Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 3. laiklerin ülkede çoğunluk olduklarını sanmaları

  • 4. rte'nin halkı 1 kilometreden selamlaması

    sayin cumhurbaskaninimizin ne kadar halkci, vatandaslariyla ic ice el ele kol kola bir yonetici oldugunu gosterir.

    allah seni basimizdan eksik etmesin uzun adam. sen olmasan cehape zihniyeti bu halka kopek gibi it gibi davranirdi.

    iste o halkci liderin essiz fotografi.

  • 5. rte programlama dili

    using rte.polis;
    using rte.ysk;
    using rte.yargı.ankara;

    eyy esed = ref esad;
    eyy daeş = ref işid;
    eyy fetö = new terör(bugün, kanaltürk, fetullah gülen);

    override secim()
    {
    try
    {
    biz.iyi.biliriz();
    bunlar.yapti(vals);
    biz.akparti += 3;
    bunlar.cehape--;
    bunlar.mehape--;
    bunlar.malumparti--;
    biz.remove(paralel);
    bunlar.add(paralel);
    paralel.destroy();
    demokrasi.dispose();
    sleep(oneminute);
    }
    catch(afedersin alevi)
    {
    kill(alevi);
    }
    }

    edit: hata ayıklamayı unutmuşum.

  • 6. sevgilinin bekaretini alan herifle karşılaşmak

    sen niye dokunmaya kıyamıyorsun amk.
    edit: seks bu kadar şeytani bir şey mi pezevenk.

  • 7. 29 ekim 2015 bugün gazetesi kayyum videosu

    patron biziz, bizim dediğimizi yapmayan siktirsin gitsin tehditi içeren videodur. iki kişiyi de video içerisinde işten çıkardılar. sesini yükseltenlerin isimlerini alıyor, susmayanları polis zoruyla dışarı attırıyor. adamlar kayyum değil mafya, terbiyesiz herifler.

  • 8. çocuklar duymasındaki inanılmaz mantık hatası

    (bkz: işkur)

  • 9. rejim değişikliğini bayram olarak kutlamak

    peygamberin göğe yükselişini kutlayan adamın saçma bulduğu olaydır.

  • 10. 29 ekim 2015 konda seçim anketi

    şu anketi yurtdışında yaşayan birine anlatamazsın. aslında anketleri ve seçim sonuçlarını da anlatamazsın da, herneyse hadi.

    7 hazirandan sonra iyiye giden ne varda bu hırsız uğursuz takımının oyu 1 puan artıyor? 200 kişi canlı bombalarla katledildi, başkentin göbeğinde insanlar öldürüldü, akp valilerinin operasyona izin vermemesi sonucunda heryere mayın döşeyen terör örgütü onlarca asker polis öldürdü, doğuda hergün sokağa çıkma yasağı ilan edildi, dolar euro zaten almış başını gitmiş, holdinglere akp tarafından hukuksuzca el konuldu, şehit yakınları yuhalatıldı, cenazelerde oy istendi, cenaze namazını kıldıran imamlar rezilce akp propagandası yaptı.

    ne akp'si ulan?

    kodumun gerizekalıları.

  • 11. yurtdışında evlenip türkiye'de düğün yapmak

    yurtdışında nikah kıydıktan 1 sene sonra türkiye'ye gelip düğün yapmak hem de. mükemmel bir olay değil mi bu ya? hep yapsınlar. mesela ben seneye de yapsınlar gideyim istiyorum. neden olmasın ki sonuçta evlenmediler mi? evlendiler. neden her sene kutlayıp onlara küçük takılar takmıyoruz ki?

    adam bir şekilde kendini yurtdışına atmış. orada 5-6 senedir yaşıyor. burdan bir kızla da gitmiş oraya. ikisi de çalışıyor. italya'da evleri var. planlıyor bak, bilerek isteyerek türkiye'de çalışan memurun çeyrek altınına göz dikiyor. yurtdışı aramalarına kapalı telefonum zaten. baktım whatsapp'tan yazıyor. düğün davetiyesi atıyor, okuyorum cevap vermiyorum diye kızıyor. önce mavi tiki kaldırıyorum. sonra adam yılmıyor devam ediyor yazmaya, son görülmeyi kaldırdım çağırmasın diye artık. aramızda geçen son diyalog:

    "olum evleneceğim kadın gelmesin ama sen geleceksin bu düğüne seni sikerim bak."

    ben durumun ciddiyetini anlayıp bu mesajdan sonra whatsapp'ı kaldırdım arkadaşlar. yemin ederim kaldırdım. dedim 2 gün whatsapp kullanmam, çeyrek altından değerli mi? değil. işin şakası ben düğün sevmiyo olamam mı. yemin ederim nefret ediyorum. istemiyorum arkadaşım düğün. bir tane arkadaşımız denk gelmiş yurtdışında evlenmiş, bırak bunun sefasını sürelim. siktir git artık buradan. ya insan şu coğrafya'ya düğün yapmaya döner mi. italya'da işi gücü olan adam, ulan önüne atlarlar 5 tl vermedin diye götünü keserler amk malı seni. bunu bildiklerinden 10 gün sonra geri gidiyorlar altınları çuvala doldurup. biz arkadan bakıyoruz. hani arkadaştık. çeyrek altınımı takarken burdan hiç gitmeyecek, gidersen de beni de götürecek gibiydin? noldu şimdi? arkanda gözü yaşlı bir 657 bırakıp nasıl gittin uzak diyarlara?

    ben whatsapp'ı kaldırdıktan sonra ne kadar akıllıyım kesin kurtuldum dedim ama herif yılmamış. ortak bir arkadaşımızın telefonundan beni aradı düğünden 1 gün önce. alo dedim. düğüne geleceksin dedi. düğün mü dedim. geleceksin senın amına koyarım dedi kapattı. bu kadar emeğe saygı duymam gerekirdi, çeyrek altınımı aldım gittim. düğüne vardım. 300-400 kişilik bir düğün. düğüne gelmem için yalvaran pezevenkten eser yok tabii. adamı göremedim bile doğru düzgün. 8 kişilik yuvarlak masanın bir tarafına çömdüm yemek bekledim garson getirir diye.

    hani ben gelmesem düğün olmuyodu? nikahı bile kıymışlar ben yokken. (ikinci nikah tabii bu arada. benim bildiğim iki. arada başka ülkeye gidip orda evlendilerse, ki bence yapmışlardır, o kadarını bilemiyorum.) düğünü anlatmak istemiyorum. düğün işte. oynamaya çıkarmasınlar diye önümdeki yemeği ve içeceği hiç bitirmediğim, birinin gelip bir şey isteyeceğini hissettiğim an bıçağı elime alıp tavuğa eziyet ettiğim aptal bir aktivite. ayrıca gururla belirtmek isterim ki abimin düğününde bile oynamadım. bunu gerçekten yaptım. tabii evlenen kişi abim olunca epey zor oldu. 2 tane ağrı kesici içtim, üç kere tuvalete kaçtım, ölü taklidi yaptım ama başardım. bunu yaptıktan sonra katıldığım düğünlerde beni oynamaya çıkarmaya çalışan insanlarda büyük etki gösterdi:

    -hadi kalk oturmaya mı geldik
    -hadi hadi ölümü gör
    -damadın en yakın arkadaşı oynamadı mı desinler
    +1 sene önce abim evlendi ve ben abimin düğününde bile oynamadım

    bunu deyince düğün ortamında soğuk bir hava esiyor, garip garip bakıyorlar, "bu hayatta oynamaz başka kurbanlara yönelelim" deyip beni siktir ediyorlar. arkama yaslanıp asidi 2 sene önce kaçmış kolamı yudumluyorum ben de.

    ilkokuldan, liseden arkadaşlarımın masasına oturdum. ikisi eşiyle gelmiş, biri nişanlısıyla. ben tabii yine benim. her zamankı gibi. ilkokulda ve lisede bıraktıkları gibi. yalnız. gittim oturdum masaya. benle konuşuyorlar, adamların bir şey dedikleri de yok ama ben biriyle konuşuyorum ya mesela; o eşine bizim mazimizi anlatıyor. anlatmak zorunda çünkü. yoksa eşi mal gibi kalıyor. sıkıysa anlatmasın. o yüzden onu belli yerde bırakmam gerekiyor. anlatamıyorum anlatacağımı. kaptırıp gidemiyorum yani.

    ben: hüseyin vardı ya
    arkadaş: hüseyin bizim liseden arkadaşımız. 2 sene beraber okuduk. ahmet'le de sıra arkadaşıydı
    arkadaşın eşi: evet.
    ben: sınıflararası okul turnuvasında top dışarı atınca maç bitmişti hani
    arkadaş: bizim okul çok tepedeydi. top dışarı çıktığı zaman aşağı doğru yuvarlanıp caddeye iniyordu. yedek top da yoktu. haha. bitiyordu hemen maç.
    arkadaşın eşi: hmm :)

    konu burda kapandı biliyor musunuz? hüseyin'i bu kadar anlatabildim adama. daha giriş yapmıştım halbuki hüseyin'e. ama onlar bana bir şey anlatacak olduklarında benim yanımda bunu anlatmam gereken biri olmadığından mal gibi anlıyoruz ya her şeyi öyle. adamlar bana üzülüyor. hissediyorum bakışlarından. yazık diyorlar anlatacak kimsesi yok. (ben de geliyom burda anlatıyorum, evet.) kendi aramızda yaşadığımız şeyleri kendimize tekrar anlatmamızın bir manası da yok ya hani. bana anlatmayı bırakıyorlar sonra. sessizlik oluyor diyemeyeceğim çünkü damat halayı başlıyor.

    böyle tatsız, saçma sapan bir ortam. dakikaları sayıyorum bitsin diye. etrafı kesiyorum derken sol tarafımızdan bizmle yaşıt diyebileceğim bir adam bana doğru gülümseyerek geliyor. 15 metre falan var ama bak. taa ordan bana gülümseyerek geliyor. gerçek aşkı bulmuş gibi geliyor. hasan'a döndüm. olum dedim bu adam kim bana gülerek geliyor. hasan baktı hakikaten gülüyor lan kim bu diyor. mustafa'ya dedim lan şu adama bak kim bu diye. hayır adam öyle bi geliyor ki tanımazsak ayıp olacak yani ondan soruyorum. mustafa da baktı, ben de çıkaramadım dedi ve adam geldi.

