Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. yunanistan'da gerçekleştirilen 18+ dans gösterisi

    (bkz: siktaki)

    .

    dibi iditi. böyle sikindirik bir entry ile debe'ye girmiş ötürü* olmaktan hicap duyuyorum. ayıbı şukulayanların yakasına.

    nöt: lütfen özel maşaz atıp şuraya buraya bişey bişey kampanyası şeyleri göndermeyin. om.

    .

  • 2. azerilerin türklerden nefret etme sebepleri

    ekşi sözlük türkiye'yi temsil etmediği gibi azeri sözlüğü de azerileri temsil etmemektedir. örn: ekşi sözlük türkiye'yi yansıtsaydı eğer akp'nin oyu %2.3 te kalmıştı.

  • 3. derste hocanın ses kaydını alan öğrenci

    dersi slayttan okuyup ders işlediğini düşünen hoca profiline karşılık öğrenciler not tutmak yerine slaytın fotoğrafını çekmeyi tercih ediyorlar. slayt her değiştiğinde ünlü görmüş paparazzi gibi foto çekiyorlar ama kafaları derste değil. dinleyemiyorlar hiçbir şeyi.

    slaytları istiyorlar, veriyorsun, bu sefer aynı slaytlar dönem başında lostdiary hoca ders notları diye kırtasiyede spirallenmiş satılıyor. midterm and final questions-extended pack versiyonu bile var.

    slayta konu başlıklarını koyup dersi olması gerektiği gibi karşılıklı fikir alışverişi içinde anlatıyorsun bu sefer de slayt yok mu diyorlar. yok diyorum. neredeyse hepsi yine dersi dinleyip dersi derste anlamak yerine ses kaydını açıyorlar. vizeden önce oturup dinleyeceklermiş...
    derste face, instagram ve baş belası snapchat uygulamaları ile trivia crack şu sıralar moda.. akıllı telefon akıllı ama gençlik bir garip.
    her şey canlı olsun, heyecanlı olsun, her şey eğlendirsin istiyorlar. sıkıldıkları bir şeyi hemen ileri sarmak istiyorlar. bir üniversite hocası ise bu talepleri nasıl karşılayabilir ki? o sanal dünya zaten hız ve heyecan bağımlılığı yapmış, 50 dakika ders tabi ki bayar!

  • 4. satrançta hayır yoktur

  • 5. ensar bizlere sultan 2. abdülaziz'in emanetidir

    yozgat müftülüğünce duzenlenen "mutlu insan, mutlu toplum, mutlu akü" konferansına konusmaci olarak katılan recep tayyip erdogan universitesi tarih anabilim dalı baskani prof.dr.süheyl egriboz'un iddiasi. egriboz'a göre ensar vakfının kökeni 17.yüzyılda sultan 2.abdulaziz tarafından kurdurulan "vakf ül istiğfar" a dayanıyor. eğriboz sözlerine şöyle devam etti: " muhalefet biraz kitap okuma alışkanlığı edinip "dünden bugüne vakıflar ve origami" isimli kitabimiza göz atsalar, ensar vakfının öyle sıradan bir vakıf olmadığını, sultan 2.abdulaziz han'ın bizlere emaneti olduğunu görecekler. 17. yüzyıldan bu yana bu gelenekten gelen vakiflarda toplam tecavuz sayısına baktigimizda 55000 gibi cüzi bir rakam karsimiza cikiyor. ıste gözlerini tayyip erdogan nefreti bürümüş bu azginlar bunu gormezden geliyorlar. ki başkanlık sistemine geçmiş olsaydık bu tecavüzler yaşanmaz idi."

  • 6. birkaç yıl anayasasız kalabiliriz ama sorun değil

    akp adına söz alan ahmet iyimaya (cnnturk 18 bülteni) dedi az önce.

    önemli olan bu anayasa'nın yürürlükten kaldırılması imiş. ısterlermis ki bu kalkarken digeri gelsin ama bu mümkün olmayabilirmiş ve birkaç yıl anayasasız kalabilirmişiz.

    dingo'nun ahırı diyecegim de onun etiği bunları fersah fersah aşıyor hatta mukayese ayıp.

    karşılığınız ne len sizin?

    bundan sonra belli ki sık duyacagımız "anayasayı tanımıyorum" teranesine alt yapı hazırlıyorlar.

    ota boka "winter is coming" demeye alıştık da asil "winter is coming" budur bence.

    ek: umarım bu cümleyi "bir deli çıkmış konuşmuş, bağlamaz partiyi" gibi değerlendirmeyiz. zira mesela şu entryde de görüleceği üzere "ne alakası var" derken bile yalan söylüyorlar.

    bir şey yapmak gerek.

  • 7. beyin yakan kalem sorusu

    4-a'dan melis'e sordum.

    "birinde ortalama 3,33 tl diğerinde 5 tl. 4,17 tl yerine 4 tl'ye satmış gerizekalılar" dedi.

  • 8. 2 nisan 2016 abd'nin 19 ile gitmeyin uyarısı

  • 9. 2 nisan 2016 azerbaycan ermenistan savaşı

    gece 04:00 itibarı ile top atışları başladı. başta tapkarakoyunlu bir çok azerbaycan köyünde halk evlerini boşaltmaya başladı.

    edit: naftalan'da beş yıldızlı bir otelde yöneticilik yapıyorum ve başlığı bu şekilde açarken, ilgi çekmeye çalışmıyordum (sizinkinden farklı hayatlar da var gençler) buraya gelip lifeless gibi haysiyet yoksunu yakıştırma yapanlar umarım böyle şeyler yaşamazlar.
    buraya azerbaycan ordusuna insansız hava araçlarının eğitimini vermek üzere gelen israilli eğitmenler tesisimizden erken ayrıldılar (29 oda) ve ayrılırken ısrarlı sorularımıza cevaben "bir sınır çatışmasından çok daha fazlası" şeklinde bir yorumda bulundular. tüm ermenistan sınırı boyunca devam eden çatışma hali söz konusu. an itibarı ile 14 saattir ağır top atışı devam ediyor. sınır dalaşına alışığız ancak bu 1994'ten bu yana yaşanmamış bir şey (gündüz ve kesintisiz) ayrıca hafif makinalı tüfeklerle donatılmış araçlarla azerbaycan köylerine tecavüzler yaşandığı yönünde otel personelinin köylülerinden alıp paylaştığı bilgiler mevcut. son durum çocukların da dahil olduğu sivil kayıpların olduğu yönünde, terter' ve berde'de durum çok kötü.

