Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. 14 yaşındaki akranlarını ispiyonlayan bakan kızı

    ortaokuldayız. boş ders filan herhalde...

    sıra arkadaşımla saçma sapan bir kavgaya tutuştuk. birbirimize girdik. sebebini hatırlamıyorum bile. birbirimizi iyice silkeledikten sonra sınıftan arkadaşlar ayırdılar bizi. beni bir köşeye, onu bir köşeye attılar. sinirimiz geçmemiş olacak ki; o bana bulduğunu attı, ben ona bulduğumu fırlattım. olan oldu, sınıfın camı kırıldı. cam kırılınca herkes bir köşeye sindi. camın gürültüsüne sınıfın kapısı açıldı müdür yardımcısı geldi. bağırdı çağırdı camı kimin kırdığını sordu. kimseden bir çıt çıkmadı. bir kişi de demedi ki "şu gerizekalılar yüzünden oldu" diye. sonunda bağırdı çağırdı gitti adam. sonra aklımız başımıza gelince sıra arkadaşımla beraber biz gittik müdür yardımcısına "biz kırdık hocam özür dileriz" diye. arkadaşımın babası hemen o gün camı taktırdı. biz elemanla barıştık, unuttuk gitti.

    demem o ki çoğunuz 14 yaşında buna benzer olaylar yaşamışsınızdır. ya olayın suçlususunuzdur ya da müdüre ispiyonlamayan kahramanı. ama işte oku bakanın kızı ispiyonlamayı seçmiş. henüz çocuk yaşta; niye böyle bir şey yaptı diye yargılayacak değilim.

    ama biz de 14 yaşında olduk. biz böyle şeyleri ayıp bilirdik. insanın değerini düşürür bilirdik. arkadaşlığımızı bozar bilirdik.

    ne değişti acaba?

  • 2. instagram tacizcileri

    ilginç bir canlı türüdür. ınstagram'ı fotoğraf yüklemek ve sosyalleşmek yerine, kadınları taciz etmek için kullanır. sebepli sebepsiz küfretmekten hoşlanır. karşısındaki kişinin kim olduğu önemli bile değildir; çünkü onun mesajına yanıt olarak gelecek herhangi bir istemediği cevapla küfretmeye ve taciz etmeye programlanmıştır. hele bir de takipçi sayısı 10k+ ise kendisinde bulduğu saçma sapan bir özgüvenle küfretmeye hakkı olduğunu falan sanır; çünkü o takipçilere güvenerek karşısındaki kadını rezil edebileceğini falan düşünür.

    yaşadığımız ülkede kadınların başına sık gelen; artık yorgunluğun getirdiği gözardı sebebiyle insanların hiç haberdar olmadığı, bizim için alışılagelmiş bir olay daha yaşandı geçenlerde. arkadaşımın ağzından, bu arkadaşlardan biriyle olan iletişimini aktarıyorum. aşağıda bu duruma sebep olan konuşmaların linkleri de var.

    "ifşa ediyorum, ifşa edin!
    bazen avukat olduğum için, bazen de amerika'da eğitim aldığım için bana sosyal medya hesaplarımdan ulaşmak isteyenler oluyor.
    bir gün sabahın 5'inde finallerime çalışırken bahsi geçen kişi önce beni takip etti, ardından da 'merhaba' diye bir mesaj attı ve saat sabah 5 olmasından dolayı afallayarak '?' koydum; çünkü ne için mesaj attığını açıklamamıştı. sonrasında da başıma bunlar geldi. sakin kaldım; çünkü kendimi biliyorum. ama bu ne ilk, ne de son!
    sırf beklediği şekilde cevap vermediğim için, belki de sadece erkek olduğu için kendinde bana patlak, sürtük vb. hakaretleri söyleme hakkını buldu. bana söyledikleri için ben utanmıyorum, utanmayacağım da. yeter artık! fiziki şiddete de manevi şiddete de sessiz kalmayın!
    bu ülkede tacizci, tecavüzcüden çok; mağdurların utanmasından ve sessiz kalmasından bıktım. bi bitmediniz, bitin!"

    http://i.hizliresim.com/ljlqgb.jpg
    http://i.hizliresim.com/nmkb6l.jpg
    http://i.hizliresim.com/vaaqnr.jpg
    http://i.hizliresim.com/v5ma26.jpg
    http://i.hizliresim.com/qbjzey.jpg
    http://i.hizliresim.com/xky373.jpg

    edit: nickini bass1357 olarak değiştirmiş.

    edit2: birçok mesaj geldi. bunun üzerine belirtmek istedim. olay benim başımdan geçmedi. bir arkadaşımın başından geçti. ben buraya aktardım. yukarıda da "arkadaşımın ağzından, bu arkadaşlardan biriyle olan iletişimini aktarıyorum" diye belirtmiş idim. bir de gerçekten sosyal bir mecrada da olsa insanların tacize, tecavüze, şiddete karşı bu şekilde birlik olduğunu gördükçe umutlanıyorum. çok güzelsiniz!

  • 3. atlas

    algoritmasında "hasbinallah", "ya sabıır" ve "hasbinallah ve nimel vekil" bulundurduğu çok bariz mümin robottur.

    gavur olsa o sopayı "fuck your experiment dude" diyerek kırıp soktuydu çoktan..

  • 4. rusya iki tane pilot için türkiye'yi kaybetti

    aslı 'rusya iki tane pilota türkiye gibi bir dostunu kaybetti' olan bir rte açıklaması. insan hayatına sadece bir istatistik olarak baktığını özetler nitelikte olmuş.

    http://m.milliyet.com.tr/…detay/2199162/default.htm

    http://m.gercekgundem.com/…-pilota-dostunu-kaybetti

    edit: link.

  • 5. gökhan gönül'ün 200.000 liralık saatini kaybetmesi

    adam nerden baksan 10 senedir profesyonel top oynuyor, 2007'den beri fener'de, yıllık ortalama 6-7 milyon tl para kazanıyor, hiç yoksa cebinde vardır 40-50 milyon tl parası.

    adam gelmiş diyor ki senin neyine 200.000tl'lik saat, sanırsın ki bakkal ahmet kredi çekip 200.000 tl'ye saat almış amk.

  • 6. fakirlerin isyan edip ayaklanmama nedeni

    din.

