Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. 25 aralık 2015 rte'nin intihar girişimini önlemesi

    (bkz: yarmayan yanlış okumalar)
    rte intihar girişiminde bulundu da önlediler sandım. :/

  • 2. 25 aralık 2015 regus ofis rezaleti

    ekşi'deki bütün rezaletleri okumaya çalışan biriyim, gördüğüm ender rezalet deşifresi bu rezalete aittir. dizi izler gibi okudum. querrery rezalet prosesini adeta nakış gibi işlemiş. üstüne bir de rezaletin lansmanı için bütçe ayırmış. ses kaydı almış, bütün silsileyi takip etmiş. pazartesi harbiden mahkemeye de giderse, şahane bir final olur. bize bunlarla gelin kardeşim.

    (bkz: csi beşiktaş)

  • 3. seks hayatınızı efsaneleştirecek 16 sır

    böğürme, anırma karışımı ses çıkarına kadar okudum. keşke o maddeyi en başa yazsaydın da diğerlerini de okumasaydık.

  • 4. periscope'taki çok marjinal ev partisi

    (bkz: kayıp gençlik)
    bunlar değil ben amk.

  • 5. babası tarafından troll'lenen genç gitarist

    babanın tarafını tuttuğumdur.

    adam gencimize vizyon sahibi olmayı öğretmek için trollüyor yaf...

    --- spoiler ---
    video çektiği ortama bak allahını seversen! ağhıı ağhıı!!!
    --- spoiler ---

    ne güzel aile lan....

  • 6. şirketin yılbaşı çekilişinde ceo'yla eşleşmek

    şu geleneksel yılbaşı hediye çekilişlerinde kişiye şirketin patronu çıkması olayı. adeta bir beşiktaş'ın kura şanssızlığı, adeta bir ölüm grubuna düşme bahtsızlığı. ceo da tam bir kapalı kutu, ne bir tanışmışlığımız var, ne bir mail'leşmişliğimiz.
    bir de adamın kendi parasıyla ona hediye alıyormuşum gibi bir his var.

  • 7. 4 günlük led tv'nin kırılması

    (bkz: ulan o kadar övmüşsün ki yazı bitmeden nazar yolladım)

  • 8. 25 aralık 2015 regus rezaleti'nin sansürlenmesi

    not: aslında 25 aralık olacak sinirden yanlış açmışım bu başlığı.

    tam da sözlükten beklediğim davranıştı. gg gerekçesiyle silmişler. size ne kardeşim? girecekse bana girecek siz neden bu kadar heyecanlandınız? gerçi ben ilk dakikalarda destekler gelmeye başladığı an sansürlemelerini beklerdim ama moderasyon bu aralar biraz uykulu galiba.

    hatırlıyorum geçen sene midpoint entryleri de sansürlenmişti. hayır hala öğrenemediler mi entryler silinmeye başlayınca olaylar daha da çığrından çıkıyor?

    düzeltip tekrar canlandırmaya çalışacağım ama nafile. kimse querrery entrysini sildi kaçtı sanmasın diye bilgilendirmek istedim. destek veren herkese teşekkürler.

    not: yazımdaki dil kesinlikle hukuki idi. olayda haklıyken, hukuken haksız konuma düşmemek için özellikle ifadelerime dikkat ederek yazmıştım. sansürlenecek birşey yoktu. moderasyon resmen taraflı davranıyor.

    asıl başlık için: (bkz: 25 aralık 2015 regus ofis rezaleti)

    ek1: mesajlar geliyor zamanında bir yazar arkadaşın daha başına böyle bir olay gelmiş. (bkz: #53332144) umarım bu olaydan sonra gereken dersi almışlardır.

  • 9. sözlükçülerin algısal en fakir buldukları markalar

    (bkz: bagdat baharat)

  • 10. kocasını iki farklı adamla aldatan kadın

    bu bir hastalıktır.
    samimiyetimle söylüorum yarrağa doyamadığından yapmıştır kadın bunları, oyle çok mutsuz olduğundan falan değil.

  • 11. adama girmeyi özledim

    (bkz: attırmayı özledim)

    gol attırmayı, yanlış olmasın.

  • 12. sözlükçülerin 2016 yılı to do listleri

    1. barı açıyorum.
    2. ayla ile aramı düzeltiyorum.
    3. babamı da yanıma alıyorum.

    olay bitmiştir.

  • 13. 25 aralık 2015 sözlüğün sansür rezaleti

    tam da sözlükten beklediğim davranıştı. türkiye dahil dünyada 120 ülke ve 900 şehirde hizmet veren global bir şirket olan regus'un müşterilerinden hangi yollarla nasıl haksız kazanç elde ettiğini belgelerle anlattığım entry, olayın boyutu 10 milyon tl gibi rakamlara çıkınca ekşisözlük yönetimi tarafından sansürlenmiştir. girilen entry sayılarındaki azalmalara bakarsak benim yazımla beraber en az 50 yazarın entrysi daha silinmiştir.

    size ne kardeşim? girecekse bana girecek siz neden bu kadar heyecanlandınız? gerçi ben ilk dakikalarda destekler gelmeye başladığı an sansürlemelerini beklerdim ama moderasyon bu aralar biraz uykulu galiba.

    hatırlıyorum geçen sene midpoint entryleri de sansürlenmişti. hayır hala öğrenemediler mi entryler silinmeye başlayınca olaylar daha da çığrından çıkıyor?

    düzeltip tekrar canlandırmaya çalışacağım ama nafile. kimse querrery entrysini sildi kaçtı sanmasın diye bilgilendirmek istedim. destek veren herkese teşekkürler.

    not: yazımdaki dil kesinlikle hukuki idi. olayda haklıyken, hukuken haksız konuma düşmemek için özellikle ifadelerime dikkat ederek yazmıştım. sansürlenecek birşey yoktu. moderasyon resmen taraflı davranıyor.

    asıl başlık için: (bkz: 25 aralık 2015 regus ofis rezaleti)

    ek: mesajlar geliyor zamanında bir yazar arkadaşın daha başına böyle bir olay gelmiş. (bkz: #53332144) umarım bu olaydan sonra gereken dersi almışlardır.
    acil: bu arada yazdığımız entrylerin edit geçmişine nereden bakıyorduk? acil biri yeşillendirsin lütfen.

  • 14. ismet inönü

    amına kodumun orospu çocuğu pezevenklerin, hakkında düpedüz yalan söylediği, çekemedikleri atatürk devrimine dil uzatacak cesareti olmayan tırsaklar oldukları için, bu yalanlarla saldırdıkları adam..

    bak bak, musul'u vermiş lozan'da. he amk, lozan'a giden heyet kendi kafasına göre iş yapıyordu orda çünkü, ankara hükümeti'ne hiç haber vermiyordu. en belirgin dinci orospu çocuğu yalanlarından birisi.

    sevr anlaşması geçerli değilmiş. bok geçerli değildi! ulan sırf o anlaşmanın şartları gereği ege ve trakya işgal edildi, işgal kuvvetleri istanbul'a çıktı, silahlı kuvvetleri cirit atıyordu, türk askerine silah bıraktırıldı, sen ne martavalı okuyorsun?

    galip türkiye'ymiş! ne galip türkiyesi? türkiye lozan'da masaya birinci dünya savaşının mağlup devleti sıfatıyla oturdu, bak bakayım lozan'ı kimler imzalamış? bunu bilemeyecek kadar cahil veya daha kötüsü bilip bu iftirayı atacak kadar haysiyetsiz bunlar..

    kurtuluş savaşı'na karşıymış da, kazım karabekir'i de kandırmaya çalışmış da.. yalan yalan üstüne.

    bak, lozan'da kendisine çekilen telgraf bu. götün yiyorsa, atatürk'e de uzatsana o yılan dilini

    --- spoiler ---

    (türkiye büyük millet meclisi başkanı başkomutan gazi mustafa kemal’in ismet paşa’ya gönderdiği lozan konferansı’nda başarı gösteren türk delegelerini kutlayan telgrafı)

    lozan’da delegeler heyeti başkanı dışişleri bakanı ismet paşa hazretleri’ne

    millet ve hükümetin zatıalilerine vermiş olduğu yeni görevi başarıyla sona erdirdiniz. memlekete birbiri ardınca yaptığınız yaralı hizmetlerle dolu ömrünüzü bu defa da tarihi bir başarıyla taçlandırdınız. uzun çarpışmalardan sonra vatanımızın barış ve istiklale kavuştuğu bu günde, parlak hizmetiniz dolayısıyla zatıalinizi, pek sayın arkadaşlarımız rıza nur ve hasan beyleri ve çalışmalarınızda size yardım eden bütün delegeler heyeti üyelerini şükran duygularımla kutlarım.

    gazi mustafa kemal

    türkiye büyük millet meclisi başkanı

    başkomutan
    --- spoiler ---

    başka bir yavşak da götünden inönü'nün hatıralarından pasaj uydurmuş. götoğlanı, hayatında açıp okudu mu acaba hatıraları. bak o konuda vakti evvelinde ne yazmıştık?

