümle alem biliyor. rotasyon oyuncusunu mvp yapıyor.
    ha bir de udoh fazla kazanıyormus. el insaf.
    udoh'un ezip geçtiği herkes udoh'tan fazla kazanıyor. udoh ilk senesinde, hayatında görmediği yerde tarihe geçti. şimdi değil 900, 1900 versen bir tane udoh alabilir misin? alamazsın. o zaman boş yapmayacaksın.

    euroleague'de olmadığınız için bilmezsiniz, bugün sarıp sarmaladığınız lasme ne kadar kazanıyormuş geçen sene? bu sene ne kadar kazanıyor. lan onu geçtim, arroyo denilen bir eleman vardı ne kazanıyordu bu adam? veya şu sizin muhteşem dahi, herkesten verim alan gerginin kovduğu nolan smith ne kazanıyordu. ben söyleyeyim 1.1 milyon dolar. adamı 2 ayda gönderdiniz.
    geçen sene 11 tane yabancı değiştirip kaç para verdiniz? lan size 20 milyon bütçe verdiler, rezil oldunuz.

    bunun yanında hiçbir oyuncuyu kontratı varken gondermemistir. herkesi kontratı bitince göndermiştir. dolayısıyla öyle bütçe falan yalanları söylemene gerek yok.
    ha oyuncuları kaçıran, kontratı bitmeden gönderen adam arıyorsanız ergin ataman'a bakın. geçen sene galatasaray 11 tane yabancıya ne para vaad etmiş, ne kadar ödemiş ve ne kadar zarar etmiş.
    ondan önce efes'te 3 yabancı varken nasıl 7 tane yabancı almış bir sezonda, efes ne para vermiş.

    bir de not, arkadaşlar çok rica edeceğim debe falan yapmayın. sonra çoluk çocuğun yalanları ile uğraşıyoruz.

  • 29. recep tayyip erdoğan

    sayesinde öyle şeylere şahit oluyoruz ki...

    tc cumhurbaşkanı, namusu ve şerefi üzerine tarafsızlık yemini eden tc cumhurbaşkanı, bir siyasi partinin kongresine duygusallı mektup gönderiyor. siz benim dava arkadaşlarımsınız, benden tarafsız olmam beklenmesin diyor.

    yine aynı kongrede, tarafsızlık yemini eden bu cumhurbaşkanı, adı soyadı telaffuz edilerek "partimizin tek ve değişmez lideri" şeklinde anons ediliyor.

    yine aynı kongrede, tarafsızlık yemini eden bu cumhurbaşkanının 3 boyutlu pankartı açılıyor, parti başkanıyken adına yazılan marşlar tek ağızdan okunuyor.

    yine aynı kongrede, tarafsızlık yemini eden bu cumhurbaşkanı, gönderdiği duygusallı mektupta "beni başkan yapın" diye neredeyse alenen emrediyor.

    daha neler göreceğiz bilmiyorum.
    olmaz, yok artık dediğim her şey oldu.

  • 30. yalvarırken kızın külotlu çorabını çıkaran erkek

    başına ne iş geldiyse zaten bu çorap fetişi yüzünden gelmiş garibimin, son ana kadar doğru bildiği yoldan sapmamış olması da takdir edilesi. değerini bilecek, çoraplarını koklamana ve fantezilerini gerçekleştirmene izin verecek nice kadınlar bulman dileğiyle koca yürekli insan.

  • 31. hemşirelerin doktor bulmak için hemşirelik seçmesi

    belki de doktorlar hemşire bulmak için doktorluk seçiyor...

  • 32. doğru insanı beklemek

    34 yaşımdan sesleniyorum;

    o da seni bekliyorsa sonuç getirmeyecek eylem.

    emeksiz olmuyor. kesin bilgi yayalım.

  • 33. ekşi sözlük iş ağı

    ucuza adam bıçaklayacak adam arıyorum.

    ilk hedefim ise insanların sosyal ve psikolojik baskı altında kaldıkları, iş aradıkları bir dönemde, bir umutla bakmış olduğu başlıkta geyik çevirmeye çalışan lümpenler.