  • 10. türbanlı annenin bikinili kızı

    türbanin genetik geçişli olmadığının göstergesidir.

  • 11. türkiye'de ateist nüfusunun artması

    uzun vadede, dünyadaki artışla orantılı olarak sayının artarken nüfusa oranının bir süre sonra azalacağını düşünüyorum. dinlerin tamamen ortadan kalmasıysa şimdiki verilere göre pek olası görünmüyor.

    amerikan araştırma şirketi pew research verileri türkiyedeki trendi anlamamıza yardımcı olabilir. akademik düzeyde türkiye üzerine yapılmış bir çalışma yok malesef. dünya verilerini kullanarak, türkiye şartlarına uyarlamaktan başka çaremiz kalmıyor.

    http://www.pewforum.org/…-religious-landscape-exec/
    2010 verilerine göre herhangi bir dine bağlılık dünya nüfusunda %84 seviyesinde.

    2050 yılı öngörülerine göre islam bu doğum hızı ile devam ederse en yaygın din haline gelecek. 2050 yılında dünya nüfusunun %30 una ulaşacak.
    http://www.pewforum.org/…ous-projections-2010-2050/

    ateist nufusa gelirsek ki araştırmalarda sadece ateis olarak değil unaffiliated ( bağlılığı olmayanlar) olarak kullanılıyor. ateizm, agnostizm, deizm gibi kavramların hepsini içinde bulunduruyor. 2010 yılında 1.1 milyar kişi olarak hesaplanmış durumda. bu sayı 2050 yılında yaklaşık 100 milyon kişi artarak 1.2 milyar kişiye çıkacak ama dünya nüfusundaki payı %13 e gerilecyecek. bunun en büyük sebeplerinden biri en hızlı artış gösteren katolik hristiyan ve müslüman nüfuslarının dünya ortalamasından fazla doğum oranına sahip olması. inançsız ailelerin doğum oranları ise çok düşük.

    http://www.pewforum.org/…_religiousswitching_640px/
    bu tabloda görüleceği üzere 97 milyon kişi, doğum oranı ile değil dinden vazgeçerek inançsızlara geçerken, 35 milyon inançsız da inanmaya geri dönecek. bu tabodan çıkan sonuç inançsızlık doğum oranları ile değil ancak dinden vazgeçme yöntemi ile artabiliryor.

    ateizmin 67 milyon artışına göre islama bakarsak 12 milyon giren 9 milyon çıkan olarak, bu sayı 3 milyon. yani insanların din değiştirerek islama geçme oranı düşük. islamın yükselişinin tek sebebi kontrolsüz üreme. hristiyanlığa bakacak olursak 2050 yılında sayısı aynı kalması düşünülen hristiyanlıkta, dinden vazgeçme oranı çok yüksek olacak. bunu da batı avrupa ve kuzey amerika kaynaklı olacağını varsayabiliriz. ama bunların dışında kalan hristiyan dünyası üreme oranları kaynaklı hristiyan nufüsü önümüzdeki 40 sene içinde aynı kalarak islam ile birlikte en yaygın dinler olmaya devam edecek.

    şimdi bu verileri dünyayı bir bütün olarak inceleyerek değerlendirdik. ancak işler ülkeler düzeyine inince değişiyor. avrupa ve kuzey amerika ülkelerinde 2050 yılında inançsızlığın nüfusa oranı artacak (dünyada oranı azalmasına rağmen).

    http://www.pewforum.org/…religcomposition_310px.png
    bu veride usa da inançsızlık %16 dan % 25 e çıkacağı düşünülüyor. fransa, hollanda, yeni zellanda gibi ülkelerde ise inançsızlık en yaygın sistem haline geliyor. hali hazırda, çek cumhuriyeti, japonya çin ve vietnam gibi ülkelerde inançsızlık en yaygın sistem durumunda. buradan zaten, eğitim ve gelir seviyesi yüksek ülkelerin dinsizleşeceği çıkarımını yapmak zor değil.

    gelelim türkiye'ye. türkiyede kaynağını tam çözemediğim araştırmalara göre inançsız nüfus 5.5 milyon. nüfüsun %14 üne denk geliyor. değerlendirme yapmaya bu oran üzerinden devam edeceğiz ancak, bilimsel bir veri olmadığı için doğruluğu tartışılabilir veya çürütülmeye açıktır. 5.5 milyon kişi için akp yüzünden oldu gibi yorumlar da var internetin yaygınlaşması yüzünden diyenlerde var. ben burda oyumu internete veriyorum. aslında akp'nin %50 nin gözünde başarılı gözükmesinin sebebinin de internet olduğunu düşünüyorum (bilişim çağının ekmeğini yediler) ama o başka yazının konusu.

    https://data.oecd.org/ict/internet-access.htm
    oecd verilerine bakarsak internete ulaşım oranı 2002 yılında %7 iken 2012 de %47 ye gelmiş durumda. (2005 yılında %86 var. o daha önce öyle değildi bir hata var. 2005 te isveçten bile fazla orana sahip olma imkanımız yok zaten. ) . inançsızlığın artış hızının son 15 sene içinde çok yükseldiği tahmin ediliyor. türkiye'de inançsızlığın artış nedeniyle, internete ulaşım oranı arasında doğru orantı kurmak mümkün oluyor. internetten ziyade bu bir nevi bilgiye ulaşımın kolaylaşması. zaten inançsız nüfusun 18 - 35 yaş arası kitlede yoğun olarak artması ve aynı zamanda bu yaş grubunun internet kullanıcılarının büyük bir kısmını oluşturması, tezimizi doğrulayabilir. kesin doğrular demiyorum çünkü tekrar ediyorum türkiye'de inançsız nüfus ile ilgili bilimsel bir araştırma bulunmuyor. ( varsa söyleyin ulan)

    şimdi bu verileri dünya verilerine uyarlamaya çalışalım. internete erişim hizi ile inançsızlık arasında bilimsel olmayan bir orantı kurduktan sonra, türkiye'nin internete erişim oranı, henüz oecd ülkeleri arasında en düşük ikinci orana sahip. bu oranın 10- 15 sene içinde avrupa ülkelerinin bugünkü seviyelerine ulaşacağını öngörebiliriz. çünkü internete ulaşma ihtimali dahi bulunmayan yaşlı nüfus öldükçe, bu oranın artmasının yanında, genç nüfus daha çok teknoloji ile iç içe büyüyecek. burada inançsız nüfusun 10 - 15 senelik dönem içinde artmaya devam edeceğini öngörebiliriz. ancak internet erişiminin avrupa oranlarını yakalaması durumunda ( ki bu zor değil ), pazar doygunluğa ulaşacak ve inaçsızlık artış hızları giderek yavaşlayacak ve diğer müslüman ülkeler deki gibi, din kavramını asıl belirleyen istatistik olan doğum oranları, müslüman nüfusun nüfusa oranlarını arttıracak. ki zaten bunu da yazının başında verdiğimiz verilerdeki trendlerden görebiliriz.