    --- spoiler ---

    bu orospu cocugu dinci tayfasinin serefsiz ve haysiyetsiz yalanlarindan birisidir. bunlar bu kadar asagilik adamlardir iste. dinci gecinip yalan soylerler..

    amcik kafalilar, biraz okusaniz, biraz beyniniz olsa veya evinizde inonu'nun hatiralari olsa bu metni bok bulacaksiniz.

    ismet inonu, ki aslinda kendisi basta harf devrimine karsi gelmistir, ilgili aciklamalari soyledir:

    "harf inkilabı okuma yazma kolaylığına bağlanamaz. okuma yazma kolaylığı enver paşa'yı tahrik eden sebeplerdir. ama, harf inkilabının bizde tesiri ve büyük faydası, kültür değişmesini kolaylaştırmasıdır. ister istemez arap kültüründen koptuk. arap kültürünün ve arap dilinin tesiri hakkında, yeni nesiller bizim kadar fikir edinemezler. bir misal olarak söylemek isterim: benim çocukluğumda kültür sahibi adamlar, türk dilinin kifayetsizliğinden, eksikliğinden meyus olarak bahsederlerdi ve bunun için cemiyet içinde hem türk diye bir millet olarak araptan ayrılığı kaldırmalıydık, hem de sağlam bir dile kavuşmak maksadıyla arapçayı kabul etmeliydik, derlerdi. yani vaktiyle devleti kurarken ve türk dilini yaparken arap dilini kabul etmek doğru olacaktı, görüşünü hararetle savunurlardı. // anadolu'da ilk türk devletini kuranların hepsi türk beyi olarak devlet başına geçmişler ve milli hususiyetlerini muhafaza etmişlerdir. sonra osmanlılar devrinde, edebiyat vesilesiyle dil ihtiyacı genişledikçe sanatı arap dili üzerinde işlemek hevesi milli kültürü zayıflatmıştır. bizim devrimizde latin harflerine geçmek türk dilini ve milli kültürü kurtarmak için esaslı bir etken olmuştur."

    budur adamin harf devrimi hakkindaki sosyolojik dusuncesi..

    ataturk'e bok atamayan orospu cocuklarinin ismet inonu uzerinden bunu yapma cabalari sinir tanimiyor.
    --- spoiler ---

    hikayeymiş.. siktir git sen önce deli saçması fesli müptezellerin sıktığı palavralarını okuyacağına, tarih öğren!

    şimdi diyecekler, işte anca küfür ederler.. ulan dünyanın bütün küfürleri size az, yavşak yalancı sürüsü..

    edit: bak bak yavsaga bak.. kufur etmek seviyesizlikmis. birisi hakkinda gotunden kitap alintisi yapmak degil, yalan soylemek, cahil cesaretiyle iftira atmak degil, kufur etmek seviyesizlik.. hassiktir ordan got oglani!

    dur dur, daha diger yalanlarina da gelecegim onur yoksunu seni..

    not: sevr anlaşmasının imzalanmadığı-->> bok imzalanmadi, yalanci pezevenk! reşat halis bey, hadi paşa ve rıza tevfik (bölükbaşı) bey sevr antlaşması'nı 10 ağustos 1920'de imzaladılar.

    meclise gelmediği ve görüşülmediği, geçerli olmadığı-->> hangi meclis at kafasi?? mart 1920'de istanbul'u isgal eden dusman kuvvetleri meclisi dagittilar, sikik, hangi meclisten bahsediyorsun?? dinci palavrasini da bilmiyor: bak bebegim, en buyuk dinci palavrasi meclis degil, padisah bilmiyordu'dur. o da safsatadir ya neyse, sanki babam gonderdi resat halis'i, recep tevfik'i..

    lozan'a nazaran daha küçük bir harita olduğu için sürekli bununla kıyaslanıp başarı olarak gösterildiği->>neyle karsilastirilacakti? orta cag donemi osmanlisiyla mi?

    misak-ı milli'nin anlamının ne olduğu, savaş sonrası orduların çekildikleri noktanın misak-ı milli olduğunu-->> al bi palavra daha. lozan imzalandiginda, daha ulkenin yarisinda dusman kuvvetler bifiil duruyordu, lozan'in ilk tur gorusmelerinde anlasma zemini bulamayan ingiltere, trakya'daki ordusuna hazirlik emri vermisti, sikik, nereye misak i milli sinirlarina cekiliyor turk ordusu??

    birinci mecliste musul/batum vb. valilerin olduğu-->> sadece batum milletvekili vardir, musul milletvekili yoktur, bu demek degildir ki, musul misaki milli sinirlari icinde degildir, milletvekili olmasi o topragin defacto turkiyeye ait olmasini gostermez. zaten her ilden milletvekili de yoktur.

    inönü'nün cenazesine gitmediği-->> sadece inonu degil, bir cok bakan ve vekil de gidememistir, o donem istanbul ankara oyle ha deyince gidilebilecek bir mesafe degildir, ustelik hatay sorunu gorusmeleri vardir, ve devlet baskanligi bosluguna karsi akbabalar cephe almis durumdadir. inonu, anitkabir'deki devlet torenine katilmistir.

    anıtkabire karşı olduğu/yaptırmadığı/yapmadığı-->> sik kafali dinci zirvalarina bir baska ornek.. ulan beyinsiz, anitkabir yapilma karari 1939'da rasattepe'nin kamulastirilmasi ile verilmistir. savas sirasinda ulkenin malum durumu sebebiyle bile aksamamasi icin az da olsa butce ayrilmistir. he ya he, adam tek basina cumhurbaskaniyken baskasi yaptirmaya basladi anitkabiri..

    dinci diye beğenmeyip astıklarının yaptırdığı onlarca kez anlatılmış olmasına rağmen hala başa sarmaya gerek yok. kemalizm, inönü karşıtıdır.-->> dinci diye begenmeyip astirmis ha.. ulan adam mustafa kemal'den daha muhafazakar, esi mevhibe inonu tesetturlu, basini acmayi da bayagi yadirgiyor basta. ama ne biliyor musun sevgili sakirt, inonu kendi hezeyanlarini on planda tutan bir adam degildi, kendi ideolojik goruslerini degil, devrimin ideolojisini dikte etmeyi tercih etti. o astirdigi adamlar dinci diye degil, devrii yok saydiklari icindi (ki inonu astirmadi, o sirada simdikinden daha iyi isleyen bir hukuk ve yargi vardi)

    ulan herseyi gec, insan bir bilal'e bakar, bir de erdal'a, sonra susar utanir su yalanlari yazarken, seref de kalmamis be..

  • 15. bir erkeğin sadık kalmasını sağlamak

    bu girişim "başka taliplerim var, ayağını denk al" şeklinde olmamalıdır. kenar mahalle dilberleri bile yapmaz bunu ama sözlükte tavsiye olarak sunulabiliyor. garip.