  • 7. 24 şubat 2014 rte bilal erdoğan ses kaydı

    olmayan kayıt.

    mahkeme kararıyla başlıktaki entry'ler silinince, böyle bir kayıt da hiç olmamış oluyor.*

    merak edip baktım, kayıt youtube'da halen duruyor ama mahkeme kararı olunca ben yokmuş gibi yaptım; bir kere daha dinlemedim. hukuk ülkesinde yaşıyoruz ne de olsa.*

  • 8. patek philippe sky moon tourbillon

    (bkz: zafer çağlayan bunu beğendi)

  • 9. bim'de satılan badem içinin abd'den ithal olması

    vakti zamanında badem işine girelim dedik. 5-6 sene sonra kazanmaya başlayacağınız meşakkatli bir iş. inşaatın inşaat olduğu zamanda 5 arkadaş üretimle ilgili iş yapmaya çalışıyoruz. rant yol değil, dikili ağacımız olsun diye uğraşıyoruz. bütün işimizi bozdular. araya soktuğumuz adamın adını, mevkiini söylesek inanmazsınız, o bile çözemedi.

    bilerek isteyerek o işi bize yaptırtmadılar.

    sonra alırsın böyle kaliforniya bademini.

  • 10. donald trump

    [özellikle trump ile ilgili kısımların daha ayrıntılı hali blogda (reklamsız tabii)]
    [medium severleri buraya alalım, 11 dakikalık okuma imiş]

    hangisi daha korkutucu bilemiyorum:

    trump gibi tamamen ideolojisiz birinin, sırf hakaret ve boş konuşmayla bu kadar popüler olabilmesi mi, yoksa ideolojileri çok daha tehlikeli olan alternatiflerinin daha makul ve anaakım gözükmeleri mi? iki durum da akılcılıktan olabildiğince uzak.

    konuya yabancı olanlara uzun uzun anlatayım, bu seçimlerin olayı nedir ve niye herkesi ilgilendirmeli:

    arkaplan:

    1) abd'de üç ana parti var: her alanda gittikçe sağa kayan cumhuriyetçiler, avrupa standartlarına göre merkez-sağ sayılabilecek demokratlar ve the rent is too damn high party

    2) demokratların sola yatkın olanlarına liberal denir, yani bu kelime avrupadaki anlamıyla kullanılmaz. zaten liberalizm, bu anlam esnekliği yüzünden tartışılması en verimsiz konulardan. en liberal demokratlar, kendilerini sosyalist olarak tanıtabilirler (bkz: bernie sanders), fakat bazıları da "liberal" etiketini bile fazla sol bulurlar ("blue dog democrats"). ideolojileri eyaletine göre değişir.

    3) cumhuriyetçilerde ise geniş bir spektrum yok, en fazla "çılgın muhafazakar" ve "daha çılgın muhafazakar" olarak ayrılırlar. zaten siyasi sağ, fikir ayrılıklarına değer verirmiş gibi davranma ihtiyacı duymaz pek. vergi ve regulasyona dogmatik biçimde karşı, zengini kayıran, aşırı zengini aşırı kayıran, tarihsel revizyonizmi seven (reagan'ı ilahlaştırmak), çevreyi sallamayan, askeriyeyi fetişleştiren, türkiye veya polonya seviyesinde dindar, bilim/azınlık/kadın/sendika karşıtı bir duruş, özellikle son 10-15 senede amerikan sağının tamamını ele geçirdi. bu katı norma uymayan üyelere rino denir (rhino, yani gergedan ile aynı telaffuza sahip, ama açılımı "republican in name only" - "sadece ismi cumhuriyetçi") ve bunlar bir fıçıya konulup okyanusa atılırlar. bu kombinasyona sahip olan ama din hanesinde "dindar" yerine "yobaz" yazanlar evanjelist blokudur. bunların çoğu dünyanın 6000 yaşında olduğuna, yarın öbürgün isa'nın dirileceğine (second coming) ciddi ciddi inanır. "vergi ve regulasyona karşı" kısmını 2 ile çarparsak liberteryan blokunu (rand paul), tüm bileşenleri 2 ile çarpıp üstüne 5 birim "popülizm" eklersek tea party blokunu buluruz. bugünün cumhuriyetçi partisinin, bir zamanlar köleliğe karşı olan ilerici kuzeyliler tarafından kurulduğunu, abraham lincolnün ilk cumhuriyetçi başkan olduğunu düşünmek şimdi garip geliyor.

    4) abd'de yerel seçimlerin (belediye, eyalet) ötesinde, federal hükümet için 2 senede bir temsilciler meclisi seçilir (alt meclis), 6 senede bir senato (üst meclis), 4 senede bir de başkan. dolayısıyla başkanlık seçimi döneminde, hem başkan, hem tüm temsilciler, hem de senatörlerin üçte biri (rotasyonlu) seçime girerler.

    5) alt meclis kalabalıktır, nüfusa oranlı sayıda vekil gönderildiğinden büyük eyaletlerin etkisi fazladır. senato ise ufaktır, her eyaletin ikişer temsilcisi vardır. popülizme gebe olan alt meclis ile elitist yapıdaki üst meclisin birbirini dengeleyeceği düşünülür, hem politikalar bakımından hem de eyaletler arası güç dengesi bakımından (tüm amerikan tarihi hamilton çizgisini takip eden "merkeziyetçiler" ile jefferson çizgisini takip eden "yerelciler" arasındaki bir mücadele olarak okunabilir).

    6) yasama organlarının kuvveti başkanlığa denktir, onu dengelerler. bu mümkün çünkü başkanla aynı partiden olan vekiller bile, konumlarını başkana borçlu değildirler. seçimle gelen başkan, bizdeki gibi partisinin lideri değildir, kendine yakın isimleri merkezi bir listeye yazdırarak yalakalığı mükafatlandıramaz. başkanı dengelemek önemli, çünkü başkanlık tek kişiden ibaret değil, koca bir yürütme kadrosunun yüzü. her başkan, kabineyi ve şükran günü bağışlanacak hindiyi seçmekle kalmaz, birkaç bin kişinin atamasını da yapar.

    7) son ana kuvvet olan anayasa mahkemesi (supreme court) seçime tabi değildir. 9 üyesinin giydikleri robdöşambrlar kendilerine +250 karizma kazandırır, hiçbir politikacı da onları görevden almakla tehdit edemez, zira görev süreleri hayat boyudur. ayrılan oldukça yenisini o dönemki başkan atar ve adayın senato onayından geçmesi gerekir.

    8) kuvvetler ayrılığı örneği: herhangi bir dönemde alt meclisin cumhuriyetçi, başkanın demokrat, üst meclisin yarı yarıya bölünmüş ve anayasa mahkemesinin de en son 3200 sene önce değişmiş olması mümkündür.