  • 34. beşiktaş

    elimden geldiğince dizi halinde bu şampiyonluk öyküsünü yazmaya çalışacağım. epey detaylı bir konu olduğundan öncelikle biraz geriye gitmemiz lazım.

    2011-2012 sezonu beşiktaş için sıkıntılı bir sezon oldu. teknik direktörümüz tayfur havutçu, sezona başlamadan şike soruşturması nedeniyle tutuklandı ve sezonu yardımcı antrenör carlos carvalhal ile 4. olarak tamamladık. kupada alt küme ekiplerinden boluspor’a elendik. uefa avrupa liginde ise biraz daha kıpırdanıp gruplardan çıkıp braga’yı eledik, ancak 3.turdaki “ardalı atletico”ya takıldık(yanlış hatırlamıyorsam atletico o sene kupayı aldı ve ertesi sene simeone ile efsanevi dönemine girdi). her şeye rağmen ben carlos carvalhal deyince hep gülümsemişimdir. özellikle gaziantep maçında 90+ da golü bularak 3-2 kazandığımız maçtaki şu deparını unutamıyorum. kendisi hala beşiktaşı takip eden sempatik bir abimizdir. sizin de onu takip etmenizi tavsiye ederim. şu anda ingiltere championship ekiplerinden sheffield wednesday’i çalıştırıyor. play off oynayıp belki de bu sene premier lige çıkacaklar. neyse konuyu dağıtmayayım.

    bu sezonun önemli gelişmelerinden biri batan gemiden ilk kaptanın kaçmasıdır. beşiktaş borç içinde, adı şike sürecine bulaşmış, avrupa’dan 2 sene men edilmiş ve başarısızlık içinde çırpınıyor…ancak başkan demirören, bir anda fenerbahçemizi savunmaya başlıyor ve federasyon başkanı oluyor. bu gelişmenin üzerine beşiktaş taraftarı uzun yıllardan beri ilk defa tünelin ucunda belli belirsiz bir ışık görüyor. ancak tünelin ucu bombok bi yere mi çıkacak, güneşli günlere mi bilemiyor. sadece “bu da bir şeydir” diyoruz. ancak güneşli günlere daha var…

    “güneşli günler çok yakında gelecek…”

    bu sözler son zamanlardaki şenol güneş’e atıf yapan klişe gazete manşetlerinden değil. fikret orman’ın “ciddi adayların” pek de “ciddiye almadıkları” olağanüstü kongre sonrasında başkan seçildikten sonraki sözlerinden:

    “geleneklerimize sahip çıkarak beşiktaş değerlerini tekrar hayata geçireceğiz. yarınlarda kişi ve kurumlara bağlı olmayan çağdaş bir beşiktaş yaratacağız. teşhis ve tedavi belli. güneşli günler çok yakında gelecek. bundan emin olabilirsiniz."

    tamamı şurada

    fikret orman hepimizde karmaşık duygular oluşturan bir isimdi. yönetiminde adnan dalgakıran, berk hacıgüzeller, mesut urgancılar gibi isimlerin yanında levent erdoğan gibi isimlerin de olması biraz kafaları karıştırıyordu. ancak ortada çok karamsar bir tablo vardı ve bu yüzden kendisinden beklentiler düşüktü. zaten bundan dolayı da bence başkanlık dönemi boyunca birçok hata yaptı. yani şu an kamuoyunda lanse edildiği gibi kendisi başkanlığa gelip, ortaya koyduğu projeyi takır takır işleten bir yönetici olmadı fikret orman. hatalar yaptı, düştü kalktı. ancak sevapları günahlarından daha fazla oldu hep.

    fikret orman bence ilk büyük hatasını samet aybaba’yı göreve getirmekle yaptı. samet aybaba, carlos carvalhal gibi teknik anlamda beşiktaş kalibresinde olmayan bir hoca olmasına rağmen onun gibi mütevazi ve karakter sahibi de değildi. beşiktaş’ın çocuğu edebiyatı yaparak “boş sözleşmeye imza atarım” dedi ve 2+2 yıllık anlaşmayı kopardı. ilk günden itibaren de aynı edebiyatı yaparak pirim yapmaya devam etti.