    sonuç olarak türkiye'de, kısa vadede inançsız sayısının ve nüfusa oranının artması ancak uzun vadede inançsız sayısının artmaya devam ederken nüfusa oranının azalması şeklinde bir çıkarım yapabiliriz. dünyadaki trendden farklı olarak ilerleme imkanı da olabilir tabii ki. türkiye' de doğum oranları giderek düşüyor. akp inançsızlığa ne kadar sebep oldu araştırmak gerek. seküler kesimin nefreti kaynaklı inançsızlığın artması mantıklı. radikal islamcıların da ülkede kol gezmesi insanların değişik tepkiler vermesine neden olabilir. farklı parti ve yönetimleri altında, güney kore modeli tarzında bir ekonomik sisteme geçilmesi, veya avrupa insan hakları standartlarına ulaşılması durumunda bir çek cumhuriyeti olmasak ta bir almanya seviyesine gelmemiz mümkün olabilir.

  • 12. 2 nisan 2016 barcelona real madrid maçı

    türk yazarın türk yazara küfür etmesine sebep olan maç. mesela erzurumlu herif geliyor antalyalı herife katalan piçi!! şeklinde küfür ediyor. garip.

  • 13. erdoğan'ı söyle bizim babalar öldürmek dur

    akıllara yiğit özgürün karikatürünü getirir.

    http://www.karikaturhane.com/…05115401-086cacc1.jpg

  • 14. 2 nisan 2016 nusaybin'de 6 polisin şehit olması

    cocukken hatirliyorum. televizyon izlerken her ne olursa olsun yayinda, aniden jenerik muzigi girer,

    "son dakika"

    haberi ile yayin akisi kesilir. bilmemnerde meydana gelen catismada 1 asker sehit oldu.

    diye bilgi verilirdi. simdi ise pek cogu haber niteligi bile tasimiyor. hayvanlar ciftligine dondu, domuzlari getirdik basimiza.. simdi bizi kasaplara satiyorlar.

  • 15. vodafone arena

    bence de olmamış stat. beşiktaş gol atınca stat kartal gibi havalanıp bi üsküdar yapıp gelmeli.

    edit: her koltuğa da emniyet kemeri şart.

  • 16. meral akşener

    aktrollerin halihazırdaki ülkeyi yöneten insan çok donanımlıymış gibi gelip başlığının altına sırayla ööaağğh dan hallice entry girmeleri bile kadının türkiye için bir şeyleri değiştirebileceğini gösterir. en azından yandaş bahçeli'den çok daha faydalı olacaktır ülkenin geleceği adına. ha zihniyet bizim tekerimize çomak sokulmasın da ülke nereye gidiyorsa gitsin olduğu için kendi gelecekleri adına en ufak tehlikeye bile havlama refleksi yabancısı olduğumuz bir şey değil.

  • 17. polislerin kokain partisi

  • 18. 2 nisan 2016 eskişehirspor galatasaray maçı

    zayıf rakibinden bu kadar gol yiyen takım küme düşmeye mahkumdur. güle güle eses.

  • 19. 2 nisan 2016 istanbul'da 2 polisin ölmesi

    insan ne diyeceğini bilemiyor artık bu şehit haberlerini o kadar kanıksadık ki.. geride kalan aileleri çocukları vatan uğruna bu acıyı asdfsfg
    bok yoluna gitmişler işte amk lavukları. hepsi de yapıyor bu alemleri sağdan soldan aşırdığı esrarlarla. iyi olmuş.

  • 20. gaziantep belediyesi logosunun orijinal olmaması

    760 bin liraya mal olan gaziantep büyükşehir belediyesi'nin yeni logosunun shutterstock isimli sitede yer alan ve 49 dolara satın alınabilen bir g harfi görselinin neredeyse bire bir aynısı olması durumudur.

    shutterstock'ta yer alan g harfi görseli

    gaziantep belediyesinin logosu

    bir logo çalışması için böyle büyük meblağların harcanmış olması ayrıca tartışılası bir konu, ancak bir de arkasından böyle bir şeyin çıkması tam bir rezalet.

    kaynak

    edit: söz konusu benzerliği hürriyet'ten önce sözlükte nabercanki tespit etmiş. söz konusu entry'si için (bkz: #59661201) gerekli bilgilendirmeyi yapan tatli limoncu'ya da teşekkürler.

  • 21. survivor 2016

    gizem kerimoğlu ayağı sakatlandı diye damla'ya geçmiş olsuna gitmiş, damla diyor ki ''geçen konsey potada olmak onu etkiledi onun için geldi vikvik''.

    böyle bir fesatlık, çirkinlik yok. ayıp.

  • 22. 90'ların siyasi mizahına denk gelmemiş nesil

    2 nisan 2016 der spiegel kapağına yapılan eleştirileri görünce fark ettiğim, gelse de unutmuş talihsiz nesildir. 25 turgut'lu mizah dergileri ne kadar uzak...

    spiegel kapağından girersek konuya bence gayet normal bir mizah. merak etmeyin onlar kendi ülkelerindeki başbakan ve bakanları da bu şekilde eleştiriyorlar. hatta amerika bu konuda daha acımasız. south park veya family guy izleyenler bilir.

    gel gelelim türkiye. şimdi bu "ülkemin cumhurbaşkanını rezil edeyorlarrrrr, vatan hayinleriiiiiiiiii, hayinnnnnnnn" diyenler hatırlamaz.

    1990'larda türkiye’de siyaset şimdiki gibi bir tek partinin gölgesi altında yapılmıyordu. kavga dövüş şimdiki gibi ayyuka çıkmamış, toplum bu kadar bilenmemiş, birbirini boğazlamak için gün sayar olmamıştı.

    siyasi partiler toplumsal çatışmadan beslenmediği için de siyaset, her ne kadar zayıf da olsa, iç sıkıcı ve gergin bir ortamda değil, yalnızca beceriksiz bir sahnede yapılıyordu.