    9) her türlü seçime partiler dışından bağımsız olarak katılmak mümkün. pratikte bu seyrektir ve temsilciler meclisi için daha olasıdır, zira bir kişinin ufak bir seçim bölgesinde partileri aşan bir popüleritesi olabilir. bernie sanders bunlardan biri. bu tipler meclise girdikten sonra da herhangi bir partiyle ittifak yapabilirler (caucus). fakat senato için, hele hele başkanlık için ciddi bir organizasyon lazım. teknik olarak, son bağımsız başkan, abd'nin ilk başkanı olan george washington idi. bir partiye üye değildi. zaten ancak muzaffer komutanların böyle lüksleri olabiliyor. fakat washington, muzaffer komutan standardına göre dahi ekstra saygın bir adamdı, zira 2000 sene önceki cincinnatus gibi samimi olarak işi gücü bırakıp çiftliğine dönmek istiyordu (onun kadar "sıradan" değildi tabii, nihayetinde rafine zevkleri olan büyük bir toprak ağasıydı) . "bu kadar ayrı kafada adam başka birinin altında birleşmez paşam" diye bunu zar zor ikna ettiler, o da en fazla iki dönem yapma şartıyla kabul etti. ondan beridir de aday olan her bağımsız seçimi kaybetti. bernie sanders bu yüzden demokrat partiden aday oluyor.

    10) abd bir medya sirki olduğu için, her yeni başkanlık seçimi kampanyası biraz daha erken başlar. aylardır gündemde bu önseçimler var ve bunlar bittiğinde esas seçim kampanyası başlayacak. bilgilendirmeyen, ama sürekli tekrarla insanları duygusal olarak manipüle eden ve bitmek bilmeyen bir haber fırtınası. bir başkanlık döneminin neredeyse son 2 senesi bu goygoyla geçer. işin demokrasi açısından daha felaket yanı ise, zaten hizmet süreleri 2 sene olan alt meclis üyelerinin, seçildikleri gün, ertesi dönem için bağış toplamaya başlamaları gerekmesi. ortalama haftada 10 bin dolar getirmeleri gerekli, mühim bölgelerde bu meblağ katbekat fazla. ortalama bir senatör ise bunun 7 katını getirmek zorunda. hizmet süresinin çoğu, bir dahaki dönemi garantilemek için geçiyor. bir bakteri gibi, kendi kendini idame ettirmekten başka gayesi olmayan bir sistem.

    11) başkanlık seçimine her parti birer adayla girer. önce bu adayların belirlenmesi için, her parti kendi içinde bir seçim dönemi yürütür. buna primary denir. bunun sonunda, şanslı adayın sahnede kılıç kuşanacağı, spotlar altında excaliburu taştan çekip çıkaracağı, parti kurultayı vardır.

    12) bu kurultaya her eyaletin parti teşkilatı, nüfusuna oranlı bir sayıda delege gönderir. primarylerin amacı, bu delegelerin hangi adaya oy vereceklerini belirlemektir zaten. ama her eyaletin kendi kuralları vardır. bazılarında, o eyaletin primarysini kazanan aday tüm delegeleri alırken, bazılarında delegeler oy oranına göre paylaştırılır. bazı eyaletlerde de süper-delege denen bir grup kertenkele vardır, ölümlü seçmenlerin oyları onları bağlamaz, kurultayda istedikleri adaya oy verebilirler.

    13) genelde primarylerde sadece o partiye kayıtlı olanlar oy kullanabilirler. bu parti üyeliğinden farklı bir şey, sadece "ben demokratım" diye bildiriyorsunuz, aidat vermeye gerek yok. ve bu kayıt, sizin oyunuzu bağlamaz, kimse oyunuzun hesabını sormaz. zaten primarylerde oy kullanmak zorunlu değil (genel seçimlerde bile değil) ve seçimler bizdeki gibi tatil günleri yapılmaz. dolayısıyla işini gücünü bırakıp, primarylerde oy kullanan kayıtlı insanlar, o partinin en ateşli tipleridir (hüloooğ). daha tarafsız veya makul olan insanların bu evrede sesleri duyulmaz. nüfusun üçte biri kayıtlı olmadıklarından, bağımsızlar olarak anılırlar.

    14) her eyalet primarysini aynı anda yapmaz, pirelli takvimine göre sırayla giderler. o yüzden, erken primary eyaletlerindeki ateşli seçmenin, yarışın kalanına etkisi oransız derecede büyük oluyor. iowa, new hamphsire gibi normalde kimsenin umrunda olmayan ufak yerlerde başarılı olamayanların momentumu kesiliyor, kurultayı beklemeden adaylıktan çekiliyorlar. bu noktada kariyeri biten bir siyasi, doğal ömrünün kalanını bir lobi şirketinde veya haber kanalında "son derece senior danışman" olarak sürdürür

    ***

    adaylar

    1) demokratlarda hillary clinton, taa dışişleri bakanlığına ilk atandığından beri, partinin kaçınılmaz kaderi olarak gözüktüğü için, kimse karşısına çıkmadı. fakat clinton'ın dezavantajları var:

    a) sağ cenah yıllardır daha da sağa kayıp mobilize olurken, obama'nın uzlaşma adına sol politikalardan kolaylıkla ödün vermesi, liberallerde bir ezikliğe yolaçtı ve bunlar clinton gibi, obama'dan bile merkeziyetçi birini istemiyorlar.
    b) türkiye'de en yavaş gündem esnasında bile manşete taşınmaya değer görülmeyecek bazı skandallar
    c) tutarsız, fırsatçı, makyavelist politik duruşları
    d) halkın siyasi hanedan alerjisinin, bill clinton sevgisinden fazla oluşu

    2) bernie sanders, bu konularda tam ters biri. onyıllardır aynı tutarlılıkta, kimsenin onun dürüstlüğünden şüphesi yok. tecrübeli ama hep aykırı durduğu için, hala siyaset çarklarının dışında biriymiş gibi kendini konumlandırabilir. hiç çekinmeden sol popülizmi yapması, ezilmiş liberallere ilaç gibi geliyor. kayıtlı genç demokratların %80 üstü oyunu bu 74 yaşındaki adama veriyorlar. kendini demokratik sosyalist olarak tanıtan birine karşı (sosyalist kelimesi amerikan politikasında zehirdir), tüm parti kodamanlarını etrafında toplamış clinton organizasyonunun bu kadar zorlanması, onlar için utanılacak bir durum.