    -merhaba.

    merhaba diyor ama maraba televoledeki merhaba bu. merhaba dedim. kafasını öne doğru eğdi gülümseyerek bekliyor. adam meğer fransızmış. türkçe öğrenmiş baya. taa oralardan kalkmış düğüne gelmiş. ruh hastası yani bu da fransa'nın manyağı demek ki. kalktı düğünde beni seçti yamacıma geldi. adamın bana gelme sebebi de uzaktan bi an göz göze gelmemiz yani. sana da gelebilirdi. ben böyle şey görmedim bak gerçek bi insansever. adam insan seviyor ya. bakışını falan görseniz. adam bizi seviyor bildiğin. orda olmaktan mutlu. hayatında dolmuşa binmiş de çök ulan mı demişler adama, sokakta yürürken önüne mü tükürmüşler tabii insan seviyor adam.

    neyse arkadaş geldi tanıştırdı bizi. bu dedi bellamy, bu da dedi ahmet. herif oralardan hediye getirmiş bunlara bir de. hediyenin nasıl bir hediye olduğunu, mazisini anlatmaya başladı arkadaşa türkçe olarak. ben de dinliyorum. sonra bir yerde türkçe kelime aklına gelmedi tıkandı, ingilizceye geçti. tamam lan dedim ben onu da anlayabiliyorum, dinlemeye devam ettim. bir dakika sonra falan ingilizcede de tıkandı fransızcaya geçti. ben içimden yapacağın işi sikeyim deyip sol tarafımdaki boşluğa bakmaya başladım. çok az konuştuktan sonra adam benim anlamadığımı anladı. özür diledi, çok zorlanmasına rağmen en baştan türkçe anlattı her şeyi. ben fransızca bilmiyorum diye özür diledi lan adam benden. kendimden utandım. fakat yaptığım şey... bir fransıza, fransızca bilmiyorum diye özür diletmem... imkansızı başardım sanırım, davos'tan sonra en büyük çıkışımız. hani dil milliyetçisiydi olum bu adamlar. acaba adam, "fransızca'yı size öğretemedik, özür dileriz bizim öküzlüğümüz" tarzı laf mı soktu lan bana. yok yok baya samimiydi.

    bu herif de insan mesela. benim arkadaş da insan. çeyrek altın için yaptıklarına bak şerefsizin. ben daha önce hiç yabancı biriyle konuşmamıştım. yine konuşmadım gerçi de haha. bu adam baya farklıydı mesela. hiç bizim gibi değil. en son düğünden ayrılırken tokalaştık. sonra benim arkadaşla tokalaştı. tokalaşırken yerinden kıpırdamıyor, uzaktan elini uzatıyor ve hep gülüyor . daha sonra hasan'ın eşiyle de vedalaşacak. biz yine uzaktan tokalaşacak diye beklerken gitti hasan'ın eşine sarıldı adam. "eee adam bizle uzaktan tokalaştı kıza sarılıyor?" dedi hasan. bu bir soru cümlesi değil aslında. nasıl sarılıyor, ne demek sarılıyor, kırarım ulan ağzını burnunu şeklinde bir ifade. bellamy de kıza öyle bir sarılıyor ki bizim hasan kıza daha önce hiç bu tarz bir sevgi göstermemiş olabilir. fransa'da erkekler birbirini öyle yanaktan falan öpmezmiş, öyle yapanlara gay gözüyle bakılırmış, kızlara da sarılıyorlar işte.

    hasan'ı zor sakinleştirdik. bellamy gay sanılmıyım derken yüzyılın dayağını yiyecekti haberi yok. gerçekten haberi yok ha. giderken hala hasan'a, bana, bütün insanlara gülümsüyordu. hasan da "yavşak kıza sarılıyor sonra bana ordan gülüyor bir de" diye sinirleniyordu.

  • 12. kadın gibi yaşamayacağız

    bütün problem bu adamın annesinde. böyle çocuk mu yetiştirilir lan? bu ne?

  • 13. liv tyler emine erdoğan benzerliği

    sağ gözümü ve sol gözümü çıkarıp baktım yine benzemedi kardeş

  • 14. 29 ekim 2015 galatasaray eskişehirspor maçı

    olcan'ın yaptığını beşiktaşlı herhangi bir futbolcu yapsaydı bu konu ile ilgili övgü dolu bir entry yarın kesin debe'deydi.

  • 15. 30 ekim 2015 fuat avni'nin ak hırsızlar listesi

    içlerinden bir tanesini tanıyorum, yasal bir durumun içine düşmemek adına şehir adını ve kendi adını vermeyeceğim.

    kendisi, facebook listemde, sadece yaklaşımlarını, zihniyetlerini anlamak adına tuttuğum, koyu bir ak partili'dir.

    son günlerde sandıkla ilgili bir çok paylaşımda bulunmuştu. adı geçince facebook hesabını kapatmış. muhtemelen uyarı geldi.

    korkma, titre.

    orospu çocuğu seni.

  • 16. çağatay şahan'ın avni aker'de rehin alınması

    yandaş medya sus pus. galatasaraylılar, beşiktaşlılar ne kadar fenerbahçe düşmanı varsa sus pus. aziz yıldırım'ın koridorda yürümesini "hakem odasını bastı!!11" olarak manşetten veren maaşlı gazeteciler sus pus. neden? çünkü bunu yapanlar aynı zamanda fenerbahçelilerin şerefini sorgulayan, hakaret edenler.

    28 ekim 2015 trabzonspor gaziantepspor maçından sonra yaşanan hadise. sadece çağatay şahan değil elbette maçın hakemlerinin tamamı rehin alınmış ve saatlerce stadyumdan çıkamamıştır. bak bu yalnızca taraftarın tepkisinden falan değil. daha önce fenerbahçe tüm takım 2 saat geç ayrılmıştı oradan. güvenlik sağlanınca ayrılmıştı. bu başka bir şey. rehin alınmış lan adamlar.

    --- spoiler ---

    hacıosmanoğlu, erdoğan ile telefonda neler konuştuklarını şu sözlerle anlattı: "beni arayan o değerli insanın, 'hem türkiye hem dünya genelinde büyük rezillik yaşamayalım. ama yanlışların da hesabı sorulacak' sözü üzerine ben de arkadaşları aradım. bizi katleden şahısların, trabzonlu'ya yakışan şekilde en ufak fiziki müdahalede bulunulmadan bu şehri terk etmelerine izin verdik."
    --- spoiler ---

    http://www.hurriyet.com.tr/…ler-oldu-neler-40007410

    bu trabzonspor'un hala sporun içinde ne işi var? tek sebep söyleyin bana. fenerbahçelilere şerefsiz diyenlerin şerefi budur. herkes kafasını götüne sokmuş, bu burada dursun.

  • 17. kanundan çıkan fıççiyu fıççiyu sesi

    cicüüeeeyk cicüeey, viciüeyk viciüeyk diye de devam eder. sanırım tellerin yan taraflarına o kanun çaldıkları tezene benzeri aleti sürterek çıkarıyorlar.

    genelde hareketli eserlerde duyulmakla birlikte ölüyü diriltme, hüznü yok etme gibi etkileri de vardır.

    bir örneği.

  • 18. kemal kılıçdaroğlu

    kümes yönetip yönetemeyeceğini merak edenler hangi kümeste yaşadıklarını da söylerse belki cevap alabilirler tahminim.

  • 19. bunlar cumhuriyet bayramında vals yaptılar

    tam da bu yüzden cumhuriyet çok güzeldir, çünkü duvarlarda altın rengi, iğrenç, eğreti, arabesk, çirkin arapça tuğralar, sakil ve kıro altın varaklı koltuklar, etrafa yayılan korkunç, zeka seviyesi düşürücü bayık bir tasavvuf müziği çakmasıyla, haremlik selamlık akpli cahil kodaman düğünü gibi zavallıca değil, valsle, zarafetle, güzel yemek ve güzel içkiyle kutlanması gerekir. cumhuriyet medeniyettir, ince zevktir, her zaman da öyle kalacaktır.

    edit: entrimden bir kısmı kesip "illa alkollü içkiyle kutlayın diyorlarr" diye ağlayanlar, her güzel içki alkollü olmuyor, al da ufkun ayran ve sarı koladan öteye gitsin. ayrıca sen evinde istediğin gibi kutla ama devlet erkanı bu günü olabilecek en şık şekilde kutlamak zorunda. bugün yine beni güldürerek sevaba girdiniz, aptal sizin sülalenizdir ve evet medeniyet içene, istediği gibi giyinene, dans edene kudurmuş gibi bakan yobaz terliksi hayvanlar olmadan bunları yapabilmektir.

  • 20. işlenmiş etlerin plutonyum kadar kanserojen olması

    çok da fifi durumdur.

    birileri dünya sağlık örgütüne türkiye adlı bir ülkenin varlığını ve mevcut siyasi tablosunu hatırlatsın lütfen.

    işlenmiş et de neymiş? ülke komple uranyum gibi amk; hala niye ölmedik ona şaşıyorum.

  • 21. kyk bursunun 400 tl olması

    ya kardeş bunu niye kötülüyorsunuz amına koyim ya, geri ödenecek diye 100 lira versinler o zaman daha mı mutlu olacaksınız anasını satayım. bununla geçinen öğrenciler var, 330 lira yeterliydi, yetiyordu sanki, 500 yapmaları lazım amk 500, hatta verin 550 yi huzur içinde çözelim.

    edit: ya ihtiyacı olmadığı halde bunu alan alagavat hiç konuşmasın arkadaşlar, 2 bira fazla içeyim, iphone alayım diye kredi alan zerdüştler var aramızda. ağlamasın geri öderken.
    benim durum o kadar yok ki burs aldığım halde tekrardan istedim öğrenim kredisini, ama vermediler.
    kendi akrabam eşim dostum 5 kuruş vermezken, bankalar anasının hörekesi faizi kitlerken, gayet de iyi bir şeydir bu olay.
    en azından kendi param, 5 yıl sonra ki kazanacağım param diye harcarsın, el oğluna da ağız eğmezsin.
    ha gönül ister ki verdiği burs yeterli gelseydi eğitimimi finanse etmeye ama naparsın.

    az diye eleştirin kardeşim, çok diye değil.

    ihtiyacı olmayanlar burs alıyor de, krediyi gereksiz yere alan alagavatlar var de, onlara verilmesin de ihtiyacı olana burs verilsin de, ama niye artılıyor bu kötü bi şey deme güzel kardeşim.

    olum 400 de yetmeyecek ki, tek gelirim bu ve bundan da düşük olan yetim aylığı, bakmak zorunda olduğum bir de anam var, hadi yetir bakalım.

    hasılı dostlar,
    a bülbülüm uslu musun
    kafeslerde besli misin
    bencileyin dertli misin
    garip garip ötme bülbül

  • 22. 29 ekim 2015 rte'nin hasta olmaması

    çok üzücü bir gelişme.
    umarım bir an önce kendini toparlar ve ağır hasta olur.