    şimdiki gibi siz-biz olmadığı için tansu çiller’in oğlunun askerliğini bahriyede yapması bütün toplumu çileden çıkarıyor, şimdi gemiciklere laf etmeyen toplum çiller çiftinin oğluna aldığı jet-ski‘yi yıllarca dilinden düşürmüyordu.

    tansu çiller’in eşi özer çiller’in malvarlığı, tabii ki haklı şekilde herkese batıyordu, çünkü oğlu mısır ithal edebilsin diye bir geceliğine mısır ithalat kurallarını değiştiren siyasetçilere alışmamıştık henüz.

    hakkında yazılan maskeli leydi kitabı yolsuzluklarını, lise yıllarındaki hastalıklı kıskançlıklarını, profesör olduğu konu hakkında cahilliğini, kısacası tüm kirli çamaşırlarını ortaya çıkarmış, buna karşılık günümüzde alışılageldiği üzere kitap toplatılmamıştı.

    yahut yasemin yalçın’ın o zamanlar güldüğümüz skeçlerinden olan başbayan cansu hanım ile tansu çiller parodileri ertesi gün okulda bütün çocuklar tarafından taklit edilir, cansu hanım ve haset’in (esat kıratlıoğlu) maceraları ailecek izlenirdi.

    plastip şovlarda hemen hemen her siyasinin konuşma ve hitap şekliyle dalga geçilirdi.

    yine hatırlamazlar "turgut parası" diye bir olay vardı. özal 1983'te başbakan olduğunda dönemin efsane mizah dergisi gırgır, ımf ile görüşmelerini de içeren karikatürlerin olduğu bir kolajı “mahvolduk” başlığıyla yayımladı.

    özal, 1984'te ımf ile kendi iktidarının stand-by'ını imzaladı. gırgır, anlaşmadan önce özal'ı başlayan zam dalgası nedeniyle kıyasıya eleştiren karikatürler yayımlıyordu. özal ise ımf ile yapacağı bir görüşmede gırgır'ı kullanmaya karar verdi. gırgır dergisi fiyatını 25 turgut yapmıştı.

    yine en bilinen örneklerinden olacak o kadar. olacak o kadar da levent kırca bir skeçte paşa'ya etek giydirmişti. etekli paşa

    hatta uğur dündar'ın bu skeç'ten sonra levent kırca'ya yaptığı şaka hafızalara kazınacaktı.

    levent kırca o şakayı şöyle anlatır;
    "“bir gün gene çekimdeyiz. arkadaşlarımdan biri nefes nefese yanıma geldi: “abi seni doğan güreş paşa arıyor…” dedi. haydaaa, sardık mı başımıza işi!.. istemeye istemeye aldım telefonu. “bir dakika, paşamı bağlıyorum” diyen sekreterin ses tonu bile emreder gibiydi!
    bayağı gerginim, telefonda marşlar çalınıyor! az sonra paşa bağlandı.
    - oğlum hiç yakışıyor mu sana?
    ben: “paşam, mizah bu; hoşgörüyle karşılamazsanız gelişemez!..”
    - ama evladım, koskoca genelkurmay başkanı’yla eğlenilir mi?
    ben: “estağfurullah efendim, bu bir şaka!.. ayrıca başbakan’ı, cumhurbaşkanı’nı bile hicvediyoruz. hatta onlar ertesi gün telefon açıp tebrik ediyorlar! siz de öyle baksanız, sitem yerine tebrik etseniz!..”
    - bak oğlum, askerlik günlerinde böyle konuşmuyordun ama! ayrıca ben tebrik etsem bile, senin yaptığını hoş karşılamayan yüzlerce asker var emrimde. onlara mani olmakta güçlük çekiyorum. her an çıkıp gelebilirler yanına!..
    ben: “paşam beni tehdit mi ediyorsunuz?..”
    - hayır, gerçekleri söylüyorum. emrimde bu yaptıklarına kızan yüzlerce, hatta binlerce asker var!
    ben: “askerleriniz benim için istanbul’a geliyorlar, öyle mi?”
    - evet öyle. tutamıyorum onları!
    ben: “peki gelip de ne yapacaklar?..”
    - geldikleri zaman görürsün!
    ben: “tamam, gönderin. korkmuyorum sizden. hatta burada bekliyorum onları… ya da en iyisi kapının önünde bekleyeceğim. ne sizden, ne de askerlerinizden korkuyorum. beni divan-ı harbe bile gönderseniz, sanatçı olarak başımı eğmeyeceğim. hodri meydan paşam!..”
    - (kahkahalarla gülüyor…)
    ben, “niye gülüyorsunuz paşam?” dedikçe o daha da gülüyor. bir ara düşünüyorum, yoksa paşa beni işletiyor mu diye!
    - levent!
    ben: “buyurun paşam!..”
    - uğur ben, uğur, uğur…
    ben: “hangi uğur?”
    - uğur dündar!
    ben: “hay allah cezanı vermesin! az kalsın altıma yapacaktım lan!..”

    özetle gençler, siz bilmezsiniz bir zamanlar bu ülkede hiciv vardı, mizah vardı, ifade özgürlüğü vardı..

    siz bilmezsiniz.. bir zamanlar bu ülke fena değildi.

    edit: 90'larda faili meçhul vardı taam mı diyen geri zekalı. akp’nin iktidar olduğu günden bu yana 208 kişinin faili meçhul cinayetlere kurban gittiği ortaya çıktı. aynı raporda; yargısız infaz, dur ihtarı ve rastgele ateş sonucu da 520 kişinin öldüğü ve 451 kişinin cezaevinde yaşamını yitirdiği belirtiliyordu. işte türkiye’deki “ünlü” faili meçhul cinayetlerden bazıları; necip hablemitoğlu suikastı akp’nin son yıllarda mücadele ettiği’paralel yapı’yı 2002'de kaleme alan, alman vakıfların ile ‘uğraşan’ necip hablemitoğlu, evinin önünde uğradığı suikast sonucu 18 aralık 2002 tarihinde hayatını kaybetti. suikastın failleri halen bulunamadı.muhsin yazıcıoğlu bundan tam altı buçuk yıl önce bir seçim döneminde büyük birlik partisi lideri muhsin yazıcıoğlu’nun içinde bulunduğu helikopter bilinmeyen bir sebepten dolayı düştü. iki gün sonra yazıcıoğlu ve beraberindekilerin cesetleri köylüler tarafından bulundu. keş dağları’nda karların altında bulunan helikopter ve yolcularının başına neler geldiği ve kazanın sebebi hâlâ aydınlatılabilmiş değil. “kaza mı yoksa suikast mı?” sorusu aradan geçen süreye rağmen hâlâ tartışılıyor. aselsan mühendisleri aselsan mühendislerinin şüpheli şekilde ölmesi için son olarak mhp araştırma komisyonu kurulmasını önerdi ancak akp buna karşı çıktı. neyse efem

  • 23. cep telefonuyla konuşmak sözündeki mantık hatası

    türkçe dersimize hoşgeldiniz.