  • 16. türkiye'yi ve türkleri anlatan danimarkalı kız

    gelin itiraf edelim, her ne kadar ülkeden siktir olup gitmek başlığı popüler olsa da, neredeyse her fırsatta ülkeyi boklasak da içimize işlemiş bi şekilde sevgisi. bayılırız yabancılar merhaba, nasılsın gibi kelimeler kullanınca, ne bileyim bizim hakkımızda konuşunca kötü bi şey dese moralimiz bozulur, iyi bi şey dese mutlu oluruz. elimizde değil. türk yiyeceklerini tadan alman çift başlığı ilgi çekince bende bizi, bize ve dünyaya anlatan tatlı mı tatlı danimarkalı bi kıza denk geldim geçen umarım siz de seversiniz.

    https://www.youtube.com/watch?v=8_83kzcorja

  • 17. uçmak varken koşan güvercin

    anlam veremediğim güvercindir. geçen bir tanesini gördüm, caddeden yürüyerek karşıya geçmeye çalışıyordu. manyak mıdır nedir

  • 18. seks hayatını bir bilgisayar oyunuyla tarif et

    (bkz: kol bozuk amk)

  • 19. 28 aralık 2015 fenerbahçe medicana sivasspor maçı

    fenerbahçe'nin haftaiçi evinde oynadığı kupa maçından 5 gün sonra oynanacaktır.

    10.12.2015 tarihinde hem fener hem bjk aynı gün avrupa maçı yaptılar ve o günden bugüne kadar 2 lig 2 lig kupa maçı oynadı 2 takım da.

    fener 10-13-16-20-23'ünde oynarken (3-3-4-3)
    beşiktaş 10-14-17-21-24'ünde oynamış (4-3-4-3)

    adil yarış diye ağlamadan önce fikstüre bir bakmak lazım.

  • 20. trabzonspor'un kendini şampiyon ilan etmesi

    öyle yazmakla oluyorsa ben de kendimi şampiyon ilan edeyim. güzel işmiş, cv'me de eklerim

    başarılarım
    2014-2015 cl şampiyonu askin nur rengi

  • 21. vodafone arena

    hazır olduktan sonra bize stadlarını açan takımlara şöyle bir jestimizin olabileceği stad:

    avrupa kupası finalleri bittikten sonra bize stalarını açan konyaspor, başakşehir ve osmalıspor ile hazırlık maçları yapmalıyız. hatta trabzonspor ile. çünkü bazı mızmızların aksine olimpiyat yerine konya'da oynama teklifimizi kabul etmişlerdi.

    bu takımların maçlarında konuk takımın seyiricileri de olsun tribünlerde. hatta neredeyse ücretsiz olsun bu kontenjan. hatta trabzon maçı seyirciler % 50 % 50 olsun. maçların bilet gelirlerinin yarısı da o kulüplere verilsin. zor zamanda dostluk elini uzatanlara teşekkürümüzü böyle edelim.

    taraftarlarımız da sırayla gitsinler bu maçlara. birine giden öbürüne gidemesin ki herkes stadı bir kez görsün. biletler de uygun olsun. yoksul gençler de gidebilsin.

  • 22. ara güler

    savunusu çok kötü bir şekilde yapılıyor bu adamın.

    savunanların tezlerine kısaca baktım;

    * adam işini yapıyor.
    * mehmet ali birand da apo ile görüştü.
    * adam salvador dali gibi sanatçılarla arkadaştı.
    * işi bu. hitler'i de çekebilirdi.
    * siz kimsiniz? bu adamın eserleri yıllar sonrasına da kalacak.

    bu tezler arasında birbiriyle ilintili o kadar ilginç bağlantılar, kara delikler var ki...

    ara güler, daha önce de defalarca belirtildiği gibi, kendisine sanatçı denmesinden hoşlanmayan, kendini foto muhabiri olarak tanımlayan biri. muhabir, yani haber yapan. tıpkı gazeteci gibi. mehmet ali birand gibi tıpkı... fotoğrafçılık ve gazetecilik, büyük oranda benzer birbirine. her ikisi de, gerçeği bütünüyle değiştirebilmek ve mevcut gerçeklik yerine yeni bir yalanı gerçekmiş gibi gösterebilmek gücüne sahiptir. hani klasik bir örnek vardır ya; bıçakla ekmek de kesebilirsin, insan da öldürebilirsin. kullandığın amaca göre yararlı da olabilir, zararlı da. fotoğrafçılık ve gazetecilik de, tıpkı bir bıçak gibidir; onu kullanış şekline ve amacına göre iyiliği ve kötülüğü değişebilir, bu nedenle de çok çok tehlikelidir.

    fotoğraf, hiçbir zaman gerçeği anlatmaz. fotoğrafçı neyi, ne kadar göstermek istiyorsa onu gösterir. bu bakımdan, tarihe tanıklık ettiği de her zaman doğru değildir. örneğin her tarafı çöplerle dolu bir sokağın çöpsüz olan çok küçük bir parçasını çekerseniz ve bu fotoğraf yüz yıl sonraya kalırsa, yaptığınız işin adı tarihe tanıklık etmek olmaz. tam tersine, tarihi çarpıtmış olursunuz bir yalanla. kadrajın arkasından yoksulluk akarken salt zenginliği çektiğinizde, bir gerçeklikten söz etmiş olmazsınız. tarihe tanıklık etmek için, olanı, olduğu gibi ve doğallığına hiç müdahale etmeden görüntülemek, yazmak zorundasınız. fotoğrafını çekeceğiniz kişinin kravatını düzelttiğiniz anda dahi, gerçeklikle oynamış ve yeni bir algı oluşturmuş olursunuz.

    gazetecilik, bir gerçeği tüm çıplaklığıyla aktarmak olduğu gibi, bir propaganda aracına da dönüşebilir. doğrudur, imkanım olsa ben de abdullah öcalan'la, hitler'le vs görüşmek, röportaj yapmak isterdim. bu röportaj; hazırlanan soruların niteliğine ve röportajın sunumuna göre çok farklı sonuçlar verir. yaptığınız röportajın sonunda öcalan'ı dünyanın en iyi kalpli insanı olarak da gösterebilirsiniz, yeryüzüne gelmiş en kötü kişi olarak da. yani burada işinizin gazetecilik olmasından ziyade, onu en amaçla ve neyi hedefleyerek kullandığınız önem kazanıyor.

    "adam işini yapıyor" mantığından yola çıkarsak, ahmet hakan'ı da eleştirmememiz gerekir, ertuğrul özkök'ü de. sonuçta onlar işini yapıyor. bir gazeteci olarak erdoğan'ı yazıyor, çiziyor, anlatıyorlar. onlara tepki gösterenlerin ara güler'i savunması tuhaf geliyor bana. nasıl ki bir gazeteci, elindeki araçları kullanarak bir lideri olduğundan daha iyi gösterebilir ve toplum nezdinde sempati duyulmasını sağlayabilirse (ya da en azından bu amaç için uğraşabilirse), bir fotoğrafçı da aynı şekilde çektiği fotoğraflarla sanal bir gerçeklik yaratabilir, illüzyonlarla algı oluşturabilir.

    ara güler'in işi ne? fotoğraf çekmek. yirmi yaşında ve amiri tarafından görevlendirildiği için mecburen herkesin fotoğraflarını çekmek zorunda olan birinden söz etmiyoruz. canı istemezse, sevmediği kimselerin fotoğrafını gayet de çekmeyebilen biri söz konusu burada. yani erdoğan'ın fotoğraflarını çekmek gibi bir mecburiyeti yok; tamamen tercih.

    fotoğrafçılık, eskiden gerçekten de daha önemli bir işti. çünkü fotoğraf makineleri bu kadar yaygın değildi, fotoğraf çekebilecek pek az insan vardı. ressamlar olmasaydı örneğin, yüz yıllar öncesinde yaşamış liderlerin neye benzediğini bilemeyecektik. fotoğraf, bu konuda biraz daha gerçekçi bir araç oldu. türkiye cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk lideri mustafa kemal'in fotoğraflanması önemliydi. bunun için siyasi görüş, sevip sevmemek gibi kıstaslar pek geçerli olamaz, o dönemdeki fotoğraf olanakları düşünüldüğünde. eğer o dönem küçük bir çocuk değil de fotoğraf çekmeye başlamış bir yetişkin olsaydı ara güler, mustafa kemal'in fotoğraflarını çekmiş olması çok büyük bir önem taşırdı. çünkü ülkenin liderinin görüntülerini bugüne aktarabilme olanağı çok çok kısıtlıydı. aynı şeyleri adnan menderes için de söyleyebilirim. olanaklar görece daha gelişmiş olsa da, bir ülkenin başbakanının gelecek kuşaklara aktarılması aynı şekilde önemli olurdu. peki bugün bir liderin görüntülenmesi için ara güler'e özellikle gereksinim mi vardır? cep telefonuyla bile görüntü kaydedilebilen bir dönemden bahsediyoruz. elbette ara güler gibi ustanın işini cep telefonuyla çekilmiş saçma sapan bir şeyle kıyaslayacak kadar dangalak değilim. olanakların genişliğini ve bu işi yapabilecek usta fotoğrafçı sayısının çokluğunu anlatabilmek için verdim bu örneği. dolayısıyla, burada da bir iş konusundan söz etmek çok doğru gelmiyor bana. kişisel tercihidir, kendi arşivi için bile isteyebilir (ki buna da kimse bir şey söyleyemez), ancak zorunlu bir iş gibi düşünmek, sanırım çok doğru olmaz.