  • 23. 18 yaşındaki akp seçmeni

    90'ların karanlık yüzünü bir an olsun unutmayan, aydın gençtir!!! yersen tabii

  • 24. ibrahim hacıosmanoğlu

    kendisi türkiye'dir
    tüm seçimlerin sonucudur
    trabzon'dur, konya'dır, rize'dir
    madımaktaki sakallı provakatördür
    gezide kadının yüzüne gaz sıkan polistir
    kırşehir'de yanarak ölsün diyendir

    not: bu ülkede kendisini birebirde bilek gücüyle 5 dk içinde paketleyecek binlerce kadın mevcuttur. (silahını, partisini, adamlarını kenara koyarsa)

  • 25. rte'nin yeni propaganda filmi

    arapça ezan yasağının uygulandığı yıllar 1932-1950. rte'nin doğum yılı 1954. ama normaldir; (bkz: rtenin kizinin dogmadan 3 yil once biraktigi not)

    edit: basakura, küçük çocuğun rte'nin babası olma ihtimalinden bahsetti. baba ahmet erdoğan rumi 1321 (miladi 1905/6 ediyor) doğumlu. yani arapça ezan yasağı başladığında 26-27 yaşındaydı. ama çocuk belki rte'nin komşusunun dayısının bir arkadaşı olabilir.

  • 26. öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler

    aslında herşey cahit berkay'ın şahsımı en çok etkileyen dramatik bir müziğinin orijinaline ulaşmaya çalışmakla başladı. çünkü bu müziği küçüklüğümden beri izlediğim yirmiden fazla filmde defalarca duydum. bu müziğin bir filmde başlangıcı varsa finali yoktu. bazen de müziğin üzerinde konuşmalar oluyordu. hal böyleyken orijinalini bulmak önemliydi. ilk iş müziğin bestecisiyle temas etmekti. ama bu pek mümkün olmadı. daha sonra filmin yönetmenine kendisinde bu müziğin tamamının olup olmayacağı sorulabilirdi. ama o bir yönetmendi. böyle stüdyo işlemleriyle başkaları uğraşıyordu. bu seçenek de ortadan kalktı. bir sonraki aşama filmin yapımcısı erman film'in sahibi fuat erman ile yapılan bir telefon görüşmesi oldu. kendisi bu müziklerin ses mühendisi necip sarıcıoğlu'nda olduğunu eğer isterse onun verebileceğini söyledi. fuat erman'dan necip sarıcıoğlu'nun telefonu alınır ve zaman kaybetmeden sarıcıoğlu aranır. kimbilir belki benden önce kaç kişi daha benzer soruları sormuştur kendisine. görüşmemizde necip bey müziklerin kayıtlı olduğu makara bantları stüdyo arşivinde özel iklimlendirme koşullarında muhafaza ettiğini ancak sahibinin izni olmadan ve telif hakları sebebiyle başının derde gireceğinden, haklı sebeplerle korkarak tabi ki bu müzikleri vermedi. üzüldüm, canım sıkıldı. artık tek yapabildiğim müzikleri filmlerden kesip biçip birleştirmek oldu.

    işte bu işlemleri yaparken bizim yeşilçam filmlerinde sadece türk bestecilerin değil ağırlıklı olarak yabancı bestecilerin film müziklerinin kullanıldığına şahit oldum. çünkü türk sinema sektörü o tarihlerde fabrikasyon üretim yapmakta ve ucuza mal etmekteydi filmleri. öyle her filmin kendine özgü müziği olamazdı. bu ekstra bir maliyetti. bunun yerine yurtdışından getirilen yabancı film müziği plakları sahnelerin durumuna uygun olarak kullanıldı. böylelikle hem müzikal anlamda seçenekler fazlalaşıyordu hem maliyet düşük tutuluyor hem de seçilen müzikler çoğu zaman berbat bir filmi kurtarıyordu. bu öyle bir şeydir ki bahsi geçen berbat filmlere eğer o müzikler ustalıkla monte edilmezse film beş para etmez bir hale geliyordu. yönetmenlerin kısa sürede çektikleri bazı filmlerine ses mühendislerinden özel müzikleri kullanmalarını ısrarla istedikleri bilinen bir gerçekti. böylelikle onlar filmlerini bir şekilde kurtarırken ses mühendisi de bu işten ekstra prim almaktaydı. win-win durumu yani.

    yabancı film müziği plaklarının ses stüdyolarına transferi birkaç şekilde oluyordu. birincisi ilgili plakların türkiye basımlarını satın almak. ama bu skalayı daraltmak olur. çünkü ülkemizde o yıllarda basılan soundtrack plakları sınırlıydı. bir diğer durum ise ses mühendislerinin kendilerinin veya bir tanıdıklarının özellikle italya, fransa ve almanya gibi ülkelerdeki müzik marketlerde üzerinde soundtrack yazan hemen her plağı bavula doldurup ülkeye getirmeleriyle oldu. öyle ki bir ifadeye göre lale film stüdyosunda 10.000 civarı soundtrack ve enstrümental plak bulunmakta. ilginç bir durum olarak şunu söyleyebilirim; plak alışverişi yapılırken film müziği olmasına öncelik verilmiş. ve üzerinde soundtrack yazan ne varsa alınmış. hatta can isimli alman krautrock grubunun çıkardığı soundtrack isimli albüm bile alınmış. fakat bu bir film müziği albümü değildir. sadece grubun albümlerine verdiği bir isimdir. filmlerde sadece soundtrack albümleri kullanılmadı. film müziği olmayan enstrümental stüdyo albümleri de kullanıldı. örnek olarak; paul mauriat, fausto papetti, franck pourcel gibi isimlerin albümleri sayılabilir. bunlar besteciden ziyade yorumcu olarak yeşilçama hizmet verdiler.

    madem ki türk bestecilerinin müziklerine bir plak ya da kaset üzerinden ulaşamıyorum ve dahi sahiplerinden edinemiyorum o halde yabancı albümlere ağırlık vermek gerekir diye düşünerek şahsi arşivimi genişlettim. tonlarca albüme baktım. bunu yaparken türlere, bestecilere, gitgide aşina oldum. döneme ait ne varsa öğrendim. hiç dinlemem dediğim müzikleri dinledim. kimi zaman meraktan kimi zaman da çok sevmekten bunu yaptım. müziğin içerisinde kullanılan enstrümanlar sebebiyle önce besteciyi daha sonra dönemi ve en son olarak albümleri bulabilmek mümkün oldu. yeşilçamda kullanılan yabancı albüm deşifreleri bu minval üzere ilerledi. tüm bunları yaparken müzikle ilgili bildiklerim öncekinin en az 20-30 katına çıktı. amatörce panflüt çalmaya kastım, yaylı tambur öğrenmek istedim. çok zor olduğunu görünce tırstım. şimdi ise yanflüt deneyeceğim. belki bir moog satın alır john carpenter benzeri gerilim temaları çıkartırım ortaya kimbilir.

    aşağıda 170'ten fazla yabancı müziğin filmlerimizin hangi sahnelerinde nasıl kullanıldığını göreceksiniz. işleyiş şu şekilde olacak; önce filmin ilgili sahnesinin youtube videosu, daha sonra da filmde kullanılan müziğin orijinalinin olduğu linke tıklayarak müzikleri dinleyebilirsiniz. youtube linklerinde ilgili sahne için ekstra bir şey yapmanıza gerek yok. tıkladığınızda ilgili sahneyi göreceksiniz. hem film hem de müzik için geçerlidir bu durum. ayrıca deezer nadir bulunan müzikler konusunda hızır gibi yetişmiştir imdadıma. son dönem favorilerimdendir deezer.

    konuyla ilgili bir diğer detay da plakların devir hızının filmin temposuna göre ayarlanmasıdır. aşağıda örneklerini verdiğim müziklerden bazılarının filmlerde daha hızlı çalındığına şahit olacaksınız. ve ayrıca türk ses mühendisleri müziklerin filmlerde nasıl kullanılması gerektiği konusunda bütün dünyaya ders verecek ustalıktadırlar. bu kadar iddialı söylememin sebebi elbette ki tek başına katlanması zor olan filmlere bu müzikler sayesinde katlanmamız olmasıdır. hangi sahneye hangi müziğin yerleştirileceğini sanıyorum o dönemin ses mühendislerinden daha iyi bilecek kimse yoktur. bu vesileyle tuncer aydınoğlu, necip sarıcıoğlu, erkan esenboğa, feridun kınay ve kunt tulgar'ı sevgiyle anıyorum. iyi ki varsınız.

    buyrun. başlıyoruz*

    aşk mabudesi - 12:52
    paul mauriat - ısadora

    fırtına - 10:50
    john barry - theme from the deep

    sivri akıllılar - 44:55 bu sahnedeki saksafon müziğini başka filmlerde de çokça duydunuz. fausto papetti'nin güzel bir müziği.
    fausto papetti ısn't she lovely linkte 16:16dan itibaren başlıyor.

    atla gel şaban 1:14:57de hipodrom sahnelerinde çalan müzik.
    gordon giltrap - heartsong

    elma şekeri-ali poyrazoğlu 59:01de başlayan müziği muhakkak hatırlayacaksınız. 70lerin başındaki filmlerde çok ama çokça kullanıldı.
    paul mauriat - melancolie melody lady

    bir genç kızın romanı - jenerik yeşilçam melodramlarını sevenlerin çok iyi bildiği bir müzik bu.
    paul mauriat - sympathy (1970)

    tokatçı - 42:47 sen değil kralın gelsin*
    herbie hancock - death wish do a thing

    battal gazi'nin oğlu - başlangıç sahnesi bu müzik yeşilçamın tarihi filmlerinde bolca kullanıldı. ayrıca orijinal ben hur filmini izlemenizi tavsiye ederim.
    miklos rozsa - ben hur - filmdeki kısmı 01:29dan itibaren başlıyor

    şark bülbülü - 3:30 3:30dan itibaren başlayan süper parça.
    osibisa - t.n.t.