    (bkz: ad aktarması)(bkz: mecazımürsel)

    hemen terk et burayı.

    edit: terk et ayri.

  • 24. bir erkeğin canını en çok yakan şey

    vazgeçilmek. ben daha acısını yaşamadım.

  • 25. alevilerin sünnileri sevmemesi

    senin sünni diyanet'in çıkıyor "alevi ile evlenilmez" diyor..

    sonra senin sünni imamın çıkıyor "aleviden kız alınmaz " diyor..

    sonra senin zorunlu sünni din dersi öğretmenin "alevinin elinden yemek yenmez" diyor..

    sonra siz sünniler toplanıyorsunuz kaldıkları oteli yakıyorsunuz.

    senin sunni cumhurbaşkanın çıkıyor "aleviler zerdüşt, atayiz onlar" diyor.. eeeeeee.. bence bu işte bir terslik var.. yine aleviler size iyi katlanıyor.

  • 26. gss prim borcu

    yaş sınırının kalkması için anayasa mahkemesi'ne bireysel başvuru yapacağım.

  • 27. lionel messi

    belki de hayatında oynadığı en kötü maçta 80.dakika civarı suarez'e bir pas attı... hani suarez çaprazdan vole vurdu, direği sıyırdı. işte o pası dünya üzerinde atabilecek başka futbolcu yok. lan altı üstü pas amma abartıyorsun diyebilirsiniz ama öyle. topu öyle bir şiddette attı ki, oha dedim ne kötü pas, sıçtı messi, top çok uzun. o anda suarez yüzünü bi döndü, top sanki ilahi bir güç tarafından yavaşlatıldı ve ayağının dibine düştü. inanılmazdı gerçekten bulabilirsem linki eklerim.

    edit: https://www.youtube.com/watch?v=fp_7x8oycnu

  • 28. zorlama renk isimleri

  • 29. öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler

    galileo'nun farklı kütlelere sahip cisimlerin yere aynı hızda düşmesi gerektiğini aslında deney ile değil akıl yürüterek bulması.

    ------alıntı-------
    biri diğerinden daha ağır olan iki taşı belirli bir yükseklikten aynı anda bırakalım. hangisi daha önce düşer? aristo’ya göre, ağır olanın daha önce düşmesi gerekir. peki, bu iki taşı birbirine bir ip ile bağlarsak ne olur?

    bu durumda aristo’ya göre hafif olan taşın yavaş düşme eğiliminde olması sebebiyle ağır olan taşı yavaşlatması beklenir. yani bu sistem, ağır taştan daha yavaş düşecektir. ipi biraz daha kısaltalım. hafif taş, ağır olanı yavaşlatmaya devam edecektir.

    ipi kısaltmaya devam edelim ve en sonunda iki taş birbirine sıkıca bağlanmış olsun. bu durumda bile, hafif taşın ağır olanı yavaşlatması sebebi ile yavaş düşmesi gerekir. oysa, bu iki taşın toplam ağırlığı, ağır olan taştan daha fazladır ve aristo’ya göre daha hızlı düşmesi gerekir.

    bu çelişkiyi ortadan kaldırmanın tek yolu varsayımımızı gözden geçirmektir.
    yani taşların düşme süreleri ağırlıklarından bağımsız olmalıdır.

  • 30. ak partiye niye oy verdin

    yazdık yine yazalım.. nüfusun yüzde 50'sine sorulan sorudur.

    elbette benim de hayalim isveç ama gerçekler ortadoğu türkiye'si.

    yüzde 50 diyorum bak. 3 değil 5 değil. aklınız almıyor değil mi? nasıl olur diyorsunuz.

    ülkenin ekonomisi batmış.

    dolar 3 tl olmuş.

    5 ay içinde 7 bomba patlamış..

    6 ay içinde 225 asker şehit olmuş.

    ülke ayrışmış, herkes birbirinin gırtlağına sarılıyor.

    sağlık sistemi çökmüş, hastaneler mr için 1 yıl sonraya gün veriyor.

    eğitim sistemi patlamış, matematikte 44. sıraya gerilemişiz.

    tecavüzcü vakıflar aklanır olmuş...

    bitmişiz. turizmle ülke kurtarmaya çalışıyoruz. bitmişiz. nasıl olur diyorsun değil mi güzel kardeşim.

    çünkü kimsenin umurunda değil ekonomi falan, sağlık sistemi de öyle. kahvehanedeki adamlar bunlar kendilerinden olanı seçiyorlar. ekmek gibi dertleri yok, kan ve savaş gibi kaçıncaları da..

    dolar yükselir akp tek başına iktidar olmadığı için derler. sağlık sistemi çöker. zaten ssk'yı siz batırmıştınız derler. eğitim sistemi çöker. ama okulda süt dağıtılıyor derler.

    90'lara dönmek istemiyoruz derler.

    hangi 90 dersin? 1990'larda türkiye’de siyaset şimdiki gibi bir tek partinin gölgesi altında yapılmıyordu. kavga dövüş şimdiki gibi ayyuka çıkmamış, toplum bu kadar bilenmemiş, birbirini boğazlamak için gün sayar olmamıştı.

    siyasi partiler toplumsal çatışmadan beslenmediği için de siyaset, her ne kadar zayıf da olsa, iç sıkıcı ve gergin bir ortamda değil, yalnızca beceriksiz bir sahnede yapılıyordu.