    gelelim bu fotoğrafların içeriğine ve kullanılış amacına... fotoğrafın gayet bir propaganda malzemesi olarak kullanılabileceğini anlattım. burada üzerinde durduğum konu, erdoğan'ın fotoğraflarını çekmiş olması değil; bu fotoğrafların içeriğinin ne olduğu. daha önce paylaşılmış olan bir fotoğrafı örnek göstermek istiyorum;

    http://www.aljazeera.com.tr/…ra-güler-erdoğan-3.jpg

    yüz yıl sonrasına tanıklık edecek fotoğraf bu işte. cin ali serisini bile okuduğu şüpheli olan birini kütüphanede kitap karıştırırken çekerek, üstelik de bunu doğal biçimde değil, tamamen mizansen oluşturarak mı tanıklık edeceksiniz tarihe? "adamın işi" dediğiniz şey bu mu?

    şuradaki fotoğraflarına bir bakın örneğin; http://www.araguler.com.tr/istanbul.html

    bu fotoğraflar mı tanıklık eder tarihe, erdoğan'ın kütüphanede kitap karıştırıyormuş gibi yaptığı mizansen mi? üstelik yıllar önce verdiği bir röportajda, poz veren insanların fotoğraflarını çekmeyi sevmediğini, hayatı doğal akışında görüntülemeyi istediğini söyleyen bir ara güler çekiyor bu erdoğan fotoğraflarını. haa, elbette ünlüler portfolyosunda gayet poz vermiş kişiler var ama, onlarda bile bu denli oynanmamıştır sanıyorum algıyla.

    işte kendisine yönelik tepkilerin sebebi de, erdoğan'ın fotoğrafını çekmiş olmasından ziyade, onun propagandasını yapmış, bu propagandaya aracı olmuş olması. üstelik, erdoğan'ın iftar davetine katılan sanatçılar grubundan daha ciddi bir durum bu. erdoğan karşıtları neden tepki gösterdi mesela erdoğan'ın iftarına, davetine, eğlencesine giden isimlere? diktatörün yanında oldukları için. erdoğan, herhangi bir lider değil. süleyman demirel'den, bülent ecevit'ten çok farklı özelliklere sahip, toplumu bıçak gibi ikiye bölmüş ve toplumun yarısı tarafından diktatör olarak tanımlanan bir lider. bu liderin yanında yer alanlara; ali ismail'leri, berkin elvan'ları hatırlatıp tepki koymak neyse, ara güler'e tepki göstermek de tam olarak odur.

    bu bakımdan, salvador dali ile olan arkadaşlığının referans gösterilmesi de ilginç olmuş işte. bana göre dahilikle uzak yakın ilgisi olmayan, dahi taklidi yaparak parsayı toplamış, yaratıcı hayal gücüyle yeteneğini birleştirmiş, ama paragöz bir şarlatandır dali. ispanya iç savaşı'nda tarafsız kalmayı tercih eden bu katalan ressam, ikinci dünya savaşı'nda da fransa'yı terk etmiş, orwell tarafından "bir fare gibi kaçmakla" eleştirilmiş, savaş sonrası döndüğü katalonya'da da faşist franko rejimine tam anlamıyla destek vermiştir. franko gibi faşist bir diktatörün idam kararlarını bile tebrik edebilmiş biridir dali. bu tavırlarından dolayı döneminin sürrealist sanatçıları tarafından dışlanan dali referans gösteriliyor işte, "ara güler bu adamla arkadaştı" diye.

    zamanında dali'nin franko için yaptığını, bugün ara güler, erdoğan için yapıyor. olay salt fotoğraf çekmek değil. erdoğan'ın diktatörlüğünü olumluyor, hatta neredeyse güzelliyor.

    herkes istediği tarafta durabilir. nasıl ki ertuğrul özkök, yavuz bingöl vs isimler erdoğan'ın yanında duruyorsa, ara güler de tercihini bu yönde kullanabilir. bu durumda, keskin bir şekilde ikiye ayrılmış ülkenin tarafları olarak, biz de diktatörün yanında kalmayı tercih edenlere tepkimizi ve tavrımızı koyabiliriz.

  • 23. işte benim stilim all star

    teşbihte hata olmaz, lisenin kurban seçtikleri kızcağızı herkesin önünde aşağılayan, dalga geçen, buna rağmen öğretmenlerin yalakalıkları yüzünden minnoşu, erkeklerin kız kankileri olan zengin, popüler, şımarık kızlar özden ve nihal olacağına birinci; tüm sınıfın arkasından kürtaj yaptırdığı dedikodusunu yaptığı ayşenur un olması ile bence güzel biten yarışma.

  • 24. annenin whatsapp kullanması

    -yazıyor....

  • 25. türbanlıların içinde erkek olan asansöre binmemesi

    "asansör gibi kapalı ortamlarda erkeklerin salgılayıp havaya karıştırdığı polenlerin, türban dokusuyla korunan fiziksel savunma mekanizmasına rağmen taç yapraklardan içeri sızıp stigmaya ulaşma ihtimalini göz ardı edemeyiz." - gregor johann mendel

    .

  • 26. yaran inci sözlük entry'leri

    bu entry donanımhaber ölücülerine gelsin.

    başlık : a 101'e yaptığım sikertme

    ögrenciyim. kafasina kocaman bir turban bağlamis sakarya ilinde, dinde asiriya kacip imanda kendini costuranlarin mekani.

    herneyse arkadas kitlem yok tek basimayim, para isteyecek biride yok bu yuzden.
    yasadigim karin acligi ve bunun semptomu olan hayal kirikligiyla aklima iyi bir fikir geldi. kadinin biri a101'den çıktiginda elindeki fisi yere atti, bende akabinde fisi alip 5 dk bekledim sonra girdim a101'e.
    kadin deterjan almis beyazlar için, ve bende kasaya gelmeden gizlicen reyondan beyazlar icin ayni deterjani alip kasiyere yoneldim. ve annemin bunu dalginlikla aldigini soyleyip bunu baska bir urunle degistirebilirmiyim dedim. gittim cips kola kek aldim fisi imzaladilar sonra ciktim. yarin aynisini migrosta yapicam.

  • 27. odtü'de neler oluyor

    dezenformasyonla ve cihatçıların tipik mağdur rolü oynamalarıyla birlikte gündeme gelmiş bir başlık.

    odtü'de ne mi oluyor? aha da bu oluyor:

    ihh sorumlunuz olan kadın mescitten çıkıp arkadaşlarımızın üzerine yürümedi mi? yürüdü.