    3) sanders'ın politikaları (evrensel sağlık hizmeti, bedava yüksek eğitim, zengine daha fazla vergi) aslen sosyal demokrattır ama abd'de sosyalizm denir. onyıllardır gündemlerinde sovyetler olmasına rağmen (daha doğrusu tam da o yüzden), abd halkı sosyalizmi en az tanıyan halktır. mesela obama rekor seviyedeki açığı kapatmak için, en zengin kesimin vergi oranını %33'ten %36'ya çıkarmayı teklif ettiği için komünist olmuştu sağ medyaya göre, ki bu bill clinton dönemi vergi oranıydı, yeni bir artış değildi. amerikan sağı, kendi ufak dünyaları içindeki bu ufak oynamaları binle çarpıp, iyi ile kötünün epik bir mücadelesi olarak görmeye meyillidir. o yüzden de ne uzlaşmaya, ne akılcı bir tartışmaya müsaittirler.

    4) hillary clinton, şaka maka adaylığını kaybedeceğini anlayınca, sanders'a karşı kendini şöyle konumlandırdı:

    a) sanders iyi hoş ama seçilebilir değil. önümüzdeki bir sene boyunca, halkı bu kış sosyalizm gelecek diye korkutmak kolay. oysa benim tüm kirli çamaşırlarım ortada artık, ne zamandır hep bana çalışıyorlar.
    b) ben obama'nın varisiyim, bu merkezci gözüken, ama gıdım gıdım bizi sola taşıyan politikaları yürütelim. obama'yı bile bu kadar zorlamış sağcı temsilcilerin, çok daha solcu yasalar geçirmelerini ummak aptalca. cumhuriyetçilere verilecek hiç bir taviz bu politikaları gerçeğe dönüştürmeye yetmeyecek. bizim tabanımız bile bu kadar solcu politikalar sözkonusu olduğunda bölünmüş durumda.
    c) sanders sadece ekonomi hakkında konuşuyor ve ona da bir tek açıdan yaklaşıyor. bu ülke, tek konuya odaklanmak için fazla büyük. benim dış politika, ulusal güvenlik, ticaret konularında tecrübem daha fazla. putin'le pazarlık masasına benim gibi bir anasının gözünün mü oturmasını istersiniz, çok sevdiğiniz ama saftirik olan amcanıza benzeyen sandersın mı?

    5) clinton adaylığı alacaktır. önümüzdeki primaryler güneyde ve oradaki yoğun zenci nüfusu clinton için banko. genç tabanını, genel seçimden soğutmamak için sanders'a bir pozisyon önerebilir. aksi takdirde küstürülen ve genel seçime katılmayan her genç oyu, cumhuriyetçilere birer hediye olur.

    6) cumhuriyetçilerin primarysinde bir ara yaklaşık 18-20 aday vardı, tam evlere şenlik. 10 adayın katıldığı münazaralar yaptılar tv de. araya ben karışsam farkeden olmayacaktı, olmadı da. artık o durumda bir tartışma olmuyor, simultane basın toplantısı oluyor. herkes önceden çalışılmış, focus grouplar üstünde test edilmiş kelimeleri papağan gibi tekrarlıyor. ve nüanslı görüşler yerini en baz duygulara, en mal fikirlere bırakıyor. bu idiocracy kısmen çağın iletişim şartlarının bir sonucu. ayakta kalan adaylar:

    a) donald trump: popülist, anti-establishment (yani parti kodamanlarına karşı), diğer adayların toplamından zengin olduğu için kendi kendini finanse ediyor, ideolojisiz (bir kaç sene önce demokrat adayı olabilirdi). en büyük destek onda, fakat onu sevmeyen de hiç sevmiyor. rakip adaylar azalıp onun karşısında konsolide oldukça, işi zorlaşacak.

    b) ted cruz: dini fanatik, anti-establishment (tea-party destekli), en sağcı ekonomi politikası bunda, genel seçmene çekici değil. uyuyan güzel ben carson da bu ayarda dinci ama o kesimin favorisi artık cruz.

    c) marco rubio: hillarye karşı en ideal aday. genç, göçmen, amerikan rüyası örneği, dış politikada tam şahin, establishment'ın asıl istediği. ve tüm bu "makul" görünümlü paketin altında, tam bir yeni sağcı var (tea party). her alanda fanatikleşen sağın keskin bir örneği rubio. kasich de buna benzer bir konumda ama rubio kadar pazarlanabilir olmadığından zayıf.

    d) jeb bush: geçen gün bıraktı. parti kodamanlarının bir numaraları sevgilisiydi, çok para topladı. bu bağışçıların, kingmakerların önemli bir kısmı rubio'ya kayar.

    ***

    genel seçim

    1) genel seçimlerin galibini toplam oy belirlemez. electoral college diye akıllara ziyan bir sistem var, bunun sonucu olarak asıl mesele, iki parti arasında kalmış bir kaç eyaleti (swing state) kazanabilmek. zira her halükarda en büyük eyaletler olan califrornia ve new york demokratlara, texas ise cumhuriyetçilere gidecek. asıl ohio ve florida gibileri belirleyici. bu arada kalmış eyaletlerde de asıl belirleyici olan, bağımsızlar. ülke bu kadar kutuplaşmışken, partiler arası geçiş pek olmuyor. ronald reagan 50 eyaletin 49'unu kazanmıştı, bugün isa gelse bunu beceremez (new england bölgesiyle kuzeybatı isa'ya oy vermez bence).

    2) benzer bir gariplik kongre seçimlerinde de var: eyaleti seçim bölgelerine öyle bir ayırıyorlar ki (bkz: gerrymandering) bölgelerin büyük çoğunluğunun hangi partiye oy vereceği %80-20 gibi büyük farklarla belli oluyor. mesela şehir merkezlerinde yaşayan çoğunluk demokratlara verip 5 temsilci çıkarıyor, kırsal bölgelerde yaşayan azınlık cumhuriyetçilere veriyor ama bu kırsal kesim 10 bölgeye bölündüğü için 10 temsilci çıkarıyorlar. hem demokratik değil, hem de kutuplaştırıcı bir sistem.

    3) velhasılı kelam, kongredeki dengenin ve özellikle de başkanlık seçiminin kaderi, aslında bir kaç eyaletin bağımsızlarına kalmış vaziyette. parti kodamanları da (establishment) eninde sonunda, bu tiplere hitap edebilecek adayları istiyorlar. o yüzden cruz veya sanders uzak ihtimaller. ama işte demokrasi iki ucu keskin bıçak, bu kodamanlara karşı trump ayakta kalabildi. dolar milyarderi bir reality show yıldızı olursan, kimse sana bir şey diyemez. ben hala rubio ihtimalini trump'dan yüksek görüyorum, hele ki kasich yarışı erken bırakıp paranın rubio'da odaklanmasını sağlarsa. eğer böyle olursa da, genel seçim gerçekten 50-50 ihtimal. yok trump çıkarsa, o zaman genel seçimi hillary kazanacaktır.