    şimdiki gibi siz-biz olmadığı için tansu çiller’in oğlunun askerliğini bahriyede yapması bütün toplumu çileden çıkarıyor, şimdi gemiciklere laf etmeyen toplum çiller çiftinin oğluna aldığı jet-ski‘yi yıllarca dilinden düşürmüyordu. dersinnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnn..

    hangi 90'lar dersin? faili meçhul derler.

    doğuda astsubay'ın kafasına sıkanlar dahi yakalanamıyor `ülkede çözülmemiş cinayet sayısı cumhuriyet rekoru kırdı` dersin, inanmazlar.

    yazmaz çünkü gazeteler, söylemez televizyonlar.

    dersin ki yahu basın korkudan ülke gerçeklerini anlatamıyor, 90'larda her boku jitemi, faili meçhulleri bilirdiniz çünkü basın yerden yere vururdu dersiniz. basın yazardı dersiniz.

    kıçlarını dönerler.. başörtülü bacımı gata'ya almadılar derler. yumruğunuzu sıkarsınız. ülkeye bakarsınız bir de dönüp başörtüsüne.

    hemen üzülme güzel kardeşim...

    ne yapacaksın bahane göt gibi herkeste var. peki ne mi istiyorlar?

    ülkeyi kendilerinden olanla yönetmek istiyorlar. dertleri ne türban, ne faili meçhul. dertleri yönetmek güzel kardeşim.

    git saadete oy ver diyorsun. hani o da müslüman. vermiyor.. derdi din değil çünkü. derdi bu ülkede sözünü bir 13 yıl daha geçirmek..

    üzülme güzel kardeşim...

    onu başkan yapmayacağız.

  • 31. bir kadına vurmak mı vurmamak mı cinsiyetçiliktir

    sırf bu soruya mantıklı cevap veremediğimden feminist düşünceye mesafeli olmuşumdur. cidden bir kadınla tartıştığın ve çok sinirlendiğin bir esnada karşındaki kadına tokat attığını düşünelim -bu noktadaki tek örnek sadece tokat atmak olabilir. bunun dışındaki tüm kaba kuvveti hayvanca bulduğumu belirtmek ister kadına şiddete hayır! derim- bu tokadın ardından kadına tokat attığın için cinsiyetçisin zira kendinden güçsüz birine tokat atmış oldun ama aynı zamanda bu kadını güçsüz görüp tokat atmadığın için de cinsiyetçisin.

    sizi bilemem ancak benim kafam karıştı doğrusu.

  • 32. ekşi itiraf

    liseyi beraber okuduğum bir arkadaşım vardı, büyük hedefleri olan çalışkan bir arkadaşım. mühendis olmayı liseye başlar başlamaz aklına koymuştu, sıraya da mühendis olacağını, istediği üniversiteyi yazdı, teknik üniversitesi inşaat mühendisliği.

    garip bir çocuktu. sessiz, sakin, hayatında kavga bile etmemişti. derin bir havası vardı, altını kazdıkça daha derine indiğini görüyordum. rahatsız oluyordu sorularımdan, üstüne gitmiyordum. lisede aynı ranzada altlı üstlü yattık. önceleri üstte yatıyordu, geceleri haykırarak uyanıyordu, uyuyamıyordu çoğu zaman, üzülüyordum, anlat derdini diyordum, susuyordu. yer değiştik, ben üst ranzaya geçtim. daha rahat uyumaya başladı. sebebini sorduğumda daha az sallanıyor, ben rahatsız olmuyorum ama istersen değişelim tekrar dedi. yok dedim. konuyu da daha fazla irdelemedim. telefonla konuştuğunu neredeyse hiç görmedim, bazen telefonla uzun süre konuşup döndükten sonra yatağına geçip ağlıyordu. okulun kütüphanesine ve bilgisayar laboratuvarına sık sık giderdi. geçmişi de hep silerdi. ne baktığını ne araştırdığını bir türlü anlayamadık. zamanla hocalarında dikkatini çekti, psikolojik destek aldı. okul müdürü çocuğun geçmişini biliyordu ama bize söylemiyordu.

    ikimizde üniversiteyi aynı şehirlerde okuyacaktık. heyecanıyla bir şeyler yapma peşindeydik, ben gezmeye çok meraklıydım, o kitap okumaya. daha büyümüştük, zaten olgun olan arkadaşım daha olgundu. artık yüzündeki hüzünün yerini hırs almıştı. daha çok çalışıyordu eskisinden. başarılı oldu, büyük şirketlerde staj yapma imkanı buldu. bir gün bir kafede otururken tuvalete gitmişti, telefonu da masada. tanıştığımızdan beri telefonuna şifre koymazdı. açtım hemen, safariye girdim. yer imlerine baktım, kandilli rasathanesi, en sık tıklanan sayfaydı. önceleri bir şey demedim. evine gittiğimde bilgisayarına baktım, yine aynı şekilde. evde 1999 senesine ait gazeteler, kitaplar. kandilli rasathanesi yine yer imlerinde. sürekli son depremlere bakıyor.

    soramadım yine kendine. lisedeki müdürü aradım, tam bir hafta sonra ulaştım. sordum arkadaşımı, önce hatırlayamadı, sonra hatırlayınca okula davet etti. tüm hikayesini dinledim arkadaşımın. 99 depreminde ailesinin hepsini kaybetmiş, amcası büyütmüş hep, yatılı okumuş hayatı boyunca. inşaat mühendisliğini neden seçtiğini, telefonuna neden şifre koymadığını, geceleri neden haykırarak uyandığını, neden üst ranzada yatamadığını o an anladım. her şey bir anda gözümün önünden geçerek anlam kazanmıştı.

    bunları kendine anlatamadım, eğer bilseydim daha çok yanında olurdum. keşke daha çok yanında olabilseydim.

  • 33. cristiano ronaldo

    kendisinin barcelona'ya karşı 25 maçta 16 golü vardır. hemen üşüşmeyin çakma katalanlar.

  • 34. trivia crack

    ya böyle bir millete soru sorma yetkisi verilir mi arkadaş?

    5-0 yeniliyordum ilk başta. sonra 5-5 yaptım. taç geldi. bilim kategorisi kalmıştı, onu seçtim. orospu çocuğunun teki bildiğiniz tus sorusu hazırlamış. bilmem ne bölgesinde yer alan kemiğin adı nedir diye. sorduğu bölge de latince, şıklardaki kemiklerin adları da latince. mal gibi kaldım, sonra kaybettim zaten.

    şimdi ben gelip, "emin sıfatıyla zilyedin iyiniyetli 3. kişilerle yaptıkları hukuki işlemlerin akıbeti ne olur?" içerikli bir soru sorsam veya "hak düşürücü süre ile zamanaşımı def'i arasındaki en belirgin fark nedir?" şeklinde bir soru sorsam, alacağım küfürleri tahmin bile edemiyorum.

    garip bir milletiz yemin ederim.