    3 cihatçı bir arkadaşımızı sopalamaya kalkmadı mı? kalktı. o anda bunun gibi pek çok olay eşzamanlı olarak yaşanmadı mı? yaşandı.

    o sopalar mescitten çıkmadı mı? çıktı.

    odtü mescit topluluğu üyesi iki kişi ışid'e cihata gitmedi mi? gitti.

    cihata gidenlerden birisi tefsir dersleri sırasında o toplamın içindeyken (ve ne mal olduğı biliniyorken) mescid topluluğu aracılığıyla yayınlanan fotoğraf, mesele yayılmaya başlanınca adem isimli malum fizik öğrencisi kötü bir photoshop çalışmasıyla oradan silinmeye çalışıldı mı? çalışıldı. sonrasında bu oldukça saçma bir "belli ki onlar da rahatsız olmuşlar onun orda durmasından da kaldırmışlar" açıklamasıyla taçlandırılmadı mı? taçlandırıldı.

    bu topluluğun selefi propagandası yaptığı, soranlara da "ışid'i doğru bulmuyoruz" gibi yuvarlak cümleler söyleyip içerisinde el-nusra'cı barındırdığı biliniyor mu? bal gibi de biliniyor.

    bu toplulukta kadınları, solcuları, ekşi sözlük yazarlarını "kafa kesmekle" tehdit eden, onlara kaşar diyerek hakaret eden bir şahıs var mı? var. buyrun, aylar önceki belgesi: (bkz: #50122010)

    mescid önünde rektör, iç hizmetler görevlileri, cihatçılar, arkadaşları darp ve tehdit edilmiş solcuların toplandığı bir fotoğraf tüm kitleyi ele alır şekilde "mescidimize saldırıyorlar" şeklinde lanse ediliyor mu? ediliyor.

    mescide herhangi bir müdahale var mı? yok. cihatçılar mescidi istismar ederek, içeriden çıkıp saldırıp, sonrasında yine oraya kaçtıkları halde.

    bu sırada bir saat içerisinde en az 50-60 kişi herhangi bir şekilde, ibadetlerine en ufak bir halel gelmeden mescidi kullanabiliyor mu? evet, bu pek çok kişinin ifadesiyle de sabittir. hatta toplanan kalabalığın ne olduğuna pek çoğu anlam verememiş, ibadetlerini yerine getirdikten sonra gitmişlerdir.

    olay anının aynı anda 4 farklı açıdan, yüksek kaliteli makinelerle çekilmiş fotoğrafları dakikasında medyaya servis edilebiliyor mu? off, hem de nasıl.

    senelerdir kaşımaya çalıştığınız "odtü'de mescid yok ve ibadet edemiyoruz" yalanını şu fotoğraf ayan beyan suratınızda patlatmıyor mu? patlatıyor.

    hadi şimdi defolun gidin. başka yerleri karıştırmaya çalışıp, oradan da ağzınızın payını alın. böyle böyle azalarak biteceksiniz.

    (bkz: #57160639)
    (bkz: #57159641)

  • 28. norveç'teki tereyağı krizi

    biz henüz kiloyağ seviyesindeyiz. yani kiloyla alıyoruz. adamlar mega ve giga'yı atlayıp terayağ seviyesine gelmişler. avrupa çok gelişmiş.

    antik hali: http://hizliresim.com/5mr0zz

  • 29. discolies

    bir de bu adamı savunanlar çıkmış arada. lan tırrıklar, burada mevzu adamın işinin görülüp görülmemesi değil. bu ezik herif, o 1800 lirayla göktaş hukuk bürosuna gidecekti, orada yine karısına kızına edilen küfürleri yiye yiye o parayı ödeyecekti. aynen de kendisi yazmıştı bunları. ekşi yazarları sayesinde adam yerine koydu bunu irfan home.

    bu ezik, irfan'ı arayıp hukuk bürosunu şikayet edince ne cevap almıştı? buna demediler mi sen de borcunu ödeseydin diye? bir ton lafı da irfan'dan yemedi mi bu herif? herkes de bunun için hem irfan'a hem göktaş hukuk bürosuna giydirmedi mi?

    durum buyken, işini halleder halletmez entry'i tamamen silip başka şeyler yazamazsın sen kardeşim. buna adam satmak derler. firma senden özür dilediyse bunu entry altında edit yaparak anlatırsın.

    hem bu herif ne demişti? göktaş hukuk bürosuyla ilişkilerini kesitklerine dair belge göstermelerini isteyeceğim, buradan paylaşacağım. nerde lan belge? nerden belli adamların doğru söylediği? belki de göktaş'la ilişkilerini kesmediler. bu eziğe dediler ki, sen o entry'i sil ordan, bizi yıkayıp yağla biraz, biz de senin borcu silelim. nerden belli böyle olmadığı? bu irfan home en az bir yıldır göktaş hukuk bürosuyla çalışıyor. şikayetvar.com sitesinde benzer şikayetler yazıyor. demek ki çalışmaya devam edebilirler o hukuk bürosuyla. bu ezik kendi işini halletti diye, bundan sonra aynı mağduriyeti yaşayacak olan insanları da satmış oldu bu hareketiyle. nerde ulan o paylaşacağını söylediğin belge?

    ama bunun adam satacağı, o kadar küfürü hakareti ezik ezik yemesinden, karısına kızına kadar sövmüş firmaya gidip ezik ezik o parayı elden verecek karaktere, kişiliğe sahip olmasından belliydi. gerçekten bırakacaktık, gidip bütün o küfürleri bir de orada yiyecekti en temizi.

    eğer arkasında ekşi sözlüğün gücü, ekşi yazarlarının desteği olmasıydı, hiçbir şey değildi bu ezik. irfan home bunu niye arasın lan yoksa? her gün bunun gibi kaç kişi yaşıyor bu rezaleti. madem ekşi'nin gücüyle adam yerine koydular seni, o zaman arkandaki gücü satmayacaksın, yazdığını silmeyeceksin. sözünün de arkasında duracaksın.

    olan oldu artık. ama bu eziklikle daha çok mağduriyet yaşar bu. o zaman da gelip ekşi'de ağlarsa, başına neler geleceğini şimdiden tahmin ediyordur bence.

  • 30. football manager 2016

    dile kolay tam 24 yil... 92 yilindan bu yana fare eskittigimiz monitor yumrukladigimiz oyun...
    ıngiliz ekipleri ile baslayip italyanlarla devam ettigimiz seri... ilk alindiginda daima fenerbahce alinir oyun cozulur... mac yaparken o takimin marslari you tube ile dinlenir...

    28 lig acilir... pc bu is icin alinmistir zaten... eksik gedik olmadan tum continental rep ve milli oyuncular aciktir.

    hajduk split (efsane altyapi) , ferencvaros (lige ayri cl icin ayri takim kurdum) , brighton ha (meister mertebe), cagliari, tam 7 yil sampiyonluk bekledigimiz atletico madrid, orlando pirates, al ahly, neftci baku (chelsea gs roma grubunda 3. olurken kazara 19a 1 sut orani ile chelski galibiyeti almistim. alivey ailesi bir hafta sarayda agirladi) kariyerleri gibi ucuk kariyerlerde inanilmaz basarilar almak sabir isi...

    basaksehir alinip stad full dolana dek basari kazanmak imkansizi basarmak, kayserisporla cl kazanmak orgazm, west ham ile son dakika gelen lig zaferi anlatilmaz yasanir, free baslayip tromso ile uefa finali sonrasi napoli kariyeri ve oradan arsenale gecis efsane, hindistan ligi sinir harbi...

    forumlarda bilgiler, hoca secenekleri, taktikler, asimetrik taktigimle zirve yapmak, cogu efsane oyuncuyu emekli edip yanimda antrenor yapmak ne guzel seylerdi...

    arkadaslarla 3 kisi oynardik. manisaspor efsane zamanlarinda sayemde uefa kupasi yari finali gormustu daha 2. sezonda... ah ulan ne guzel zamanlardi onlar...

    bu sene ilk kez almadim. ıs guc hayat derken pc acacak ve hakkiyla scouting, idman, taktik yapacak vaktim yok...

    oynamaya vakti olanlar kiymetini bilsin. burada yazdiklarinizi okuyup tatmin olmaya calisiyoruz...

    ne araba, ne baska hic bir sey su oyunun verdigi zevki vermiyor... arada dus alirken icimizden basin toplantilari mi yapmadik? sunu alir bunu satarim planlari mi kurmadik? okuldan eve tek solukta mi gelmedik?

    tek tavsiyem; load save yapmayin. serefinizle oynayin hakkinizla kazanin... zevki uzun vadede bu sekilde cikar... 4 sene sonra gelen kupanin zevkini red light street bile vermez sana.

  • 31. steam

    yabancı bir kardeşimizin hesabı bana denk geldi, wishlist'i hep ucuz oyun dolu, christmas diye bi tanesini alıp kendisine atayım diyorum.
    yazık lan adama 10 liralık oyunu listeye atmış bekliyor, kesin ufacık çocuk.

    edit: aha da alamadım kompile kapattılar sistemi. voh hoh hooğğ diye de mesaj yazacaktım lan.
    ibne gabe, el kadar çocuğun tatilini zehir ettin mutlu musun?