    4) peki bu seçimin önemi ne?
    dış politika açısından fazla bir şey değişmez. belki göstermelik olarak cumhuriyetçiler daha agresif olurlar. asıl fark iç politikada. vergi ve bütçe politikaları halihazırda orta sınıfı daraltıyor, cumhuriyetçiler bunu kötüleştirir. örneğin trump kadar saldırgan konuşmayan cruz'un planladığı bütçede progresif vergi tamamen yokoluyor, düz vergiye geçiliyor. bunun getirdiği 10+ trilyon dolarlık yükün nerdeyse %50si, tepedeki %1'lik kesime verilen ayrıcalıklar. %30u, tepedeki %0.1'lik kesim için. bunu "bireysel özgürlük" veya "ufak devlet" görüşü adı altında savunan dindar hristiyanın peygamberi, "zenginin cennete girmesi devenin iğne deliğinden geçmesi kadar zor" demişti. "makul" gözüken rubio'nun da aşağı kalır yanı yok, mesela yatırım gelirlerine vergiyi yokediyor (zenginlerin gelirlerinin büyük kısmı borsadan, fondan, faizden olduğu için, efektif vergi dlimileri %0'a yaklaşırken, orta sınıf biri %30-35 vergi verecek).

    ve zenginlik farkının hızlanarak arttığı bir abd, tüm dünya ekonomisi için kötü haber. buradaki orta sınıfın alım gücünün düşmesinin veya sosyal gerilimin artmasının yankıları endonezyadan da duyulur, almanyadan da, kastamonudan da, kurtuluş yok.

  • 11. sur'da teslim olan pkk'lı teröristler

    "devlet kürtleri katlediyor"dan "evleri kullanılamaz hale getirdik insanları zor durumda bıraktık, pişman olduk, devlete teslim olmaya karar verdik"e evrilen, "teslim oluyoruz ateş etmeyin" diye yalvaran zayıf, çelimsiz, korkak tipler.
    evet arkadaşlar, memleketin dağ gibi yiğitlerini haince, kalleşçe, en adi tuzaklarla toprağa düşürenler aha bu kanı beş para etmez satılmış köpekler. bunları patates gibi doğrasam içimdeki nefret sönmez. hele o el kadar yavrular babasız kaldıktan sonra.

  • 12. bir kadının temel aldatma sebebi

    karaktersizlik. karaktersizliğe kılıf uydurmak da aynı şekilde karaktersizliktir. bunun erkek versiyonuna da evet, bildiniz; karaktersizlik diyoruz.

    siktirin gidin.

  • 13. yasin balkır

    instagram'da "gitar777" nickini kullanarak kadınları taciz eden, istediği cevabı alamayınca hakaret ve tehdit eden bir kişi. daha sonra gitar777 nickini terk etmiştir.

    bu kişi konservatuvar mezunu olduğunu söyleyen, gitar ve piyano kursu veren bir kişidir.
    akormerkezi.com adresine "bayan solist yok mu?" başlığıyla bıraktığı şöyle bir ilanı mevcuttur. [link]

    vukuatları şuradan görülebilir:

    (bkz: instagram tacizcileri/#58745006)

    -------------

    taciz ettiği kişi veya kişiler burayı okuyorsa kendilerinin başına gelenler veya başkalarının mağdur olmaması için bir zahmet şunları yapsın veya şuraya başvursun (kaynak).

    istanbul il emniyet müdürlüğü
    siber suçlarla mücadele şube müdürlüğü
    vatan caddesi b blok zemin kat fatih / istanbul

    tel: 0 212 636 29 73
    faks: 0 212 636 29 83

    geçtiğimiz ay yaşanmış benzer bir olay:

    (bkz: whatsapp'ta şantajla meme fotoğrafı istemek)
    (bkz: okan tunaz)

  • 14. 24 şubat 2016 nepal'de yolcu uçağının kaybolması

    - lost esprileri
    - havacılık terimi içeren bi sürü entry
    - lost esprilerine kızış
    - havacılık terimli entrylere laf sokuş
    - inatla yapılan lost esprileri
    - flight24'te arayıp bulamadığını söyleyenler
    - inşallah hemen bulunup sevdiklerine kavuşurlar duyarcıları
    - lost esprilerine ana avrat sövüş
    - beni ilgilendirmiyor "millet aç, aç" adamları
    - hala lost esprileri
    - istiklal marşı ve kapanış

    tüm bu keşmekeş başlamadan söylemeliyim ki tee ebesinin örekesinde karadelik, gezegen bulan, araştıran teknoloji varken koca uçağın kaybedilmesine hayret ediyorum ve sanırım önümüzdeki 60 yıl daha da hayret edicem.

  • 15. fernandao'nun yanına oturmayan rvp

  • 16. somali'ye 80 bin km2'lik elçilik yaptırıyoruz

    tayyip erdoğan'ın açıklaması.

    değişik kaynaklara baktım bütün açıklamalarda tayyip bey'in 80 bin kilometre kare dediği yazıyor. marmara bölgesinin büyüklüğü 72 bin kilometrekare. elçiliğimiz marmara bölgesinden büyük yani. nasıl elçilik lan o.

    sanırım danışmanları sayın cumhurbaşkanımızı kandırmış. böylece erdoğan'ı kandıranlar kervanına danışmanlar da katıldı.

    bu arada somali'nin yüzölçümü 640 bin kilometre kare. tayyip erdoğan'a göre, somalinin 8'de 1'ini bizim büyükelçilik oluşturuyor. hey maşallah.

    ---kaynak---

    tayyip erdoğan: biz ilk günden beri somali'ye ulaştık, devlet, hükümet olarak, stk'lar olarak orada bulunduk. 80 bin kilometrekarelik alanda bir büyükelçilik inşa ediyoruz.

    http://www.haberdar.com/…mali-h19445.html?mnst=6496

  • 17. geceliği 3.30 lira olan otel odası

    arkadaşlar şuan başlıkta belirtilen oteldeyim. ilan tamamen gerçek.

    hizmet kalitesi gerçekten çok yüksek
    tamamen steril bir ortamda bir böbreğim alındı şuan diğer böbreğimi de alıp almamak konusunda kendi aralarında tartışıyor görevli arkadaşlar.
    özetle: puanım 5/5

  • 18. boston dynamics

    gün gelecek robotlar bize bu robotu dürten arkadaşın videosunu izletecekler, sonra da organize işler'deki meşhur dayağın bir benzerini üzerimizde deneyecekler.

    hayvan gibi dürtmesene amın evladı, benim için acıdı eleman düştüğünde. neyse ki efendi robotmuş da vurdu kapıyı çıktı.