    canlı hedef 1:04:26'daki müzik komşu yunanistandan geliyor.
    mikis theodorakis - z - main title (o andonis)

    hababam sınıfı tatilde - badi ekrem ateşin üstünde yürüyor
    martin denny - chinese lullaby (1958)

    gönülden yaralılar - jenerik
    henry mancini - theme from the night visitor -1970

    tokatçı kara erol adamlarıyla beraber köşke doğru yürüyor.
    lalo schifrin - enter the dragon the human fly enter the dragon albümü ses mühendislerimizin çok sevdiği albümlerden. tamamını dinlemenizi tavsiye ederim. başka tanıdık müzikler de karşınıza çıkacak. özellikle bruce lee'nin kata çizerken çıkardığı seslere bayılacaksınız*

    gelincik - 50:28 harika bir çocuk teması. buna bayılıyorum.
    fiorenzo carpi le avventure di pinocchio 1972

    inek şaban 1978 kadın şabanı soyuyor 35:50
    herbie mann - ıncence

    mahçup delikanlı 29:28
    stelvio cipriani - le mataf 01:13ten itibaren

    inek şaban 1978 - şaban altına kaçırıyor 38:24
    herbie mann - odalisque - 02:17den itibaren

    inek şaban 28:03te antrenman sahnesinde çalan latin müzik 1978 dünya kupası için bestelenen müziklerden biri.
    conquistador argentina 1978

    gol kralı 1980 antremanda çalan oynak müzik 31:56da başlıyor
    the sandflowers - casino sahara 1975

    inek şaban 1978 - dinamit lokum gibi 51:32
    herbie mann - ımpressions of the middle east 1966 do wah diddy diddy 3:12den itibaren

    yedi bela hüsnü - tango necla sahneye çıkıyor
    stanley black - la cumparsita

    öksüzler sezercik 12:08 70lerin başında gerilim anlarında kullanılan bu müzik asıl bu filmle çok meşhur oldu. o dönemin popüler şarkısı memories'in introsu.
    earth & fire - memories

    yıkılmayan adam 1:03:39dan itibaren çalan harika saykodelik müzik
    mario molino - ınside - tempesta - 1975

    tek kurşun - 1968 - jenerik en çok kullanılan gerilim mizklerinden. siyah beyaz filmlerin vazgeçilmezi.
    andre previn dead ringer main title linkte 10:49da başlıyor.

    kuşçu - 27:10 işte yeşilçamda en çok duyduğunuz müziklerden biri. ağır dram içerir
    francis lai-la course du lievre a travers les champs

    yüz numaralı adam kemal sunal boks yapıyor 43:22
    jean-claude borelly dolannes melodie 1975

    babacan 1975 jenerik
    john keating - prelude to earthrise

    canlı hedef - 54:51
    john barry - you've got more things going for you than teeth baby

    sezercik yavrum benim 1971 jenerik
    john barry - florida fantasy 1969

    tokatçı - selaminko shogun teşrif eder.
    john barry - the man with the golden gun - chew me in grislyland

    mahçup delikanlı 03:44te başlayan hepinizin iyi bildiği pembe panter teması
    henry mancini - the pink panther theme

    tarkan viking kanı - 1:15:20 ses mühendislerinin her daim ellerinin altında bulunan bir gerilim teması daha.
    alfred newman airport emergency landing

    acı hayat 1973 08:54te başlayan duygusal tema
    georges garvarentz chez timakoff

    battal gazinin oğlu 1:07:10da başlayan hareketli müzik
    alfred & lionel newman - bravados (1958): main title

    yalancı yarim - kemal sunal kapıda bekliyor 01:16:41
    armando trovajoli homo eroticus 1971

    savulun battal gazi geliyor - jenerik
    martin böttcher - unter geiern

    yüz lira ile evlenilmez 1:10:43
    ennio morricone - my name is nobody - main theme 1973

    kadirin profesörlüğe lanet ettiği filmden bir müzik 23:32
    charles dumont traffic 1971

    zagor kara bela jenerik 37. saniyeden itibaren
    jerry fielding the wild bunch 1969 orijinal filmden bir klip eşliğinde

    aile şerefi - zengin piçi oktay havuza atlıyor
    pierre bachelet - o' she's a lady

    sezercik yavrum benim 1971 13:41 ki bu müzik 1968-74 arası yeşilçamda çok fazlasıyla kullanıldı. orijinal bullit filmindeki araba takip sahnesini izlemenizi mutlaka tavsiye ederim.
    lalo schifrin - bullet - 1968 - shifting gears

    iki arkadaş(darbe) - 33:14 yine en bilindik gerilim teması. çok severim.
    ennio morricone - ıl pollo

    gol kralı 21:50de manyak doktor müziği
    michel polnareff - the rapist orijinalinde müzik daha yavaş çalıyor ama bizim ses mühendisleri bazı lp ve 45likleri normalden daha hızlı çaldılar filmlerde. bu da onlardan biri.

    mahçup delikanlı 21:03
    quincy jones - money runner

    hababam sınıfı güle güle - 1:17:14 dans müziği
    francis goya - nostalgia

    battal gazi'nin oğlu battal babasına layık bir oğul olup taşa saplanan kılıcı çıkarıyor.
    ben-hur golgatha

    turist ömer uzay yolunda 25. saniyeden itibaren jenerik müziği
    the ventures - out of limits

    gerzek şaban - seyfiyi vuruyorlar
    john barry - let's go get 'em bu müziğin 1:55te başlayan kısmı hababam sınıfında kullanıldı.
    ayrıca yine gerzek şaban filminden bir başka müziği aşağıya ekliyorum. filmin tamamını bulamadım. o sebepten sahne veremiyorum.
    john barry return to scaramanga's fun house
    bu 2 müzik de the man with the golden gun filmine ait müziklerdir.

    yaşam kavgası 1978 jenerik
    ennio morricone - sangue sullasfalto (la califfa) 1971

    ana ocağı 1977 kadir inanır 14:06
    betrayal - tangerine dream - sorcerer

    yüz lira ile evlenilmez 1:06:17 ki bu müzik bir dönem trt'nin trafik tanıtım videolarında da kullanıldı. dinozorlar bilirler*
    ennio morricone - punto e basta (titoli di testa) 1967

    paprika (gaddarın aşkı) - 8:29
    the royal guitar ensemble - diamond head

    üçkağıtçı kemal sunal 06:22de başlayan duygusal müzik
    mario molino - inside - finale titoli 1975

    tarık akan bebek yüzlü 02:46dan itibaren
    ennio morricone - la posada no. 2 - c'era una volta ıl west (1968)

    kılıç aslan - 11:01
    jerry goldsmith planet of the apes no escape filmdeki kısmı orijinal müzikte 3:35ten itibaren duyulabilir.

    kuşçu - 7:22deki dram teması
    mikis theodorakis - paola 11099

    ana ocağı 1977 kadir inanır 43:27
    tangerine dream - sorcerer - vengeance

    umudumuz şaban - 13:24
    john williams crossing the missouri

    bir yabancı 1974 39:07de havuz sahnesinde çalan müzik
    michel legrand - oum le dauphin 1971

    kılıç bey 45:59
    roy budd the hostage escape

    üçkağıtçı kemal sunal 03:57den itibaren çalan harika gitarlı müzik
    ennio morricone - "my name is nobody" : se sei qualcuno è colpa mia

    hababam taburu 24:30
    jerry goldsmith patton 1970 main title

    ortadirek şaban - trafik ışıklarıdan bir atlet edasıyla kalkıp koşuyor şaban
    lionel richie - all night long

    üçkağıtçı kemal sunal 05:20de çalan tuhaf müzik
    michel polnareff - ballet

    ana ocağı 1977 kadir inanır 08:27
    jerry goldsmith the cassandra crossing 1976

    yüz lira ile evlenilmez 45:58de başlayan funk müzik
    mandingo- goddess of the sun

    bebek gibi maşallah 33:07de başlayan harika gitar melodisi
    the chantays - pipeline

    merhamet - emrah - 1986 45:13teki gerilim müziği 80'lerde çok sık kulağımıza çalındı
    halloween ıı - soundtrack 04 "laurie and jimmy

    beş parasız adam 1:21:18den itibaren
    mario molino - ınside - a2 le pleiadi

    hınç 1976 cüneyt arkın 01:54den itibaren
    michel colombier wings 1971 - emmanuel

    tarkan viking kanı - açılış müziği bu sadece tarkan filmlerinin değil cüneyt arkının surlardan surlara atladığı tarihi filmlerde de kullanılan efsane bir müzik
    john barry - "main title" (the lion ın winter, 1968)

    hababam taburu 07:35
    nino rota - godfather ii - 1974 - a new carpet

    öksüzler sezercik 27:41
    jerry goldsmith - patton 1970 - german advance

    ana ocağı 1977 kadir inanır 03:50
    tangerine dream sorcerer 1977 rain forest

    yedi bela hüsnü açılın karamürselli deli hamdi geliyor. cüsseye bak hizaya gel*
    john barry - the end ıs at hand

    yıkılmayan adam 1977 50:53teki kavga başlangıcında çalan müzik
    van mccoy & the soul city symphony ?-- african symphony african symphony

    seven ne yapmaz 05:12
    jack nitzsche - theme from mondo cane (more)

    sevilmek istiyorum - 1973 - ekrem bora 1:07:47de başlayan hareketli müzik
    philippe sarde - jukes boxes chez saidani

    bir yabancı 1974 jenerikteki müzik
    alain goraguer la planete sauvage - deshominisation

    yüz lira ile evlenilmez 1:02:02
    philippe sarde ~ la grande bouffe original theme 1973

    malkoçoğlu kara korsan 41:40 göbek dansıyla beraber başlayan müzik;
    martin böttcher - durchs wilde kurdistan 1965 - ım palast des padischahs

    kuşçu - 12:49
    francis lai - la course du lievre a travers les champs

    kanun adamı cüneyt arkın 1985 jenerik
    francis lai - l'heure bleue

    yavaş gel güzelim - jenerik
    ron goodwın - wedding dance

    gelinlik kizlar - sadri baba kızlarını kovalıyor
    paul mauriat-ıl fait beau, ıl fait bon

    çirkin dünya 1974 yeşilçamın en gerilimli filmlerinden 58:30da başlayan harika morricone müziği
    ennio morricone - ıl violinista 1972

    alın yazısı 1972 17:13
    phılıppe sarde - les choses de la vıe - l accıdent ralentı

    alın yazısı 1972 - ökkeşoğlu haydar sarı şeyhmus'u kovalıyor
    vanishing point the j. b. pickers-freedom of expression 1972

    sabıkalı 1974 1:14:39 başlayan müzik
    love unlimited - under the ınfluence of love

    yanlış numara zeki metin 02:03
    vladimir cosma - les sous-doués en vacances

    asi kalpler 1972 şener şenin dans sahnesi müziğin 58. saniyesinden itibaren filmdeki kısmı çalıyor.
    osibisa - the dawn

    bebek yüzlü 50:10
    marvin gaye - 't' stands for trouble

    şeytanın kurbanları 1973 52:54
    philippe sarde - le bal des ferrailleurs (1971)

    ölüme son adım - cüneyt kıza çiçek verirken
    jerry goldsmith - first blood (1982): ıt´s a long road (ınstrumental)

    bataklıkta bir gül 1983 banu alkan - jenerik müziği
    franco micalizzi - l'albero dalle foglie rosa (1974)

    murat ile nazlı 05:30
    elmer bernstein summer thoughts

    murat ile nazlı 23:52deki harika duygusal tema
    leroy holmes - love theme from 'romeo and juliet'

    yılmaz güney ibret - jenerik müziği
    philippe sarde - max et les ferrailleurs - description des ferrailleurs

    bebek yüzlü 43:20 bu müzik bir dönem ntvdeki eko diyalog proramının jeneriğinde de çaldı.
    ısaac hayes: shaft