  • 32. muhteşem yüzyıl kösem

    - ahmet benim adım artık kösem :)))
    + anlamını biliyor musun peki?
    - biliyorum, her boka atlayan demek :)
    + kız daha da kötü, sürünün başındaki koyun demek. sana küçükbaş hayvan ismi vermişler. lol.
    - o_0

    anastasia'dan kösem'e geçişi yok kabul edip 2-3 bölüm sonra beren saat'in o "abe alasın ablama bir gül" aksanından ve ebleklikten kurtulup yardıracağı bölümler hatrına canını bağışlamaya karar verdiğim dizi.

    öncelikle zinhar benim yazmadığım fakat sizin de bilmeden debe'ye soktuğunuz şu entri hakkında bir açıklama yapmak istiyorum: eniştem yazmış.
    ikinci olarak da şu başlıkta en az 1 milyon kez okuduğum "safiye sultan neden kendinden biz diye bahsediyor" sorusuna bir açıklık getirmek istiyorum (bkz: royal we)
    bir daha soran olursa fahriye sultan'la evlendireceğim.

    şimdi eğri oturup doğru konuşmak gerekirse dostlar (harbiden eğri oturuyorum, belim ve boynum tutuk aq) beren saat'in diziye girişine "çok beğendim aauuvv süperrr" filan diyemeyeceğim, hatta ahaliyle konuşmasına bir miktar gülmüş bile olabilirim. daha birkaç ay önce sultan kralın küçük kızların kalbini yediğine inanan bir çocukceğiz nasıl oldu da hacı ağa'yla hünkara gönderilecek kız pazarlığı yapmaya başladı açıkçası anlamadım. beren saat'in diziye dahil oluş şekline pek bayılmasam da artık kösem'in gelmesi elzemdi, artık safiye - kösem döğüşünün başlamasıyla bir hareket de geldi diziye. önümüzdeki bölümler (allahını seven beren'i o aksandan kurtarsın) tüm haremin saç baş birbirine girmesi, kösem'le mahfiruz'un çocuk doğurma yarışı, osmanlı'nın ilk her majesty'si safiye'nin eski çişli saraya yollanması derken baya güzel bölümler bizi bekliyor, ki anastasia thsilimpou tam bir bebelac olsa da bu rolün altından kalkamazdı. o yüzden beren iyi ki geldi, aslında bu diziyi hem gerçekçi hem güzel kılacak olan asıl şey ergen anastasia'nın "kaçacağğm, kaçiyorumm, kaçtimm" macerasına hiç girilmeden, tarihteki aslına uygun olarak çocukken kaçırılan anastasia'yla başlamaktı. kösem'in 1,5 yıl önceki ilk fragmanında görülen ve beren saat'e göz renginden saç rengine, tavırlarına kadar birebir benzeyen güneş nezihe şensoy 3-4 bölüm kösem'in çocukluğunu (tabi ki kendisi gibi çocuk bir ahmet'le, hiçbir cinsel yakınlaşma olmadan) şahane oynardı, sonra yerine beren gelince de kızın ahmet'e ve osmanlı'ya ani bir aydınlanmayla değil, zaman içinde bağlanmış olması gibi mantığa daha yatkın bir çatı kurulurdu. iş işten geçti, bu bölümde yaşanan değişim eminim çok tepki alacaktır ama 2-3 bölüme düzelir her şey.

    - bu hafta yine "osmanlı'nın en koca düşkünleri" listesinde, hatice sultan gibi bir efsaneyi koltuğundan edip 1.liğe yerleşen sarı beniz fahriye ile başlıyoruz. fahriye, senin allah belanı versin. yeğenlerin 2 ay çiçek hastalığından yatarken has bahçede mehmet giray'la mutlu mutlu elleşmeni, cennet hatun ahmet'in iyileştiğini haber verince "emin misin yhaa? nabzı atıyor mu baksaydın?? atıyorsa da yastıkla boğsaydın ühühühü :(" diye çırpınmanı hiç unutamayacağım, zaten annen de "fahriye sus ağzına sıçarım" dedi. evladım olsan seni ihbar edip mehmet giray'la iş üstündeyken bastırır ve çuvalla baykal gölü'ne atmalarını sağlardım (o göl kışın donuyor xd), derviş'le değil divan'daki en yaşlı paşanın en yaşlı akrabasıyla evlendirirdim, hakkari yüksekova'da bir saray tahsis edip yolda üzerine çığ düşmesine çabalardım. safiye sultan denen kadın senin yüzünden her gece "bu iqsuz nasıl benden doğar" diye ağlıyor, yine iyi sabrediyor sana, bence koca baca peşinde heba olacağına annenden özür dilemeli ve ayaklarını öpmelisin. umarım makul bir zamanda ölerek aramızdan ayrılırsın.

    - "ben kösem, geliyorum mınakoduklarım... ben kösem, tutmayın küçük enişteyi salıverin gitsin... ben kösem, evettt 4 numaralı kösem 1 numaralı safiye'yi geçti geliyorr... ben kösem, ich komme."
    geldin kardeş anladık, sarsılarak geldin ahsdfha. bölüm boyunca attığın tiradlar kabak tadı verse de, bir anda çılgın bir ahmet & osmanlı & islam aşığına dönüşmenle güldürsen de gelmen fena olmadı. erhan afyoncu'nun bahsettiği güç zehirlenmesini 1 bölümde damardan serumla almandan belli ki 3-4 bölüme handan'ı "kaynana sırtımı ov" diye hamama çağıracak düzeye geleceksin. ama şımarma cnm, zira naparsan yap bir hürrem değilsin. rahmetli 14 yaşındaki ahmedişko'yu değil, goca süleyman'ı dize getirmişti hatırlatmak isterim. senden ricam git ahmet'e de ki "halan çok üzgün, ex-şeyhülislam sunullah efendi'ye büyük bir aşkla tutulmuş, allahaşkına ikisini evlendir". hanedanın devamı için böğrüne kurşun yemekten daha önemli bir iş yaparsın emin ol. ahmet'in hastalıktan kalkıp seni gördüğü ilk an için "sen kimsin? - ben vedat, davulcu vedat" esprisini yapmayı düşünsem de onu ilk muhteşem yüzyıl'a vahide gördüm gelince yapmıştım, tüh kaçırdın.

    - çiçek hastalığı sayesinde inanılmaz bir yakışıklılığa, haşmete, karizmaya kavuşan ahmet'in haremin önünden geçerken attığı "slm kzlr - mcyaqışıqlı" bakışı ve "kösem ne yaa ben sana serenay ismini verecektim" ifadesi gözümden kaçmadı. safiye sultan'dan nasıl bir babaannenlik bekliyorsun, sen hastayken acılı tarhana pişirip üstüne 30 kiloluk yün yorgan örtmesini, bayramlarda paçalı donunun içine soktuğu koyu kahve çorabından para tomarı çıkarıp harçlık vermesini mi, boynunu kaşındıran bir ipten yelek örmesini mi bekliyorsun anlamıyorum ki, lütfen onu eski saraya gönderme kirli sakal reyiz.

    - gittikçe daha çok sevdiğim safiye sultan bebişimiz, oğlunu kurtarmak için saraydan boş tabut çıkaracağına tabutun içine fahriye'yi koysaydın başına bunlar gelmezdi, bir taşla on kuş vurmuş olurdun. seni hacı hoca, büyücü taifesine hiç itibar etmemen ve modern 1 birey olmandan dolayı herkesten çok seviyorum, elinde olsa osmanlı'nın her yanına bale okulları, yüzme kursları, güzellik salonları, yabancı dil okulları açtırıp herkesi kültürlendireceğine eminim, ne yazık ki muskacıların cevşencilerin içinde kalmışsın. yerinde olsam eski saraya sürüleceğimi öğrendiğim an bir venedik balyosu, alman ateşesi filan ayartıp yabancı bir herifle kaçar, avrupa'da parti parti, saray saray gezerek keyfime bakardım. osmanlı'ya da mektup yazardım, "naber la görgüsüzler, handan napıyo hala salak mı? ahmet sen de sultan süleyman'a filan benzemiyorsun qandırdım xd, fahriye'yi evlatlıktan reddediyorum ıyyy, sevgiler - queen sofia di venezia".