  • 19. müdür yardımcısının öğrenciye otobana çık demesi

  • 20. the independent'ın sıfırlama tapesini yayınlaması

    (bkz: swh)

    kararla independent'i de kapatabilmişler mi merak ettim?
    yurtdışı gezilerine hangi yüzle gidiyor bunlar?

  • 21. ingiltere'nin suriye politikasının değişmesi

    karaman üniversitesi mezunu, dış politika dahisi selman maltaş'ın iddiası.

    bakalım ingiltere dışişleri bakanı bu iddiaya nasıl cevap verecek?

    http://i.hizliresim.com/1vm43b.png

  • 22. suudi arabistan'la kara harekatı yaparız demedik

  • 23. tadı güzel yemesi zor olan yiyecekler

    (bkz: nar)

  • 24. 24 şubat 2016 sakarya'da doğalgaz bulunması

    sakaryada bulsan bulsan yobaz bulursun.
    adapazarlıyım, tık demeyin.

  • 25. vodafone arena

    miami dolphins sun life stadyumu ekşi sözlük'te verilen görseli:

    http://gamedayrcom.c.presscdn.com/…renovations.jpeg

    miami dolphins sun life stadyumu gerçek görselleri:

    http://www.newmiamistadium.com/

    adamların daha çatısı yok akjshakjha timelapse'ten son durumunu izleyebilirsiniz, kaldı ki modelde bile şeffaf değil.

    red bull arena salzburg ekşi sözlük'te verilen görseli:

    http://www.stadthotel-salzburg.at/…-600/-156070.jpg

    red bull arena salzburg yukardan görünüş:

    http://www.redbullsalzburg.at/…a/getting-there.html

    hakkatten gerçekte baya şeffafmış çatısı.

    pekin ulusal stadyumu (bird's nest) ekşi sözlük'te verilen görseli:

    http://www.echinacities.com/…day/20100712150824.jpg

    pekin ulusal stadyumu (bird's nest) görselleri:

    http://goo.gl/6c4niw

    kajshkajh efsane şeffafmış. : )))

    çatısı şeffaf değilken daha güzel olan stad.

  • 26. ismet inönü'nün rusya'yı bize düşman etmesi

  • 27. erdoğan türkiye'sini nato'dan atma zamanı geldi

    sol yıllarca nato'ya hayır, ne abd ne rusya ne çin tam bağımsız türkiye derken gerçekten bağımsız ve özgür bir türkiyeyi dillendirmiştir. tayyibin davranışları tam bağımsız türkiye için değil, türkiyeyi afganistan, ırak ve suriye tipi bir bataklığın içerisine sürüklemektedir.
    yoksa efendi hazretleri anti emperyalist bir mücadele içerisinde değil, emperyalizme kendi siyasetini beğendiremediği için kızgındır.
    mısırda gol yedi, suriyede gol yedi, ırakta gol yedi, koca ülke emperyalistlerin taşak oğlanı oldu, dört bir tarafında bombalar patlıyor, katliamlar yaşanıyor, bir iç savaş yaşanıyor. birileri kalkıp da biz solcuların dediğini yapıyoruz sivriliğine girmesin lütfen.
    sizin tam bağımsız türkiyeden kastettiğiniz yobaz türkiyedir.

  • 28. yurt dışından pet ithal etmek

    eğer başlık konusu pet, polietilen tereftalat ise gümrük tarife alt pozisyonu 3907.60 olup viskozitesi 78 ml/g veya daha fazla olanlar ile az olanlar olarak 2 alt istatistik açılımı mevcuttur, ikinci kullanım amacıyla hurda plastiklerden geri kazanılmış granül ve çapaklardan ise ürün güvenliği ve denetimi tebliği 2016/3 kapsamında çevre kontrol uygunluk belgesi aranır ayrıca %1 oranında çevre katkı payi tahsili gerekir, yalnız organik çözücüler içerisinde çözelti halinde bulunanlar (katı halde olanlar hariç) dan ise işci sağlığı ve iş güvenliği merkezi tarafından düzenlenen belge aranır, yalnız gıda ve yem sanayinde kullanılacak ise de ürün güvenliği ve denetimi tebliği 2016/5 kapsamında tarım uygunluk belgesi aranır, şu şekilde ki viskozitesi 78 ml/g veya daha fazla olanlar 3907.60.20.00.00 gümrük tarife istatistik pozisyonunda yer almaktadır bu ürünlerde cif kıymetin (mal bedeli+navlun+sigorta) %6,75 i oranında ek mali yükümlülük vardır, viskozitesi 78 ml/g altında olanlar ise 3907.60.80.00.00 gümrük tarife istatistik pozisyonunda yer almaktadır ek mali yükümlülük bu eşyada yoktur her iki eşyada %6,5 gümrük vergisi ve %18 kdv ye tabi olup eşyalar tercihli vergi oranı uygulanan ab, efta ve serbest ticaret antlaşması olan ülkeler ile en az gelişmiş ülkelerden gelirse gümrük vergisi %0 gelişme yolundaki ülkelerden gelirse %3 olarak uygulanır.

    edit : düzletme ben yazdıktan sonra olmuştur. yinede silmiyorum pet ithalatı yapacak olanlar için bir bilgidir faydalanılabilir.

  • 29. uzayda canlı bulunamaması

    şu ana kadar görebildiğimiz kadarıyla uzayda canlı yok demek, okyanus sahilinden çay kaşığıyla aldığımız suya bakıp, okyanusta balık yok demek gibidir.

  • 30. izmir-istanbul yolunu kullanmak için 117 tl ödemek

    117 tl değil 175 tl dir. hesabınız yanlış.

    sadece köprü geçişi 35 usd+kdv
    km başına yol için ödenecek 0.035 usd+kdv

    izmirden istanbula bu otobanın uzunluğu 433 km:

    433*0.035=15.2 usd+kdv
    köprü geçişi 35 usd+kdv
    ----------------------------------------
    toplam 50.2 usd+kdv
    kdv dahil 50.2x1.18= 59.24 usd
    -----------------------------------------------------
    bugünkü kurdan tl karşılığı 175 tl.

    dolar 4 lirayı bulsa mesala 237 lira olacak.

    izmirden istanbula giderken sırf otoban ve köprü ücreti olarak 175 tl verecek ve bundan şikayetçi olmayacak adam maldır.