    şaka yapma - 1:20:04
    space - ballad for space lovers - 1977

    kambur - 25:38 yine çok duyulan bir müzik.
    mikis theodorakis - to gelasto paidi (arrival of helen)

    sezercik aslan parçası 1972 1:20:10'da godfather müziğinin hugo montenegro yorumu duyulmakta. bu yorum çok sık kullanıldı.
    hugo montenegro - "the godfather"

    deli ferhat 10:25ten itibaren
    duke of burlington - lsd

    ben bir sokak kadınıyım 1966 filmde fatonun striptiz sahnesinde kullanılan sax parçası
    fausto papettı - summertime

    alışırım 1:08:21
    david shire - 2010 - 1984 - reactivating discovery

    kaplanlar ağlamaz 25:04 yeşilçamın en meşhur ve benim en çok sevdiğim gerilim müziklerinden bir tanesi
    roy budd fear ıs the key 1972 - oil rig

    yadeller 58:38
    lenny white presents the adventures of astral pirates 25. saniyeden itibaren

    ah nerede - 47:55teki gerilim müziği
    john bary together brothers - getaway linkte 17:02den itibaren başlıyor.

    malkoçoğlu kara korsan 43:59
    mario nascimbene alexander the great 1956 - olympia's party and burning of alexandropolis

    ölüm görevi 7:44te başlayan akordeon müziği
    astor piazzolla - seul tout seul

    seven ne yapmaz 7. kısım başlangıç bu müzik çok meşhur bir gerilim temasıdır. yeşilçamın en sevdiklerinden. size de aşina gelecektir.
    frank devol krakatoa east of java 1969 - kee kana lu albümde 11:25ten itibaren duyulabiliniyor.

    firari aşıklar 08:41
    jimmy smith / main title from "the carpetbaggers"

    bomba ahmet (1970) jenerik
    jerry goldsmith - galaxy a go go! or leave ıt to flint [1966]

    gel gardaş gel - açılış müziği
    charles gerhardt - sahara

    malkoçoğlu kara korsan 59:56dan itibaren
    major dundee - the escape/lt. graham-artillery filmdeki kısmı orijinal müzikte 5:05te duyulabilir.

    hudutların kartalı 1973 - 1:05ten itibaren
    the duke of burlington - devils trillo

    deli ferhat 39:29dan itibaren
    ron goodwin battle of britain 1969 - battle in the air

    kaplanlar ağlamaz 1:06:27
    ennio morricone l'uomo dell'armonica

    tophaneli murat - jenerik
    henry mancini masha's theme linkteki ilk parçadır.

    bebek gibi maşallah 44:21
    manos hadjidakis - min ton rotas ton ourano

    ben böyle doğdum 08:40tan itibaren
    j.j. johnson - cleopatra jones - 1973 soundtrack funk- wrap up

    kaderim kanla yazıldı - jenerik müziği
    george garvarentz - the southern star 1969 the hunt linkte 02:03te başlayan müzik.

    krallar ölmez ( 1967 ) - 27:10
    ernest gold - the mysterious signal

    kan - 6:21deki piyanolu müzik
    francis lai - rencontre

    düzen - kadir inanır - 14:30da başlayan gerilim müziği
    enrico simonetti - baciamo le mani - violenza

    şafak sökerken - 43:59
    profondo

  • 27. fuatavni

  • 28. chp'nin %30 barajını yıkması

    olmayacak iş değildir. şu an % 28'lerde. ama verebilirim diyen meyilli çok insan var. son 3 gün iyi çalışılırsa niye olmasın. özellikle hdp meyilli seçmen hdp'nin mv çıkaramayacağı yerlerde chp'ye yüklenebilir. mhp'den gelen, cemaatin geçen seçim bağımsıza giden 300.000 oyundan gelen, hdp'ye emanet gidenden gelen oylarla 28'e dayandı zaten. %30 türkiye dengelerini ve çok şeyi değiştirir. iç barış için muazzam bir artı da yaratır. ha gayret.

  • 29. mustafa kemal atatürk

    kendisi hakkında okuduğum en güzel şeylerden biri bu sanırım:

    kurtuluş sonrası ingiliz donanması'nın izmir limanı'nda kalmaya devam etmesi gazi mustafa kemal paşa'yı çok tedirgin etmektedir. ingiliz donanma komutanı ziyaretine gelir. gazi misafirperverlik gösterir. amiral, kendi vatandaşları ile azınlıkların durumlarını sorar. gazi; suç işlemeyenlerin izmir'de kendisi kadar güvende olacaklarını, suç işleyenlerin adaletin huzuruna çıkacaklarını söyleyince sohbet gergin bir havaya girer. donanma komutanı der ki:

    + fakat paşa hazretleri, fevkalade günler geçirdik. yunan ordusu'ndan cesaret alan bazı rum ve ermeniler şımarıklık yapmış olabilir. bunlar, fevkalade günlerin olaylarıdır. hoş görülmesi gerekir. eğer bu kimseler, halkın husumetine bırakılacak olursa, bütün dünya aleyhinize kıyameti koparır!

    son cümleye kadar gülümsemekte olan mustafa kemal paşa, amiral tehdide kalkışınca sözünü bıçak gibi kesmiş:
    - şu "efendi devlet" rolünü bir kenara koyunuz amiral! milletleri de tehdit etmekten vazgeçiniz!
    ingiltere ve müttefiklerinin kıyameti koparıp koparmayacağını düşünmem! bunlar memleketimin iç işleridir; kimsenin bu işlere karışmasına müsaade etmem!

    + ingiltere hükümeti'nin tebaasını her yerde koruma hakkı, devletler hukukunun teminatı altındadır. avrupa devletleriyle birlikte arkaladığımız rum ve ermenilerin güven içinde bulundurulmasını sadece rica ettik. yoksa biz bu güvenliği sağlayacak güçteyiz...

    - arkaladığınız yunan ordusu'nun denizde yüzen leşlerini herhalde görmüş olmalısınız! türk ordusu asayişi sağlayacak güçte olduğu gibi, limanı boşaltacak güçtedir de... donanmanızın en kısa zamanda limanı terk etmesini istiyorum!

    + ingiltere'ye savaş mı açıyorsunuz?

    - savaş açmak mı? siz yoksa sevr antlaşması'nın hala yürürlükte olduğunu mu sanıyorsunuz? biz onu çoktan yırttık... karşımda oturuşunuzu, sizi konuk saymama borçlusunuz! bizim gözümüzde "barış antlaşması yapmamış" iki devletiz. savaş hukuku yürürlüktedir. gemilerinizi derhal kara sularımızdan çekmenizi size ihtar ediyorum!

    görüşmeden sonra ingiliz hükümeti türk hükümeti'ne ultimatom verir. komutana söylenenlerin yazı ile teyidi istenir... istenen yapılır. olay şehirde de duyulur ve falih rıfkı atay'ın anılarına göre "başımızı yeniden savaş belasına sokacağız" tedirginliği başlar. fakat birkaç saat sonra ingiliz ve fransızlar, kendi devletlerinin uyruğunda olanları gemilere bindirip sessizce çekip giderler.

    salih bozok o anı şöyle anlatıyor:

    verilen zaman bittiğinde, büyük ingiliz donanmasının uzaklaşmasını seyrettik.
    "o" ise, bakmıyordu bile...

    bir daha oku:
    "o" ise, bakmıyordu bile...

    lan şuna bak:
    "o" ise, bakmıyordu bile...

    oha!
    "o" ise, bakmıyordu bile...

  • 30. mario gomez cha cha

    yahu adamcağız akşama kadar burayı okumuyor, buranın formatını, dönen goygoyları bilmiyor. mizahi bir yanıt vermek için danışmanlarından fikir almasında ne gibi bir sakınca var? bir de çıkmış "kesin o yazmadı danışmanlarından yardım aldı" diyorsunuz :) alemsiniz yeminle.

  • 31. trabzonspor'un kapatılması

    başta trabzonlular olmak üzere herkesin düşünmesi gereken seçenek.

    kapatılması derken, yalnızca futboldan bahsetmiyorum. tüm spor branşlarına kilit vurulmalıdır. sporla en ufak bir ilgisi kalmamış bir spor kulübünün varlığını devam ettirmesi size de saçma gelmiyor mu? başka bir dernek kurup yollarına devam edebilirler. ama spor yok, ı ıh olmaz. olmuyor işte. bundan 20 sene önce otobüs taşlayan insanlar lan bunlar.

    bariç'in sırtına gelen taş sonrası yere düşmesinde türk basını bariç'i suçlayacağına trabzonspor'un vahşiliğini konuşmaya başlasaydı bugün hakemler rehin tutulmazdı, önüne geleni ölümle tehdit edemezlerdi, kadınları aşağılayamazlardı.

    trabzonspor derhal, bugün kapatılmalıdır. yüzlerce insanın birbirini öldürmesini mi bekliyorsunuz bunu yapmak için? trabzonspor deplasmanına giden rakip oyuncular ve hakemlerin can güvenliği var mı bu saatten sonra?

  • 32. chp ekşi sözlük'e kaç para verdi

    cumhurbaşkanının devlet kaynaklarini akp propagandasi icin kullandigi bir ulkede ak itlerin kafasini kurcalayan soru

  • 33. çomarlardaki okumuş ve elit insan nefreti

    ben bu olayı cidden çözemiyorum ya, bu çomar diye tabir edilen kesim ne kadar ikiyüzlü,kindar,ahlaksız anlamak cidden çok güç.

    ulan hala 29 ekimde vals yaptılar falan diye kendilerinden oy isteniyor. bu sanki çok kötü birşeymiş, bu insanlar canavarmış hatta fransız ihtilalinde ekmek yerine pasta yeyin diyen kraliçeymiş gibi davranıyorlar.

    abi okumuş, kendini geliştirmiş insanlardan niye bu kadar nefret ediyorsunuz ? neden kendi ahlaksızlıklarınızı yapmayan, kadınlara sadece seks objesi olarak ağzı sulanarak bakmayan, oğlunu kızını modern yetiştiren, belirli felsefe ve dünya görüşü olan, kelepçelerinden kurtulmaya çalışan insanlardan bu kadar tiksiniyorsunuz ?

    normal hayatta bile karşınıza çıkıyor bu durum. birkaç çomar olan arkadaşım var, bakımlı bir kız gelir bunlar sosyetelerde bilmemne. ?

    ulan işin kötüsü genellikle bu böyle çok elit çok sosyete diye tabir ettikleri insanlar genellikle okumuş emekçiler oluyor amk. okumuş bir doktorun,mühendisin,öğretmenin,sanatçının,akademisyenin kazandığı para ne kadar ki ? olsun 3 bin lira olsun 10 bin lira. bina başına 100 lerce milyar kazanan müteahhitler ise hiç gözlerine batmaz bunların. istedikleri kadar lüks yaşasınlar, para harcasınlar. çünkü onlar da eğitimsizler ya. çoğu da barzo ya zaten.

    bunları yapan sadece bildiğimiz parti mensupları da değil. ne bileyim beren saat bişey der, ana avrat söverler içlerindeki kini çıkarırlar kadın biraz açık görüşlü düşündü diye. leman sam'dan nefret ederler, aziz nesin'den leven üzümcüden nefret ederler. bunların hepsi de gayet iyi kalpli olan, bazı kötülüklerin bitmesi için çaba veren insanlar.

    hangi başka ülkede var böyle bir durum? ne bileyim mesela bir almanya'da, amerika'da, yunanistan'da,rusya'da vs okumuş insanlara, biraz açık görüşlü ve kabul edilen ahlak normlarıyla savaşan insanlara böyle bir tepki varmı? bazen haberler okuyorum yabancı sitelerde onlarda "marjinallik" yapan insanlar genellikle destekleniyor, söyledikleri dinleniyor ve seviliyorlar.