    - aziz mahmud hüdai hazretleri adlı garibanın çükü mü yok? aziz maziz diye karılar neden bunun yanına memintolar, baş bağır açık çıkıyorlar anlamıyorum. ok çok cevşenci bir zat olabilir ama bu çükü olmadığı anlamına gelmez, o da bir erkek. neredeyse has bahçede bikinili havuz partisi verip "ay aziz mahmut mu gelmiş? gelsin yaa ondan bir şey olmaz, renkli kokteyl içsin :d" diye çağıracaklar adamı. ayıp ediyorsunuz kadınlar. zilliler.

    - kendisini nasıl unutmuşum! şahin giray a.k.a sindirella giray, padişahlık hayalleri kurarken birden bire sarayının zindana, tahtının taş oturağa, vezirlerinin de zindandaki farelere dönüşmesiyle güldürdün piç ahahas. avluda kurumlu bir tavuskuşu gibi yürürken arkadan bölüm sonu canavarı ahmet çıkınca içine sıçarak yana seyirtmeni boş bir vaktimde 20 kez izleyip güleceğim. erkan kolçak köstendil'i diziye seçenin alnından öpmek istiyorum, hayli zamandır bir oyuncuyu bu kadar keyifle izlememiştim. canım benim inşallah ölmezsin, kösem'e platonik aşık olup sürüm sürüm sürünürsün tatlı çocuk.

    bu bölüm de böyle geçti, bölümü cevşeni takan gavur kızın doğru yolu bulması adlı fantastik bir stv filmine çevirerek stv'nin yayınının engellenmesini gizlice protesto ettiklerini düşünüyorum, 2-3 bölüme düzelip bombastik bir hale gelecektir. fakat kimse o olamaz. hepinize sevgiler.

  • 33. 7 asırlık kümbete sprey boya ile yazı yazmak

    (bkz: gülünü sikeyim senin)

  • 34. kemal kılıçdaroğlu'nun çay sözünü tutmaması

  • 35. kağıt paranın arkasında aziz sancar'ın resmi olsun

    10 tl

    50 tl

    200 tl

  • 36. hayata dair iç burkan detaylar

    bir babanın, ailesinin ihtiyaçlarıyla ilgili aciz durumda olması.

    ilk oğlum doğduğunda, 94 yılının son günüydü. beklediğimiz vakitten önce gelmişti ve apar topar özel bir kliniğe gitmiştik. günlerden cumartesiydi, cebimde 5-10 lira para vardı. önce annemleri arayıp ilk torunlarının doğduğu müjdesini verdim, sonra da durumumu söyledim. tedarikli gelmelerini istedim. "yavrum bizde de yok ama komşudan isteriz, sorun değil" dedi. normal şartlarda annemlerin parasız kalmaları gibi bir durum olağanüstü bir istisnaydı, buna denk gelmiş. hastaneye geldiler, ancak komşularından da bulamamışlar.

    hastane idaresine gittim, durumu söyledim. kartvizitimi verdim. bugünkü gibi banka kartları o vakit çok yaygın değil. para verebilecek olanlar bile 2 gün sonra diyor. dedim bana 2 gün müsade eder misiniz? muteber bir yerde, muteber bir işim var. bana "anne çıkabilir ama bebek burada misafir kalır" dediler. kafamdan aşağı kaynar sular boşaldı. eşim ve kayınvalidem, heyecanla taburcu olmak için işlemlerin bitmesini bekliyor.

    telefon rehberimi arkadaşımın arabasında unutmuştum ve ezberimde 2 numara vardı. onları aradım. bir tanesi züğürttü. ötekine izah etmeye başladım, cümlemi yarıda kesti. atla bir taksiye gel dedi. gittim, parayı aldım, ödedim ve taburcu olduk.

    ömrümden ömür giden bir gündü...

    o zamandan beri, ailesinin ihtiyaçlarıyla ilgili aciz duruma düşmüş bir baba gördüğümde yüreğim sıkışır, nabzım yükselir, nefes alıp vermem zorlaşır.

  • 37. oyunlarla özdeşleşmiş şarkılar

    euro truck simulator

    cengiz kurtoğlu - duvardaki resmin.

  • 38. kadın berberin memesiyle göz memeye gelmek

  • 39. barışma teklif ettiği eşine kurşun yağdırmak

    haberdeki "görkemli" ifadesine bakınca, adamın evliliğini kurtarmak için elinden geleni yaptığı, ama kadının bunun değerini anlamadığı sonucu çıkarılabilir. mahkemede bunun üzerinden savunma bile yapabilir.

    şiddetin dili, tam olarak bu.

  • 40. dilek doğan'ı abisi öldürdü

    "ulan o zaman neden abiyi hemen gözaltına almadınız" diye sormamış mı kimse bu herife? görüntülerde polis abiye hiçbir şey yapmıyor, evde bırakıp çıkıyor. madem vurdu toparlayıp götürmeleri gerekmez miydi?

  • 41. zehran alluş

    gebermiştir.

    abdülkadir salih, hasan abbud ve nicesiyle beraber artık eşek cennetinden selam eder. nasıl keyiflendim yalnız var ya.

    (bkz: lokumu kim dağıtıyor gençler)

  • 42. türkiye'nin en overrated yazarları

    işte bu ülke hep bu çok bilmişler yüzünden bir bok olamıyor.
    adam kalkmış, hasan ali toptaş ve ihsan oktay anar gibi cevherlerle tuna kiremitçi gibi bir pop-yazarı aynı kefeye koyuyor. zannımca bunu iddia eden adamla dünyanın düz olduğunu iddia eden dayı arasında hiçbir fark yoktur.

  • 43. 25 aralık 2015 gs warriors cleveland cavs maçı

    illegal yayın yapan adi,şerefsizlerden biri.

    https://www.youtube.com/watch?v=p6f00d5qq_q + ¤

  • 44. fedakarlık

    fedakarlık kumarda para kaybetmek gibi. insan bir kez, fedakarlık yapmaya başladığında, durumun düzeleceğine dair duyduğu saf inançla, giderek daha fazla fedakarlık yapmaya başlıyor karşısındakine.

    sevgilisi işinden memnun olmayan bir adamı düşünelim. kadın işyerinde mutsuz oluyor ve akşamları evde daha tahammülsüz oluyor. büyük ihtimalle farkında da değil, adama eziyet olsun diye yapmıyor; seviyor adamı. adam da kadını seviyor ve durumu bildiği için, karşılık vermiyor, anlayış gösteriyor.

    zaman geçtikçe ve kadının iş sorunu çözülmeyip yarattığı mutsuzluk arttıkça, adam daha fazla anlayış göstermeye başlıyor; kadın giderek tahammülsüzleşiyor çünkü. adamı hala seviyor, üstelik şimdi ona anlayış gösterdiği için daha fazla seviyor belki ama, sürekli ona patladığı, öfkesini onda yatıştırdığı için de, giderek saygısını kaybediyor. adam ise, günün birinde bu sorunun çözüleceğine olan inancı ile, giderek daha fazla fedakarlıkta bulunuyor. "olsun" diyor, "bu günler de geçecek ve her şey eskisi gibi olacak. biraz daha. sadece biraz daha."

    iki insanın paylaştığı hayatı, otomobile benzetiyorum. bazen yokuş yukarı, bazen de aşağı gidebilir bu otomobil. yokuş aşağı gittiği zamanlarda, taraflardan birinin anlayışlı olurken sorunun çözümü yönünde diğeriyle yapıcı bir diyalog kurmaya çalışmasıyla kurtulabilir o ilişki. sadece artan bir şekilde fedakarlık yapmak, palyatif tedaviden öteye gitmiyor; sorun var olmaya devam ediyor anlık gerilim ortadan kalksa da.

    konuşmak işe yarar. sorun çözülemeyecekse dahi, insanların birbirlerine saygısını kaybetmeden kendi yollarına gitmelerini sağlar.

    not: kadını hırçın karakter seçerek, kadınların geçimsiz olduğu gibi bir imada bulunmadım. aynı durumda erkek de olabilirdi. hata yapan tarafla empati kurabilmek için, fedakarlık yapan tarafı erkek olarak seçtim.