  • 35. türk milliyetçilerinin zeka seviyesi

    basit bir örnekle açıklamaya çalışalım

    (bkz: aziz sancar)

  • 36. tramplendeki çocuğu gizlice izleyen uzaylı

    o uzaylı olmadığı gibi öbürü de tramplen değil; trambolin.

  • 37. halkın ödediği vergi miktarının farkında olmaması

    ülkedeki tepkisizliğin en büyük sebeplerinden biridir.

    gelir vergisi, daha vatandaş parasını görmeden kesiliyor.
    yakıt alırken, alışveriş yaparken vatandaşa tek fiyat gösteriliyor.

    maalesef bizim insanımız rasyonel düşünmeyip duygularıyla hareket ediyor.

    oysaki:
    çalışanın tüm maaşı önce kendisine verilse ve ödemek zorunda olduğu vergileri her ay kendi yatırmak zorunda olsa,

    alış veriş yaparken etiket fiyatı sadece ürünün fiyatı olsa, devlete ödediği vergi ile kasada karşılaşsa,

    yakıt alırken, alınan litre başına, akaryakıt fiyatı ve vergi miktarı ayrı ayrı gösterilse,
    (yakıt ücreti 1 tl artarken verginin 2 tl arttığını görmek ve toplam fiyatın bu sebeple 3’er 3’er arttığını görmek dramatik bir etki yaratacaktır)

    işte o zaman halk, bu paralar nereye gidiyor diye düşünmeye başlar.

    belki o zaman emeğinin karşılığının kimler tarafından, hangi amaçlar doğrultusunda çar çur edildiğini de fark etmeye başlayacaktır.

  • 38. 13 yaşındaki kızın babasından hamile kalması

    kaç zaman olmuş sözlüğe girmeyeli, açıyorum ve ilk karşıma çıkan başlık bu. sayfalar dolusu entry var ve başlık halen aynı şekilde duruyor. aramaya da inandım ama bir kişinin bile "bu nasıl başlık?" diye sorduğuna denk gelemedim.

    halbuki nşa'da, az biraz türkçe bilen herkes, şu cümleden "çocuk kendi hür iradesiyle, isteyerek babasıyla birlikte olmuş ve hamile kalmış" gibi bir anlam çıktığını anlamalı. 13 yaşındaki kızına tecavüz eden baba diye ifade edince yetmiyor mu, nedir? ya da neden 13 yaşındaki kızını hamile bırakan baba değil de yine vurgumuz mağdur çocuk üzerinde?

    ya cidden kötüyüz ya da medyanın bu cinsiyetçi ve de tecavüzcü diline o kadar alıştık ki, hiç garipsemiyoruz bu tarz ifadeleri, fark etmiyoruz bile. ne dersiniz, sizce de artık bu dili taşımayı bırakmanın zamanı gelmedi mi?

  • 39. fatih terim'in maaşı

    türk vatandaşı olan bir antrenöre neden euro cinsinden sözleşme önerilir ki dedirten maaştır.

  • 40. yavuz sultan selim

    bak hele bak bak. hemen bağırsaktan sallamacılar toplanmış. 3 tane meydan savaşı kazandı diye allah etmişiz, yavuz'u da ermeni etmişler.

    te allah'ım. domates soyarken eline bıçak batmasın diye 41 şekile sokan adam, gelmiş burada 3 tane meydan savaşını, göğüs göğüse çarpışılan muharebeyi küçümsüyor.

    yavuz'dan sonra kaç padişah gelmiş 23, kaç yıl geçmiş 402 sene. osmanlı çökene kadara hazinenin yavuz'un mührüyle mühürlü kaldığını bilmeyen yoktur herhalde? demek ki neymiş, 4 asır-23 padişah bir yavuz edememiş.

    bu yavuz'dan alevi mağduriyeti çıkartma olayına da hastayım. 40 bin alevi demezler mi birde? ulan 1500 dediğiniz senede ortalama bir köyün nüfusu 100 kişiydi zaten. istanbul'un nüfusu 300 bin kişiydi. yavuz'un 40 bin aleviyi öldürmesi için bütün anadoluyu baştan sona kesmesi gerek.

  • 41. tesla model 3

    bugun ofiste millet takir takir peynir ekmek alir gibi siparis verip depozito birakiyordu. oregon'da satis vergisi olmadigi icin arabayi tam da liste fiyati olan 35 bin dolara almak mumkun olacak. hatta elektrikli arabalara ozel vergi indirimleri ve vergi kredileri uygulandigi icin asil alim fiyati 27 bin 500 dolara kadar dusecek deniyor. arabanin 2 yillik ruhsat/kayit ucreti de 86 dolarmis. bolgedeki bazi sirketler simdiden calisanlarin arabalarini park ettikleri yerlerine elektrik sarj noktalari eklemeye basladi.

    ben klasik turk mantigiyla "bu depozitolarin tanesi bin dolarsa ve millet 2 sene sira bekleyecekse 5-10 tane depozito alayim, sonra seneye tanesini 3-4 bin dolara okuturum" diye dusunduysem de vazgectim. gorunuse gore tesla'lara kavusabilmek icin eksi sozluk'teki caylak sirasi gibi bir sira olacak.

    2-3 sene sonra bu arabalarin ikinci el piyasasi olusunca ikinci ellerin fiyati 15-20 bin dolara kadar duser. efsane model s'in bile ikinci el piyasasi oldukca uygun gozukuyor. bu arabalarda benzin olmadigi gibi ayni zamanda yag degisimi ve cesitli bakim masraflari da olmadigi icin araba uzun vadede daha ucuza geliyor. tek bir soru isareti var o da pilin ne kadar sure gidecegi. normalde surekli sarj edilip sarj yiyen laptop, cep telefonu gibi aletlerin pillerinde 300-400 sarjdan sonra ciddi bir kapasite kaybi yasaniyor ama tesla'nin pillerinin 8 yil garantisi var. pilin omru uzun olursa tesla almamak icin hicbir sebep yok demektir.

  • 42. bir kadına söylenebilecek en güzel şey

  • 43. bir kızı elde etmenin yolları

    direkt konuşun, zaten hayatınızda olmayan birisi sizi reddederse hayatınızda olmamaya devam edecek, herhangi bir kaybınız olması söz konusu değil. en azından sizi reddettiğini bileceğiniz için aylarca ve bazen yıllarca peşinden koştuğunuz kız için boşu boşuna vakit geçirmemiş olacaksınız.