    ben de iktidar olursam japonları çağırıp yap işlet devret modeliyle memleketin tüm illerini ve ilçelerini magnet trenlerle kaplatcam. biniş ücreti de 500 tl. devlet garantisi de veriyorum japonlara kimse kullanmaza yine vatandaşın vergisinden ödeyeceğim yatırım bedellerini. maksat vatandaşa hizmet. oyunuzu bana verin.

    ayrıca devlet günlük 75.000 araç garantisi vermiş yatırımcı konsorsiyuma. bu kadar araç geçmezse üstünü yine bizim vergilerden tamamlayacaklar. yani ben geçmiyorum beni ilgilendiren bir şey yok diyemezsin. geçmediğin köprünün geçiş ücretini de sana ödetecekler. hem çok pahalı diye bütün körfezi dolanacaksın hem de günlük 75.000 araç geçmezse senin vergini bu firmalara verecek devlet. katmerli mağduriyet.

    biz neden her seferinde vergisinin hesabını sorma kültürü olmayan gerzeklerin faturalarını ödemek zorundayız?

    edit: başlık 2012'de açılmış. o yılki dolar kuru için 117 tl doğrudur muhtemelen ancak bugünkü kurdan izmir istanbul arası yol ve köprü kullanım tutarı 175 tl ediyor.

  • 31. el nusra da ışid'le savaşıyor niye kötü diyorsunuz

    türkiye cumhuriyeti cumhurbaşkanı'nın muhtarlarla yaptığı toplantıda el-kaide'ye bağlı el nusra örgütü için dünya kamuoyuna yönelttiği sitem.

    el nusra dediği örgüt bir hafta önce sınırda türk askerinin boğazını kesen örgüt işte.

    http://www.cumhuriyet.com.tr/…eler_tozlanmasin.html

  • 32. istanbul'un en yaşanılır 122. kent seçilmesi

    konu en guzel sehir degil, en yasanilabilir sehir.

    ben de istanbul'u severim ama istanbul yasanilabilir bir sehir degil.

    apartmaninin arka bahcesinde tecavuze ugrayabildigin, trafikten 10 dklik yolu 1,5 saatte gittigin, tinercilerin arabanin kapisini zorlayip para istedigi bir sehir listede hakettigi yerdedir. kimse kusura bakmasin. toplu tasima zaten igrenc deginmiyorum bile.

    ayrica saglik hizmetleri, egitm kalitesi ve cevresel faktorler goze alinmis, normal yani.

    pekine bukrese hic gitmemis olanlar, istanbul'la kiyaslar kiyaslasinlar.

    konu guzel sehir degil, yasanilabilir sehir. o yuzden londra, paris vs de altlarda kalmis.

  • 33. bilal erdoğan hakkında kara para soruşturması

    entry' leri sıfırladık babacım.

  • 34. takip mesafesini koruyamamak

    --- +18 dikkat ağır küfür içerir ---

    amına kodumun barzolarının dolu olduğu bir şehirde; mümkündür.

    diyelim ki trafik yok şehirde (diyelim ki! çünkü diyemeyiz. genelde trafik kilit amk)
    ya kardeşim, şerit önemli değil, nizami olmasa da takip mesafemi koymuşum ilerliyorum.
    önce arkadan gelenler sellektör yapıyor. el kol yapıyorum, ön boş diyor. amınakodumun evladı 20-30 metre yerine öndekinin tampona yapışsam daha mı hızlı ulaşacaz? he belki 2 sn daha hızlı varırız evet.
    sinirlerim yıpranıyor.

    gelelim gerçek duruma; trafik var.
    takip mesafesi koyduğunda noluyo biliyo musun, bir yandaki şeritteki adamlar yığışmaya başlıyor o araya. adamlarda takip mesafesi yok ki amk! valla animasyon haline getirebilsem getirecem ya.

    diyelim önde bi beyaz araba, arkasında ben, arada 20-30 metre artık ne kadarsa hızımız, hop öndekinin tampona 2 veya 3 araba yapışıyor. sonra araalarını biraz açıyorlar. sonra noluyor? hız düşürmek zorunda kalıyorum takip mesafemi gene korumak için.
    e gene 3 araba giriyor araya?
    bak net söylüyorum; 5 dakika içinde öndeki beyaz arabayla aramıza en az 50 araba girmiş olur.
    e birader ananızın amı ya!

    abi rica edicem büyük ve boktan şehirlerde takip mesafesi, sinyal falan gibi şeylerden bahsetmeyelim. sinirlerim hepsinde zıplıyor.

    bi de trafik sıkışınca kornaya abanan var ki ben onun anasını geçmişini zürriyetini sikeyim.
    "dur kornaya basıyım da trafik açılsın amk ya!"
    yarrrrağımın başı açılır yavşak çocuğu. valla haydar alacam arabaya ya olmucak böle amk.

    soğumuyor içim soğumuyor ya. arabayı satıyım da taksiye falan biniyim amk.

    (bu sefer de orospu çocuğu taksicilerle uğraşıcaz:( aşağıdaki sakalı yukarıdaki bıyığı da sikeyim!)

  • 35. 24 şubat 2016 ümit özdağ'ın mhp'den istifa etmesi

    gerçek olmayan istifa. mhp'den istifa etmesi diye bir durum yok. olağanüstü kongre talebiyle partideki görevinden istifa etmiştir. kongre isteyen adamın partiden istifa etmesi gibi bir saçmalık olabilir mi?
    (bkz: okuduğunu anlamayan gençlik)

  • 36. iş çıkışı doğrudan evine giden insan

    eve bile zor giden insandır.
    keşke bi ışınlanma falan, bi şey olsa.

  • 37. piyangodan porno yıldızı kazanmak

    yıllarca her sitede "100 bininci ziyaretçi oldunuz", "bugünün şanslı ziyaretçisi sizsiniz" uyarılarına kulak asmadık, bunlar hep reklam dedik. meğer hepsi gerçekmiş.

    meğer işin ucunda mokarova varmış. şey pardon makarova varmış.

  • 38. savaş yanlısı ırkçı faşist metne neden imza atalım

    beyin yakan bir selo sorusu? @

    kendisi dışında tüm partilerin imzaladığı bahsi geçen ırkçı, faşist, savaş yanlısı duygularla dolu metin de şu ha;

    "bizler tbmm'de grubu bulunan siyasi partiler olarak birlik ve bütünlüğümüze, huzur ve güvenliğimize yönelik insanlık dışı terör saldırılarını şiddetle kınıyoruz. terör ve şiddet hiçbir zaman hedefine ve amacına ulaşamayacaktır. aziz milletimizin teröre asla boyun eğmeyeceğini türkiye cumhuriyeti'nin bu oyunu bozacak güç ve kudrete sahip olduğunu kararlılıkla ilan ediyoruz."

    ağır kürtçü, ırkçı ve terörist arkadaşlar bi ilgileniversin, tam olarak bu metnin neresi ırkçı, faşist ve savaş yanlısı oluyor? biz normal zekalarımızla bunu göremiyor olabiliriz. belki de terörist zekası ve bakış açısı gerekiyordur görebilmek için..