  • 34. 29 ekim 2015 akp diyarbakır mitingi

    onceki secim mitinglerinde diyarbakır diyorlardi
    simdi diyarbekir diyorlar.

    bir kac secim daha olursa amed diyecekler bence. oy icin atmayacaklari takla yok bunlarin

  • 35. abdullah öcalan'ın ölmesi

    oglum o adam zebanilerin eline dusse "cehennem icin hizmet etmeye hazirim, benim anam da zebani" der be..

  • 36. ismail küçükkaya'nın yaptığı garip anancılık

    ay saçmalamayın rica ederim.

    bu adam her sabah annelerle muhabbet çeviriyor. annelere acayip saygılı, annelerinizi arayın diye elli kere öğüt verir, milletin annesi hapasa twit attırır "ismail oğlum çok seviyoruz seni" diye. "ben ve fatih kardeşimi annelerinize sorunuz, anneler en iyisini bilir" diyor herif.

    içinizin pisliği cümlelerinize vuruyor, az mukayyet olun len; beş düşünün bir yazın mesela. kendinizi rezil ediyorsunuz sonra.

  • 37. 29 ekim 2015 osmanlıspor fenerbahçe maçı

    alper'in yıllardır aradığı golü sonunda attığı gol. 3 yıl heder olmuştu o plaseyi atabilmek için.

  • 38. merhaba ben ahmet davutoğlu karı lazım mı

    bu ülke herkesin, çekinmeyin.

  • 39. recep tayyip erdoğan

    ortaçağ üretimi din kültürünün kusursuz bir temsilcisi olarak bu ülkede aydınlanmayı simgeleyen bayramları hasta raporu alıp evinde geçirirdi.

    ama şimdi gün 29 ekim 2015. ve 1 kasım 2015'te genel seçim var ve ekibinin de bu seçimi kaybetme ihtimali var.

    bu yüzden turp gibi geldi, atatürk'ün iktidarı gökyüzünden alıp, yeryüzüne teslim edişinin kutlamalarına katıldı.

    bugün camisine gidip sığınmak yerine, seçimle ilgili korkularını gidermenin yolunu bayram kutlamasına katılmakta, yani ister istemez atatürk'e sığınmakta buldu.

    bunu seçime yönelik korkularını giderme amaçlı siyasi bir hamle olarak yapmış olması, atatürk'ün bayramını kutlamaya gelmiş ve dolayısıyla ona sığınmış olduğu gerçeğini değiştirmez.

    ***

    çünkü bu ülkede korkan herkes cumhuriyete, uygarlığa, ilericiliğe ve atatürk'e sığınır.

    ***

    çünkü hâlâ aydınlığa giden yolda onun bir adım ilerisine geçemedi ülke.

    işte bu yüzden mustafa kemal atadır ve babadır. biyolojik anlamda değil ama kendi insanına sahip çıkışı ve onu iyiliğine olan şeye doğru yönlendirişi ile bir babadır ve atadır.

    bazı insanlar haklı haksız gerekçelerle onun farklı yönlerini sevmeseler bile ve kendisi şu an yaşamıyor olsa bile, bu ülkenin ve insanlarının hâlâ atası ve babasıdır.

    insan babasının her özelliğini sevmek zorunda değildir, ama babasından daha ileri ve daha güçlü olmadığı sürece, yani çocukluktan çıkamadığı sürece babasına sığınır.

    işte bu yüzden atatürk hâlâ ata türktür. hâlâ bu ülkenin ve insanlarının babasıdır. tayyip gibi ülke borç ve kriz içindeyken kendisine saray yaptıran ve sonra da o sarayın içinde utanmadan "halk açtı, bunlar şampanya içiyordu" diyenlerin bile atasıdır. hatta en çok onların atasıdır. çünkü en çok onların ihtiyacı var atatürk'ün prometheus misali getirdiği aydınlığa.

    cumhuriyet bayramın kutlu olsun tayyip erdoğan. onca yıl başbakanlık, cumhurbaşkanlığı yaptın. birlikte bir cumhuriyet bayramı kutlamadan gitmen doğru olmazdı zaten :)

  • 40. oy ve ötesi'nin hala gönüllüye ihtiyacı olması

    arkasında bunca destek varken, bunca sempati toplamış, yapilan işin şeffafligi, dogrulugu bu kadar ortadayken maalesef hala var olan durum.

    yenibosna'da görevli olduğum "kudret saraçoğlu ortaokulu"nda hala 20 den fazla sandıkta musahit eksik.

    sizden ricam gorece güvenli bölgelerde olanlariniz, okullarında doluluk oranları yüksek olanlariniz varsa lutfen iletisime geçsin. istanbul'un göbeğinde bomboş bir okulda gidiyoruz seçime.

    yeni gönüllü olacaklar hala şansıniz var, yarin aksam bakırköy baro'sunda son eğitim var. ben yarin aksam ve cumartesi seçim hakkinda bildiğim herşeyi paylaşırim sizinle. diğer gönülluler de öyle. hemen üye olun, yarin aksam tanışalim.

    hepinize altın ayicik jelibon, cokoprens benden.

    sözlügun gücü adina yardim edin !

    edit: "aslinda ne kadar da yardımcı olmak isterdim " mesaji atmayın. yardımcı olun.

  • 41. kara para aklandığından şüphelenilen işler

    şehir dışlarında bulunan, kazık fiyatlı restoranlar: gittiğiniz zaman en fazla bir iki masayı dolu görürsünüz, kalabalık olmasın diye fiyatları köklemişlerdir. vergisini falan düzenli kuruşu kuruşuna da öderler nasıl oluyorsa.

    gene benzer şekilde küçük yerlerde şehir dışlarındaki oteller, benzin istasyonları.

    otobüs firmaları. otobüsün yarısı boş olmasına rağmen biletlerin tamamı satılmış gibi bilet keserler.

    bu işlerin tamamını birden yapan adam tanıyorum ben.

    bu arada iş yaparak para kazanan adamın kara geçmek için vergi kaçırırken, namussuzlukla kazanılan paranın vergilendirilmeyle aklanabilmesi ne ironiktir değil mi?

  • 42. kadına yakışmayan şeyler

    dogrusu:

    sozluk erkeklerinin kadinlara yakistiramadigi seyler

    olmasi gerekendir. bayiliyorum bu sozluk erkeklerinin kendi onemsiz goruslerini global otorite havalarinda yazmalarina. ilginc bir tur bu homo suserus.

  • 43. ben rte cevaplarımı sorulandırmak için buradasınız

    açılması muhtemel bir başlık.

  • 44. karadeniz insanından nefret etme sebepleri

    atakum'da (samsun) büyümüş aslen iskeçeli biri olarak bu başlık altındaki bazı tespitlere katılsam da böyle "nefret" dolu genellemelere karşıyım.

    hayır yani karadeniz ama hangi karadeniz?
    mesela samsun'u ele alalım. bilenler için söylüyorum atakum ile canik'i nasıl bir tutabilirsiniz? samsun'u değil karadeniz'i ele alalım; samsun ile trabzon'u nasıl bir değerlendirirsiniz? samsun'da samsunlu insan sayısı azdır ben gibi muhaciri, özellikle çevre illerden geleni çoktur. yani insanlar bir arada mutlu mesut yaşar(dı). (son on yılda bu başlıktaki gibi yaklaşımlarla bu değiştirilmek istendi/isteniyor. atakum dışında bu olumsuz yaklaşımları -maalesef- hissedebilirsiniz. ama atakum, tüm bu genellemelerinizi bozar.) trabzon ise hemen hemen hiç göç almayan bir şehirdir, dışarıya kapalıdır.
    nefretten gözü dönenler samsun-trabzon'u yakın şehirler sanabilir.. ama yok öyle bişi farklı şehirler, farklı kültürler, coğrafyalar, iklimler... (aynı olsa ne farkeder? ki bunun daha samsun'dan da batısı var.)

    ha bunu bile bile böyle genellemelere imza atan varsa bişi demiyorum.

    rizeliler'in seçimlerdeki siyasi tavrını eleştirelim ya da samsun gibi bir büyükşehir'den bir sahil şehrinden çıkan seçim sonuçlarını yorumlayalım ama "nefret" kötü bişi dostlar. yapmayın.

    iç anadolu'da yozgat ile eskişehir'i bir tutup genelleme yapmak ne kadar saçmaysa, buradaki genellemelerin çoğu da bir o kadar saçma.

    tüm güneydoğu'yu yakalım diyen faşistlerden sonra şimdi sıra karadeniz'e mi geldi? yapmayın.

    "birlikte nasıl yaşarız"ın değil de "birlikte nasıl yaşa(ya)mayız"ın mücadelesini vermek.. ne bileyim ben.. yapmayın.

    bir galatasaraylı olarak söylüyorum ki galatasaray'ı sevmek için fenerbahçe'den nefret etmek zorunda değiliz, o misal.. benim için rakibin yanlışları varsa onu söylerim ama "tüm fenerliler ..."dır demek, çözüm mü? kime ne faydası var?

    güzel güneydoğu insanını sevmek için "tüm" karadeniz insanını gömmek mi doğru?

    biz "barış"tan bahsederken şu başlık altındaki genellemelerin, aşağılamaların amacı ne? içinizi dökün edin de genelleme yapmamayı öğrenin bi!

    ne istiyorsunuz, herkes siz gibi gaza gelsin sonra samsunlu urfalı'ya; diyarbakırlı trabzonlu'ya sövüp saysın mı?

    kime ne anlatıyorum ki; tüm karadeniz insanını "laz" sanan, hatta sanmayı bırak laz diye aşağılayanlar, ne anlar?!