  • 45. osururken gelen sıçtım mı hissi

    (bkz: olum siz nasıl osuruyorsunuz lan)

  • 46. kapalı kadına uzatılan elin havada kalması

    maraş dondurmacısıyla takılıyormuşum gibi geliyor o an.

    hani elini uzatırsın tam külahı alacağın sırada alamazsın noluyo amk derken dayı şangırttt diye zile vurur sende göt gibi kalırsın ya. sonra hırs yapıp dondurmayı almaya çalışırsın, yöresel taşşağa bağlarlar seni 2 liralık dondurma için.

    hah aynı duyguyu hissediyorum ben.

    tam elimi uzatıyorum kadın elini çekip memesinin üstüne koyarak tebessüm ediyor. amk zile vur bide tam olsun hayir bi gün refleks olarak eli yakalayıp maraş dondurması gibi yalamaktan korkuyorum.

    tamam sen memeni tutup gülümsedin eyvallah ama benim el ne olacak?

    her seferinde boşta kalan elimle kulak üstünden saçları düzeltme hareketi yapıyorum vallahi şarkıcı kıraç gibi oldu saçlar amk.

    aha böyle

  • 47. köpeksiz sokaklar istiyoruz

    ulan bir tanesi de çıkmış köpeklerde aurayı görebilme yeteneği var kötü insan değilseniz saldırmaz diyor.

    köpekler tarafından saldırıya uğramış olan kuzenimin, benim, annemin, teyzemin ne suçu vardı ? mesela ne yaptık ? ne yapıp hayvanları kışkırtmış olabiliriz ? yanlışlıkla üzdüysek kendilerini elbette kafamızı gözümüzü parçalayıp bizi öldürme hakları vardır :( çok özür dileriz, kendilerine bir de karşı geldik. vurmaya falan kalktık kendimizi korumak için. bilseydik böyle mazlumlar, bırakırdık öldürsünler diye. çok özür dileriz.

    http://www.hurriyet.com.tr/…a-derisi-koptu-29626514

    git bu babaya anlat aura sen.

    http://video.haber7.com/…opek-cocuga-boyle-saldirdi

    ya da git bu çocuğun annesine de ki, senin çocuğun çok kötü biri. köpek ondan saldırdı.

    adam o kadar hayal dünyasında yaşıyor ki " siz ona bir şey yapmazsanız saldırmaz " diyor ya. o kadar derinlemesine araştırmaya gerek yok, çıkalım sokağa 10 kişi çevirelim. en az 6-7 tanesi hiçbir şey yapmadığı halde köpeklerin saldırısına uğramıştır. gerçeklerden bu kadar uzak sallamasyona da ilk defa rastlıyorum. adeta bir akp.

    neyse ben de artık sizin kafadan ilerleyeceğim. ben de sokakta aslan beslemek istiyorum. aç kalmadığı sürece bir şey yapmaz kimseye. aç bırakırsanız sizi parçalarsa da, insanlığın suçudur.

    hem bana iyi de davranıyor o aslan. yanımdan ayrılmaz. valla çok iyi.

    seni öldürürse de, sen kötüsün ondan yapmıştır.

  • 48. 21 yılda 112 milyon tl biriktiren medyum

    anasının ak sütü gibi helal parası çalınan medyumdur.

    ticari faaliyetlerini gerçekleştirdiği ülkenin halkı cin denen göremediği, duyamadığı çeşitli varlıklarla bir arada yaşadığına inanıyor. bunların gelecekten haber getirmesi için bu kadın gibilere para ödemesi gerektiğine inanıyor. 25 yaşında ilk defa iki meme gören oğlu kendisine karşı gelip memesini gördüğü kadınla evlenmeye kalkışınca "aman da oğluma büyü yapmışlar" deyip malı mülkü satıp bu kadına koşuyor avucuna sayıyor varını yokunu.

    vicdanı nasıl rahatmış da geceleri uyuyabiliyormuş. bu kerizlerin 100 milyon lirasını ellerinden almasa asıl o zaman vicdanı rahatsız olurdu bence.

  • 49. 25 aralık 2015 garanti bankası hırsızlığı

    normalde bu tür başlıklar tarih+ kurum+rezalet olarak açılır ama garanti bankasının bu yaptığına rezalet demek çok hafif kalır. mümkün olduğunca kısa bir şekilde anlatacağım.
    öncelikle tanım gelsin:

    hırsızlık: başkasının malını haksız bir biçmde elde etme,araklama, çalma

    garanti bankasından 8 yıl önce hesap açmıştım ve o hesabı bir defa bile kullanmamıştım. 2014 yılında taraftarı olduğum takıma katkıda bulunmak amacıyla taraftar kredi kartı aldım(buraya özellikle dikkat edin sadece kredi kartı aldım) . buraya kadar her şey normal. 3 hafta önce hesabıma havale yapılacaktı karşı taraf benden garanti bankası hesap numarası istedi. ben aktif olarak kullandığım 3 farklı banka hesabını önermeme rağmen ısrarla havale yapmak isteyen karşı taraf yüzünden 8 yıldır hiçbir şekilde kullanmadığım bankamatik kartım(ismi paracard) hesap numarasını garanti internet bankacılığı üzerinden bulup verdim. karşı taraf parayı gönderir göndermez hesabımdan 69 tl kesildiğini gördüm. hemen müşteri hizmetlerini aradım.

    birinci müşteri hizmetleri yetkilisi olayın çok garip olduğunu böyle bir kesintinin olmaması gerektiğini söyleyip talep açtı ve 3 iş günü sonra arayıp sonucunu öğrenmemi istedi. 3 gün sonra aradığımda aslında hiç talep açılmamış olduğunu öğrendim. birinci müşteri temsilcisi talep açmayı becerememiş. ikinci müşteri temsilcisi talep açtı, 3 iş günü sonra aradığımda ikinci müşteri temsilcisinin talebi yanlış açmış olduğunu yine başka bir müşteri temsilcisinden öğrendim.

    üçüncü müşteri temsilcisi doğru bir şekilde talep oluşturduğunu neredeyse yemin ederek bana söyledi ve 3 iş günü sonra aradığımda bu defa başka bir müşteri temsilcisi, şefine de konu hakkında danıştıktan sonra bana , garanti bankasının 2014 mart ayında benim için taraftar bankamatik kart(lütfen dikkat edin, kredi kartı değil. kredi kartını ben zaten kendi isteğimle çıkartmıştım bunlar atm kartı çıkartmışlar) çıkarıldığını sonra bu kartın aynı yıl iptal edildiğini, 2014 yılı içinde iptal edilen bu karttan 2015 aralık ayında kart ücreti kesildiğini söyledi.

    müşteri temsilcisi bile bunları söylerken utandı ve banka şubesine gidersem belki farklı bir bilgi alabileceğimi söyledi. ben yurtdışında yaşıyorum dolayısıyla bankaya gidemem. türkiye'de yaşasaydım bile garanti bankasının yaptığı hırsızlık yüzünden hiçbir sonuç alamayacağımı bile bile bankaya gitmek zorunda mıyım?

    özetle, benim hiçbir şekilde haberim olmadan 2014 mart ayında benim adıma atm kartı çıkarıyorlar, sonra bu kartı aynı yıl içinde iptal ediyorlar. aradan bir buçuk yıldan fazla bir zaman geçtikten sonra yani 2015 aralık ayında hesabıma para girer girmez çıkartıp iptal ettikleri kartın ücretini kesiyorlar.
    ulan ne aç gözlü bir bankasınız ya. o kadar aç gözlü bir banka ki daha fazla para kazanmak için bu şekilde müşterilerin hesabından para çaldıkları yetmezmiş gibi bir de muhtemelen müşteri temsilcilerine herhangi bir eğitim bile vermeden işe başlatıyorlar.

    ben şimdi ne yapabilirim? sanırım bu saatten sonra hiçbir şey yapamam. tek isteğim garanti bankasını kullananlar varsa gidip araştırsınlar, haberiniz olmadan size de böyle bir şey yapmış olabilirler ya da ilerde yapabilirler. belki de yaptılar da haberiniz bile yok. mesela o parayı benim kredi kartımdan kesselerdi ruhum bile duymazdı çünkü kredi kartı ekstresini neredeyse hiç incelemiyorum.

  • 50. bir ateiste yetki vermek

    (bkz: sen verme ulan ayı)

    edit: dallama siler, başlık başa kalır.