    samet aybaba, takıma dengesiz bir hücum futbolu oynatıyordu. bu yüzden takım, ligde şampiyon olan galatasaray’ın ardından en çok golü atan ekip olmasına rağmen (63), tarihinin en çok golünü de yine bu sezon yiyordu (49). bu alanda, kulüp rekorunu kıran sir samet ferguson, kendi kariyer rekorunu da kırarak ilk defa ligi 3.bitiriyordu. bütün bu süreç boyunca samet hoca her başarısızlıkta faturayı takıma kesiyor (basın önünde), takımda yerli-yabancı ayrımcılığının yanına kendisinin aldığı-almadığı oyunculara karşı da ayrımcılık uyguluyordu (özellikle ibrahim altınsay'ın aldığı 20 yaşındaki oğuzhan özyakup'a). kendisiyle ilgili ali ece’nin şu yazısını okumanızı tavsiye ederim: oğuzhan bizi şampiyon yaparsa iyi mi değil mi görürüz

    şunlar da kendisinden inciler:

    -sakatlıkların nedeni oyuncuların kendilerini zorlaması
    -takımım yüreği ve kalbiyle oynadığı için kırılgan bir yapısı var
    -messı ve ronaldo vardı da ben mi oynatmadım
    - mukavelemde ne para yazdığını bile bilmiyorum. (bunu diyen adamla, beşiktaş’tan çalışmadığı sene için tazminat istemesi ve yoğun tepkiden dolayı geri vites yapması enteresandır)

    tamam sakinim.

    bu sezon, yine beşiktaş’ın feda sezonu olarak da bilinir. fikret orman bu dönemde bütün beşiktaşlılardan fedakarlık yapmalarını istemiş ve bu sezonda herhangi bir başarı beklenmemesini söylemiştir. feda, şeref bey’in sözlerinden hareketle belirlenmiş bir slogandı. hem şeref bey’i anmak, hem de taraftarın kulübe destek olmasını sağlamak için uygun fiyatlarla satılan feda tişörtleri bastırıldı. yine birçok oyuncudan yıllık ücretlerinde indirim yapması istendi. yapanlarla yola devam edildi(holosko, ersan), yapmayanlarla yollar ayrıldı(quaresma, ernst, simao, egemen, ekrem dağ). bu sezonda yapılan transferlerden ikisi, sonraki yıllar için takımın omurgasının en önemli öğeleri olacaklardı; oğuzhan özyakup ve olcay şahan:) (lütfen izleyin)

    sezonun en güzel görüntüsü ise, 1-1 biten trabzonspor maçının son saniyesinde golü kaçıran olcay’la beraber 6 oyuncunun da (oğuzhan, ersan, uğur boral, i.toraman hatırladıklarım) yere yıkılmasıydı

    bu dönemdeki başarısız grafiğin teselli edici kısmı ise transferde para saçılmamasıydı. şurada da görüleceği üzere transferde harcanana para sadece 4 m € idi. bu esnada galatasaray 30.5 m € harcarken, fenerbahçe 33.9 m € harcamıştı.

    yarın -- > özen ve bilic'li sezon

  • 35. sevgilinin karşı cins kankası ile tatile gitmesi

    "tebrikler pırıl pırıl bir gavatsınız" yazan biri debe'ye girmis.
    (bkz: #60670216)

    anlamiyorum arkadas, lafa gelince kesinlikle ama kesinlikle ortadogulu degilsiniz, arap kulturunden de asiri derecede tiksiniyorsunuz; ama yetiskin bir insan olan sevgilinize elinizden gelse tasma takacaksiniz.

    cunku kendinize guveniniz yok; aslinda sevdiginizden de, sevildiginizden de tam olarak emin degilsiniz.
    ve anlasiliyor ki; karsi cinsle tatile gitseniz, bu kisi "kanka"niz bile olsa aklinizdan sevismek gecer.

    iste bu yuzden de sevgiliniz karsi cinsten bir insanla tatile giderse atesle barutun yan yana gelmeyecegine neredeyse eminsiniz. siz olsaydiniz oyle yapardiniz cunku, demek ki o da yapacaktir.

    hadi onu da gectim, siz kimsiniz de sevgilim dediginiz insanin kendi kararlarini alirken ona izin verip vermemeyi kendinize hak olarak gorebiliyorsunuz?

    bana gore asil gavatlik tam olarak budur.