    "laz, rum, ermeni, kürt... birlikte yaşamak" işte en çok da bu başlık altındaki bazı iki yüzlüler yüzünden zorlaşıyor.

    kendi ait olduğu değerler için milliyetçilik yapıp, sadece kendi değerlerine saygı duyulmasını bekleyen ama diğer değerlerden "nefret" edenler yüzünden bu haldeyiz asıl.

    en güzel karadeniz insanlarından biri *kazım koyuncu'nun da mı hiç hatrı yok sizde?

    (bkz: karadeniz insanı)
    (bkz: kazım koyuncu)

  • 45. osmanlıspor diye bir takımın olması

    "osmanlıspor" gibi ucube bir isimle osmanlı imparatorluğu'nun şanına ters, utanç kaynağı takımdır.

    başka işiniz mi yok lan ? futbol'dan başka bir algınız olmadığı için osmanlı imparatorluğu'nu da sadece futbolla anabiliyorsunuz di mi ? sonra neden bize "cahil" diyorlar... cahil bile değilsiniz; sıfat falan gerekmez size...

  • 46. vitor pereira

    "nasıl oynayacağız" diye soran oyunculara, "çıkın oynayın işte ne bileyim amk" cevabını vermiş olması muhtemel hoca. bu kadar kötü oyun başka türlü izah edilemez zira..

  • 47. ben haydar baş ve tekrar aranızdayım

    şimdilik fakeyiz ama iktidar olunca inşeallah yorum baloncuğu da satın alacağız. malum şimdilik hazine yardımı alamıyoruz.

  • 48. fenerbahçe galatasaray maçının görüntülü analizi

    not: imgur engellendiği için dns ayarlarını değiştirmeyen, hotspot shield gibi programlar veya vpn kullanmayanlar linkleri açamaz.

    bu sefer bayağı uzun oldu. galatasaray’ın yanına hem fenerbahçe’yi biraz da hakemi de ekleyince uzadı doğal olarak. lafı da uzatmayalım o zaman.

    http://i.imgur.com/fhsbj03.gifv
    diego çığlık çığlığa top isterken galatasaray defansında hiçkimsenin ilgisini çekmiyor. herkes klişe bir ortaya o kadar odaklanmış ki diego’ya pas gidebileceği kimsenin aklına gelmiyor bile. sonucunda oldukça tehlikeli bu pozisyon çıkıyor ortaya.

    http://i.imgur.com/rjswfyj.gifv
    çok güzel bir atak. burada anlatılacak pek bir şey yok zaten. markovic biraz daha yetenekli olsa nani’yi kaleci ile karşı karşıya bırakacak.

    http://i.imgur.com/n05gwid.gifv
    şimdi ben bu faul pozisyonunu neden koydum? sizce neden? belki bir benzeri olacaktır ileride?

    http://i.imgur.com/qnb1rym.gifv
    galatasaray’da benfica maçında bahsettiğim sorun devam ediyor. ondan önce de vardı. devam da edecek. savunma ile hücum arasında bağlantı kurulamıyor. arada hiçkimse yok. yarısı savunmaya gömülürken yarısı hücuma gömülüyor. hamza hamzaoğlu bir türlü şu sıkıntıyı çözemedi. fenerbahçe maçının ilk yarısında yenen baskının da nedeni buydu. topu ayağına alan pas alternatifi göremiyor ki.

    http://i.imgur.com/oypbmq1.gifv
    nani’nin en büyük problemi. nerede duracağını bilmiyor adam. ‘adamı geçtim, pası vereyim’ olayı yok adamda. illa diğerini de geçecek. bu yüzden de sağladığı fayda gereksiz yere düşüyor.

    http://i.imgur.com/ytn3jrt.gifv
    geçen sefer analizin eksenini kaydıran sabri sarıoğlu vardı. bu defa ona izin vermedim ama yasin öztekin çıktı başımıza. tüm maç boyunca faydasızdı.

    http://i.imgur.com/p2ub7ac.gifv
    yahu şu topu yaydaki podolski ile buluşturmak bu kadar zor mu gerçekten? adam akıllı bir pasla çok büyük bir tehlike yaratılabilir ama yasin öztekin’de bu tarz bir özellik yok. galatasaray kalitesinde bir oyuncudan bu pası atmasını beklemek çok abes değil diye düşünüyorum.

    http://i.imgur.com/ovyzwqn.gifv
    bir diğer derbi katili. bilal de çok saçma sapan bir oyun sergiledi.

    http://i.imgur.com/2ivwbjc.gifv
    tehlikeli hareket kavramının saçmalığı bu pozisyonda belli oluyor. fırat aydınus bilal’in rakibini sakatlama ihtimali olduğunu düşünerek çift vuruş veriyor. iyi de bu top daha temiz nasıl alınabilirdi ki? ihtimaller üzerine karar vermek hiç de adil değil bence.

    http://i.imgur.com/t5wm92y.gifv
    allah aşkına yasin burada ne yapmaya çalışıyor biri bana açıklasın.

    http://i.imgur.com/zetcgta.gifv
    pozisyonun başında van persie’yi izlemenizi istiyorum. o kadar harika yer almış ki. caner biraz akıllı davransa çok tehlikeli bir pozisyon bulabilir fenerbahçe. belki de ofsayttır orası ayrı. devamında ise klasik bir nani hareketi görüyoruz. dünyanın en gereksiz şutlarından birini çıkarmayı başarıyor.

    http://i.imgur.com/z3zluep.gifv
    burada umut podolski’nin kaçtığını görmesine rağmen topu kendisinin atmasının daha mantıklı olacağını düşünüyor. halbuki topun üstünden atlamayı denese podolski ofsayt olmayacak. bu sefer de caner’in araya girme ihtimali var tabii. yalnız caner de tam umut’a hareketlenmiş. belki onu da geçebilirdi top.

    http://i.imgur.com/nyzanvt.gifv
    sneijder’in hatalı pası kabak gibi belli de ben yine yasin’e çemkireceğim. hatalı bir şey yapmadı bence ama carole ne güzel bindirmiş işte, sen yuvarlayıver önüne adamın. durduk yere laf yedin bak benden.

    http://i.imgur.com/c5suwj4.gifv
    podolski’ye bakın. takımdaki koordinasyon eksikliği bu işte. oyuncular topun kendilerine gelmesi gerektiği zaman başka işler peşinde koşuyorlar. birbirlerinden kopuklar. devamı ise daha ilginç.

    http://i.imgur.com/kampjzk.gifv
    burada chedjou sarı kart yedi. maçın adrenalini ile herkes faul bile yok diye düşündü ama bence chedjou’nun sağ ayağı nani’nin sol ayağına çarpıyor. ikinci görüntüde hiç anlaşılmazken ilk görüntüde belli oluyor bu. üstelik chedjou da faul yaptığının bilincinde. sarıyı yiyince ‘daha ilk faulüm’ diye itiraz ediyordu.

    http://i.imgur.com/8vw3eno.gifv
    yalnız o sarının öncesinde de bu var. fırat aydınus’un çarpışmalar ve omuzla müdahale konusunda sorunları var sanırım. küçükken çok mu omuz attılar buna ne yaptılarsa. bir hakemin şuna faul çalmaması için hiçbir mantıklı sebep bulamıyorum.

    http://i.imgur.com/x3wwlte.gifv
    sabri işte, ne beklersin. benfica analizinde malın biri sabri ile dalga geçtiğimi söylüyordu. böyle garip insanlar da var.

    http://i.imgur.com/qhmci4e.gifv
    galatasaray’da bu tarz pasları yerine ulaştıracak bir forvet yok. bu yüzden hücumlar çok kısır kalıyor. şurada umut dönüp sneijder’i falan görse ne güzel olurdu. bu pozisyonda görmedi, bir dahakine görür diye bir şey yok. hiçbir zaman göremiyor. işin kötü tarafı bu.

    http://i.imgur.com/cqtryly.gifv
    yine benzer bir pozisyon. buna faul çaldı fırat aydınus.

    http://i.imgur.com/ob2zqrb.gifv
    yasin öztekin tabii ki düzgün kontrol edemiyor topu.

    http://i.imgur.com/ru0sx9v.gifv
    golden önce burada oyuncuların kafası karıştı ama bence hakemin herhangi bir suçu yok. yan hakem bayrağını kaldırdıktan sonra tam düdüğünü çalmaya yeltenirken selçuk’un gelişigüzel vuruşu sonrası oyunu boşuna durdurmamak için devam kararı veriyor. bana kalırsa güzel bile yapıyor. sonrasında golün gelmesi şanssızlık olmuş biraz.

    http://i.imgur.com/omvcvrg.gifv
    umut bulut’un müthiş top kontrol yeteneği karşınızda.

    http://i.imgur.com/0zzra6q.gifv
    yasin yine en doğrusunu yapıp tek başına ilerliyor ve topu kalecinin kucağına bırakıyor.

    http://i.imgur.com/gwe94su.gifv
    bu pozisyonda mehmet topal doğal olarak sarı kart gördü. kimsenin itirazı olduğunu sanmıyorum.

    http://i.imgur.com/avokvi3.gifv
    galatasaray ile fenerbahçe arasında ilk yarıda oluşan fark bu. iki takım tam tersi şekilde hareket ediyor. savunmadan çıkarken fenerbahçe birbirine yaklaşıp çoğalırken galatasaray tam tersi bir şekilde az adamla paslaşmaya çalışıyor. hücumda baskı yaparken de aynı şekilde daha çok adamla daha fazla koşuyor fenerbahçe. bu da galatasaray’ın rahat çıkamamasına neden olmuştu.

    http://i.imgur.com/t61kmro.gifv
    golde hata aramak biraz kötü niyetli olur. bilal’e ‘çok köşede kalmışsın’ ya da ‘muslera’ya tam ortaya tokatlıyorsun topu’ demek biraz abartı olur gibi. nereden bilsinler topun nereye ineceğini? bu arada gol ofsayt. televizyonda iki saat tartışılsa da ofsayt. bana hiçkimse ‘van persie aktif durumda değil’ dedirttiremez. bu pozisyonun ardından gündeme gelen ‘kural saçma mı’ sorusu ise çok saçma. çünkü kural çok saçma. kabak gibi belli yani. (bkz: futbolda yer alan saçma sapan uygulamalar) başlığında daha önce değinmiştim buna. topun atıldığı adam hareketleniyorsa ofsayttır kardeşim, o kadar. yalnız bu pozisyon için de hakeme çok kızmam. sonuçta oyuncular birbirine oldukça yakın. olur öyle hatalar ama şükrü saracoğlu stadı’nda hep galatasaray aleyhine bu tür ufak tefek hatalar denk geliyor nedense.

    http://i.imgur.com/dlth90h.gifv
    nani sağ ayağının burnu ile dürtmek yerine sol ayağıyla dokunsa topa kaleci ile karşı karşıya kalması hiç de uzak bir ihtimal değil.