  • 44. 2 nisan 2016 obama'nın erdoğan yorumu

    obama'ya laf yok...

    aptal ulusalcı ya da salak solcuların anlaması gereken bir şey var ki bugün kendilerinin yakınına yaklaşamadıkları iktidar gücü bir yana, adam dünyanın tepesinde neleri dile getiriyor...

    state of union 2016
    muhtemeldir ki üç beş çocuk ya bu videoyu izlemeden sazan.avi'na takılacak ya da izleyip bir bok anlamayacak, fakat yine de videoyu izleyip anlayabilenler için dursun burada.

    birileri guantanamo demiş sazanlar da favlamış hemen, valla orayı açan obama değil ama kapayan adam o olacak gibi gözüküyor...

    obama sends plan to close guantánamo to congress

    state of union 2016'yı izlemeden obama hakkında karından ezbere konuşanlara bakmayın siz... adam amerikan vatandaşı olarak burada aday olsun oy veririm ve bu oy tercihimin amerikancılıkla alakası yoktur, state of union 2016'yı izle o zaman anlarsın:

    - amerika dünyanın polisi olma konumundan çekilmelidir...
    - eşit işe eşit ücret...!
    - çocuğunu özel okula yollayan insanların maaşından okul ücreti kadar vergi kesilmemesi...
    - insanlara aşık olduğu insanlarla evlenme özgürlüğünün tanınması ( eş cinsel evlilikler )
    - guantanamo kapatılmalıdır...
    - bireysel silahsızlanma öncelik haline getirilmelidir...
    - 2016 sağlık bütçesinden çok önemli bir bölümü kanserin iyileştirilebilmesi için ayırmış bulunmaktayız, bu iş artık çözülmelidir...
    - fosil yakıtlardan tamamiyle vazgeçmeliyiz ve yenilenebilir enerjiye geçiş sürecini hızlandırmalıyız...

    daha sayarım da utanırsınız biz mi ulusalcıyız biz mi solcuyuz diye...

    ha bu arada sağcılara neden laf etmiyorsun diyenler olabilir, ben onları insandan saymıyorum... ırk ve din ve devlet kavramları üzerinden siyaset yapanlar ancak ve ancak aptallardan oluşur çünkü...

    özetle, bu adam, yani obama, türkiye'de basın özgürlüğü sıkıntısı vardır derken doğrusunu söylemiştir...

    özetle, bu adam, yani obama, erdoğan demokrasi treninden inmiştir derken doğrusunu söylemiştir...

    özetle, obamaya laf etmeden önce bir bakın bakalım adama...

    iğneyi başkasına, çuvaldınızı kendine batırmayandan adam olmaz...
    hele bu ülke bunu yapmadan bu ülkeden bir bok olmaz...

    edit: eklenmesi gereken bir kaç madde daha eklendi...

  • 45. avrupa vs amerika

    abd'nin avrupa'yı hüplettiği karşılaşma.

    güç dengelerine, ekonomik performansa, global düzlemdeki kültürel etkiye falan hiç girmesek bile şunu diyelim: avrupa'dan abd'ye göç etmeye çalışan avrupalı sayısı mı fazla, abd'den avrupa'ya göç etmeye çalışan amerikalı mı?

    o değil de avrupa'yı ahlaki ve erdemsel sebeplerle güzelleyenler o muhteşem britanya'nın emperyalizmine, o medeni fransa'nın afrika ve asya'da son ana kadar kasıp milyonların ölümüne yol açacak üstünlük kompleksine, hadi büyükleri geçtim belçika gibi şu anda medeniyet beşiği kasan bir ülkenin zamanında kongo'da, ruanda'da yaptıklarına meee demesi ise hayret verici.

    evladım, senin bugün sabah akşam övdüğün berlin daha geçenlerde sistematik soykırım kovalıyordu, inceliğini övmekle bitiremediğin italya afrika'da kimyasal ile insan avlıyordu. isveç'teki, hollanda'daki nazi hayranlığını kapatalım zaten, arkadaşların kanlarına dokunuyor.

    tarihsel: abd ikinci dünya savaşı avrupa'yı adam etmese avrupa şu an nazi almanyası ve stalin kırması otoriter bir sistemde birbirini yemeye devam ediyordu, ekonomik durum da ortalamada 1980'ler bulgaristan'ından hallice olurdu.

    bak britanya hariç. onlar akıllı, yine bir şekilde abd'nin kuyruğunun arkasına saklanırlardı.

    övün de, akıllı mantıklı övün.

    debe notu: kıta avrupası + britanya + abd'de yaşamış/yaşıyor insan birimi, sayısaldan 5+ milyon dolar çıksa avrupa'da yaşamayı tercih edebilirim ama bunu demem size avrupa-abd kıyaslaması hakkında ilk düşüneceğinizden farklı bir mesaj vermesi lazım demiyorum, desem kaçınız idrak midrak.

  • 46. türk ırkının ortadan kalkmış olma ihtimali

  • 47. hiv testi

    tanımadığın biriyle cinsel ilişki korkusu yaşamamak için,
    önce tanışılıp, nice to meet you denilip sonra sevişilmelidir.

    tanıdığın insanda hiv pozitif olmuyorsa demek.

  • 48. arda turan

    barcelona'da ilk sezonunda yaptıkları:
    -sonradan girip 6 gol atılan maçta 5. golü atmak
    -ilk 11oynadığı maçlarda sarı kart görene kadar takımın ritmini bozup sonra oyundan alınmak
    -instagam'a fotoğraf atmak
    -reklam filminde oynamak
    olan futbolcu.

    2 nisan 2016 barcelona real madrid maçında oyuna girdikten sonra zaten uyuyan takımın orta sahası süzgece döndü.

  • 49. bmw 220d

  • 50. ercan güven

    "hani milli forma kutsal bir vatan göreviydi? kardeşim, sen küfür yedin diye milli görevini bırakırken kurşun yedikleri halde görevini aksatmayan vatan evlatlarına ne diyeceğiz sonra? yarasını sardırıp askerlerinin başına koşan ve şehit olan yüzbaşı halil özdemir hakkını helal eder mi mesela?"

    şeklindeki satırlarıyla ucuz milliyetçiliğin ve hamasetin kitabını yazmış olan kişi. bir eğlence aracı olan futbolda türkiye'yi temsil eden takımın kalesinde bulunup bulunmamakla 80 milyonluk bir ülkenin en temel ihtiyacı olan güvenlik için canını kaybetmiş bir askeri karşılaştırıp, futbolcuyu vatan haini ilan etmek güzel bi kafaymış.