  • 36. öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler

    taklit yapmaktaki ustalığı ile bilinen lir kuşunun, düzenli orman katli ve doğaya saygısız turist akını sebebiyle 25-30 tür hayvan sesi repertuarına elektrikli testere, fotoğraf makinesi, araba alarmı gibi seslerin girmesi.

    hikayesi burada, bu da kaydı

  • 37. alkolün insana kaybettirdikleri

    insana kaybettiren çok şey var hayattta. ama kültürümüzde olmadığından ya da olmadığını düşündüğümüzden , belki de çok iyi bildiğimizden herşeyi , hep bardağın boş tarafını görelim, hep kaybedelim, hep içimiz kararsın, hep hatalı yaşayalım.

    glikoz şurubu besinlerle dolu market rafları.
    yediğin etlerin denetimi sağlıklı yapılmıyor.
    oldukça tehlikeli sayılabilecek bir mutfak kültürün var.
    yediğin sebze meyve eski tatları vermiyor.
    obezite konusunda oldukça ileri bir toplumsun.
    paket paket sigara içiyorsun fırsat buldukça.

    dünya çok aptal, biz çok zeki bir toplumuz. dünya çok aptal çünkü kültürlerinde şarap var, her öğle yemeğinde her akşam yemeğinde bira var menülerinde. biz çok zeki bir toplumuz, çünkü alkolun kaybettirdiklerini görüyoruz. o nedenle genlerimiz çok sağlam, en uzun yaşayan insanlarla dolu ülkemiz.

    biri yazmıştı sözlükte, dünyanın hiçbir yerinde hergün bira içtiğin için alkolik yaftası yemezsin. ama burada yersin. ama burada kaybedensin, ama burada akıllısın.

    daha az önce okudum turizm krizi başlığında. osmanlıda alkol 300 milyon , şu an 65 milyon tüketim falan. çok mu sağlıklıyız? çok mu ömrümüz uzuyor? çok mu zekileştik? çok mu mutluyuz?

    sen alkol tüketmediğin için kazandıkların olduğunu düşünüyorsun. ben alkol tüketmediğin için kaybettiğin şeyler olmadığını düşündüğüm halde sen alkol tüketenlerin kaybettiklerini saymaya çalışıyorsun . sadece alkol mu ? hadi sayalım aşırı çalışmanın, işsizliğin, obezitenin, empati yoksunluğunun, şiddetin , mevcut ülkenin ruh halinin kaybettirdiklerini. kaybettirdikleri eşleri, dostlukları, insanları.

    evinde şarap fıçısı bulunan fransız kaybediyor, evine bira hattı çekilen belçikalı kaybediyor, her gün rom tüketen karayipli kaybediyor, öğle yemeğinde bira içen alman kaybediyor. biz çok kazanıyoruz ya.

    sözüm kumar gibi alkol tüketenlerin dışındadır. bu dünyanın başına içenden çok içmeyenden kötülük gelmiştir. yani içmeyenden kork , içenden korkma.

    tanım: içki kültürünün sofralarımızda yer almamasından ve o kültürü bilmememizden kaynaklanan bardağın sürekli boş tarafını görme hadisesi.

    yiyin efendim yiyin. ama arada da için.

  • 38. zlatan ibrahimoviç

    "manchester united beni istedi ama onlara perşembe günü maç yapmayı sevmediğimi söyledim."

    ne çeşit bir manyak olduğunu 10 yıldır çözemediğim futbolcu.

  • 39. uçak kalkmadı diye deliren çomar

    (bkz: geçen newyorktayım)

    (bkz: ziyaaaaaa)

    edit: ziya

  • 40. bir daha alırsam beni siksinler dedirten ürünler

    kimse soylememis ama ben herhangi bir ürün için kendimi siktirmem, siktirenleri de anlamıyorum...