    http://i.imgur.com/zyqfc1y.gifv
    sevgili bilal yine müthiş bir top kaybı yapıyor. diego ise biraz aceleci. aslında pasın şiddetini iyi ayarlasa çok tehlikeli bir atağa dönüşebilirdi pozisyon.

    http://i.imgur.com/imbexnr.gifv
    sabri strikes back.

    http://i.imgur.com/v3dagau.gifv
    bilal de sabri’den aşağı kalır değil.
    markovic tam bir bal yapmayan arı. bir şeyler yapmaya çalışıyor ama hiçbir zaman beceremiyor. liverpool’un kiralamasına şaşmamalı. bence yeteri kadar iyi değil. bu atakta da nani’yi görmesi gerekiyordu. oldukça güzel bir koşu ile müsait bir alan yaratmış kendine ama markovic, van persie ile ver-kaça girmeye çalışınca gitti güzelim pozisyon.

    http://i.imgur.com/lenbrk4.gifv
    yahu sarı kart görmesi için josef de souza’nın daha ne yapması lazım? küçük küçük hatalar birleşip çığa dönüşüyor yavaş yavaş.

    http://i.imgur.com/iz4jhpk.gifv
    bilal aradan umut’un önüne bıraksa ne güzel olurdu.

    http://i.imgur.com/g63uhda.gifv
    fenerbahçe’nin savunmadan çıkma görüntüsünde defansa 5 kişi gömülmüştü. orta sahadan gelen de iki yardımcı vardı. dedik ya tam tersi diye, burada üç kişi ile çıkmaya çalışıyorlar. bekler almış başını gitmiş, gözükmüyorlar bile. e, uzun top oynamaktan başka çare var mı?

    http://i.imgur.com/bj5g6hk.gifv
    van persie’nin en kötü olduğu pozisyon. o kadar müsait durumda topu (yanılmıyorsam) mehmet topal’ın önüne bırakamaması affedilir değil. zamanında atmamasının hiçbir haklı gerekçesi de yok. zaten iki kişiler. başka alternatifi de yok. yine de ilginç bir şekilde atmamayı tercih ediyor. galatasaray tarafında da günün bir diğer kötü ismi podolski’nin bu karş atağa neden olduğu gözden kaçmamalı.

    http://i.imgur.com/u2sehmk.gifv
    bu da de souza’nın ikinci sarı kartı. bana kalırsa iki pozisyon da pek tartışmaya açık değil.

    http://i.imgur.com/f7pbdmj.gifv
    muhteşem sabri yine pozisyon hazırlıyor. bence caner’in pas zamanlaması iyi değil. topa son bir kez daha dokunmayıp diego’ya biraz daha erken çıkarsa daha net bir pozisyon hazırlayabilirdi. böyle fazla yaklaşmış oldu ve topu rakibe kaptırmamak adına arkadaşının biraz gerisine pas vermek zorunda kaldı. yine de daha iyi bir pas çıkaracak pozisyonu vardı.

    http://i.imgur.com/i9audbd.gifv
    galatasaray bu tür ikinci topları hiçbir zaman kazanamadı. topun gittiği yerde sürekli fenerbahçelilerin bulunması bir noktadan sonra şans değil, iyi yer tutmakla, sahaya iyi yayılmakla ilgili.

    http://i.imgur.com/u7ysfyt.gifv
    markovic bu tarz top kayıplarını çok yapıyor. top sürerken avrupa seviyesinde sürüyor, pas atarken sabri seviyesine iniyor.

    http://i.imgur.com/8bkcfnm.gifv
    müthiş pas, aynı derecede zıt bir bitiricilik. pozisyonun ne kadar net olduğunu ben ikinci izleyişimde anladım. güzel bir aşırtma gol atmak için zemin ve hava müsait ancak yasin hiç de değil. ‘yüzde bir milyon net pozisyon’ derler ya, bu o.

    http://i.imgur.com/yp8wpzs.gifv
    burak’ın tripleri çok komik değil mi ya? ‘aha götüme vurdu lan!?’ hahaha. ba’nın hareketinin de tartışılacak bir şeyi olduğunu düşünmüyorum, kırmızı kart. burada fanatikler hareketin çok sert olmadığını söyleyecektir. aldırış etmeyin.

    http://i.imgur.com/duplozs.gifv
    nani biraz saçmalasa da topun markovic’e ulaşması bu pozisyonda en ideal seçenek. markovic de fena bir şut çıkarmıyor ama kalede muslera kedisi olduğu için şutlarda ekstra bir şeyler yapmalısınız gol olması için.

    http://i.imgur.com/0c1rneg.gifv
    yasin maç içerisinde ‘aman tadımız kaçmasın’ tarzıyla oynadı çünkü inisiyatif aldığında da bunlar oluyor. pek yetenekli olduğu söylenemez. markovic’e laf ettim ama hiç değilse topla gidebiliyor adam. yasin’de o da yok.

    http://i.imgur.com/vsmatkl.gifv
    ve işte fenerbahçe – galatasaray derbilerinin tanımı. her maçta buna benzer bir pozisyonu oluyor galatasaray’ın ve hiçbirisi verilmiyor. burada kjaer’in burak’ı düşürmek istemediğine hemfikirim. araya girmeye çalışıyor. önünü kesmek isterken ayakları birbirine dolanıyor, çarpışıyorlar. yalnız oyunculardan biri topa hareketlenirken diğeri onu kesmeye geliyor. yukarıdaki pozisyonları vermemin nedeni de oydu. rakibin yaptığı aşırı şarj var hepsinde. sen orta sahada olunca rahat rahat verebiliyorsun tabii ama hakemin kalitesi bu tür pozisyonlarda ortaya çıkıyor.

    http://i.imgur.com/iyfr5cs.gifv
    galatasaray’ın şanslı olduğu bir konu da diego başta olmak üzere fenerbahçelilerin maç boyunca pas hızlarını bir türlü ayarlayamaması. şurada çok da zor olmayan düzgün bir pas çıksa, bitti.

    http://i.imgur.com/dlapcau.gifv
    klasik burak saçmalaması. kendisi boş kaleye bile rahatça gol atabiliyormuş gibi oradan vole ile gol atacak. pozisyon sonunda podolski ve selçuk’un tepkileri aslında olması gerekeni gösteriyor zaten.

    http://i.imgur.com/8d69znl.gifv
    selçuk’un burak sendromu. illa ona geçirecek topu. ha, selçuk bu konuda yetenekli oldukça. yasin’e attığı pas gibi burak’ı da topla sık sık buluşturuyor ama aynı zamanda abartıyor da. şurada podolski’ye verse, o da tek topla kjaer’in solundan burak’a bıraksa, yapmak istediği çok daha kolay bir biçimde gerçekleşecek.

    http://i.imgur.com/u5kxshu.gifv
    markovic’in insanın içini bir hoş eden koşusu var. bu tarz denemeleri sık sık yapar ve son vuruşu gelişirse ‘allah’tan kiralık’ diyorum.

    http://i.imgur.com/jnakd1k.gifv
    bizim takımda şu topu tek tık ile arkadaşına aktarmak diye bir şey yok. illa önce kontrol edilecek, sonra pas verilecek. sneijder dışında hızlı oynayan yok. zaten oyuncular da durarak oynuyor. yavan bir takım oyunu çıkıyor ortaya.

    http://i.imgur.com/fxy1q46.gifv
    burada souza’ya kızdı pereira ama haksız bence. pozisyonun yakınında diye ona denk geldi bence. burada topa vuracak isim ba. pozisyonu onu izleyerek takip ederseniz topun geleceği noktayı kestiremediğini fark ediyoruz. souza’nın yapacak bir şeyi yok. arkadaki sinan gümüş’ü gözlüyor o. sneijder de hayvan gibi, küfrederek orta açıyor. sözlük’te biri yazmıştı ‘olcan’ın kafasına çarptırdı’ diye. aynen öyle.

    http://i.imgur.com/nknshpt.gifv
    yorgunluk belirtileri. konsantrasyon düşüyor tabii.

    http://i.imgur.com/tdldkgo.gifv
    iki takım oyuncuları da yorgun. demek ki kondisyon önemliymiş. diri kalan sayısı bir taraf lehine çok olursa maç sonlarında oyun tam tersine dönebiliyor. galatasaray da fenerbahçe’ye göre biraz daha diri kaldı. dolayısı ile son 20 dakikada topa daha fazla sahip oldu. yalnız oyuna sonradan girenler bu avantajı iyi kullanamıyınca pozisyon anlamında bir artı değer katmadı.

    http://i.imgur.com/2vvr8mf.gifv
    kusura bakmayın ama ben bu pozisyon nedeni ile sinan gümüş’ü harcarım. önce topu doğru düzgün kontrol edemiyorsun. sonra alper potuk’tan bile yavaşsın. alper dünyanın en yavaş futbolcusu değil ama pozisyon itibarıyla avantajın var. bunu bile kullanamıyorsun. yakalandığını kabullenip topu çekmiyorsun. çeksen sneijder başta olmak üzere 652461 tane takım arkadaşın pas bekliyor. kusura bakma ama bunların hepsini aynı anda yapınca kaliteli futbolcu olabileceğin ihtimali çok zayıflıyor be sinan. bu hareketi yapan sabri olsa küfürü yerdi ama hiç değilse sinan için ‘bu pozisyon özelinde beceriksizdi’ diyerek kendimizi avutabiliriz. oyuna sonradan girdiği maçların hiçbirinde umut vermediği gerçeği de ortada yalnız.

    evet, artık derdimi rahatça sikebilirsiniz. yalnız işsiz esprileri çok klişe artık. yeni bir şeyler bulup da gelin.

  • 49. brazzers'a kayyum olarak atanmak

    erkekleri işten çıkarıp bol bol çalışmaktır.

  • 50. beşiktaş

    hitler, ikinci dünya savaşı'nın sonlarına doğru bir karar vermek zorundadır. ya rusya'ya ya türkiye'ye saldıracaktır. kurmayları ısrarla türkiye'ye saldıralım derken, hitler rusya'ya saldırmaya karar vermiş ve gerekçesini şöyle dile getirmiştir:
    - "türkiye'de bir takım var: beşiktaş. siyah beyaz renkleriyle, armasıyla bana futbolu sevdiren bir takımın yer aldığı ülkeye saldırmamı kimse beklemesin benden. aslolan hayattır, hayat da beşiktaş'tır!" die kleinen schönen libung, über alles besiktas

    beşiktaş sevdası yüzünden ölüme yürümeyi tercih etmiştir hitler. böyle bir aşktır işte onun beşiktaş aşkı.

    stuttgart meydanında dün gibi sevdam
    derim bir nefes çektik ingolstadt'tan
    bir umudum sensin anlıyor musun
    hayat yaşanmıyor ki senle olmadan
    beşiktaş seninle ölmeye geldik beşiktaş