  • 39. intihardan vazgeçiren sözler

    "40 yaşıma kadar hep intiharı düşündüm, ama 40 yaşımdan itibaren insanların intihar etmeye değmeyeceklerini düşünmeye başladım. bana göre intihar, geride kalanlara yönelik ağır bir suçlamadır. bu mesajı verebileceğin tıynette insan olmadığını düşününce de intihar etmiyorsun. "
    ismet özel

  • 40. dünyada umudunu bize bağlamış milyonlar var

  • 41. bal porsuğu

    tam bir orospu çocuğudur. günde 100 km yol yürüyüp, önüne çıkan her şeyi yiyebilir. bu hayvanda geri vites yoktur. herkese, her şeye saldırabilir. aslan, kaplan, kobra farketmez. dar bir köprüde karşıdan gelene yol vermek için yan durmaz, otobüse binerken bayanlara öncelik vermez, kapı tutmaz.

    bal porsuğu

    not: orospu çocuğu!

  • 42. bilal erdoğan'ın bulgaristan'a kara para sokması

    bulgar medyasının iddiası. tayyip bey ve ailesi bizi yurt dışında çok güzel temsil ediyor mazallah.

    ---kaynak---

    türkiye bulgaristan arasında burgaz başkonsolosluğu ataşesi uğur emiroğlu’nun istenmeyen adam ilan edilmesi ile ortaya çıkan krizde, bulgaristan medyası tarafından yeni bir iddia ortaya atıldı.

    bulgaristan’da haftalık yayınlanan yukehg gazetesine göre, bilal erdoğan bulgaristan'a belirli aralıklara 1 milyon dolar sokarken tespit edildi. bulgaristan ile yaşanan kriz bundan dolayı çıktı.

    http://www.karsigazete.com.tr/…al-cikti-h71324.html

  • 43. yoksullaştırılmış toplumların övündüğü şeyler

    mesela budur.

  • 44. poyraz karayel

    bir türk dizisi klasiği daha geliyor. "eğer bir karakter eski model bir arabaya binerse o araba mutlaka imha olur".

  • 45. dünya güneş'e 1 mm daha yakın olsaydı yanardık

    ben denedim. çömelince buz tutuyor, zıplayınca yanıyorsunuz.

  • 46. izin almadan başkasının köpeğine yemek veren insan

    kopek tarafindan sallanmayan sahip hezeyani. allahin hayvanini esya gibi sahiplenmissin madem terbiyesini ver de elalemin elinden yemek almasin.

  • 47. 24 şubat 2016 trabzonspor'dan tff'ye tarihi ayar

    yıllardır futbol izlememe rağmen böyle gol görmedim diye düşünmeme sebep olan olaydır.

    salih dursun'un malum hareketinin tişörtünü satışa çıkarmışlardır.

    buraya kadar her şey normal.

    ama tişörtlerin gelirinin harcanacağı yeri görünce insan tebessüm etmeden duramıyor.

    teşekkürler muharrem usta.

    trabzonspor resmi sitesi

  • 48. kalp atışını hızlandıran şeyler

    whatsapp profil fotoğrafına bakayım derken aramaya basmak.

    en az 120 diyorum.

  • 49. depremde ölüyorsak niye evleri betondan yapıyoruz

    ayni soruyu california'lilar da sormus yillar once. o yuzden konutlarin ezici cogunlugunu ahsap yapmaya, sadece depreme dayaniklilik raporu alabilecek dayaniklikta binalari betonerme yapmaya karar vermisler.

    bugun california'da evlerin cogu ahsap, yollarin cogu da betondur (asfalt sicaktan eridigi icin).

  • 50. devlet bahçeli

    hala koalisyon yapmadigi icin yerlere goklere sigdirilamayan siyasetci.

    koalisyon yapmadi da ulkenin geldigi hale bak. ic baris zaten yok, hergun gelen sehitler, savasa girmeye az kaldi, hirsizlik, rant, pislik dibine kadar(artvin direnisi, tecavuze ugrayip intihar eden liseli kiz ve devletin sessizligi, ankarada patlayan bomba bunlar sadece aklima ilk gelen guncel olaylar) .hala hakliydi diyorlar ya nasil bir akil tutulmasi arkadas. akp nin ilk kez secilmesinin musebbibi gene bahcelidir ve ironiktir gene erken secim diye tutturup buyuk bir basarisizliga imza atmisti. takim tutar gibi parti tutma devri bitti, takim tutar gibi lider tutma devri basladi.

    edit: bazi mhpliler hdp ile kolisyon kurulacagini zannediyorlarmis. hdp disardan destekleyecekti, koalisyon icinde olmayacakti. ha bu demek degil ki adamlarin her dedigine evet demek zorundasin. chp-mhp koalisyonu kuruldugu anda akp de muthis bir kopus baslayacakti. akpnin icinde yolsuzluga bulasmamis, simdiki durumdan rahatsiz olan insanlar var. bu insanlar chp ye ya da mhp ye gecip hdpnin destegine olan ihtiyaci kirabilirdi. ya da direk bu insanlarla anlasilabilirdi.hatirlarsaniz arinc surekli demec veriyordu secim oncesi -ki tek basina iktidarda olmalarina ragmen gene de elestiriyor, huseyin celik, abdullah gul de keza oyle-. tek boyutlu dusunmeyin arkadaslar. buyuk bir hata yapildi oy kaybiniz cok buyuk. hdp ile milletvekili sayiniz esitti erken secimden once simdi hdp'nin 59 mhp'nin 40 m.vekili var. lutfen bizi aydinlatin tam olarak neyi basardiniz erken secim isteyerek?

    edit 2: lan olm okudugunuzu anlayin lan. hdp koalisyonda ol-ma-ya-cak-ti ! hala mesaj geliyor mhp ile hdp nasil birlesir diye alla alla.

    edit 3: hala mesaj geliyor efendim durduramiyoruz. cevap verirken aklima geldi. deniz baykali desteleyip en azindan meclis baskani sectirseler, meclis calistirilabilir, yolsuzluk dosyalari acilabilirdi. hdp baykali destekliyor biz desteklemeyiz gibi sacma bir mentaliteyle meclis baskanligi da akp nin eline gecti adamlar da tabi ki calistirmadi ve gundeme almadilar