  • 41. mircea lucescu

    şampiyonlar liginde çeyrek final oynatmış, sik gibi kadroyla bir sene sonra hem şampiyon olup hem cl'de ikinci tura çıkarmış. ikinci turda ölüm grubundan son maçta çeyrek finali kaçırmış ve sen bu hocayı sırf fatih terim için şutla.
    ve şimdi utanmadan kapısında yatın.

    sizin ananızı avradınızı sikeyim ben.

  • 42. giyotinle kafası kesilen kişinin algı süresi

    burada yazan okuyan herkesi latince bilen doktorlar zannederek entry kasan "avelleri" bir kenara bırakırsak, bilmiyoruz.

    (bkz: doktor olduğunu her yerde belirtme ihtiyacı)

  • 43. hold the door

    çevirisini yapan eşekherif tarafından kafiyeyi tutturmak adına "orda dur" olarak çevrilmiştir.

    tabi daha izlemedim s6e5'i.
    spoiler'lar sağolsun.

    daha tam olarak olayı çözemedim ama hangi door bu door...

  • 44. overwatch

    bizim milletten gerçekten bir bok olmaz. gerçekten bak. kendi derdimizi, her şeyimizi siktir edip, millete bok atmakla, hayatlarını kötülemekle, ceplerindeki parayı kendimize dert etmekle hayatımızı geçiriyoruz oğlum lan. gerçekten insanlık bu kadar iğrenç bir şey mi ya? gerçekten de başkalarını mutsuz etmek bizi nasıl mutlu edebiliyor? cidden bu kadar acınası varlıklar haline gelebildik mi ya?

    insanların farklı keyifleri vardır. kimi deniz kenarında bir bardak sıcak çaydan mükemmel bir keyif alırken, kimi de 300 bin dolara araba alırken aynı keyfi alır. neden bu kadar yeriyoruz abi bizim gibi olmayanı. neden milletin parası bizim çenemizi yoruyor. neden milletin sevdiği rengi biz sevmiyoruz diye onlar kötü biz iyi oluyoruz.

    neden bazı insanlar keyif alacağı bir bilgisayar oyununa para verirken bu bizi rahatsız ediyor. biri bana bunu özetle açıklasın ya, lütfen.

  • 45. tsk'nın 7 bin 78 terörist öldürüldü açıklaması

    3 buçuk milyar ağaç diken yöneticilere bağlı bir kurumun açıklamasıdır. insaflı davranıp 20 bin falan demediklerine dua edin.

  • 46. mario gomez

    alman franfurter allgemeine sonntagszeitung gazetesinin beşiktaştaki şampiyonluğun daha önce stuttgart ve bayern münih ile yaşadıklarından daha duygusal olup olmadığına ilişkin soruya 'bu karşılaştırılamaz. burada yaşananlar benzersizdi. şampiyonlar ligi ve avrupa şampiyonasında finallerde oynadım ancak sahamızda oynadığımız 2 maçtaki havayı kesinlikle daha önce yaşamadım' şeklinde cevap vermiş bir alman harikası.

  • 47. fransızca öğrenmek

    eskiden voici voici diye sildiğin banyo aynasını artık vuasi vuasi diye siliyorsun. günlük hayata çok başka bir faydası yok şimdilik ama yine de tertemiz aynaya bakarken keyifleniyorsun tabii

  • 48. esad'ın kalesi yıkılıyor

    meydana çıkıp "biz orospu çocuğunun şerefsizin vahşinin önde gideniyiz" diye bağırmakla eşdeğer bir manşettir.

  • 49. dinin insana kaybettirdikleri

    geri kalmış ülkelerde yaşayan kadınlar için koca bir hayattır. ne acı.

  • 50. bran stark

    --- spoiler ---

    robb stark'ın yerine ölmüş olmasını dilediğim göt oğlanı. her sezon evriliyor zaten, yakında yetişkin bir liboş olur.
    --- spoiler ---